Okutman Vedat BALKAN Hafta 9

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Advertisements

Ahmet YAVAŞ Türkçe Öğretmenliği TÖP
ZAMİRLER.
CÜMLE ÖĞELERİ Cümle, bir duyguyu, düşünceyi, veya olayı anlatan sözcükler topluluğudur. Cümlede her sözcüğün bir görevi vardır. Bu görevli sözcüklere öğe.
KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ZARFLAR (BELİRTEÇLER)
SIFATLAR MERVE CEYLAN.
ADILLAR(ZAMİRLER) Bunu siz mi aldınız? Burası çok sıcak.
Hazırlayan: İsmail KEPEK Numara:
SIFATLAR.
ZAMİRLER.
ЕKLER VE EK TÜRLERİ.
Türk Dili I Bölüm - 14.
Zarflar Endercan İNÇ Endercan İNÇ Zarflar.
Köylü ulusun efendisidir.
(BELİRTEÇ) ZARF.
Hazırlayan: Zeynep Adsoy Türkçe Öğretmenliği/2 No:
ZAMİRLER.
İSİM GRUBU.
SIFAT (ÖN AD) Varlıkları (isimleri) renk,biçim, hareket durum gibi değişik yönlerden niteleyen ; işaret,sayı,soru,belgisizlik gibi yönlerden de belirten.
1.İsimler Kainattaki varlıkları karşılayan kelimelere “isim” denir. İsimler değişik yönlerden incelenir.
Sözcük Türleri Setenay KAYA Hazırlık-D/153
ADI:TUĞBA NUR SOYADI:KÖKTEN SINIF:6/B NUMARA:1101
ZAMİRLER.
EKLER VE KELİME YAPISI.
TÜRKÇE Mehmet KOCA Ayşe BAYAM Melike DUATEPE Sunuindir.blogspot.com.
11-14 yaş arasına yöneliktir. AYŞE GÜL 2010
ZAMİR NEDİR? İsmin yerini tutabilen,isim gibi kullanılabilen,isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir. Ahmet’ten öğrendim. > Ondan öğrendim. Kitabı.
KELİME TÜRLERİ SIFATLAR.
KELİME TÜRLERİ ZAMİRLER.
ZARFLAR (BELİRTEÇ).
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER (SIFAT-ÖN AD)
YAPI BİLGİSİ.
TAMLAMALAR.
SÖZCÜK TÜRLERİ I: İSİMLER, SIFATLAR, ZAMİRLER
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
TAMLAMALAR İSİM VE SIFAT TAMLAMALARI HAZIRLAYAN:SÜNDÜS ÇELİK
ZARFLAR (BELİRTEÇ) Burak SÖKÜCÜ
Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği-2
ZAMİR (ADIL).

Zamirler Esranur ÇİNKO 6-B 314.
Örnek: Sizlere konu hakkında bilgi vereceğim.
CÜMLEDE DE ’NİN YAZIMI.
ZAMİRLER.
ZAMİRLER SIFATLAR FİİLLER
SIFATLAR( ÖN ADLAR).
Kelime Türleri İsim soylu sözcükler de yediye ayrılır:
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
CÜMLENİN ÖGELERİ.
İSİMLER (ADLAR) Varlıkları veya kavramları karşılayan sözcüklerdir.
İSİM (AD) İSİM ÇEŞİTLERİ İSİM TAMLAMALARI
SIFATLAR.
ZAMİR (ADIL).
 Adların yerini çeşitli yönlerden tutan sözcüklerdir. İzmir’de doğdum; ama yıllardır oraya gitmedim. Bu cümlede, “İzmir” adını tekrar etmemek için, bu.
Hazırlayan: Göksel KURT Türkçe Öğretmeni. Göksel KURT Türkçe Öğretmeni2 SIFAT  İsimlerin önüne gelerek onların şeklini, durumunu, rengini, işaret yoluyla.
ÖN AD.  Sıfat : Adların önüne gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen ya da belirten sözlerdir.Örnek :  İyi insan, üç çocuk, bulanık su, bazı kitaplar,
Kelime Türleri.
GENEL TEKRAR - 01 SÖZCÜK TÜRLERİ
İSİM GRUBU.
SIFATLAR( ÖN ADLAR).
ADILLAR (ZAMİRLER).
TAMLAMALAR.
İSİM (AD). Nesneleri, varlıkları ve kavramları karşılayan kelimelere isim denir.  1-) Varlıklara Verilişlerine Göre İsimler a-) Özel İsimler : Tek bir.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ALICAN OZTURK Konu: İsim(Ad).
ZAMİRLERZAMİRLER. ZAMİRLER ( ADILLAR ) ZAMİRLER ( ADILLAR ) İsimlerin yerine kullanılan kelime veya eklere zamir denir. Örnek: Nisa çalışkandır. Nisa.
Zarflar Zarf: Eylemleri, eylemsileri, zarfları, kimi zaman da ekeylemle yargı anlamı kazanmış sözcükleri türlü yönlerden (durum, zaman, yön…) tamamlayan.
HATIRLAYALIM.
Sunum transkripti:

Okutman Vedat BALKAN Hafta 9 TÜRK DİLİ I Okutman Vedat BALKAN Hafta 9

İsimler, Sıfatlar, Zamirler Ve Zarflar 9.1 İsimler(Adlar) a) İsim(Ad) Çekim Ekleri b) İsim(Ad) Tamlaması 9.2. Sıfatlar a) Niteleme Sıfatları b) Belirtme Sıfatları c) Sıfat Tamlaması 9.3. Zamirler 9.4. Zarflar

Anlam Ve Görev Bakımından Kelimeler Türkçede kelimeler, anlam ve görev bakımından ikiye ayrılırlar 1.Anlamlı kelimeler: İsimler ve fiiller. 2.Görevli kelimeler: Sıfatlar, zamirler, zarflar ve edatlar. Şimdi bu kelime türlerini genel kabul görmüş sıraya göre inceleyelim:

İsimler 9.1. İSİMLER İsimler, anlamlı kelimeler olmakla birlikte görevli kelimelerdir. Biz anlamlı isimleri ADLAR, görevli isimleri; SIFATLAR, ZAMİRLER ve ZARFLAR olarak ayırıyoruz. 9.1.1. ADLAR Somut ve soyut nesneleri ve kavramları tek tek veya tür olarak karşılayan kelimelerdir. Adlar üçe ayrılırlar:

1. Varlıkların Oluşuna Göre Adlar: Somut Adlar: Varlıklarını beş duyumuzla fark ettiğimiz nesnelere verilen adlardır: su, hava, ateş, toprak, hal, tavan, cam, ayna, kapı, oda, meyve. b. Soyut Adlar: Varlıklarını duygu ve düşünce yoluyla fark ettiğimiz nesnelere verilen adlardır: uyku, güzellik, düşünce, varsayım, kabulleniş, takdir, idare, üzüntü, gerilim, ruh, can.

2. Varlıklara Verilişine Göre Adlar: a)Özel Adlar: Tek olan ve eşi bulunmayan nesnelere verilen adlardır. Kişi adları, yer adları, basın ve yayın organlarının adları, kuruluş adları, tarihî olaylar vb. hep özel addır: Eskişehir, Necip Fazıl Kısakürek, Türk Dili Dergisi, Türk Dil Kurumu, Afyon Kocatepe Üniversitesi, I. Kosova Savaşı, Fatih Sultan Mehmet, Ağrı Dağı,Kutadgu Bilig, Keban Barajı vb. b.Tür Adları: Aynı türden olan nesnelerin genel adıdır: Kedi, kalem, hesap, panel, gezi, iş, el, düşünce, görüşme, anlayış, bilişim vb. 3. Varlıkların Sayısına Göre Adlar: a. Tekil Ad: kitap, kalem…. b. Çoğul Ad: kitaplar, kalemler c. Topluluk Adı: aile,okul, ordu, orman

9.1.1. İsim (Ad) Çekim Ekleri İsimlerin diğer kelimelerle ilişkilerini sağlayan eklerdir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu ekler kelimelerin anlamlarını değiştirmez ancak kelime gruplarında ve cümlede kullanımını sağlarlar.

9.1.1.1. Hal (Durum) ekleri a. Yalın Hal İsimlerin başka bir öğeye bağlı olmayan, teklik, çokluk ve iyelik ekli şekilleridir: Göz-ler, kalem, ev-im, vb. Yalın halin, diğer hallerde olduğu gibi bir eki yoktur. Ancak demin de söylediğimiz gibi adın çokluk ve iyelik ekli şekilleri yalın hal olarak kabul edilmektedir. b. Yaklaşma Hâli Eki : –(y)A İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede fiilin yönünü gösterir ve yaklaşma belirtir: “Ankara-y-a gittim.”, “Beni ev-e götürün.”, “Erol’a sorun.” Yaklaşma ekinin diğer işlevleri: yer, zaman, karşılaştırma, sebep, verme, bildirme kuvvetlendirme vb.dir. Bu eki alan kelime, cümlede YER TAMLAYICISI görevinde bulunur.

c. Belirtme Hâli Eki : -(y)I4,  (eksiz) İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede adların geçişli fiillerin etkisinde kaldığını belirtir. Belirtme ekini alan kelime, doğrudan doğruya fiilin etkisi altındadır: “Babam kapı-y-ı boyadı.”, “Seyahat için biz-i de çağırdılar.”, “Kalem-i kırdı.” Belirtme hali, bazen eksiz de yapılabilir. Bu durumda ad ek almaz: “ Ali cam- kırdı.”, “Babam araba- satın aldı. “ Tabakta portakalsın, Sözümüz burada kalsın. Yılda bir kabrime gel, Toprağım kokun- alsın. Belirtme ekini alan kelime cümlede BELİRTİLİ NESNE, eksiz şekli ise BELİRTİSİZ NESNE görevinde bulunur..

ç. Bulunma Hâli Eki: -DA İsimleri fiillere bağlayan bir ektir ç. Bulunma Hâli Eki: -DA İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede fiilin meydana geldiği yeri belirtir: “Sınıf-ta toplanacağız.”, “Bu iş-te bir hayır var.”, “Olay hemen önüm-de oldu.” Bulunma ekinin diğer işlevleri: yer, zaman, devamlılık, müddet, tarz, şekil, durum vb.dir. Bu eki alan kelime, cümlede YER TAMLAYICISI görevinde bulunur.

d. Ayrılma Hâli Eki: -DAn İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede fiilin gösterdiği hareketin kendinden uzaklaştığını belirtir: “Afyon’dan ayrıldılar.”, “Son işin-den de kovuldu.”, “Biz-den uzaklaş, lütfen.” Ayrılma ekinin diğer işlevleri: çıkma, yer, uzaklaşma, kaynak, karşılaştırma, tür, terkip vb.dir. Bu eki alan kelime, cümlede YER TAMLAYICISI görevinde bulunur.

e. Birliktelik Hâli Eki: -(y)lA İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede fiilin kendisi aracılığı veya birlikteliği ile yapıldığını belirtir: “Ahmet’-le çarşıya gittim.”, “Ekmeği bıçak-la kesti.”, “Senin-le gelmeyeceğim.” Birliktelik eki –(y)lA, aslında bir bağlaçtır. Bu bağlaç (ile), artık ekleşme yolundadır. Bugün imlâmızda hem ek olarak bitişik hem de kelime olarak ayrı yazılmaktadır. Birliktelik ekini alan kelime cümlede ZARF TAMLAYICISI görevinde bulunur.

f. Eşitlik Eki: -ÇA İsimleri fiillere bağlayan bir ektir f. Eşitlik Eki: -ÇA İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. Kelime grupları ve cümlede fiilin nasıl, ne şekilde olduğunu veya yapıldığını, fiilin oluş veya yapılış tarzını belirtir: “Yaklaşımı insan-ca oldu.”, “Biz-ce bu işi Hasan yaptı.”, “Bun-ca yıl nasıl geçti?” Eşitlik eki, çekim eki olarak kullanıldığı gibi, son zamanlarda yapım eki olarak da kullanılmaktadır. Hatta giderek yapım eki tarafının daha ağır bastığı görülür. Eşitlik ekinin diğer işlevleri: gibilik, benzerlik, görelik vb.dir. Bu eki alan kelime, cümlede ZARF TAMLAYICISI görevinde bulunur. -ÇA dışında, -ÇAK şeklinde ikinci bir eşitlik ekinden söz etmek de mümkündür. Daha önce isimden isim yapan ekler konusundan gördüğümüz bu ek, zamanla çekim eki işlevini de göstermeye başlamıştır: “Ev-cek bu akşam sizde olcağız.”, “Kapıyı gizli-cek açtılar.”

g. İlgi Hâli Eki: -(n) I4n, -im İsimleri isimlere bağlayan ektir g. İlgi Hâli Eki: -(n) I4n, -im İsimleri isimlere bağlayan ektir. Bir adın bir başka adla olan ilgisini belirtir. Daha açık bir ifadeyle, bir ad başka bir adın kendine bağlandığını belirtmek için ilgi ekini alır: “Ercan’ın mendili benim olabilir.”, “Ev-in kapısı sürekli açık.”, “Mutfak-ın tüpü bu sefer çabuk bitmiş.”, “Okul-un kapanmasına epey var.”, “Biz-im sözümüz var.” İlgi hâli eki bunun dışında bazen isimleri fiillere ve edatlara bağlar: “Kalem O’-nun-dur.”, “Gözlükler Ahmet’in-dir.”, “Ben-im gibi olmayın.”, “Saraya sen-in gibi bir adam gelmedi.” İlgi hâli eki, aslında isim tamlamalarında tamlayan eki olarak bildiğimiz ektir: “adam-ın çile-si”, “söz-ün doğru-su”, “ben-im görev-im”

9.1.1.2. İyelik Ekleri İsimleri isimlere bağlayan eklerdir. Nesnelerin bir kişiye veya bir nesneye ait olduğunu belirtirler. İyelik ekleri; sahiplik, aitlik veya mülkiyet ekleri olarak da bilinirler. Sahipliği kişiler halinde belirtirler. İyelik ekleri, bir nesnenin 6 kişiye (ben, sen, o, biz siz, onlar) ait olduklarını belirtmek için o nesneyi karşılayan isme eklenirler. Asında iyelik ekleri, isim tamlamalarında tamlanan eki olarak bildiğimiz ektir. “bizim ev-imiz”, “Amcanın ev-i” Kişilere göre iyelik ekleri: 1. Teklik Kişi : -( I4)m: kitap-ım, göz-üm, can-ım, ev-im, eş-im. 2. Teklik Kişi : -( I4)n: sevgi-n, iş-in, öykü-n, hareket-in, elbise-n. 3. Teklik Kişi : -(s) I4(n): sıra-sı, göz-ü, vergi-sin-i, sorun-u, aşı-sı. 1. Çokluk Kişi : -(I4)mI4z: araba-mız, sınıf-ımız, övünç-ümüz. 2. Çokluk Kişi : -(I4)nI4z: beklenti-niz, aşçı-nız, el-iniz, kâğıt-ınız. 3. Çokluk Kişi : -lArI(n): arı-ları, yaratılış-ların-a, diş-leri.

