KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ HAZIRLAYAN :ASİYE ARSLAN FORMASYON 4.GRUP
ESTETİK VE SANAT FELSEFESİ
KAZANIMLAR 1. Sanata felsefe ile bakmanın anlamını kavrama. 2. Sanatın açıklanmasına ilişkin farklı felsefi görüşleri kavrama. 3. Sanat felsefesinin temel kavramı olarak güzellik kavramını tartışma. 4. Güzelliğin kaynağını tartışma 5. Sanat eserinin niteliklerini fark etme. 6. Sanata ve sanatçıya etki eden unsurları değerlendirme. 7. Ortak estetik yargıların olup olmadığını sorgulama İÇİNDEKİLER ESTETİK VE SANAT FELSEFESİ NEDİR? SANAT VE FELSEFESİ SANAT VE TEORİK YAKLAŞIM SANAT VE GÜZELLİK
Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan ve bunun bilgisine ulaşmaya çalışan felsefe dalıdır. Sanat felsefesi ise, insanın meydana getirdiği eserleri (sanat yapıtlarını) ele alan, sanatın ne olduğunu sorgulayan, sanatçının etkinliğini inceleyen felsefe dalıdır. Estetik hem doğadaki hem de sanattaki güzeli sorgularken, sanat felsefesi ise sadece sanattaki güzelliği sorgular. Bu bakımdan estetik daha kapsamlıdır. Estetik Sanat Felsefesi Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten
1. SANAT ve FELSEFE
Sanat, en genel anlamıyla sanatçının anlatmak istediği şeyi, “biçim verme yöntemiyle” gerçekleştirme çabasıdır. Sanatı felsefe açıdan incelemekle sanat felsefesi ortaya çıkmıştır.
Sanat ile felsefe arasındaki ortak özellikler - Felsefe gibi sanatta insana özgü bir etkinliktir. - Felsefe de sanat da; doğayı ve insan varlığını konu edinir. Her ikisinin de zorunlu olarak uymaları gereken belirli bir yöntemleri yoktur. Her ikisinin de önermeleri dar anlamda doğrulanamaz bir yapıdadır, yani olgusal olarak doğrulanmaları mümkün değildir. Bir sanat eseri, yapısı bakımından doğru veya yanlış olamaz. Her ikisinden doğan ürünler insanda bir haz uyandırır.
Sanat ve felsefe arasındaki en önemli fark, felsefenin düşünceye dayalı evrensel bir bilgi olma iddiasına karşılık sanatın duygulara dayanan bir faaliyet olmasıdır.
2. SANATA TEORİK YAKLAŞIM
a. Taklit Olarak Sanat: : Bu yaklaşıma göre sanatçı gerçeklikte (doğada) var olan bir şeyi eserinde taklit eder. Burada esas olan, sanatçının ele aldığı konuyu iyi yansıtmasıdır. Temsilcileri Platon ve Aristo'dur.
b. Yaratma Olarak Sanat: : Bu yaklaşıma göre sanatçı hiçbir zaman doğayı taklit etmez, çünkü doğada mükemmellik yoktur. Mükemmelliği arayan sanatçı, doğada var olmayan bir şeyi yaratmalıdır. Çünkü mükemmellik, gerçekte var olmayan, fakat ideal olan bir şeydir. Mükemmelliği ve ideali, sanatçı, hayal gücünü ve yaratıcı yanını kullanarak kendinden bir şeyler katarak) oluşturur. Yani bu yaklaşıma göre, gerçek ve iyi bir sanat eseri, sanatçının hayal gücünü kullanarak oluşturduğu eserdir. Temsilcileri Croce (1866-1952) ve Schelling(1775-1854)’tir.
c. Oyun Olarak Sanat: Bu yaklaşıma göre sanat ile oyun arasında bir takım benzerlikler vardır. - Her iki etkinlik yarar amacı güdülmeden yapılır. - Her ikisi de insanı gündelik yaşamın sıkıntılardan, kaygılarından uzaklaştırarak, insanın adeta kendisini unutmasını sağlar. - Her ikisinde de dış dünyaya yani hayal dünyasına yönelme olur. Bu dünya içinde, insan mutlak özgür olur.
3. SANAT VE GÜZELLİK 1. Güzellik Problemi: Estetikte “güzel”in sistemli bir şekilde sorgulanmaya başlanması ilk kez Baumgarten’le (1714-1762) birlikte olmuştur. Fakat güzel”e ilişkin ilk felsefi sorgulamalar, İlk Çağa kadar uzanır. Sanatçılar ve filozoflar güzelliğin ne olduğu ve kaynağının ne olduğu sorusuna cevap verebilmek için öncelikle doğadaki güzellikle sanattaki güzelliği birbirinden ayırt etmiştir.
Doğadaki güzellik, estetik özneden (insandan)bağımsız olarak vardır Doğadaki güzellik, estetik özneden (insandan)bağımsız olarak vardır. Yani verilmiş güzelliktir(nesnelci görüş). Mesela, güneşin deniz üzerinden doğuşu ve batışı doğanın bir güzelliğidir. Sanattaki güzellik insan yaratıcılığının bir sonucu olarak sonradan ortaya çıkan bir güzelliktir. İnsanın estetik bakışı olmadan güzellik olamaz. Çünkü onu beğenecek özneye ihtiyaç vardır (öznelci görüş).
Sanat eserini meydana getiren, üç unsur vardır: 3/sanat eserini anlayıp takdir eden kişiler (alımlayıcı ,süje).