TİCARİ İŞLETMELER HUKUKU I Anlatmacı: Adnan Hadzimusiç Ekim 2017
KAYNAKLAR 1) Kitap AÖF ‘’Tıcaret Hukuku’’ 2) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (kabul tarihi 14/2/2011) - 6103 sayılı TTK yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanun - 6335 sayılı TTK ile TK yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun değişikliği hakkında kanuni (2012)
İncelenecek konular Ticari işleme Tacir Ticari iş Ticaret şirketleri Adi ortaklıklar Ticari şirketler
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 6102 sayılı yeni TKK 6 ana kitapta düzenlenmiştir; İlk kitap “Ticari İşletme” ile ilgilidir. Bu kitapta tacir, ticari işletme, ticaret sicili, ticaret ünvanı, haksız rekabet, ticari defterler, cari hesap ve acentelik konuları ele alınmaktadır. 2. İkinci kitap “Ticaret Şirketleri” ile ilgilidir. Bu kitapta genel hükümler, kollektif şirket, komandit şirket, anonim şirket, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ve limited şirket konuları ele alınmaktadır. 3. Üçüncü kitap “Kıymetli Evrak” ile ilgilidir. Bu kitapta genel hükümler, nama yazılı senetler, hamile yazılı senetler, kambiyo senetleri, diğer senetler, makbuz senedi ve varant konuları ele alınmaktadır. 4. Dördüncü kitap “Taşıma İşleri” ile ilgilidir. Bu kitapta genel hükümler, eşya taşıma, taşınma eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile taşıma, yolcu taşıma ve taşıma işleri komisyoncusu konuları ele alınmaktadır. 5. Beşinci kitap “Deniz Ticareti” ile ilgilidir. Bu kitapta gemi, donatan ve donatma iştiraki, kaptan, deniz ticareti sözleşmeleri, deniz kazaları, sorumluluğun sınırlanması ve petrol kirliliğinin zararının tazmini ve cebri icraya ilişkin özel hükümler ele alınmaktadır. 6. Altıncı kitap “Sigorta Hukuku” ile ilgilidir. Bu kitapta genel hükümler ve sigorta türlerine ilişkin özel hükümler ele alınmaktadır.
Kanunun uygulama alanı MADDE 1- (1) Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir. (2) Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verir. Ana terimler: 1-Ticari işletme 2-Tacir 3-Ticari iş
TİCARİ İŞLETME Ekonomi bilimi açısından işletme, bir girişimcinin kazanç sağlamak amacıyla emek ve sermayeyi bir organizasyon içerisinde bir araya getirmesi ile oluşur fakat bu genel tanım. Tanım Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin, devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
Ticari işletmenin unsurlar: esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde olması: Belli bir çapı aşma: Bir işletmenin ticari işletme olarak nitelendirilebilmesi için bu işletmenin etkinlik çapının belirli bir sınırı aşmış olması gerekmektedir. Bu sınır da esnaf işletmesine göre belirlenmektedir. gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetler olması: Burada önemli olan gelir sağlama amacının varlığıdır. Gerçekten gelir sağlanmamış olması, hatta zarar edilmiş olması işletmenin ‚“ticari işletme“ sayılmasına engel oluşturmaz. devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olması: Bir ticari işletmenin varlığı için o işletmenin devamlı bir nitelik taşıması gerekir. Burada da önemli olan süreklilik amacıdır. Faaliyetin konusu gereği kesintili olması devamlılık ögesini etkilemez. Ticari işletme konusu gereği periyodik de çalışabilir, örneğin okul kantinleri
Esnaf İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir
TİCARİ İŞLETMENİN MALVARLIĞI Genel olarak, bir kişiye ait olup, para ile ölçülebilen hak ve borçların tümü, o kişinin malvarlığını oluşturur. Malvarlığının aktif kısmında haklar (mülkiyet, rehin, intifa, alacak, fikri ve sınai haklar vb.), pasif kısmında ise borçlar bulunur. Ticari işletmenin malvarlığı, tacirin işletmeye ayırdığı (ticari faaliyetlere özgülediği) değerlerin toplamını ifade eder. Tacirin, ticari işletmesine özgülediği mal ve hakları, işletme dışndaki mal ve haklarından hukuken bağımsız olmamakla birlikte, işletmeye özgülenmiş değerler ekonomik bir bütün olarak rehin, satış, hasılat kirası gibi bazı işlemlere konu olabilmektedir.
Ticari işletme malvarlığının unsurları Ticari işletme malvarlığının unsurları ikiye ayırabiliriz: Maddi unsurlar Maddi unsurlar, el ile tutulan, göz ile görülen, yani somut varlığı olan (cismani) değerleri ifade eder. Tesisat, işletme sermayesi, ham madde, üretilen/ stok mallar gibi. Tesisat ise, işletmeye özgülenmiş taşınmaz mallar ve onların bütünleyici parçası (TMK m.684) ve eklentisi (TMK m.686) ile taşınır malları (makinalar, aletler, araçlar, arabalar gibi taşınır işletme tesisatını) kapsar. Gayrimaddi unsurlar Gayrimaddi unsurlar ise, özellikle ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, know-how, endüstriyel tasarım, fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar gibi ekonomik değeri olan, fakat cismani varlığı olmayan veya varlığı bir bütün olarak görülemeyen hakları ifade eder. Bunlardan işletme adı, ticaret unvanı ve marka ileride ayrıntılı olarak incelenecektir. Fakat burada, önemi nedeniyle bazı kavramları açıklamakta yarar vardır.
TİCARİ İŞLETMEDE MERKEZ VE ŞUBE Her ticari işletmenin bir merkezi bulunmalıdır. Her tacir ticari işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde belli hususları, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. MERKEZ Ticari işletmenin merkezi, işletmenin idari, hukuki ve ticari faaliyetlerinin toplandığı ve yürütüldüğü yeri ifade eder. ŞUBELER Tacir işletme kapsamında yürütülen faaliyetin yaygınlaşması karşısında işleri merkezden yönetmek yerine kuracağı yarı bağımsız birimler, yani şubeler aracılığıyla mahallinden yürütmek isteyebilir.
Bir yerin şube sayılabilmesi için gerekli unsurlar şunlardır : l. Merkeze bağlı olma: Şube ile merkezin aynı gerçek veya tüzel kişiye ait olması gerekir. Şubenin kar ve zararı merkeze aittir. Şube aracılığıyla elde edilen hakların ve üstlenilen borçların sahibi de işletmenin kendisidir. 2. Dış işlerde bağımsızlık: Merkeze bağımlı olan şubenin merkezin yaptığı işlemler türünden işlemleri üçüncü kişilerle kendi başına yapma yetkisine sahip olması gerekir. Bu konuda ticari işletmenin faaliyet alanına göre asli nitelik arz eden işlemleri yapması yeterli görülmektedir. 3. Yer ve yönetim ayrılığı : Merkez ile şube arasında kural olarak yer ayrılığı vardır. Ancak şube başka bir şehirde açabileceği gibi aynı şehirde de hatta merkezin bulunduğu bina içinde dahi kurulabilir. Şube kendi başına işlem yapmaya yetkili olduğundan merkezden ayrı bir muhasebe ve defterlere sahip olması gerekir. Ticari defterlerin mutlaka şubede bulunması ve hesapların orada tutulması şart değildir. Şubeyle ilgili kayıtların defterlere merkez tarafından geçirilmesi mümkündür. Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri bulundukları yer ticaret siciline tescil ve ilan edilirler. Şubeler kendi merkezlerinin ticaret ünvanını, şube olduklarını belirterek kullanmak zorundadır.
TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ Ticari işletme bir bütün olarak devredilir Ticari işletmenin devri ve başka bir işletme ile birleşmesine ilişkin hükümler, TBK m.202-203’de yer alır. Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Ticari işletmenin devri, alacaklılarına ve iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ancak devrin ticaret siciline tescil ve ilanı ile hüküm ifade eder. Devralan, işletmenin devrinin tescil ve ilanına kadar doğan borç ve yükümlerden de sorumludur. Devreden ise, devrin tescil ve ilanından sonra doğan borç ve yükümlerden sorumlu olmamakla beraber, devirden öncekilerden iki yıl süre ile devralanla birlikte müteselsilen (zincirleme) sorumludur. Bu sürenin başlangıcı, muaccel borçlar için devrin tescil ve ilanı veya alacaklıya ihbar tarihi, müeccel borçlar için ise borcun muaccel olduğu tarihtir.