Çokluk Eki: -lAr Adların çokluk şekillerini yapan ektir. Çokluk eki almamış bir ad, tek bir kişiyi veya nesneyi karşılar. Çokluk eki, sayıca birden fazla olmayı belirtir: ev-ler”, “iş-ler”, “silgi-ler”, “cam-lar”, “at-lar. Türkçede, Arapçada olduğu gibi ikili çokluk (tesniye) yoktur. Aslında isim çekim eki olan çokluk eki, zamanla fiillerde kişi belirten çekim eki olmuştur: gitti-ler, görmüş-ler, al-sın-lar. Çokluk eki, çekim eki işlevinin yanında yapım eki işlevini de gösterir olmuştur: Selçuklu-lar, Maraşlı-lar; Amcam-lar, Babam-lar; yedi-ler, bin-ler; Hz. Ömerler, Fatihler.

Aitlik Eki: -ki İsimlerde aitlik bildirir. Bu ek için bir tür iyelik eki demek de mümkündür. Aitlik eki, bulunma eki veya ilgi eki almış kelimelere eklenir: bende-ki, gözde-ki, bizde-ki, pencere-nin-ki, ben-im-ki, okul-un-ki. Aitlik eki, adlarda aitlik işlevi göstermekle birlikte ada sıfat veya zamir görevi yükler: “Bende-ki kalem, gözde-ki bıçak, sizde-ki çantam” “Aklımda-ki sizi korkutmasın.”, “Sizin-ki bu akşam bize geliyor.”

9.1.1.5. Soru Eki: mI İsimleri fiillere bağlayan bir ektir. İsmin soru şeklini yapar. Bu ek, hem adlara, hem fiillere hem de edatlara gelebilirler. Kelime grupları ve cümlede hangi kelimenin ardından getirilirse, o kelime soru şeklinde belirtilmiş olur: “Ergül Hanım mı geldi?”, “O’nu mu gördün?”, “Söylediklerimizi sen mi aldın?”

9.1.2. İsim (Ad) Tamlaması Bir adın anlamının iyelik sistemi içinde bir başka adı tamamlanmasına isim tamlaması denir. Daha açık ifadeyle; bir nesnenin başka bir nesnenin parçası olduğunu, bir nesnenin başka bir nesneye ait olduğunu, bir nesnenin ne işe yaradığını, bir nesnenin ismini ve bir nesnenin türünü bildirir: “çay bahçesi”, “su kabı”, “televizyon dolabı” “Edebiyat Fakültesi”, “cep telefonu”, “Sakarya Irmağı” “şiir kitabı”, “okul defteri”, “masa saati”. İsim tamlamaları BELİRTİLİ, BELİRTİSİZ ve TAKISIZ olmak üzere üç çeşittir.

9.1.2.1. Belirtili İsim Tamlaması Tamlayan ve tamlananın ekli olduğu isim tamlaması türüdür. Bu bir bakıma geçici bir tamlamaya işaret eder. Daha açıkçası, ilgi eki almış tamlayanın, tamlanana bağlılığı geçicidir: “sınıf-ın temizlik-i”, “aşçı-nın harçlık-ı”, “öğrenci-nin not-u”

9.12.2. Belirtisiz İsim Tamlaması Tamlayanın eksiz, tamlananın ekli olduğu isim tamlaması türüdür. Bu tür tamlamalarda, tamlayanın tamlanana bağlılığı kalıcıdır. Dolayısıyla bu tür tamlamalar, kalıcı isim yapmak için kullanılır: “meyve bahçe-si”, “Afyon kaymak-ı”, “divan örtü-sü”, “görgü kurallar-ı”

9.1.2.3. Takısız İsim Tamlaması Hem tamlayanın hem de tamlananın eksiz olduğu isim tamlaması türüdür. Ancak burada unutulmaması gereken bir nokta vardır. Takısız isim tamlamasının, eksiz bir grup kuran sıfat tamlaması ile karıştırmamak gerekir. Takısız isim tamlamasında, tamlayan eki (iyelik eki), zamanla kullanımdan düşmüş ve bugün tamlayan karşımıza eksiz olarak çıkmıştır. Buna göre, eskiden tamlayan ekli olan tamlamalar şimdi eksizdir: “Top kapı-sı>Topkapı”, “Fener bahçe-si>Fenerbahçe” Batı kültürünün etkisiyle, son zamanlarda dilimize batılı tipte isim tamlamaları kullanılır olmuştur. Bu durum her haliyle dilimiz için zararlıdır. “Otel Kazancı, Salon Serdar, Kafe Şadi” örneklerinde, hem isim tamlamasının öğeleri (tamlayan ve tamlanan) yer değiştirmiş hem de ekler (tamlayan ve tamlanan ekleri) atılmıştır. Bu tür tamlamaların çoğunlukla işyeri adı olarak turistik yerlerde kullanılması dikkat çekicidir. Bu bağlamda “Serdar Salon, İkbal Otel, Doğu Bank, İnternet Cafe” şeklindeki kullanımlar da takısız isim tamlaması yapısıyla oluşturulmuş özenti ve yanlış kullanımlardır.

9.2. Sıfatlar Nesnelerin özelliklerini belirten kelimelere SIFAT denir. Sıfatlar, nesnelerin özelliklerini iki şekilde belirtirler: Birincisi iç özellikler (nitelikler), ikincisi dış özellikler (belirtiler). Nesnelerin iç özellikleri, kendi yapısındaki özellikleri iken; dış özellikler ise kendi yapısı dışında olan özellikleridir. Nesnelerin iç özelliklerini bildiren sıfatlara NİTELEME SIFATLARI, dış özelliklerini bildiren sıfatlara da BELİRTME SIFATLARI denir. Sıfatlar aslında isimdirler, sıfat da bu anlamda bir görev ismidir. Daha açıkçası isimlerin başka bir ismin özelliklerini belirtme görevi dolayısıyla aldıkları yeni addır. Böylelikle bir kelimenin sıfat olabilmesi için, bir ismin özelliklerini belirtmesi gerekir, bu da bir sıfat tamlamasını gerekli kılar. Bir sıfatın varlığı ancak bir sıfat tamlaması içinde söz konusudur: yeşil göz, geniş arsa, taze ekmek, iki elma vb. Şimdi niteleme ve belirtme sıfatlarını görelim.

