ÖZEL HUKUKTA İYİNİYET: Bona fides – ÖZEL HUKUKTA İYİNİYET:
İYİNİYET, DÜRÜSTLÜK Eski MK, yine 2 ve 3 maddelerinde, hüsnüniyyetden bahsetmiş, birincisini hakların kullanılmasında, ikincisinde ise hakların doğumunda. Yeni MK, birincisine “dürüst davranma”, ikincisine ise “iyiniyet demiştir”. Lakin doktrin hala da eski deyimleri kullanmaya devam ediyor Yasadaki düzenlemenin aksine, ilk önce hakkın doğumunda gerekli olan SÜBJEKTİF iyiniyyeti (3.m), sonra da artık kullanılması sırasında gereken OBJEKTİF iyiniyet (2.m) araştırılmaktadır.
SÜBJEKTİF İYİNİYET Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. (MK 3-cü madde) Hukuki işlemde olabilecek hukuka aykırılığı, yanlış bir şeyin BİLİNMEMESİ ya da BİLMESİNİN GEREKMEMESİ anlamına geliyor. Nitekim karşı tarafın hukuka aykırı bir işe giriştiğini bilen bir şahıs, adil davranma kuralına uygun davrandığı iddiasında bulunamaz ve yapılan işlemin geçerliliği korunması gerektiğini ireli süremez.
SÜBJEKTİF İYİNİYET 3.Maddenin 1-ci paragrafından da anlaşılıyor ki, karine olan, sübjektiv iyiniyetin varlığıdır. Aksi ya sübut edilmeli ya da durumun özellikleri onun olmadığını ortaya koymalıdır. Diğer taraftan, iyiniyetin varlığı, işlemde olan hukuka aykırığı bertaraf etmez! Bertaraf edebilmesi için, bunun, açıkça yasa ile öngörülmesi gerekiyor. Bununla beraber, yasal düzenleme, iyiniyetin hukuka aykırığı bertaraf edeceğini düzenlemese bile, iyiniyet sahibi uğradığı zararın tazminini isteyebilir (idare hukukunda bile).
SÜBJEKTİF İYİNİYET Sübjektif iyiniyet: Sorumluluktan kurtarabilir (örneğin mutlak butlanla malül işlemden gelir elde etmişse) Hakkın kapsamını genişletebilir (sebebsiz zenginleştirmelerde asgari istem deyil, piyasa bedelini istemek mümkün) Kazanılmış hukuki statü korunur (kazai rüşt gibi), ya da hak kazandırır (emin zilyedden menkulun alınması gibi)
SÜBJEKTİF İYİNİYET Emin olmayan zilyedden menkul satın alınmışsa, o eşya 5 yıl içinde almış olan şahıstan geri istenebilir (MK 989/1). Lakin alıcı iyiniyetli ve eşyayı açık satılan bir yerden satın almışsa, kendisine ödediyi para iade edilmeden eşya ondan geri istenemez (mk 989/2) Para, hamiline yazılı çek, bono gibi senetler, rıza dışında elden çıkmış olsa bile, iyiniyetle elde eden kişiden geri alınamaz (MK 990)
OBJEKTİF İYİNİYET Medeni Kanunun “DÜRÜST DAVRANMA” isimli 2-ci maddesine göre: Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Buradaki iyiniyet, hakkın kullanılması sırasında, hak sahibinin adil ve meşru şekilde hakkını kullanması gerektiğini talep etmektedir.
OBJEKTİF İYİNİYET Bu durumda, dürüst, yani adil ve meşru kullanma derken, ne düşünülmektedir? Burada ilk sınır, genel hukuk düzeninin, bir hakkın kullanımında koyduğu “başkalarının meşru hak ve menfaatlari” sınırıdır. Gerçi bu sınır, özellikle meşru menfaatler bakımından, bazan soyut kala bilmektedir. Dürüst davranma gereği ve haktan sui- istifadenin yasak olması, hukukun genel ilkelerinden biri sayılır. Peki haktan sui-istifade nedir?
OBJEKTİF İYİNİYET Hakkın kötüye kullanılması iki şekilde ola bilmektedir: 1 - Hakkın kullanılması sırasında kusurlu olarak gerek özeni göstermemek ve bununla da 3-cü kişileri zarara uğratmak 2 - Şekli olarak hakkın sınırları içinde kalsa bile, kendi hakkını, kasten bir başkasını zarara uğratacak şekilde, amaçdışı kullanmaktır. Örneğin alternatifli şekilde kullanması mümkün iken, komşunun zararına olacak şekilde hakkın kullanılması gibi
OBJEKTİF İYİNİYET Hakkın kullanılmasından elde edilen menfaat ile karşı tarafın uğrayacağı zarar arasında orantısızlığın olması da “mala fides”, yani kötüniyetin göstericisidir. Ahlak ve adaba aykırı tutum da, hakkın kötüye kullanılması sayılır; nafaka alandul kadının başka bir erkekle nikahsız yaşaması gibi 3 – Karşı tarafda uyandırılan güven duygusuna aykırı davranmak da mala fides sayılır. Bona fides ilkesi, ceza yargılama hukukunda sanığın haklarını koruma bakımından istisna olmakla, hukukun diğer alanlarında da kullanılır.
OBJEKTİF İYİNİYET Iyiniyet, kanun ve andlaşmaların yorumunda, hukuki işlemlerin kurulmasında, uygulanmasında, ondan çıkan uyuşmazlıkların giderilmesinde uygulanır. Örneğin GABİNin işlemi geçersiz hale getirmesinin nedeni, dürüstlük kuralına aykırı davranmaktır. Ilişkiler detaylı olarak sözleşme ya da yasa ile düzenlememişse, örneğin eşler arasında ya da valideyn (ebeveyn) ile çocuklar arasında
OBJEKTİF İYİNİYET Forse major – mücbir sebep ilkesi – dürüstülk ilkesinin önüne geçebilecek özelliktedir. Hakeza öngörülmeyen sebepler de – rebus sic stantibus – sözleşmenin yapılışı sırasında öngörülmeyen sebepler de, bona fides ilkesinden öncelikli uygulanır, çünkü bona fides ilkesi, öngörülmezlik ilkesine bir öncelik tanımasını gerektirir. Iyiniyet ilkesi ya da “mala fides yasağı”, genel bir ilkedir ve hakim tarafından resen nazara alınmalıdır. Lakin uyuşmazlık tarafları, kanuna ve ahlaka aykırı olmayan durumlarda kendileri bundan vazgeçe bilirler.
OBJEKTİF İYİNİYET Sözleşmenin sakat olduğu bazı durumlarda, tarafların edimlerini gönüllü şekilde yerine getirmeleri, ya da uzun bir zamanın geçmesinden sonra, geçersizliğin ireli sürülmesini hukuk korumaz. Geçersizlik iddiasında bulunan şahıs, hileli davranışı ile buna sebep olmuşsa, böyle bir iddiadan faydalanamaz. Geçersizlik iddiasında bulunan şahıs, kusurlu davranışı ile buna yol vermişse, işlemin iptali halinde karşı tarafın zararını tazmin etmelidir.