Sestodlar (şeritler)
Sestodların vücutlarında baş (skoleks), boyun (strobilia; genel halka adı) ve halkalardan; (proglottid) oluşan farklı üç bölümleri vardır. Sestodlarda türe göre halka sayısı değişir; ancak en az 3 halka bulunmaktadır.
Boyun bölgesinden tomurcuklanma veya partogenezis ile yeni halkalar gelişir ve her bir halkaya proglottid adı verilir. Skoleks yuvarlak veya oval, armut şeklinde skoleksde 4 kaslı çekmen bulunur parazitin konakta yaşadığı yere yapışmasını sağlar.
Tıbbi açıdan önemli sestodlar halkasal hermofrodizm gösterirler(her halkada erkek ve dişi organlar bulunur halkalar birbirlerini döllerler).
Parazit tegümenti:bağırsaklardaki besinlerin absorbsiyonu için mikrovilluslarla donatılmıştır.
Parazit olan sestotlar etobur canlıların barsaklarmda erişkin, otobur canlıların dokularında larva dönemini geçirirler. Sestodlarm hem erişkinleri hem de larvaları insanlarda hastalık oluşturabilmektedir. Erişkinleri intestinal sisteme yerleşerek, larvaları ise karaciğer, akciğer, kas, beyin dokusuna yerleşerek invaziv hastalık oluşturmaktadırlar
Taenia saginata ve T. solium (Taeniasis) T. saginata ve T. solİum'un dünyada bulunma sıklığı beslenme alışkanlığına, çiğ domuz eti (T. solium) veya çiğ sığır eti (T. saginata) tüketimine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Ülkemizde özellikle çiğ köfte ve çiğ sucuk tüketiminin yaygın olması T saginata açısından bir risk faktörü olmaktadır. T. solium domuz etiyle bulaştığı için ülkemizde nadir saptanmaktadır,
Morfoloji T. saginata-. 4-6 m (10 m) 1000 den daha fazla halka içeren uzunlukta Baş tarafında skoleks adı verilen ve üzerinde 4 emici disk bulunan özelleşmiş bir yapıyı takiben yüzlerce halkalar bulunmaktadır (bir erişkinde 1,000-2,000 hal ka bulunabilmektedir).
T.saginaia ve T.solium yumurtalarının görünüşlerine göre ayırmak mümkün değildir. Ayırıcı özellikleri skoleks, halkaların Özellikleridir.
Yaşam döngüsü Hem T. saginata hem de T. solium için insan kesin konak olmakla birlikte T. solium için ara konakta olabilir. Sığır ve diğer otçullar T. saginata için arakonaktır, domuz T. solium için ara konaktır. Sonda bulunan ve gebe halkalar şeritten ayrılarak (günde 4-6 tane) kasılmalar ile anüse göç ederler direk olarak veya dışkı ile atılırlar (abdest bozan).
Yumurtalar dış ortamda aylar veya yıllarca canlı kalabilir ve içlerinde onkosfer adı verilen larva bulunmaktadır. Sığırlar yumurtalarla kontamine yeşil bitkileri yiyerek enfekte olurlar. Sığırların bağırsaklarında yumurtadan çıkan onkosfer bağırsak duvarını geçerek kan dolaşımıyla çizgili kaslara göç eder ve orada içi sıvı dolu kesecikler şeklinde ve sistiserkus (cysticercus bovis) olarak adlandırılan larva şeklinde yerleşir.
Sistiserkus kas dokusunda yıllarca enfekte olarak kalabilir. İnsanlar enfekte sistiserkus içeren kasları çiğ olarak veya az pişirerek yedikleri zaman enfekte olurlar.
İnsan bağırsaklarında sistiserkus yaklaşık 2-4 ay içinde erişkin şekle ulaşır ve yumurta üretmeye başlar. İnsanlarda 25 yıl yaşayabildikleri bildirilmiştir.
