Sıvı-elektrolit Dengesi Boşatım sistemi
İntasellüler ve ekstrasellüler sıvılar Böbrek yapısı Nefron Süzüntü 9. ve 10 hafta konuları Total Sıvı İntasellüler ve ekstrasellüler sıvılar Böbrek yapısı Nefron Süzüntü Hemoliz
Kaynak http://fizyolojilab.weebly.com/ http://fizyolojilab.weebly.com/ders-notlari.html https://yadi.sk/i/pd13aaPv3GPAGT
Total vücut suyu (42 lt), iki büyük kompartmanda bulunur 1- İntrasellüler sıvı (Hücre İçi Sıvı ) % 40 = 28 lt 2- Extrasellüler sıvı (Hücre Dışı sıvı) % 20 = 14 lt a) İnterstisyel sıvı (Hücreler arası sıvı) % 15 = 10.5 lt b) İntravasküler sıvı ( Plazma) % 5 = 3.5 lt ____________________________________________________ Total vücut suyu % 60 = 42 lt
İntrasellüler sıvı(hücre içi 28 lt) Total vücut ağırlığının % 40’ı ve vücut sıvısının 2/3’ ünü oluşturur. İntrasellüler sıvının, büyük bir kısmı kas kitlesi içersindedir. İntrasellüler sıvı, temel katyonu: Potasyum (K+) ve Magnezyum(Mg++)’dur. temel anyonu: Proteinler ve Fosfat’ tır. Diğerleri: Az miktarda Sodyum (Na+),Bikarbonat (HCO3 -) ve Klor(Cl¯)’dur. Kalsiyum (Ca++) ise hemen hemen yok denecek kadar azdır.
Extrasellüler sıvı(hücre dışı 14 lt) 1-İntravasküler sıvı(plazma):3,5 lt 2-İnterstisyel sıvı 3-Diğer sıvılar: (sindirim salgıları, idrar, ter, BOS, intraoküler sıvı vb) oluşur. Vücut ağırlığının yaklaşık % 20’si kadardır. Extrasellüler sıvı, temel katyonu: Sodyum (Na++) temel anyonu: Klor(Cl¯) ve Bikarbonat (HCO3)’tır. Diğerleri: Az miktarda Kalsiyum (Ca++), Potasyum (K+) ve magnezyum (Mg++)’dur. Extrasellüler sıvının osmotik basıncını büyük oranda Sodyum sağlar.
Sıvı değişiminde etkili faktörler 1-Susuzluk Hissi: Susuzluk merkezi Hipotalamus dadır Susuzluk merkezinin çevresindeki ekstrasellüler sıvının osmolaritesinin artması, bu merkezi uyararak; Hipofizer antidiüretik sistemi etkiler ve ADH salınımını uyarır. Uyaran faktörler: -Osmoreseptör hücreler ile plazma arasındaki osmotik basınç farkı (Total osmotik basınç artışı ADH için uyarı oluşturmaz!) -Emosyonel stres -Kanamalar
Sıvı değişiminde etkili faktörler 2-ADH (Antidiüretik Hormon) (Hipofiz arka lobu Nörohipofiz) Su değişimini etkileyen en önemli hormondur. ADH idrar hacim ve konsantrasyonunu düzenleyerek total vücut suyunun homeostazının kontrolünü sağlar. Hipotalamusta üretilerek arka hipofiz lobunda birikir ve buradan salgılanır. Böbreklerden su tutulumunu arttırır. Uyaran faktörler: Korku Ağrı infeksiyonlar Hipoksi…vb
Sıvı değişiminde etkili faktörler 3-Aldosteron Adrenal kortex’ten salınan güçlü bir mineralokortikoiddir Böbreklerden Na ve su atılmasını azaltır, potasyum atılmasını arttırır. Uyaran faktörler: Plazmada K+ artışı Renin-anjiotensin sistemi ACTH sekresyonu Aşırı Aldosteron salınımı→Hipokalemi, kas zayıflığı Aldosteronun azlığı→Hiperkalemi, kalp kontraksiyon zayıflığı,aritmi
