KAMU EKONOMİSİ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
POST KEYNESYEN İKTİSAT
Advertisements

KAYITDIŞI EKONOMİ VE BOYUTLARI
ÇEVRE VE DOĞAL KAYNAKLAR EKONOMİSİ
Kamusal Mallar ve Ortak Kaynaklar
Refah İktisadı Tanım: Kamu Ekonomisi
MİKROEKONOMİYE GİRİŞ PROF.DR. TÜMAY ERTEK.
FİNANSAL AMAÇ VE FİNANS FONKSİYONU
Durgunluk ve Maliye Politikası
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
KAMUSAL MAL VE HİZMET TÜRLERİ
MAKROEKONOMİ”YE GİRİŞ
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
Devlet Anlayışlarının Kamu Harcamalarının Boyutlarına Etkileri
DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI SOSYAL HİZMETLERİN Doç.Dr.Ertan Kahramanoğlu
BÜTÇE AÇIKLARI.
İZMİR DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
İKTİSADA GİRİŞ.
Finansal Yönetim ve Fonksiyonları
ARZ YÖNLÜ İKTİSATÇILARIN MALİ YÖNÜ VE KAMU TERCİHİ TEORİSİ
1 Ekonominin Kapsamı ve Metodu KISIM I EKONOMİYE GİRİŞ BÖLÜM İÇERİĞİ
Kopenhag Kriterleri Ümit Boynukalın.
Makro İktisat İktisadi Analiz
TEMEL EKONOMİ 1. GİRİŞ Temel Ekonomi - Prof. Dr. Tümay ERTEK.
Ekonomi nedir? EKONOMİ toplumun... üreteceğine... Neyi Kimin İçin
Temel Ekonomi - Prof. Dr. Tümay ERTEK
Klasik ve Keynesçi İktisat
SEZGİN ÖZTEK ŞEREF AYAN
Klasik iktisadi yaklaşım
Makro İktisatta Temel Kavramlar
MAKRO EKONOMİYE GENEL BAKIŞ
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
YAKIN DO Ğ U ÜN İ VERS İ TES İ İ KT İ SAD İ VE İ DAR İ B İ L İ MLER FAKÜLTES İ EKONOMI BÖLÜMÜ 2015/2016 GÜZ DÖNEMI.
TÜKETİMİ DİĞER ETKİLEYEN FAKTÖRLER
MİLLİ GELİRİN HESABI.
PARA POLİTİKASI.
Mühendislik Ekonomisi
Mühendislik Ekonomisi
BÖLÜM 3 EKONOMİLERDE TEMEL SORUNLAR
Devlet borçlanması-3.Hafta
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
1929 BUHRANI VE türkİye ekonomisi üzerİne etkİleri
İktİsadİ ve Hukukİ sİstemler ve polİtİkalar
İktisadın Konusu 1 İktisadın konusu insan davranışlarıdır. Almak, satmak, tüketmek, üretmek vb.
Refah Ekonomisi 1.  Bir toplumda refah artışı olarak etkinlik üzerinde anlaşılmışsa ve tam rekabet koşulları geçerli ise Pareto Etkinlik kendiliğinden.
EKONOMİK SİSTEMLER ÜZERİNE GENEL BİR BAKIŞ
İKTİSADA GİRİŞ.
Bölüm 45 Ekonomik Hayattaki Konjonktürel Dalgalanmalar
1 Ekonominin Kapsamı ve Metodu KISIM I EKONOMİYE GİRİŞ BÖLÜM İÇERİĞİ
YONT221 KAMU YÖNETİMİ DÜŞÜNCESİNİ GELİŞİMİ VE DEVLETİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ YÖNETİŞİM.
MAKRO EKONOMİYE GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
MAKROEKONOMİYE GİRİŞ Oya Cesur Demir.
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
plan modelinin ana öğeleri
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
TEMEL MİKROEKONOMİ 1.GİRİŞ.
REFAH DEVLETİ.
SOSYAL BİLGİLRİN TEMELLERİ
İKTİSADA GİRİŞ I DERS 2 Y.Doç.Dr.Umut Öneş.
Alternatif Makro Modeller: Klasik İktisat
S.1.Aşağıdakilerden hangisi tüketim fonksiyonunu etkileyen değişkenlerden biri değildir? A) Harcanabilir gelir düzeyi B) Enflasyonla ilgili tahminler.
Makro iktisat nedir? Makro iktisat, ekonominin bütününün işleyişi, yapısı, davranışları ve mekanizmalarını inceleyen bir iktisat dalı olarak ortaya çıkmaktadır.
İKTİSADA GİRİŞ I DERS 6 Y.Doç.Dr.Umut Öneş.
2. PİYASA EKONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Alternatif Makro Modeller: Keynesyen İktisat
Sunum transkripti:

KAMU EKONOMİSİ

Giriş Kamu ekonomisi disiplini diğer sosyal bilmlerde olduğu gibi, açıklanmak istenen olgular bir teoriye dayandırılır. Ancak fen bilimlerden farklı olarak bir teori kurulurken insan davranışları dikkate alınmak zorundadır. Çünkü insan davranışları olgular üzerinde önemli etkiler yapar. Yani vergi ve kamu harcamalarının büyüklükleri ve iktisadi etkilerinin neye göre değiştiği incelenirken, insan davranışlarına ilişkin belirli varsayımları kabul edilerek kurulan hipotezlere dayanılarak açıklanmaktadır. Bu hipotezler gözlemlerle sınanıp doğrulanıyorsa teori haline gelmektedir.

Giriş Sosyal bilimlerde kurulan bu teori yada olgular zamana ve mekana göre değişiklikler gösterebilir. En önemli değişiklik ise insan davranışlarında görülebilir. Farklı kültürlerdeki insan davranışları farklı olduğu için, olayların iktisadi ve mali etkilerinde de farklılıklar olabilecektir.

Giriş Günümüzde hakim olan iktisadi düşünce Neo klasik iktisadi düşüncedir. Bu iktisadi akımın başlıca davranışsal varsayımları iktisadi adam ve kurumsal varsayımlardır. Günümüzde Kamu ekonomisi teoriside neo klasik iktisadi temelde gelişmektedir. Yani devletin faydasını maksimum kılan bireylere doğru teşvikler vererek, hedeflerine uygun mali ve sosyal politikalar uygulamak amaçlanmaktadır. Bu hedeflerin neler olduğu devletin kurumlarını yöneten hükümetlerin siyasi tercihlerine göre değişmektedir.

Pozitif İktisat Yaklaşımı Kamu Ekonomisi iktisat biliminin bir alt disiplinidir . İktisat bilminde olduğu gibi kamu ekonomisinde pozitif veya normatif yaklaşımlar la incelenmektedir. Pozitif yaklaşım iktisadi olayların herhangi bir değer yargısı içermeden, ne olduğunu açıklayan bir yaklaşımdır. Türkiyede vergi yükü % 30 dur ifadesi pozitif bir yaklaşımdır.

Normatif İktisat Yaklaşımı Normatif yaklaşımda ise değer yargıları içerir ve bu yargılara göre olayların nasıl olması gerektiğine dair önermeler içerir. Kamu kesiminin büyümesi etkinliği azaltır ifadesi normatif bir yaklaşımdır.

Normatif İktisat Yaklaşımı Kamu Ekonomisinin temel normatif soruları; *Hangi alanda devletin müdahalesi meşrudur? *Devletin müdahale sınırları çizildikten sonra, bu alanda hangi kurallar geçerli olacaktır? *Kamu harcamaları nasıl finanse edilecektir? *Kamu harcamaları farklı idareler arasında (merkezi-yerel-federel) nasıl dağıtılacaktır? sorularını içeririr. Buna göre kamu ekonomisi bütünüyle normatif alanda mı oluşmaktadır? Ancak unutulmamalıdır ki pozitif ve normatif yaklaşımın sınırları her zaman net olarak ayrılmayabilir.

Kamu Maliyesi Kamu denilince, ülkenin ihtiyaç duyduğu hizmetleri sunmak için bürokratik bir düzen içerisinde örgütlenmiş idari yapılar anlaşılmalıdır. Kamu Maliyesi kavramı ise kamu harcamaları ve kamu gelirlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bir ülkede milli gelirin bir bölümü kamusal hizmet ve harcamaları finansmanı için kullanılır. Kamu harcamlarının yapısı, bileşimi ve büyüklüğü ülkeden ülkeye ve zamana göre farklılık gösterir.

Kamu Maliyesi-Kamu Ekonomisi Günümüzde Kamu kesimi analistleri, sadece vergi ve kamu harcamalarını incelemek yerine, daha geniş bir çerçevede, kamu kesiminin bütün faliyetlerinin ekonomi üzerindeki etkilerini, kaynak ve gelir dağılımı açısından analiz etmektedirler. Bu nedenle bu disiplinin adı kamu ekonomisi olarak yer almakatadır. Yani kamu maliyesi, devletin bir yandan harcamalarını, diğer yandan hacamların vergi diğer finansman araçlarının kullanım yapıları ve tekniklerini incelerken; Kamu ekonomisi devletin tüm faliyetlerinin ekonomi üzerindeki etkileri ile kaynak ve gelir dağılımı üzerinde etkilerini konu alır.

