YEDİ MEŞALECİLER(1928). YEDİ MEŞALECİLER(1928)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
İÇİMİZDE YAŞIYOR MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ( SONSUZA KADAR)
Advertisements

1/20 Yazı Türleri “Seçilmiş bir konu üzerinde, yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunu bildiren yazılara denir.” Yukarıda hangi türün tanımı yapılmıştır.
YEDİ MEŞALECİLER Edebiyatımızda 1930’lara geldiğinde yeni bir yazın çığırı açmak girişimiyle karşılaşılır.Milli Edebiyatçıların sığlıklarına ,gerçekçilikten.
BİR ÖYKÜMÜZ VAR.
1) Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı.
TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
BİYOGRAFİ- OTOBİYOGRAFİ Doruk Dİlek Serhan Yüce
5. SINIF TÜRKÇE KONU ANLATIMI
Kitabın konusu: Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ.
Öykü ( Hikaye ).
Hayatı Edebiyat Yaşamı Eserleri Ödülleri
GARİP AKIMI (I. YENİ).
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
DESTAN, HALK HİKAYESİ, MESNEVİ
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
Döneme adını veren Tanzimat Fermanı’nın 1839 da ilan edilmesine rağmen Tanzimat Edebiyatı neden 1860 yılında başlar ??
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
TÜRKÇE / Düşünce Yazıları (Biyografi-Otobiyografi)
Cumhurİyet dönemİ EdebİyatI.
1. Aşağıdaki yargılardan hangisinin nedeni belirtilmemiş
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
EDİP CANSEVER.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU VE YABAN
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
OTUZ BEŞ YAŞ ŞAİRİ ( ).
KOMPOZİSYON YAZMA GİRİŞ BÖLÜMÜ.
Tanzimat dönemi öğretici metinler
GÖKÇEN DOĞAR HAZIRLIK B 179
SÜLEYMAN TARIK BUĞRA ( 2 EYLÜL ŞUBAT 1994 )
CAHİT SITKI TARANCI DESEM Kİ ... Desem ki... İnan bana sevgilim inan,
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( )
Kelime Türleri İsim soylu sözcükler de yediye ayrılır:
İslami Dönemde İlk Dil ve Edebiyat Ürünleri
ORHAN VELİ KANIK MEHMET ALİ SEL.
NAMIK KEMAL.
SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL.
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
İSİMLER (ADLAR) Varlıkları veya kavramları karşılayan sözcüklerdir.
SELÇUK TÜREYEN SELÇUK TÜREYEN DERİNCE 19 MAYIS ANADOLU LİSESİ UZMAN TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.
Garip Akımı Birinci Yeniciler
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ( ) Naturalizm’in temsilcisidir. Ahmet Mithat geleneğini sürdürür. Dili sadedir. Kahramanlarını çevrelerinin.
Mehmet ÖZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğreetmeni
Servet-İ fünun edebİyatI
NÂZIM HİKMET RAN ( ) Selanik'te doğmuştur.
Cumhuriyet Dönemi Roman ve Hikâye -Bu dönemde roman ve hikaye cumhuriyet düşüncesi etrafında biçimlenmiştir. -O dönemdeki sosyal ve siyasi ortamı yansıtır.
Garipçiler (1. Yeniçiler) Geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğdu Garip atıl kitapta görüşlerini ortaya koymuştur Şiirde her kurala karşı çıkmışlardır.
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU İstanbullu Hoca olarak da anılan Reşit Efendi hangi romanın kahramanıdır?
D İ VAN-I H İ KMET EDEBıYAT PROJE ÖDEVI. DIVAN- ı HIKMET NEDIR ? K ı SACA TAN ı YAL ı M -> Ahmed Yesevi’nin söyledigi “hikmet” adlı siirleri bir araya.
ENVER AYSEVER ‘’Yazarlık sabır, beceri ve süreklilik gerektiren bir işçilikse eğer, bunun yineleneceği ortamın nasıl olduğunun pek önemi yoktur. Çalışkan.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ( )
ALİ CANİP YÖNTEM ( ).
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
EDİP CANSEVER.
GÖKÇEN DOĞAR HAZIRLIK B 179
KARACAOĞLAN.
CAHİT SITKI TARANCI. 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır'da Camiikebir mahallesinde doğdu, 12 Ekim 1956 tarihinde Viyana (Avusturya)'da öldü. Asıl adı "Hüseyin.

Hazırlayan:Ayşe Ulusoy
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI
HÜSEYİN SUAT YALÇIN. ■Hüseyin Cahit Yalçın'ın ağabeyi. Tıbbiye'yi bitirdikten sonra (1886), bir süre Midilli ve İstanbul'da hekimlik yaptı. Uzmanlık.
ZIYA GÖKALP (23 MART EKIM 1924). Ziya Gökalp, özellikle Milliyetçilik ve Türkçülük üzerine kaleme aldı ğ ı eserleri ile ünlenmiştir. 18 yaşında.
EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ Adı:Ömer Soyadı:Koca No:284 Sınıf:10/H.
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu. İlköğrenimine Kudüs'te başladı ve Kırklareli'nde devam etti. Lise öğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamladıktan.
( ) HAYATI Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1889 yılında Mısır’ın Kahire şehrinde doğmuştur. Sanat hayatına Fecriati topluluğunda başlayan sanatçının,
KARACAOĞLAN
Öykü ( Hikaye ). Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak farklı bir kurguyla anlatılmasına "öykü (hikâye)"
Sunum transkripti:

YEDİ MEŞALECİLER(1928)

Yedi Meşaleciler 1928 yılında yayımladıkları Yedi Meşale adlı dergi ile adlarını duyuran altı şair ve bir öykü yazarından oluşan topluluktur.

BU TOPLULUK CUMHURİYET DÖNEMİNİN İLK EDEBİ TOPLULUĞUDUR.

Şiirle ilgili görüşlerini (poetikalarını) çıkardıkları Yedi Meşale adlı kitabın ön sözünde açıklayan ve Fecr-i Ati’den sonra bir beyanname ile ortaya çıkan topluluktur.  

Bu eser size her türlü müşkilâta rağmen yalnız sanat aşkıyla çalışan birkaç gencin bir senelik edebî mahsulünü takdim ediyor.Yazılarımızı müştereken neşretmemizin sebebi memleketimizde son edebî cereyanları gösterecek toplu bir eser vücuda getirmek arzusudur. Biz bu eserle, gençliğin yazılarını takip etmek külfetine bile girmeden,yalnız fuzulî bir tefahur ve malumat-füruşlukla "Edebiyatımız öldü, ölüyor!" diye kıyametler koparan bazı sanat kâhinlerine yanıldıklarını isbat etmek istiyoruz.Hem gazete sütunlarını ve hem de karilerin sabrını suistimal ederek boş sözlerle vakit geçirmedense cevabımızı müsbit bir misalle vermeyi tercih ettik. Mamafih zannedilmesin kı biz, kendilerini dev aynasında görenlerdeniz.Hayır, cihan edebiyatına nazaran ne kadar ehemmiyetsiz kaldığımızı pek âlâ takdir ediyoruz. Yalnız göğsümüzü gere gere söyleyebiliriz ki taklitten, edebiyatın bu baş belâsından kendimizi kurtarmayı en büyük vazife bildik. Yazılarımızda ne dünün mızmız ve soluk hislerini, ne son zamanlarınrenksiz ve dar Ayşe, Fatma terennümünü bulacaksınız. Biz her şeyden evvel duygularımızı başkalarının manevî yardımına muhtaç kalmadan ifade etmeye çalıştık. Eğer muvaffak olduysak, bu da bize kâfi bir şeydir.Yazılarımızı tedkik ediniz; kendi dar hususiyetimize, aşkımıza, sevinç ve kederlerimize ne kadar az yer verilmiş olduğunu göreceksiniz. Hem artık bugünkü nesil hislerin aynen terennümünden zevk almıyor. Meselâ ıztırabı niçin bir kahkaha şeklinde anlatmayalım. Bazan öyle tebessümler vardır ki en derin hıçkırıklardan fazla elem ifade ederler. Ye sonra mevzularımızı da kabil olduğu kadar genişletmeye çalıştık."Hep aynı vefasız sevgiliden başka bahsedecek bir şey bulamıyormusunuz?" diyenlere, onu bize değil, bizden evvelki nesillere sormaları daha münasip olacağını hatırlatmak isteriz. Kariler aynı his ve fikirlerin değiştirile değiştiıile kendilerine sunulmasındanbıktılar, usandılar. îşte biz edebiyatta bu çürük zihniyetle mücadele etmek istiyoruz. Canlılık, samimiyet ve daima yenilik : Bizi müşterek bir eser neşrine teşvik eden fikirlerimizi bu suretle izah edebiliriz. Hakikî bir sanat eseri vücuda getirmek için yazılarımızı sıkı bir tasniften geçirdik ve mümkün olduğu kadar teksif edilmiş bir eser eldeetmeye çalıştık.Eline her kalem alanın neşriyat sahasına atılarak kari bulduğubu zamanda sanat eserlerini bekleyenlerin de bulunduğunu biliyor ve eserimizi onlara ithaf etmekle büyük zevk duyuyoruz."

Yedi Meşalenin Özellikleri -      Meşale dergisi etrafında toplanan bu yedi genç şair, Cumhuriyet döneminin ilk topluluğunu oluşturdular. -          Beş Hececiler’in sanat anlayışlarını gerçekçilikten uzak görmüşler, sanatta yenilik yapmak gerektiğini savunmuşlardır. -          Canlılık, samimiyet, süreklilik yenilik yapmak gerektiğini savunmuşlardır. -          Pek çok türde vermişler ama somut eserler ortaya koyamamışlardır. -          Yedi Meşaleciler sanat aşkını her şeyden üstün tutmuşlardır. Özgün sanat ürünleri verebilmek için taklitten kaçınmışlardır. -          Olaylara gerçekçi yaklaşmak istemişler; eserlerinde edebi sanattan uzak durmuşlardır. -           Yedi Meşalecilerin şiirlerinde izlenimci bir ressam izini görmek mümkündür. -          Son dönemlerinde, sanat akımlarından etkilenmişler; bağımsız olarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. İçlerinde Ziya Osman Saba, şiir yazmayı sürdürmüş tür. Kenan Hulusi hikâye yazmaya başlamıştır.

Sabri Esat Siyavuşgil Cevdet Kudret Solok Kenan Hulusi Koray Vasfi Mahir Kocatürk Muammer Lütfi Bahşi Ziya Osman Saba Yaşar Nabi Nayır

ZİYA OSMAN SABA Doğum 30 Mart 1910 İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu Ölüm 29 Ocak 1957 (46 yaşında) İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti

30 Mart 1910 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi 30 Mart 1910 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Binbaşı Osman Bey, Paris askeri ateşesi idi. Sekiz yaşında iken annesini kaybetti. Bu kaybın hüznünü hep hisseti ve eserlerine yansıttı. Ziya Osman, dokuz yaşında yatılı öğrenci olarak kaydedildiği Galatasaray Lisesi'nden 1931'de mezun oldu. İlk şiiri 1927'de, lise öğrencisi iken Servet-i Fünun'da Ziya imzasıyla yayınlandı. Lisede bir yıl sınıfta kalınca bir alt sınıftaki Cahit Sıtkı ile tanışma fırsatı bulması, edebiyat dünyasında ender görülen bir dostluğun oluşmasını sağladı. Dostu Cahit Sıtkı'nın öğrencilik yıllarından itibaren kendisine yazdığı mektupları bir araya getirmesi ile ilk basımı 1957'de yapılan Ziya'ya Mektuplar adlı ünlü kitap oluşmuştur. 1928'de altı lise arkadaşı ile birlikte (Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi, Kenan Hulusi) Yedi Meşale isimli ortak kitap yayımladılar. Ziya Osman, kitabın başarısı üzerine Yusuf Ziya'nın desteğiyle çıkarılan ve yayımı sekiz ay süren aynı isimdeki derginin kurucu yazarları arasında yer aldı. Ömrü boyunca topluluğun şiir anlayışına bağlı kalan tek Yedi Meşaleci oldu. Derginin kapanmasından sonra şiirlerini Milliyet ve İçtihat'ta yayımlattı. Varlık Dergisi'nin kurulmasından sonra ise metinlerini orada yayımlatmaya başladı.

Ziya Osman Saba'da belirgin olan,anılarına bağlılığıdır Ziya Osman Saba'da belirgin olan,anılarına bağlılığıdır. Şiirlerindetemayı, çoğunlukla geçmişe, özellikle çocukluk günlerine özlem oluşturur. 1950'ye değin yazdığı şiirlerde, çocukluk günlerini yeniden yaşama isteği görülmektedir. Açılın, açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar. Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarını, oturduğum sıralar

Çocukluk günlerinden sonra, yaşamında önemli bir yeri olan sokağa ve oturduğu eve duyulan özlem dikkati çeker. Ah şimdi hâtıralar mahallesinde Misakımillî sokağı No. 37 Orası bütün evler, bütün ömür içinde, Mesut olduğumuz evdi. örtlüğüyle başlayan "Misakımillî Sokağı No 37" başlıklı şiirde, sokağı, evlendiği, çocuğunun doğduğu evi oradan ayrılıp yıllar sonra duyduğu özlemi tanırız. İstanbul'dan uzak olmak da onda, semtleri ve çocukluğundan başlayarak geçirdiği yılları ile istanbul özlemi uyandırır

Ziya Osman Saba, insan sevgisiyle dolu, yaşama tutkusu olan, küçük şeylerden mutluluk duyan bir insandır. En büyük mutluluğu da ailesinde bulur. Deniz kıyısında düşlenen bir küçük kulübeden başlayarak her şey, "Nefes Almak" şiirini bitiren Anlıyorum, birbirinden mukaddes, Alıp verdiğim her nefes. dizelerinde görüldüğü gibi, nefes alıp vermek bile, insanları mutlu etmeye yeter. İnsan sevgisinde çocukların ayrı bir yeri vardır. Patik yap, kunduracı, bol bol patik; Bebeler için, ilk adımı atacak, Çocuklar için koşacak, oynayacak. . . Terzi abla, mini mini elbiseler dik, Yazlık, kışlık, mevsimlik. .. dizeleriyle çocuklara özen gösterilmesi gerektiğini dile getirir. Dayanamadığı şey, çocukların ölmesidir

Yaşama bağlı, küçük şeylerle mutlu olabilen Saba'nın şiirlerinde ölümün de yer aldığını görürüz. Zaman zaman ölümün karşısında varlık ötesini merak ederek korkuya kapılmışsa da genelde ölüme, kadere boyun eğer ve; Tanrım bir meleğine emredecek: "Yetişir! Gözlerimi o saat sessiz kapayacağım dizelerindeki gibi, Tanrı'ya boyun eğer.

Ziya Osman Saba, Yedi Meşaleciler arasında söyleyiş bakımından, ötekilerden ayrılarak kendi kişiliğini bulmuş tek şairdir. Türkçeyi en iyi kullanan, şiirimizde Cahit Sıtkı Tarancı ve Ahmet Muhip Dıranas‘ la başlayan yapmacıksız, yalın şiir söyleyişini yürütenlerden biridir. Şiirlerinde kendine özgü benzetme ve kelimeler kullanmıştır. Şair olarak ününü sürdürmesinde, dili, seçtiği temaları duygu ve düşünce dünyasıyla yoğurarak değerlendirmesi önemli bir rol oynar. Şiirleri: Sebil ve Güvercinler (1943), Geçen Zaman (1947) Nefes Almak (1957) adlı üç kitapta toplanmıştır. Öyküleri: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952) Değişen İstanbul (1957)

CEVDET KUDRET SOLOK Doğum : 1907 İstanbul (Osmanlı İmparatorluğu) Ölüm : 1992 İstanbul ( Türkiye Cumhuriyeti)

Başlangıçta gençlik dönemindeki şiir anlayışının dışına çıkmadan hece ölçüsüyle, bireysel duygularını ve karamsar iç dünyasını dile getirmiş, sonra ölçüsüz fakat uyaklı şiirler yazmıştır. Kendi yaşamını da yansıttığı roman, öyküleri ve oyunları yanında onu daha çok tanıtan yapıtları, inceleme-araştırma eserleridir. Eleştirel bir yöntemle açıkladığı konuları, gelecek kuşaklar için hem aydınlatan hem tartışılabilecek olan bilgi kaynaklarıdır. Cevdet Kudret Türkçenin sadeleşmesini istemesine rağmen "Dilleri Var Bizim Dile Benzemez" adlı eserinde özleştirmenin sınırlanmamasının doğru olmayacağını, yüzyıllardır kullanılan yabancı sözcüklere karşılıklar bulmanın, ölü sözcükleri diriltmenin yararsız olacağını savunmuştur. Birinci Perde adlı şiir kitabı;  Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde, Kurtlar adlı oyunları ; Süleyman'ın Dünyası adı altında topladığı romanı;  Sokak adlı öykü kitabı;  Örneklerle Edebiyat Bilgileri, Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, Orta Oyunu adlı inceleme eserleri, Türk Edebiyatı adlı ders kitapları vardır.

KENAN HULUSİ KORAY Doğum: 1906 İstanbul Ölüm : 1943 İstanbul

Edebiyat dünyasına adım atması öğrencilik yıllarına denk düşer Edebiyat dünyasına adım atması öğrencilik yıllarına denk düşer. "Serveti Fünun" dergisinde yayınlanan ilk hikayelerinin ardından, aynı dergiye yazan diğer altı arkadaşı ile birlikte, edebiyatımızda "Yedi Meşaleciler" diye anılan topluluğu oluşturdular. İçlerindeki tek hikaye yazarıydı. Yaşadığı sürede dört hikaye kitabı yayınlamış, "Osmanoflar" romanı ve kısa hikayelerinin bir çoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir. Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikaye tarzını benimseyen Kenan Hulusi,Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikayecidir. ESERLERİ: Öykü Bir Yudum Su Bahar Hikayeleri Bir Otelde Yedi Kişi Son öpüş Roman Osmanoflar

YAŞAR NABİ NAYIR (1908-1981) Edebiyatımıza Yedi Meşalecilerle birlikte şair olarak girdi. Zamanla bütün edebi türleri denedi. Roman yazdı, manzum destan yazdı, inceleme ve gezi kitapları çıkardı, makaleler, fıkralar yazdı. Ancak edebiyatımızda bunlarla değil yayıncılığıma unutulmayacak olan sanatçı, asıl ömrünü verdiği Varlık Dergisiyle anılacaktır. Onun adıyla özdeşleşen en önemli yapıtı hiç kuşkusuz kırk sekiz yılını verdiği bu dergidir. Kahramanlar, Onar Mısra adlı şiir kitapları;  Bir Kadın Söylüyor, Adem ile Havva adlı romanları;  inkılap Çocukları, Köyün Namusu adlı oyunları;  Atatürkçülük Nedir, Dost Mektupları gibi inceleme eserleri vardır.

VASFİ MAHİR KOCATÜRK Halk şiirlerinin biçimsel özelliklerinden yararlanarak hece ölçüsüyle ulusal, epik, lirik şiirler yazmıştır. Manzum oyunlar da denemiş olan Kocatürk, bir sanatçı olmaktan çok, edebiyatla ilgili kitap ve araştırmalarıyla tanınmıştır. Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı şiir kitapları;  Yaman, Sanatkar adlı oyunları;  Yeni Türk Edebiyatı, Divan Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Tarihi adlı araştırma inceleme eserleri vardır.

SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL Fotoğraf gözlemciliğiyle çevresini gözler ve izlenimlerini şiirine aktarır. Ancak Yedi Meşaleciler içinde başladığı şairliğe daha sonra veda eder ve daha çok çevirilerle ve inceleme yazılarıyla edebiyat hayatına devam eder. En güçlü yanı çevirilerinde görülür. Ancak kendisi mesleğinin psikoloji olduğunu ve mesleğine sadık kalabilmek için sevmesine rağmen şiir yazmadığını söylemiştir. Odalar ve Sofalar adlı şiir kitabının yanında inceleme eserleri ve roman çevirileri vardır

MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ Asıl mesleği Avukatlıktır. Arapça ve Farsça bilen şair Yedi Meşale grubu içinde edebi faaliyetlerini sürdürdü. Edebiyat alanında çok fazla yapıt vermedi.  Türk Akdeniz ve İlk Kurşun adlı yapıtları vardır.