Hücre Dışı ve içi maddeler Plazma (mOsm/lt) interstisyel sıvı(mOsm/lt) İntrasellülersıvı(mOsm/lt) Na+ 142 * 139 * 14 K + 4,2 4 140* Ca+² 1,3 1,2 0 Mg+² 0,8 0,7 20* Cl¯ 108 * 108 * 4 HCO3¯ 24 28,3 10 HPO4¯ 2 2 11 SO4¯ 0,5 0,5 1 Glikoz 5,6 5,6 ---- Üre 4 4 4 Protein 1,2 0,2 4 Kreatin 0,2 0,2 9 Laktat 1,2 1,2 1,5 Aminoasitler 2 2 8 Adenozin Trifosfat ---- ---- 5 Fosfokreatin ---- ---- 45 Karnosin ---- ---- 14 Heksozmonofosfat ---- ---- 3,7 Diğerleri 4,8 3,9 10 Total mosm/lt 301,8 mOsm/lt 300,8 mOsm/lt 301,2 Osm/lt Düzeltilmiş osmolar aktivite 282 mOsm/lt 281 mOsm/lt 281 mOsm/lt Guyton Fizyoloji
Birimler Osmolarite: 1 lt sıvıda çözünmüş 1 mol katı partiküle denir. ( 1 Osm/lt ) Osmolalite : 1 kg sıvıda çözünmüş 1 mol katı partiküle denir. ( 1 Osm/kg ) Vücut sıvıları gibi seyreltik sıvılarda 1 kg ile 1 lt arasındaki fark küçük olduğundan bu iki terim hemen hemen eş anlamlı kullanılır. Genelde vücut sıvılarında osmotik aktiviteyi ifade etmek için osmol çok büyük bir birimdir. Bu nedenle çoğunlukla ( osmol’ün 1/1000 ‘i ) mOsmol birimi kullanılır.
Osmotik Basınç Seçici geçirgenliğe sahip bir membrandan su moleküllerinin geçişi osmoza zıt yönde bir kuvvet uygulanarak engellenebilir. Osmozu engellemek için uygulanması gereken kuvvete osmotik basınç denir
Osmotik Basınç ile Osmolarite arasındaki ilişki: Bir çözeltinin osmotik basıncı o sıvıdaki osmo-aktif partiküllerin yoğunluğu ile doğru orantılıdır. Örnek: 70.000 molekül ağırlıklı 1 mol albuminin osmotik etkisi, 180 molekül ağırlıklı 1 mol glikozunki ile aynıdır. Örnek: 1mol NaCl, Na ve Cl olmak üzere iki osmotik aktif partiküle sahiptir. Bu nedenle albumin veya glikoz molekülünün 2 katı osmotik etkiye sahiptir.
Boşaltım sistemi Bir çift böbrek ve üreter ile tek mesane (idrar torbası) ve tek üretradan oluşur. Böbreklerde üretilen idrar, üreterden idrar torbasına doğru geçer, burada kısa süre için depolanır ve sonra üretra aracılığı ile dışarıya atılır. İki böbrek dakikada yaklaşık 125 ml süzüntü üretir; bu miktar içinden, 124 ml organda geri emilir ve yalnızca 1 lt idrar olarak üreterlere salgılanır. Her 24 saatte yaklaşık 1500 ml idrar oluşur.
Böbreğin görevleri 1-Yabancı maddelerin ve metabolik artıkların atılması (üre, kreatinin, ürik asit, bilirubin), 2-Su ve elektrolit dengesinin düzenlenmesi; elektrolitlerin ve suyun atılması, 3-Vücut sıvılarının osmolaritesi ve elektrolit yoğunluğunun düzenlenmesi, 4-Asit-baz dengesinin düzenlenmesi, 5-Arteriyal kan basıncının düzenlenmesi, 6-Hormonların salgılanması, metabolize edilmesi ve atılması, 7-Glukoneogenez.
Böbreğin görevleri: Hormonlar Böbrekler, vücudun sıvı ve elektrolit dengesini de düzenler ve aynı zamanda kan basıncının düzenlenmesinde görev alan Renin böbreklerde üretilir. Eritrosit yapımını uyaran ve 30 kDa’luk bir büyüme faktörü glikoproteini olan Eritropoietin de böbreklerde üretilir. Eritropoietin aynı zamanda bir steroid ön hormon olan D3 vitaminini de, etkin biçimine hidroksile eder.
