Doç. Dr. M. Nail ALKAN Gazi Üniversitesi

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
19.FASIL : Sosyal Polİtİka ve İstİhdam “AçIlIş Krİterlerİnde Gelİnen Son Aşama” ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON.
Advertisements

Avrupa Birliği.
HAYATBOYU ÖĞRENME PROGRAMLARI
Western Balkans on EU Enlargement The former Yugoslav Republic of Macedonia Montenegro Albania Serbia Kosovo Bosnia and Herzegovina İlker GİRİT Bora ERGİN.
Hayatboyu Öğrenme Programı Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Programı Leonardo da Vinci Genel Tanıtım.
AB HUKUKU DOÇ. DR. MUSTAFA ÇEKER.
AB MÜZAKERE SÜRECİNDE SON GELİŞMELER
AVRUPA BİRLİĞİ, AB DEĞERLERİ VE AB’DE DEMOKRASİ
AB Düşüncesinin Temelini Batı Almanya Fransa İtalya Belçika Hollanda Lüksemburg.
KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER
I. AVRUPA BİRLİĞİ 1) AB Nedir ve Kısa Tarihçe:
HAYAT BOYU ÖĞRENME (LLP) Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Programı
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Hayatboyu Öğrenme Programı Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Programı Leonardo da Vinci Genel Tanıtım.
SUNUŞUN İÇERİĞİ TÜRKİYE – AB ÜYELİK SÜRECİ AVRUPA BİRLİĞİ TARİHİ
TÜRKİYE-AB KATILIM SÜRECİ VE KADIN İSTİHDAMI I
Erasmus’la Hayatınızda bir Fark Yaratın... Uluslararası İlişkiler Ofisi ATILIM ÜNİVERSİTESİ.
Türkiye’nin Avrupa Birliği Süreci
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN BALKANLAR POLİTİKASI
AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLARI MERKEZİ BAŞKANLIĞI Hayatboyu Öğrenme Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim) Programı.
ULUSLAR ARASI ANLAŞMALAR
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE
Kopenhag Kriterleri Ümit Boynukalın.
AB’YE DOĞRU BAHRİ ÇAĞLAR.
AB Hukuku I.Hafta Tarihsel Süreç.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ ÜZERİNE KAYGILAR Gözde ŞENER.
Birle ş mi ş Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönü ş üp ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla.
T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ
Avrupa Birliği Ülkeleri
Özlem Keçim.
TÜRKİYE-AB KATILIM MÜZAKERELERİNDE MEVCUT DURUM
AVRUPA BİRLİĞİ GENİŞLEME SÜRECİ MUSTAFA KAHRAMAN.
En Yeni 10 Ülke.
TUNCAY ÖZOĞLU. AVRUPA BİRLİĞİ ORGANLARI  Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen organdır.  AB üyesi ülkelerin vatandaşları.
AB GENİŞLEME POLİTİKASI VE TÜRKİYE İLE KATILIM MÜZAKERELERİ SÜRECİ
AVRUPA BİRLİĞİ KURUMLARI
Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü
Türkiye İçin Tam Üyelik Alternatifleri Nelerdir?
Müzakere Sürecinin Aşamaları
AVRUPA B İ RL İĞİ VE TÜRK İ YE İ L İ ŞK İ S İ Ahmet Dragu ş a
AB-TÜRKİYE SERÜVENİ.
AVRUPA BİRLİĞİNİN OLUŞUM SÜRECİ
AB ve EKONOMİK ÖRGÜTLER
2. Hafta sorusu: Lizbon Anlaşması AB’nin kurumsal yapısında nasıl bir değişikliğe neden olmuştur. AB Lizbon anlaşması sonrası Demokratik bir yapıya kavuşmuş.
En Yeni 10 Ülke
AB Avrupa’nın siyasi ve ekonomik bütünleşmesini insan hakları ile hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde sağlamak amacındaki demokratik Avrupa ülkelerinden.
PROGRAM GENEL TANITIMI PROGRAMI. T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI TÜRK ULUSAL AJANSI AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı HAYATBOYUÖĞRENME.
ERASMUS PROGRAMI Personel Eğitim Alma Hareketliliği Oryantasyonu
ERASMUS PROGRAMI Personel Ders Verme Hareketliliği Oryantasyonu
AB’NİN TARİHSEL ARKA PLANI Avrupa Birliği Maliyesi Sakarya Üniversitesi/SBF-Maliye Yrd. Doç. Dr. Harun KILIÇASLAN.
Coğrafya Performans Ödevi
ZİYNET BERİL DİREKEL: AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TARİHSEL GELİŞİMİ PİROS ALP: AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TEMEL KURUCU ANLAŞMALARI EMİNE AKPINAR: AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ÖRGÜT.
AB Birliği Kurumları Avrupa Parlamentosu (Yasamaya Yardım, Komisyon ve Konsey’in Denetimi, Bütçenin Görüşülmesi) Avrupa Komisyonu (Yürütme ve Yasamanın.
Avrupa Birliği ve Türkiye Tarımı
TÜRKİYE VE ULUSLAR ARASI ÖRGÜTLER II
AVRUPA BİRLİĞİ`NİN ORGANLARI  Korucular Roma Antlaşması`nda, AB`yi siyasal bir birlik ya da devlet benzeri olarak düşünmüşler ve bu doğrultuda ona yasama,yürütme,
AETR KONVANSİYONU
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Sunum transkripti:

Doç. Dr. M. Nail ALKAN Gazi Üniversitesi Avrupa Birliği’nin Oluşumu, Genişleme Süreçleri ve Türkiye ile İlişkileri Doç. Dr. M. Nail ALKAN Gazi Üniversitesi

“AVRUPA” ne demektir?

Avrupa ilk kez M.Ö. 7.yy’da Yunanlılar tarafından kullanılmıştır. Yunanca'da “Europa” halini alan bu isim, Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere verilmiştir.

Avrupa kıtasının bütünleştirilmesine yönelik planlar tarihsel süreçte düşünürler tarafından dile getirilmiştir.

Saint-Pierre 1712’de yazdığı “Avrupa’da Barışı Sürekli Kılma Konusunda Andıç” ile savaş tehdidini ortadan kaldırmak için 24 Avrupa ülkesinin, Utrecht'te parlamentosu olan bir birlik oluşturmasını savunmuştur. “Savaşmayalım! Çünkü savaşınca yıkılıyoruz!”. Saint Pierre

Alman Filozof Immanuel Kant 1795’te yayınlanan “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Bir Deneme” isimli eserinde Avrupa’da barışı sağlayacak bir federasyon önererek, ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ fikrini ortaya atmıştır. “Tarih kanla yazılamaz artık!” Immanuel Kant

J.J. Rousseau 1782'de yazdığı "Kalıcı Bir Barış Üzerinde Karar" adlı eseriyle bir Avrupa Federasyonu kurulmasını savunmuştur. “Bugün, her ne denirse densin, artık Fransız, Alman, İspanyol ve hatta İngiliz yoktur; sadece Avrupalılar vardır. Aynı heyecanı duyarlar, aynı adet, görenek ve arzuları vardır!"

“Bir gün gelecek,bu kıta’nın tüm ulusları kendilerine has üstün özelliklerini kaybetmeden bir araya gelecekler, Avrupa kardeşliğini ve yüksek Avrupa birliğini oluşturacaklar. Bir gün gelecek, fikirlerin açıkça ifade edildiği fikirlerden başka hiçbir savaş olmayacak. Bir gün gelecek, mermilerin ve bombaların yerini oylar alacak!” Victor Hugo,1849

19. yüzyılda gerçekleşen iki ayrı birleşme, Avrupa birleşme süreci içinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Bunlar ; - Alman Gümrük Birliği (Zollverein) (1834-1871) - İtalyan Birliği (1870) dir. Her ikisi de Avrupa’da ekonomik ve siyasal entegrasyon için örnek ve öncü niteliğindedir .

1946 yılında Zürih'te yaptığı bir konuşmada Winston Churchill, "Avrupa Birleşik Devletleri” tarzında yeni bir yapılanma inşa etmeliyiz diyerek savaşın Avrupa için ne denli yıkıcı ve kaçınılması gereken bir olgu olduğuna, ülkelerin bir araya gelmesine vurgu yapmıştır.

2.Dünya Savaşı sonrası ABD, Almanya’yı tekrar Avrupa ekonomisine entegre edebilmek için çalışmıştır. Çünkü ABD kendi çıkarları için Avrupa’nın bir an önce toparlanmasını ve kendisine gelmesini istemekteydi.

9 Mayıs 1950'de Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, Eski Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri Jean Monnet'nin tasarısına dayanan Schuman Planı'nı yayımlamış ve böylece Avrupa’da bütünleşme yolunda ilk adım atılmıştır. Planın yayınlandığı 9 Mayıs günü 1986 yılından itibaren “AVRUPA GÜNÜ” olarak kutlanmaktadır.

Jean Monnet Robert Schuman

Bu plan, Avrupa'da barışın kurulabilmesi için Fransız-Alman dostluğunun şart olduğunu ve bu çekirdek etrafında Avrupa'nın bütünleşmesi gerektiği görüşünü esas alıyordu.

Schuman Planı açıklanırken 9 Mayıs 1950 Schuman Planı açıklanırken

Avrupa Birliği’ne Doğru Avrupa Birliği’nin Bazı Fikir Babaları Konrad Adenauer (1876-1967) -Batı Almanya’nın İlk Şansölyesi

Jean Monnet (1888-1979) AKÇT ilk Başkanı 1945’te kendi adı ile bilinen raporu hazırlamıştır.Bu plan AB’nin kurulmasına öncülük etmiştir. Walter Hallstein (1901-1982) Avrupa Komisyonu’nun ilk başkanıdır.

Alcide de Gasperi (1881-1954) 2. Dünya Savaşı sonrası İtalya’nın ilk Başbakanıdır. AB’nin temel kurucularından biridir. Paul Henri Spaak (1899-1972) Avrupa Parlamentosu’nun İlk başkanıdır. AET’nin temel Politikalarını oluşturmuştur.

Altiero Spinelli (1899-1972) AB Komisyon üyesi. Avrupa’nın birleşmesi için çıkış noktası kabul edilen bildirisi ile Avrupa bütünleşmesine katkı sağlamıştır.

‘Montanunion’ ne demektir?

Avrupa’nın bütünleşmesi yolunda ilk adım 18 Nisan 1951 tarihinde Federal Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Lüksemburg ve Belçika’nın, Paris'te imzaladıkları bir Antlaşma ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu (AKÇT) kurmalarıyla atılmıştır.

(Paris Antlaşması imzalanırken) AKÇT’yi kuran Paris Antlaşması, “Montanunion” olarak da bilinmektedir. (Paris Antlaşması imzalanırken)

Avrupa bütünleşmesinin önce ekonomik alanda gerçekleşmesinin daha gerçekçi olacağı düşüncesi, çabaları ekonomik alanda yoğunlaştırmıştır. İlk Roma Antlaşması 25 Mart 1957'de imzalanmış ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) kurulmuştur.

25 Mart 1957 ilk Roma Antlaşması imzalanırken

İkinci Roma Antlaşması 14 Ekim 1957’de imzalanmış ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ortaya çıkmıştır. “ Ekonomik dev, siyasi cüce” konumundan siyasi alanda da dev olmaya doğru giden süreç başlamış oluyordu.

AVRUPA TOPLULUĞU nedir? AVRUPA TOPLULUKLARI nedir?

Füzyon Antlaşması’nın imzalanmasından önce Avrupa Birliği’nin çekirdeğini oluşturan AKÇT,AAET ve AET’ye “Avrupa Toplulukları” (European Communities) denilmekteydi. 8 Nisan 1965'de kurucu üyelerin imzalamış oldukları 'Birleşme Antlaşması' (Füzyon Antlaşması) 1 Temmuz 1967 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Füzyon Antlaşması’nın imzalanması ile AKÇT, AAET ve AET için tek bir Konsey, Komisyon ve Parlamento oluşturulmuş, bütçeleri birleştirilmiş ve 'Avrupa Topluluğu’ (European Community) ifadesi kullanılmaya başlanmıştır. Maastricht Antlaşması’ndan sonra “Avrupa Birliği” adını alacaktır.

1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi ile Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşmalar, ilk kez kapsamlı bir biçimde tadil edilmiştir. - Yeni ortak politikalar saptanmış, - Mevcut olanlar geliştirilmiştir.

Avrupa Topluluğu'nun elde ettiği başarılar diğer Avrupa devletlerinin de dikkatini çekmiş, İngiltere, İrlanda, Danimarka ve Norveç bu oluşumda yer almak için Topluluğa üyelik başvurusunda bulunmuşlardır.

İngiltere, İrlanda ve Danimarka, 22 Ocak 1972 tarihinde Topluluğa katılmışlar, bu ülkelerin Topluluğa katılmasıyla ilk genişleme gerçekleşmiş ve üye sayısı 6’dan 9’a yükselmiştir. (Norveç'in Katılım Antlaşması ise, ülkede yapılan bir referandum ile reddedilmiştir.)

Yunanistan ile Topluluk arasında 28 Mayıs 1979 tarihinde Katılım Antlaşması imzalanmış ve 1 Ocak 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yunanistan'ın da Topluluğa katılmasıyla üye sayısı 10'a çıkmıştır.

Topluluğa ilk başvurularını 1962 yılında yapan ancak diktatörlükle yönetilmeleri sonucu başvuruları kabul edilmeyen İspanya ve Portekiz, 1986’da Topluluğa katılmış, böylece üye ülkelerin sayısı 12’ye yükselmiştir.

Ekim 1990’da Doğu Almanya ile Federal Almanya’nın birleşmesi sonucunda Topluluk “de facto” bir genişleme yaşamıştır.

22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi'nde , Topluluğun genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa Ülkelerini kapsaması kabul edilmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterler belirtilmiştir. Bu kriterler; - Siyasi (demokrasi,insan hakları vb.) - Ekonomik (işleyen bir pazar ekonomisi) - Topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır

Genişleme süreci devam eden Avrupa Topluluğu için ‘ekonomik ve parasal birlik' yanında 'siyasi birlik' öngören “Maastricht Antlaşması” 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu antlaşma ile Avrupa Topluluğu ‘Avrupa Birliği (AB) ’ adını almıştır.

2 Ekim 1997 tarihinde AB üye ülkelerince imzalan “Amsterdam Antlaşması” 1992 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması’nda köklü değişiklikler yapmıştır. Antlaşma 1 Mayıs 1999’da yürürlüğe girmiştir.Amsterdam Antlaşması; - Avrupa Parlamentosu’nun yetkilerini arttırmış; - Demokrasi, birey hak ve özgürlükleri, Avrupa Birliği vatandaşlığı gibi konular üzerine yeni vurgular yapmıştır.

