Konu 3: ARAZİ KANUNNAMESİNE GÖRE TOPRAK REJİMİ
ARAZİ KANUNNAMESİNE GÖRE TOPRAK REJİMİ Arazi Kanunnamesi’’,ülkemizde yasalaştırma devinimleri yönünden önemli bir adımdır.Daha önceleri Toprak Huku ku ile ilgili kurallar çeşitli ve dağınık yasalarda yer almıştı. Bu yasayla ilk kez toprakla ilgili mevzuat sistematik bir bi çimde düzenlenmiş oluyordu.’’Ancak yasa yalnız bir kısım toprakları ele almakla yetinmiş,mülk topraklar hakkında ise fıkıh kurallarına yollamada bulunmuştur.
Arazi Kanunnamesine göre ülke toprakları beş kısma ayrılmıştır.Bunlar, 1-Arazi-i memluke(mülk topraklar) 2-Arazi-i emiriye(miri topraklar) 3-Arazi-i mevkufe(vakıf topraklar) 4-Arazi-i metruke(metruk topraklar) 5-Arazi-i mevat(ölü topraklar)
1-MÜLK TOPRAKLAR Kanunun çizdiği sınırlar içerisinde kimsenin iznine ihtiyaç duymadan, üzerine ağaç dikme, bina yapma, satabilme, bağışlayabilme ve miras bırakabilme gibi istenildiği şekilde kullanılabilen arazilerdir.Yani mülki yeti ve kullanım haklarının herhangi bir şarta bağlı olmaksızın aynı kişiye ait olduğu arazilerdir. Bir başka ifade ile kişilerin üzerinde mutlak mülkiyete sahip olduğu arazilerdir.
Arazi Kanunu ikinci maddesinde mülk toprakları dört kısımda incelemektedir: 1.Köy ve Kasaba Sınırları İçerisinde Bulunan Mülk Topraklar:Büyüklüğü ne kadar olursa olsun köy veya kasabanın içinde bulunan araziler ile köy veya kasabanın kenarlarında bulunup büyüklüğü en fazla ya rım dönemi geçmeyen ve kiler,ahır,kuyu gibi evi tamam lar mahiyette olup,kuyu kazmak,odun koymak gibi çeşit li amaçlar için kullanılan yani oturulan evi tamamlayan bölümlerdir.
2.Satış Sözleşmesi(Temlik-i Sahih)ile Miri Arazi den Ayrılarak Mülkiyete Dönüşen Topraklar: İslam hukukuna uygun bir satış sözleşmesi ile edi nilen mülklerdir.Şer’i izne ve kamu yararına bağlı olarak,miri araziden belirli bir miktar ayrılarak şa hışlara satılmış ve bedeli peşin olarak alınmıştır. Ancak bu durumun bazı şartları vardır.Bu şartlar şu şekilde sıralamak mümkündür: -Şer’i hukukun izin vermesi gerekir.Çünkü miri ara zi padişahın satış hakkı bakımından yetim malına benzetilmektedir.
-Kamu yararının sağlanması gerekir. -Satılacak miri arazinin tayin edilerek belirtilmesi gerekir. -Vakıf,mevat ve metruk arazi satılamadığı için, satılacak toprağın miri araziden olması gerekir. -Satış bedelinin peşin olarak alınması gerekir. -Satış sözleşmesi her iki tarafa da sorumluluk yük lediğinden mutlaka satış sözleşmesi yapılmalıdır.
3.Öşürlü topraklar:Kendi rızaları ile Müslüman olanlara veya savaş yolu ile fethedildikten sonra Müslüman gazilere mülk olarak verilen araziler olup bu tür topraklar,fetih sırasında Müslümanla ra temlik olunmuş hakiki mülklerdir.Öşri toprakla rın gelirinin genellikle 1/10’i devlete ayrılmıştır.
4.Haraçlı topraklar:Haraç denilen vergiyi ödemek zorunda olan topraklardır.Haraç,öşür gibi olmayıp devlete gelir getiren bir vergi niteliğindedir.Bu çeşit topraklar fethedilen yerlerde gerek fetihden önce gerek sonra müslüman olmayan asıl yerli ahalinin elinde bırakılmış topraklardır.Haraçi toprak lar iki türlü olurlardır.Bunlar: 1.Harac-ı Mukaseme denilen vergiydi ki,ürüne göre alınırdı,bu da ürünün 1/10’undan yarısına kadar değişebilirdi.
2.Harac-ı Muvazzaf denilen vergiydi ki bu değiş mezdi.Ürün ne olursa olsun önceden saptanan bu vergi her yıl ödenmeliydi.
2-MİRİ TOPRAKLAR Mülkiyeti devlete ait olan,tasarruf şekli ise devlet tarafından düzenlenen topraklardır.Tarıma elveriş li toprakların büyük bir kısmı miri araziden sayıldı ğı gibi tabu ile tasarruf edilen tarlalar,çayır ve ko rular,yaylak-kışlık ve benzeri yerler de miri toprak lardan sayılır.Devlete ait olan miri arazi,gelirlerinin ve tasarruf hakkının kullanılması açısından ikiye ayrılabilir.Bunlar:
Arazi-i Miriye-i Sırfa:Geliri tamamen hazineye ait olan arazilerdir. Arazi-i Miriye-i Mevkufe:Sadece geliri veya hem geliri hem de kullanım hakkı ya da sadece kullanım hakkı belli bir amaca tahsis edilmiş olan arazilerdir.
Yurttaşlar Yasasının kabulünden önceki dönemde tarım topraklarının bir kısmını kapsayan miri top raklar üzerinde kişilerin mülkiyet hakkı yoktu. Devlet telviz denilen özel bir sözleşmeyle bu top raklar üzerinde egenim hakkını kişilere devrederdi. Telviz sözleşmesiyle toprağın yararlanma hakkı kişi lere devredilirken,onlardan toprağın bedeline yakın peşin para alınırdı.
3-VAKIF TOPRAKLAR İslam hukukundaki vakıf kurumu özellikle Osman lılar sayesinde büyük bir gelişme göstermiştir. Osmanlı toplumunda vakıflar yoluyla başka mülki yet ilişkilerinden bir kaçamak yolu bulunmakta ve böylece özel mülkiyete yaklaşılmaktadır.Vakıf yoluyla mülk, mücadeleden kurtarıldığı gibi bölün meye uğramadan ve vesaret vergisi de vermeden mirasçılara kalabiliyordu.Ancak hayır vakıfları yoluyla da bölgesel kamu hizmetlerinin gelişmediği dönemlerde vakıflar birçok kamu hizmetlerinin görül mesini sağlamıştır.
Vakıflar vakfedilen arazinin mülk olup olmaması na göre ikiye ayrılmıştır. 1-Sahih(hakiki)Vakıflar:, vakıf yapma ehliyet ve yetkisine sahip olan bir kimsenin, kendisine ait olan mülk araziyi belirli bir amaca tahsisinden doğan vakıflardır. 2-Tahsisat Şeklinde Olan Vakıflar(Vakf-ı İrsadi): Miri arazinin belirli bir kısmının gelirinin veya kullanım hakkının ya da her ikisinin birden, padişah tarafından veya padişahın izni ile bir başkası tarafından, belirli bir amaç için tahsis edilmesidir. Bu tür arazinin mülkiyeti devlette kalmakta ve miri araziye uygulanan hükümler, bu tür araziler için de geçerli olmaktadır.
4-METRUK TOPRAKLAR Günümüzde kamu malları olarak kabul edilen bu araziler, halkın veya belirli bir köy ya da kasaba halkının tamamının hizmetine sunulan pazar, panayır, yol, köprü, mera, yaylak, kışlak gibi yerlerdir.2 tür metruk arazi vardır: 1-Halkın Çoğunluğunun Faydasına Tahsis Edilen Yerler:İnsanlar için terk olunmuş yollar,köprüler, mesire yerleri,Pazar yerleri panayır gibi herkese açık olan yerlerdir.
2-Bir veya Birkaç Köy ya da Kasaba Halkının Faydasına Tahsis Edilen Yerler:Mera, yaylak, kışlak, harman gibi yerlerdir. Bu yerlerden yararlanma hakkı, sadece bu yerlerin kendilerine tahsis edildiği halka ait olup, başkalarının buralardan yararlanması yasaktır.
Metruk Arazinin Bağlı Olduğu Hukuki Düzen Metrûk arazi, bir tasarruf veya mülkiyet hakkına konu olmayıp, başkalarına zarar vermemek şartı ile herkes bu yerlerden faydalanabilir. Ancak hiç kimse bu yerler üzerinde fiili ya da hukuki bir tasarrufta bulunamaz. Bu yerler alınıp satılamaz ve devlet tarafından herhangi bir şahsa veya cemaate tahsis edilemez. Metrûk araziye tecavüz halinde, bu konuda şahısların ehil olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu araziden faydalananlar dava açabilirler.
5-MEVAT(ÖLÜ)TOPRAKLAR Hiç kimsenin tasarrufunda bulunmayan, metrûk arazi sıfatını taşımayan, köy ve kasabalardan uzakta bulunan, taşlık, kıraç, ekilip-biçilmeyen, ıssız ve boş arazilerdir.
Mevat Arazinin Bağlı Olduğu Hukuki Düzen Bir yerin mevat araziden sayılıp sayılmaması, o arazinin ihya edilip edilemeyeceğine bağlıdır. İhyanın şartları arasında; padişahın izni olması, ihya olarak kabul edilen bir fiilin içrası ve ölü araziyi ihya için izin alan kimsenin üç yıl içinde bu araziyi ihya etmesi gerekir. Ölü araziyi ihya eden kimse, toprağın ancak kullanım hakkına sahip olmakta, toprağın mülkiyeti devlete geçmektedir. Diğer bir ifade ile ihya edilen ölü arazi, miri arazi vasfını kazanmaktadır.
TOPRAK ÇEŞİTLERİNİN DEĞİŞMEZLİK KURALI Yukarıda Arazi Kanununun öngördüğü ve kısaca ele alınan beş toprak çeşidinde mal olan bunların değişmez oluşlarıdır.Yani kural olarak,örneğin mülk ya da metruk bir toprak bu niteliği korur ve başka bir türe dönüşemezdi.Ancak toprak çeşidinin değiş mez olduğu kuralının bazı istisnaları vardır.Bunlara Kısaca değinmek gerekirse:
1-Mülk toprakların çeşit değiştiremeyeceklerinin İki istisnası vardır.Bunlardan birincisi,eğer devlet mirasçı niteliğiyle köy ve kasaba toprakları dışında başka mülk toprakların mirasçısı olursa bunlar miri topraklar arasına girerdi.İkincisi ise mülk topraklar belirli koşullar altında vakfedilince,mülk toprak çeşidinden çıkıp sahih vakıf niteliği kazanmasıdır. 2-Miri toprakların çeşit değiştiremeyeceklerinin tek istisnası sahih temlikti.Sahih temlik işlemiyle miri toprak,2.bentte görülen mülk topraklar arasına girmekteydi.
3-Sahih vakıf toprakların da tür değiştiremeyecek leri kuralının tek istisnası vardır.Bazı ağır koşullar altında,vakıf bir yer satılıp burası mülk olurdu.Buna istibdal denirdi.Özellikle vakfın amacının artık ger çekleştirilememesi ya da bunun gereksiz olduğu durumlarda bu yola başvurulurdu. 4-Metruk toprakların çeşit değiştiremeyeceğinin tek istisnası ise yol fazlalarının satışı durumunda olmaktaydı.Yani bir yol artık kullanmaktan çıkınca bazı koşullar altında kişilere satılır ve satılma yoluyla metruk topraklıktan çıkarak mülk topraklar arasına girmekteydi.
5-Ölü topraklar da,yukarıda değinilen ihya kurumu yoluyla çeşitlerini değiştirirdi.Eğer ölü toprak sadece yararlanma hakkı için ihya edilmişse bu durumda miri toprak olurdu.Eğer ölü toprak sadece yararlanma hakkı için değil de mülkiyet hakkını elde etmek için ihya edilmişse,bu durumda mülk topraklar arasına girerdi.