İnsülin Glukagon Parathormon Büyüme hormonu Glukoneogenez Böbreğin görevleri: metabolizma Bazı(protein) hormonların yıkımı; İnsülin Glukagon Parathormon Büyüme hormonu Metabolik etki; Glukoneogenez Lipid metabolizması
Böbrek Yapısı Böbrekler dış taraflarından düzensiz sıkı bağ dokusundan yapılı olan bir kapsül ile çevrilidir. Her bir böbreğin, iç bükey yapılı iç kenarında sinirlerin girdiği, kan ve lenf damarlarının girip çıktığı ve üreterin çıktığı yer olan hilusu ile dış bükey dış kenarı vardır.
Böbrek Yapısı Üreterin genişlemiş üst kısmı olan böbrek pelvisi iki ya da üç büyük majör kalikse bölünmüştür. Her majör kaliksten bir kaç küçük minör kaliks dallanır.
Böbreğin Kanlanması Aortadan ayrılıp böbreğe gelen damar, böbrek arteri, hilustan böbreğe girer ve interlober, arkuat, interlobüler (radial) arterlere ve afferent arteriyollere ayrılır. Afferent arteriyoller, plazma proteinleri hariç, çok miktarda su ve maddenin filtre edilerek idrar yapımının başladığı glomerullardaki glomerular kapillerleri oluşturur.
interlobüler (radial) arterlere Kanlanma interlober, arkuat, interlobüler (radial) arterlere afferent arteriol
Kanlanma
Böbrek yapısı Böbrek dışta korteks ve içte medulla olmak üzere iki bölümde incelenebilir. İnsanda böbrek medullası 10-18 adet konik ya da piramidal şekilli yapılar olan medullar piramitlerden oluşur. Her bir medullar piramidin tabanından kortekse uzanan birbirine paralel tübül demetleri olan medullar ışınlar çıkar.
Böbrek yapısı
Böbrek yapısı Böbrek korteksinde osmotik basınç kan osmotik basınçına yakın iken medulla içindeki osmotik basın artarak 1200 mOsm/lt çıkar
Nefron yapısı Böbreklerin işlevsel ve yapısal birimleri nefronlardır. Her iki böbrekte toplam 2.000.000 nefron vardır. Her nefron genişlemiş bir bölüm olan renal cisimcik (veya böbrek cisimciği), proksimal kıvrıntılı tübül, Henle kulbunun ince ve kalın kolları, distal kıvrıntılı tübül, toplayıcı tübül ve kanallardan oluşmaktadır.
Nefron
Nefron tipleri İki tip nefron vardır: Kortikal nefron Justamedüler nefron.
Nefron tipleri Her nefronun 2 ana bölümü vardır; 1-Glomerul ve Bowman kapsülünden oluşan Renal korpüskül 2-Proksimal tübül, ince bölüm ve distal tübülden oluşan Renal tübül.
Kortikal nefronlar Kortikal nefronlar böbrekteki nefronların %80’ni oluştururlar. Bunların Henle kıvrımları uzun değildir, ince bölümleri ya çok kısadır ya da hiç yoktur.
Jukstamedullar nefronlar Jukstamedullar nefronlar, korteksin medullaya komşu olan bölgesinde bulunurlar. Böbrekteki nefronların %20’sini oluşturur. Bunların Henle kıvrımları çok uzundur ve medullanın derinliklerine kadar inerler. Henle kıvrımı, su tutma işleminde rol oynar; sadece böbreklerinde bu tür yapılar bulunan hayvanlar hipertonik idrar üretebilir ve vücut suyunu koruyabilirler(Kuş ve memelilerde).
Nefron yapısı
Bowman kapsülü AA -Afferent arteiol AE-Efferent arteiol MD-Makula densa P-Podosit PT-Proksimal tüp BS-Bowman aralığı M-Mezanşim hücreleri
Peritüpüller damarlar Afferent artiroldeki kan basıncı normal bir arteiolin iki katıdır. (60 mmHg) Her glomerul kapillerlerinin distal ucu, böbrek tübüllerini çeviren ve peritübüler kapiller denilen ikinci bir kapiller ağı oluşturan efferent arteriyolü oluşturmak için bir araya gelirler.
