Canlı Tutulması Gereken Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Karz-ı Hasen Karz-ı Hasen : Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla borç vermek İnsanların ırkları, renkleri, dinleri, dilleri, cinsiyetleri ve düşünceleri farklı olduğu gibi, mal varlıkları ve sahip oldukları imkânları da farklıdır.
وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ “Müzzemmil suresinin yirminci ayetinde “karz-ı hasen”; Kur’an okumak, namaz kılmak ve zekât vermek ile birlikte emredilmektedir:.” “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden (dünyada) ne hayır-iyilik gönderirseniz onu, Allah katında (ahirette) daha üstün bir hayır-iyilik ve daha büyük bir mükâfat olarak bulursunuz.” Müzzemmil/20.
مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُؤْمِنٍ كُرْبَة َمِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَب ِيَوْم ِالْقِيَامَة ِ،وَمَن ْيَسَّرَ عَلى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللّهُ عَلَيْهِ في الدُّنْيَا Buhârî, Mezalim, 4, No.: 2310 “Kim bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet günü onun sıkıntılarından birini giderir. Kul kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.’’
رَأيْت ُلَيْلَةَ أُسْرِي َبِي عَلَى بَابِ الْجَنَّةِ مَكْتُوباً: الصَّدَقَةُ بِعَشْرِأمْثَالِهَا. وَالْقَرْضُ بِثَمَانِيَةَ عَشَر َفَقُلْتُ: يَاجِبْرُيلُ! مَا بَال ُالْقَرْضِ أفْضَلُ مِنَ الصَّدَقَةِ؟ قَالَ: إنَّ السَّائِل َيَسْألُ وَعِنْدَهُ. وَالْمُسْتَقْرِضُ َ يَسْتَقْرِضُ مِن ْحَاجَةٍ "Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin yazılı olduğunu gördüm: "Sadaka on misliyle mükâfatlandırılacaktır. Ödünç para onsekiz misliyle mükâfatlandırılacaktır." Ben: "Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün oluyor?" diye sordum. "Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur." (İbn Mâce, Sadakât, 19, No: 2430)
مَّن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً وَاللّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ “Allah’a güzel bir borç veren kimseye Allah, borcunun karşılığının kat kat öder.” (Bakara, 245)
KARZ-I HASEN, CİMRİLİK HASTALIĞINI TEDAVİ EDER zenginin infak ederek ya da karz-ı hasen vererek hem Allah'ın emrine boyun eğmesi, hem de dünya malının kendisine geçici bir süre için tevdi edilmiş bir emânet olduğunun bilincine varmasıdır.
KARZ-I HASEN CENÂB-I HAKKA BİR ŞÜKÜRDÜR Allah rızası için borç verenlere dört şey vaat edilmektedir: verilen borcun mükâfatının kat kat verilmesi, çok değerli ücret verilmesi, (c) günahların bağışlanması, (ç) cennetlere konulması
Borçlunun borcunu suistimal etmeden en kısa zamanda ödeme imkânı elde edince geciktirmeden ödemesi gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Sizin en hayırlınız borcunu en güzel biçimde ödeyeninizdir” (Müslim, Müsakat, 122)
İmkânı olduğu halde borçlunun, borcunu ödememesi zulümdür. (Müslim, Müsakat, 33) قَالَ: أُيَّمَا رَجُلٍ يَدِينُ دَيْناً، وَهُوَ مُجْمِعُ أنْ َيُوَفِّيَهُ إيَّاهُ، لَقِى اللّهَ سَارِق "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah'ın huzuruna hırsız olarak çıkar."İbn-i Mace
"Borcun vadesi gelmeden önce verdiği her bir mühlet için onun gibi bir sadaka vardır. Borcun vadesi geldiğinde ona mühlet verecek olursa iki katı sadaka vermiş gibi olur." . (Ahmed b. Hanbel, IV, 442-443, V, 300, 308) İslâm'ın insanlığa getirdiği güzel mesajlardan biri müsamaha ve sevimliliktir. İslâm, tamahkârlık, bencillik, egoistlik ve cimrilik sahrasında, insanoğlunun sığınabileceği yegane gölgeliktir. Bu din hem borçlanan, hem de borç veren için ve gölgesine sığınan bütün topluluklar için bir rahmet ve şefkat kucağıdır.
Muhtemel anlaşmazlıkları ve mağduriyetleri önlemek için karz akdinin yazılı belge ve şahitle tevsik edilmesi isabetli bir davranış olur. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ ‘’Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın.’’ Bakara suresinin 282
*Katâde der ki: "Bize anlatıldığına göre, Ebu Süleyman el-Mar'aşî Kâ'b'ın arkadaşlarından birisiydi. Bir gün arkadaşlarına şöyle sordu: "Rabbine dua ettiğinde duasına icabet edilmeyen mazlûmu biliyor musunuz?" ona "Bu nasıl olur?" diye sorduklarında: "Bir adam belli bir vade ile satış yapar, şahit tutmaz ve yazmaz, malının zamanı gelince sahibi bunu inkâr eder, o da Rabbine dua eder, ama duasına icabet edilmez. Çünkü o, Rabbine isyan etmiştir." dedi. Buhârî, Selem, 7
Rasûlullah (s. a. s. ) borçlu olarak ölenin cenazesini kılmazdı Rasûlullah (s.a.s.) borçlu olarak ölenin cenazesini kılmazdı. (Bir gün) bir cenaze getirildi. Rasûlullah (s.a.s.): - " Onun borcu var mı?" diye sordu. Evet iki dinar borcu var, dediler. "- Arkadaşınızın namazını kılınız, " buyurdu. Bunun üzerine, Ensâr'dan olan Ebû Katâde; O iki dinarı ben yükleniyorum, Ya Rasûlullah, dedi. Hz. Peygamber de adamın namazını kıldı. Ben her mümine kendi nefsinden daha evlâyım. Her kim borç bırakırsa (borçlu ölürse) onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakırsa varislerine aittir.” buyurdu. Buhârî, Ferâiz 15; Müslim, Ferâiz, 16; Ebû Davûd, Buyû, 9; Tirmizî, Cenâiz, 69; Ibn Mâce, Mukaddime,11; Sadakat 13; Nesâi, Cenâiz, 67; Iydeyn, 22).
Kişi borçlu olarak vefat ederse, kul hakkı olması hasebiyle ahiret vebalinden kurtulması için varisleri onun borcunu ödemelidir. Sahabe efendilerimiz borçlarını ödeme ve öteye kul hakkıyla gitmeme hususunda her zaman büyük bir hassasiyet ortaya koymuşlardır. Mesela, Hazreti Ömer (radıyallahu anh), vefatına sebep olan hançer darbesini alır almaz, "Bakın bakalım, malım borcumu ödemeye yetecek mi?" demiş ve "Şayet yetmeyecekse, Adiyy oğullarından, onlarda da yoksa Kureyş'ten alıp borcumu ödeyin!" vasiyetinde bulunmuştur.
Sonuç olarak; borç vermek İslam’ın teşvik ettiği ve sadakadan daha sevap olan bir ibadet ve sosyal yardımlaşmanın önemli vasıtasıdır. Borç akdi ile ilgili şartlara ve kurallara uyulmalı, tartışma ve hak kaybına fırsat verilmemelidir. İmkânı olanlar muhtaç olanlara borç vermeli, borç alanlar da borçlarını eksiksiz ve zamanında ödemelidirler.
[1] (Bakara, 177; Mâide, 1; İsrâ, 34; Müminûn, 8) Kur’an’da alışveriş akdine ve yapılan sözleşmelere uyulması emredilmekte[1]; borç ilişkisinde karşılıklı rızâ ve gönül hoşnutluğu üzerinde ısrarla durulmaktadır[2]. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar” buyurmuştur. [3] [1] (Bakara, 177; Mâide, 1; İsrâ, 34; Müminûn, 8) [2] (Nisâ, 4, 29) [3] (Ebû Dâvûd, Akdıye, 12, No: 3594)
Şu hadisler borcun ödenmesini teşvik etmektedir: *“Kim ödemek üzere insanların mallarını borç olarak alırsa, Allah onun borcu ödemesine imkân verir. Kim de itlaf etmek, vermemek üzere alırsa, Allah da onun malını itlaf eder.” [1] [1] (Buharî, İstikraz, 2, No: 2257)
[1] (Buharî, İstikraz, 10, No: 2267) *Hz. Âişe validemiz sahabeden Urve’ye Peygamberimizin borçtan Allah’a sığındığını şöyle anlatmıştır: “Rasulüllah (s.a.s.) namaz (sonunda), “Allah’ım! Günahtan ve borçtan sana sığınırım” diye dua ederdi. Bir sahabî Hz. Peygambere, “Ey Allah’ın Elçisi! Ne kadar çok borçtan Allah’a sığınıyorsun?” dedi. Hz. Peygamber, “Çünkü insan borçlanıp (ödeme sıkıntısı çekince) konuştuğu zaman yalan konuşur, vaat edince vaadini yerine getiremez” buyurdu. [1] [1] (Buharî, İstikraz, 10, No: 2267)
Allah Teala (c.c.) bizlere hakiki mü’min kardeşliğini tesis etmek nasip eylesin. Kardeşçe yaşamayı, yardımlaşmayı, birbirimize sadece Allah rızası için borç vermeyi, borç verdiğimiz kardeşlerimize anlayışla davranmayı nasip eylesin. Borç alan kardeşlerimize de borcunu helal yollardan ödemede Rabbimiz yardım eylesin.
HAZIRLAYAN : İSMAİL SAMASTI ARİFİYE MERKEZ CAMİ MÜEZZİN- KAYYIMI DİNLEDİĞİNİZ İÇİN VE KATKILARINIZDAN DOLAYI ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİZ…