Merkezi Yönetim ile Yerel Yönetim İlişkileri
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri Merkezi yönetim ile yerel yönetimler, bir ülkedeki kamu yönetimi sisteminin iki temel organını oluşturur. Kamu hizmetlerinin büyük kısmını bu organlar yürütür. Aralarında siyasi, idari ve mali bakımdan ilişkiler sözkonusudur.
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri İdari İlişkiler Bütün ülkelerde merkezi yönetimin örgüt, yetki ve fonksiyon bakımından konumu yerel yönetimlerin üzerindedir. Bütün ülkelerde merkezi yönetimin, yerel yönetimler üzerinde belirli bir denetim yetkisi bulunmaktadır. Ülkemizde buna, «idari vesayet» denir. İdari vesayet, yerel yönetimlerin kararları, eylem ve işlemleri ile organları ve görevlileri üzerinde söz konusu olmaktadır.
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri İdari İlişkiler Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı, vali ve kaymakam başlıca idari vesayet organlarıdır. Ancak vesayet makamları, yerel yönetimlerin bu yönüyle üstü olamazlar. 1982 Anayasası’na göre idari vesayet denetimi, «mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi», «kamu görevlerinde birliğin sağlanması», «toplum yararının korunması» ve «mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması» amaçlarına yönelik olarak yapılmalıdır.
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri İdari İlişkiler İdari denetim yapılırken, yerel yönetimlerin özerkliğini etkisiz hale getirecek; mahalli yöneticilerin girişimciliğini önleyecek; yerel demokrasiyi olumsuz yönde etkileyecek ve kamu hizmetlerini verimsizleştirecek tasarruflardan kaçınmak gerekir. İdari vesayet geniş tutulup, katı uygulanırsa yerel yönetimlerin özerkliği ortadan kalkar, yerel demokrasi anlamını yitirir ve totaliter bir yönetim biçimi ortaya çıkar. Yerel yönetimlerin kararlarının çoğu, ilgili vesayet makamının onayı olmadan kesinleşmez (veya kesinleşse bile yürürlüğe girmez).
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri Mali İlişkiler İlişkilerin en önemli yönüdür. Görev ve yetki bölüşümünün hemen arkasından gelir kaynaklarının paylaşımı sözkonusu olur. Nitekim Anayasa, yerel yönetimlere «görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır» hükmünü getirmiştir. Ancak merkezi yönetimin kaynakları elinde topladığı ve bunları yerel yönetimleri etkilemede bir araç olarak kullandığı ifade edilmelidir. Yerel yönetimler, gelirlerinin yaklaşık yarısını genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paydan karşılamaktadır. Bakanlar Kurulu, bu payları arttırabildiği gibi eksiltebilir de.
Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri Siyasi İlişkiler Yerel yönetimler, hükumetler gibi demokratik sistemin temel siyasi kurumlarındandır. Yerel yönetimlerin kendi karar organları olduğundan, merkezi yönetimden farklı bir siyaset izleyebilirler. Bu siyasi çoğulculuğun göstergesidir. Ancak hükumetler, yerel yönetimleri kamu hizmeti ve politikaları bakımından belirli ölçüde rakip siyasi kuruluşlar olarak gördüklerinden, farklı siyasi partilere ait belediyelerin güçlenmesi bir yana; hizmetlerin finansmanı için gerekli kaynağın kullanımında inisiyatifi ellerinde tutabilmektedirler.
Bu açıdan idari vesayet, belirli bir süre sonra siyasi vesayete dönüşebilmektedir. Örneğin İçişleri Bakanı Anayasa’nın ilgili hükmüne dayanarak muhalif belediye başkanlarını (gerekli şartlar oluştuğunda) görevden alabilmektedir.