Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Yönetim Kuramlarının Gelişimi Bilimsel Yaklaşım

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Yönetim Kuramlarının Gelişimi Bilimsel Yaklaşım"— Sunum transkripti:

1

2 Yönetim Kuramlarının Gelişimi Bilimsel Yaklaşım

3 Bilimsel Öncesi Dönemlerde Yönetim
Yönetim düşüncesinin temelleri, antik çağa kadar uzanmaktadır. İlk devlet örgütlerini geliştiren uygarlıklardan birisi olan Sümerlerde, M.Ö. yaklaşık 5000’lerde yönetsel faaliyetlerin izlenmesi ve kontrol edilmesi için kayıt tutma yönteminin geliştirildiği görülmektedir. Eski Mısırlılar, piramitlerini inşa ederken, vergi toplarken ve diğer faaliyetleri sırasında çoğu zaman zorla da olsa, başkaları vasıtasıyla iş yapmışlar, birtakım yönetim uygulamalarından ve süreçlerinden faydalanmışlardır

4 Daha sonraki dönemlerde Çin, Roma ve Yunan devletlerinde yönetimle ilgili çalışmalar göze çarpmaktadır. Konfiçyüs’ün hikâyelerinde, eski Çin’de kamu yönetimine yönelik pratik öneriler sunulmakta ve namuslu, bencil olmayan yetenekli kamu çalışanları için öğütler verilmekteydi. Çinliler, yaklaşık M.Ö. 1100’lerde Çin Seddi gibi büyük ve zorlu projeleri tamamlayabilmek için yönetim becerilerini geliştirmiş ve yönetim süreci başarıyla uygulanmıştır.

5 Romalılar, kurdukları yönetim sistemi yardımıyla devlet örgütlerinin sayısını artırmış, vergi toplama, bayındırlık, yerel yönetim ve muhasebe gibi konularda resmi denetim yöntemleri geliştirmişlerdir. Eski Yunan’da Sokrat’a “Bir orduyu yönetebilen bir müzik korosunu da yönetebilir mi?” sorusu yöneltilmiş ve cevap olarak “Yöneten kişi, yönettiği büyüklük koro, aile, kent veya ordu olsun nelere ihtiyaç duyduğunu bilir ve bunları sağlayabilirse yönetimde başarılı olabilir” demiştir.

6 Özellikle 13. yüzyıldan sonra gelişen ticari faaliyetler, özellikle işletmecilik ve muhasebe alanlarında önemli gelişmelere neden olmuştur. Bu dönemde özellikle Venedik, ticaret ve ekonomik hareketliliğin merkezi olmuştur. Montaj hattı kurulması, standartlaşma, depolama, envanter, taşımacılık, dağıtım vb. birçok konuda günümüz yönetim uygulamalarının temeli atılmış, gereksinim duyulan işgücünün bulunması ve yönetilmesi gibi insan kaynakları işlevleri yerine getirilmiştir. 15. yüzyılda Machiavelli, siyasi önderlerin niçin yükselip düştüklerini ve iktidarda kalmanın en iyi yolunun ne olduğunu ele almış ve bu kapsamda yetki, grup ilişkileri, önderlik ve motivasyon konularında çeşitli fikirler ileri sürmüştür.

7 Osmanlı İmparatorluğunda Yeniçeri örgütlenmesi de, 15 ve 16
Osmanlı İmparatorluğunda Yeniçeri örgütlenmesi de, 15 ve 16. yüzyıllarda örnek alınabilecek bir yönetsel uygulamadır. Bir yandan merkezi otoritenin güç kazanmasıyla devletin görevinin kapsam yönünden gittikçe genişlemesi, diğer taraftan ekonomik gelişme ile birlikte yönetim faaliyetinin kapsamının genişlemesi, yönetimin doğuştan gelen bir yetenek olmasının dışında, eğitimle de geliştirilebileceği fikrini ortaya çıkarmıştır. Bu anlayış paralelinde yönetimle ilgili usul ve yöntemleri öğreten Enderun Mektebi, Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulmuştur.