Glomerus kapillerinin özelliği İki arteiol damar arasında yer alan tek kapillerdir. Ortalama sistemik kan basıncının iki katı basınçta kan geçer(60 mmHg). İki hücre tapakası kapiller endotel ve kapsüller endotel ile filtrasyon yapılır Yalnız süzülme olur geri emilim resoption olmaz Sistemik kapiller e göre 100 kat geçirgen bir yapıdır.
Renal korpüskül :Glomerus
Renal korpüskül: Bowman kapsülü Bowman kapsülünün iki tabakası arasında, kapiller duvarından ve visseral tabakadan süzülen sıvının toplandığı idrar boşluğu bulunmaktadır. Her böbrek cisimciğinde, getirici (afferent) arteriyollerin girdiği ve götürücü (efferent) arteriyollerin çıktığı bir damar kutbu ve proksimal kıvrımlı tübüllerin başladığı bir idrar kutbu bulunur.
Bowman kapsülü Her böbrek cisimciğinin çapı yaklaşık 200 µm’dir ve kapiller bir yumak olan glomerulden oluşmuştur. Bu yumak, Bowman kapsülü olarak adlandırılan iki tabakalı epitelden oluşan bir kapsülle sarılmıştır. Kapsülün iç tabakası (visseral tabaka) glomerulün kapillerlerini dış taraftan sarar. Dış tabaka, böbrek cisimciğinin en dıştaki sınırını oluşturur ve Bowman kapsülünün pariyetal tabakası adını alır.
Bowman kapsülü Renal korpüskül Glomerul, yüksek hidrostatik basınca sahip, dallanan ve anastomozlaşan bir kapiller ağdan oluşmuştur. Glomerul, Bowman kapsülü ile çevrilidir. Renal korpüskül Glomerular kapillerleden süzülen sıvı Bowman kapsülü içine ve daha sonra kapsülün devamı olan proksimal kıvrıntılı tübüle geçer.
Bowman kapsülü Bu iç tabakadaki hücrelerin gövdelerinden, birkaç birincil (primer) uzantı şekillenir ve bu hücreler ayaklı hücreler (podositler) adını alır. Her bir primer uzantı ayakçık (pedisel) denen glomerulün kapillerlerini saran çok sayıda ikincil (sekonder) uzantı oluşturur. İkincil uzantılar, 25 nm’lik sabit bir mesafede, bazal lamina ile doğrudan temas halindedirler. Ancak, podositlerin hücre gövdeleri ve birincil uzantıları bazal laminaya değmez.
Filtrasyonda üç tabaka geçilir. Endelyum Bazal lamina Podositler Filtrasyonda üç tabaka geçilir. Endelyum Bazal lamina Kapsül epitelyumu (podosit)
Filtrasyon yarıkları Podositlerin sekonder uzantıları birbirleriyle aralarında 25 nm’lik aralık olacak şekilde kenetlenirler; bu aralıklar süzülme ya da filtrasyon yarıklarını oluşturur. (sınır 70 kdalton)
Podositlerin uzantıları Negatif Yüklü Büyük Moleküller Aynı Büyüklükteki Pozitif Yüklü Moleküllere Oranla Daha Zor Filtre Olurlar.
Süzülme bariyerini Elektron geçirgen olan her iki lamina rara, hücrelerin tutunmasına yarayabilecek olan fibronektin içerir. Lamina densa ise, negatif yüklü bir proteoglikan olan ve katyonik moleküllerin geçişini engelleyen heparan sülfat içeren bir matriks içinde tip IV kollajen ve lamininin oluşturduğu ağ şeklinde bir yapıdan oluşur. Yani glomerul bazal laminası, seçici bir makromoleküler filtre görevi üstlenmiştir. 10 nm’den daha büyük partiküller bazal laminadan geçemezken; su, iyonlar ve düşük molekül ağırlıklı bileşiklerin geçişine izin verir. Molekül ağırlığı albüminin molekül ağırlığından (69 kDa) fazla olan negatif yüklü proteinler ise membrandan eser miktarda geçerler.
Bowman kapsülünde basınç bağlı filtrasyon Afferent arteiol basıncına (60 mmHg) karşı koyan iki kuvvet vardır kolloid osmotik basınç (yada onkotik basınç 32 mmHg) ve bowman kapsül basınçı (18mmHg). Net geçiş bowman kapsülü yönünde 10 mmHg basınçla olur.
