GENEL BİLGİ Kabahat ve suç arasında fark yok. İkisi de hukuka aykırı olarak işlenir, haksızlık ifade eder. Önceki 765 sayılı TCK’da suç ve kabahatler aynı kanunda düzenlenmişti. Ancak, diğer pek çok kanunda idareye ceza verme yetkisi tanınmıştı.
Son dönemlerde, mahkemelerin yükü arttığından, dava süreleri uzuyor, yargı görevini uzun yıllar sonucunda yerine getirebiliyordu. Bunları önlemek için bazı suçları kabahat olarak belirleyip, yargı kapsamı dışına çıkarmak eğilimi başlamıştır. Bu eğilim neticesinde kabahatlerle ilgili olarak uygulanacak müeyyideler idari işlem şeklinde düzenlenmiş, idareye yaptırım uygulama yetkisi verilmiştir.
Kabahati “idari suç” olarak tanımlamak da mümkündür. Kabahatler, karşılığında idari para cezaları uygulanmaktadır. Para cezası, bir miktar paranın kişiden alınarak Devlet hazinesine intikal ettirilmesi gibi gözükse de, “adli para cezası” ile “İdari para cezası” arasında bir fark vardır. Çünkü iki yaptırım arasında; Karar veren merci, Yaptırımın infaz sureti, Yaptırıma bağlanan yasal sonuçlar, Bakımından farklar bulunmaktadır.
Örneğin; idari para cezası, mahkeme tarafından bir yargılama süreci sonunda verilmez, adli sicile kaydedilmez, ödenmezse hapse dönüştürülmez. Bütün bu gelişmeler neticesinde ülkemizde AB’ye uyum sürecinde düzenlenen kanunlar çerçevesinde, TCK yenilenmiş, bu kanunda kabahatlere yer verilmemiş ve kabahatler ayrı bir kanunda düzenlenmiş tarihinde yürürlüğe girmiştir.
KABAHAT TDK : Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. GENEL GEREKÇE: Bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, bu fiilin esas itibariyle haksızlık ifade etmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Haksızlık ifade etmeyen, hukuka aykırı olmayan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanamaz.
AMAÇ VE KAPSAM Toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla; a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeleri, b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları, c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci, d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esasları, Belirlemiş ve çeşitli kabahatleri tanımlamıştır. Kanun, genel olarak hukuk kurallarına aykırı davrananlar hakkında yaptırımlar koyarak kişisel bazı sonuçlar doğuracak şekilde toplum düzenini korumaya çalışmaktadır. Toplum düzeninin çeşitli görünümleri, genel ahlak, genel sağlık, çevre, ekonomik düzen olarak sayılmıştır. Bu düzeni sağlamak amacıyla Yasanın düzenleme alanını, Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan idari yaptırımlar oluşturmaktadır. Türk hukuku, Fransa’dan örnek alınan; İdari yargı, Adli Yargı, Sistemine dayanmaktadır. Kabahat olarak adlandırılan idari para cezaları, bir idari işlem ve onun sonucu olarak ortaya çıkan bir idari yaptırım türüdür.
TANIM Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır. Hukuka aykırı eylemler hakkında idarenin ceza uygulamasının dayanağı Anayasanın 38 inci maddesinde yer almıştır. Bu maddenin 10 uncu fıkrası “…. İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz” Yani, hürriyeti bağlayıcı cezalar dışında idare yaptırım uygulayabilecektir. Eylemin suç veya kabahat olduğu, suçun ağırlığına, topluma ve bireye verdiği zarara göre belirlenmektedir. Kabahat, daha hafif yaptırımlar uygulanan haksızlıkları ifade etmek için kullanılır. Suç ve cezanın ağırlığı ise, ülkeden ülkeye değişik. İçki içmek, şeriat hukukuna göre ağır suç bizde, içki içmek değil, sarhoş olmak kabahat. Ceza uygulaması ise sarhoşun başkalarının huzur ve sükununu bozması şartına bağlanıyor.
GENEL KANUN NİTELİĞİ Kabahatler Kanununun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Madde 6 – (Mülga: 13/1/ /13 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/ /1 md.) Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden; a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan, b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan, c) Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen, d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen, İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile birmilyar Türk Lirası arasında idarî para cezası verilir. Bu maddede öngörülen idarî para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır. Yasanın genel hükümleri, 1-31 inci maddelerde yer alan düzenlemelerdir.
KANUNÎLİK İLKESİ Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir. Kabahatlerin belirlenmesi açısından, Kabahatler Kanunu ile TCK’ya göre biraz esneklik getirilmiştir. Yani, hangi fiillerin kabahat oluşturduğu kanunla belirlenebilecek, ya da kanunun belirlediği çerçeve içerisinde idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle tespit edilebilecektir. Ancak, kabahate uygulanacak yaptırımın türü, süresi ve miktarı kanunla belirlenecektir. Cezaların kanuniliği ilkesi Anayasamızın 38/2 maddesinde düzenlenmiştir. C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar Madde 38 – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. … Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. …. Ceza sorumluluğu şahsidir.
ZAMAN BAKIMINDAN UYGULAMA Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz. TCK Zaman bakımından uygulama Madde 7- (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. (2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. (3) (Değişik üçüncü fıkra: 29/6/2005 – 5377/2 md.) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır. (4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
YER BAKIMINDAN UYGULAMA Madde 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır. TCK “Yer bakımından uygulama MADDE 8. - (1) Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır. (2) Suç; a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında, b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla, c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla, d) Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı, İşlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.” Uluslar arası anlaşmalarla, TCK’da belirtilen esasların aksine bir hüküm de konulabilir. Anayasa gereği uluslar arası anlaşmalar Kanun niteliğinde olup, iç hukuk düzenlemelerimizden önce gelmektedir.
KABAHATİN İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir. Kişiler, hukuka aykırı eylem yapmaktan sorumlu tutulurlar. Hukuka aykırı eylem, aktif bir davranışla veya pasif tutum (ihmali) nedeniyle meydana gelebilir. Pasif tutum veya ihmali davranış nedeniyle sorumluluk doğması için bazı koşulların gerçekleşmesi aranır. Bu koşullar; Kişi için yasada belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğü bulunması, Yasada öngörülen icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne kişinin uymaması. Örneğin, bir çocuğun velayeti verilen veli, koruma ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmezse bu davranış sorumluluk doğurur. Trafik kazasına neden olan kişi, yaralanan kişiyi tedavi yerine götürmezse ihmali davranışta bulunmuş olur.
ORGAN VEYA TEMSİLCİNİN DAVRANIŞINDAN DOLAYI SORUMLULUK Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır.
TCK ile tüzel kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı uygulamamasına karşılık, Kabahatler Kanunu tüzel kişilerce işlenen kabahatler hakkında idari yaptırım uygulanmasını mümkün kılmaktadır. Buna göre, - Tüzel kişinin organı (Yönetim kurulu, denetim kurulu) - Temsilcilik görevi yapan kişi, - organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev yapan kişinin görevi kapsamında işlediği kabahatten dolayı, tüzel kişi hakkında idari yaptırım uygulanabilir. Tüzel kişi organının veya temsilcisinin işlediği kabahat için tüzel kişiye yaptırım uygulanabilmesi için, yönetim kurulunun (organın) veya temsilcinin işlediği eylem ile tüzel kişinin çalışması arasında bir illiyet bağı olması gerekir. Yani, kabahatin görev kapsamında işlenmiş olması gerekir. Kanun, temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlediği kabahatten dolayı, temsil edilen gerçek kişiye de idari yaptırım uygulanmasına imkan vermektedir. (İşletmenin avukatının, bu sıfatla kabahat oluşturacak bir fiil işlemesi) Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi gerçek kişiye de idari yaptırım uygulanmasına gidilebilecektir. (Lokanta sahibi gerçek kişi adına çalışan garsonun bulaşık suyunu yola atarak çevreyi kirletmesi haline, iş sahibine yaptırım uygulanabilir) Ayrıca, organ veya temsilcilik ilişkisi hukuken geçerli olmayan hallerde de, fiili işleyenin hareketi ile tüzel kişi veya iş sahibi arasında fiilen görev bağı olduğu tespit edildiğinde ceza yaptırımı uygulanabilecektir.
