Preeklampsi Olgularında Sezaryen Seksiyoda Anestezi Uygulamalarının Analizi Alev Özer1, Hakan Kıran1, Abdullah Tok1, Bülent Köstü1, Deniz Arıkan1, Güven Arslan1, Ferhat Aslan1, Aykut Urfalıoğlu2 1Sütçü İmam Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye 2Sütçü İmam Üniversitesi, Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
Amaç Preeklampsi gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan proteinürinin eşlik ettiği hipertansif hastalıktır. Gebeliklerin %5-8’ini komplike eden preeklampsi, perinatal ve maternal morbidite ve mortalitenin önemli nedenleri arasında yer almaktadır. Preeklampsi olgularında sezaryen seksiyoda kullanılan anestezi metodu, maternal ve fetal sonuçları etkileyen parametrelerden bir tanesidir. Bu çalışmamızda rejyonel veya genel anestezi ile sezaryen seksiyo yapılan preeklampsi olgularında anestezi seçimini etkileyen parametrelerin ve klinik sonuçların analizinin yapılması amaçlanmıştır.
Materyal-metod Ocak-Aralık 2016 tarihlerinde kliniğimizde preeklampsi tanısıyla sezaryen seksiyo yapılmış olan olguların(n=52) kayıtları retrospektif olarak incelendi. Kayıtlardan olguların demografik ve klinik özelliklerine ve anestezi metoduna dair veriler elde edildi. 20. gebelik haftası sonrasında yeni başlangıçlı en az 2 saat arayla 2 kez ölçülen kan basıncının ≥149/90 mm Hg olması ve 24 saatlik idrarda ≥300 mg proteinüri veya spot idrarda 1+ protein saptanan olgular preeklampsi olarak kabul edildi.
Şiddetli preeklampsi tanısı için şu kriterler kullanıldı: 1. Kan basıncı ≥ 160/110 mmHg 2. Trombositopeni varlığı(< 100.000/μL), 3. Karaciğer enzimlerinde (ALT, AST) 2 kattan daha fazla yükselme 4. Yeni başlangıçlı renal fonksiyon bozukluğu (kreatinin >1.1mg/dL veya kreatinin değerinde 2 kat yükselme) 5. Yeni başlangıçlı serebral veya vizüel semptom varlığı 6. Pulmuner Ödem Balogun OA, Sibai BM. Counseling, Management, and Outcome in Women With Severe Preeclampsia at 23 to 28 Weeks' Gestation. Clin Obstet Gynecol. 2017 Mar;60(1):183-189.
Bulgular Çalışma döneminde sezaryen seksiyo yapılmış olan olgularda ortalama yaş, gravida, parite, doğumdaki gebelik haftası, doğum kilosu, yatış süresi sırasıyla 28.8±6.8, 2.69±1.79, 1.44±1.43, 35.8±3.2 hafta, 2413±837.9 gr,100.9±50.0 saat olarak saptandı. Çalışmaya dahil edilen 52 preeklampsi olgusunun %75’inde (n=39) spinal anestezi, %25’inde (n=13) genel anestezi metodunun uygulandığı saptandı. Şiddetli preeklampsi olan olguların oranı açısından spinal ve genel anestezi grupları arasında fark bulunmadı (%54.2 vs %76.9, p=0.076) (Tablo 1).
Nulliparite oranı, ortalama maternal yaş, serum aspartat amino transferaz düzeyleri açısından spinal ve genel anestezi grupları benzer saptandı (sırasıyla p=0.216, p=0.301, p=0.075). Ortalama gebelik yaşı genel anestezi grubunda anlamlı olarak daha düşüktü (33.7 vs 36.3 hafta, p=0.012). Ortalama hastanede yatış süresi genel anestezi grubunda daha uzun olarak saptandı (122 saat vs 93 saat, p=0.037). Ortalama trombosit sayımı genel anestezi grubunda spinal anestezi grubuna göre anlamlı olarak daha düşük saptandı (p=0.013). Ortalama serum alanin aminotransferaz düzeyi genel anestezi grubunda, spinal anestezi grubuna göre daha yüksekti (p=0.010) (Tablo 2).
Tartışma Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra hastalıktır. Preeklampside maternal morbidite ve mortalite açısından önemi olan faktörlerden birisi anestezi seçimidir [1]. Genel anestezide, rejyonel anesteziye göre maternal mortalite oranı daha yüksek olarak bildirilmiştir. Üst havayolu ödemine bağlı entübasyon güçlükleri, aspirasyon, hipertansiyonun indüklenmesi, inmenin tanısındaki gecikmeler gibi sorunlar genel anesteziye bağlı maternal morbidite ve mortaliyeyi arttıran faktörler arasındadır [2].
Rejyonel anestezide ise özellikle koagulopatisi ve/veya trombositopenisi olan olgularda lokal hematom ve buna bağlı parapleji gelişme riski mevcuttur [3]. Anestezistler ile yapılan bir anket çalışmasında trombosit < 50.000/μL olan preeklampsi olgularında %90’ının genel anesteziyi tercih edeceğini, 50.000/μL-100.000/μL olan hastalarda ise %60’ının genel anesteziyi tercih edeceği bildirilmiştir[4]. Bizim çalışmamızda trombosit < 50.000/μL olan tüm olgularda genel anestezi uygulanmış, 50.000/μL-100.000/μL olan olguların %66.6’sında genel anestezi uygulanmıştır.
Aynı çalışmada anestezistlerin preeklampsi olgularında trombosit sayımı >100.000/μL olsa bile %35 oranında genel anesteziyi tercih ettikleri bildirilmiştir [4]. Bu çalışmadan farklı olarak bizim çalışmamızda trombosit sayımı >100.000/μL olan olguların %79‘unda spinal anestezi yöntemi tercih edilmiştir. Hiç bir olguda anesteziye bağlı komplikasyon (lokal hematom, nörolojik defisit, aspirasyon vb.) izlenmemiştir. Sonuç olarak koagulopatisi veya trombositopenisi olmayan preeklampsi olgularında spinal anestezi uygulamasının güvenli olduğunu düşünmekteyiz.
Kaynaklar 1. Zhang J, Meikle S, Trumble A. Severe maternal morbidity associated with hypertensive disorders in pregnancy in the United States. Hypertens Pregnancy. 2003;22(2):203–12. 2. Mhyre JM, Riesner MN, Polley LS, Naughton NN. A series of anesthesia related maternal deaths in Michigan, 19852003. Anesthesiology 2007; 106: 1096104. 3. Henke VG, Bateman BT, Leffert LR. Focused review: spinal anesthesia in severe preeclampsia. Anesth Analg 2013;117: 68693. 4. Başaran B, Çelebioğlu B, Başaran A, Altınel S, Kutlucan L, Martin JN Jr. Anesthetic practices for patients with preeclampsia or HELLP syndrome: A survey. J Turk Ger Gynecol Assoc. 2016 Sep 1;17(3):12833.