Bowman kapsülünde basınç bağlı filtrasyon Bowman kapsülünde hem afferent artirol(17 mmHg) hemde efferent artiol ucundaki(8 mmHg) kapiller damarlarda plazmayı damar dışına çıkaran röletif osmotik güç vardır
Efferent arteriol tonus artarsa , glomerüler filtrasyon basıncı artar Bowman kapsülünde basınç bağlı filtrasyon Glomerüler filtrasyon basıncı ~60 mmHg dır. (OAB ‘ nin % 60 ) Plazma onkotik P = ~32 mmHg Renal interstisyel P = ~18 mmHg Efferent arteriol tonus artarsa , glomerüler filtrasyon basıncı artar Afferent arteriol tonus artarsa ,glomerüler filtrasyon basıncı azalır Glomerül filtrasyon basıncına karşı
Glomeruler süzüntü Erişkin bir kişide her iki böbreğe gelen kan, dakikada 1.2-1.3 litreyi bulur. Tüm kan her 45 dakikada bir böbrekten geçer Kanın hidrostatik basıncına yanıt olarak glomerul süzüntüsü oluşur. Glomerul süzüntüsünün kimyasal bileşimi kan plazmasına benzer ancak, makromoleküller glomerul duvarını geçemediği için hemen hiç protein içermez. Glomerul süzüntüsüne geçebilen en büyük proteinin molekül ağırlığı 69 kDa civarındadır ve süzüntüde az miktarda albümin görülür.
Bu reseptörler etkinleştiğinde, glomerula gelen kan akımı azalır. Glomeruler süzüntü Glomerul kapillerlerinin endotel hücreleri pencereli tiptedir ama diğer pencereli kapillerlerin açıklıklarını kaplayan ince perdeye sahip değillerdir. Endotel hücreleri ve podosit ayaklarının yanı sıra glomerul kapillerlerinin duvarlarına tutunan mezangiyal hücreleri vardır. Mezangiyal hücreler kasılabilen hücrelerdir ve anjiyotensin II reseptörlerine sahiptirler. Bu reseptörler etkinleştiğinde, glomerula gelen kan akımı azalır.
10 dakika ara
Süzüntü oluşumu
Süzüntüdeki maddeler PAH, Pensilin İyonlar Glikoz, amino asit
Plasma bileşenlerin suya göre filtrasyon oranları Madde Mol. Wt. Filtrasyon oranı Üre 60 1.00 Glikoz 180 Inulin 5,500 Myoglobin 17,000 0.75 Hemoglobin 64,000 0.03 Serum albumin 69,000 0.01
Kan plazması ve Filtrat Madde Plasma / mg 100cm-3 Filtrat Üre 0.03 Glukoz 0.10 Amino asit 0.05 Tuz 0.72 Protein 8.00
Maddelerin kandan uzaklaştırılması Filtrasyon
Maddelerin kandan uzaklaştırılması Geri emilim Geri emilim
Maddelerin kandan uzaklaştırılması Sekrasyon Sekrasyon
Maddelerin kandan uzaklaştırılması Eksreksion Eksreksion
Glomerüler Filtrasyon Oranı
GFO düzenleyen mekanizmalar Myogenik , kan damarını basınçına bağlı kasılması, Sempatik sinir uçlarının afferent and efferent arteriole etkisi. Endotelden Kaynaklanan Nitrik Oksit, Prostaglandinler ve Bradikinin böbrek damar Direncini Azaltır ve GFO'yi Arttırır. Anjiyotensin II Efferent Arteriyolleri daraltır.
Geri Emilim
Geri Emilim mekanizmaları-Aktif taşıma Aktif olarak geri emilen veya salgılanan solütlerin pek çoğunun taşınabilmesinde bir sınır vardır .Buna taşıma maksimumu (maksimum transport) denir.
Sekonder aktif taşıma
Pasif taşıma Transsitoz Tübülün bazı kısımları, özellikle proksimal tübülde, proteinler gibi büyük molekülleri pinositoz (transitoz)ile geri emilir.
Glomerüler Filtrasyon Oranı Glomerüler filtrasyon oranı afferent arteriol ile efferent arteriol basınçına göre düzenlenir. Glomerus basıncıda GFO etkiler.
İdrar Oluşumu Glomerüler filtrasyon---- Tubüler reabsorbsiyon Tubüler sekresyon-------Ekskresyon
İdrar Oluşumu
Tuz NaCl geri emilimi
Proksimal Tübüller Na reabsorbsiyonunun %65i (Na-K ATPaz aktivitesi ile) K, Ca, Mg reabsorbsiyonu (elektriksel gradiyent) Glikoz, a.a.. Fosfat reabsorbsiyonunun tamamı Cl reabsorbsiyonu (pasif olarak veya K-Cl kotransportu ile) -
Memranın lümen tarafında Na reabsorbe edilirken H+ sekrete edilir. Proksimal Tübüller HCO3- reabsorbsiyonu %90 H+ sekresyonu Memranın lümen tarafında Na reabsorbe edilirken H+ sekrete edilir. +
Henle Kulpu Na reabsorbsiyonunun %25’i gerçekleşir Henlenin inen kalın kolu suya geçirgen değildir. Henle çıkan kolunda Na–Cl reabsorbsiyonu olur. (Na/K/2Cl transport sistemi) Tübül sıvısındaki Cl konsantrasyonu hız belirleyici faktördür. +
Mg en fazla reabsorbe olduğu yerdir. Henle Kulpu Mg en fazla reabsorbe olduğu yerdir. Parathormon Ca+2 reabsorbsionunu hızlandırır Henle kulpunun diğer bölümlerinde su osmotik gradienti takip eder 72
Distal Tüp Filtre edilen Na’un %5’i reabsorbe edilir Kapiller tarafta enerji, Na-K ATPaz aktivitesinden kazanılır Lümen tarafında Na reabsorbsiyonu, Na-Cl aktivitesi ile olur Parathormon ve D vitamininin etkilediği temel yerdir (Ca reabsorbsiyonu) Aldosteronun Na reabsorbsiyonuna etkisi vardır.
Distal Tüp Distal tübüldeki hücreler su, NaCl, bikarbonat iyonlarının geri emilmesinde ve K, Na ve NH4 iyonlarının süzüntüye eklenmesinde rol oynarlar. İdrar, asit özelliğini distal tübüllerde kazanır.
10 dakika ara
Böbrek geri emilimi Madde Filtrat / mg 100cm-3 İdrar Üre 0.03 2.00 Glukoz 0.10 Amino asit 0.05 Tuz 0.72 1.50 Protein
Toplayıcı Tübül ve Toplayıcı Kanallar Toplayıcı kanalların epiteli, arka hipofiz tarafından salgılanan ADH tepki verir. Eğer su alımı sınırlı ise, ADH antidiüretik hormon salgılanır ve toplayıcı kanalların epiteli glomerul süzüntüsünden emilip kan kapillerlerine aktarılan ve böylece vücutta tutulmuş olan suya geçirgen hale gelir. Antidiüretik hormon varlığında ADH, lümen zarında yer alan zar içi tanecikler, su emilimi için kanallar oluşturabilecek şekilde toplanırlar(Aquaporin).
Vesa recta 1. Vesa recta kan akımı azdır, total renal kan akımının sadece % 1 - 2 'sini oluşturur, bu yavaş kan akımı dokuların metabolik ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir, fakat medulla interstisyumundan erimiş madde kaybını en aza indirmeye yardım eder. 2. Vaza rekta, ters akını değişim sistemi olarak çalışır, medulla intersitisyumundan erimiş maddelerin uzaklaştırılması bu sayede en aza indirilir.
Peritüpüler kapiller bağlı medullanın hiperostomotik basıncının sürdürülmesinden sorum özel damarlardır Vasa recta
Ters akımlı toplayıcı sistem Vesa recta medulla hiperosmolaritesini yaratmaz fakat medulla hiperosmolaritesini dağılmasını önler.
ADH Distal ve toplama k. etkisi ADH distal ve toplama k.da aquaporinler üzerinde etki ederek su geri emilimi artırır. ADH varlığın hipertonik az miktarda idrar oluşur.
Juksta glomerüler aparat Özelleşmiş Afferent ve Efferent arteriol (jukstaglomerüler hücreler), Henle kulpunun çıkan kalın kortikal segmentinin son kısmı (maküla densa)
Jukstaglomerüler aparat sempatik uyarı, afferent arteriol basıncı, Jukstaglomerüler hücrelerde Renin enzimi bulunur. Renin salınımı; sempatik uyarı, afferent arteriol basıncı, makula densa’nın Cl akımından etkilenir -
Jukstaglomerular hücreler Bowman kampsülüne gelen afferent arteriyolün orta tabakasında (tunika media) değişmiş düz kas hücreleri bulunmaktadır. Bu hücrelere jukstaglomerular hücreler adı verilir. Distal kıvrıntılı tübüllerde bulunan makula densa, jukstaglomerular hücrelerin yer aldığı affrent arteriyol kısmına çok yakındır. İkisi birlikte jukstaglomerular aygıt adını alırlar. Jugstaglomerular hücreler aynı zamanda, eritrosit yapımını uyaran eritropoietin de üretirler. 84
Makula dense Makula densa GFO ayarlayan önemli bir mekanizmaya sabittir Distal Tüp içinde Na ve Cl seviyesine göre makula dense Justaglomerüler hücrelerden renin salgılanmasını uyarır.
Makula densa
Renin Makula densa hücreleri distal tübül içi sıvıdaki klorür iyon içeriğine ve su hacmine duyarlıdır, dolaşıma renin salgısını başlatan moleküler sinyaller üretirler. JG hücreler, anjiyotensinojen adı verilen plazma proteinini anjiyotensin I’e dönüştürecek olan renin enzimini üretirler. Anjiyotensin, akciğer endotel hücrelerinde yüksek yoğunlukta bulunan dönüştürücü bir enzimin ACE etkisiyle iki aminoasitini kaybederek anjiyotensin II’ye dönüşür.
Renin Bir kanamadan sonra kan hacmi azaldığında (kan basıncında düşme olduğunda) renin salgısı artar. Üretilen anjiyotensin II, hem arteriyolleri daraltır hem de böbrel üstü bezlerinde adrenal kortekste üretilen aldosteron salgısını arttırır. Aldosteron, böbrek tübül hücrelerine (en çok distal tübüllere) etki ederek glomerul süzüntüsünden sodyum ve klorür iyonlarının emilimini arttırır.
Renin Sodyum ve klorür iyonlarındaki bu artış, sıvı hacmini arttırarak (özellikle kan plazma hacmini), kan hacminde artışa, dolayısıyla kan basıncında yükselmeye neden olur. Kan hacmini azaltan başka nedenlere bağlı olarak (örn. sodyum kaybı, dehidratasyon) kan basıncının düşmesi de, renin anjiyotensin II-aldosteron sistemini devreye sokarak, kan basıncının korunmasına katkıda bulunur.
Renin-Anjiotensin-Aldosteron Sistemi RAAS Anjiyotensin II, aldosteron salgısını stimüle eder, bu sodyum geri emilimini artırır. Anjiyotensin II, efferent arteriyolleri daraltarak Anjiyotensin II, doğrudan sodyum geri emilimini, özellikle proksimal tübülde stimüle eder. Renin-Anjiotensin-Aldosteron Sistemi RAAS
Renin-Anjiotensin-Aldosteron Sistemi RAAS
RAAS
Atrial natriüretik faktöre (ANP) Kalbin atriyum hücreleri tarafından atrial natriüretik faktöre (ANP) üretilir Mezangiyal hücrelerinde ANP reseptörleri de vardır. ANP, damar genişleticidir ve mezangiyal hücreleri gevşeterek muhtemelen kan akımını ve süzülme için bulunan etkin yüzey alanını artırır.
ANP vazodilatasyon yapar. Kan volümü artınca sağ atriyum basıncı artar. Atriyumdaki myositlerden ANP salgılanır. ANP vazodilatasyon yapar. ADH salgılanmasını baskılar. Su atılımını artar. RAAS ‘ı baskılar. Aldosteronun distal tübül ve toplayıcı tübüldeki etkisini antagonize eder. Na atılımını artar
ANP etkisi
Klirens kavramı
Özetle İdrar oluşumu
Boşaltım sistemi Aorta Renal vein Böbrek Renal artery Vena cava üreter İdrar kesesi Renal artery Vena cava üratra
Üretra, idrarı idrar torbasından dışarıya aktaran bir tüptür. Erkekte ejakülasyon sırasında sperm de buradan geçer. Üretra, kadınlarda tümüyle idrarla ilişkili bir organdır.
Hemodiyaliz