İSLAM MEDENİYETİ TARİHİ İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Her medeniyetin topluma ruh ve canlılık veren, dinamiklik kazandıran kendine özgü, tarihsel koşullarda gelişmiş ve kök salmış temelleri mevcuttur. Medeniyetlerin kurulmasında ve ayakta kalmasında toplum üyelerini kapsayan ve ruhlarını saran değerler sisteminin varlığı şarttır. Çünkü insanın bireysel ve toplumsal bazda ihtiyaçlarına, isteklerine, hedeflerine, amaçlarına, ilgilerine, duygularına ve nihayet davranışlarına değerler yön verir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Değerler niçin gereklidir? Değerler hayatı anlamlandırır. İnsanın kadim sorularından olan yaratılış amacı, nereden gelip nereye gittiği, hayatın sonu gibi hususların açıklığa kavuşturulmasında değerler birinci derecede rol oynarlar. Bu anlamlandırma çalışmaları hayatın her safhasında kendini gösterir ve medeniyet olarak ortaya çıkar. Değerler bireysel ve toplumsal düzeyde kimlik ve kişiliğin oluşturulmasına yardımcı olur. Değerler medeniyetsiz bir konumda kalmayı önler.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Değerler birey ve topluma; hayatı, eşyayı ve olayları değerlendirme gücü kazandırır. Birey ve toplumun; kendisi ve tüm insanlık için neyin değerli, neyin değersiz olduğunu bilmesi değerler sistemi sayesinde mümkün olur. Değerler bireye ve topluma her yönüyle güven kazandırır. Söz gelişi, özgüven sahibi yapar; kendine acımaktan, içine kapanmaktan kurtarır. Değerler bir toplumun özgürlük kaynağıdır. Bir medeniyetin mensuplarının gerçek anlamda özgürlüğü, bağlı bulunduğu değerler sisteminin güçlülüğüne bağlıdır. Öte yandan, özgürlüğü yok eden de başkalarının tahakkümünden çok, toplumun kendi değerlerini yıpratması, köhne görmesi, örselemesi, yorumlayamaması; özgüvenini dumura uğratmasıdır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ * Değerler istikrar ve huzur sağlar. İnsanlar, komşular, aile bireyleri, arkadaşlar, dostlar, kurumlar arası ilişkileri düzenler. Değerlerin toplum çapında insan ilişkilerine yansıması ve yetişmekte olan kuşakların ruhuna süzülmesiyle davranışların kalitesi yükselir ve toplum kurumlarının işleyişi etkinleşir. * Değerler toplumu dinamik tutar. Maneviyat ve manevi olarak üstünlük duygusu kazandırır. Kültürün bütünlüğünü ve bağımsızlığını korur.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ *Değerler davranışlara ve hareket tarzlarına yön verirler. Birleştirici ve çatışmayı önleyicidir. Değerler denge unsuru olarak alınmazsa, olaylar ilginç çeşitliliklerin, bencilliklerin curcunası haline gelir ve kargaşa hakim olur. * Değerler bilimsel gelişmeleri teşvik eder. Medeniyetin kurucusu ve başarısı olan bilimi, değerli bir uğraş olarak gösterecek değerler sistemi kurulmadan, bilimsel araştırmaları başlatmak, bilimi önemli bir kurum olarak sosyal yapıya yerleştirmek imkansızdır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ * Değerler sistemi medeniyetler arası ilişkilerde önemli rol üstlenir. Toplum öteki medeniyetlerden alacağı unsurlara değerler sisteminin bakış açısıyla karar verir. Gelişmeleri yüzeysel bırakan ve toplumun cevherini söndüren kötü veya yüzeysel taklit bu sayede önlenir. Değerler bir medeniyetin mensuplarının diğer medeniyetlere elini kendi medeniyetinin penceresinden uzatmasını sağlar. Bir milleti, başka medeniyetle irtibatında ikileme ve bunalıma düşmekten kurtarır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ * Değerler kamu bilinci oluşturur. Bir arada yaşamanın ortak zemini de değerler sistemidir. Değerler sisteminin sarsılması, insanlar arası ilişkileri düzenleyen kuralların yeterli olamaması ya da kolayca çiğnenir hale gelmesi huzurlu bir kamu hayatının en büyük düşmanıdır. Bir medeniyetin çöküntüye uğramasında, gerilemesinde ciddi rol oynayan ahlaki zaafların, kötü huyların, zararlı alışkanlıkların önlenmesinde değerler sisteminin önemli rolü vardır. * Değerler sistemi bir medeniyetin özgünlüğünün en önemli göstergesidir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ * Değerler medeniyetleri ileri götürür, gelişme, olgunlaşma sağlar, çöküş çemberinden kurtulmasına vesile olur. * Her medeniyet gibi İslam medeniyeti de insanlığın mutluluk arayışına yeni bir seçenek, yeni bir açılım ve yeni bir katkı sağlayan kendine özgü bir değerler sistemine sahiptir. İslam medeniyeti mensupları ruhlarının derinliklerinde hissettikleri bu sistemi, insan ilişkilerine, kamu hayatına ve yüksek kültür eserlerine yansıtmışlardır. İslam medeniyetinde değerler vahiy ile belirlenmiş, Hz. Peygamber tarafından hayata geçirilmiştir. 