Ayrıca zirvede 1 Ocak 1999 tarihinde tek para birimi olan Euro (Avro) 'ya geçilmesi teyit edilmiştir. Yeni para fikri resmi olarak ilk defa 1989 Nisan’da bir rapor hazırlayan ‘Jacques Delors’ tarafından ortaya atılmıştır. Maastricht Antlaşması’nda Delors Raporu kabul edilmiştir.

1 Ocak 1999 tarihinde Avro, 11 üye ülkede (Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Portekiz) resmi para birimi haline gelmiştir. Danimarka ve İngiltere ile katılım şartlarını karşılayamayan Yunanistan ve İsveç ise 'adaylar' olarak kalmışlardır. 1 Ocak 2002'de Avrupa ortak para birimi Avro, 12 ülkede resmen tedavüle girmiş, banknot ve madeni para olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yunanistan zamanla Avro alanı için katılımcı ülke olmaya hak kazanmıştır.

Slovakya 1 Ocak 2009’da, Estonya 1 Ocak 2011’de Avro’yu kullanmaya başlamıştır. Danimarka, İsveç ve İngiltere, Avro kullanmayan AB üyeleridir.  28 AB üyesi ülkenin 19’u Avro kullanmaktadır. 9 ülke üye olmasına rağmen Avro’ya henüz geçmemişlerdir. En son Litvanya (1 Ocak 2015) Avro kullanmaya başlamıştır.

Avusturya, İsveç, Finlandiya’nın 1995 yılında Avrupa Birliği’ne katılımları ile Orta ve Kuzey Avrupa'ya doğru genişleyen birlik üye sayısını 15’e çıkarmıştır.

Aralık 1997 tarihli Lüksemburg ve Aralık 1999 tarihli Helsinki Zirveleri; - 5. genişlemenin sistematiğini - Katılım öncesi süreci - Müzakere sürecine ilişkin çerçeveyi ortaya koymuştur.

12-13 Aralık 2002 tarihlerinde gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesi Avrupa Birliği'nin genişleme sürecinde bir diğer önemli dönüm noktası olmuştur.

Zirvede, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya, Slovenya, GKRY ve Malta ile yürütülen müzakereler sonuçlandırılmıştır. 16 Nisan 2003 tarihinde Atina'da Katılım Antlaşması'nın imzalanmasının ardından 10 aday ülke 1 Mayıs 2004 tarihinde Birlik üyesi olmuşlardır.

Bulgaristan ve Romanya 1 Ocak 2007 tarihinde AB üyesi olmuşlardır. 1 Temmuz 2013 tarihinde Hırvatistan’ın üye olmasıyla AB’nin üye sayısı 28'e yükselmiştir. Türkiye, İzlanda, Makedonya, Sırbistan ve Karadağ AB adayı ülkelerdir. Arnavutluk, Bosna Hersek ve Kosova AB’nin potansiyel aday olarak kabul ettiği ülkelerdir.

AB GÜNCEL BİLGİLER Hırvatistan’ın üye olmasıyla AB’nin nüfusu 4,4 milyon artarak 508 milyona ulaştı. (Bu rakam dünya nüfusunun %7’sine tekabül etmektedir. Ayrıca AB, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın üçüncü büyük nüfusuna sahiptir) Hırvatça AB’nin 24’üncü resmi dili oldu. Bugün AB 4,3 milyon km² yüzölçümüne sahiptir.

İZLANDA 17 Temmuz 2009: İzlanda'nın Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunması 17 Haziran 2010: İzlanda'ya adaylık statüsünün verilmesi 26 Temmuz 2010: İzlanda ile müzakerelerin başlaması Bu zamana kadar, 11’i geçici olarak kapanmış olmakla birlikte 27 fasıl başlığı müzakereye açılmıştır. Mayıs 2013’teki seçimler ile başa gelen hükümet referandum yapılana kadar süreci askıya aldığını açıklamıştır.

MAKEDONYA 22 Mart 2004: Makedonya’nın Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunması 16 Aralık 2005: Makedonya’ya adaylık statüsünün verilmesi 01 Ekim 2009: Komisyonun, Makedonya ile müzakerelerin başlaması teklifinde bulunması (Ancak başta Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere bazı üye ülkelerin itirazları mevcut) Yunanistan, kuzeyindeki bir vilayetin de aynı ismi taşıyor olması sebebiyle Makedonya'nın müzakerelerinin başlamasını engelliyor.

KARADAĞ 15 Aralık 2008: Karadağ’ın Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunması 17 Aralık 2010: Karadağ’a adaylık statüsünün verilmesi 29 Haziran 2012: Karadağ ile müzakerelerin başlaması Geçici olarak kapanmış olmakla birlikte 2 fasıl başlığı müzakereye açılmıştır.

SIRBİSTAN 22 Aralık 2009: Sırbistan’ın Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunması 01 Mart 2012: Sırbistan’a adaylık statüsünün verilmesi 28 Haziran 2013: En geç Ocak 2014’te Sırbistan ile müzakerelerin başlaması kararının alınması AB, Sırbistan’ın Kosova ile ilişkilerini normalleştirmesini istiyor.

ARNAVUTLUK 28 Nisan 2009: Arnavutluk’un Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunması 10 Ekim 2012: Komisyon, Arnavutluk’un 12 öncelikli alanda (yargı, kamu idaresi, parlamento usul kuralları, yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadele vb.) gerekli düzenlemeleri tamamlaması koşuluyla, Arnavutluk’a aday ülke statüsü verilmesini önermiştir.

BOSNA HERSEK 04 Aralık 2007: AB ile Bosna Hersek arasında İstikrar ve Ortaklık Anlaşması imzalanması 27 Haziran 2012: Komisyonun, Bosna-Hersek ile Katılım Sürecine İlişkin Yüksek Düzey Diyaloğu başlatması (Bosna Hersek’in üyelik başvurusunda bulunabilmesi için İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ön koşuldur) AB, Bosna Hersek anayasasının AİHM kararlarına uygun şekilde tadil edilmesini istiyor.

KOSOVA 17 Şubat 2008: Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi 27 Mart 2012: Komisyonun, Kosova ile İstikrar ve İşbirliği Anlaşması’na yönelik fizibilite çalışmasını başlatması 27 Haziran 2013: Kosova'nın aday ülke statüsü için gereken İstikrar ve Ortaklık Anlaşması müzakerelerinin başlamasına karar verilmesi Kosova’nın beş AB üyesi devlet (Romanya, Slovakya, İspanya, Yunanistan ve GKRY) tarafından tanınmaması Kosova-AB ilişkilerinde sorun teşkil ediyor.

Genişleme hareketleri sonucunda giderek kalabalıklaşan AB için kurumsal bir yapılanma ve derinleşme ihtiyacı kendini hissettirmeye başlamıştır. Bu konuda Henry Kissenger’ın söylemiş olduğu şu söz kayda değerdir: “Şimdi ben Avrupa’yı aramak istesem kimi arayacağım, hangi numarayı çevireceğim?”

Bu durum AB’nin bir ‘Anayasası’ olması gerekliliğini gözler önüne sermiştir. AB Anayasa Taslağı’nın hazırlanmasına ilişkin süreç esas olarak 14–15 Aralık 2001 tarihinde gerçekleştirilen Laeken Zirvesi’nde bir Konvansiyon (AB’nin Geleceğine İlişkin Kurultay) oluşturulması kararının alınmasıyla başlamıştır.

Taslak Anayasa metni bütünleşmenin güçlendirilmesini amaçladığı için genel olarak AB üyesi devletler tarafından olumlu karşılanmıştır. Ancak Anayasanın onaylanması sürecinde üye devletlerin ulusal çıkarları bağlamında Anayasa konusuna daha temkinli yaklaşmaları bazı anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Fransa ve Hollanda’nın Referandumlarla Anayasal Antlaşma’yı REDDETMESİ (2005)

Hollanda Fransa % 61.6 Hayır % 55 Hayır

Anayasa Taslağında ön plana çıkan konular: AB’ye tüzel kişilik kazandırma Kurucu antlaşmaları tek bir belgede toplama Temel Haklar Şartı Üç sütun düzeninin ortadan kalkması İşleyen bir kurumsal yapı oluşturma 21.yy’da ‘‘tek bir güç olarak AB’’ imajı

Yaşanan tartışmalar ve referandumların ardından 18-19 Ekim 2007 yılında yapılan ‘Lizbon Zirvesi’ ile Anayasa Taslağı’nın ismi değiştirilmiş, anayasa kelimesi çıkarılıp antlaşma kelimesi getirilmiştir. (Lizbon ANTLAŞMASI) 13 Aralık 2007’de yeni antlaşma imzalanmış ve Lizbon Antlaşması 1 Aralık 2009’da yürürlüğe girmiştir.

Lizbon Antlaşması ile Anayasal Taslağın içeriğindeki ortak marş ve ortak bayrak gibi devleti çağrıştıran unsurlar çıkartılarak 2005 yılında yaşanan hayal kırıklığının tekrar yaşanması önlenmeye çalışılmıştır.

LİZBON ANTLAŞMASI İLE GELEN YENİLİKLER Anayasa’da AB Dışişleri Bakanı olarak adlandırılan düzenleme isim değişikliği yapılarak, dış politikada tek sesliliğin sağlanması amacıyla Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi kimliği ile korunmuştur. AB başkanlık sistemi, 6 aylık dönem başkanlığının yerini alacaktır. AB Konseyi Başkanı 2,5 yıllığına seçilecek ve yılda 4 kez toplanacak AB Zirvelerine başkanlık edecektir. Avrupa Parlamentosu’nun üye sayısının 750 ile sınırlandırılması kararlaştırılmıştır. (Üye ülkeler Avrupa Parlamentosu’nda en fazla 96, en az 6 sandalyeye sahip olacaktır)

AB Komisyonu’nun 27 olan üye sayısının 2014’ten itibaren 18’e inmesi kararlaştırılmıştır. (Komisyondaki her üyenin komisyoneri olmayacak) Daha önce oybirliği ile karar alınan 40 alanda nitelikli oy sistemiyle karar alınacaktır. Gelecekte Birlik’ten ayrılmak isteyen üyelere AB’den ayrılabilme hakkı verilmiştir. (Daha önce böyle bir imkan yoktu)

Donald Tusk Frederica Mogherini (AB Konsey Başkanı) (AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi)

Türkiye’nin Avrupa Birliği serüvenine baktığımızda; AET’nin kurulmasının ardından Türkiye, 31 Temmuz 1959 tarihinde Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur. Türkiye, AET üyeliği başvurusunu, Yunanistan'ın başvurusu üzerine gerekçeleştirmiştir.Bunun en önemli nedeni; - Batı dünyası içinde Yunanistan'ın daha etkin bir konuma gelmesini engelleme politikasıdır. Bu nedenle Yunanistan'ın 15 Temmuz 1959 tarihli başvurusundan tam 15 gün sonra, Türkiye başvurusunu yapmıştır.

Dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu Yunanistan faktörünü şu şekilde açıklamıştır: “ Bizim için bu, ekonomik olmaktan ziyade, siyasi bir meseledir. Eğer Yunanistan’ın böyle bir organizasyona yalnız başına girmesine müsaade edersek, bu, Türkiye’nin dışarıda kalması demektir. Yani, Türkiye’nin böyle bir Batılı organizasyona girme şansı, büyük ölçüde, Avrupa’nın altın çocuğu, medeniyetin beşiği denilen şu Yunanistan’a bağlıdır. Yunanlılar harekete başladığında, siz, başka hiçbir şey düşünmeden, yanlarında koşmaya başlamalısınız. Eğer onlar bir havuza atlarlarsa, siz de atlamalısınız. Velev ki bu havuz içi boş, susuz bir havuz olsa bile”.

Türkiye ile üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanması öngörülmüş ve 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma’nın imzalanmasından hemen önce İsmet İnönü bürokratlarına sorar: “ İstediğim zaman Avrupa treninden atlayabilir miyim?”

1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Anlaşması’nın nihai hedefi; ‘Türkiye'nin üyeliği’ olarak belirlenmiştir.

AET Komisyon Başkanı Walter Hallstein: "Türkiye, Avrupa'nın bir parçasıdır. Bu olgu, bugün yapmakta olduğumuz şeyin temel anlamını oluşturmaktadır. Bu, yüzyıllardır geçerli olan ve bir coğrafi kavramı ya da bir tarihsel olguyu özetleyen bir ifadenin çok daha ötesinde bir gerçeği teyit etmektedir. Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır."

Türkiye-AB ilişkileri, 1970'li yılların başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir gelişim sergilemiştir. Özetle; - 31 Temmuz 1959 yılında yapılan Ortaklık Başvurusu, - 27 Mayıs 1960 İhtilalı ve sonrasında yaşananlar, 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası ve gelişmeler, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ilişkilerin seyrini bozmuştur.

14 Nisan 1987 tarihinde Türkiye Topluluğa katılmak için üyelik başvurusunda bulunmuştur.Ancak Türkiye'nin, Topluluğa katılmaya ehil olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda şartları yerine getirmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Türkiye, bunun üzerine, üyelik süreci açısından önemli bir adım oluşturacağı gerçeğinden hareketle, öncelikle Gümrük Birliği'ni tamamlamayı hedeflemiş ve bunun için gerekli çalışmalara hız vermiştir. 1 Ocak 1996 tarihinde tamamlanan ‘Gümrük Birliği’ ile Türkiye’nin AB ile bütünleşmesi için önemli adımlardan biri atılmıştır.

10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi,Türkiye-AB ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuş, bu zirve sonucunda Türkiye’nin AB’ye adaylık statüsü teyit edilmiştir.

16-17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi'nde alınan kararla, Türkiye-AB ilişkileri yeni bir aşamaya taşınmıştır. AB devlet ve hükümet başkanları, Türkiye'nin siyasi kriterleri karşıladığını tespit etmiş ve Türkiye ile katılım müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılmasına karar vermişlerdir.

Türkiye bu tarihten itibaren AB ile 35 başlıkta katılım müzakerelerine başlamıştır. Bu başlıklardan Kıbrıs dolayısıyla askıya alınan 8 fasıl aşağıda sıralanmıştır:   1) Malların Serbest Dolaşımı   2) İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi   3) Mali Hizmetler   4) Tarım ve Kırsal kalkınma   5) Balıkçılık   6) Taşımacılık Politikası   7) Gümrük Birliği   8) Dış İlişkiler

KIBRIS SORUNU Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan Ankara Antlaşması’nın 10 yeni AB üyesini kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören Ek Protokol şu şartlarla Türkiye tarafından imzalanmıştır; -Bu protokol Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanıdığı anlamına gelmemektedir. -Rum Yönetiminin Türk hava ve deniz limanlarını kullanamayacağı çekincesine yer verilmiştir.

