SOSYAL BİLİMLER AÇISINDAN SOSYOLOJİNİN ÖNEMİ MALİYE SOSYOLOJİSİ KAVRAMI
Maliye ve Sosyoloji Sosyoloji,insanların toplum halinde yaşamaları sonucu ortaya çıkan olayları inceler. Mali olaylar gerek kişisel gerekse toplumsal seviyede hemen herkesi etkilemektedir.Esasen,mali olaylar ile bir ülkenin sosyal yapısı arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur.Mali olaylar ülkenin toplumsal ve sosyal hareketliliğine,ekonomik durumuna bağlı olarak yoğunluk ve genişlik kazanmakta,sonuçta mali araçlar da bu gelişmeye paralel olarak değişim göstermektedir. Diğer taraftan,mali nitelikli düzenlemelerin ve politikaların başarılı olabilmesi ülkenin sosyal yapısının iyi bir biçimde bilinebilmesine bağlıdır.Söz konusu düzenlemelerin ve politikaların temel amacı,toplumdaki sosyal dengesizlikleri gidermeye çalışmak olmalıdır. Maliye ilminin diğer sosyal ilimlerle olduğu kadar sosyoloji ilmi ile de sıkı bir ilişki içinde bulunması,maliye sosyolojisi ismiyle bir alt disiplinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Maliye sosyolojisinde,mali olayların toplum hayatı üzerindeki etkileri sosyal bilimlerdeki araştırma metotlarından da faydalanmak suretiyle tespit edilmeye ve belirli sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır. Günümüzde toplumlarda vergiyi ödeyen kesimler toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturduğu için,verginin psikolojik etkilerinin sosyal açısından da ele alınmasını gerektirmektedir. Mali olayların,özellikle vergiler ve harcamaların ve bunlardaki dalgalanmaların tam olarak anlaşılabilmesi için,bu dalgalanmaların bulundukları tarihsel durum içerisinde ve geçirdikleri değişimler dikkate alınarak incelenmeleri gerekmektedir.Kamu maliyesinin değişkenlerinden olan vergiler,aynı zamanda sosyolojik olgulardır. Devletin ve toplumun değişimi ve gelişimi ile yakından ilişki içerisindedir. Mali sosyoloji,toplumsal sınıf,grup ve örgütler,kısaca toplum üzerinde mali araç ve olguların etkilerinin araştırılmasını konu edinen sosyoloji biliminin bir alt disiplini olarak ele alınmaktadır.
Mali sosyoloji bu haliyle,maliye,siyaset,ve psikoloji ile iç içe bir yapıya sahiptir.Bilindiği gibi vergiler,sosyal adaletin sağlanmasında bir maliye politikası aracı olarak kullanılmaktadır.Aynı zamanda vergiler,sosyal bir amacın gerçekleştirilmesinin istenmediği durumlarda bile toplumu oluşturan sınıflar üzerinde şu veya bu şekilde etkiler meydana getirebilmektedir.Bu açıdan mali sosyoloji,özellikle sınıf farklarının daha çok belirgin olduğu az gelişmiş ülkeler bakımından sosyolojinin en önemli dallarından birisi olarak kabul edilebilir. Mali sosyoloji,maliye politikalarının belirlenmesinde çok önemli etkilere sahip bir çalışma alanıdır ve aynı zamanda,tek başına bir bütün olarak toplumun gelişmesi,devletlerin ve fertlerin kaderlerinde kamu gelirlerinin bileşimlerinin ne kadar önemli olduğunu göstermek bakımından da önemlidir ve irdelenmesi gerekmektedir.
