TÜRKİYE’DE PETROL
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz Ülkemiz coğrafi durumu itibariyle, petrol zengini Ortadoğu ülkelerine çok yakın bir konumda bulunmaktadır. Bu konum ilk bakışta, bizde de zengin petrol ve doğal gaz yatakları olması gerektiğini düşündürmektedir. Ancak coğrafik yakınlığına karşın, Türkiye'nin büyük bir bölümünün Alp-Himalaya Dağ Kuşağı üzerinde bulunması nedeniyle ülkemizin jeolojik konumu komsularımızdan çok farklıdır. Şöyle ki, bu kuşak, jeolojik geçmişi boyunca birçok kez deformasyona uğramış ve olabilecek petrol yatakları büyük ölçüde tahrip olmuştur. Dikkat edilirse, Avrupa ortalarından Güneydoğu Asya'ya kadar uzanan bu kuşak üzerinde önemli sayılabilecek petrol sahaları yoktur. Arap yarımadası ile Irak ve İran'daki büyük petrol sahaları ise Alp–Himalaya Dağ Kuşağı dışında kalan alanlarda bulunmaktadır.
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz Ülkemizdeki petrol üretiminin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden sağlanmaktadır. Bu bölgemiz Alp–Himalaya Dağ Kuşağı'nın hemen güneyinde bulunmakla birlikte onun dışında kalır ve jeolojik olarak Arap Levhasına dahildir. Ancak bu bölgemiz dahi, jeolojik olarak, Arap Yarımadası'na bire bir benzemez ve o yüzden bizdeki petrol sahaları çok daha küçüktür. Ülkemizin jeolojik yapısı söz konusu ülkelere göre daha farklı ve karmaşık olup, fazla miktarda kırılmalara uğramıştır. Komşu ülkelerde petrol üretimi yapılan formasyonların önemli bir bölümü veya benzerleri, Güneydoğu Anadolu bölgemizde de yer almaktadır. Ancak bu formasyonlar çoğu yerde yeraltında değil yüzeyde yer almaları sebebiyle atmosferik ve meteorik koşullara açık durumda bulunduklarından hidrokarbon depolanması yönünden elverişli değildirler. Bu durum petrol potansiyelimizi olumsuz etkilemiş olup, keşfedilen küçük ölçekteki petrol sahaları ise kısa bir üretim safhasını takiben hemen suya dönüşebilmektedir.
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki yeni ve daha derin rezervlerin arama çalışmaları devam etmektedir. Bunun dışında, diğer bölgelerimizde ve Alp tektonizması sonrası gelişmiş genç havzalardaki arama çalışmaları da sürdürülmektedir. Ülkemizin gerek karmaşık, çok kıvrımlı ve kırıklı jeolojik durumu, gerekse petrol ihtiva edebilecek sedimanter havzaların çokluğu göz önüne alındığında, arama faaliyetlerinin çok düşük düzeyde olduğu açıktır. Bugüne kadar yapılan faaliyetlerin büyük kısmı Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde yoğunlaşmış, Batı Karadeniz, Tuz Gölü ve Adana bölgelerinde yapılan çalışmalar ise bu bölgelerin hidrokarbon imkânları hakkında kesin sonuçlar elde etmeye yetmemiştir.
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz Türkiye'de diğer havzalarda yapılan çalışmalar ise yok denecek derecede az veya hiç yoktur. Oysa Türkiye'de Piliyosen yaşlı genç çökellerden oluşan havzalardan, Paleozoyik yaşlı eski havzalara kadar her jeolojik yaşta sedimanter havzalar mevcut olup, bu havzaların hidrokarbon taşıma imkânı vardır. Fakat şimdiye kadar, Trakya Bölgesi haricinde ümit vaat eden bir keşif yapılamamıştır. Diğer taraftan kara alanlarına göre oldukça pahalı yatırımlar gerektirmesi sebebiyle önceki yıllarda sınırlı sayıda sondaj çalışmaları yapılabilen denizlerimizde, özellikle Karadeniz'de önemli rezervler olabileceği düşünülmektedir.