Ticari işletmesi devrinin bazı sonuçları a) Devreden gerçek kişi eğer başka bir ticari işletmeye sahip değilse ticareti terk etmiş olur ve “tacir” sıfatını kaybeder. b) devralan kişi, işletmeyi aktif ve pasiferi ile birlikte devraldığını alacaklılara duyurduğu andan itibaren işletmenin borçlarından sorumludur. Duyurunun şekli konusunda TBK m. 202/1, “alacaklılara bildirim veya ticari işletmeler için Ticaret Sicil Gazetesinde, diğer işletmeler için Türkiye genelinde dağıtımı yapı lan gazetelerden birinde yayımlanacak ilân” öngörmüştür. c) Devir eden ise, devralanla birlikte müteselsilen iki yıl süreyle sorumludur. Bu nedenle, TBK m.202 işletmenin devri hâlinde alacaklıların rızasını aramaksızın borçların da devrini mümkün kılmış fakat işletme alacaklılarını korumak için bir önlem olarak devralan ile birlikte işletmeyi devredenin de iki yıl süre ile müteselsilen sorumlu olmasını hükme bağlamıştır. d) Tekelleşmenin önlenmesini amaçlayan Rekabetin Korunması Hakkında Kanun m. 7/2 ve ilgili mevzuat (Rekabet Kurulundan ‹zin Alınmasını Gerektiren Birleşme ve Devralmalara İlişkin Tebliğ) hükümleri uyarınca, bir işletmenin devri veya başka bir işletme ile birleşmesi için izin alınması gereken hâllerde, Rekabet Kuruluna başvurularak izin alınması da zorunludur.
TACİR A) Gerçek kişiler Tüzel kişiler A) Gerçek kişiler Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu.
Küçük ve kısıtlılar Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
Tacir sayılmayanlar Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakışar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.
Gerçek kişi tacirlerinde tacir sıfatın kazanılması Gerçek kişiler tacir sıfatını bu şartların yerine getirdiğinde kazanırlar: Bir ticari işletmenin mevcut olması Burada özellikle vurgulanmalıdırki bir işletme, ticaret siciline kaydedilmese bile ticari işletme mevcuttur. Bir başka deyişle, tacir sıfatının kazanılması açısından işletmenin sicile kaydı zorunlu (kurucu) nitelik taşımadığı gibi, ticaret sicilinde kaydı bulunmamak da tacir olmamanın kesin kanıtı değildir. b) İşletmeyi çalıştırması TTK m.12/2, faaliyete geçmiş olma kuralına istisna getirmiştir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. c) İşletmenin kendi adına çalıştırması: Kanun’da “kısmen de olsa kendi adına işletmek”ten söz edilmiştir.
B) Tüzel kişi tacir Türk Ticaret Kanununun 16. maddesine göre bu kişiler üç gruba ayrılır : 1. Ticaret şirketleri: Ticaret Kanununda kollektif, komandit, limited ve anonim şirket olarak sayılmış ticaret şirketleri usulüne uygun olarak tescil edilip, tüzel kişilik kazandıkları anda yasa gereği tacir sıfatını kazanırlar. 2. Amaçlarına varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve vakıflar: Üyelerine kazanç paylaştırmaktan başka amaçlarla kurulan dernekler ve vakıfar, amaçlarına ulaşmak için ticari bir işletme işletirlerse, o takdirde tacir sayılırlar. Ancak Kızılay gibi kamu yararına olan dernekler, ticari bir işletme işletseler dahi tacir sıfatını almazlar; örneğin Kızılay Derneği Afyon Karahisar Maden Suyu işletmesini işletmesine rağmen tacir değildir. 3. Kendi kuruluş kanunları uyarınca özel hukuk kuralları dairesinde yönetilmek veya ticari bir şekilde işletilmek üzere kamu tüzel kişiler tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler: Burada kastedilen, kendi kuruluş kanunlarına göre idare edilmek veya ticari bir şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet ve belediye gibi kamu tüzel kişilerinin kurdukları tüzel kişilerdir. Bunlar daha ziyade iktisadi devlet teşekkülleridir. Dikkat edilmesi gereken husus bunların kuruluş kanunlarında , özel hukuk kurallarına tabi olduklarının belirtilmesidir.
Tüzel kişi tacirlerde tacir sıfatın kazanılması Kural olarak tüzel kişi tacir olarak en belirgin örnek ticaret şirketleri ticaret siciline kayıt yapıldığı anda tüzel kişilik ve aynı anda tacir sıfatını kazanırlar.
Tacir olmanın hükümleri Genel olarak tacir olmanın hükümleri Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar
Genel olarak tacir olmanın hükümleri 1. Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma 2. İşasa tabi olma 3. Ticaret siciline kaydolma 4. Ticari Defterleri Tutma ve Saklama 5. Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma 6. Basiretli İş Adamı Gibi Hareket Etme 7. Ücret ve Faiz İsteme 8. Ticari İş Karinesine Tabi Olma 9. Fatura Verme 10. Ücret ve Cezai Şartın İndirilmesini isteyememe 11. Fatura ve Teyit Mektubuna Sekiz Gün İçerisinde İtiraz Etme 12. Ticari örf ve adetin uygulanması
1.Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek ve ticari işletmesine ilişkin işlemleri, seçtiği ticaret ünvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. 2.İfasa tabi olma Tacir her türlü borcu için ifasa tabidir. Gerçek kişi tacirin borcunun ticari olması gerekli olmayıp, adi borçlardan dolayı da ifas yoluyla takip edilir. Bir ticari işletme açmış gibi, hukuken var olmayan bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse de tacir gibi sorumlu olduğundan ifasa tabidir. Ticareti terk eden tacir, on beş gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmek zorundadır. Böylece, ticareti terk eden kimse, tacir sıfatını taşımamasına rağmen bir yıl süreyle ifasa tabidir. 3.Ticaret siciline kaydolma Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
4. Ticari Defterleri Tutma ve Saklama Tacir, TTK m. 18 ve m 4.Ticari Defterleri Tutma ve Saklama Tacir, TTK m.18 ve m.64, uyarınca gerekli ticari defterleri tutmak ve defter ve belgeleri saklamakla yükümlüdür-. 5.Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma Ticaret siciline kayıtlı bütün tacirler, ticaret hayatının bir gereği olarak, şubelerinin ve fabrikalarının bulundukları yerdeki odalara kaydolma zorunluluğu getirmektedir. 6.Basiretli İş Adamı Gibi Hareket Etme TTK m.18 f.2’ye göre, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli iş adamı gibi hareket etmek,hukuki ve fiili durumu dikkate alarak, ileriyi görecek şekilde davranmak anlamına gelir. Bu sadece bir özen ölçüsü değil aynı zamanda getirdiği borçları yükümlenmektir. Tacirin, ticari işletmesi ile ilgili işlerde objektif özen borcunda ölçü, kendisi ile aynı sınıfa giren tedbirli, sağduyulu bir tacirin aynı duruma göstermesi gereken özendir.
7.Ücret ve Faiz İsteme Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır.Karşı tarafın tacir olması kriter değildir. 8.Ticari İş Karinesine Tabi Olma Tacirlerin borçlarının ticari olması asıldır.Gerçek kişiler açısından bu karineyi çürütmek mümkün olmasına karşın tüzel kişi tacirler açısından mümkün değildir. 9.Fatura Verme Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Faturayı talep etmek için tacir olmak gerekmemektedir.