9.2.1. Niteleme Sıfatları Nesnelerin renk, biçim, boy, yapı, ağırlık vb. özelliklerini bildiren sıfatlardır. Niteleme sıfatları, nesnelerin iç özelliklerini yani kendi yapısında bulunan vasıflarını bildirirler “Temiz ev, yeni araba, büyük kayık, taze simit, sıcak ekmek, yeşil erik, yırtık kâğıt, düz masa, küçük çocuk, çıkmaz sokak, gelen adam, gecikmiş teklif, insanca yaşayış, helal para, çekilmez dert”

9.2.2. Belirtme Sıfatları Nesnelerin dış özelliklerini belirten sıfatlardır. Bu sıfatlar; nesnelerin yerlerini, sayılarını belirten veya nesneleri soru ve belirsiz olarak belirten sıfatlardır. Buna göre belirtme sıfatları dört çeşittir: 9.2.2.1. İşaret Sıfatları Nesnelerin yerlerini işaret yoluyla belirten sıfatlardır. İşaret sıfatları, aslında zamirdirler. Bir ismin önüne gelip onu belirtiklerinde sıfat olurlar. İşaret sıfatları Bu:: Yakında olan bir nesneyi işaret eder: Bu adam, bu insan, bu iş, bu durum vb. Şu: : Biraz uzakta olan nesneyi işaret eder: Şu vazo, şu sorun, şu saat, şu kapı vb. O :: Uzakta olan bir nesneyi işaret eder: O tepe, o adam, o kitap, o söz, o ev vb. İşaret sıfatlarının çokluk şekilleri yoktur. Bu sıfatların çokluk şekilleri daima zamir olarak kullanılır. Bunların dışında; ol, şol, işbu, deminki, öteki, beriki sıfatları da işaret sıfatı olarak kullanılır. 9.2.2.2. Sayı Sıfatları Nesnelerin sayılarını belirten sıfatlardır. Sayı sıfatları, tek başlarına sayı isimleridirler. Bir ismin önüne gelip onu belirttiklerinde sayı sıfatı olurlar ve beşe ayrılırlar:

Sayı Sıfatları 1. Asıl Sayı Sıfatları Nesnelerin sayılarını (adet olarak) belirten sıfatlardır: Bir kalem, üç insan, on tavuk, beş yüz ev, seksen dolar, yüz yıl vb. Asıl sayı sıfatları üç şekilde yapılır: a. Tek kelimeyle: bir ev, iki elma, on kuruş, yüz lira, bin altın, seksen sene vb. b. Sıfat tamlamasıyla : iki yüz sene, beş milyon lira, dört milyar insan vb. c. Sayı grubu ile: elli iki tahta, on altı masa, yirmi üç ton elma vb. 2. Sıra Sayı Sıfatları Nesnelerin derecelerini, sıralarını belirten sıfatlardır: Birinci atlet, ikinci mısra, dördüncü kitap, yirminci asır, yüzüncü kez, bininci yarışma vb. Bunların dışında; sonuncu ve ortancı>ortanca sıfatları da sıra sayı sıfatı olarak kullanılır.

3. Üleştirme Sayı Sıfatları Nesnelerin sayılarını bölük bölük belirten sıfatlardır: birer hisse, ikişer elma, beşer yıl, yüzer lira vb. Bunların dışında; yarımşar sıfatı da üleştirme sayı sıfatı olarak kullanılır. 4. Kesir Sayı Sıfatları Nesnelerin parçalarını belirten sıfatlardır: Dörtte bir hisse, üçte bir ekmek, yüzde elli pay, yüzde seksen zarar vb. Bunların dışında; yarım ve yarı sıfatları da kesir sayı sıfatı olarak kullanılır.

5. Topluluk Sayı Sıfatları Nesne topluluğunu belirten sıfatlardır 5. Topluluk Sayı Sıfatları Nesne topluluğunu belirten sıfatlardır. Belirttikleri nesneler arasında benzerlik vardır: İkiz bebe, üçüz doğum, dördüz çocuk vb. Bu sıfatların sıfat olarak kullanımları daha azdır. En çok isim olarak kullanılırlar: ikizler, üçüzler, beşizler vb. c. Soru Sıfatları Nesneleri soru yoluyla belirten sıfatlardır: Kaç kişi, kaç tane, kaç lira, hangi iş, hangi el, ne zaman, ne tür, nasıl sorun, nasıl iş, neredeki cadde vb.

9.2.2.3. Belirsizlik Sıfatları Nesneleri belirsiz olarak belirten sıfatlardır: Bir gün, bir zaman, bir şehir, bütün Asya, başka görüşler, bazı geceler, her zaman, herhangi bir mekan, kimi yazılar, çoğu yer, çok kere, hiçbir insan, falan adam, falanca dergi, filanca çocuk, az mesai, fazla problem vb.

9.2.3. Sıfat Tamlaması Bir sıfatın bir ismi tamlamasıyla oluşan tamlamalara sıfat tamlaması denir. “Yeşil göz, mavi kazak, yalansız söz, düşüncesiz adam, akıllı çocuk” Sıfat tamlamasında önce sıfat sonra isim gelir. Yerlerin değişmesi durumunda sıfat tamlaması bozulur. Buna göre “çalışkan öğrenci” bir sıfat tamlaması iken “öğrenci çalışkan” bir sıfat tamlaması olamaz. Sıfat tamlamasında sıfat yardımcı öğe (tamlayan), isim ise esas öğedir (tamlanan). Beyaz masa Sıfat isim (tamlayan) (tamlanan)

Sıfat tamlaması eksiz bir birleşmedir Sıfat tamlaması eksiz bir birleşmedir. Sıfat tamlamasında sıfat hiçbir isim çekim eki almaz. Sıfatların isim çekim eki almaları durumda sıfat tamlaması ortadan kalkar. Bununla birlikte, bazı isim çekim eklerinin sıfat yaptığı durumlar da söz konusudur: canım Anadolu, gözde insan vb. Sıfat tamlamasında isim, birden çok sıfat alabilir: “ Uzun, ince, narin, yakışıklı bir genç”,“Ağır, hantal, bir işe yaramaz mahluklar” Bunun tersine sıfatlar da birden çok ismin özelliğini belirleyebilirler: “Geniş caddeler, sokaklar ve yollar”, “Temiz evler, odalar ve pencereler” Sıfat tamlamasında sıfat veya isim öğesi değişik kelime grupları olabilirler: “İzmit ile Karamürsel arasındaki yol”, “özgürlüğe koşan çocuklar, kadınlar ve erkekler”, “Trabzon’dan yola çıkmış küçük balıkçı teknesi”, “Göz göre göre hırsızlık yapan arsız insanlar”

9.3. Zamirler Bir nesnenin adı olmadıkları halde, nesnelerin adlarını geçici olarak karşılayan kelimelere zamir denir. Zamirlerin tek başlarına bir anlamları yoktur. Zamirin karşıladığı nesne biliniyorsa, bir anlam ifade eder. Örneğin; “ Şu, senin olmalı.” cümlesinde şu zamirinin karşıladığı nesne bilinmiyorsa zamirin (okuyan veya dinleyen için) bir anlamı yoktur. Zamirler, adlardan daha kapsamlı kelimelerdir. Kitap adı, yalnızca kitap nesnesini karşılarken, şu zamiri kitap dahil, evrendeki bütün nesneleri karşılayabilir. Zamirler beş çeşittir:

9.3.1. Kişi Zamirleri Nesneleri kişi olarak karşılayan zamirlerdir. Kişi zamirleri: 1. Teklik Kişi : Ben (Konuşan) 2. Teklik Kişi : Sen (Dinleyen) 3. Teklik Kişi : O (Adı geçen) 1. Çokluk Kişi : Biz (Konuşanlar) 2. Çokluk Kişi : Siz (Dinleyenler) 3. Çokluk Kişi : Onlar (Adı geçenler) “Ben yarın size geleceğim.”, “O ödevlerini bize asla göstermez.”, Kişi zamirleri edatlara bağlanırken, 3. Çokluk kişi dışında ilgi eki alırlar: benim gibi, bizim ile, senin için, sizin kadar, onlar ile, onlar kadar.