Kamu Ekonomisi Özetlenecek olursa Kamu Ekonomisi, Devlet vergi, kamu harcaması veya borçlanmadan oluşan mali araçlarını kullanarak, ekonomide istikrarı, kaynak ayrımında etkinliği ve gelir dağılımında adaleti sağlamayı çalışır. İşte devletin bu amaçlara yönelik mali araçları kullanarak yapmış olduğu etkinler kamu ekonomisi disiplininin alanının oluşturmaktadır.

Kamu Ekonomisinin Gereği İnsanlar günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için farklı mal yada hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçları özel yada kamu kesimince veya ortak olarak üretilen mal ve hizmetler ile giderilir. Söz konusu mal ve hizmetlerin bir kısmı serbest piyasadan satın alınan mal ve hizmetlerden oluşurken, kimileri bu kategoride alınıp satılamazlar. (Tam Kamusal veya yarı kamusal yada özel mal ve hizmetlerir.)

Bir Bilim Dalı Olarak Kamu Ekonomisi Diğer bilim dallarında olduğu gibi ekonomi bilimi de, insan oğlunun ihtiyaç ve merakından doğmuştur. Bireylerin insan davranışlarına olan merakı psikolojiyi, toplum davranışlarına olan merakı sosyolojiyi,,, ortaya çıkarmıştır. Ekonomi ise insanoğlunun madde ile ilişkisinden yani maddeyi toplama, saklama ve tüketme ihtiyacından doğmuş olup, bir bilim dalı olarak ortaya çıkışı çok eskilere uzanmaz. Ekonomi biliminin ortaya çıkması ve gelişiminde üretim ve bölüşüme ait sorunlar yer alır. Bunun temelinde de kıtlık sorunu yatmaktadır. .

Ekonominin Temel Sorunu:Kıtlık Kıtlık kavramı, ihtiyaca yetmeyecek kadar azlık, az ve zor bulunma şeklinde tanımlanmaktadır. Ekonomide de kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sonsuz olarak kabul edilir. Ancak ekonomi de kaynakların kıtlığı, ihtiyaçlara göre kıt olduğu algılanmalıdır. Kaynaklar kıt ve ihtiyaçlar sonsuz ise, acaba ihtiyaçların giderilmesinde kaynakları nasıl etkin kullanacağız. Bu etkinliği piyasa tarafından mı yoksa devlet eliyle mi sağlayacağız.

Kıtlık Sorunu İdeolojik yada teorik farklılıklar olsada, her ekonomide Devletin az yada çok belli oranlarda ekonomiye müdahale ettiği ve kimi hizmetleri merkezden ya da yerel düzeyde, kamu kesimince sunulduğu mutlak bir gerçektir. Yani her ekonomide kaynakların bir kısmı kamu tarafından kullanılır. Kamu sektörünün kullandığı kaynaklar arttıkça, özel sektörün payı azalacaktır. O zaman kaynakların kullanımı hangi sektöre bırakılırsa ihtiyaçların tatmini en yüksek düzeyde sağlanır veya hangi sektör kıt kaynakların kullanımında etkinlik sağlar.

Kaynakların Etkinliği Sorunu Kaynaklar kıt ve ihtiyaçlar sonsuz olduğuna göre, acaba toplumsal faydanın azamileştirilmesinde kamu sektörü mü yoksa özel sektör mü kaynakları etkin kullanmaktadır. Kamu ekonomisinin de temel sorunu olan bu sorunun cevabı zaman, siyasi yapı, toplumsal yapı,.. birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir.

Kamu Kesmine İhtiyaç Var mı???? Piyasada üretilen mal ve hizmetler tüketicinin tercihlerini yansıttığına yani her arzın kendi talebini yarattığı ve merkezi olmayan kararın iyiyi ürettiğine göre neden tüm ekonomik faliyetler piyasaya bırakılmamaktadır. Piyasanın görünmez el veya doğal düzen ile dengeye geldiğine göre neden bir görünür yada kamu ekonomisine ihtiyaç duyulmaktadır.

Kamu Kesmine İhtiyaç Var mı???? Ekonomide kamuya biçilen rolün ideolojik ve teknik olmak üzere iki temel dayanağı vardır. 1.Klasik iktisatçılar piyasanın kusursuz işlediğini ve müdahalenin gereksiz olduğunu savunurlarken, Neo klasikler ise piyasanın kusurlu ama yine iyi işleyen bir mekanizma olduğunu savunurlar. 2.Bu düşüncenin tam karşısında ise piyasayı mutlak kötü ve sömürü aracı olduğunu düşünen sosyalizm vardır. Doğal olarak Sosyalizm devlete ekonomide yer verilmesini savunur.. Ancak klasikler minimal düzeyde bir müdahale rolünü savunur.

Kamu Ekonomisine Neo Klasik Bakış Neo klasikler piyasa mekanizmasının tek başına tüm ekonomik fonksiyonlarını yerine getiremeyeceğine inanırlar. Bu inanış iktisat bilimine temel katkı olan Piyasa Ekonomisinin Başarısızlığı ve devlete biçilen minimal rolün temelini oluşturur. Buna göre piyasa başarısızlığına yol açan bazı mikroekonomik faktörler, piyasa mekanizmasının kamu politikaları ile yönlendirilmesi, düzeltilmesi veya tamamlanması ihtiyacını doğurur.

Keynesyen Bakış Keynesyen İktisatla birlikte, ekonomiye sadece mikroekonomik nedenlerle değil, başka gerekçelerlede devletin ekonomiye müdahalesi savunulmuştur. Özellikle Büyük Buhrandan sonra, kentleşmenin hızla artması, bağımsızlığını kazanan ülkelerin hızla kalkınma çabaları kamu müdahalesini zorunlu kılmıştır. Ancak 1960 ve 70 lerde devletinde başarısız olacağı kanaati yayılmaya başlamıştır.

Kamu Tercihi Bakışı Devletin Başarısızlığı 1965 de McKean tatafından dile getirilmiş, 1970 de ise Kamu Tercihi Teorisi ile sağlam teorik temellere oturtulmuştur. Bu teoriye göre devletin ekonomiye olan müdahalesi, gelir ve kaynakların etkin olmayan dağılımına sebep olmaktadır. Devlet müdahalesi ekonomik etkinlik yerine daha da bozup, etkinsizliği arttıracağı savunulur.

Kamu Müdahalesinin Sınırı Acaba devlete minimal rol veren liberallerle ile devlete aktif rol yükleyen sosyalist düşüncenin sınırı ne olacaktır. Yani toplumsal faydanın azamileştirilmesinin sınırı ne olacaktır.

Devletin Ekonomik Faaliyetleri Tüm iktisadi düşünceler devlete bir takım roller yüklemektedir. Hepsinde ulusal savunma ve diplomasi, adalet ve yargı görevi devlete verilmiştir. Ancak kimi ekonomilerde piyasa ekonomisinin üreteceği mal ve hizmetleri de devletin üretmesi gerektiği yönünde görüş vardır.

Devletin Ekonomik Faaliyetleri Devletin ekonomik faliyetlerini tasnif eden en önemli iktisatçı Richard A. Musgrave’dir. 1959 yılında yapmış olduğu bir çalışmada devletin ekonomiyle ilişkisinin üç yolla kurulduğunu ifade etmiştir. *Kaynak dağılımında etkinlik *Gelir dağılımında Adalet *Ekonomik İstikrar

Devletin Mikroekonomik Faliyetleri Piyasanın her zaman tek başına etkinliği sağlaması mümkün değildir. Bunu başlıca sebepleri; Kamusal Mallar ve Dışsallıklar Eksik Rekabet Şartları (Doğal tekeller) Eksik Bilgi Belirsizlikler Musgrave göre etkinsizlikleri düzeltmek için devletin müdahalesine, kaynakların etkin tahsisine ihtiyaç vardır. Bir takım hizmetlerin (savunma, adalet,,,) piyasada üretilemeyeceği açıktır.

Devletin Makro Ekonomik Faliyetleri 1929 krizinde de görüldüğü üzere piyasanın tek başına istikrarı sağlamaktan uzak olduğu görülmüştür. Teorik ve uygulamada devletin ekonomiye, para ve maliye politikalarını kullanarak, ekonomik istikrar, ekonomik büyüme ve kalkınma ile adil bir gelir dağılımının sağlanması için müdahale etmesinin zorunlu olduğu görülmüştür. Günümüzde devletler iktisat politikası araçları ile bireylerin tüketim, yatırım ve tasarruf kararları üzerinde etkili olmaya çalımaktadır.

Devletin Düzenleme ve Denetleme Faliyetleri Kurallar ve kurumlar sadece devlet ve birey arasındaki ekonomik ilişkileri etkilemez. Aynı zamanda özel sektörün dinamiklerinide etkiler. Özel mülkiyetin tesisi ve korunması için yasal çerçeve, işçi ve işveren hakları, iş güvenliği, rekabetin korunması, alkol ve sigara ile mücadele, kamu sağlığının korunmasına dönük çeşitli düzenleme ve denetleme görevleri bulunmaktadır.

Etkinlik ve Adalet Çatışması Kaynakların kıtlığı, kaynakların etkin kullanım sorununu doğurmaktadır. Piyasa ekonomilerinde etkinliğin kendiliğinden sağlanacağı savunulsada pratikte pek mümkün değildir. Bu yüzden ekonomide kamu kesiminin müdahalesi gereklidir. Devlet bu noktada hem kaynak ve geliririn yeniden dağıtımı görevini üstlenirken, hemde piyasa ekonomisine bırakıldığında acımasız sonuçlar ortaya çıkaran piyasayı denetleme ve düzenleme görevi üstlenmektedir.

Etkinlik ve Adalet Çatışması Devlet müdahalesinin alternatif yada fırsat maliyeti yok mudur? Yada söz konusu müdahaleler ekonomide etkinlik kaybına neden olur mu? Gelirin yeniden dağıtmak üzere yapılan keyfi müdahaleler geliri küçülterek, gelir dağılımını daha da bozabilir mi? Denetim ve düzenleme faliyetleri nedeniyle, küçük çıkar gruplarının çıkarlarına hizmet etmiş olur mu?

Etkinlik ve Adalet Çatışması(Türkiye) Türkiye’de Gelir dağılımının adaletsiz olduğu aşikardır. Ancak bunu ölçmek ve adil gelir dağılımını sağlamak son derece zordur. Çünkü adalet kavramının tanımında henüz konsensüs sağlanmış değildir. Acaba aynı gelir elde etme kapasitesine sahip iki kişiden birisinin daha fazla mesai ile gelirden daha fazla pay alması adil midir?

Türkiye’de Gelir Dağılımı Nüfus/ Gelirden aldığı pay Piyasa Dağılımı Devlet Müda. Sonrası 2012 İlk % 20 59 46.6 44.8 İkinci %20 19 21 22.5 Üçüncü %20 11 15 15.7 Dördüncü %20 7 10.7 10.9 Son %20 4 6.7 6.1

Türkiye’de Gelir Dağılımı Türkiye’de Gini Katsayısı ise 2010 yılında 0.402 ve 2011 yılında 0.404 olarak ölçülmüştür. Aynı dönemlerde Kır ve kent ayrımında ise; Gini Katsayısı 2010 2011 2012 2014 Kent 0.389 0.394 0.402 0.391 Kır 0.379 0.385 0.390 0.393

Türkiye’de Gelir Dağılımı Türkiye’de devletin vergi ve harcamalar yoluyla müdahalesini müteakip, gelir dağılımında kısmi bir düzelme olduğu görülmektedir. Gelir dağılımında eşitsizliğin göstergesi olan Gini katsayısının sıfıra yaklaşması gelirin daha adil dağıldığına işaret eder. Sıfırdan uzaklaştıkça eşitsizliği işaret etmektedir.

Türkiye’de Gelir Dağılımı Devlet vergi ve harcamalar yolu ile gelirin dağılımında adaletsizliği azaltmıştır. Ancak devlet müdahalesi ile birlikte Milli Gelirde aynı hızla büyür müydü? Çünkü devletin gelir dağılımını düzeltici faliyetleri milli geliri küçültebilmektedir. Herkesin adil ama gelirinin düşmesi ne kadar istenilen bir durumdur?

Türkiye’de Gelir Dağılımı Bu noktada iki görüş ortaya çıkmaktadır. Bir kesim devletin gelir dağılımını düzeltici müdahaleleri milli geliri azaltmayacağını sadece gelirin adil böüşümünü savunurken, diğer bir kesim devlet müdahalelerinin milli geliri maliyet ve etkinlik kaybı nedeni ile küçülteceğini, gelir adil olsa da beklenenin altında olacağını savunmaktadır.

Etkinlik-Adalet Çatışması Vergiler bireylerin çalışma ve yatırım kararları üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Vergi yükünün düşürülmesi ise bu olumsuz etkilerin azalmasına katkı sağlar. Bu sebeple iş dünyası yatırım kararları için özellikler vergi oranlarının düşürülmesini talep eder. Ancak sosyal yardımlarla gelirden daha az alanların korunması ise vergilerin daha çok arttırılmasını gerektirir. İşte buna etkinlik-Adalet çatışması denir.