10.Ücret ve Cezai Şartın İndirilmesini isteyememe Borçlu, TBK’nın ilgili hükümlerini dayanak göstererek mahkemeye başvurup fahiş ücret ve cezanın indirilmesini isteyebilir. Ancak tacir, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini isteyemez. 11.Fatura ve Teyit Mektubuna Sekiz Gün İçerisinde İtiraz Etme Teyit mektubu, telefonla,telgraşa, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer teknik bir araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklama-ların içeriğini doğrulayan bir yazı olarak kabul edilmiştir. TTK m.21 f.2 c.3 hükmünce bir fatura veya teyit mektubu alan tacir,8 gün içerisinde faturaya veya teyit mektubuna itiraz etmemişse karine olarak kabul etmiş sayılır. 12.Ticari örf ve adetin uygulanması Ticari örf ve adet kural olarak tacirlere uygulanacaktır. Bununla birlikte tacir olmayanlar hakkında ise ticari örf ve adet ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği hallerde uygulanacaktır.
B. Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar 1 B. Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar 1.İhtar ve İhbarları Belirli Şekillerle Yapma 2.Hapis Hakkından Yararlanmada Kolaylık 3.Satış ve Mal Değişimlerinde Özel Hükümlere Tabi Olma
B. Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar kısaca 1.İhtar ve İhbarları Belirli Şekillerle Yapma Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafa veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. Bu şekil, geçerlilik şartı değil ispat şekil şartıdır. 2.Hapis Hakkından Yararlanmada Kolaylık Borçlunun rızasıyla, menkul eşyasına veya kıymetli evrakına zilyet olan alacaklı, muaccel ve bu eşya ve evrakla tabii bir bağlantısı bulunan alacağını tahsil edinceye kadar, bunları yedinde hapsetmek hakkına sahiptir. Hapis hakkı, alacaklı tarafından iyiniyetle alınmış olmak şartıyla borçlunun malik olmadığı eşyayı da kapsar.
3.Satış ve Mal Değişimlerinde Özel Hükümlere Tabi Olma TBK’daki satış sözleşmesine ve mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri tacirler arasında da uygulancaktır. Ancak kanun koyucu, tacirlere ilişkin olarak satış ve mal değişim sözleşmelerinde uygulanacak özel hükümler getirmiştir. TTK m.23’te düzenlenen özel hükümlerin uygulanması için taraşarın tacir olmaları ve ticari işletmelerini ilgilendiren satış veya trampa işlemlerinden birini yapmış olmaları gerekir. a) Sözleşmenin niteliğine, taraşarın amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayışıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir. b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir. c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
TİCARİ İŞLERDE FAİZ TANIM Faiz çok genel bir Şekilde, bir miktar para alacağından yoksun kalması karşılığında, kanun veya sözleşme uyarınca, alacaklıya ödenmesi gereken bedel (alacağın semeresi) olarak tanımlana-bilir Hukukumuzda faize ilişkin olarak, 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun (FK) yanında, birçok kanunda faizle ilgili hükümler vardır. Faiz çeşitli ölçütlere göre sınışandırılır: Niteliği açısından: kapital/temerrüt/ Kaynağı açısından: kanuni/akdi (sözleşmesel) Hesaplanması açısından: basit/bileşik (mürekkep) faiz Bir işin ticari sayılması, adi işlere oranla faiz bakımından da bir takım farklılıklar yaratmaktadır.
Ticari işlerde faizin özellikleri a) Kararlaştırılmamış Olsa Bile Faiz istenebilmesi Ticari nitelikteki tüketim ödüncü (karz) sözleşmesinde, tarafarca öngörülmemiş olsa bile anapara faizi istenebilir (TBK m.387/2). Oysa adi işlerde faiz istenebilmesi, bunun sözleşmede kararlaştırılması şartına bağlıdır. b) Bileşik Faizin istisnaen Geçerli Olması Ticari işlerde istisnaen de olsa faize faiz yürütülebilir. Örn. TTK m.8/2 hükmü uyarınca, süresi üç aydan az olmamak ve tarafarı tacir olmak şartıyla, cari hesap sözleşmeleri ile her iki taraf bakımından da ticari iş niteliği taşıyan ödünç sözleşmelerinde faize faiz işletilmesi mümkündür. c) Daha Yüksek Oranda Temerrüt Faizi istenebilmesi Ticari işlerde adi işlerdekinden daha yüksek bir oranda temerrüt faizi istenebilir (FK m.2/2). Bu oranlar konusunda düzenlemeyi oluşturan FK’da çeşitli hükümler mevcuttur.