9.3.2. Dönüşlülük Zamirleri Asıl kişi zamirlerinden anlam yönüyle daha kuvvetli ve katmerli olan kişi zamirleridir. Bugün kullandığımız dönüşlülük zamiri KENDİ’dir. Ancak bazı ağızlarımızda kendi yerine ÖZ de kullanılmaktadır. Dönüşlülük zamiri KENDİ, bütün teklik ve çokluk kişi zamirlerinin asıllarını temsil eder: Kendisini hırsla dışarı attı. Dönüşlülük zamiri KENDİ’nin çekimi iyelik ekleriyle yapılır: 1. Teklik Kişi : (Ben) Kendi-m 2. Teklik Kişi : (Sen) Kendi-n 3. Teklik Kişi : (O) Kendi-si, kendi- 1. Çokluk Kişi : (Biz) Kendi-miz 2. Çokluk Kişi : (Siz) kendi-niz 3. Çokluk Kişi : (Onlar) Kendi-leri

9.3.3. İşaret Zamirleri Nesneleri işaretle karşılayan zamirlerdir. İşaret zamirleri nesneleri yerlerine göre belirtir. İşaret Zamirleri: Bu : Yakında olan bir nesneyi karşılar : Bu, çok tatlı imiş. Şu : Biraz uzakta olan bir nesneyi karşılar : Şu, incelemeye değer. O : Uzakta olan bir nesneyi karşılar : O, yeni boyandı. Bunlar: Yakında olan nesneleri karşılar : Yeni transferler bunlar mı? Şunlar: Biraz uzakta olan nesneleri karşılar: Bana şunları getirin. Onlar: Uzakta olan nesneleri karşılar: Size onlardan uzak durun, demiştim. Dikkat edileceği üzere, kişi zamirlerinin 3. Çokluk kişi zamiri ile (onlar) ile, işaret zamirlerinin uzakta olan nesneleri karşılayan (onlar) şekli birbirlerinin aynıdır. İşaret zamirleri edatlara bağlanırken, çokluk şekiller dışında ilgi eki alırlar: bunun ile, şunun için, onun kadar, bunlar ile, şunlar gibi, onlar kadar. Bununla birlikte; böyle, şöyle, öyle, bura, şura ve ora zamirleri de işaret zamiri olarak kullanılır.

9.3.4. Soru Zamirleri Nesneleri soru şeklinde karşılayan zamirlerdir. Soru zamirlerimiz KİM ve NE’dir. KİM: Genellikle insanlar için kullanılır. Bu zamirin çekimi aynı adlar gibidir. Edatlara bağlanması da kişi ve işaret zamirleri ile aynıdır: kimin ile, kimin için, kimin gibi, kimler ile, kimler kadar, kimler gibi. NE: İnsanlar dışındaki nesneler için kullanılır. Bu zamirin çekimi de adlar gibidir. Edatlara bağlanmasında ilgi eki kullanılmaz: ne ile>>neyle, ne için>niçin, ne kadar vb. NE zamirinin, ara kelimesiyle birleşmesi ortaya çıkan nere ve bundan türetilen nerede, nereye, nereden ile hangi ve kaç kelimelerinin iyelikli şekilleri hangisi, kaçı kelimeleri de soru zamiri olarak kullanılır.

9.3.5. Belirsizlik Zamirleri Nesneleri belirsiz olarak karşılayan zamirlerdir. Asıl belirsizlik zamirlerimiz; kimse, özge, başka, ayruk, kamu vb. kelimelerdir. Bunlardan başka, özellikle belirsizlik sıfatları, soru zamiri ve soru zarflarının iyelikli şekilleri belirsizlik zamiri olarak kullanılır: biri, kimi, başkası, bazısı, kimisi, birisi, hepimiz vb. Kelime grubu olarak; bir kaçı, bir çoğu, her biri, bir çoğumuz vb. Aitlik eki (–ki) almış kelimeler de belirsizlik zamiri olarak kullanılır: benimki, öteki, ondaki, evdeki, seninki, bizimki, deminki, yarınki vb.

9.4.1. Zaman Zarfları Zaman bildiren zarflardır. Bu zarfların başlıcaları: bugün, yarın, dün, sonra, demin, sabah, akşam, er, geç, erken, daha, gene, artık vb. Bunlardan başka kalıplaşmış birliktelik eki almış şekiller: yazın, kışın, baharın, güzün, ilkin, sabahleyin, öğleleyin, akşamleyin. İyelik 3. Çokluk kişi ve ayrılma ekli zaman bildiren kelimeler: sabahları, akşamları, gündüzleri, geceleri, sonradan, önceden, eskiden, çoktan, erkenden, sabahtan. Yabancı dillerden dilimize girmiş olan: hemen, hâlâ, evvela, daima, bazen, nihayet, ekseriya vb. zaman zarfı olarak kullanılır.

9.4.2. Yer Zarfları Yer bildiren zarflardır. Yer zarfları fiillerin yönünü belirtirler. Belli başlı yer zarflarımız: ileri, geri, içeri, yukarı, aşağı, dışarı, beri, karşı, yan, ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. Yer zarflarının yaklaşma, bulunma ve ayrılma hal eklerini almaları halinde zarflıklarının düşeceği görüşü gözden geçirilmeye muhtaçtır. Bizce bunların zarflıkları devam eder: “Babam dışarı-ya çıktı.”, “Çocuğu kurtarmak için yukarı-dan ip sarkıttılar.”

