Türkiye’de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı ova ve platolar, dağlık alanlar, akarsular tarafından derince yarılmış araziler, eğim derecesi çok fazla olan yüzeyler, dar kıyı düzlükleri bulunur. Bu farklı özellikteki arazilerin kullanım durumları da birbirinden farklıdır. Örneğin; > Ülkemizdeki delta ovaları önemli tarım alanlarıdır. Bu ovalardaki yerleşmeler yakın zamanda büyümüş sanayi faaliyetleri yoğunlaşmıştır. > Vadi kenarlarında yer alan ovalarda da tarım faaliyetleri yoğundur. Ova ile dağlık alanlar arasındaki sahalarda yerleşim birimleri kurulmuştur. Türkiye’de tarıma uygun olduğu halde sanayinin çok yoğun olduğu ovalar da vardır. İzmit – Çayırova ve Dilovası gibi. > Özellikle Orta Anadolu’da hayvancılık amacıyla kullanılan platolarda tarım faaliyetleri yapılmaya başlanmış, kır yerleşmeleri ve orta büyüklükteki kent yerleşmelerinin sayısı artmıştır. > Batı Karadeniz’deki platolar tarım ve ormancılık faaliyetlerinde kullanılmaktadır. > Güneydoğu Anadolu platoları İle Akdeniz Bölgesi’ndeki Taşeli ve Teke platolarında hayvancılık faaliyetleri yapılmakta bu amaçla oluşmuş kır yerleşmeleri bulunmaktadır. > Volkanik sahalardaki ova ve platolarda ise verimli toprakların bulunması nedeniyle tarım faaliyetleri gelişmiş, yerleşmeler büyümüştür. > Anadolu’nun doğusunda topografya şartlarına bağlı olarak birçok yer baraj sahası olarak değerlendirilmiştir.
> Topografya şartlarının uygun olduğu, kış aylarında kar kalınlığının fazla olduğu dağlık alanların bir kısmı kış sporlarında kullanılmaktadır. > Doğu Karadeniz’de doğal güzelliklere sahip bazı yerler mesire alanı olarak veya yayla turizminde kullanılmaktadır. > Yeraltı kaynakları bakımından zengin sahalar maden çıkarma ve işletme amacıyla kullanılmaktadır. > Kıyı bölgelerimizdeki arazinin bir kısmı turistik tesislerin inşası için kullanılmıştır.
1. Delta ovaları önemli tarım alanlarıdır. Son yıllarda sanayi tesisleri ve yerleşim birimlerinin işgaline uğramaktadır. Örnek; Çukurova, Bafra ve Çarşamba Ovaları. 2. Ulaşım ağlarının gelişmesi ile birlikte kıyı kesiminde turizm etkinlikleri canlılık kazanmış, tarım arazileri turistik tesislerin işgaline uğramıştır. Örnek: Antalya – Alanya arası.
3. Vadi tabanlarında yer alan alüvyal ovalarda tarımsal etkinlikler yoğunlaşmış ve ova ile yamaçlar arasında yerleşim birimleri kurulmuştur. örnek: Antakya, Erzincan, Bursa ovaları. 4. 1950’li yıllara kadar genellikle hayvancılık amacıyla kullanılan plato alanlarında tarımsal faaliyetler gelişmiş, ve çevelerinde yeni yerleşim alanları artmıştır. Örnek: İç anadolu platoları.
5. Volkanik alanlardaki ova ve platolarda verimli toprakların etkisiyle tarım ve yerleşme gelişmiştir. Örnek: Kayseri,Iğdır çevresi. 6. Güneydoğu Anadolu’da fianlıurfa platosu ile Akdeniz Bölgesi’ndeki Taşeli ve teke platoları tarıma elverişli olmadıklarından daha çok hayvancılık amacıyla kullanılırlar.
7. Ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu iklim ve yüzey şekilleri bakımından hidroelektrik potansiyeli yüksektir. dağlar arasındaki birçok yer baraj sahası olarak kullanılmaktadır. Örnek: Keban, Karakaya, Atatürk barajları. 8. Ülkemizde kar kalınlığının fazla ve arazinin engebeli olduğu alanlarda kış sporları amacıyla kullanılmaktadır.Örnek: Uludağ, Ilgaz, Kartalkaya, Palandöken gibi.
9. Dağlık alanlarda bazı araziler maden çıkarma ve Taş ocağı olarak kullanılmaktadır. 10. Doğal güzelliklere sahip dağlık alanlar ise mesire yeri ve yayla olarak kullanılmaktadır. Örnek: Toroslar–Doğu Karadeniz dağları.
11. Bazı engebeli alanlar yerleşim amacıyla kullanılmaktadır 11. Bazı engebeli alanlar yerleşim amacıyla kullanılmaktadır. Örnek: Mardin, Ankara. 12. Ülkemizde dağların güney yamaçlarında kalan alanlarda tarım ve yerleşme faaliyetleri daha yoğundur. (bakı etkisi)
ARAZİ KULLANIMININ ÇEVRESEL ETKİLERİ Doğal kaynakların kullanımının çevreye verdiği olumsuz etkilerin artmasında arazi kullanımındaki yanlışlıkların önemi büyüktür. Plansız arazi kullanımının; toprakların erozyona uğraması, buna bağlı olarak sel ve taşkınların oluşması, taşınan toprakların verimli arazileri, barajları, limanları doldurması, verimli toprakların çoraklaşması, kırsal kesimden kentlere göçlerin artması gibi birçok ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri vardır. Bu durum doğal kaynakların bozulmasına ve ülkelerdeki sürdürülebilir kalkınmanın tehlikeye girmesine yol açmaktadır.Bütün bu olumsuzlukları engellemek için araziden yararlanan tarım, ormancılık, hayvancılık, sanayi, yerleşim ve ulaşım gibi sektörlerin çalışma alanlarının bir plan dahilinde belirlenerek arazi kullanım haritasında belirlenmesi gerekir.
A. ARAZİ PLANLAMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR – Arazinin mevcut bitki örtüsü, toprak, yerleşme ve toprak durumunu gösteren ve gelecekteki durumunu yönelik olan haritalar hazırlanmalıdır. – Hedef belirlenmelidir. – Arazi yetenek sınıflandırılmasıyla ilgili etütler yapılmalıdır. – Doğal ve beşerî yapılarla ilgili riskler göz önünde bulundurulmalıdır. – Alt yapıçalışmalarına öncelik verilmelidir. – Bölge halkının ihtiyaçları göçönünde bulundurmalıdır. – Araziden en üst düzeyde verim almaya yönelik projeler geliştirilmelidir. – Uygulanacak projenin bölge halkıüzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri tespit edilmelidir. Bunlar için alternatif çözümler üretilmelidir. – Projelerin doğaya olan olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek çözümler üretilmelidir. Uygulama aşamasına geçilmelidir.
B. ARAZİ PLANLAMASININ ÇEVRESEL ETKİLERİ Arazi planlamasında çevresel etkilerin göz önünde bulundurulması, doğal kaynakların sürüdürülebilir bir şekilde yararlanmak için gereklidir. Bu durum gözardı edildiğinde, doğal ve beşerî yapılar büyük zararlara uğramaktadır. Örneğin, Konya şehrinin kuzey ve kuzeydoğusunda kurulan organize sanayi bölgelerinin kurulmasında şehrin hakim rüzgâr yönü hesaba katılmamıştır. Konya’nın hakim rüzgâr yönün organize sanayi bölgelerinin bulunduğu kuzey ve kuzeydoğudan güney ve güneydoğu yönüne doğrudur. Bu durum, özellikle kış aylarında şehirdeki hava kirliliğini artırmaktadır. Sanayi bölgeleri şehrin güney ve güneydoğu tarafında kurulmuş olsaydı bu durum yaşanamayacaktı. Yanlış arazi kullanımına diğer bir örnek ise Elazığı şehridir. Şehirdeki çimento fabrikası, şehrin gelişme durumu hesaplanmadan verimli tarım arazileri üzerine 1955 yılında inşa edilmiştir. Ancak günümüzde nüfus artışıyla birlikte şehrin yerleşim alanı genişlemiş ve çimento fabrikası bugün şehir içinde kalmıştır. Buna bağlı olarak fabrikanın yaydığı tozlar hem insan sağlığını hem de çevredeki tarım faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak yanlış arazi kullanımı doğal bir felakete dönüşmektedir.