Mali Sosyolojinin İlgi Alanı Vergilerin aynî veya nakdi vergiler olarak tercih edilip edilmemesi, Dolaylı ve dolaysız vergilerin oranlarının ne düzeyde olacağı, Vergi baskısının arttırılıp azaltılması, Nüfusun hangi gruplarının daha ağır veya hafif yüke maruz kalacağı, İç ve dış borçların tercih edilip edilmemesi (vergilerin yerine), Harcamaların azaltılması veya Gelirin çoğaltılması
Mali sosyoloji, maliye politikalarının belirlenmesinde gerçekten oldukça önemlidir. Çünkü toplumun mali olaylara bakış açısını ve mali olayların toplum üzerindeki etkilerini dikkate almadan belirlenecek bir maliye politikasının, toplumsal tepkilerle karşılaşma olasılığı yüksektir. Bu nedenle mali sosyoloji, maliyenin toplumsallaşmasına, yani bireyle birlikte toplumu da dikkate alan düzenlemelerin yapılmasına duyulan ihtiyacın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Maliye politikalarının (özellikle de vergi politikalarının) toplum üzerindeki etkilerinin dikkate alınmadan uygulanması sonucunda yükümlülerin topluca reaksiyon göstermesi bakımından “Poujade Hareketi” en bilinen örneklerdendir. (1950’li yıllarda Fransa’da ortaya çıkan Poujade Hareketi, başlangıçta küçük bir isyan olarak değerlendirilmiştir. Ancak daha sonra gittikçe genişleyen bir eyleme dönüşen Poujade hareketi, kısa dönemde bütün Fransa’ya yayılmış ve II. Dünya Savaşı sonrası döneminin en önemli toplumsal olaylarından biri haline gelmiştir. Poujade Hareketi, dayandığı temeller ve ortaya çıkardığı sonuçlar itibariyle tipik bir verginin isyan hareketi olarak değerlendirilebilmektedir.)
Sosyal yapının genel yasalarını ortaya koyarak sosyoloji bilimini özgür ve bağımsız bir bilim haline getirmeye çalışan düşünürlerden birisi olan İbn-i Hal-dun’un (1332–1406), mali sosyoloji alanında önemli katkıları olmuştur. İbn-i Haldun toplumu, toplumsal örgütlenmeyi, devleti ve devletin değişimini, mali olayları dünya bilim tarihinde ilk defa bilimsel olarak dogmalardan uzak, kapsamlı bir şekilde inceleyen bir bilim adamı olup, dünya bilim tarihinde sosyal bilimlerin kurucuları arasında sayılmaktadır. Mali sosyolojiye ilişkin yaklaşımı tamamen sosyolojik ve tarihi koşullardan kaynaklanan İbn-i Haldun, sosyal olgulardaki değişimleri bize oldukça yalın ve objektif olarak yansıtmaya çalışmıştır.
1. Goldscheid : Kamu Maliyesine Sosyolojik Yaklaşımı Mali Sosyolojide Öncüler 1. Goldscheid : Kamu Maliyesine Sosyolojik Yaklaşımı Kavramı ilk kullanan kişi olan Goldscheid, I. Dünya Savaşı sonrasında ülkesinin yaşadığı mali krizin toplumsal nedenlerini açıklama ve krize alternatif çözümler getirme amacından hareket eder. Sorunu ele alış biçimi açısından kendinden önceki yaklaşımlardan açık bir şekilde farklılaşan Goldscheid’a göre;“sosyal bilimler bütünü içerisindeki en önemli eksikliklerimizden birisi mali sosyoloji teorisinin olmaması ve kamu maliyesi sorununun sosyolojik temel olmaksızın ele alınmasıdır.” Goldscheid’a göre mali sosyoloji, “belirli bir tarihsel kurulumda devletin doğası yanı sıra devletin finansmanı ve toplumsal gelişme arasındaki işlevsel karşılıklı bağımlılık” olarak tanımlanır.
2. Schumpeter: Vergi Devleti Goldscheid’a göre Otuz Yıl Savaşları sonrasında savaş finansmanı nedeniyle ortaya çıkan bütçe ihtiyaçlarının artışı ve ülkelerin savaşta gördüğü ağır tahribat,ekonomi politikaları alanında yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Goldscheid’ın “devletin mülksüzleşmesi” olarak adlandırdığı bu süreç sonunda mülklerini kaybederek fakirleşen devlet büyük ölçüde borç ve vergiye bağımlı hale gelmiştir. Fakir devleti yaratan, Goldscheid’a göre gelişkin kapitalizmdir ve kapitalizm inerken biçiminde kamu maliyesi ve vergi sistemi belirleyici bir rol oynar. 2. Schumpeter: Vergi Devleti Mali sosyolojinin öncülerinden sayabileceğimiz bir başka isim olan Schumpeter de Goldscheid’la aynı dönemde benzer sorunlar üzerine durur. Savaş sonrası Avusturya’sının yaşadığı mali yıkım her ikisi için de başlangıç noktası olmakla birlikte soruna getirdikleri çözüm konusunda farklılaştıkları söylenebilir.
Schumpeter’in bu konudaki önemli katkısı 1918 tarihli The Crisis of The Tax State’de yer alır.Çalışmasının da temelini oluşturan vergi devleti kavramını Schumpeter gerçekte piyasa sistemiyle özdeş anlamda kullanır. Ona göre vergi devletinin yükselişi ile kapitalizmin yükselişi benzer süreçlerin parçalarıdır. Vergi devleti, I. Dünya savaşı sonrasında bir krizle karşı karşıyadır ve bu krizin nedenlerini araştırır. Onun yaklaşımında kriz basit bir bütçe krizi olmayıp nedenleri daha derinlerde, Avusturya toplumunun yapısal zayıflığında yer alan bir krizdir. Yaklaşımını mali sosyolojiye yaklaştıran unsur bu noktada gizlidir. Ona göre bütçe verilerinin yüzeysel gerçeğinin ötesine geçtiğimizde mali sorunlar ile toplumsal yapı arasındaki bağlantı noktaları ortaya çıkar ki; asıl yapılması gereken bunlar arasındaki tarihsel karşılıklı etkileşimin incelenmesidir.
3. O’Connor: Devletin Mali Krizi Goldscheid ve Schumpeter’in önemli katkıları sonrasında mali sosyoloji uzunca süren bir sessizlikten sonra 1970’lerde krizle birlikte tekrar gündeme gelmiştir. Bu dönemde özellikle O’Connor’un katkıları önemlidir.O’Connor’la birlikte “mali kriz” kavramı iktisat ya da maliyenin konusu olmaktan çıkıp sosyolojinin konusu haline gelmiştir. O’Connor’ın bu süreçte katkısı krizi basit bir şekilde belirlemek ve teşhis etmekten öte sosyolojik bağlama oturtmuş olmasıdır. O’Connor’a göre mali kriz,basit bir şekilde hükümet gelirleri ve harcamaları arasındaki orantısızlık olmayıp;daha ziyade gelişmiş kapitalist ülkelerde devletin ve ekonomin işleyişi arasındaki daha temel bir çatışmayı ifade eder.Söz konusu çatışmanın gerek nedenleri gerekse yansımalarının hükümet bütçelerinde görülebileceğini ileri süren O ’Connor bunu açıklayan düşünme yöntemleri geliştirmeye çalışır. Bu çerçevede bütçenin ekonomi politik anlamını keşfetmeye çalışır.
Ona göre mali krizi anlamak için önemli noktalardan biri bütçe kontrolü ve politikalarındaki değişimin karşılıklı uyumudur.Tarihsel süreç içinde bütçe üzerindeki kontrole bakan O’Connor, Goldscheid ve Schumpeter’le benzer şekilde feodal dönemde kamu mülkiyeti ve özel mülkiyet arasında bir ayrım olmadığını söyler.Sanayi kapitalizminin gelişmesiyle birlikte özel mülkiyet kendini özerk bir şekilde kurarken kamu mülkü artan şekilde kamunun kontrolüne geçmiştir.Bu geçiş aynı zamanda bütçeleme ilkelerinde bir değişim anlamına da gelir. Sonuç Mali sosyoloji, günümüzde hâkim Maliye anlayışının,toplumsal gerçeklikten uzaklaştığı ölçüde giderek açıklama yeteneğini yitirmesi karşısında; mali sorunları toplumsal bağlamı içinde ele alması açısından eleştirel Maliye geleneği diyebileceğimiz alanın en önemli bileşenlerinden biri olarak değerlendirilebilir.
HAZIRLAYANLAR MERVE ERÇETİN DERYA DOĞAN SUZAN UYSAL TÜLİN BOZKURT ERCAN İŞLER