AİLE HAYATI VE ANA-ÇOCUK SAĞLIĞI -Konular: ►Anne-Baba Olmanın Toplumsal Ve Yaşam Koşulları ►Aile Ve Nüfus Planlaması
►Anne-Baba Olmanın Toplumsal ve Yasal Koşulları : İnsanların psikolojik,sosyal ve hukuksal olarak evliliğe hazır olması,kadın ve erkekle ilgili aşağıda sıralanan faktörlere bağlıdır: ♠Yaş ♠Bedensel olgunluk ♠Psikolojik ve sosyal olgunluk ♠Ekonomik Yeterlilik ♠Kültürel Yapı ♠Öğrenim ve askerlik durumu ♠Yakın akraba evliliği ♠Evlilik öncesi arkadaşlık
♠Yaş : Öncelikle kişilerin evlilik sorumluluğunu alacak yaşta olmaları gerekir.Evliliğin mutlu,huzurlu,yaşam boyu olması ve doğacak çocukların sorumluluğunun taşınabilmesi için kişilerin yaşları yasal sınırlara uygun olmalıdır.Eşlerin davranışları,zevkleri ve beklentilerinde aşırılıkların olmaması için aralarında fazla yaş farkı bulunmamalıdır.
♠ Bedensel Olgunluk : Evlenmeye hazırlanan insanlar,evlilik yaşına gelmiş olmakla birlikte aynı bedensel olgunlukta olmayabilirler.Bu nedenle evlilik için belli bir yaşa erişmiş olmanın yanında,bedensel olarak da yeterli olgunluğa erişmiş olmaları önemli ve gereklidir.
♠ Psikolojik ve Sosyal Olgunluk : Evlilik için kişilerin psikolojik ve sosyal olgunluğa erişmiş olmaları önemlidir.Evliliğin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirebilmesi,kişilerin olgunlaşmış,beceri,yetenek ve hoşgörü yönünden yeterli düzeye ulaşmış olmalarıyla sağlanabilir.
♠ Ekonomik Yeterlilik : Ailenin beklentilerini gerçekleştirebilmesi için belli bir ekonomik güce yani gelire sahip olması gerekir.Yeterli ekonomik güce sahip olamayan eşler gereksinimlerini beklentileri doğrultusunda karşılamakta zorlanırlar.Bu da özellikle evliliğin ilk yıllarında aile birliğini tehlikeye düşürür,evli kişileri başkalarına bağımlı kılar.
♠ Kültürel Yapı : Başarılı bir aile birliğinin kurulabilmesi için kişilerin sosyal çevreleriyle ilişkilerinin sağlıklı olması gerekir.Bu yüzden evliliğe hazır olmada,eşlerin psikolojik olgunlukları ve kültürel yapıları çok fazla etkilidir.Çünkü sosyal kurallara uyum sağlayamayan kültürdeki bireyler evliliğin kurallarına uymakta güçlük çekerler.
♠ Öğrenim ve Askerlik Durumu : Evliliğin zamanına karar vermede,kişilerin öğrenimi ve erkeklerin askerlik durumu da etkilidir.Evlilikten önce kişilerin öğrenimlerinin tamamlanması,kişilerin eğitim düzeyleri arasında çok fark olmaması,meslek sahibi olmaları ve erkeğin askerliğini yapmış olması aranan özellikle olabilir.
♠ Yakın Akraba Evliliği : Kalıtsal hastalıklardan olan hemofil,yarık dudak gibi rahatsızlıkların görülmesi çoğunlukla yakın akraba evliliklerinin sonucudur.Bu nedenle yakın akraba evliliklerinden kesinlikle kaçınılmalıdır.
♠ Evlilik Öncesi Arkadaşlık : Kişilerin evliliğe hazır olup olmadıklarının anlaşılmasında,yeterli bir süre yapılan evlilik öncesi arkadaşlık ve nişanlılığın önemli bir yeri vardır.Görücü yöntemiyle evlenmek sonradan anlaşmazlıklara neden olabilmektedir.
•Aile Yaşamını Etkileyen Faktörler: Ekonomik Durum Sosyal Durum Eğitim Durumu Saygı,Sevgi ve Hoşgörü Durumu
►Ekonomik Durum : Tüm aile bireylerin beslenme,barınma,giyinme,eğitim,eğlenme vb. konularda belli beklentileri vardır.Aile içi huzurun sağlanmasında etkili olan bu beklentilerin gerçekleşmesi için gerekli harcama ailenin gelirinden yapılır.Ailenin geçimini sağlayacak gelir ise çoğunlukla baba,anne bazen de diğer aile bireylerinin kazancından oluşur.Ailelerin kazançlarıyla geçinebilmeleri için harcamalarını dikkatli yapmaları zorunluluktur.
►Sosyal Durum : Anne-babanın yetiştiği ortamlar,meslekleri, iş ve ev çevreleri,yaşama biçimleri ailenin sosyal durumunu oluşturur.Ailenin ekonomik durumuna göre de belirlenen sosyal durumu,aile bireylerinin psikolojik yani ruhsal durumuna yansır.Ailenin,çevrelerindekilerin sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşması,birbirlerini desteklemesi,yaşamlarını olumlu yönde etkiler.
►Eğitim Durumu : Ana-babanın zevkleri,ilgileri,sağlığa verdikleri önem,çocuk yetiştirme görüşleri ve gelecek planları aldıkları eğitime bağlıdır.Başarılı çocuklar yetiştirmeleri,ekonomik ve sosyal durumlarını planlı,dengeli tutabilmeleri ana-babanın eğitimleriyle orantılıdır.Ana-babanın eğitim düzeylerindeki yakınlık,kültürel yapı ile kişisel özelliklerindeki benzerlik ,aile yaşamını ve eşlerin birbirleriyle iyi iletişim kurmalarını olumlu yönde etkiler.
►Saygı,Sevgi ve Hoşgörü Durumu : Aile bireylerinin düşünceleri,zevkleri,beklentileri ve davranışlarının farklı olması doğaldır.Bu farklılığın yarattığı güçlükler,bireylerin birbirlerine duydukları sevgi,saygı,uzlaşmacı ve hoşgörülü tutumla yenilebilir.Herkesi olduğu gibi kabul etmeye ve saygıya dayalı bir hoşgörü,sorunları azaltarak sürtüşmeleri önler.
Ana-baba arasındaki aşırı geçimsizlik ve huzursuzluk tüm ailenin ruh sağlığını etkileyip bütünlüğünü tehlikeye düşürür.Oysa birbirlerine sınırları belli bir hoşgörü içinde saygı ve sevgi duymaları;aile bireylerini birlikteyken dinleyip rahatlamasını,çocukların güven duygusu içinde büyümesini sağlar.
•Koruyucu Aile Hizmetleri: Çocuklara yardım etmek amacıyla öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanması için yasalarla kuralları düzenlenmiş olan koruyucu aile hizmetleri verilmektedir. Ülkemizde bu hizmetleri düzenlenmesini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yapmaktadır.
Koruyucu ailelerin sağladığı aile ortamı çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimini aile sıcaklığında gerçekleştirilmesini sağlar.Koruyucu aile;çocuğun okulu,çevresi ve varsa öz ailesi ile ilişkilerini sürdürmesine yardımcı olur.Böylece çocuğu tehlikeli ortamlardan da uzak tutar. Türk Medeni Kanunu’na göre kimsesiz çocukların korunması,evlat edinilerek de sağlanabilir.
•Aile Bütünlüğünün Korunması İçin; Eşler,birbirlerini anlayarak ortak bir görüşte birleşmeyi başarabilmelidir. Tartışmalar,uygun zaman ve yerde yapılmalıdır.Özel konular çocukların yanında değil,baş başa görüşülmelidir. Tartışmalar,karşı tarafı suçlamak yerine iletişim kurulup olumlu bir sonuca bağlanarak bitirilmelidir. Geçmişte yaşanmış olumsuzluklar gündeme getirilmemeli ve empati yapılmalıdır. Tartışmalar, evin dışına taşırılmamalı;kazanmak için değil,saygılı ve açık yürekli bir şekilde çözüme ulaşmak için yapılmalıdır.
►Aile ve Nüfus Planlaması Dünya’daki insan nüfusu hızlı artarken insanların besinini oluşturan bitkisel ve hayvansal ürünler daha düşük oranda artmaktadır. İnsan sayısının artmasıyla birlikte sanayileşme sonucu çevre kirliliği de giderek arttığından Dünya’da yaşanılabilir alanlar azalmaktadır. TÜİK’in verilerine göre dünyada genel olarak aşırı bir nüfus artışı vardır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı olan nüfus artışı önemli ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlar oluşturmaktadır. Nüfus artışının getirdiği sorunlar bireylerin, ailelerin, toplumun ve ülkenin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizin yıllık nüfus artış hızı 2011 yılında %13,5, 2012 yılında %12 olmuştur.
Aşırı nüfus artışı, ekonomik zorluklar içinde yaşayan çok çocuklu ailelerde çocukların eğitimi, beslenmesi, giydirilmesi gibi sorunları artırır. ‘’Sağlıklı Yaşam‘’ ünitesinde incelediğimiz gibi toplum sağlığını korumak amacıyla yapılan çalışmalarda aile sağlığı korunarak bireylerin mutlu yaşamalarının sağlanması öncelik taşımalıdır. Bunun yolu da planlı gebelik yani aile planlamasıdır.
Aile planlaması, ailelerin istedikleri zaman ve yetiştirebilecekleri sayıda sağlıklı çocuk sahibi olmalarını sağlayan hizmetlerdir. Bir başka deyişle anne-babaların istedikleri sayıda, istedikleri zaman ve uygun aralıklarla bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları aile planlamasıyla sağlanır. Aile planlaması sadece gebelikleri önlemek için değil aynı zamanda çocuk sahibi olamayanlara da hizmet vermek, yol göstermek amacıyla yapılır. Çocuk sahibi olmak istemeyen ailelere yol göstermek de aile planlaması hizmetlerinin görevidir. Kısaca aile planlanmasıyla isteyene çocuk sahibi olabilmesi, isteyene de gebelikten korunması için hizmet verilir.
Bunun dışında bir de ülke nüfusunu dolayısıyla toplumun yaşam düzeyini korumak ve yükseltmek için nüfus artışını kontrol etme amacıyla yapılan nüfus planlaması çalışmaları vardır. Toplumlarda aile planlaması, sağlığın korunması için eşlerin gönüllü katılımlarıyla olur. Oysa nüfus planlaması, zorlayıcı yasa ya da kurallarla devletin belirlediği ölçüler içinde nüfusun sınırlandırılması amacıyla yapılır. Aile planlaması kapsamında gerçekleştirilen doğum kontrolü ise gebelikten korunulması ve istemeden oluşmuş gebeliklerin tıbbi yollarla sonlandırılması yöntemleriyle doğumların önlenmesi uygulamasıdır.
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ‘’Değerle ve Aile‘’ ünitesinde de verildiği gibi anne, çocuk, aile ile toplum sağlığını koruma amacıyla yapılan aile planlaması sonucunda; ♠Sık aralıklarla yapılan doğumlara bağlı olarak annenin ve çocukların sağlığında ortaya çıkabilecek çeşitli olumsuzluklar önlenir. ♠İstenmeyen gebeliklerin tehlikeli yollarla sonlandırılması yerine korunma yolları öğretilir. ♠Çiftlere gebe kalma ve doğum yapma için en uygun koşullar gösterilir.
Aile planlaması, gelişmiş ülkelerde bilinçli ve örgütlü olarak uygulanmaktadır. Bu uygulamalar, toplumumuzun ve ülkemizin sağlık yanında ekonomik olarak gelişmesinde de katkı saplamaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığının son istatistiklerine göre ülkemizde aile planlamasını uygulayan aileler 1968 yılında %32, 1933’te %62, 1998’de %64, 2003’te %71, 2011’de de %73 dolayındadır.
BİZİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER… Ayşenur Duru Hatice Nur Çeşmeci