- Tarım ve Kırsal Kalkınma Fransa’nın ‘üyelikle doğrudan ilgili olması’ gerekçesiyle engellediği fasıl başlıkları: - Tarım ve Kırsal Kalkınma - Ekonomik ve Parasal Politika - Mali ve Bütçesel Hükümler - Kurumlar

Sarkozy’den sonra Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olarak seçilen François Hollande’ın 22. fasıl başlığı olan Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslındaki vetoyu kaldırmasıyla 5 Kasım 2013 tarihinde bu başlık müzakerelere açılmıştır. Türkiye’nin AB müzakere sürecinde bugüne dek 14 fasıl müzakerelere açılmış olup, bunlardan yalnızca biri (25-Bilim ve Araştırma faslı) geçici olarak kapatılmıştır.

MEVCUT DURUM

AB’nin TÜRKİYE Algıları -Türkiye’nin Avrupa Kimliği BİZ AVRUPALI MIYIZ?

AB ve Nüfus AB, 5. genişlemesi sonucunda bünyesine kattığı 10 ülke ile nüfusunu 75 milyon daha artırmıştır. Türkiye’nin AB’ye üye olursa tek başına 70 milyon nüfus getirecek olması Avrupa’da karamsarlık yaratmaktadır. AB, Yunanistan, İspanya ve Polonya’nın üyeliklerinde de aynı düşünceye sahip olmuş, bu nedenle serbest dolaşım hakkı Polonya ve Yunanistan’a 7 yıl, İspanya ve Portekiz’e 5 yıl sonra verilmiştir.

-Avrupa Parlamentosu ve Türkiye AB’yi Türkiye’nin üyeliği konusunda karamsarlığa iten bir diğer neden Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalye dağılımıdır. Avrupa Parlamentosu’nun yedinci döneminde (2009-2014) görev yapacak parlamenterler, 4-7 Haziran 2009 tarihlerinde üye ülkelerde yapılan seçimler sonucunda belirlenmiştir. Avrupa Parlamentosu’nda 7 siyasi grup bulunmaktadır. AP’deki toplam sandalye sayısı 786’dır.

Avrupa Halk Partisi (Hıristiyan Demokratlar) / Avrupalı Demokratlar Grubu (Group of the European People's Party (Christian Democrats)/ European Democrats) 265 Sosyalistler ve Demokratlar İttifakı (Progressive Alliance of Socialists and Democrats) 184 Avrupa İçin Liberal ve Demokratlar İttifakı (Alliance of the Liberals and Democrats for Europe) 84 Yeşiller/ Avrupa Hür İttifakı Grubu (Greens / European Free Alliance) 55 Avrupa Muhafazakar ve Reformcular Grubu (European Conservatives and Reformists Group) 54 Avrupa Birleşik Solu (Komünistler)/ Kuzey Yeşil Solu Konfederasyonu           (Confederal Group of the European Left / Nordic Green Left) 35 Avrupa Özgürlük ve Demokrasi Grubu (Europe of Freedom and Democracy) 31 Bağımsız 28

Avrupa Birliği ve Nüfus Avrupa’nın bugün 240 milyon aktif iş gücü vardır. 2050 yılında bu sayı 207 milyona düşecektir. 3. ülkelerden AB’ye gerçekleştirilen göçlerin durdurulması halinde bu sayı 169 milyona düşecektir.

Avrupa Birliği’nin genç ve dinamik Türkiye’ye ihtiyacı var! Türkiye Nüfusunun %67.2 si 15-64 yaş grubu arasındadır.

Türkiye’nin AB’ye üye olması durumunda bu dağılım nasıl gerçekleşecek? Türkiye’deki vekiller bu pozisyonlar için hazır mı? (Hırvatistan kendi vekillerini eğitici programlar gerçekleştirmişti.) Türkiye’nin üyeliğinin mali boyutu da AB’yi endişelendirmektedir. Son genişleme dalgasında AB 10 ülke için 60 milyar avro maliyete sahip olmuştur. Türkiye’nin ise tek başına maliyetinin 15 milyar avro civarında olması beklenmektedir.

-Kültür ve Din AB KÜLTÜRÜMÜZÜ YOK EDECEK Mİ?

-Avrupa’daki Türkler -5 milyon Türk yaşamaktadır. -Avrupa’daki Türkler bizim gönüllü elçilerimiz mi?

-Tarihten Günümüze Avrupa’da Türk İmajı

İLERLEME RAPORLARI AB, müzakereleri devam eden aday ülkelerin iç ve dış meseleleri hakkında düzenli olarak ilerleme raporları sunmaktadır. Aday ülkenin gelişimine göre düzenlenen ve periyodik şekilde sunulan bu raporlardaki görüş ve öneriler, aday ülkenin tam üyeliğe katılım müzakerelerine yön verir.

Raporlar; AB uzmanları, Parlamenterler, Türkiye Masası Şefi ve özel olarak Türkiye ile müzakerelerden sorumlu olan Dönem Başkanları dahil birçok yetkili tarafından yazılmaktadır.

Türkiye için ilk AB İlerleme Raporu Avrupa Komisyonu tarafından Kasım 1998’de yayınlanmıştır. 10 Kasım 2015’te yayınlanan en son İlerleme Raporu Komisyon tarafından hazırlanan 18. ilerleme raporudur.

EKONOMİK KRİZ VE AB

Avro Bölgesi 2010-2012 ekonomik krizi, 2009 yılı sonlarında gündeme gelen; 2010 yılı başında ciddileşen, 2010 yılı sonlarına doğru Avrupa'nın Avro bölgesinde yer alan bazı ülkelerinde gerçekleşen borç kaynaklı ekonomik kriz ardından gelişen süreçtir. Yunanistan 2010-2012 ekonomik krizi ve protestoları bu sürecin en sıkıntılı kısmı olarak görülmektedir. Portekiz, İrlanda, İspanya, İtalya ve İzlanda da ciddi borç yüküyle karşı karşıya bulunmaktadır.

Bu kriz, İrlanda Cumhuriyeti’nde başlamış daha sonra sırasıyla Portekiz ve Yunanistan'a sıçramıştır. Yunanistan'da kriz derinleşmiş ve ülke IMF ve AB ile borç anlaşması yapmıştır. Yunanistan'da ekonomik kemer sıkma politikaları yasalaşmış, ardından çok büyük toplumsal olaylar meydana gelmiştir ve halen sürmektedir.

AB üyeliğinin Türkiye’ye getireceği faydalar; - Türkiye’nin uluslararası arenada siyasi etkinliği artacak, - Ortadoğu’daki ülkeler için bir model ülke konumu oluşacak, - Demokrasinin gelişim sürecini hızlandıracak, - Yabancı yatırımların önü açılacak, - Ekonomik kalkınmışlık açısından Türkiye bölgede lider bir konuma sahip olacak.

Ayrıca; Her Türk vatandaşı aynı zamanda AB vatandaşı olacak, Türkler AB üyesi ülkelerde seçme ve seçilme hakkına sahip olacak, Türkçe, AB’nin resmi dillerinden biri olacak, Türk gençleri AB ülkelerinde eşit şartlarda eğitim alabilecek, Babalar da doğum izni kullanabilecek 

Türkiye AB’ye üye olursa AB’nin sahip olacağı faydalar; - Türkiye’de ve Türkiye’nin komşularında yeni pazarlara sahip olacak, - Genç ve ucuz işgücüne sahip olacak, - AGSP’de gücü artacak, - Medeniyetler İttifakı bakımından gelişmeler yaşanacak, - Geniş yatırım imkanlarına sahip olacak.

ANKET ÇALIŞMASI İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından Mayıs 2015’te gerçekleştirilen TÜRKİYE KAMUOYUNDA AB DESTEĞİ VE AVRUPA ALGISI anket çalışması sonuçları şu şekildedir:

Ankete Katılan Kız ve Erkek Sayısına Göre Oranlar

Ankete Katılanların Yaş Dağılımı

Ankete Katılanların Eğitim Durumu

Ankete Katılanların Mesleki Dağılımı (%)

Ankete Katılanların AB’yi Ziyaret Etme Oranları

Daha Önce AB Ülkelerini Ziyaret Eden Katılımcıların Ziyaret Etme Sebepleri

Araştırmaya Katılanların AB’yi Daha Önce Duyup Duymadığına İlişkin Dağılım

Avrupa Birliği Hakkında Ne Kadar Bilgi Sahibisiniz?

Türkiye’nin AB Üyeliğini Destekliyor musunuz?

Türkiye’nin AB’ye Üye Olacağına İnanıyor musunuz?

Türkiye’nin AB’ye Üye Olacağına İlişkin İnancınız Artıyor mu?

Türkiye’nin Önümüzdeki 5 yıl İçinde AB’ye Üye Olmasını Bekliyor musunuz?

Türkiye’nin AB’ye Üye Olacağına İlişkin İnancınız Artıyor mu?

Türkiye’nin AB Üyesi Olmasını Neden Destekliyorsunuz?

Türkiye’nin AB Üyesi Olmasını Neden Desteklemiyorsunuz?

AB Üyeliği Türkiye’ye Ne Gibi Katkılar Sağlar?

Türkiye’nin Ekonomik Olarak AB’ye İhtiyacı Var mı?

Avrupa Sizin İçin Ne İfade Ediyor?

« Teşekkür Ederim Danke schön Merci beaucoup Gracias Dziękuję Grazie mille Tack Dank u wel Σας ευχαριστώ Obrigada Dekuji Kiitos «