Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KİMYASAL TEMİZLİK MALZEMELERİ VE DOĞRU KULLANIMI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KİMYASAL TEMİZLİK MALZEMELERİ VE DOĞRU KULLANIMI"— Sunum transkripti:

1 KİMYASAL TEMİZLİK MALZEMELERİ VE DOĞRU KULLANIMI
KİMYA IŞIĞINDA ÇEVRE VE ÇEVRE SORUNLARI

2 KİMYASAL TEMİZLİK MALZEMELERİ VE DOĞRU KULLANIMI

3 Evlerimizde kullandığımız ve kimyasal madde olarak değerlendirmediğimiz birçok ürün bulunmaktadır. Sabunlar, şampuanlar, deodorantlar, parfümler, ilaçlar, reçeteli ilaçlar, bitkisel ilaçlar ve organik temizlik ürünleri

4 SABUN Kimyasal bakımdan sabun ise basitçe yağ asitlerinin sodyum (Na) yada potasyum (K) tuzlarından meydana gelen bileşiklerdir.

5 DETERJAN Kir sökücü anlamına gelmektedir.Sabun dışındaki tüm temizlik malzemelerini kapsamaktadır.

6 Sabun ve deterjanların yapısı
Her ikisinde de polar ve apolar uçlar bulunur.Bunlara yüzey aktif maddeler denir. O Na⁺O⁻ C (CH₂)₁₄ CH₃ Apolar uç Polar uç Sabunun açık formülü Polar uç Apolar uç Deterjanın aktif maddesi olan dodesilbenzen sülfanatın formülü

7 Su Ve Deterjanların Yağları Ve Kirleri Nasıl Temizler?
Kirler genellikle yağ ve benzeri apolar organik maddeler içerir. Su ise polar bir bileşiktir. Çözünmede temel kural “benzer benzeri çözer” kuralıdır. Yağlar apolar yapılı olup hidrofobik(suyu sevmeyen) moleküller oldukları için suda etkileşmezler.

8 Sabun Ve Deterjanların Bileşenleri
Yüzey aktif maddeler Suyun yüzey gerilimini düşürerek temizlik için gereken ıslanmayı sağlar. Kiri yıkama suyu içinde askıda tutarak tekrar çökelmesini önler. Kirler su ile birlikte ortamdan uzaklaşır.

9 Yüzey Aktif Maddeler Anyonik(negatif yüklü) kısım yüzey aktif özellik gösterir. Yağları ve kirleri temizleme özelliği olan maddelerdir. Suda çözündüklerinde bir negatif yüklü iyon birde pozitif yüklü iyon verirler.

10 Suda çözündüklerinde hidrofil uçlarının ortaya çıkarttığı iyonların niteliğine göre olmak üzere dört ana gruba ayrılır; Anyonik Katyonik Non-iyonik Amfoterik

11 Anyonik Aktif Maddeler
Suda çözündükleri hidrofil uçları anyon oluştur. Deterjanlar genellikle anyon aktif maddelere içerir. Etkileri ve sudaki çözünürlükleri sıcaklıkla artar. Çok köpürmeleri ve su sertliklerinden olumsuz etkilenirler.

12 Katyonik Aktif Maddeler
Sudaki çözeltileri katyon oluşturur. Kir çıkarma özellikleri zayıf olduğundan temizlik ürünleri üretiminde kullanılmaz. Kesinlikle anyon aktif maddeler ile birlikte kullanılmamalıdır. Dezenfektanlar ve çamaşır yumuşatıcılarının üretiminde kullanılır.

13 Non-iyonik Aktif Maddeler
Suda çözündüklerinde herhangi bir iyon oluşturmazlar. Su sertliğinden etkilenmezler. İyi bir yıkama maddesidir. Yağ ve kirlerin çıkarılmasında etkilidir. Alkoli ortamda temizlenmemesi gereken malzemelerin temizliğinde tercih edilir.

14 Amfoterik Maddeler Yapılarında hem anyon aktif maddelerin temizle, hem de katyon aktif maddelerin yumuşatma özelliğini taşırlar. Temizleme güçlerinin yüksek olmasına karşın, yapılarının ve üretiminin karmaşık olması nedeni ile daha çok kozmetik sanayinde kullanılırlar.

15 Sertlik Bağlayıcılar Temizlik ürünlerinin maliyetlerinde önemli bir yer tutar. Sudaki kalsiyum ve magnezyum tuzlarını bağlayarak temizlik üzerinde olumsuz özelliklerini ortadan kaldırırlar. En yaygını sodyum tripoli fosfattır.