KAST VEYA TAKSİR Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Kabahatlerde sorumluluk doğması için taksir yeterlidir. Yasada açıkça kast şartı aranması belirtilen konularda sorumluluk doğması için kast unsuru aranır. Kastte hem eylem hem de eylemin sonucu fail tarafından istenerek gerçekleştirilir. Taksirle işlenen eylemlerde de irade vardır, ancak bu irade eyleme yönelmiş olup, eylemin sonucunu kapsamaz. Taksirle işlenen bir eylem için idari yaptırım uygulanabilmesi için; Hukuka aykırılığın taksirle işlenebileceği yasada gösterilmeli, Eylem failin iradesiyle gerçekleşmeli, Sonuç, istenmese bile öngörülebilir olmalı, Eylem ile sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
TCK Kast MADDE (….. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. ( Taksir MADDE Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. (3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. (4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir. (5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir. (6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
HATA Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır. TCK “Hata Madde 30- (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. (2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.” Bu maddeye göre, kabahatlere ilişkin olarak hataya dair hükümler, sadece kastla işlenen kabahatlere uygulanabilir. Suçun unsurları; Eylem, fail, mağdur, suçun madde konusu ve nedensellik bağıdır. Bu unsurların birinde hataya düşen kimse kasten hareket etmiş sayılmaz. Kamu düzeni ve kamu güvenliğini sağlamak amacıyla her ülkenin kendi koşullarına göre düzenleme yaptığı konularda birey, söz konusu kuralları bilmeyebilir. Örneğin, bir ülkeye turist olarak gelen birisinin, o ülkedeki aşı ve sağlık önlemlerine ilişkin kuralları bilmemesi mazeret sayılabilir. Failin, eyleminin hukuka aykırı olduğunu bilmediği şeklindeki iddiası, onun bilgi ve eğitim düzeyi, yaşı, içinde bulunduğu kültürel ve sosyal çevre koşulları göz önünde bulundurularak cezayı veren makam tarafından değerlendirilebilir.
SORUMLULUK Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz. Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz. TCK’da ceza sorumluluğu 12 yaşın doldurulması şartına bağlanmışken, kabahatlerde 15 yaşı doldurmak olarak belirlenmiştir. Ayrıca, akıl hastalarına da idari yaptırım uygulanmayacaktır.
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ İLE KUSURLULUĞU ORTADAN KALDIRAN NEDENLER Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Kabahatler Kanununda yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili özel hükümler bulunduğu için belirtilen konularda Kabahatler Kanunu uygulanır. Bunun dışındaki hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda TCK hükümleri uygulanacaktır. Hukuka uygunluk nedenleri Hakkın kullanılması, (hukuk kurallarına dayanan bir hakkını kullanan kimse hukuka aykırı hareket etmiş sayılmaz.) görevin yerine getirilmesi, (Anayasa ve kanunlara göre verilen bir emri yerine getiren kimseye sorumluluk yüklenemez. TCK. Md. 24- Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur. )
meşru müdafaa, (TCK 25- MADDE (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. (2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. ilgilinin rızası (Kabahat yaptırımını gerektiren bir haksızlığı ilgili kabul ettiği takdirde, kabahat olmaktan çıkacaktır. Mağdurun rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, tasarrufu kişiye bağlı olan bir hakkın ihlal edilmesi gerekir.)
Kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler Madde gerekçesine göre kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler; zorunluluk hali, Cebir veya tehdit etkisinde olma, Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi Şeklinde belirtilmiştir. Zorunluluk hali TCK 25- MADDE 25. (2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Elindeki paketle, yolun karşısına geçerken üzerine gelen bir araçtan kaçmak için elindeki paketi atarak çevreyi kirleten bireye idari yaptırım uygulanmaması gerekir. Cebir ve şiddet TCK Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit MADDE (1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır. Kurallara aykırı park parası isteyen, bununla da yetinmeyip tehdit ve korkutma davranışlarında bulunan birisinden kurtulmak amacıyla bireyin, belediye ait banklara zarar vermesi halinde, ceza yaptırımı cebir ve şiddet kullanan kimseden alınabilir. Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi Konusu suç teşkil eden bir emir kesinlikle yerine getirilmez, ancak güvenlik ve askerlik hizmetleri alanında bazı durumlarda emrin hukuka uygun olduğu astlar tarafından denetlenemez ve emir derhal yerine getirilir. Bu durumda emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene ait olur.
TEŞEBBÜS Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Kabahate teşebbüs ancak, ilgili kanunda özel hüküm bulunması halinde cezalandırılır. Yürürlükteki mevzuatta böyle bir hükme rastlanmamaktadır. Örneğin, Yargıtay 2. C.D tarihli ve E.1999/4461, K.1999/5996 sayılı “… av yasağı döneminde av tüfeğiyle dolaşma halinde, eylemin kabahat nevinden olması nedeniyle teşebbüs hükümlerinin uygulanamayacağı” kararı bulunmaktadır TCK “Suça teşebbüs MADDE (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur….” Gönüllü vazgeçme MADDE (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.
İŞTİRAK Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir. Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir. Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası verilir. Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
Ceza Kanununda asıl fail ve suça katılanın cezaları birbirinden farklı olmasına rağmen, kabahatlerde haksız davranışa birden fazla kişi katılmış olsa dahi aralarında ayrım yapmaksızın her birine fail olarak aynı miktarda para cezası verilir. Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, örneğin belirli bir görev nedeniyle idari para cezasının öngörüldüğü bir kabahat fiilinde, o görevlinin durumu özel faillik olarak kabul edilir. Böyle durumda, eğer özel fail niteliğindeki görevlinin kabahat fiiline bu özelliği taşımayan bir kişi katılmış ise, katılan kişiye de asıl fail gibi idari para cezası verilir. Kabahatlerde iştirakten dolayı ceza verilebilmesi için kabahat fiilinin kasten işlenmiş olması şarttır. Yani, taksirle işlenen kabahatlerde iştirakten söz edilemez. Bunun sonucu olarak da taksirle işlenen kabahalerde asıl fail dışında kalan iştirakçilere idari ceza uygulanamaz. Eğer eylem iştirakçiler açısından kabahat, asıl fail açısından suç niteliği taşıyorsa konuya TCK’nın suça iştirak hakkındaki hükümleri uygulanır.
İÇTİMA Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir. Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır. Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
Bir fiil ile birden fazla kabahat işlenmişse, bir fiile bir ceza uygulanacağına dair evrensel ceza hukukuna göre sadece en ağır para cezasının öngörüldüğü idari para cezası verilir. Ancak, söz konusu kabahat hakkında yasalarda idari para cezasından başka bir idari yaptırım öngörülmüşse, bu yaptırımların her biri ayrı ayrı uygulanır. Örneğin, idarenin kabahat niteliği taşıyan bir emrine aykırı olarak çevreyi kirleten kişiye hem emre aykırılık, hem de çevreyi kirletme nedeniyle ayrı ayrı yaptırım uygulanmaz, iki haksızlıktan ağır olanı uygulanır. Aynı kabahat, birden fazla işlenirse her bir fiil için ayrı ayrı idari para cezası uygulanır. Kesintisiz eylemlerle işlenen, yani süreklilik gösteren eylemlerle tek bir sonuç doğurucu nitelikte bir kabahat fiili söz konusu ise, idari yaptırım kararı verilinceye kadar gerçekleşen fiiller tek bir sayılıp bir ceza verilir. Karar tarihinden sonra işlenmeye devam eden fiiller için başka bir yaptırım söz konusu olur. Eğer bir eylem yasada hem kabahat hem suç olarak belirlenmiş ise, sadece daha ağır nitelikte olan suçtan dolayı yaptırım uygulanır. Örneğin, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda taşıt kullanması TCK’da suç, Karayolları Trafik Kanununda kabahat olarak gösterilmiştir. Bu durumda, Kabahatler Kanunu uyarınca fail hakkında sadece TCK’ya göre ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilir, kabahat nedeniyle ayrıca idari yaptırım uygulanmaz.
YAPTIRIM TÜRLERİ Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İDARÎ PARA CEZASI İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir. (MD. 17) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur. (Değişik: 6/12/ /32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(Değişik: 6/12/ /32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur. İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir ay içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir. Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez. İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
TDK: Maktu; kesilmiş, kesik, kesin olarak değeri biçilmiş Maktu para cezası, belirli ve değişmez bir miktar olarak tespit edilmiş para cezasıdır. Örneğin 18 yaşından küçüklere tütün ürünü satışı halinde, 500 YTL idari para cezası verilecektir. Belirli oranlar kullanılarak, orantı yapılarak uygulanan para cezaları nispi para cezalarıdır. Örneğin; Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı ve Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun Ek-2 nci maddesince uygulanan beher şişe için verilen para cezası nispidir.
MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİ Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın; a) Kullanılmaz hale getirilmesi, b) Niteliğinin değiştirilmesi, c) Ancak belli bir surette kullanılması, Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya el konulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir. Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer. Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir.
Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir. Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilir. Kabahatler Kanununa göre mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirinin konusu; Kabahatin konusunu oluşturan eşya, Kabahatin işlenmesi suretiyle elde edilen eşya, Olabilir. Kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesi, mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı uygulanırken de aranır. Yasalarda açık bir hüküm olmadıkça söz konusu yaptırım uygulanamaz. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi, - Kullanılmaz hale getirilmesi, - Niteliğinin değiştirilmesi, - Ancak belli bir surette kullanılması, koşullarından birinin oluşumuna bağlı olarak bir süreye bağlanabilir. Bu durumlar, fiili imkansızlık halleridir. Örneğin, kabahat konusunu oluşturan eşya Türkiye’de değilse yaptırımın uygulanması imkansızdır. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı kesinleşmedikçe uygulanamaz. Kararın kesinleşmesi için; - Kararın ilgili idarenin yetkili ve görevli mercileri tarafından verilmesi, - Alınan kararın bu Kanunun 26 ncı maddesi uyarınca Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ işlemlerinin tamamlanmış olması, - İlgilinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kanun yollarına başvuruda bulunmamış olması, - Başvuru veya itiraz neticesinde yargının bu talebi reddetmesi, gerekir. Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkın diğer idari yaptırımlarla birlikte bu yaptırım uygulanabileceği gibi, yalnızca mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımının uygulanması da mümkündür. Kaim değer, malın para olarak karşılığı olup, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen malın “kaim değer”inin de kamuya geçirilmesine karar verilebilir. Yani, eşyanın değeri kadar para tutarının mülkiyetinin kamuya geçmesi kararı verilebilir. Bu durumda, eşyanın değerinin objektif belirlenmesi gerekir. Malın, yeniliği, sağlamlığı, kullanışlı olup olmadığı gibi faktörler göz önüne alınabilir TCK’ya göre kaim değerin kamuya geçirilmesi için; - Ortadan kaldırılması, - Elden çıkarılması, - Tüketilmesi, - Müsaderenin başka bir suretle mümkün olmaması gereklidir. Bu koşulların varlığı idarenin takdirindedir..
SAKLI TUTULAN HÜKÜMLER Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, b) İşyerinin kapatılması, c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması, Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
SORUŞTURMA ZAMANAŞIMI Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez. (Değişik: 6/12/ /33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi; (2) (Değişik fıkra: 06/12/ S.K.33.md) Soruşturma zamanaşımı süresi; 6111 sayılı Kanunla ek cümle “Ancak 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer.” a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, yıldır. Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır. Haksız bir eylemin gerçekleştiği zaman, idare yasada belirlenen sürelerde karar alır. Bu süreler dolduğu zaman bu yetkisini kullanamaz. Kabahat, aynı zamanda TCK’da öngörülen bir suçu da oluşturuyorsa, zaman aşımı süreleri adli suça ilişkin dava zaman aşımı süreleri esas alınarak belirlenecektir.
YERİNE GETİRME ZAMANAŞIMI Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez. Yerine getirme zamanaşımı süresi; a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi, b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş, c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört, d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, Yıldır. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır. (4) (Değişik fıkra: 23/07/ S.K/37.md.) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar. (5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez. Kabahatle ilgili olarak verilen kararın yerine getirilmesine ilişkin süreler belirlenmiştir. İdari para cezasına ilişkin kesinleşen karar yasada öngörülen sürelerde uygulanmadığı takdirde, zaman aşımına uğrar ve uygulama imkanı ortadan kalkar. Ancak, idari yaptırımın yerine getirilmesi, uygulanması ve başlanmasına ilişkin yasal bir engel varsa, zaman aşımı süresi işlemez, durur.
İDARÎ YAPTIRIM KARARI VERME YETKİSİ Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir. Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir. İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir. Bir belediye sınırı içine giren alanda işlenen haksız eylem hakkında diğer belediye idari yaptırım uygulayamaz. Büyükşehir belediyelerinde idari yaptırımın, eylemin gerçekleştiği yer belediyesince uygulanması doğru olacaktır. Ceza muhakemeleri yetki kuralları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun inci maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükümlerine göre, teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer makamı yetkilidir.Buradan hareketle, kabahatler hakkında da yetkili makam belirlenebilecektir.
CUMHURİYET SAVCISININ KARAR VERME YETKİSİ Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir. Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir.
MAHKEMENİN KARAR VERME YETKİSİ Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.
İDARÎ YAPTIRIM KARARI İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta; a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır. Yukarıdaki unsurlardan birisinin eksik olması idari yaptırım kararının kaldırılmasına sebep olmaktadır.
KARARLARIN TEBLİĞİ İdarî yaptırım kararı, tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir. İdari yaptırım kararının tebliğ edilmesi, yaptırım kararı verilen kişinin tüzel kişi ve gerçek kişi olması açısından farklılık gösterir. Tüzel kişiye tebligat, yetkili temsilcisine tebligat yapılmasını ifade eder. Birden fazla yetkili temsilci varsa, bunlardan herhangi birine tebligat yapılması yeterlidir. Tebligat Kanununun 12 nci maddesine göre, bir ticarethanenin işlemlerinde doğan anlaşmazlıklarda ticari kişiye tebligat geçerli sayılır. Tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinin herhangi bir sebeple olağan iş saatlerinde iş yerinde bulunamamaları halinde tebligat orada hazır bulunan çalışanlara yapılabilir. (T. K. Md. 13) Tebligat metninde, bu karara karşı başvurulacak kanun yolu, mercii ve süresine açık bir şekilde yer verilecektir.
BAŞVURU YOLU İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir. Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir. (Değişik: 6/12/ /34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(Ek: 6/12/ /34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (Ek: 6/12/ /34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (Ek: 6/12/ /34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.
BAŞVURUNUN İNCELENMESİ Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda; a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine, b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine, c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne, Karar verilir. Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder. İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir. Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır. Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur. Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar. Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının; a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine", b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına", Karar verir. (Ek: 6/12/ /35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir. İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.
İTİRAZ YOLU Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın kabulüne" veya "itirazın reddine" karar verir. Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz. İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesidir.
Vazgeçme ve kabul Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz. İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir
MASRAFLARIN VE VEKALET ÜCRETİNİN ÖDENMESİ İdarî yaptırım kararına karşı kanun yoluna başvurulması harca tâbi değildir. Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir. İdari yaptırım kararlarına karşı, gerek sulh ceza mahkemesine gerekse ağır ceza mahkemesine kanun yolu şeklinde yapılan başvurular harca tabi tutulmamıştır. Kanun yoluna başvurma dolayısıyla oluşan bütün masraflar, bilirkişiye havale edilmişse, bilirkişi ücreti, yapılmışsa keşif ücreti ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir. Buna incelemeyi yapan mahkeme karar verir.
EMRE AYKIRI DAVRANIŞ Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir yılında 154 TL. Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
DİLENCİLİK Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir yılında 75 TL. Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
KUMAR Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
SARHOŞLUK Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
GÜRÜLTÜ Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir yılında 75 TL. Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir yılında TL. Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
RAHATSIZ ETME para cezası ile cezalandırılır yılında 75 TL. Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
İŞGAL Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir yılında 75 TL. Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir yılında TL. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz yılında 75 TL. Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır yılında 75 TL. Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir yılında 75 TL.
KİMLİĞİ BİLDİRMEME Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir yılında 75 TL. Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
ÇEVREYİ KİRLETME Madde 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır yılında 26 TL. (2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir yılında TL. (3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir yılında 75 TL. (4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir yılında TL. (5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur yılında 75 TL. (6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir yılında 387 TL. (7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir. (8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir. (9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır. (10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
AFİŞ ASMA Madde 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır yılında TL. (2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. (3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir. (4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. (5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
SİLAH TAŞIMA Madde 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir yılında 75 TL.