Semptomlar Taeniasis genellikle hafif enfeksiyon şeklinde görülür; karın ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma, gibi nonspesifik abdominal rahatsızlıklar bulunmaktadır. Kilo kaybı ve mide salgılarında azalma gözlenebilir.
T. saginata halkalarının kasılmalarıyla istem dışı anüsden çıkmaları rahatsızlık oluşturabilir bu nedenle halk arasında abdest bozan adıyla da bilinmektedir. Nadiren komplikasyon olarak safra veya pankreas kanalı tıkanması ve apandisite neden olabilirler.
Kistler insan vücudunda akciğer, karaciğer, göz ve beyinde dokusunda oluşabilir ve bu organlara bağlı hastalıklar saptanabilir.
Tanı Taeniasis'de dışkıda veya perianal bölgede halkalarm veya yumurtaların görülmesiyle konulabilmektedir. Yumurtalardan ayırım yapılamaması nedeniyle, ülkemizde her nekadar T. solium az bulunsada, yumurtaların infektif olabildiği unutulmamalıdır ve yumurta aranması sırasında dezenfeksiyon kurallarına uyulmalıdır.
Yumurta veya halka bulunması durumunda tedaviden sonra düşecek olan şeritin incelenmesi tür düzeyinde tanı için gereklidir. Sistiserkozis sıklıkla radyolojik incelemeler sırasında tanınmaktadır.
Niklozomid tedavide kullanılabilir. Tedaviden sonra şerit parçalanmış şekilde dışkıyla atılır. Eğer düşen şerit saptanamazsa veya skoleksin düşüp düşmediğinden emin olunamazsa, tedavi sonrası 2-3 ay halka düşürülüp düşürülmediği araştırılır.
İnsan dışkısının açıkta bırakılmaması ve uygun şekilde kaldırılması hastalığın kontrolü İçin önemlidir. Enfekte etlerin yeterince pişirilmesi veya dondurulması sistiserkusları öldürebilmektedir. "10° C altında ve 50° C üstünde sistiserkuslar canlılığını koruyamazlar.
Hymenolepis nana (Cüce şerit) H.nana ara konağa gereksinim olmadan da İnsandan insana bulaşabilir ve dünyada yaygın olarak çocukların hastalığı olarak bulunmaktadır. Rodentler doğada rezervuarıdırlar. Dışkıyla atılan yumurtalar dış koşullarda bir haftadan fazla canlılığını sürdüremezler, kuruluğa, sıcağa ve soğuğa duyarlıdırlar.
İnsanlarda hastalık oluşturan en küçük şerit olarak bilinir . Halkalar, 200 dolayındadır, son kısımlarında biraz daha geniştirler ve enleri boylarından fazladır. Halkaların bağırsaklarda parçalanması nedeniyle gaitada yumurtaları bulunur.
Yaşam döngüsü Erişkin H. nana incebağırsaklarm üeum kısmında yerleşmektedir. Halkalar buradan bağırsaklara salınır ve yumurtalar infektif olarak dışkıyla atılırlar. Yumurtalar eller veya kontamine gıdalar aracılığıyla alındıkları zaman incebağırsaklarda onkosfer açığa çıkar ve bağırsak mukozasına invaze olur orada sistiserkoid larva şeklinde gelişir. Villuslardan kopan larva bağırsak tümeninde erişkin şekle döner. Yaşam süresi 4-6 haftadır fakat yumurtalar dışarı atılmadan oluşabilen otoenfeksiyon hastalığın süresini uzatmaktadır
Hastalık ve semotomlar Alınan yumurta sayısma bağlı olarak, genellikle hafif enfeksiyon şeklinde görülür; karın ağrısı, anoreksi, diyare, baş dönmesi, kansızlık ve uykusuzluk sıklıkla saptanabilir. Ağır enfeksiyonlarda şiddetli ishal gelişebilir.
Tanı Dışkıda veya perianal bölgede yumurtaların saptanması tanı koydurur.
Tedavi ve kontrol Niklosomİd, Prazikuantel kullaılabilir. Kosrunmada hijyen kurallarına uymak yeterlidir.
Echinococcosis (HİDATİD KİST) Yaygın olarak Echinococcus granulosus daha az sıklıkla E. multilocularis (alveolar echinococcosis) neden olduğu insanlarda eski adlandırmayla hidatid kist hastalığının etkenleridirler.
Arakonak olarak çiftlik hayvanlarında bulunması ve köpeğin kesin konağı olması hayvancılıkla uğraşan gelişmekte olan ülkelerde yaygınlığının başlıca nedenidir. Köpek dışkısıyla atılan yumurtalar, suda bir hafta, buzda 4 ay canlı kalabilirler. Kuruluğa ve ısınmaya dayanıksızdırlar.
Köpekgillerde bulunan erişkinler oldukça küçük Olgun halka köpeğin bağırsaklarında parçalanarak dışkısıyla Taenia yumurtalarına benzeyen yumurtalar atılmaktadır.
Morfoloji Kistik larva arakonak otoburların ve insanların karaciğerlerinde içi su dolu kese şeklini alan kistik larva 1-10 nadiren 30 cm çapında büyüklüklere ulaşabilmektedir. Kistte en dışta konağa ait fıbroz tabaka bulunmaktadır.
Fibröz tabaka altında parazite ait olan, hiyalin kutikula bulunmaktadır. Hiyalin kutikula altında protoskolekslerin oluştuğu germinal tabaka (çimlenme zarı) bulunmaktadır.
Çimlenme zarından tomurcuklanma keseleri ve İçlerinde birden fazla protoskoleksler oluşur, bunlar tamamen ayrılıp kist sıvısı içinde yüzen kist kumu adı verilen bir şekilde bulunabilir. Kist içinde saydam kaya suyu olarak adlandırılan ve içinde antijenik maddeler bulunan kist suyu bulunmaktadır.
Yaşam döngüsü Erişkinler kist içeren otobur hayvan karaciğeri ile beslenen evcil ve yabani köpekgilîerin bağırsaklarında yaşamaktadır. Bunların dışkısıyla son halkanın parçalanmasıyla ortaya atılan yumurtalar dışkıyla dış ortamda yayılmakta ve kontamine yeşil sebzeler aracılığıyla otçul hayvanlara veya insanlara ulaşabilmektedir.
Otçul hayvanların bağırsaklarında yumurtadan çıkan larva (onkosfer) kan dolaşımına geçmekte ve öncelikle karaciğer olmak üzere diğer organ veya dokulara (akciğer, dalak, kemik, kas nadiren beyin) yerleşerek kist şekline dönüşür.
İnsanlarda kistik echinococcosis sıklıkla %70 karaciğer sağ lobda daha sonra %20-30 akciğere ve %l-l0 diğer organlara yerleşebilmektedir. Bu organlara bağlı belirtiler oluşmaktadır.
TANI Yavaş büyüyen karaciğer kitlesi bulguları, eo- zinofili eşliğinde hastalığı düşündürebilir. Hidatik kist tanısında bugün ençok kullanılan tanı yöntemi, radyolojik olarak görüntüleme endemik bölgelerde çok yararlıdır. Kist rüp-türe olduğunda radyolojik tam zorlaşır. Kistik sıvıya karşı gelişen spesifik ankikorlar ELISA, IHA veya Immunblotting yöntemlerle saptanabilir.
Tedavi ve kontrol Tedavisi cerrahidir. Kistin bütün olarak çıkarılması tam şifa sağlar. Cerrahi tedavi öncesi ve sonrası albendazol ve mebendazol kullanılabilir. Başıboş köpeklerin kontrolü, köpek dışkısından korunmak, koyun, keçi, sığır vb. hastalıklı hayvanların organlarının köpeklere verilmemesi ve uygun şekilde imha edilmesi hastalığın eradikasyonu için önemlidir.