9.4.3. Durum Zarfları Durum, tavır, şekil ve nasıllık bildiren zarflardır. Durum, tavır ve şekil bildiren isimler ile eşitlik ve birliktelik eki almış bir çok isim durum zarfı olarak kullanılmaya elverişlidir. “Sorunu insanca çözmeliyiz.”, “Ahmet de bizimle geliyor.” Bütün sıfatlar, özellikle niteleme sıfatları zarf olarak kullanılmaya oldukça elverişlidirler: “Annem güzel konuşur.”, “Halil bu sefer doğru söyledi”, “Zahide yaptıklarını şöyle özetledi.”, “Söylediklerini hızlı tekrar etti.”, “Adam iyi davrandı.” Zarf-fiiller veya zarf fiil grupları cümlede durum zarfı yaparlar: “Kimse sana çıkarıp para vermez.”, “ O gelmeden yola çıkmalıyız.”, “Adnan sıkışınca muhakkak bizi arar.”, “Bu sene para biriktirerek

9.4.4. Miktar Zarfları Azlık-çokluk, miktar ve derece bildiren zarflardır. Başlıca miktar zarflarımız: en, daha, çok, fazla, az, epey, pek, biraz, fazla, azıcık, kadar, pek çok vb. EN; bu zarf tek başına kullanılamaz, bir kelime grubu içinde kullanılması gerekir: “En çok babam konuştu”, “Elmayı en fazla Murat seçti..” DAHA; karşılaştırma işlevi görür: “Sena daha çok çalıştı.” “Annem, daha alabilir.”, “Sevgi daha az dinlesin.” BİRAZ; bir ve az kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşmuştur: “Amcam biraz dokunaklı konuştu.”, “Elbiseniz biraz uzun olmuş.”, “Beni biraz yalnız bırakınız.” ÇOK; hem kelime grubu hem de yalnız olarak kullanılır: “Milletvekili çok konuşmuş.”, “Zeliha Hanım çok fazla yardım ediyor.” KADAR; aslında bir edat olan kadar, edat grupları içerisinde miktar zarfları yapabilir: “Dün çarşıda yarım saat kadar dolaştım.”, “Bu kadar laf edilmez, inanın.” Bunlarla birlikte; eksik, seyrek, sık, gayet, fevkalade, harikulade vb. kelimeler de miktar zarfı olarak kullanılır.

9.4.5. Soru Zarfları Soru bildiren zarflardır. Başlıca soru zarflarımız: Nasıl, niçin, niye, neden, neyle, ne şekilde, ne kadar, ne, ne zaman, nere, nereye, ne gibi vb. : “Çocuklar nasıl anlaştılar?”, “Türkiye’nin kalkınması niye gerçekleşmiyor?”, “Hayriye Hanım niçin bu kadar sevinçli?”, “Sana ne şekilde davranacağım, söyler misin?”

Bölüm (Hafta) Özeti Türkçede kelimeler, anlam ve görev bakımından ikiye ayrılırlar 1 .Anlamlı kelimeler: İsimler ve fiiller. 2. Görevli kelimeler: Sıfatlar, zamirler, zarflar ve edatlar. Takısız isim tamlaması; hem tamlayanın hem de tamlananın eksiz olduğu isim tamlaması türüdür. Nesnelerin iç özelliklerini bildiren sıfatlara NİTELEME SIFATLARI, dış özelliklerini bildiren sıfatlara da BELİRTME SIFATLARI denir. Zamirlerin tek başlarına bir anlamları yoktur. Zamirin karşıladığı nesne biliniyorsa, bir anlam ifade eder.

Türkçe Kelimelerde Belli Başlı Ses Olayları Ve Ses Özellikleri 8.2. Türkçe Kelimelerde Belli Başlı Ses Özellikleri

8.1. Türkçe Kelimelerde Belli Başlı Ses Olayları Bu ses olaylarının çoğu yazı diline geçmemiş, konuşma dili için geçerli olan durumlardır. Ağız özellikleri ise, daha çok ağız çalışmalarının alanına girmektedir. Burada verilecek örnekler, ortak konuşma dilinde görülen ancak çoğu yazıya geçmemiş ses olayları olacaktır. 8.1.1. Benzeşme Bir sesin, başka bir sesi etkileyerek kendine veya kendine yakın bir sese benzetmesine benzeşme denir. Benzeşme Türleri: 8.1.1.Yönüne Göre Benzeşmeler İlerleyici Benzeşme: Benzeştiren ses önde, benzeşen ses sonra gelir: evlat>evlet, fasulye>fasulya, şanlı>şannı. Gerileyici Benzeşme: Benzeşen ses önde, benzeştiren ses sonra gelir: buğday>buyday, Antep>Entep, yalnız>yannız.

8.1. Türkçe Kelimelerde Belli Başlı Ses Olayları 8.1.2. Yerine Göre Benzeşmeler a. Yakın Benzeşme: Benzeştiren ve benzeşen seslerin komşu olduğu benzeşme türüdür: anbar>ambar, penbe>pembe, yanlış>yannış. b. Uzaktaş Benzeşme: Benzeştiren ve benzeşen seslerin biri birine komşu olmadığı benzeşme türüdür: ateş>ataş, haber>habar. 8.1.3. Şekline Göre Benzeşmeler a. Tam Benzeşme: Benzeştiren sesin, benzeşen sesi tam olarak kendine benzetmesidir: sandalye>sandalya, yazsın>yassın, anlat>annat. b. Yarım Benzeşme: Benzeştiren sesin, benzeşen sesi kendine yakın bir sese benzetmesidir: penbe>pembe, aşçı>ahçı. 8.1.2. Benzeşmezlik : Yan yana bulunan aynı sesten birinin farklılaşmasıdır. Benzeşmezlik sonucu seslerden biri aynı kalırken diğeri değişir: attar>aktar, muşamma>muşamba. Bu olay bazen, uzaktaki sesler için de geçerli olabilir: murdar>mundar, birader>bilader.

8.1.3. Ses Düşmesi 8.1.3.1. Ünlü Düşmesi: Bu olay daha çok orta hece ünlüsünün düşmesi olarak görülür. Bu sebeple burada orta hece ünlüsünün düşmesi anlatılacaktır. Orta hece ünlüsünün düşme sebep ve türleri şöyle sıralanabilir: 1. Arka arkaya gelen ve birbirinin benzeri olan hecelerden birinin düşmesi : Pazar ertesi>pazartesi, patates>pates. 2. İkiden fazla heceli kelimelerde, sonunda ünsüz bulunmayan bazı orta hece ünlülerinin düşmesidir: a-kı-lım>aklım, gö-ğü-süm>göğsüm, he-pi-si>hepsi. Ayrıca dilimize Arapçadan girmiş ve sonradan ünlü türemesine uğramış kelimelerdeki ünlüler de düşebilir: zikir etmek>zikretmek, zehir olmak>zehrolmak. 3. Türkçede orta hecedeki dar ünlüler (ı,i,u,ü), vurgusuz olmalarına bağlı olarak genelde düşerler: dilenici>dilenci, oğulan>oğlan, oyunamak>oynamak.

8.1.3.2. Ünsüz Düşmesi: Seslerin birbirleriyle ilişkisi sonucu bazı ünsüzler düşer: tuğra>tura, çiftçi>çifçi, geliyor>geliyo. 8.1.4. Ses Türemesi 8.1.4.1. Ünlü Türemesi: Kelime ile hiçbir organik bağı olmayan ancak çoğu kez söyleniş kolaylığına bağlı ortaya çıkan türemelerdir: limon>ilimon, reçel>ireçel, stampa>ıstampa, slav>ıslav, akl>akıl, fikr>. 8.1.4.2. Ünsüz türemesi: Az görülen bir olaydır. Dilimizde çoğunlukla yardımcı ünsüz (y) türemesi şeklinde ortaya çıkar: urmak>vurmak, kılıç>kılınç, fişek>fişenk, sıra-y-a, çevre-y-le, elbise-y-i vb.

8.1.5. Kaynaşma Birleşik kelime yapımında karşımıza çıkan bir olaydır. Birleşme sırasında iki ayrı kelimeye ait yan yana gelen ünlülerin, birleşerek tek bir ünlüye dönüşmeleridir, bir anlamda ünlü birleşmesidir: sütlü aş>sütlaç, kahve altı>kahvaltı, cuma ertesi>cumartesi, ne asıl>nasıl. Ünlü birleşmesi (kaynaşma), yabancı dillerden dilimize geçmiş ve birbirine komşu iki ünlü taşıyan kelimelerde de görülür, bu olay daha çok konuşma diliyle sınırlıdır: şuur>şûr, saat>sât, matbaa>matbâ.

8. 1. 6. Ses Aktarması Genelde ünsüzler arasında görülen bir olaydır 8.1.6. Ses Aktarması Genelde ünsüzler arasında görülen bir olaydır. Buna kısaca ünsüzlerin kelime içinde yer değiştirmesi de denebilir. Bu olay da çoğu zaman konuşma diliyle sınırlıdır: kibrit>kirbit, toprak>torpak, ayran>aryan, yalnız>yanlız, yanlış>yalnış, dehşet>deşhet, kelebek>kebelek, satranç>santraç. 8.1.7. Orta Hece Ünlüsünün Değişmesi İkiden fazla heceli kelimelerde, orta hece durumunda ve sonunda ünsüz bulunmayan hecelerdeki geniş ünlüler (a,e), hecenin vurgusuz olmasına bağlı olarak daralıp (ı,i) şeklinde söylenirler. Bu durum giderek imlâda yerleşmektedir: başla-yorum> başlıyorum, gele-ceğim> geliceğim, toplama-yorum> toplamıyorum. Hatırlanacağı üzere, Ünlü Düşmesi konusunda vurgusuz orta hece dar ünlülerinin (ı,i,u,ü), düşebildiklerini söylemiştik. Burada aynı konumdaki geniş ünlülerin (a,e), daraldıklarını belirtmiş olduk.

8.1.8. İki Ünlünün Yan Yana Gelmemesi Türkçe kelimelerde, kelime içinde iki ünlü yan yana gelemez, birleşik kelimeler bu anlamda istisna teşkil ederler. Bu olay da konuşma dili sınırlıdır: soğuk>souk, doğan>doan, kağan>kaan. 8.1.9. Ünsüz İkizleşmesi Bir kelimedeki bir ünsüzün ikizleşerek söylenmesidir, yazı dilinde çok örneği bulunan bu olay, daha çok konuşma dilinde görülür: ana>anne, baba>babba, sekiz>sekkiz, şeker>şekker.

8.1.10. Yuvarlaklaşma Dudak ünsüzleri (b,f,m,p,v) komşuluğundaki düz ünlülerde (a,e,ı,i) görülen bir olaydır. Bu olay da konuşma dilinde görülür: baba>buba, fındık>funduk, pide>püde, evim>evüm. 8.1.11. Daralma Damak ünsüzleri (ğ,y), komşu ünlüler üzerinde daraltıcı etkiye sahiptirler. Bu olay daha çok (y) ünsüzü için geçerlidir: geymek>giymek, deyor>diyor, yoğurmak>yuğurmak.

8.2. Türkçe Kelimelerde Belli Başlı Ses Özellikleri 8.2.1.Uzun Ünlü Bulunmaması Türkçe asıllı kelimelerde uzun ünlü yoktur. Türkçenin tarihî lehçe ve şiveleri ile ağızlarında birincil uzun ünlü olmasına karşılık, yazı dilimizde uzun ünlü bulunmaz. Konuşma dilinde görülen uzunluklar ise, çoğu kez ses olaylarına bağlıdır: pek iyi>pekî, ağa bey>âbi, saat>sât. Yabancı dillerden dilimize geçmiş kelimelerde uzun ünlü bulunabilir: mâsum, şâir, hâkim, cânân.

8.2.1.Uzun Ünlü Bulunmaması O, Ö Ünlüleri Türkçe kelimelerde,(o,ö) ünlüleri yalnızca ilk hecede bulunabilirler:okul, kömür, ördek, odun. Bununla birlikte, şimdiki zaman eki -(I)yor, ilk hecenin dışında bir istisna olarak bu kuralı bozar: geliyor, alıyor, veriyor. Yabancı dillerden dilimize girmiş kelimeler bu kuralın dışındadırlar: kooperatif, otopsi, zooloji. İnce A Türkçede bulunmayan bu ses, dilimize yabancı dillerden girmiş kelimelerde görülür: harfler, dikkatli, hakikatsiz. Kapalı E Türkçenin tarihî lehçe ve şiveleri ile ağızlarında oldukça yaygın olarak kullanılan bu ünlü, e-i arası bir sestir. Yazı dilimizde kullanılmayan bu ses, ağızların etkisiyle konuşma dilimizde yer yer görülebilmektedir: dêmek>demek, yêmek>yemek, vêrmek>vermek, bêl>bel, êl>el.

Türkçede Bulunmayan Ünsüzler Dilimizde Türkçe kelimelerin hiçbir yerinde bulunmayan ünsüzler: J: Yabancı dillerden dilimize girmiş kelimelerde bulunur: jandarma, jilet, staj, jelatin. F: Yabancı dillerden dilimize girmiş kelimelerde bulunur: faiz, ifade, fosfor, fanatik, fayans. İstisna olarak yansıma (fır fır, fıs, fırıldak) ve ses değişimine uğramış birkaç kelimede (öbke>övke>öfke, yubka>yuvka>yufka) örneği vardır. H: Yabancı dillerden dilimize girmiş kelimelerde bulunur: hasret, hidrofor, ahlak, mahzen. İstisna olarak yansıma (hor hor, hırıltı,) ve ses değişimine uğramış birkaç kelimede (kangı>hangi, katun>hatun, takı>dahi) örneği vardır.

8.2.6. Türkçede Başta Bulunmayan Ünsüzler Türkçe asıllı kelimelerin başında şu ünsüzler bulunmaz: c, f, ğ, h, j, l, m, n, p, r, ş, v, z. C: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: cıvıl cıvıl, cas, civciv. F: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: fısıltı, fos, fırıldak. Ğ: Türkçe hiçbir kelimenin başında bulunmaz. H: Yansıma ve ses değişikliğine uğramış kelimelerde bulunabilir: hor, hoşt, hapşu, hangi, hatun, han. J: Türkçe hiçbir kelimenin başında bulunmaz. L: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: lakırdı, lıkır, loy loy. M: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: meh, mıncık, mucuk.

N: Yalnızca “ne” kelimesinin türevleri ve yansıma kelimelerde bulunabilir: niçin, nasıl, neden, nereye, ninni, nanay, nonoş. P: Yansıma ve ses değişikliğine uğramış kelimelerde bulunabilir: barmak>parmak, başa>paşa, pırıl, pır pır, parıltı. R: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: rap rap. Ş: Yalnızca “uş>şu” kelimesinin türevleri ve yansıma kelimelerde bulunabilir: şu, şöyle, şimdi, şiş, şakır, şap şap, şırıl şırıl. V: Yansıma ve ses değişikliğine uğramış kelimelerde bulunabilir: barmak>varmak, bermek>vermek, vızır, vız, vah. Z: Yalnızca yansıma kelimelerde bulunabilir: zır, zart, zıp..

Sonda Bulunmayan Ünsüzler Türkçe asıllı kelimelerin sonunda (b,c,d,g) ünsüzleri bulunmaz. Burada “ad” kelimesi bir istisna teşkil eder. Dilimizin bu kuralına, yabancı dilden dilimize girmiş kelimelerin büyük çoğunluğu da uyum sağlamıştır. Böylelikle kelime sonu (b,c,d,g) ünsüzleri, ötümsüzleşerek (p,ç,t,k) olurlar: kitab>kitap, isnad>isnat, ihrac>ihraç, aheng>ahenk. Süreksiz Ötümsüz Ünsüzlerin Ötümlüleşmesi Türkçe ve yabancı dillerden dilimize geçmiş kelimelerdeki, kelime sonu süreksiz ötümsüz (ç,k,p,t) ünsüzleri, ünlü veya ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında ötümlüleşerek (c,ğ,b,d) olurlar: ağaç-ı>ağacı, konak- a>konağa, inkılap-ın>inkılabın, fesat-ın>fesadın. Ancak bu kuralın çoğu tek heceli kelimelerde olmak üzere istisnaları vardır: çat-ı>çatı, yap-ı>yapı, yak-ı>yakı, seç-im>seçim. Başta Çift Ünsüz Bulunmaz Türkçe hiçbir kelime başında çift ünsüz bulunmaz. Bu tür kelimeler, yabancı asıllıdır: spor, tren, stop, tramvay.

Sonda çift Ünsüz bulunması Türkçe kelimelerin sonlarında çift ünsüz bulunabilir. Bu bazı ünsüz çiftleriyle sınırlıdır: ölç, Türk, kurt, yurt, sevinç, inanç, sars. Üç Ünsüz Bulunması Türkçe kelimelerin baş ve sonlarında üç ünsüz birlikte bulunmaz.Ancak kelime içinde, biri diğer heceye ait olmak üzere üç ünsüz bulunabilir: yurt-taş, alt-mış, üst-ten. Türkçede İnceltici Ve Daraltıcı Ünsüzler Türkçede (c,ç,s,ş,y) ünsüzleri, ünlüler üzerinde inceltici ve daraltıcı etkiye sahiptirler: bıçmak>biçmek, yaşıl>yeşil, gelme-yor>gelmiyor. Kesme Türkçe asıllı kelimelerde kesme yoktur. Dilimize Arapça’dan girmiş kelimelerde görülür: te’kit, def’a, neş’e, san’at. Bugün imlâda artık gösterilmeyen kesme, söylenişte belli belirsiz olarak almıştır.

Bölüm (Hafta) Özeti Ses olaylarının çoğu yazı diline geçmemiş, konuşma dili için geçerli olan durumlardır. Türkçe asıllı kelimelerde uzun ünlü yoktur. Türkçenin tarihî lehçe ve şiveleri ile ağızlarında birincil uzun ünlü olmasına karşılık, yazı dilimizde uzun ünlü bulunmaz. Türkçe asıllı kelimelerin sonunda (b,c,d,g) ünsüzleri bulunmaz. Türkçe kelimelerin baş ve sonlarında üç ünsüz birlikte bulunmaz. Türkçe asıllı kelimelerde kesme yoktur.

Değerlendirme 1. Türkçede sonu ‘p,ç,t,k’ ünsüzleriyle biten kimi tek heceli sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında yumuşamaya uğramazlar. Bu kurala uymayan sözcükler de vardır. Aşağıdakilerden hangisinde bu açıklamayla ilgili bir yazım yanlışı yapılmıştır? A)Bu çorbanın tatını başka hiçbir çorbada bulamazsın. B) Saçı öylesine uzundu ki kimse taramak istemedi. C) Her Pazar maça gitmek ister; ama hiç izin alamazdı. D) Binanın üçüncü katı geçen yıl kiraya verilmişti. E) Suçunu bağırıp çağırarak bastırmak istedi.

2. “Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur.” mısralarındaki “hükmüm” kelimesinde görülen ses olayı aşağıdakilerden hangisinde yoktur? A) Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı. B) Bu toprak bir devrin battığı yerdir. C) Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın. D) Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler. E) Ağır ağır ineceksin bu merdivenlerden.

3. “Türkçe asıllı kelime köklerinde, bazı istisnalar dışında, aynı cinsten iki ünsüz yan yana gelmez.” Türkçe’nin bu ses özelliğine, aşağıdaki altı çizili kelimelerden hangisi örnek olarak verilebilir? A) Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan. B) Kendi gök kubbemiz altında bu bayram sabahı. C) Görünür halka bu günlerde teselli gibi o. D) Cennette bugün gülleri açmış görürüz de. E) Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.

4. “Kaç mevsim bekleyim daha kapında Ayağımda zincir, boynumda kement.” mısralarındaki “ayağımda” kelimesinde görülen ses olayı aşağıdakilerden hangisinde vardır? A) Düşüyor yapraklar , geçiyor çağlar. B) Bıraktığımız o izler hiç gömülmeyecektir. C) O şehirden sımsıcak bin selâm gelir. D) Gider ayaklarına gözlerimi sürerdim.

5. Aşağıdakilerden hangisinde “birleşik fiillerde görülen ses türemesi olayı” yoktur? A) Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde. B) Kendini bilen insan, affetmeyi de bilir. C) Hissettiklerimizi beden diliyle daha iyi anlatabiliriz. D) Zannetmek, bizi yanılgılara düşürebilir. E) Ayağımdaki sancıyı birden hissettim.

Değerlendirme 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı soru sıfatı ile sağlanmıştır? A) Biraz önce de sen mi aradın? B) Paranın hepsini düşürdüğümü nasıl söyleyeceğim babama? C) Giymeyecektin de ne diye aldın bu gömleği? D) Törende gençlik adına konuşmayı kim yaptı? E) Mektup hangi şehirden postaya verilmiş?

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde adeylem (isim-fiil) vardır? Bu gezi.unutulmaz bir gezi oldu. Geçmiş günleri andıkça umutlanırım. C) Geçerken şöyle bir uğrayayım dedim. D) Bu kitabı mutlaka okumanı isterim. E) Alarm çaldığında odamızda uyuyorduk.

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil vardır? Bir demet çiçek alıp hastaneye gitti. Şu büyük eve taşınmak için uğraşıyorum. C) Köyün eski muhtarıyla görüşmek istiyordu. D) Arkadaşına böyle davranman doğru değil. E) Konuşan öğrencileri ikinci kez uyardı.

4. Aşağıdaki mısraların hangisinde isim tamlaması yoktur 4. Aşağıdaki mısraların hangisinde isim tamlaması yoktur? A) Birden dağın sırtında atlılar belirecek. B) Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek. C) Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem. D) Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader. E) Üç katlı ahşap evin her katı başka alem.

5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde sıfat tamlaması yoktur? A) Mavi gökler, kül rengi bulutlarla kapanık. B) Dertsiz aşık, diyar diyar dolanmaz. C) Bir ulu ağaçtan bir yaprak düştü. D) Şu yalan dünyaya ben niye geldim. E) Dökülmeye başladı damlalar ince ince.

Kaynaklar GÜLSEVİN, Gürer vd., Türk Dili I-II, Afyon Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Yayını, Afyonkarahisar, 2008. Türk Dil Kurumu, İmla Kılavuzu, Ankara,2000. Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara, 2000 Türk Dil Kurumu, Yabancı Kelimelere Karşılıklar, Ankara, 1998.