MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ 1911-1923
Mİllİ Mücadele Dönemİ EdebİyatI 1911 yılı Nisan’ında Selanik’te çıkmaya başlayan Genç Kalemler dergisi ile ,milliyetçilik ceryanı edebiyatta da başlamış oldu.Ömer Seyfettin, Akil Koyuncu, Rasim Haşmet ve daha önce Fecr-i Ati Encümeni’nde bulunan Ali Canib gibi gençlerin çıkardıkları dergi “Milli Edebiyat” deyimini ilk defa ortaya atarak edebiyat Milli Edebiyat dönemi ortaya çıkarmıştır. Milli Mücadele döneminin en önemli olayı ,İstiklal Marşı’nın M.Akif Ersoy tarafından yazılması ve TBMM’nin 12 Mart 1921 tarihli toplantıda “Milli Marş”olarak kabul edilmesidir. Bu dönemde milli bir edebiyat yaratmak için edebi dilin mahallileşmesinden başlanılarak “Yeni Lisan “ davası ortaya atılır.
Genç Kalemler dergisi Yeni Lisan makalesi 1-Arapça,Farsça tamlamalar ve gramer kuralları asla kullanılmayacak,bunların yerleşmiş olanları kalabilecekti. 2-Halk dilinde yerleşmiş bulunan Arapça,Farsça sözcükler kullanılacak,bu dillerden yeni sözcükler alınmayacaktır. 3-Arapça,Farsça sözcükler halkın telaffuz şekline göre yazılacak asılları dikkate alınmayacaktır. 4-Yazı dilinde milli söz dizimi hakim olacaktır. 5-Konuşma ve yazı dili ,Türkçe’nin en olgun ,en güzel şekli olan İstanbul Türkçesi olacaktır.
MİLLİ EDEBİYAT AKIMININ ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ Mehmet Emin Yurdakul Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ömer Seyfettin Refik Halit Karay Ziya Gökalp Halide Nusret Zorlutuna Ali Canip Yöntem Halide Edip Adıvar Rıza Tevfik Reşat Nuri Güntekin Faruk Nafiz Çamlıbel Ruşen Eşref Ünaydın Orhan Seyfi Orhon Peyami Safa Enis Behiç Koryürek Memduh Şevket Esendal Yusuf Ziya Ortaç Halikarnas Balıkçısı Halit Fahri Ozansoy Abdülhak Şinasi Hisar
Mehmet Akif Ersoy Ahmet Haşim Yahya Kemal Beyatlı UYARI: Milli Edebiyat dönemi sanatçılarının çoğu Cumhuriyet döneminde eser verdiği halde türlü nedenlerle bu akıma katılmayan ve bağımsız kalan en önemli sanatçılar şunlardır: Mehmet Akif Ersoy Ahmet Haşim Yahya Kemal Beyatlı
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ŞİİR Milli Edebiyat şairlerinin eserlerinin önemli özellikleri: “Halka doğru” ilkesi gereğince ilk kez ulusal kaynaklara dönülmüştür. Yalın bir dil kullanılmıştır. Hece ölçüsü esas alınmıştır. Halk şiiri nazım biçimlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir. Şiirlerde doğa ve yurt güzellikleriyle birlikte yurtseverlik, kahramanlık konuları işlenmiştir. Şiire romantik bir söyleyiş egemen olmuş,toplumsal sorunlara fazlaca yer verilmemiştir. Şiirde “Beş Hececiler” topluluğu önemli bir çıkış olmuştur.
Şiire aruzla başlayan ,Ziya Gökalp’ın etkisiyle Milli Edebiyat akımına bağlanan ve 1917’den sonra ortaya çıkan ”Beş Hececiler”şu sanatçılardan oluşmaktadır; Orhan Seyfi Orhon Faruk Nafiz Çamlıbel Halit Fahri Ozansoy Enis Behiç Koryürek Yusuf Ziya Ortaç ÖZELLİKLERİ: Bireysel konuları ve yurt güzelliklerini anlatma Anadolu’ya romantik bir tutumla yaklaşma Sade bir dille yazma Hece ölçüsünü kullanma ve Halk şiiri geleneğinden yararlanma
ORHAN SEYFİ ORHON(1890-1972) Gazetecilik ,öğretmenlik ,milletvekilliği yapan sanatçı şiire aruzla başlamış , sonradan heceye geçmiştir. Heceyle yazdığı şiirlerini Milli Edebiyatçıların çıkardığı değişik dergilerde yayımlamıştır. Şiirlerinde hece ölçüsüyle aruzu kaynaştırmaya çalışmış,gazel biçiminde fakat hece ölçüsüyle yazılmıştır. Bireysel duyguları işleyen, ahenkli ve zarif şiirlerinde temiz,duru bir Türkçe vardır. Bireysel duyguları işleyen, ahenkli ve zarif şiirlerinde temiz duru bir Türkçe vardır. Hıyaban, Papağan ,Akbaba ,Güneş, Çınarlatı…gibi edebiyat dergilerini çıkarmıştır. ESERLERİ: Düğün Gecesi(öykü) Çocuk Adam(roman) Fırtına ve Kar(şiir) Kulaktan Kulağa(fıkra) Peri Kızı ile Çoban Hikayesi(manzum masal) Gönülden Sesler(şiir)
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL İstanbul doğumlu olan sanatçı, tıp öğrenimini yarıda bırakıp yazarlık, öğretmenlik yapmıştır. Beş hececilerin en önemli isimlerinden olan Faruk Nafiz, şiire 1. Dünya Savaşı yıllarında aruzla başlamış; 1918-1921 arasında ise hece ölçüsüyle yazmıştır. Hem aruzu hem heceyi çok başarılı biçimde kullanan sanatçı, lirik aşk şiirleriyle büyük beğeni kazanmıştır. Şiirlerinde düş ve gerçek bir aradadır. Milli Edebiyat’a katıldıktan sonra halk şiirine ilgi duyan sanatçının şiirlerinde büyük bir memleket sevgisi görülür. “Han Duvarları” adlı şiiri her dönemde sevilerek okunmuştur. Faruk Nafiz, şiir dışında tiyatro ve roman da yazmıştır. ESERLERİ Şarkının Sultanları (şiir) Kahraman (oyun) Bir Ömür Böyle Geçti (şiir) Yayla Kartalı (oyun) Gönülden Gönüle (şiir) Canavar (oyun) Dinle Neyden (şiir) Akın (oyun) Çoban Çeşmesi (şiir) Özyurt (oyun) Han Duvarları (şiir) Yıldız Yağmuru (roman) Suda Halkalar
YUSUF ZİYA ORTAÇ (1895-1967) Edebiyat tarihimizde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak yerini alan Yusuf Ziya Ortaç, aruzla ve heceyle yazdığı şiirlerini değişik dergilerde yayımlamıştır. Şiirlerinde Faruk Nafiz’in etkisi vardır. Mizah alanında da eserler veren sanatçı Akbaba dergisini çıkarmıştır. Heceyle yazdığı Binnaz adlı oyun, başarılı ilk manzum piyesimizdir. Sağlam bir Türkçesi, kıvrak bir üslubu vardır. ESERLERİ; Akından Akına (şiir) Beşik (fıkra) Cenk Ufukları (şiir) Göz Ucuyla Avrupa (gezi) Aşıklar Yolu (şiir) Portreler (anı) Binnaz (oyun) Bizim Yokuş (anı) Göç (oyun)
HALİT FAHRİ OZONSOY (1891-1971 Bir öğretmen olan şair, adını 1. dünya savaşı yıllarında aruzla yazdığı şiirlerle duyurmuş, sonradan art arda heceyle şiirler yazarak beş hececilere katılmıştır. Şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara aşk ve ölüm temalarına rastlanır. Şiirden başka tiyatro,roman ,anı türlerinde eserler vermiştir. ESERLERİ: Rüya(şiir) Cenk Duyguları(şiir) Balkonda Saatler(şiir) Sönen Kandiller(oyun) Edebiyatçılar Geçiyor(anı)
ENİS BEHİÇ KORYÜREK “Beş Hececiler”den olan sanatçı ilk şiirlerini aruzla yazmış ,sonradan Ziya Gökalp’in etkisiyle Milli Edebiyat akımına geçmiştir. Milli heyecanlarla yüklü ,epik şiirleriyle tanınmıştır. Hece ölçüsünü kullanmada pek başarılı değildir. Türk denizcilerini anlattığı “Gemiciler”şiiri çok ünlüdür. 1946’dan sonra tasavvufi şiirler de yazmıştır. ESERLERİ: Miras(şiir) Varidat-ı Süleyman (şiir)
MİLLİ EDEBİYATTA ÖYKÜ VE ROMAN Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde İstanbul dışına hemen hiç çıkmayan roman ve öykümüz ,Anadolu’ya açılmış, yurt sorunları gözleme dayalı olarak anlatılmıştır. Yakup Kadri, Reşat Nuri, Refik Halit ve Halide Edip gibi yazarların öncülüğünde “memleket edebiyatı” çığırı açılmıştır. Yalın ve anlaşılırı bir dil kullanılmıştır. Öykü ve roman tekniği çok gelişmiştir. Yakup Kadri, Refik Halit gibi sanatçıların,Fecr-i Ati’nin dil ve sanat anlayışından uzaklaşarak Milli edebiyata katılmaları,bu dönem roman ve öyküsünü daha da güçlendirmiştir.
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920) Milli Edebiyat akımının öncülerinden ve modern Türk öykücülüğünün kurucularındandır. Sanatçı 1911 ‘de Genç Kalemler dergisinde yayımladığı “Yeni Lisan başlıklı makale ile yazı hayatına atılmıştır. “Yeni Lisan” anlayışının öncüsü olarak Servet-i Fünuncuların ağır ve ağdalı diline karşı çıkmış,sade dilini savunmuş ve “edebiyatsız edebiyat yapmak”için çalışmıştır. Ziya Gökalp ve Ali CANİP Yöntem’le birlikte Milli Edebiyatı yaymak için çalışmıştır. Öykülerini Yeni Mecmua ve Büyük Mecmua adlı dergilerde yayımlayan Ömer Seyfettin ,kısacık yazı hayatında 140 öykü yazmıştır. Öykücülüğü meslek edinen ilk sanatçımızdır. Konularını günlük hayattan ,çocukluk ve askerlik anılarından,tarihten halk ifıkra ,menkıbe ve efsanelerinden almış tasvir ve tahlile değil “olay”a önem vermiştir. Yazı hayatına şiirle başlamış ancak öykücülükte karar kılmıştır.
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920) BOMBA: Bulgar Komitacıların Türklere yaptığı zulmü anlatır. BEYAZ LALE: Balkanlardaki Türk şehirlerinin yağmalanmasını Türklerin zorla Hıristiyan yapılıp öldürülmesini anlatır. PRİMO TÜRK ÇOCUĞU: Bu hikayede eğitimini Paris’te yapan Kenan’ın orada mason oluşunu ve sonraki pişmanlığını anlatır. Burada Batı medeniyetinin insanımızı nasıl etkilediğini vurgulamak istemiş. BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT: Peçevi tarihinden alınan bir olayı işlemiştir. KIZILELMA NERESİ?: Kanuni’nin gitmek istediği yer anlatılır. Kızılelma Türk idealinin sembolüdür. PEMBE İNCİLİ KAFTAN: Gururlu Safevi hükümdarına elçi olarak giden Muhiddin Çelebi’nin cesareti, gururu, millet sevgisi uğruna yaptığı fedakarlıklar anlatılır. ANT: Kan kardeşliğinin asaletini anlatır. KAŞAĞI: Yalancılığın insanın başına neler getirebileceğini anlatır. FALAKA: Eski eğitim sistemimizi ve okullarımızın içyüzünü anlatır.
ZİYA GÖKALP(1876-1924) Düşünür kimliği sanatçı kimliğinden daha ağır basmaktadır. Türk sosyolojisinin kurucusu sayılmaktadır. 1911’de Genç Kalemlerde yazılar yazmış ,1917’de Yeni Mecmua’yı çıkarmış, İstanbul’u işgal eden İngilizlerce Malta’ya sürülmüştür. Türkçülük düşüncesini sistemleştirerek programa bağlamıştır. “Türkçülük ,Türk milletini yükseltmektir.” Bütün Türkleri tek bir bayrak altında toplayan bir “Turan” ülkesi düşlemiştir. Didaktik şiirleri ,manzum destan ve masal denemeleri vardır. Şiirlerinde çok yalın bir dil ve hece ölçüsü kullanmıştır. Şiirlerinin çoğu didaktiktir. Eserleri: Şiir Kitapları: Kızıl Elma,Yeni Hayat, Altın Işık Nesirleri:Türk Töresi,Türkçülüğün Esasları(inceleme),Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak(makale), Malta Mektupları(mektup), Türk Medeniyeti Tarihi(inceleme)
ALİ CANİP YÖNTEM(1887-1967) Edebiyatta Fecr-i Ati topluluğunda başlayan , sonradan Milli Edebiyat görüşünü benimseyen sanatçı değişik kurumlarda eğitimci olarak çalışmıştır. Aşk ve doğa konusunda lirik şiirler yazmış ,aruzu da heceyi de kullanmıştır. Halk şiiri nazım biçimlerine ilgi göstermemiş Batı nazım biçimlerini denemiştir. Türk dilinin sadeleşmesi konusunda Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’le büyük çaba gösteren sanatçının inceleme ve makaleleri de vardır. Eserleri: Milli Edebiyat Meseleleri ve Cenap Bey’le Münakaşalarım, Epope, Naima Tarihi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Ömer Seyfettin ve Hayatı,Geçtiğimiz Yol(şiir)
MEHMET EMİN YURDAKUL “Türk şairi” , “Milli Şair” sıfatlarıyla anılan sanatçı Türkçülüğü ilk kez bir sanat ideali haline getirmiş ,Milli Edebiyatın doğuşunda etken olmuştur. 1897’de Türk-Yunan ardından yayımladığı “Cenge Giderken “ başlıklı şiiriyle hem milli duyguları dile getirmiş hem de hece ölçüsüyle şiir yazma eğilimine başlamıştır. Sanatsal açıdan fazla değer taşımayan şiirlerinin tamamın hece ölçüsüyle yazmıştır. Sanatçı konularını toplum dertlerinden ,sosyal-epik hayat sahnelerinden almış,uyarıcı ve öğretici şiirler kaleme alınmıştır. ESERLERİ:Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Ordunun Destanı, Fazilet ve Adalet, Tan Sesleri, Dicle Önünde, İsyan ve Dua, Zafer Yolunda, Turan’a Doğru, Aydın Kızları, Türk’ün Hukuku, Mustafa Kemal.
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI(1869-1949) Servet-i Fünuncuların çağdaşı olduğu halde o topluluğa katılmayan sanatçı Tekke ve saz şiirinin etkisiyle içten,duygulu koşmalar,nefesler…yazmıştır. Mehmet Emin’deki ahenk eksikliğini kapatan sanatçı hece ölçüsünü başarıyla kullanmış sade bir dille eserler vermiştir. Aşk,doğa ,geçmişe özlem çocukluk anıları…şiirlerinin başlıca temalarıdır. Sanatçıya çok bilgili olduğu için “feylesof” adı takılmıştır. ESERLERİ: Serab-ı Ömrüm
HALİDE NUSRET ZORLUTUNA (1901-1984) İlk şiirlerini mütareke yıllarında yayımlayan sanatçı ”Git Bahar” şiiriyle adını edebiyat dünyasına duyurmuştur. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, sade bir dil kullanmıştır. Değişik yaşamalar karşısında kadın ruhunun duyarlılığını başarıyla dile getirmiştir. ESERLERİ: Geceden Taşan Dertler(şiir) Yayla Türküsü(şiir) Ellerim Bomboş(şiir)
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Milli Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarındandır. Anadolucu,Atatürkçü,devletçi,laik bir görüş içindedir. Sanat hayatına Fecr-i Ati’de başlayan santçı sonra Milli Edebiyat’a katılmış;öykü,roman,deneme,makale,oyun,monografi, anı ve mensur şiir türüne eserler yazmıştır. Yazar asıl ününü romanlarıyla kazanmıştır. Roman dili sadedir. Tarih ve toplum olaylarından her birini romanına konu edinmiş,Tanzimat dönemiyle Atatürk Türkiyesi arasındaki dönem ve kuşakların geçirdiği sosyal değişim ve bunalımları anlatmıştır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU KİRALİK KONAK: Bu romanda Tanzimat döneminde görülen nesiller arası çatışma konu edilir. Eserin konusu ayrı nesilleri temsil eden Naim Efendi ile torunu Seniha üzerine kurulmuştur. Naim Efendi geleneği, Seniha Avrupai yaşayışı temsil eder. Aşırı batı hayranı züppe tipi başarılı şekilde işlenmiştir. Yazarın ilk romanıdır. NUR BABA: Romanda tekkelerin içten içe bozuluşu, Nigar Hanım’ın hayatıyla tekke arasındaki karşıtlıklar verilerek anlatılmış. HÜKÜM GECESİ: Osmanlı’nın bozulan siyasi durumu Ahmet Kerim’in çevresinde gözler önüne serilir. Bu kahraman yazarın sözcüsü gibidir. SODOM VE GOMORE: Hüküm Gecesi adlı eserinin devamı gibidir. Bu romanda Ahmet Cemil İstanbul’u ahlaksızlıklarından dolayı yele bir edilen Sodom ve Gomore şehirlerine benzetir. Leyla İstanbul’u işgal edenlerin hayatına özenir , nişanlısı Necdet ise milli benliği savunur. YABAN: Ahmet Celal’in hatıra defteri olarak düzenlenmiş bir eserdir. Eserde Kurtuluş savaşı sırasında Anadolu insanının içinde yaşadığı zorluklar, köylülerin içinde yaşadığı pislik ve ahlaksızlıklar, halk ve aydın ilişkileri arasındaki uçurum işlenmiştir. HEP O ŞARKI: Eserde Münire ile Cemil’in aşkı anlatılır. Abdülaziz dönemi hakkında bilgi de verilir. BİR SÜRGÜN: II. Abdülhamit dönemi ve Jön Türkler anlatılır. İzmirli bir genç Avrupa hasretiyle yanar, sonunda Avrupa’ya gider ancak Avrupa beklediği gibi çıkmaz ve oralarda sefil olup ölür. ANKARA: İstanbullu Selma’ nın kişiliğinde Ankara’ nın üç dönemi anlatılır. Hikaye: Milli Savaş Hikayeleri Hatıra: Zoraki Diplomat > elçilik günlerini anlatır. Anamın Kitabı, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları > çocukluk günlerini anlatır. Bunların haricinde yazarı bir de düzyazı şeklinde yazdığı “Erenlerin Bağından ve Okun Ucundan” adlı şiirleri bulunmaktadır.
REFİK HALİT KARAY(1888-1965) Edebiyata Fecr-i Ati’de başlayan,sonradan Milli Edebiyat akımına katılır. Öykü,roman,anı,deneme,tiyatro,fıkra,mizah…türlerine eserler veren sanatçı Türkçe’yi büyük bir başarıyla kullanır. Kalem dergisinde “kirpi” imzasıyla mizahi yazılar yazmıştır. Aydede adlı mizah dergisinde yazdığı yazılar nedeniyle 15 yıl sürgün kalmıştır. Eserlerinde sürgün hayatında iken tanıdığı Anadolu’yu ve Anadolu dışındaki yerleri realist bir gözle anlatmıştır. Türk öykücülüğünü tam anlamıyla Anadolu’ya yöneltmiş,edebiyatımıza yeni ufuklar açmıştır.
REFİK HALİT KARAY(1888-1965 Eserleri: Hikayeleri: Memleket hikayeleri,Gurbet hikayeleri ( Hatay’da sürgündeyken yazmıştır) Romanları :Sürgün ,Nilgün ,Çete , Anahtar Hicivleri: Kirpinin Dedikleri, Deli, Tiyatro: Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Kanije Müdafaası SÜRGÜN: Osmanlı sultanlarının ve çocuklarıyla yurt dışına sürülen siyaset kurbanlarının üstün bir roman diliyle örülmüş maceralarıdır. ÇETE: Antakya’nın sarp dağlarında çağlayan bir aşkı anlatır. Eserin kahramanı Hatay’ın Türk kalması için mücadele eder. ANAHTAR: Kıskanç bir erkeğin ruh halleri anlatılır.
HALİDE EDİP ADIVAR(1884-1964) Milli Edebiyat Ve Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarındandır. 1920’li yıllarda Kurtuluş Savaşı’nda görev almıştır. Başlangıçta makaleler,öyküler yazmış incelemeler yapmıştır. Sanatçının roman,öykü,tiyatro,inceleme…alanında eserleri vardır. ROMANCILIĞI; -İlk dönem:Bireysel konu ve kadın psikolojisi (Seviye Talip-Handan) -İkinci Dönem: Kurtuluş Savaşı döneminin sosyal olayları,Milli Mücadele ruhu (Ateşten Gömlek,Vurun Kahbeye) -Son Dönem:Töre romanları (Sinekli Bakkal ,Tatarcık)
HALİDE EDİP ADIVAR(1884-1964) Romanlarındaki gözlemler sağlam ,betimlemeler güçlüdür.Ancak dil savruk ve özensiz kullanılmıştır. Sinekli Bakkal romanıyla CHP’nin roman yarışmasında birincilik kazanmıştır. Eserleri: Romanları: Seviye Talip, Raik’in Annesi, Handan, Yeni Turan, Mevut Hüküm, Kalp Ağrısı, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Harap Mabetler. Hikaye: Dağa Çıkan Kurt,
HALİDE EDİP ADIVAR(1884-1964) SİNEKLİ BAKKAL: Önce İngilizce yazılmış sonradan Türkçeye çevrilmiş bir eserdir. Eser realist özellikler taşır. Mahallede Karagöz oynatan ve Kız Tevfik olarak bilinen birinin kızı olan Rabia’nın kendisine aşık olup Müslüman olan ve onunla evlenen bir İtalyanla yaşadığı aşk anlatılır. HANDAN: Eserde Batılı yaşayışa özenen Türklerin içine düştüğü durumlar bir aile dramı şeklinde anlatılır. En büyük özelliği mektuplaşmalar halinde yazılmasıdır. ATEŞTEN GÖMLEK: Kurtuluş savaşının anlatıldığı en önemli romanlardan biridir. Yazar bu eserinde aşkla vatan sevgisini birleştirir. Eserde İzmir’in işgali ve sonrasında gelişen olaylar anlatılmış. VURUN KAHPEYE: Kurtuluş Savaşının anlatıldığı bu eserde yazar; Anadolu’ya öğretmen olarak giden İstanbullu bir kızın (Aliye) işgalcilerle işbirliği yapan kişilerce iftiraya uğratılıp linç edilmesini anlatır.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN(1889-1956) Yazı hayatına I.Dünya Savaşı sonlarında başlayan 2o. Yüzyılın en büyük romancılarındandır. Roman,öykü,gezi,eleştiri ve tiyatro türünde eserler vermiştir.Eserlerini canlı sade bir Türkçe’yle yazmıştır.Hem romantik hem realist özellikler görülür.1922’de yazdığı Çalıkuşu romanı yazarı büyük bir üne kavuşturmuştur.İstanbullu genç bir kız olan Öğretmen Feride’nin Anadolu’da yaşadığı zorlukları idealistçe yaptığı çalışmaları anlatır.Bu romanda romantik bir aşk anlayışı ile dile getirmiştir. Eserleri: Romanları: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Gizli El, Acımak, Eski Hastalık,Yaprak Dökümü , Akşam Güneşi, Damga, Bir Kadın Düşmanı Hikayeleri:Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk Tiyatroları:Hançer, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, Taş Parçası, İstiklal Gezi yazıları: Anadolu notları
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956) ÇALIKUŞU: Feride adlı bir genç kızın bir aşk yarasından dolayı Anadolu’ya öğretmen olmasını burada geçirdiği zor günleri anlatır. YEŞİL GECE: Eski eğitim sisteminin ve dini istismar edenlerin eleştirildiği bu eserde Ali Şahin adındaki genç öğretmenin hayatı ve eğitimimizdeki eksikleri görmesi anlatılır. Eserin ilginç yönü Cumhuriyetten önce dinci geçinen grubun bundan sonra en ilerici geçinenlerden olmasıdır. MİSKİNLER TEKNESİ: Toplumun Acı bir gerçeği olan dilencilik üzerinde durur. Zengin bir ailenin çocuğunun fakirleşip dilenci olasını ama dilenerek kazandığı parayla bir çocuğu okutması anlatılır. ACIMAK: Yazar bu romanında geriye dönüş tekniğini kullanır. Babası Mürşit Bey’in ölümünden sonra onun not defterini bulan Zehra’nın bu defteri okuması eserin özüdür. Kadının erkek üzerindeki kötü etkilerini anlatan dramatik bir eserdir. BİR KADIN DÜŞMANI: Abdülhamit’ çi bir paşayla özgürlükçü oğlunun karşıtlığı anlatılır