Türkiye'nin Jeolojik Durumu ve Petrol Potansiyelimiz
Türkiye'de Petrol Cumhuriyet'ten Önceki Dönemi Türkiye'de petrolle ilgili ilk bilgiler Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde yer almış ve Van Kalesinde “neft yağının kayalardan nebean ederek bir havzi azimin içine nizan” olduğu belirtilmiştir. Daha sonraları, Türk-İran sınırını tespit eden komisyona dahil bulunan W.LOFTUS, İngiltere'ye döndüğü zaman, 1854 yılında Jeoloji Cemiyeti'nde yayınladığı bir makalede Evliya Çelebi'nin bu yazısını teyit etmiştir. Türkiye'nin komşuları Rusya, İran ve Irak gibi zengin petrol kaynaklarına sahip olabileceği hususunda jeoloji ve petrol mühendislerinin görüşleri yanı sıra, yurdun çeşitli yerlerinde görülen petrol emareleri de kuvvetli deliller arasında sayılmıştır. Nitekim ülke içinde çeşitli yerlerde 50 nin üzerinde gaz, sıvı ve katı(asfalt) petrol emaresinin varlığı öteden beri bilinmektedir. İlk petrol aramaları da bu gibi emarelerin yerinde incelenmesiyle başlamıştır. Bu dönemde petrol araştırmaları İskenderun, Trakya, Musul, Erzurum ve Van bölgelerinde olmuştur.
Türkiye'de Petrol 2) Cumhuriyet Dönemi 1954 yılına kadar Bu devrede Türkiye sınırları içindeki petrol olanaklarını, Hükümet bizzat kendisi araştırmayı bir prensip olarak ele almıştır. 1925 yılında Hükümet adına Dr. Lucius adında bir yabancı jeolog getirilmiş ve petrol belirtileri olan yerlerin hepsinin jeolojik etütleri yaptırılmıştır. Bu etütler 2 yıl sürmüştür. 24 Mart 1926 tarihinde kabul edilen 792 sayılı Petrol Yasası ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bütün petrol ve petrol bileşiklerinin tabi olduğu madenlerin aranması ve işletilmesi hakkı, Maden Yasası hükümlerine uyulmak koşulu ile Hükümete verilmiştir. 1930 yılında ilk defa Türk mühendis ve jeologlarının da yer aldığı bir grup teknisyen, 1 yıl süreyle, yurdun petrol olanak ve olasılığı olan yörelerinin jeolojik etütlerini yapmıştır. Bu etütleri yapan grup, Dr. Lucius, Cevat Eyüp Tasman ve Kemal Lokman'dan oluşmuştur.
Türkiye'de Petrol 20 Mayıs 1933 tarihinde 2189 sayılı yasa ile “Petrol Arama ve İşletme İdaresi” kuruluncaya kadar ciddi bir etkinlik olmamıştır. Bu kuruluş, getirdiği 2 Amerikalı jeolog ve 1 İsviçreli paleontolog ile petrol olanak ve olasılığı olan tüm bölgelerin yeniden etütlerini yaptırmıştır. Bu etütler sonucu yurdumuzda ilk defa petrol arama amacıyla derin bir kuyu açılmasına karar verilmiştir. Amerika'dan getirilen sondaj makinesi ve personeli ile açılan bu kuyu, Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı Baspirin bucağı yakınlarında, 13.10.1934 ile 15.06.1936 tarihleri arasında açılan BASPIRIN-1 arama kuyusudur. Kuyu 1351 metrede kuru kuyu olarak bırakılmıştır. 20 Haziran 1935 tarihinde çıkarılan 2804 sayılı yasa ile “Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü” (MTA) kurulmuştur. Petrol Arama ve İşletme İdaresi de, Petrol Grubu Direktörlüğü adı altında bu enstitüye bağlanmış ve petrol aramalarına yurt düzeyinde ara verilmeden devam edilmiştir.
Türkiye'de Petrol - İskenderun Bölgesi Bu bölgede genel jeolojik, ayrıca jeofizik etütler yapıldıktan sonra 1940 yılında Arsuz ilçesi sınırları içinde Ekver köyü yakınında 2 kuyu açılmıştır. 1944-1945 yıllarında Çengen'de 116 şar m. derinlikte 3 adet test kuyusu açılmış, bunun üzerine yeniden jeolojik etütlere başlanmış ve 3 kuyu daha açılmış, ancak olumlu sonuç alınamamıştır.
Türkiye'de Petrol Trakya Bölgesi 1935 yılında Mürefte yakınında Hoşköy çevresinde toplam derinliği 355 m. olan 4 adet test kuyusu açılmıştır. Bu kuyularda petrol belirtilerine rastlanmıştır. 1936-1937 yıllarında Mürefte çevresinde 9 adet sığ kuyu daha açılmıştır. 1 no.lu kuyuda kuvvetli ve devamlı, 3 no.lu kuyuda ise 18 saat süreli doğal gaz akışı olmuştur. Diğer kuyularda önemsiz petrol belirtilerine rastlanmıştır. 1 no.lu kuyuda rastlanan doğal gaz ilk günde 85 000 m3 ve 5 atmosfer basınçlı iken daha sonra bu miktar 17 000 m3 e inmiş ve 2 ay sonra tümüyle kesilmiştir. 1938 yılında Hayrabolu ilçesi yakınında Kabahöyük mevkiinde bir sondaj 371 m. ye inmiş, petrol belirtisi görülmediği için bırakılmıştır.
Türkiye'de Petrol - Van Bölgesi Van ilinin Muradiye ilçesine bağlı Kürzot köyü civarında 1938 yılında sondaj ve galeri yöntemi ile petrol aramalarına başlanmış, 2 sondaj yapılmış ve kuyular petrol belirtili olarak bırakılmıştır. Galeri yöntemi ile ve aralıklarla petrol üretimi için çok çalışılmış ise de üretim sağlanamamıştır. - Adana Bölgesi Adana'nın 12 km. güneydoğusunda, jeolojik ve sismik etütleri yapılan Hoca Ali köyü çevresinde 3 test kuyusu açılmış ve 1938 yılında derin bir sondaj yapılmıştır. Bütün kuyularda doğal gaz belirtilerine rastlanmıştır. Bölge jeolojik ve jeofizik etütler yapılarak yeniden gözden geçirilmiş ve 1954 yılına kadar 5 adet derin sondaj yapılmış, ancak olumlu bir sonuç alınamamıştır.
Türkiye'de Petrol Güneydogu Anadolu Bölgesi Baspirin kuyusundan sökülerek Hermis'e getirilen kablo sistemi sondaj makinesi ile Hermis ve Kerbent'te birer kuyu, rotari sistemi makine ile de Hermis ve Gercüş'te birer kuyu daha açılmış, ancak hiçbirinde ekonomik petrole rastlanmamıştır. Yurdumuzda ekonomik ve ticari anlamda ilk petrol Raman'da bulunmuştur. Bu bölgenin jeolojik etüdü ilk olarak 1934 yılında yapılmış, 1937 ve 1938 yıllarında da etütler sürdürülmüş ve 24 Temmuz 1939 tarihinde Raman Dağının Maymune Boğazında Raman-1 sondajına başlanmıştır.
Türkiye'de Petrol Güneydogu Anadolu Bölgesi Raman-1 kuyusunda 20 Nisan 1940 tarihinde 1048 metre derinlikte petrole rastlanmış, kuyu 1052 metrede 3 Haziran 1940 tarihinde bitirilmiş ve pompa ile üretim yapılmaya başlanmıştır. Kuyunun günlük verimi 10 ton olup API gravitesi 20.8 dir. Maymune Boğazında 2 si kablo, diğeri hem kablo hem rotari (kombinasyon) sistemi makine ile 3 kuyu daha açılmış, yalnızca 5 no.lu kuyuda, günlük verimi 1 ton olan petrole rastlanmıştır.
Türkiye'de Petrol Güneydogu Anadolu Bölgesi Maymune Boğazında açılan 1 ve 5 no.lu kuyulardan elde edilen ham petrolün sondaj kulelerinde ve ulaşım araçlarında kullanımını sağlamak üzere 1942 yılında “Maymune Boğazı Rafinerisi” diye adlandırılan ve günlük 3 ton ham petrol arıtabilme kapasitesine sahip olan bir deneme rafinerisi kurulmuştur. Bu deneme rafinerisi için gerekli olan kazan, arıtma gereçleri vs. Boğaziçi Rafinerisinden sökülüp Diyarbakır'a getirilen malzemeden seçilerek monte edilmiştir. 1945 yılı sonunda Raman-8 kuyusu tamamlanmış ve ilk defa ticari miktarda petrol bulunmuştur. Ancak tank kapasitesinin Yetersizliği nedeniyle uzun süre üretim yapılamamıştır. Deneme rafinerisinin günlük arıtma kapasitesi 1947 yılında 9 tona çıkarılmış, yeni kuyularla daha da artan üretim nedeniyle 1948 yılı Temmuz ayında günde 200 ton arıtma kapasiteli Batman rafinerisi inşaatına başlanmıştır. Bu rafineri 1948 yılı Kasım ayında devreye girmiştir.
Türkiye'de Petrol Güneydogu Anadolu Bölgesi 1951 yılında Garzan petrol sahasının bulunmasından sonra yıllık kapasitesi 330 000 ton olan modern Batman Rafinerisinin kurulması kararlaştırılmış ve rafineri 1955 yılında tamamlanmıştır. 1954 yılına kadar Türkiye'de petrol aramaları için 84 milyon lira harcanmış, 20 yıllık devrede 37 adet arama, 7 adet tespit, 13 adet üretim ve 19 adet test kuyusu olmak üzere toplam 76 adet kuyu açılmış ve 76 402 metre sondaj yapılmış, toplam 95 881 ton petrol üretilmiştir.
Türkiye'de Petrol - 1954 yılından günümüze Petrole olan gereksinimin artması ve aramaların yetersiz bulunması noktasından hareketle 7 Mart 1954 tarihinde 6326 sayılı yeni “Petrol Yasası” çıkarılmış, böylece izlenen petrol politikasında yeni bir dönem başlamış ve bu yasa ile aramaların yerli ve yabancı özel girişim eliyle yapılması öngörülmüştür. Yeni Petrol Yasasına dayanılarak 7 Mart 1954 tarihinde kabul edilen 6327 sayılı yasa ile “Türkiye Petrolleri A.O.” kurulmuş ve Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nün ilgili birimleri bu kuruluşa aktarılmıştır.
Türkiye'de Petrol 2009 Yılı Sonu İtibariyle Türkiye Ham Petrol Rezervleri Crude Oil Reserves Of Türkiye By The End Of 2009 Rezervuardaki Petrol (*) Original Oil In Place Üretilebilir Petrol Recoverable Oil Kümülatif Üretim Cumulative Production Kalan Üretilebilir Petrol Rmn. Recoverable Oil Varil Bbls M.Ton M.Tons 6 786 346 485 994 373 751 1 238 298 366 177 442 701 938 478 516 133 071 872 299 819 850 44 370 829 Yıllar Years Yıllar itibariyle Ham Petrol Üretimi (M.Ton) Crude Oil Production Based On Years (M Tons) 1999 2 939 896 2000 2 749 105 2001 2 551 467 2002 2 441 534 2003 2 375 044 2004 2 275 530 2005 2 281 131 2006 2 175 668 2007 2 134 175 2008 2 160 067 2009 2 401 799 2010 2 496 113
KAYNAK http://www.pigm.gov.tr/