Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ. Divan şiiri nazım biçimleri, İslâm uygarlığı etkisindeki ulusların şiirlerinde kullandıkları ortak biçimlerdir.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ. Divan şiiri nazım biçimleri, İslâm uygarlığı etkisindeki ulusların şiirlerinde kullandıkları ortak biçimlerdir."— Sunum transkripti:

1 DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ

2 Divan şiiri nazım biçimleri, İslâm uygarlığı etkisindeki ulusların şiirlerinde kullandıkları ortak biçimlerdir. Divan şiirinde nazım birimi “beyit”tir. Divan nazmında beyitler arasında konu bütünlüğü yoktur; her beyit kendi sınırları içinde anlamca bütünlük taşır. Birçok Divan şairinin amacı ölmez bir beyit yazmaktır. Güzel söylenmiş bir beyit, Divan şiiri için önemli bir eser sayılır. Bu tarz bağımsız beyitlere müfred denilmiştir. Divan şiirinde beyitleri oluşturan dizeler de önemlidir. Bir beytin içinde anlamca bütünlük taşıyan dize, mısra-yı berceste (seçkin dize) adını alır. Bazı Divan şairleri eser diye tek bir mısra da yazarlar. Bu anlayışla yazılan bağımsız mısralara azade denilmiştir.

3 Müfred ve azadeler, Divan şairlerinin şiir kitabı olan divanların en sonunda yer alırlar. Azade (Bağımsız Mısra) Örnekleri O mâhiler ki derya içredir deryayı bilmezler (Hayali) Gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur (Nevi) Beyit Örnekleri Ger derse Fuzuli ki güzellerde vefa var Aldanma ki şair sözü elbette yalandır (Fuzuli) Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi (Muhibbi)

4 Divan şiirinde kullanılan nazım biçimlerinin çoğu Arap edebiyatı kökenlidir. Ancak bunlar bize Fars edebiyatı yoluyla gelmiştir. Farslar ve Türkler de bu nazım biçimlerine katkıda bulunmuşlardır. Arap edebiyatından gelen biçimler: Gazel, kaside, kıta, musammat Farsların kattığı biçimler: Mesnevi, rubai Türklerin kattığı biçimler: Tuyuğ, şarkı Divan şiiri nazım biçimlerini mısraların dizilişi ve uyak örgüsü bakımından üç ana grupta toplayabiliriz:

5 1)BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A) Gazel Tipinde Oluşturulanlar a) Gazel 1.Aruz ölçüsünün her kalıbıyla yazılabilir. 2. En az 5, en çok 15 beyitten oluşur. 3. Uyak düzeni aa/ba/ca/da biçimindedir. 4. İlk beytine matla, son beytine makta denir. Makta beyti taç beyit olarak da adlandırılır. 5. Matlanın hemen altındaki beyit hüsn-i matla, maktanın bir üstündeki beyit hüsn-i makta adını alır.

6 6. Gazelin en güzel beytine ise beytülgazel denir. 7. Şairin adı yani “mahlas”ı makta (son) beytinde geçer. 8. Divan şiirinin en yaygın, en tutulan nazım biçimidir. 9. Gazellerde aşk ve şarap temaları, zamandan yakınma, felsefi ve didaktik düşünceler işlenir; din ve tasavvuf konuları da ele alınabilir. 10. Gazel, konu yönünden Halk şiirindeki koşmaya, Batı şiirindeki soneye benzer; lirik bir şiir türüdür. 11. Genellikle gazelin beyitleri arasında konu birliği yoktur. Yani her beyitte farklı şeylerden söz edilir.

7 12. Ender olarak bazı gazellerde konu birliği görülür. Bu tür gazellere yek-ahenk gazel denir. Beyitleri arasında hem konu birliği bulunan hem de tüm beyitleri eşit güzellikte olan gazeller ise yek-avaz gazel olarak adlandırılır. 13. Gazellerin özel bir adları yoktur. Daha çok rediflerinin adıyla anılırlar. 14. Divan edebiyatında soyut anlatım vardır. Duygu ve düşünceler mazmun adı verilen kalıplaşmış ifadelerle yapılır. Ahenk ön plandadır. 15. Divan şiirinin en ünlü gazel şairleri, Fuzuli, Baki, Nefi, Şeyhülislam Yahya, Naili, Nedim ve Şeyh Galip’tir.

8 GAZEL ÖRNEKLERİ

9 BAKİ-GAZEL Mef’ û lü / Fâ’ i lâ tü / Me fâ’ î lü / Fa’ i lün — —. / —. —. /. — —. /.. —Günümüz Diline Aktarımı Fermân-ı ‘aşka cân ile var inkiyâdumuz Hükm-i kazâya zerre kadar yok ‘inâdumuz Aşkın emrine candan teslim olur, boyun eğeriz. Kazânın hükmüne zerre kadar inadımız yoktur. Baş egmezüz edâniye dünyâ-yı dûn içün Allah’adur tevekkülümüz i’timâdumuz Bu aşağılık dünya için alçaklara baş eğmeyiz. Tevekkülümüz, itimadımız ancak Allah’adır. Biz müttekâ-yı zer-keş-i câha tayanmazuz Hakk’un kemâl-i lutfınadur istinâdumuz Biz, mevki ve makamın altın işlemeli yastığına dayanmayız. Allah’ın lutfunun büyüklüğüne, eksiksizliğine dayanır ve güveniriz. Zühd ü salâha eylemezüz ilticâ hele Tutdı egerçi ‘âlem-i kevni fesâdumuz Her ne kadar günahlarımız, fenalığımız bütün varlık âlemini kapladıysa da, bunların korkusu ile kendimizi ibadete vermeye, ham sofuluğua sığınmayız. Meyden safâ-yı bâtın-ı humdur garaz hemân Erbâb-ı zâhir anlayamazlar murâdumuz Şaraptan maksat, şarap küpünün içinin saflığı, temizliğidir; dış görünüşe bakıp da hüküm verenler, bizim istediğimiz şeyi anlayamazlar. Minnet Hudâ’ya devlet-i dünyâ fenâ bulur Bâkî kalur sahîfe-i ‘âlemde adumuz Dünyanın zenginliği ve mutluluğu yok olup gider. Allah’a şükürler olsun ki, bu âlem sayfasında adımız sonsuza kadar kalır.

10 TAŞLICALI YAHYA-GAZEL Me fâ î lün / Me fâ î lün / Me fâ î lün / Me fâ î lün. — — — /. — — — /. — — — /. — — —Günümüz Diline Aktarısı Ganîdür ışk ile gönlüm ne mâlüm ne menâlüm var Ne vasl-ı yâra handânam ne hicrândan melâlüm var Gönlüm aşk ile zengindir, ne malım ne mülküm var; ne sevgilime kavuşmakla sevinirim, ne ayrı olmaktan üzüntüm var. Ne sağ olmak murâdumdur ne ölmekden kaçar cânum Cihânda hasta-i ışk olalı bir hoşça hâlüm var Ne sağ olmayı dilerim, ne de canım ölmekten kaçar; aşk hastası olalı beri dünyada bir hoşça hâl üzreyim. Ne meyl-i külbe-i ahzân ne seyr-i sohbet-i yârân Ne ta’n-ı zâhid-i nâdân ne ceng ü ne cidâlüm var Ne yaslar evine varırım, ne de dost sohbetine uğrarım; ne cahil sofunun kınaması, ne kavgam ne tartışmam var. Ben ol hayrân-ı ışkam ki yitürdüm akl u idrâki Ne âlemden haberdâram ne kendümden hayâlüm var Ben o aşk hayranıyım (aşk esrarı ile kendimden geçmişim) ki, aklı ve idraki yitirdim; ne âlemden haberim var, ne de kendi hâlimi göz önüne getirebiliyorum. Cihân fânîdür ey Yahyâ Hüve’l-Hayy u Hüve’l-Bâkî Değişmem atlas-ı çarha benüm bir köhne şâlum var Dünya ölümlüdür ey Yahyâ, diri olan O’dur, ölümsüz olan O’dur; benim bir atlasım var ki feleğin atlasına değişmem.

11 b) Kaside Divan şiirinde önemli yeri olan, birini övmek ya da yermek amacıyla yazılan şiirlere kaside denir. Kasidelerin Başlıca Özellikleri Şunlardır 1.Aruz ölçüsünün değişik kalıplarıyla yazılabilir. 2. En az 15 en çok 99 beyit halinde yazılır. Genellikle 33-99 beyitten oluşur. 3. Uyak düzeni gazelle aynıdır. (aa/ba/ca/da…)

12 4. Gazelde olduğu gibi kasidede de ilk beyte matla, son beyte makta, şairin mahlasının geçtiği beyte taç beyit adı verilir. (Şairin mahlası ya son beyitte ya da sondan önceki beyitte yer alır.) 5. Kasidenin en güzel beytine “beytülkasid” denir. 6. Kimi kasidelerde fahriye ve tegazzül bölümleri olmayabilir. Ama diğer bölümlerin bulunması zorunludur. 7. Kasidelerin de özel bir adı yoktur. Adlandırma nesib bölümünde işlenen temaya, uyağın son harfine ya da redifine göre yapılır.

13 Tam bir kasidede şu bölümler bulunur: Nesib ya da Teşbib: Başlangıç bölümüdür. Bahar, yaz, kış, saray, bahçe, at vb. betimlemesi yapılır ya da bir konu üzerinde birkaç beyitle durulur. Girizgâh: Tek beyitten oluşan bu gölümde artık asıl konuya girilir. Methiye: Allah’ı, Peygamber’i, padişahı ya da önde gelen bir kişinin övüldüğü bölümdür. Birçok beyitten oluşur. Fahriye: Şairin kendisini övdüğü bölümdür. Tegazzül: Kasidedeki ölçüye uygun olarak yazılan ve araya sıkıştırılan gazele denir. Dua: Bu bölümde Allah’a, Peygamber’e, ülke büyüklerine iyi dileklerde bulunulur.

14 Kasideler işledikleri konulara göre şu adları alırlar: Tevhid: Allah’ın birliğini anlatan kaside türüdür. Münacaat: Allah’a yakarış bildiren kaside türüdür. Naat: Peygamber’i övmek için yazılan kaside türüdür. Methiye: Devrin önde gelen bir kişisini, padişahı, sadrazamı, şeyhülislamı vb. övmek için yazılan kaside türüdür. Hicviye: Devrin yöneticilerini yermek için yazılan kaside türüdür. Mersiye: Önde gelen birinin ölümünden duyulan üzüntüyü bildiren kaside türüdür. Bahariye: Bahar mevsiminin güzelliklerini anlatan kaside türüdür. Cülûsiye: Padişahın tahta çıkışını anlatan kaside türüdür.

15 Kasidenin en ünlü sanatçıları şunlardır: Nefi, Baki, Fuzuli, Ahmet Paşa, Nedim… (Kitabın 101. Sayfasındaki Fuzuli’nin Su Kasidesini inceleyin.)

16 c) Mesnevi Divan şiirinde bugünkü roman ve öykünün yerini tutan türdür. (Daha önce işlendi. Mesnevi konusuna bakın.) d) Kıta Kelime anlamı “parça” demektir. En az iki beyitten oluşur. Matla ve makta beyti olmayan gazel gibidir. Felsefi ve sosyal düşünceler, eleştiriler, hicivler kıta biçimiyle de işlenebilir. e) Müstezat Gazelden türetilen bir türdür. Çoğalan anlamına gelir. Edebiyat terimi olarak gazelden türemiş, her dizesine küçük bir dize eklenmiş divan edebiyatı biçiminin adıdır. Bu dizelere ziyade adını alır. Müstezat zamanla Servet-i Fünun döneminde serbest müstezat adını almıştır. Bu şekilde şiir düz yazıya yakınlaştırılmıştır. (Kitabın 64. Sayfasındaki müstezat örneğine bakın)

17 2) DÖRTLÜKLERLE OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ a) Rubai 1. Fars edebiyatının bir nazım biçimidir, edebiyatımıza oradan girmiştir. 2. Aruz ölçüsünün 24 özel kalıbıyla yazılır. 3. Tek dörtlükten oluşur. 4. Uyak düzeni aaxa biçimindedir. 5. Dizeler arasında anlam birliği vardır. Rubaide daha çok felsefi konular, aşk, şarap, din, tasavvuf konuları işlenir. 6. Rubainin en büyük sanatçısı Ömer Hayyam’dır. Anadolu’da en ünlü rubai şairi Azmizade Haleti’dir. 7. Cumhuriyet döneminde Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya rubaileriyle tanınmıştır.

18 Ömer Hayyam’ın Bir Rubaisi En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen; İyilik seven kötülük edemez zaten. Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur: Düşmanınsa dostun olur, iyilik edersen.

19 Yahya Kemal’in Eski Şiirle Alakalı Bir Şiiri RİNDLERİN ÖLÜMÜ Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış; Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle. Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle. Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

20 b) Tuyuğ 1. Türklerin bulduğu bir nazım biçimidir. 2. Tek dörtlükten oluşur. 3. Uyak düzeni aaxa biçimindedir. 4. Halk şiirindeki maninin Divan şiirindeki karşılığıdır. 5. Aruzun fâilâtün/fâilâtün/fâilün kalıbıyla yazılır. 6. Rubaideki işlenen konular burada da işlenir. 7. Azeri ve Çağatay sahasında gelişmiştir. 8. Nesimi, Kadı Burhaneddin ve Ali Şir Nevai tuyuğlarıyla tanınmıştır.

21 Kadı Burhaneddin’in Bir Tuyuğu Hemişe âşık gönli biryan bolur Her nefes garib gözi giryân olur Sufilerin dileği mihrab namaz Er kişinin arzusu meydan bolur

22 c) Şarkı 1. Divan şiirine Türklerin kattığı bir nazım biçimidir. 2. Bestelenmek amacıyla yazılmıştır. 3. Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle ortaya çıkmıştır. 4. Uyak düzeni ya abab/cccb/dddb… ya da aaaa/bbba/ccca… gibidir. 5. En az üç en çok 5 bentten oluşur. Bentleri dörtlük biçimindedir. 6. Bentlerin hepsinde tekrarlanan dizelere nakarat denir. 7. Şarkının en büyük şairi 18. Yüzyılda yaşamış olan Nedim’dir. Cumhuriyet döneminin neo-klasik şairi Yahya Kemal de şarkılar yazmıştır. 8. Lale Devri’nde 18. Yüzyılda çok rağbet görmüştür. (Kitabın 104. Sayfasındaki şarkı örneğini inceleyin)

23 d) Murabba Dörtlüklerden oluşan nazım şeklidir. Bent sayısı 4-7 arasındadır. Kafiye düzeni (aaaa, bbba, ccca…) şeklindedir. Murabbalar övgü, yergi, dinî ve öğretici konularla manzum mektuplarda tercih edilen bir türdür. Türk edebiyatında Yahya Bey ve Hayretî bu türü en çok kullanan şairler olmuştur. e) Terbi “Dörtleme, dörtlü duruma getirme” anlamına gelir. Bir gazelin beyitlerinin üzerine, başka bir şair tarafından, aynı ölçü ve uyakta ikişer dize eklenerek oluşturulan murabbalardır. Kafiye şeması (uyak düzeni) aaaa, bbba, ccca, ddda... şeklindedir.

24 3) BENTLERLE OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ a)Muhammes: Muhammesin kelime anlamı “beşli” demektir. Divan şiirinde beş mısralık bentlerden oluşan nazım şeklidir. Bent sayısı 4-7 arasında değişmektedir. Muhammesler her konuda yazılabilir.

25 b) Terkib-i Bent: Her bendindeki beyit sayısı genellikle 6 ile 10 arasında olan ve en az üç bentten meydana gelen bir nazım biçiminin adıdır. Terkip-i bentlerde her bende terkiphane; bentleri birleştiren beyitlere ise vasıta denir. Terkip-i bentlerde her bendi vasıta beyti dışında kaside ve gazel gibi kafiyelidir. Vasıta beyti ise hem ait olduğu bentten hem de diğer bencilerden ve bencilerin vasıta beyitlerinden bağımsız olarak kendi içinde kafiyelidir. Toplumun bozuk yönleri, felsefi görüşler, Allah’ın varlığı ve kudreti, kâinatın sonsuzluğu, insanın bu kudret ve sonsuzluk karşısındaki durumu ve hayattaki zıtlıklar gibi konularda yazılmıştır. Türk edebiyatında en ünlü terkip-i bent, Bağdatlı Ruhi’nin manzumesidir. Ruhi’nin bu terkip-i bendi çok beğenilmiş; birçok şair tarafından da nazire yazılmıştır.

26 c) Terci-i Bent: Terci kelimesi “tekrar etme, döndürme” anlamına gelmektedir. Her yönüyle Terkib- i bende benzer, ondan farkı bent ya da hane sonlarında tekrar edilen vasıta beytinin mısra sonlarında değişmeyip aynen tekrar edilmesidir. d) Tahmis: Bir gazelin her beytinin başına başka bir şair tarafından aynı vezin ve uygun kafiye ile üçer dize eklenmesiyle yapılan nazım şeklidir. Kelime anlamı beşleme demektir. e) Taştir: Bir gazelin her beytinin arasına aynı vezin ve kafiyede mısra eklenerek oluşturulan nazım şeklidir. Taştir nazım şekli divan edebiyatında pek kullanılmamıştır. (SÖZ SANATLARINI İÇİN KİTABIN 66-67. SAYFALARINI İNCELEYİN)


"DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ. Divan şiiri nazım biçimleri, İslâm uygarlığı etkisindeki ulusların şiirlerinde kullandıkları ortak biçimlerdir." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları