RUBAİ Fars edebiyatından alınmış nazım biçimidir. Kafiye şeması şöyledir: aaxa
Tek dörtlükten oluşur. Eslaf kapıldıkça güzelden güzele Fer vermiş o neşveyle gazelden gazele Sönmez seher-i haşre kadar şiir-i kadim Bir meşaledir devredilir elden ele
MANİ Kafiye düzeni bakımından halk şiirindeki maniye benzer. Bir merhaleden güneşle derya görünür. Bir merhaleden her iki dünya görünür. Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer, Geçmiş, gelecek cümlesi rüya görünür. a a b a Duvağın telli gelin Gümüşten elli gelin Buğulu gözlerinden Sevdiğin belli gelin. a MANİ a b a
Kendine özgü aruz ölçüleriyle yazılır. Felsefe, tasavvuf, aşka dair konuları özlü bir biçimde işleyen nazım biçimidir. Bu şiirlerde, az sözle çok şey söylemek esastır. Rubailer genellikle mahlassız şiirlerdir. Divanların sonunda rubaiyat başlığı altında sıralanırlar.
Esrârını dil zaman zaman söyler imiş Hengâme-i gamda dâstan söyler imiş Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâne Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş Azmizade Hâleti
Bu nazım biçiminin en önemli şairi İranlı Ömer Hayyam’dır. Bizde ise Mevlânâ, Azmizade Haleti, Nabî, Nedim, Yahya Kemal ve Arif Nihat Asya önemli rubai şairleridir.
Gün doğarken sabah horozları niçin Acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: Bir gecen geçti gidiyor; sen nerdesin? Ömer Hayyam