23 yıllık vahiy süreci dikkatle incelendiğinde ve bu süreçte meydana gelen değerler patlaması göz önüne alındığında "İslam Tebliği, değerlerin tebliğidir/hatırlatılmasıdır" demek herhalde yanlış olmaz.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İslam medeniyetinin hayata geçirdiği değerlerden bazıları şunlardır: İnanç/tevhid, aile, sevgi, saygı, güven, can-mal-ırz güvenliği, özgecilik, dayanışma/yardımlaşma, doğruluk, ehliyet, adalet, eşitlik, istişâre, hürriyet, çalışma, üretkenlik, cömertlik/ihsan/isâr/infak, dostluk/arkadaşlık, cesaret/şecaat, merhamet, iyilik duygusu, haklar, affedicilik, sabır, tevekkül, hoşgörü, barış, edep/hayâ, tevazu ... Hz. Peygamber bu değerleri işlemiş, bizzat kendisi yaşayarak ve uygulayarak çevresine örnek olmuştur.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Bu değerler, bazı durumlarda ihlal edilmiş olsalar bile, bütün insanları kuşatan, çağdan çağa, ülkeden ülkeye değişmeyen evrensel kabul edilen değerlerdir. İslam bilginleri de İslâm medeniyeti tarihinde, müsbet ilimlerde tercümeden telife geçiş döneminde eserler verilirken değerleri ihmal etmemişler, bunlar üzerinde durmuşlardır. İbn Ebü’d-Dünyâ, Mâtürîdî, Eş’arî, İbn Miskeveyh, Farabî, Gazzâlî, Mâverdî, Turtuşî, Ragıp el-Isfahanî, Tûsî, Devvanî, Nizamülmülk gibi müellifler değerleri yorumlamışlardır. Bunlardan pek çoğu değerler hakkında müstakil eserler kaleme almışlardır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İbn Ebü’d-Dünyâ (ö. 281/894), manevi eğitim ve karakter terbiyesi üzerine eserler yazmış, dönemin rivayet geleneğini sürdürmekle birlikte sosyal eğitim yönünü öne çıkarmıştır. Mekârimü’l-Ahlâk adlı eseri ünlüdür. Maverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn adlı eserinde ilim, din, adalet, güven, aile, dostluk, iyilik, cömertlik, doğruluk, edeb/hayâ, dostluk, hilim, ekonomik değerler gibi değerleri ve olumsuz kutbunda yer alanları Kur'an ve Sünnet perspektifinden yorumlamıştır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İslâm Medeniyetinden Örnek Bir Değer: Güven Güvenin önemi Güven bir duygu ve aynı zamanda bir değerdir. Çeşitli tanımlarından birkaçı şöyledir: “Güven, bir toplumun iş hayatına, siyasî durumuna ve benzerlerine bağlı emniyet duygusudur.” “Güven, korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusudur.” Güvenilir olma bir değer olarak kişi özelliklerindendir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Medeniyet güven temeli üzerine kurulur ve ayakta durur. Güven, her şeyden evvel sosyal bünyenin maddi ve manevi unsurları arasında en uygun birleşimi sağlayan değerlerdendir. Güven bütün sosyal ilişkilerin temelidir. Güven insan ilişkilerinde en zor kurulan ve en kolay yıkılan duygudur. Pek çok değer gibi güven de çift kutupludur.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İslam’da ve Târihî Süreçte Güven Kur’an-ı Kerimde, Allah’ın güvenilir, vahyi ulaştırmakla görevli Cebrail’in güvenilir, vahyin öngördüğü insan modelleri olan peygamberlerin güvenilir, özellikle Hz. Peygamber’in güvenilir, olduğu vurgulanır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Mekke’nin güvenli bir bölge oluşu, insanların karşılıklı güveni, Allah’ın güven bahşetmesi, cennette güven... Allah güvenilirdir, güven verendir. (el-Mü’min). Vahiy meleği güvenilirdir (er-Rûhu’l-Emîn). Hz. Peygamber güvenilirdir (Muhammedüni’l-Emîn). Mekke, kutsal mekân Kâbe güvenlidir (el-Beledü’l-Emîn).
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Mü’min, adı üzere güvenilirdir. Kur’an’da ayrıca ehli kitaba mensup kimselerde bir meziyet olarak bulunan güvenilirlik takdir edilir (Âl-i İmrân sûresi 75). Burada güvenin evrensel boyutuna işaret vardır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İslâm’ın ilk ve temel esası olan iman ile güven arasında sıkı bir irtibat mevcuttur. İman, sözlükte “güven içinde bulunmak” anlamındaki emn kökünden türemiştir ve “güven duygusu içinde tasdik etmek” demektir. Aynı kökten gelen bazı kavramlar şunlardır: “Güven, güvence, güvenlik” manasına gelen eman; “Güvenmek, korku ve endişeden emin olmak, güvenilir olmak” anlamına gelen emanet; “Kendisine güvenilen” anlamına gelen emîn; “Güven, güvenme, güvenlik” anlamına gelen emniyet. Ve Mü’min.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Hz. Peygamber İman ile güven arasında sıkı bağa vurgu yapmıştır. Mü’minin kişilik özelliklerinden birisinin güvenilirlik olduğunu açıklamıştır. Güven, bireyler arasında oluşabilecek en güçlü yakınlaştırıcı etken olduğundan, mü’minlerin oluşturduğu sosyal yapıyı insan vücuduna benzetmiştir (Buhârî, “Salât” 88, “Edeb” 36). Çünkü ancak birbirine güvenen insanlar, vücudun ahengini sosyal bünyede sağlayabilir; tasada, kıvançta birlik ve dayanışma, doğal olarak güven sayesinde meydana gelir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Hz. Peygamber güveni mü’minde zaruri olarak bulunması gereken vasıflar arasında saymıştır. Hz. Peygamber’in güvenle ilgili sözleri, genelde değerlerin ve özelde güvenin içselleştirilmesi açısından önemlidir. Bir kişi değeri olarak güvenilir olma içselleştirilmelidir. Hz. Peygamber’in örnekliği, vahiy sürecinde bireysel ve toplumsal düzeyde güvenin oluşmasında önemli rol oynamıştır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Güvenilir bir kişidir Hz. Peygamber. Ona Allah güveniyordu (Buhârî, “Enbiyâ” 6, “Tevhîd” 23). Güvendiği için vahyi emanet etmiştir. İnsanlar ona güveniyordu. Yüksek özgüven sahibiydi. Özgüven: İnsanın kendine güvenme duygusu Özgüven olmadan kendini gerçekleştirmek mümkün olmaz. Özgüven insan için temel bir ihtiyaçtır. Hayati bir değeri vardır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Kendine saygıyı besler. Olumlu özgüven direnç, güç ve sorunlar karşısında hızlı iyileşme kapasitesi sunar. Yüksek özgüven enerji verir, motive eder. Hayal kırıklığına düşmemek o sayede mümkün olur. Özgüven hayatın hem maddi hem de manevi alanında gereklidir. Yüksek özgüven iletişimde açıklık, dürüstlük demektir. Yüksek özgüven bulanıklığı ve kaçamak davranmayı önler. Yüksek özgüven tepkilere ve karşıtlara tahammülü sağlar. Karşılaşılan zorluklarla özgüven sayesinde başa çıkılabilir. Özgüven hedeflere ulaşmaya vesile olur. Yüksek özgüven başarıya ulaştırır.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Güvenin bir başka boyutu olan emanete riayet Hz. Peygamber’in hayat düsturlarından idi. Sorumluluğun en üst noktasını teşkil eden başkalarının emanetine riayet, başkasına ait olanı üstlendiğinde onu koruyup kollamak, Hz. Peygamber’in hayatında ilke haline gelmiştir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Hz. Peygamber, hiçbir zaman kendisine duyulan güveni sarsmamıştır. Güvenilmek için önce güvenmek gerekir. Hz. Peygamber güvenen birisiydi. Hz. Peygamber bir yönetici için çok önemli olan güven duygusunun geliştirilmesi, sürdürülmesi üzerinde durmuştur. .
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Bu noktada güvenin; adalet, politik tutarlılık, ehliyet, istişâre, ahde vefâ… gibi Hz. Peygamber’in yönetimde izlediği diğer değerlerle yakından alakası sözkonusudur. Ekonomik hayatta insanların biraraya gelip birlikte iş yapmaları, fedakarlıkta bulunmaları, fikir ve işbirliği yapmaları, ticari faaliyette bulunmaları ve verimli bir şekilde çalışmaları güvenle mümkündür
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Hz. İbrahim zamanında konulan, ancak zaman içinde temel amacından uzaklaştırılan, İslam’la birlikte ise yeniden esas hüviyetine kavuşturulan Haram aylar da bir güven arayışı ve uygulamasıdır. Belli sınırları ve özel hükümleri olan Mekke ve Medine şehirleriyle, çevrelerindeki belirli bölgeler için kullanılan Harem’in de en başta gelen özelliklerinden biri güvenli bölge oluşudur.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Can, mal ve ırz güvenliği, sürekli olarak Hz. Peygamber’in gündeminde baş köşede yer almıştır. Güvenin, Hz. Peygamber’in en yakın iki arkadaşı olan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in değerlendirmelerine ve kültürümüzdeki yansımalarına örnekler verilecek olursa şunlar söylenebilir: Halife seçimi için Sakîfetü Benî Sâide’de yapılan toplantıda Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. Cerrah’a “uzat elini sana bîat edeyim, ben Resûlüllah’ın ‘sen bu ümmetin emînisin’ dediğini işittim” demiştir. Ebû Ubeyde’nin güvenilir olması, bu olayda Hz. Ömer’in onu devlet başkanlığına aday göstermesi için bir tercih sebebi olmuştur. Sonuçta Hz. Ebû Bekir halife seçilmiştir. Bu defa emîn Ebû Ubeyde, Hz. Ebû Bekir tarafından maliyenin başına getirilmiştir.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren güvenliği sağlamak üzere çeşitli kurumlar oluşturulmuştur. Hz. Peygamber zamanında nüveleri oluşan, Hz. Ebu Bekir döneminden itibaren İslam dünyasında sürekli görev haline gelen ases (bekçilik) bunlardan biridir. Teşkilatın başındakine Sâhibü’l-Ases denirdi. Özel koruma teşkilatı olan hares. Görevliye hâris, başkanına da Sâhibü’l-Hares denirdi. Dört Halife (Hz. Osman) döneminden itibaren bilinen şurta (asayiş ve emniyet teşkilatı). Teşkilatın başındakine Sâhibü’ş-Şurta denirdi.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Güveni ifade etmede simge haline gelen emîn kavramı tarihî süreçte çok önemli kabul edilmiş ve kültürümüzde pekçok alanda kullanılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Matbah-ı Âmire emîni: Saray mutfağının başındaki kimse, Darphane emîni: Para basılan yerin başındaki memur, Şehremîni: Belediye başkanına verilen unvan, Emîn-i sarf: Mensup olduğu kuruma ait para ve eşyayı dağıtmakla görevli kimse, mutemet, Emîn-i mahzen / Emîni hazîne: Erzak, ilaç gibi şeyleri korumakla görevli kimse, Emîn-i kâdî: Kadı’nın bir hususta görevlendirdiği kimse, Dâru’l-Funûn emîni: Üniversite röktörü, Yed-i emîn: Anlaşmazlık konusu olan şeyin saklanması ve idaresi mahkemece kendisine verilen güvenilir kimse.
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Bu unvanlarda yer verilen emîn kelimesi, şüphesiz İslam Medeniyetinde güvene verilen değeri, bahsi geçen kurumlara bakış açısını ve onlardan bireyin ve toplumun beklentisini yansıtıyordu..
İSLAM MEDENİYETİNİN MANEVİ DİNAMİKLERİ Çağımızda yoğun biçimde hayatı kuşatan teknoloji, ticaret, satış, pazarlama, işyeri yönetimi, müşteri ilişkileri..., güveni, ihtiyaçların karşılanmasında ve pragmatik sorunların çözümünde önemli bir yere koymuştur. Güven hayatın her alanına yerleşmelidir. Yöneten yönetilene, yönetilen yönetene, patron, işçisine, işçi patronuna, üretici müşterisine, müşteri satıcıya, topluluklar, birarada yaşayan insanlar, uluslar birbirine güvenmelidir.