8 1700 ile 1785 yılları arasında İngiltere’de başlayan ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerini ve Amerika’yı da etkileyen Sanayi Devrimi, bilimsel anlamda yönetim uygulamalarına zemin hazırlamıştır tarihinde James Watt’ın buhar enerjisini makineye uyarlamasıyla başlayan endüstriyel hareket, büyük endüstrilerin doğmasına neden olmuştur. Özellikle tekstil endüstrisinde, çok miktarda giyecek üreten makineler üretilmeye başlanmıştır. Makine kullanımı nedeniyle verimlilik artmış ve bu durum, diğer endüstrilerinde makine kullanmasına neden olmuştur.

9 1776 yılında Adam Smith, Milletlerin Refahı (Welfare of Nations) isimli eserinde önemli ekonomik konulara değinmekle birlikte, yönetsel anlamda işbölümü kavramının üç temel yararından da söz etmiştir; (1) İşbölümünün her bir işgörenin becerisini belli bir alanda yoğunlaştırarak geliştirilmesi, (2) İşten başka bir işe geçişte yitirilen zamanın en aza indirilmesi ve (3) Yeni makine ve tekniklerin daha iyi kullanılması.

10 Smith

11 20 yy ın başında, özetle, örgütsel devrim yaşanmış, sayıları, faaliyetleri, üretim miktarları, büyüklükleri, karmaşıklıkları, kullandıkları enerji, hammadde, sermaye, makine ve teçhizatı farklılaşan örgütlere dair yöneticilik ve örgütlenme bilgisi aynı dönüşümü yaşamamıştır. Üretimde kullanılan yapılar, teknikler ve teknolojiler modernleşip dönüşürken örgütlenme ve yönetim bilgisi geleneksel dönemlerin özelliklerini büyük ölçüde sürdürmeye devam ederek eskide kalmıştır. Yönetim ve yöneticilik bilgisi gelişmediği içinde büyüyen örgütlerin artan yönetici ihtiyacı sistematik bir şekilde kurulan okullar aracılığıyla oldukça geç karşılanmaya başlanmış; “alaylı” yöneticilerle işler yürütülmeye çalışılmış; tecrübe ve akıl yürütme ile ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılmıştır. Ancak bu durumun kaynakların israfına yol açtığı sonucuna varılması uzun sürmemiştir.

12 İşte yönetimin bilim dalı haline gelmesi, yönetimi bilim dalı haline getirecek klasik örgüt kuramcılarının ortaya çıkması pratikteki böyle bir boşluğu doldurma, ihtiyacı karşılama zarureti sonucudur. Dünyanın üretim teknik ve teknolojisinde yaşadığı gelişmeyi üretim faaliyetinin örgütlenmesi ve yönetilmesindeki gelişmelerle bütünleştirmesi kaynak israfının önlenmesi, etkinliğin sağlanması, verimliliğin artırılması için yapılması gerekenlerin tespiti bu dönemde acilen çözüm bekleyen sorun olarak formüle edilir. Çözüm olarak bulunan, örgütlenme ve yönetimde kullanılacak sihirli kriter, bugüne varana kadar hem üzerinde çok durulup çok tartışılacak hem de çok tepki çekecek kriter verimliliktir.

13 Verimlilik nasıl artırılacaktır
Verimlilik nasıl artırılacaktır? Klasik örgüt kuramcıları olarak anılacaklar öncelikle bu basit sorunun örgütsel ve yönetsel cevabını ararlar. Cevabı da işyerlerinde belki de hayranlıkla izledikleri her gün yeni ve şaşırtıcı gelişmelerle karşılarına çıkan makinelerde bulurlar. Makine gibi işleyecek bir örgütlenme tasarlayabilirlerse makine gibi üretimi üstün olacak bir (örgütsel) yapı da tasarlanmış olacaklardır. Klasiklerin öyküsü makineyi tasarlama, başka bir deyişle makine örgütü tasarlama öyküsüdür. Bu amaçla F. W. Taylor bu makinede işlerin nasıl görüleceği; H. J. Fayol makinenin nasıl yönetileceği; M. Weber ise yapı ve tasarımının nasıl olması gerektiği üzerinde daha çok duracaktır. Böylece klasikleri meydana getirecek üç sacayağı, sırasıyla iş, yönetim ve yapı birbirlerini tamamlar şekilde neredeyse eşzamanlı olarak ortaya çıkacaktır. Bu üç isimden ilk ve belki de en çok izi bırakacak olan çalışmayı da ABD li makine mühendisi F. W. Taylor yapacaktır.

14 Klasik (Geleneksel) Yönetim Yaklaşımı
Klasik (Geleneksel) yönetim kuramı adı altında, esas itibariyle üç temel yaklaşım üzerinde durulur. Bunlar; öncülüğünü Frederick W. Taylor’un yaptığı ve bazen kendi adıyla anılan Bilimsel Yönetim (Scientific Management) veya Talyorizm yaklaşımı, Henri Fayol’un öncülüğünde geliştirilen Yönetim Süreci Yaklaşımı (Management Process Approach) ve son olarak ta, Max Weber tarafından ortaya konulan daha sonraları başka düşünürlerce de geliştirilen Bürokrasi Yaklaşımıdır. Geleneksel yönetim kuramının hem insana, hem de örgüte ilişkin birtakım varsayımları bulunmaktadır.

15 Frederick Winslow Taylor (1856-1915)
1856 yılında ABD’nin Pensylvannia eyaletinin Germantown isimli, Philedelpjhia nın hemen dışındaki küçük bir kasabasında varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Babası avukattır. Küçüklüğünden itibaren ilgisi bir şeyler icat etmek üzerindedir yılında kabul edildiği Harvard Üniversitesine “baş ağrısı” sebebiyle gitmez. Daha sonra gözlerinden rahatsız olduğu anlaşılacaktır. Babasının bürosunda rahat bir ortamda ve işte çalışmak yerine yılında Midvale Steel Company isimli fabrikada makinist çırağı olarak çalışmaya başlar. Artık yövmiyeli bir çelik işçisidir. Gündüz çalışırken geceleri mühendislik eğitimine devam eder ve 1883’te Steven Institute of Technology’den makine mühendisi olarak mezun olur.

16 1878’de işçi olarak başladığı Midvale çelik şirketinde 1894 yılında başmühendis olur. Aradan geçen 16 yıl zarfında gayretliliği ve başarısı sebebiyle hızlı terfiler alır: torna operatörü, ekip başı, makine ustabaşısı…. Başmühendislikten sonra şirkette yönetici olur. Midvale şirketinde çalıştığı yıllarda Bilimsel Yönetim sistemini geliştirir; bunları uygular ve firmaya ciddi katkılar yapar. Bu arada zaman zaman diğer çalışanlarla gerginlikler yaşar, uygulamaları, getirdiği yenilikler ve çalışma disiplini sebebiyle fabrika çalışanlarından tehditler alır.

17 1893ten sonra “danışman mühendis” olarak çalışır
1893ten sonra “danışman mühendis” olarak çalışır. Fikirlerini rafine eder, yönetim tekniklerine son inceliklerini verir. Amerikan Makine Mühendisleri Odasında 1895 yılında “Parçabaşı Ücret Sistemi” isimli 1903 yılında da kendisini üne kavuşturacak olan “Üretim Yönetimi” adlı makalelerini sunar yılları arasında Bethlehem Steel Company’e çalışır. Bethlehem çelik şirketinde parça başı ücret sistemini uygular, işleri sistematize eder, idari birimlerini yeniden örgütlemeye başlar; fakat, diğer yöneticilerle sorunlar yaşadığından bu firmadan ayrılmak zorunda kalır.

18 45 yaşındadır ve hayatının geriye kalan kısmını fikirlerini ve tekniklerini geliştirip anlatmaya ayırır. Barth, Gantt, Cooke ve Hathaway gibi bilimsel yönetimle birlikte anılacak meslektaşlarının çeşitli firmalarda bilimsel yönetim prensiplerini kurup uygulamasına yardımcı olur yılında “Bilimsel Yönetimin İlkeleri” isimli dünya klasiği haline gelecek eserini yayımlar. Philedelphia’nın dışındaki evine dünyanın her tarafından davet ettiği misafirlerine ikişer saatlik sunuşlarla bilimsel yönetimi anlatır yılında Cleveland’daki bir konuşmasından dönerken zatürre olduğundan dolayı ölür.

19 Bilimsel Yönetim Yaklaşımı
İşlerin dizaynı ve yapılma şeklinin mühendislik açısından ve bilimsel olarak incelenip yeniden düzenlenmesi ile hem verimliliğin artacağına, hem de işletme ve işçilerin bu yeni düzenden daha fazla pay elde edeceklerine inanan Taylor, mülkiyeti kendisine ait bir şirketin fabrikalarındaki deneyleri ile, bu inancını uygulama alanına aktarma olanağı bulmuş

20 ve bu deney sonuçlarına dayanarak 1911’de yayınladığı Bilimsel Yönetim İlkeleri (The Principles of Scientific Management) başlıklı kitabında, kafasındaki organizasyon ve yönetim anlayışının temel ilkelerini açıklamıştır: Örgütsel faaliyetlerin yerine getirilmesinde işgörenler (memur ve işçi) ile yönetici personel gelişi güzel çalışma yerine, bilimsel ilkelere uygun biçimde çalışmalıdırlar.

21 Taylor

22 Örgütsel faaliyetler rastgele ve başıbozuk şekilde değil, birbiriyle tutarlı ve koordineli (uyumlu) biçimde icra edilmelidir. Örgütsel amaçlara ulaşma çabalarında bireylerin birbirinden bağımsız ve kişisel çalışma yapmaları yerine, karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği içinde faaliyet göstermelidirler. Örgütler ve onların yönetimleri düşük verimliliği kabullenmek yerine, bunu reddetme ve ulaşılabilecek en yüksek verimliliği sağlamaya çalışmalıdırlar. Tüm örgüt üyelerinin mümkün olan en yüksek verimlilik düzeyine ulaşabilmelerini sağlamak için, iş başında sürekli olarak eğitim verilmelidir.

23 Bilimsel yönetim yaklaşımı, yöneticilerin böyle bilimsel bir yaklaşımı kabul etmeleri ve örgüt yapısını oluşturan işlerin plan ve düzenlenmesine bu açıdan bakmaları hâlinde, örgütlerinde yüksek düzeyde verimlilik hedeflerine ulaşabileceklerini ısrarla savunmuştur. Bu anlayışın sonucu olarak zaman ve hareket etüdü, iş ekonomisi, teşvikli ücret sistemi (parça başına/performans bazlı ücret) ve iş standartları gibi çalışmalar yaygın hâle gelmiştir.

24 Bilimsel Yönetim Yaklaşımının Yönetim Bilimine Katkıları Şu Şekildedir :
Katkıların ilki iş dizaynı ve standartlaştırma ile ilgilidir. Bu yaklaşımda bir işletme içinde gerçekleşen tüm işler, tek olarak ele alınarak yeniden düzenlenmiş ve standartlaştırılmıştır. Bilimsel yönetimin örgüt ve yönetim kuramına yaptığı ikinci katkı ve getirdiği yenilik, Taylor tarafından önerilen ustabaşı (fonksiyonel formen) kavramıdır. Taylor, her konuda yarım yamalak bilgi sahibi olması istenen geleneksel atölye yöneticisinin yerine geçmek üzere eğitim, plânlama, üretim, bakım onarım ve daha benzeri pek çok alanda teknik bilgi ve uzmanlığı gerektiren fonksiyonel yöneticilerin yetiştirilip geliştirilmesini önermiştir.

25 Bilimsel yönetimin iş yaşamında önemle vurguladığı ve hâkim kılmaya çalıştığı bir diğer husus da, amaca ulaşmak üzere işbirliği yapan grup bireylerinden her birinin, en iyi yapabilecekleri tek bir işte veya o işin bir kısmında uzmanlaşmaları suretiyle, en yüksek üretim düzeyine ulaşılabileceği şeklindeki varsayım ve beklentidir. Adam Smith ile başlatılan ve Taylor ile daha açık olarak ortaya çıkan uzmanlaşmanın, mal ve hizmet üreten işletmelerin üretkenliğinde oynadığı rol, günümüzde çağdaş işletmecilik sürecinin vazgeçilmez temel unsuru ve koşulu hâline gelmiş bulunmaktadır.

26 Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, bu akımın temsilcileri tarafından geliştirilen pek çok tekniğin (zaman ve hareket etüdü gibi) yalnızca fabrika ve atölye düzeyinde değil, diğer tip örgütlerde de başarı ile uygulanabileceğini göstermesi yönünden de çağdaş işletmeciliğe önemli katkılarda bulunmuştur. Bilimsel yönetimin, işgörenlerin bilimsel şekilde seçilmeleri olayı üzerinde önemle durması, yeteneksiz ve eğitimsiz bir kişinin işini arzulanan bir şekilde yapmasının mümkün olamayacağı konusunda önemle uyardığı söylenebilir. Yönetim bilimine katkıları yönünden Bilimsel Yönetim, örgütsel sorunların çözümlenmesinde yalnızca rasyonel bir yaklaşımın geliştirilmesine katkıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda yönetimin meslekleştirilmesi sürecinin hızlandırılmasına büyük çapta yardımcı olmuştur.

27 Bilimsel yönetim, sağladığı birçok fayda ve getirdiği yenilik dışında, birtakım eksiklik ve sıkıntıları da ortaya çıkarmıştır. Bilimsel yönetim akımının uygulandığı işletmelerde sağlanacak verim artışından, işgörenlerin de yararlandırılması suretiyle işgörenlerle işveren arasında ortaya çıkması beklenen ve Taylor tarafından fikri devrim olarak nitelendirilen çıkar birliği ve barış içinde birlikte çalışma, uygulamada ne yazık ki ancak kısmen gerçekleşebilmiştir. Bilimsel Yönetim Yaklaşımının sergilediği ve daha sonraları şiddetli eleştirilere konu olan sınırlılıklarından bir diğeri de, insan faktörüne ilişkin bulunmaktadır.

28 Taylor, ödül ve ceza mekanizmasını;  maddi unsurları, özellikle parayı tek motivasyon kaynağı olarak görmekle eleştirilir. Bir diğer eleştiri Taylor’un antidemokratik ve otoriter bir yönetim anlayışı geliştirdiğidir. Verimliliğe gereğinden fazla önem verdiği ona yöneltilen bir diğer eleştiridir. Sermaye sahipleri, şirket sahipleri ile emekçiler arasındaki gerilimde sermayedarlardan yana tavır almakla, kar ençoklamayı hedefleyen yönetici merkezli bir bakış açısını savunmakla yerilir. Buna ilave olarak işin küçük anlamlı parçalara bölünmesi çalışanı niteliksizleştiren, dolayısıyla da üretim sürecindeki emekçinin iktidarını elinden alan bir kasıtlı tasarım olarak da özellikle eleştirel okul mensupları tarafından yorumlanabilmektedir.

29


"Yönetim Kuramlarının Gelişimi Bilimsel Yaklaşım" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları