İslam Dünyasında Modernleşme 1. Ders. Modernizm / Çağdaşlaşma Modernizm Avrupa aydınlanma dönemi sonrası dönem için anahtar kavramlardan biridir. 17.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
FİKİR AKIMLARI VE LİDERLER.
Advertisements

RAVİLERİN SAYILARINA GÖRE HADİS ÇEŞİTLERİ.
İLMİHAL Bir müslümanın dinini en güzel şekilde yaşaması için öğrenmesi.
HUKUK BİLGİSİNE GİRİŞ · Hak ve Hukuk tanımı
Din ve İnanç Prof. Dr. Sönmez KUTLU
ÇAYIROVA İNSANA HİZMET DERNEĞİ
PROF.DR.SÖNMEZ KUTLU ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
TÜRK-İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİ
AYDINLANMA ÇAĞI.
REHBERLİK.
DİN ANLAYIŞINDAKİ YORUM FARKLILIKLARININ SEBEPLERİ
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük TÜRK ÇAĞDAŞLAŞMASI
TANZİMAT SONRASI TÜRK TOPLUM YAPISINDAKİ DEĞİŞİMLER
HANBELİ MEZHEBİ İmam-ı Hanbel (Ahmed bin hanbel)'in kendi usulüne göre şer'i deliller çıkardığı hükümlere ve gösterdiği yola Hanbeli Mezhebi denir. Ehl-i.
KAVRAM VE BİLGİ HARİTASI HAZIRLAMA 7. SINIF
Tanzimat dönemi öğretici metinler
ATATÜRK İLKELERİ Atatürkçülük, Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür.
MEZHEPLER.
İslam dininin ilk dönemlerinde Müslümanlar sade bir hayat yaşıyorlardı
İTİKADÎ MEZHEPLER İslam dininin ilk dönemlerinde Müslümanlar arasında itikadi konularda herhangi bir şüphe ve farklı düşünce bulunmuyordu.
TASAVVUFÎ YORUMLAR Tasavvuf: İslam dininde yer alan ahlakî esasları hayata geçirmeyi amaçlayan, Peygamber Efendimizin sünnetine dayalı bir hayat tarzını.
Rivayet Dönemi Hicri Üçüncü Asır 4. Ders.
Hicri Dördüncü ve Beşinci Asırlar
Nakil Dönemi-devam 8. Ders.
Nakil Dönemi 6. Ders.
Nakil Dönemi-devam 7. Ders 7. Ders.
Son Dönem 9. Ders.
Tefsir İlmi ve Temel Kavramları
Son Dönem -devam 10. Ders.
Hazırlayan:Ömer Faruk Şahin
Kâdirîlik:  Abdülkadir Geylani'nin (öl. 1169) görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Abdülkadir Geylani Peygamberimizin soyundan gelmekte.
Son Dönem -devam 11. Ders.
ÖMER NASUHİ BİLMEN A.İ.H.L SENANUR BEKTAŞ 10/E ARSLAN KÖSE.
Klasik Sosyoloji Tarihi
Hadis Kaynaklarının Güvenilirliği Hakkındaki Oryantalistlerin İddiaları ve Eleştirisi 11. Ders.
DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN ETKİLENDİĞİ ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
DİN ANLAYIŞINDAKİ FARKLILIKLAR NİÇİN ZENGİNLİKTİR
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 11. SINIF
MÜSLÜMANLIKTA, DÜŞÜNCE VE İNANÇ FARKLILAŞMASI
BİLGİ YARIŞMASI A Grubu B Grubu C Grubu D Grubu.
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 7. SINIF 4. ÜNİTE
1 3. Şerh Ve Derlemecilik Dönemî  Hicrî 8. asır ortalarından başlayıp, asrımızın başına kadar devam eden bu dönem kelâm ilminin taklid, duraklama ve gerileme.
3. İstidlal ve Çeşitleri İstidlal kavramı, Ta'lil Burhân-ı Limmî
B- Ehl-i Bid’at 1. Mutezîle 2. Şia 3. Haricîyye 4. Mürcîe
- HADİS - 1- Peygamber Efendimizin söz, fiil ve takrirlerinin sözlü ifadesidir. 2- Peygamberimize izafe edilen söz, fiil, takrir ile yaradılış veya ahlaka.
DİN EĞİTİMİ BİLİMİNİN ARAŞTIRMA METODLARI ve DİLİ
Bugün neler öğreneceğiz?
SÜNNETE ÇAĞDAŞÇI YAKLAŞIMIN TARİHİ ve FİKRİ ARKA PLANI
Temel Hadis Kavramlarıyla İlgili Oryantalist İddialar ve Eleştirisi
HADİS USULÜ Hadis Usulü:kabul ve red yönünden ravi ile mervinin (rivayet edilen hadisin) durumunun bilinmesidir. Hadisler üç bakımdan ele alınırlar Ravi.
İslam Dünyasında Modernleşme
3. ÜNİTE: VAHYE DAYALI DİNLER
YUNUS EMRE MATÜRİDİ.
BEYZANUR YILMAZ D SEÇMELİ TEMEL DİNİ BİLGİLER.
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN ESASLARI
Karşılaştırmalı Eğitim
Mâtürîdiyye İsimlendirme Tarihçe Görüşleri
Hıristiyan Mezhepleri
İslam dininde, fıkıh yani İslam hukuku konusunda anlayış, metod ve uygulama açısından farklı düşüncelere sahip mezhepler bulunur.Bu mezheplerin başlıcaları.
MEZHEPLER (5 MEZHEP) Hamza Solak. HANEFI MEZHEBI  Hanefi mezhebi, (Arapça: الحنفية veya المذهب الحنفي) İslam dininin sünni fıkıh mezheplerinden biri.
Hukukta bir hüküm vermek için delil gereklidir. Yani hâkimin hükme nasıl ulaştığını gösteren meşru bir dayanağın olması gerekir. Bu delilin de bir kaynağı.
İslam kültür ve medeniyetinde yönetim anlayışının esasları.
K-9 1. Gazzâli ve Kelam İlmindeki Yeri
Müçtehit öncelikle dinin temel kaynakları olan Kur’an ve sünneti bilmelidir… Müçtehit Kur’an ve sünneti anlayabilecek derecede Arapçayı da bilmelidir.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
KUR’ÂN’A ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
ABBÂSÎLER-KÜLTÜR VE MEDENİYET I
Sosyal Teori Nedir Aydınlanma Dönemi.
MERAK, İLMİN HOCASIDIR..
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ (4-8) MÜFREDAT DEĞERLENDİRME
Sunum transkripti:

İslam Dünyasında Modernleşme 1. Ders

Modernizm / Çağdaşlaşma Modernizm Avrupa aydınlanma dönemi sonrası dönem için anahtar kavramlardan biridir. 17. yüzyılda ortaya çıkan bu düşünce akımı, İslam dünyasındaki laik çevrelerde Batı standartları ve değerlerine ulaşma, İslamcı çevrelerde ise Batı kültür ve medeniyetine denk ve alternatif bir medeniyeti temsil etme biçiminde anlaşılmıştır. Modernizm, geçmişten gelen her şeye karşı olma vasfının da öne çıkmasıyla birlikte modernizmin batılı savunucuları objektif bilimi, bağımsız sanat anlayışlarını, evrensel ahlak ve hukuku geliştirmeyi hedeflemişlerdir.

Bu nedenle aydınlanma döneminde öne çıkan eşitlik, hürriyet, insan zekasına olan güven ve evrensellik gibi kavramlar modernizm için vazgeçilmez kavramlar olmuştur. Dolayısıyla modernizmi aydınlanmanın bir devamı olarak görmek mümkündür. Modernizm İslam dünyasında Batı’daki gibi entelektüel bir hareket olarak 19 ve 20. yüzyıllarda Müslümanların Batı ile teması sonucu ortaya çıkan bir harekettir. İslam dünyasının Batı ile teması sonucu bir yanda muhafazakârlık ve laiklik diğer yanda bu iki zıt anlayıştan gelenekçiliğe yakın bir anlayış olan ihyacılık akımı ortaya çıkmıştır.

Tecdid / Islah İslam dünyasında tecdid yenileme, ıslah ise yeniden şekillendirme (reform) anlamında kullanılmaktadır. Her iki tabir de İslam toplumunda bidat ve hurafeleri tasfiye edip asıl kaynaklara dönme amacını ve sürekli yenilenmeyi ifade etmektedir. Reformun taşıdığı olumsuz anlamlardan kurtulmak için teceddüd kavramı da kullanılmıştır. Bu kelimede dinin özünü koruma kaydıyla yenilenme vurgusu ön plandadır. Tecdid ve ıslah İslam’ın özünde ve geleneğinde vardır. Tecdid genel olarak imanın tazelenmesi anlamında kullanılırken ıslah ifadesi imanın restorasyonu ve yeniden formüle edilmesi manasında kulanılmıştır. Arap dünyasında modernist kelimesinin karşılığı olarak daha çok ıslahatçı kelimesi kullanılır.

İslam tarihi boyunca çeşitli başarılı çalışmalarıyla ön plana çıkan kimseler müceddit adıyla anılmışlardır. Dini siyasi hareketler de kendilerini tecdit ve asla dönüş hareketi olarak görmektedir. Suda^’da Mehdi, Batı Afrika’da Senusi, Arabistan’da Vahhabi hareketleri İslam’ın temel kaynaklarına dönme esasına dayalı tecdidi savunmuşlardır.

Postmodernizm Sosyolojide 1980’li yıllarda kullanılmaya başlayan postmodernizm modernizm sonrası dönemi ifade etmektedir. Kabul edilen yaygın anlayışa aykırı, seçmeci, marjinal, gerçekçi, diğergam, çoğulcu, özgürlükçü, aklı eleştiren birbirine zıt olan şeyleri bağdaştıran bir mana ve özellik ihtiva etmektedir. Bu özellikleriyle modernizmin evrenselci anlayışına karşı çıkmıştır. Postmoderniztlerin anlayışıyla genel olarak pozitivist, teknoloji merkezli akılcı ve evrensel kabul edilen modernizm, doğrusal bir ilerlemeye, ve bir tek gerçek doğrunun varlığına inanan, ideal sosyal düzenin akılla planlanmasına üretim ve bilginin standart haline getirilmesine çalışan bir hareket olarak tanımlanmıştır.

Modernizmin evrensel izahlarının yanlışlığının farkına varolması sonucu, postmodern anlayışın çoğulcu ve farklı kültürlere karşı daha esnek yaklaşımına geçilmesi teklif edilmiştir. Yine postmodernistlere göre modern olmak, bize macera, güç, gelişme, dünyayı değiştirme vaat ederken aynı zamanda sahip olduğumuz her şeyi, bütün bilgilerimizi, varlığımızı yıkmamızı da ifade eder. Modern şartlar ve tecrübeler bütün coğrafi ve etnik sınıf ve millet farklılıkları, din ve ideoloji ayrılıkları arasındaki sınırları kaldırır. Bu anlamıyla modernizme bütün insanlığı birleştirmeye çalışan bir anlayıştır denebilir. Ancak bu birlik ahenksizliklerin birliğidir. Bu birlik bizi sürekli dağılma girdabına ve yenilenme ihtiyacına, mücadele ve çatışmaya belirsizlik ve sıkıntıya sokmaktadır.

Fundamentalizm Fundamentalizm İslam dünyasında modernizm karşıtı bir hareket olarak, dinin temel kaynaklarına dönmeyi savunan hareketin adıdır. Fundamentalizm kavramı ilk olarak 20. yüzyılın başlarında Amerika'da Evanjelik Protestanlar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra The Fundamentals (esaslar) adlı kitapçık serisi yayımlamaya başlayan Evanjelikler, İncil’in modern yorumları yerine esasını, gerçek anlamını ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Zaman içerisinde değişime uğrayan bu kavram, dinî metinlerin doğru okunmasından çok, dinî- kültürel hareketlerin bir türü olarak görülmeye başlanmıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM SÜNNETE ÇAĞDAŞÇI YAKLAŞIMIN TARİHİ ve FİKRİ ARKA PLANI

Tarihi Arka Plan: Mutezile ve Sünnet Mu‘tezilîler’in bir özelliği Kur’an üzerinde yoğunlaşmış olmalarıdır. Onlar bir konuda naklî delil getireceklerse bunun Kur’an’dan olmasına özen gösteriyorlardı. Dirâyet tefsir metodu ilk defa onların başvurduğu bir yöntemdir. Bu konuda gösterdikleri hassasiyet, Kur’an üzerine yazdıkları eserlerden ve cilt sayısı yüzlere ulaştığı nakledilen Kur’an tefsirlerinden anlaşılmaktadır. Çoğu özel hayatında zâhid ve müttaki olmakla beraber Kur’an’a bağlılıkları sebebiyle hermetik felsefeye dayanan tasavvufa karşı çıkmışlardır.

Mu‘tezile’nin Ehl-i sünnet’e açık etkisi Eş‘arî ile başlamıştır. Hayatının önemli bir kısmını Mu‘tezilîler arasında geçirdikten sonra onlardan ayrılan Eş‘arî başta kelâm metodu olmak üzere ilâhî sıfatlar, kesb, cüz-i lâ yetecezzâ, te’vil ve hudûs gibi birçok konuda Mu‘tezile’nin etkisinde kalmıştır. Peygamber göndermenin toplum açısından gerekliliği, hüsün-kubuh, akıl- nakil ilişkisi gibi hususlarda Mu‘tezile ile Mâtürîdiyye arasında benzerlikler vardır.

Eş‘arî, Abdülkāhir el-Bağdâdî, Şehristânî gibi mezhepler tarihi müellifleri mezhep tasniflerinde Mu‘tezile’yi ana fırkalar içinde sayarken Mutahhar b. Tâhir el-Makdisî, Şehâbeddin İbn Arabşah gibi yazarlar onlar hakkında tarafsız veya olumlu ifadeler kullanmış, Seyyid Ahmed Han, Emîr Ali, Mevlânâ Muhammed Ali Lahorî, Ferîd Vecdî, Cemâleddin el-Kāsımî, Ahmed Emîn, Fazlurrahman ve Murtazâ Mutahharî gibi son dönem âlimleri onlardan ilham almışlardır. Bazı şarkiyatçılar, başlangıçta Mu‘tezile’yi İslâm rasyonalistleri olarak nitelendirirken Mu‘tezilî eserlerin yayımlanmasından sonra bu görüşlerinden vazgeçerek onların İslâm teologu olduklarını söylemeye başlamışlardır.

Mutezile’nin tartıştığı ve savunduğu konular ile günümüz modernistlerinin temel özellikleri arasında bazı benzerlikler olmakla birlikte konulara yaklaşımları farklıdır. Her iki grup da kendi zamanlarının problemlerini ve etki alanına girdikleri dış tesirleri dini tartışmaların içine taşımışlardır. İlk dönemde diğer din ve kültürlerde tartışılan uluhiyet, risalet, ba’s ahiret, melekler, cin, ruh gibi konular Kur’an ile bağlantılı olarak ele alınmış, Allah’ın sıfatları, kader, Allah’ın görülmesi, Kur’an’ın mahluk olması gibi problemler o dönemin en ateşli tartışma konularını teşkil etmiştir.

Siyasi ihtilaflara kadar sünnet, tartışmasız olarak Kur’an’dan sonra ikinci kaynak olarak görülmekteydi. İhtilaflardan sonra sünnetin hüccet oluşu tartışılmaya başlandı. İmam Şafii döneminde Basra’da yaygınlaşmış olan Mutezili hareketin imamları, hadisçilere karşı besledikleri husumetle meşhur olmuşlardı. Şafii’nin Cimâu’l-ilm’de anlattığına göre yalnızca Allah’ın kitabının yeterli olduğu düşüncesini savunanlar, sahabe döneminden itibaren Basra ve Irak’ta yoğunlaşmışlardı. Onların düşüncesi genel itibariyle şöyleydi: “Kur’an’da her şey açıklanmıştır. Zanni olan hadisin kati olan Kur’an üzerine hüküm getirmesi mümkün değildir. Raviler vasıtasıyla nakledilen hadislerin yalan ihtimalinden uzak olması mümkün değildir.”

Mutezile’yi hadis karşıtı bir hareket olarak görmek yanlış olur. Onun hadisle ihtilafı, Kur’an’da olmayan veya ona muhalif olan veya akla ters gördüğü bazı konulara ait hadislere karşıydı. Recm, el kesme, mestler üzerine mesh, rüyetullah gibi konular bunlardandır. Sahabenin adaleti konusunda da Mutezile’nin Cahız, Nazzam gibi önde gelen imamları Ehl-i sünnete aykırı görüşler ileri sürmüşlerdir. Mutezile hadisleri mütevatir ve ahad olmak üzere iki gruba ayırır. Mütevatir haber tanımında bilinen tanımına ilaveten, onun duyular yoluyla elde edilmesi ve Kur’an’a muhalif olmaması şartlarını ileri sürmüşlerdir. Aslında Mutezilenin mütevatir haber tanımına giren yalnızca Kur’an’dır; onun dışındaki haberler ahad olarak kabul edilmektedir.

Mutezile alimleri, hadisçiler tarafından yapılan haberi vahidlerin taksimine itibar etmemişlerdir. Mutezili bir alim olan Ebu’l-Hüseyn haberi vahidi dörde ayırmıştır. 1. Şartlaında eksiklik bulunması nedeniyle kendisiyle amel etmek gerekli olmayanlar, 2. İbadet ve muamelatla ilgili olanlar, 3. Akla uygun olanlar, 4. Akla muhalif olanlar.