Sağlık ve Kültür Doç.Dr.Melike Kaplan
Sağlık ve Kültür İlişkisi Sosyal Bilimler ve Sağlık Temel Kuramsal Yaklaşımlar
Sağlık kavramı, erken dönemlerde; biyolojik olarak bedenin işleyişinde meydana gelen aksaklıkların olmaması hali olarak tanımlanırken, son dönemlerde biyolojik unsurlara ek olarak kültürel, psikolojik ve ekonomik etmenler de eklenmiştir.
Sağlık kavramsallaştırmaları çerçevesinde oldukça kabul gören bir yaklaşım, sağlık olgusunun kültürel bir inşa olduğunu ileri sürmektedir. Bu görüş, ağırlıklı olarak tıbbi antropoloji alanındaki çalışmaları oluşturur.
İlk çalışmalar… Sağlık, hastalık ve kültürle ilgili etnografik metinlerin hemen tamamında bu alanda yapılmış ilk çalışma olarak antropolog ve doktor, William Halse R. Rivers’ın 1915-1916 yıllarında verdiği derslerin notlarından yola çıkarak yazdığı “Tıp, Büyü ve Din” (1924) adlı kitabı gösterilmektedir. Bu kitapta Rivers, ilkel tıptaki düşünceleri ve inançları açıklamaya çalışır.
Evans Pritchard’ın 1937 yılında Afrika’da yaşayan Azande topluluğunda yapmış olduğu çalışmalar; tıp tarihi ile ilgili etnografik araştırmaların kökenlerini oluşturmaktadır.
Rivers’a göre; insanın hastalığa ilişkin inançlarının 3 temel nedeni vardır: Hastalığın doğrudan bir insanın eylemine bağlı olduğu inancı (büyücü) Doğaüstü bir varlığın ya da kişileştirilmiş bir aracının etkisi (Tinsel güçler, anima ya da mana) Doğal nedenler olarak adlandırılan nedenler
1937 yılında yazdığı “Azandelerde Cadılık, Kehanet ve Büyü” kitabında Pritchard, Azande Tıbbı’ndan söz eder. AWA (Azande Witchcraft Association) yani Azande Büyücüler Birliği adında bir gruptan söz etmektedir. Burada tedavi bilgileri grup üyesi dışındakilere söylenmez. Yani tıbbi bilgi ancak para ile satılır (E. Pritchard, 1963).
Tıbbi antropoloji Barnard&Spencer (2000: 358)’a göre, “tıbbi antropoloji” (medical anthropology), sağlık ve hastalık ile bunun kültürle olan ilişkisini çeşitli yönleri ve geniş boyutuyla ele alan, özetle hastalık sürecinin incelenmesinde kültürel etmenleri araştıran antropolojinin alt alanıdır.
Günümüzde bilimsel ya da modern tıp denilen yöntemler, hastayı ilaç yoluyla tedavi ederken, kişiyi yalnızca fiziksel olarak iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Tıbbi antropoloji ise, hastalığın kültürel nedenlerine vurgu yapar. Yani hastalığı araştırırken hem hastalığa neden olan kültürel sebepleri hem de hastalığın yol açtığı sosyal etkileri göz önünde bulundurduğu için, tıbbi antropoloji çalışmaları kültüre göre iyileştirme yollarını da önermiş olur.
Genel olarak akademik düzeyde tıbbi antropoloji çalışmalarının başlaması, 1980’li yıllar olarak tarihlendirilmiştir. Literatüre baktığımızda özellikle ABD’de son 20 yılda bu alanda yapılan çalışmaların hızla arttığını söyleyebiliriz. Alana olan ilgi ve gelişmenin nedenleri arasında, sadece hastalığa ilişkin antropolojik söylemlerin artması değil, aynı zamanda tıbbın giderek artan şekilde sosyal bilimlere açık hale gelmesini de vurgulamak gerekir
Sağlık sosyolojisinin ortaya çıkışı 1940’lı yıllara kadar dayanmaktadır. Bu çalışma alanı içinde egemen olan iki başat model bulunmaktadır. Biyolojik unsurlara vurgu yapan biyomedikal modele alternatif olarak ortaya çıkan biyopsikososyal model biyomedikal modelden farklı olarak sosyal ve psikolojik etmenleri de sağlık ve hastalık kavramsallaştırmaları içine dahil etmektedir. Bununla birlikte, biyomedikal model günümüzde başatlılığını devam ettirmektedir.
Bu alana yönelik olarak sosyolojinin akademik ilgisinin “medikal sosyoloji” olarak 1940’lı yıllarda ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bugün özellikle İngiltere ve Kuzey Amerika’da bu alanda önemli çalışmalar yapılmaktadır... Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey İskandinavya ülkeleri de bu konuda çalışmalar yürütmektedir.
Bu kavrama alternatif olarak sunulan çok sayıda kavram bulunmaktadır: sağlık ve hastalık sosyolojisi, sağlık sosyolojisi tıpta sosyoloji (sociology in medicine) ve tıbbi sosyoloji (sociology of medicine)dir.