BİLİŞSEL GELİŞİM İdris KARA
Tanım ve önemi Biliş, ileri zihinsel süreçleri içerir. Zihinsel süreçler; dikkat, algı, bellek, dil gelişimi, okuma ve yazma, problem çözme, anımsama, düşünme, akıl, yaratıcılık vb. birçok özelliği içermektedir. Bilişsel gelişim; doğumundan başlayarak çevreyle etkileşimi ve çevrenin anlaşılmasını sağlayan bilginin edinilmesi, kullanılması, saklanması, yorumlanarak yeniden düzenlenmesi ve değerlendirilmesi aşamalarındaki tüm zihinsel süreçleri içine alan bir gelişim alanıdır.
Çocuğun gördüğü, duyduğu, dokunduğu tattığı nesneler hakkında düşünmesini ifade eder. Soyut şekilde akıl yürütme, varsayımsal durumlar hakkında mantıksal düşünme, kuralları karmaşık ve daha yüksek yapıda örgütleme, nesneler arasındaki benzerlik ve farklılığı anlama, objeleri kategorize edebilme vb. beceriler bilişsel gelişim alanı içinde yer alır.
Bilişsel sistem çevreden girdiler alır Bilişsel sistem çevreden girdiler alır. Girdileri algılar, algıladıklarını belleğinde saklar. Düşündüğünde algıladıklarını belleğinden çağırarak kullanır. Daha da iyi düşünmek için bilgileri kavramlaştırır ve genelleştirir. Yeni düşüncelerle çıktılar verir. Çıktılardan dönüt alır. Aldığı dönütlerle bilişsel gücünü geliştirir. Farklı girdiler aldığında, dengeleme yapar.
Bilişsel Gelişimle İlgili Kavramlar gizil güç yetenek, algı, dikkat, kavram oluşturma, belek ve hatırlama gücü, akıl yürütme ve problem çözme yaratıcılık
1. Gizil Güç Potansiyel, gerçekleşmeyen ama gerçekleşebilecek olan, saklı olan güç anlamına gelmektedir. Çocuğun kalıtımla getirdiği ve eğitim yoluyla ortaya çıkacağı düşünülen yetenekleri ve özellikleri gizil güç olarak ifade edilir.
2. Yetenek Bireyin bilişsel, duyuşsal ve motor davranışlarla ilgili gizil gücü yetenek olarak nitelendirilir. Birey; bilişsel, duyuşsal ve motor yetenekleriyle bilgi ve becerileri öğrenir. Bireyin yetenekleri öğrenmenin, bir meslek edinmenin, bir ürün üretmenin dayandığı gizil güçtür.
3. Algı İnsanın doğumdan itibaren, yaşamı boyunca görme, duyma, tatma, koklama ve dokunma gibi duyularını kullanarak çevresindeki bilgileri organize etme, anlama, yorumlama ve yeni durumlara kendini uydurma sürecine algı denir. Algılamada olgunlaşmanın, öğrenmenin, deneyimlerin, geçmiş yaşantıların, beklentilerin önemi büyüktür.
3.1. Algıda Seçicilik Organizma çevreden gelen uyarıcıların bazılarını seçmesine, algıda seçicilik denir. Dikkat, hazır olma, güdülenme gibi unsurları içerir. Algıda seçicilikte dikkat önemlidir. Dikkat algılamaya hazır olmayı ifade eder. Biz çevremizde, dikkat ettiğimiz nesneleri ve olayları algılarız. Aynı vitrine bakan iki arkadaştan gömleğe ihtiyacı olan gömleği, kazağa ihtiyacı olanın kazağı görmesi gibi.
Algılamaya hazır olma bireyin neyi algılamaya hazır olduğu ile ilgilidir. Kişi, pek çok uyaran arasından sadece birini ya da birkaçını algılayabilir. Örneğin, bir anne gece ağlayan bebeğinin sesini duyabilir ama telefonun sesini duymayabilir. Bu, annenin sadece bebeğini algılamaya hazır olduğunu gösterir.
Güdülenme de algılama için diğer bir etkendir Güdülenme de algılama için diğer bir etkendir. Güdülenmeye göre herhangi bir şeyi algılarken görmek istediğimizi görür, duymak istediğimizi duyarız. Fazla ve gereksiz bilgileri önemsemeyiz.
3.2. Ayırt Etme Becerisinin Gelişimi Ayırt etme; önceden bir bütün olarak görülen bir nesne ya da durumun, zamanla parçalarını, ayrıntılarını ve benzer nesneleri birbirinden ayrı kılan özelliklerini, algılama eğilimi olarak nitelendirilir.
3.3. Nesne Kavramı Nesne devamlılığı, nesnelerin uzayda yer tutan varlıklar olduğuna, algı alanı dışında olduklarında dahi var olmayı sürdürdüklerine ilişkin bilgidir. Bu kavram, on sekiz-yirmi dört aya kadar çeşitli aşamalarla kazanılır. Nesne değişmezliği; uzaklık, yön, bakış açışı değişiklikleri ve ışık gölge gibi değişik biçim ve durumlarda gördüğü nesnenin ya da insanın aynı nesne ya da insan olduğu, yani değişmediğinin algılanmasıdır. Nesne değişmezliği, 2-3 yaşlarında gerçekleşir. Nesne kimliği; nesnenin bir günden diğerine, bir durumdan başka bir duruma aynı olduğunu kavrama yeteneği olarak nitelendirilir. Bebekler 8–9. aylarda nesneyi sadece bilinen tek ortamda, tüm ip uçlarıyla birlikteyken tanır.
3.4. Ben Merkezcilikte Azalma Benmerkezcilik, özellikle küçük yaşlarda yaygındır. Herkesin kendisi gibi düşündüğünü, hissettiğini, kendisinin sevdiği şeyleri, herkesin sevdiğini, kendisinin sevmediği şeyleri de sevmediğini düşünür. Kendi görüş ve algılarının herkes tarafından aynı şekilde anlaşıldığını hisseder.
4. Dikkat Dikkat süresi, bireyin bir noktaya yöneldiği zaman olarak tanımlanabilir. Odak noktasının değişmesi de dikkat dağılmasıdır. Dikkat seçiciliğiyse odaklanan uyarıcıyı tanıma, belirgin ve temel nitelikleri belirleme işlemi olarak ifade edilir.
5. Kavram Oluşturma Kavram oluşturma, sınıflama işlemidir. Çocuk nesnelerin fonksiyonlarını algılar. Zihinde kalan izler (imge) üzerinde bir takım işler yapar. Soyutlandıktan sonra birbiriyle karşılaştırılarak birbirine benzeyen, ortak niteliklere sahip olan izler gruplandırılır. Bu gruplar, kavram olarak nitelendirilir.
6. Bellek ve Hatırlama Gücü Bellek, bireyin tecrübelerinden edindiği ve öğrendiği bilgileri güvenilir bir biçimde, tam ve doğru olarak zihinde tutmaya, istenildiği zaman kullanmaya olanak sağlayan yetenek olarak isimlendirilir. Uygun bir uyarıcıyla zihindeki bilgilerin güvenilir bir şekilde bilinçli hale gelmesine hatırlama gücü denir. Belleğin güvenilirliğini, hatırlama gücü gösterir.
Duyusal kayıt, bilgi işleme sürecinin ilk aşamasıdır Duyusal kayıt, bilgi işleme sürecinin ilk aşamasıdır. Duyular aracılığıyla çevredeki uyarıcılardan çeşitli bilgilerin seçilerek algılanması, duyusal kayda gelmesidir. Kısa süreli bellek: Duyusal kayıttaki bilgiler kısa süreli bellek sistemine gelir ve geçici olarak bilgi depolanır. Kısa süreli belleğe gelen ve tekrar edilerek uzun süreli belleğe aktarılamayan bilgiler unutulur. Uzun süreli bellek: Bilgiler burada uzun süre saklanır. Kısa süreli bellekteki uyarıcıların tekrarlanarak geldiği, eski bilgilerle örgütlenerek uzun süre depo edilip saklandığı yerdir.
7. Akıl Yürütme ve Problem Çözme Akıl Yürütme, daha önceden öğrenilmiş bilgileri yeni karşılaşılan bir soruna çözüm bulabilmek için birleştirme ve düzenleme süreci olarak nitelendirilir. Problem çözme, iç ya da dış istekler ve çağrılara uyum sağlamak amacıyla davranışsal tepkilerde bulunma gibi bilişsel ve duygusal işlemleri bir hedefe yöneltmektir. Problem çözme bir amaca ulaşırken karşılaşılan güçlükleri yenme süreci, olarak değerlendirilir.
Problem çözme sürecindeki aşamalar: Problemi tanılama Problemleri açıklama Verileri toplama Verileri seçme ve düzenleme Muhtemel çözüm yollarını belirleme Çözüm şekillerini değerlendirme, Çözüm şeklinin uygulamaya konması Çözüm şeklini değerlendirme
8. Yaratıcılık Yaratıcılık, “bilinen bir şeyden yeni bir şey çıkarmak, özgün bir senteze varmak, birtakım sorunlara yeni çözüm yolları bulmak, daha önceden kullanılmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurmak ve böylece yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koymak” olarak tanımlanır. Yaratıcı düşünmenin yaşamımızdaki en önemli işlevi, karşılaştığımız sorunları çözebilmektir.
Yaratıcı bir kişide; merak, sabır, buluşlar yapma yeteneği, orijinal ve bağımsız düşünme, deney ve araştırmalar yapabilme, sentezci yargılara varabilme yeteneği bulunur. Bebeklik döneminde, özellikle ilk yıllarda yaratıcılık annenin bebeği ile oynadığı oyunlar sırasında kendini gösterir. Yaratıcı davranışların ortaya çıkıp gelişmesinde en büyük rolü, bebeğin anne ve yerini tutan kişiyle olan ilişkisi oynamaktadır.
Zekâ Zekâ, insan beynini karmaşık yeteneğini ortaya koyar. Zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan yetenekler bileşenidir. Yeteneklerin uyumlu ve birbiriyle ilişkili çalışması sonucu, zihinsel fonksiyonlar yürütülür.
Zekâ Bölümleri
Zekânın İnsanlar Arasındaki Dağılımı
PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Piaget’ye göre çocuk, bilgiyi kazanmada aktif bir role sahiptir. Ayrıca, değişik yaşlardaki çocukların ve yetişkinlerin dünyaları birbirlerinden farklıdır. Piaget, bilişsel gelişimi, biyolojik ilkelerle açıklamıştır.
Piaget, bilişsel gelişimi, dünyayı öğrenme yolunda bir denge - dengesizlik ve yeni bir denge süreci olarak tanımlar. Piaget’e göre zekânın uyum sağlama ve örgütleme olmak üzere iki temel işlevi vardır. Uyum sağlama işlevi, özümleme (nesnel gerçeğin içselleştirilmesi) ve uyma (nesnel gerçeğe göre zihni uyarlama) süreçleri şeklinde gerçekleşir.
Örgütleme, gerçekliğin anlamlandırılması amacıyla bilgilerin birleştirildiği karmaşık bir işlemdir. Örgütleme karşılaşılan kavram ve olayların birbirleriyle tutarlı bütünler haline getirilmesidir. Örgütleme, sayesinde sistemik bir düzen korunur. Şema: Şema, bireyin çevresindeki dünyayı anlamlandırmak için geliştirdiği dinamik bir şablon gibidir. Çevresindeki problemleri anlama, çözme, ve dünyayla baş etme stratejileri yapısı olarak düşünülebilir.
Adaptasyon (Uyum Sağlama) Sahip olduğumuz şemalar bazen karşılaşılan yeni uyarıcılar karşısında yetersiz kalabilir. Bu durumda uyum sağlama zihinsel bir süreç olarak devreye girer ve çevremizde karşılaştığımız yeni uyarıcılara tam olarak uymayan şemaları değiştirmemizi sağlar.
Özümleme (Asimilasyon): Özümleme, bireyin kendisinde var olan bilişsel yapılar aracılığı ile (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine yerleştirmesi sürecidir. Düzenleme (Akamodasyon): Düzenleme, mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecidir. Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi içerir. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara yanıt oluşturmak için uygun ise, özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir.
Piaget’ye göre Bilişsel Gelişimi Etkileyen Unsurlar Olgunlaşma: Bilişsel gelişimde biyolojik yeterlilik. Yaşantı: Yaşantı yoluyla birey olay ve nesnelerle ilişki kurabilmekte, yeni davranış örüntüleri oluşturabilmektedir. Kültürel Aktarım: Sosyokültürel yapı, bireyin zihinsel gelişimini doğrudan ve dolaylı yollarla etkilemektedir. Dengeleme: Piaget’de yaşam bir dengede kalma sürecidir.
PİAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ 1. Duyusal motor (0 - 2 yaş) 2. İşlem öncesi dönem (2 - 7 yaş) 3. Somut işlemler dönemi (7 - 11 yaş) 4. Soyut işlemler dönemi (11 yaş ve üzeri)
1. Duyusal hareket (motor) dönemi (0–2 yaş) Refleksler Nesne sürekliliği Ses bulaşması Taklit Ertelenmiş taklit Devresel (Döngüsel) tepkiler
2. İşlem öncesi dönem (2 - 7 yaş) a) Sembolik dönem (2/4 yaş) Bu dönemin en önemli özelliği sembolik fonksiyonların ortaya çıkmasıdır. Çocuklar nesneler ortada yokken onu temsil eden bir sözcük, sembol veya varlığı zihinsel olarak ifade edebilirler. Bu nedenle dil gelişimi çok hızlıdır. Sembolik zekâ, düşünme ve oyun gelişimi başlar. Sembolik zekâ ve düşünme de bir nesneye sembolmüş gibi anlamlar yükler ve canlandırma yapar (iç temsil). Sembolik oyun: Mesela; çocuk çubuklardan gemi yapıp su birikintilerinde onları yüzdürürler ve o gemilerin kaptanı olurlar.
b) Sezgisel dönem (4–7 yaş): Benmerkezci (Egosantrik düşünce) anlayış Paralel oyun Monolog Kollektif Monolog Animizm (canlıcılık) Özelden özele akıl yürütme Odaklanma (merkezleme) Tek özelliğe göre sınıflama
Soru sorma Yapaycılık Korunum ilkesi İşlemleri tersine çevirememe Büyüsel (Sihirli, Majik) Düşünme Yanlış Bağdaştırma Ahlaki bağımlılık
3. Somut işlemler dönemi (7 - 11 yaş) Mantıksal düşünme Benmerkezci düşünceden uzaklaşır (Dağılma) İşlemleri tersine çevirebilir Odaktan Uzaklaşma Korunum ilkesi kazanma Özdeşlik (ayniyet) Ödünleme (telafi) Dönüşümsel Düşünme
4. Soyut işlemler dönemi (11 yaş ve üzeri) Ergenlik dönemiyle başlar. Ergen Egosantrizm (Benmerkezcilik) Hayali seyirciler Kişisel efsane/Mit Omnipotent düşünme
Bütünleştirici (Birleştirici) Düşünme Göreceli Düşünme (Kişiye, zamana ve yere göre düşünme) Tümevarımsal Düşünme Tümdengelimsel Düşünme Hipotetik Düşünme Esnek Düşünme Analoji (andırma)
BRUNER’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Bilişsel gelişim, tepkilerin uyarıcıdan bağımsız hale gelmesidir. Gelişim, bilgiyi işleme ve depolama süreçlerinin gelişimine bağlıdır. Bilişsel gelişim içiN sistemli bir öğretici öğrenici etkileşimi gereklidir. Bilişsel gelişimde dil önemli bir rol oynar.
BRUNER’İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ 1. Eylemsel dönem (0 - 3 yaş) 2. İmgesel dönem (3 - 6 yaş) 3. Sembolik dönem (6 - 18 yaş)
1. Eylemsel dönem (0 - 3 yaş) Bilişsel gelişimde ilk aşama eylemsel dönemdir. Çocuk, bu dönemde çevreyi eylemlerle anlamlandırır. Çevresindeki nesnelerle ilgili yaşantıyı onlara dokunarak, vurarak; onları ısırarak ve hareket ettirerek kazanır. Çocukların bu dönemdeki öğrenme biçimi psiko- motor eylemler üzerine kuruludur. Piaget’in duyusal-motor dönemiyle örtüşür.
2. İmgesel dönem (3 - 6 yaş) Bu dönemde görsel bellek gelişmiştir. Çocuğun anlamlandırma süreçleri duyu organları aracılığı ile edindiği duyusal etkileri temel alır. Zihinde canlandırma, algı süreçlerine göre şekillenir. Bilgiyi imgeler (imge: zihinde tasarlanan, gerçeğin hayali olan düşünceler. Zihinde canlandırma) temsil eder. Mesela; çocuk oturma odasının resmini çizebilir veya anlatabilir. Ya da daha öncesinde görüp bildiği babasının arabası o an karşısında olmadan çizebilir. Piaget’in işlem öncesi dönemiyle örtüşmektedir.
3. Sembolik dönem (6 - 18 yaş) Bilişsel gelişimin sonuncu düzeyi sembolik dönemdir. Çocuk artık bu dönemde algı ve anlamlandırma süreçlerini semboller üzerinden açıklar. Çocuk dil, mantık, matematik, müzik vb. alanların sembollerini kullanarak iletişim kurar. Sembolik dönem, yaşantıların formüle edilmesine olanak sağlar. Piaget’in somut işlemler ve soyut işlemler dönemiyle örtüşür.
VYGOTSKY’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Vygotsky’ye göre; bilişsel gelişimde, çocuğun sosyal çevresi (yetişkinler ve arkadaşlar) ve kültür önemlidir. Tüm öğrenmelerin kaynağı sosyal çevredir. Dil de bilişsel gelişimde etkilidir. Vygotsky’e göre bilişsel gelişime etkisi olan faktörler: Sosyal çevre, kültür, dil, çocuk- yetişkin ilişkileri, çocukların birbiriyle işbirliği, nesne, olay ve kişilerle somut yaşantılar.
1. Yakınsal Gelişim Alanı: Bu kavramla zihinsel gelişimin sosyal yönüne dikkat çekmiştir (Sosyal yapısalcı yaklaşım). Ona göre, insanların tek başına belli şeyleri öğrenebilmesi mümkündür fakat daha fazlasını sosyal çevresinin desteğiyle öğrenebilir. 2. İşbirlikli Öğrenme: Birey tek başına öğrenebileceğinden çok daha fazlasını yakınsal alanıyla (çevre desteği) işbirliği yaparak öğrenebilir.
3. İçsel Konuşma: Üst düzey zihinsel ve psikolojik işlevler sosyal ilişkilerden kaynaklanır. İçsel konuşma, benmerkezci konuşma sırasında, çocuğun içine doğru dönmesi ile ortaya çıkar. Böylece içsel konuşma zihinsel süreçlere ve bilinçli anlamaya yardımcı olur. Yani birey kendi kendine konuşarak farkındalık yaratır, kendini anlar, durumu değerlendirir ve zihinsel gelişimine katkı yapar. Yetişkinlerin görevi, dışsal denetimi giderek azaltarak çocuğun içsel denetimini beslemektir.
GAGNE’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Bu kurama göre, organizma yaratılıştan öğrenmeye hazırdır. Öğrenme kapasitesi doğumla birlikte bireye verilen doğal bir yetenektir. Organizma öğrenme sürecine aktif bir şekilde katılım gösterir. Zihinde öğrenme sürecinin gerçekleşmesinden sorumlu özel alanlar bulunur. Bu alanlarda bilginin işlenerek zihne kaydedildiği öne sürülmüştür. Bu kurama göre bilişsel gelişim, deneyim ve problem çözme süreçleri sonucunda sağlanır.
Gagne’ye göre zihinsel gelişim aşamaları 1. İşaret öğrenme (Uyarıcılara karşı tepki verme öğrenilir. Tepkisel koşullanma düzeyindedir.) 2. Uyarıcı davranım ilişkisini öğrenme (Edimsel koşullanma yoluyla öğrenme gerçekleştirilir.) 3. Zincirleme (Uyarıcı ile davranım arasındaki ilişkiyi, belli bir sıra ile öğrenme esastır.) 4. Sözel bağ kurma (Kelimeler ile anlamları arasında ilişki kurma esastır.)
5. Ayırt etmeyi öğrenme (Çeşitli uyarıcılar arasındaki farklı öğrenme ve buna bağlı olarak farklı uyarıcılara farklı tepki verme esastır.) 6. Kavram öğrenme (Birbirine benzer özellikleri olanlardan bir grup oluşturma ve belli ölçülere göre nesne veya olayları gruplama esastır.) 7. İlke öğrenme (Yol gösterici olan ve problem çözmeyi kolaylaştıran bilgileri edinmedir.) 8. Problem çözme (Öğrenilen ilkeleri kullanarak karşılaşılan problemleri çözmeye işaret eder.)
GARDNER’IN ÇOKLU ZEKA KURAMI