16 Sert suyla yapılan temizliklerde;kireç yüzeylerde birikerek çamaşırların grileşmelerine ve yıpranmalarına neden olur.

17 Bulaşık makinelerinin de
temizlik performansının düşmesine Enerji kayıplarına Hijyen riskinin artmasına yol açar

18 Alkaliler Alkalinite yıkama ortamında gerek kirini gerekse yüzeyin negatif elektirikle yüklenmelerine,dolayısıyla birbirini iterek kirin yüzeyden ayrılmasına yardımcı olur. Alkalinite,yağ türü kirlerde bulunan yap asitlerinin sabuna dönüştürerek temizler.

19 Optik ağartıcılar Optik ağartıcılar çamaşır üzerine düşen ve güneş ışığında %2-5 oranında bulunmasına karşın gözle görünmeyen mor ötesi ışınlar absorplar ve bunları gözle görünebilen mavi renk tayfındaki floresans ışığına çevirerek yansıtır.

20 Ağartıcı maddelerin sınıflandırılması
İki genel amaç için kullanılırlar Lakeleri beyazlatarak çıkarmak Çamaşırları genel olarak ağartmak;renklerini açmak

21 Leke çıkarma ve genel bir beyazlık sağlama amacı ile kullanılan
Okside edenler, İndirgeyenler okside edenler oksijenli ve klorlu ağartıcılar; indirgeyenler ise sodyum hidrosülfitlerdir.

22 Klorlu ağartıcılar Sıvı veya toz olarak iki halde bulunabilirler.
Toz klorlu ağartıcılar izosiyanüratlardır. Toz klorlu ağartıcıların çamaşır yıkamalarında 60 °C nin üzerinde kullanılmaları tavsiye edilmez. Klorlu ağartıcılar

23 Oksijenli ağartıcılar
Toz ve sıvı halde bulunabilen türleri vardır Toz olanları temizlik ürüne içinde bulunabileceği gibi,deterjandan ayrı ve ona ilave olarak da kullanılabilir. Klor bazlı ağartıcılar asidik ürünlerle birlikte kesinlikle kullanılmamalıdır.

24 Perasetik asit(PAA) Perasetik asit,hidrojen peroksit, asetik asit ve suyun dengeli bir karışımından oluşur. CH₃COOOH + H₂O→H₂O₂ CH₃CO₂H (proksiasetikasit) (hidrojenperoksit) (asetikasittenoluşansirke) CH₃COOOH→CH₃CO₂H + O Denklemine göre oksijen açığa çıkar. Yüksek yıkama sıcaklıklarında kullanılmamalıdır. boyar maddeler ve optik ağarıcılara zarar vermez.

25 İndirgen ağartıcılar Okside edici ağartıcıların tam aski yönde iş görür. Lekeden oksijen absorbe ederek rengini kaybetmesine neden olur. En yaygının olarak kullanılan sodyum hidro sülfittir. Metalleri oksitlenmeye karşı korumak için temizlik ürünleri içine silikatlar eklenmiştir.

26 Korozyon önleyiciler Makinelerin metal aksamına zarar vermemesi için kullanılan kimyasal maddelerdir. Yıkama ortamında silikatlar metal yüzeyler üzerinde kimyasal reaksiyona girmeyen ince film tabakası oluşturarak metalleri paslanmaya karşı korur.

27 Köpük düzenleyici Köpüğün temizlik sürecinin bir göstergesi olduğu genellikle kabul görülmektedir.Fakat endüstriyel temizlikte,çeşitli nedenlerden ötürü, aşırı köpük istenmez.Otomatik makinelerde yapılan yıkamalarda köpük düzeyi iyi ayarlanması gerekmektedir.

28 Fazla köpük,mekanik dönme etkinliğini azaltırken,aşırı düzeydeki köpük çamaşırın yıkama çözeltisi ile temas etmesini zorlaştırmaktadır.köpüğün uzaklaştırılması durulama aşamasını zorlaştırarak daha fazla enerji ve su kaybına neden olur.

29 parfüm Temizlik maddelerine ilave edilmesindeki nedenler:
temizliğin algılanabilir göstergesi olması Temizlik sırasında sıcaklığın etkisiyle kirlerin yaydığı kötü kokuları önlemesidir. Ancak; çeşitli sakıncalarından ötürü;endüstriyel çamaşır temizliğinde parfümün etkisinin oldukça az olması istenmektedir.

30 Parfümler birbirleriyle uyumlu pek çok yap ve koku maddesinin karışımından elde edilir.koku beğenen kişilere göre farklılık göstermektedir.kullanılan parfümün temizlik maddelerindeki diğer maddelerle de uyumlu olması gerektiğinden her parfümü arzu edilen ürünün içine katmak mümkün değildir.

31 Kir çökmesini önleyiciler
Çamaşırdan ayrılan,fakat çözünmeyen kirlerin tekrar çamaşır yüzeyine yerleşmesini önleyen maddelerdir. “karbonsimetilselüloz” (CMC, C6H7(OH)2OCH2COO2ve “sodyumkarboksimetilselüloz” gibi türleri bulunmaktadır.sadece pamuk ve keten elyafında etkili iken,sentetik elyaflarda etkisizdir.sentetikler için PVP(Polivinilploridon) (C6H9NO)n kullanılmaktadır. Bazı deterjan türlerinde bu madde yerine fosfat kullanılmaktadır.

32 Dolgu maddeleri Bu maddeler deterjan tozunun kuru kalması,görünümünün iyi olması,yoğunluğunun artması ve akışkanlığının kolaylaşması gibi amaçlarla deterjanlara ilave edilir.bu amaçla en çok kullanılan sülfattır.

33 Apre maddeleri Yıkanan çamaşırların kullanımlarından bazı istendik özellikleri göstermeleri için apre maddeleri kullanılır . Bunlar yumuşatıcı ve koladır.

34 Yumuşatıcılar Katyonik aktif maddelerdir.
Yıkanmış elyafın yüzeylerine yarleşerek yüzeyi yeniden düzgün hale getirirler. Elyafı kabartırlar.

35 Enzimler Bir kimyasal reaksiyonu oluşturan, hızını arttıran ve reaksiyon sonunda değişikliğe uğramadan kalan maddelere katalizör denir.Enzimler,biyolojik katalizör diyebileceğimiz protein molekülleridir. Temizlik yapılırken yüzeyde bulunan ufak bir kir moleküllerinin çoğu kolayca çözünebilir. Ancak bu kir molekülleri bir araya geldiklerinde çözünmeleri güçleşir. Enzimler, büyük moleküllerin birleşme noktalarını etkileyerek bu bağın gevşemesini sağlar. Birleşme noktalarından parçalanan moleküller ayrışarak suda çözünür hale gelir. Enzimler katalizör olduklarından işlem sonunda hiçbir kayba uğramaz,serbest kalanları yeniden görev yapabilir

36 Enzimlerin etkili olabilmesi için;
Su sıcaklığı 50-55°C, pH 9 civarında, Ağır metal iyonları bulunmamalı, Klorlu ağartıcı olmayan ortam, Kostikler ( EN KUVVETLİ BAZ )veya mineral asitler kullanılmamalıdır.

37 Sabun ile deterjan arasında ki fark
Suda çökelme yapar lavaboda ve küvette halka şeklinde lekeler bırakır. Sabunla yıkanan giysiler ütülenirken sarı lekeler meydana gelir. Sabunla yıkanan bardak ve tabaklarda lekeler oluşur.

38 Sabunun bu olumsuz sonuçlarının sebebi ; suda tabi olarak mevcut olan mineral ve asitlere reaksiyona girince çözülmesi ve suyla akıp gitmesi zor moleküller oluşturmasıdır. olmuş olur. Sert su sabunlanınca dokunmuş kumaşa sıkı sıkı yapışan bir birikinti bırakır.böylece sabunun da bir kısmı bir işe yaramadan ziyan olur.

39 Sabun Deterjan temizlemeyi sadece yumuşak sularla yapabilir.
Doğal olarak yağlardan hazırlanır. Sabun Hem sert hem yumuşak suda yıkama özelliğine sahiptir. Petrolden ve kömürden yapılır. Sert sularda bile kolayca köpürür. Ekonomiktir. Deterjan

40 Deterjanın moleküler yapısı ve temizleme prensibi sabunla aynıdır
Deterjanın moleküler yapısı ve temizleme prensibi sabunla aynıdır.sabun gibi kirleri yap lekelerini ve katı parçacıklarını sökerek bunların suda asılı durumda tutulmalarını sağlar.ancak deterjan sabunun yaptığı her işi yapmaz.

41 Çamaşır sodası Çamaşır sodası olarak bilinen sodyum karbonat (Na₂CO₃)
katı ve sıvı yağları, kir pek çok petrol ürününü etkin olarak temizleyen ve doğayı kirlemeyen bir maddedir.

42 Çamaşır sodası(sodyum karbonat)yağları nasıl temizler.
Na2CO3(k) + H2O(s) →NaOH(suda) + NaHCO3(suda) (sodyumkarbonat) (sodyumhidroksit) (sodyumbikarbonat) Oluşan NaOH yağlar ile tepkimeye girer ve yağların sabunlara dönüşmesini sağlar.

43 Çamaşır suyu Çamaşırdaki kir ve lekelerin çıkmasına yarayan ya da çamaşırı beyazlatan, özel olarak hazırlanan kimyasal sudur. Kimyasal formülü NaOCl Kimyasal adı; sodyum hipoklorit veya sodyum hipoklorür. çamaşır suyu, bulaşık fayans,ıslak zemin,banyo ve tuvalet temizliğinde ve hijyen amacıyla kullanılır

44 Çamaşır suyunun en önemli kullanım alanı beyazlatmadır
Çamaşır suyunun en önemli kullanım alanı beyazlatmadır.oksidizasyon yoluyla yapan bir kimyasal maddedir. Diğer bilinen beYazlatıcılar Hidrojen peroksit (H₂O₂) Sodyum hipoklorit (NaClO) Sodyum perborat mono hidrat (NaBO₂.H₂O₂) Sodyum perborat tetrahidrat (NaBO₂.H₂O₂.4H₂O) Sodyum perkarbonat (Na₂CO₃.3H₂O₂)

45 Beyazlatıcı toz kalsiyum hipoklorittir (Ca(OCl)₂)
Tekstil sanayisinde boyama işleminin ilk adımı beyazlatmadır. Çamaşır suyu,su arıtımı,sebze ve meyvelerin temizlenmesi amacıyla da kullanılmaktadır.

46 Tuz ruhu Hidrolorik asit,hidrojen ve klor elementlerinden oluşur.
Oda sıcaklığı ve normal basınçta gaz halinde bulunur. Halk arasında tuz ruhu olarak bilinir. %36 lık derişik HCl tuz ruhudur,sıvıdır. Fayans,taş vb ıslak zeminde ağır kirleri temizlemek için kullanılır.

47 En yaygın üretimi klor-alkali fabrikalarında olur
En yaygın üretimi klor-alkali fabrikalarında olur.Tuzlu suyun elektrolizi sonucu ortaya çıkan hidrojen ve klor gazlarının su ile absorbe edilmesiyle elde edilir.bu reaksiyon sırasında beyaz bir duman oluşur.bu dumanın görüntüsünün bir ruha benzettikleri için oluşan bileşiğe tuz ruhu denilmiştir.

48 Kullanım alanları Çeliğin dekapajı (PARLATMA)
Organik bileşiklerin oluşturulması İnorganik maddelerin sanayi dallarında üretimi pH dengesinin sağlanması için bir çok sanayi alt dalında kullanılmaktadır.

49 Derişik hidroklorik asit,organizmalar için büyük tahribata neden olabilmektedir.gaz halindeki bir miktar hidroklorik asidin solunumu halinde tüm solunum sistemi tahrip edebilir.sıvı halde döküldüğü çoğu yüzeyi eritebilir.hidroklorik asit ile çalışırken,eldiven ve koruyucu kıyafetlerin giyilmesi,hidroklorik asitten kaynaklanabilecek tahribatın azaltılmasında ya da engellenmesinde önemlidir.

50 Hidroklorik asit,sodyum hipoklorit (NaClO) ve POTASYUMpermanganat (KMnO₄) gibi maddelerle etkileştiğinde tepkimeye girer ve büyük tahribatlara yol açar. Çamaşır suyu ile tuz ruhu birleşirse Cl₂ açığa çıkar.Cl₂ gazı oldukça zararlıdır.bu nedenle tuz ruhu ile çamaşır suyunun birlikte kullanılmaması gerekir. NaOH + 2HCl → NaCl + H₂O + Cl₂

51 KİMYA IŞIĞINDA ÇEVRE VE ÇEVRE SORUNLARI

52 BAŞLICA ÇEVRE SORUNLARI
Küresel Isınma Küresel ısınma dediğimiz zaman aklımıza gelen ilk kavram iklimde bir değişiklik olduğu düşüncesidir.Küresel ısınma atmosferin dünya yüzeyine yakın kısımlarında ortalama dünya sıcaklığını doğal olarak yada insan etkisiyle artması olarak tanımlanabilir.Aslında gazların oluşturduğu ve atmosfer adını verdiğimiz dünyamızın gaz katmanı sayesinde gelen güneş ışınlarının oluşturduğu ısı dünya atmosferinde bulunan gazların bir çeşit izolasyonu sayesinde dünyamızı ısındırmaktadır.Eğer böyle bir ısınma olmasaydı ve dünyamızda yaşanabilecek bir atmosfer olmasaydı gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkını hayal bile edemezdik.

53

54 Küresel ısınmanın doğal nedenlerine baktığımızda, güneşin manyetik alanı, protonlar ile elektronlar biçiminde ortaya çıkan güneş rüzgarının, güneş sisteminde kozmik ışınlara karşı bir kalkan görevi de olduğu iklim bilimciler tarafından açıklanmaktadır. Güneşin değişken aktivitesiyle zayıflayabilen bu kalkan, kozmik ışımaları geçirmektedir. Kozmik ışınların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta güneşten gelen radyasyon oranını değiştirerek küresel sıcaklık artışına neden olmaktadır.

55 Sera Etkisi Sera etkisi sayesinde dünyamıza gelen güneş ışınlarının bir kısmı geri yansımakta ve bir kısmı da soğurulmaktadır. Soğurulan güneş ışınları enerjilerini ısı enerjisine dönüştürebilmektedirler. 0luşan ısı da atmosferdeki gazların oluşturduğu tabaka sayesinde kalabilmektedir. Ayrıca yansıyan ışınların bir kısmı da tekrar atmosferdeki gaz tabakasına çarparak geri yansımakta ve ısıya dönüşmektedir. Bu olaya sera etkisi denilmektedir.

56 Sera etkisi doğal olarak oluşmakta ve iklim üzerinde önemli rol oynamaktadır. Sera etkisinin yokluğunda dünyanın ortalama sıcaklığının -18 derece olacağı belirtilmektedir. Ancak yaşamsal etkisi olan sera gazlarının miktarının normalin üzerine çıkması ve bu artışın sürmesi de dünyanın iklimsel dengelerinin bozulmasına neden olmaktadır.

57 Bitki seraları da güneş ışınlarını geçirmekte ve yer ışınların büyük bölümünün kaçmasına engel olmaktadır.Sera içinde tutulan ışınlar seranın ısınmasını sağlayarak bitkiler için uygun bir yetişme ortamı oluşturmaktadır.

58 Atmosferin güneşten gelen ve yeryüzünden atmosfere verilen güneş radyasyonunu tutabilme özelliği bileşimindeki gazlara göre değişir.Güneş enerjisinin tutulması. üzerinde doğrudan etkili olan bu gazlara da sera gazları denmektedir.Karbondioksit (CO2) başta olmak üzere metan (CH4),su buharı,azotoksit (NO),kloroflorokarbonlar (CFC),ozon (O3) gibi gazlar temel sera gazlarıdır.

59

60 Sera Gazlarının Etkileri
1.Karbondioksit(CO2) Dünyanın ısınmasında önemli bir rolü olan karbondioksit güneş ışınlarının yeryüzüne gelmesi sırasında bu ışınlara karşı geçirgendir.Bu ışınları soğurur.CO2 in atmosferdeki konsantrasyonu 18. ve 19 yy da ppm arasında iken fosil yakıtların kullanılması sonucunda günümüzde yaklaşık 350 ppm e kadar çıkmıştır.Yapılan ölçümlere göre atmosferdeki CO2 miktarı 1958den itibaren %9 artmış ve günümüzdeki artış miktarı yıllık 1 ppm olarak hesaplanmıştır.Günümüzde atmosferdeki karbondioksit seviyesinin uzun yılar boyunca olan değişimi buz tabakalarının analizi olarak çıkartılmıştır.

61 Atmosferdeki CO2 nin sürekli artışı fosil yakıtların kullanımı ve ormanların yok edilmesi gibi doğrudan doğruya insan kaynaklı girdinin sonucudur.İnsan kaynaklı CO2 miktarının kontrol edilmesi ve atmosferden uzaklaştırılması gerekmektedir.Fakat dünyanın enerji kullanımı sürekli arttığından kullanılmakta olan teknoloji kısa dönemde değişse bile,CO2 artışının durdurulması olası görülmemektedir.İnsan kaynaklı sera etkisinin yaklaşık %40-60 ı CO2 den kaynaklanmaktadır.

62 2.Metan Gazı (CH4) Havadan hafif, renksiz, kokusuz bir gazdır. Başlıca metan kaynakları odunu parçalayan termitler, oksijen bakımından fakir ortamlarda bitkilerin parçalandığı tatlı su bataklıklarından bozulma ürünü metan gaz çıkışı ,kömür ve doğalgaz üretimi, pirinç kültürü ve sığırcılık gibi tarımsal faaliyetlerdir. Birçok ülkede çöplüklerin büyük yer kaplaması ve metan gazının özellikle iyi havalandırması olmayan ve kontrol altında tutulmayan çöplüklerde patlamalara ve içten yanmalara neden olduğunu görüyoruz.Bu durun atmosfere salınan metan oranını arttırmaktadır.

63 3. Azotoksit (NO) Azot oksitlerde atmosferde artmaktadır. Azot ve oksijen 250 derece sıcaklıkta kimyasal reaksiyona giren azotoksitleri meydana getirir .Azotoksit,fosil yakıtların yanması,katı atıklar,tarım ve sanayi etkinlikleri sırasında oluşur. Gübre ve fosil yakıt kullanımını azaltmak azotoksitlerin yayılımını azaltacaktır.

64 4. Ozon (O3) Dünyamızın iklim değişikliği ve dünya üzerinde yaşayan canlıların geleceği ile yakından ilgili olan ozon tabakasının incelmesi olayı,1970 li yılların ortasında ortaya çıkmıştır. Küresel ısınma dolaylı yoldan arttırmaktadır. Diğer sera gazlarının aksine ozonun ömrü çok kısadır.

65 5.Kloroflorokarbonlar (CFC)
1930 larda keşfedilen CFC ler günümüzde buzdolaplarında soğutucu olarak,hava soğutucu sistemlerinin, aerosol sprey kaplarında itici gaz olarak, köpük yapımında, özellikle elektronik sanayisinde çözücü olarak kullanılmaktadır.Önemli iklim değişikliklerine neden olan bu gazlar; DDT, Civa,Kurşun, kükürtdioksit , sodyumnitrat, polimerlerdir.

66 6.Diazotmonoksit (N2O) Kimya sanayisi, ormansızlaştırma ve bazı tarımsal faaliyetler sonucunda atmosfere salınır. Tarımda kimyasal gübrelerin fazla kullanılması bu gazın miktarını %15 arttırmıştır. Diazotmonoksit CO2 den 200 kat daha etkilidir ve ömrü 120 yıldır. Mevcut sera gazlarının üretimini hemen son verilse bile bu gazların neden olduğu sera etkisi daha uzun yıllar devam edecektir.

67 KÜRESEL ISINMANIN DÜNYAYA EKİLERİ
Elektrik güç santrallerinin tamamı suya ihtiyaç duymaktadır. Sıcak geçen yıllarda elektrik ihtiyacı artacak fakat su miktarının azalmasından dolayı elektrik üretimi düşecektir. Bu da devlet ve halklara ekonomik sıkıntılar yaşatacak, çeşitli sorunlara neden olacaktır. Deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak deniz ürünlerinden yararlanmanın azalacağı bilinmektedir. Küresel ısınma okyanuslardaki akıntı sistemini de etkileyebilir. Akıntı sisteminin durması Kuzey Avrupa ikliminde bir soğumaya neden olabilir. Tarım sektöründe bulunan doğal olarak mevsimsel özelliklere göre ürünlerini değiştirecek, bazıları ise gıda yetersizliği ile göç edecektir. Avrupa’da açlıkla ilgili bir araştırma yapılmamıştır ancak açlıktan çok su yetersizliğinin sorun olacağı tahmin edilmektedir. Bu konuda Avrupa da riskli bölge olarak Türkiye, İsrail ve diğer yarı kurak ülkeler özellikle önemlidir.

68

69 Küresel Isınmanın İnsan Sağlığına Etkisi
Küresel ısınmanın salgın hastalıkların artmasına muhtemel bir etkisi olacağı düşünülmektedir.Sel suları genellikle insan hayvan atıkları ile kirlenmektedir.Özellikle alt yapının yetersiz oluğu ülkelerden salgın hastalıkların görünme oranı yüksektir.Seller, suyun kirlenmesine, toprak altında saklanan kimyasallarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Böcek yumurtalarının ölmesini sağlayan gece ve kış soğuklarının hafiflemesinin sorun yaratabileceği düşünülüyor.Örneğin sıtma taşıyan sivrisinekler 17 derecenin altında en fazla 1-2 gün yaşayabilir.Bu durum onları dünya nüfusunun %58 inin yaşadığı yerlerden şimdilik uzak tutuyor ama 5 derecelik bir ısınma, sivrisineklerin yaşam alanını genişleterek dünya nüfusunun %60 ını içine alabileceği varsayılmaktadır.Buda her yıl fazladan bir milyon kişinin sıtmadan ölebileceğini düşündürmektedir.Bazı bölgelerde kurak dönemlerin ardından gelen aşırı yağışların virüs mutasyonlarını hızlandırabileceğini tahmin etmektedir.

70 Dış ortamda da polen ve hava kirleticilerinin miktarı artacağı için astım gibi hastalıklarında artması beklenmektedir. Dünya sağlık örgütü tarafından yapılan bilimsel çalışmalarda bu hastalıklar şunlardır: Kuş Gribi Kene Kolera Ebola Parazitler Veba Zararlı deniz yosunları Kızıl humma,sıtma Uyku hastalığı Verem Sarı humma

71 Küresel Isınmanın Türkiye’ye Etkileri
Tarımsal üretim potansiyeli değişebilir. Türkiye,sıcak ve kurak bir iklim kuşağının etkisinin altında kalabilecektir.Bu durum Türkiye’nin fauna ve florasını olumsuz etkileyecektir. Hassas dağ ve vadi-kanyon ekosistemleri üzerindeki insan baskısı artacaktır. Orman yangınlarının artışı söz konusu olacaktır. Tarımsal ve içme amaçlı su gereksinimi artabilecektir. Yani su fakiri bir ülke olabileceğimiz düşünülmektedir. Su ihtiyacının artmasından dolayı özellikle büyük kentlerdeki sağlık sorunları artabilir. Kuraklığın şiddetindeki artışla birlikte çölleşme ve erozyon artabilecektir. Deniz seviyesindeki yükselmelere bağlı olarak Türkiye’nin alçak kıyıları sular altında kalabilir. Ani kar erimeleri ve çığlar artabilir.Bu durum tarımda ve ulaşım sorunlar yaratabilir.

72

73 Küresel Isınmaya Karşı Alınabilecek Önlemler
Enerji ve su tasarrufu konusunda bilinçlenmeliyiz. Sera gazlarının azaltacak önlemleri ve denetimleri arttırmalıyız. Isınma amaçlı yakıtların kontrolü yapılmalıdır. Termik santrallerde kaliteli yakıt kullanımına dikkat edilmelidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını bulmak ve en kısa zamanda hayata geçirecek çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye olarak hidrolik enerjiden en fazla yararlanma yollarını bulmalıyız Alt yapı ve yerleşim planlarında iklim değişimi etkileri göz önüne alınmalıdır.Turizm planlaması yapmalıyız. Boş arazileri ağaçlandırmalı ve orman yangınlarını kontrol etmeliyiz. Taşıma ve nakliye işlerinde toplu taşımanın kullanılması sağlanmalıdır. Konutlarda enerji savurganlığını önleyici tedbirler alınmalıdır.

74 ASİT YAĞMURLARI Fosil kaynaklarını enerji üretmek için kullanılması ve çeşitli sanayi atıklarının atmosfere verilmesi sonucu atmosfere salınan kükürt dioksit (SO2) ve azot oksit (NO) ile diğer bazı gazlar atmosferdeki su ile birleşince asitlere (sülfürik asit H2SO4 ve nitrik asit vb.)dönüşürler.Bunlar yağmur, kar , dolu gibi yağışlarla yeryüzüne ulaşır.İçeriğinde asit bulunan bu yağmurlara asit yağmurları denir.Bunlar bazen oluştukları yerden yüzlerce veya binlerce kilometre uzakta, kuru zerrecik veya yağmur, don, sis ve çiğ olarak yere iner. Bu yağmurlar canlı ve cansız çevreye büyük zarar vermektedir.

75

76 Asit Yağmurlarının Neden Olduğu Zararlar
Asit yağmurları göller ve nehirlere yağdığında suların asitliliği artar, o sularda yaşayan canlılara zarar verir. Kent içi veya kent dışındaki tarihi ve doğal yapıtlarımız zarar görür. Kimyasal ayrışmayı arttıran asitler bronz, mermer ve kireç taşından yapılmış heykellerin yapısını bozar. Toprağın mineral oranının düşmesine neden olur, bu durum bitkilerin topraktan beslenmesine engel olur. Asit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır.Bilindiği gibi bitkiler fotosentez sırasında CO2 tüketir.Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 tutarının artması için ortam hazırlamaktadır.Yani bir olumsuzluk diğer olumsuzluğu da tetiklemektedir. İnsanlarda çeşitli solunum yolları, akciğer kanseri, nefes darlığı gibi hastalıklara neden olur.

77 Asit Yağmurlarının Oluşumunu Engellemek İçin Yapılabilecekler
Sanayide fosil yakıtlar yerine kükürt ve azot içermeyen doğalgaz, güneş enerjisi, jeotermal enerji tercih edilmeli. Yeşil alanlar arttırılmalı ve orman yangınları engellenmelidir. Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı. Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli. Her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli. Hava kirliliğine dayanıklı bitkiler (böğürtlen, ıspanak, kızılcık vb. )ekilmeli. Kışın yaprak döken bitkiler dikilmeli. Kentlerin kurulma yerleri topoğrafik açıdan iyi saptanmalı. Bacalara filtre takılmalı. Çevre insanlara öğretilmemeli; insanoğlu çevreyi içselleştirecek şekilde bizzat kendisi öğrenmeli.Bunun için yaşam ve eğitimi el ele tutuşturan uygulamalar olmalı.

78 Türkiye’de asit yağmurlarından etkilendiği düşünülen ormanlık alanlarımız vardır.Bunlar Karadeniz sahillerindeki, Muğla civarındaki ve Kaz dağındaki ormanlardır.

79 ÇEVRE SORUNLARI VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ
Çevre, canlıların yaşayıp gelişmesini sağlayan ve onları sürekli olarak etkileri altında bulunduran fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin bütünlüğüdür. Çevre kirliliği, erozyon, yanlış yapılaşma, aşırı nüfus artışı, doğal kaynakların sömürülmesi, biyolojik çeşitliliğin azaltılması vb. gibi insanların çevrelerinde oluşturdukları etkilerin tümünü niteleyen terime ‘çevre sorunları’ denir.

80 Kirlenme , bir ekosistemin atmosferine, sularına veya canlıların bünyesine değişik yollarla kirletici maddelerin gelip girmesi ve bunları etkilemesi olayıdır. Bunlar zehirli gazlar, duman, aerosol, katı parçacıklar olabilir. Kirlilik ise geçici bir zaman için veya sürekli olarak, canlıların çevresine ve kendilerine zarar veren gaz, sıvı ve katı maddelerle, radyasyonun maddelerde, cisimlerde, sistemlerde ve çevrede meydana getirdiği olumsuz değişimlerdir.

81 Hava Kirliliği

82 Hava kirliliği atmosferde toz, gaz, duman koku şeklinde bulunabilecek kirleticilerin insan ve diğer canlılar ile cansız varlıklara zarar verecek miktarda yükselmesidir.

83 Havanın kirlenmesine neden olan birçok etken söz konusudur
Havanın kirlenmesine neden olan birçok etken söz konusudur. Havanın doğal dengesini değiştiren başta endüstriyel faaliyetler üzere, konutların ısıtılmasından, motorlu taşıtlardan vb. kaynaklanan v başta karbon oksitleri olmak üzere, kükürt bileşikleri, azot oksitleri, hidrokarbonlar gibi bir çok kimyasal maddenin üretimi, ayrışması, buharlaşması sonucu oluşturulan her türlü madde, is, toz, duman gibi askıda kalan partiküller ve bunlar içindeki eser halde bulunan kanserojen elementler havanın kirlenmesine neden olmaktadır.

84 Hava kirliliği : Endüstrileşmeden kaynaklanan hava kirliliği Kentleşmeden kaynaklanan hava kirliliği Motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirliliği olarak sınıflandırılabilir.

85 Hava Kirliliğinin Çevre Üzerindeki Etkileri Başlıca küresel etkileri, atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun artmasıyla dünyanın ısınması ve koruyucu ozon tabakasının tahribatı ile dünyamızın aşırı biçimde zararlı mor ötesi ışınların (UV-B) etkisi altına girmesi olarak özetlenebilir.

86 İnsanlar Üzerine Etkisi
Akciğer Kanseri Bronşit Kronik Bronşit Raşitizm Eklem Romatizması Kalp Hastalıkları Göz Yanmaları Nefes Darlığı

87 Hayvanlar ve Bitkiler Üzerine Etkileri
Hava kirlenmesi bitkiler üzerine genel olarak üç şekilde olumsuz etki yapmaktadır. Yaprak dokularının tahrip olması Yaprak sararması veya başka renklere değişerek yeşilliğini kaybetmesi Büyümenin yavaşlaması

88 Hava Kirliliğinin Önlenmesine Yönelik Tedbirler
Kaliteli linyit yakılmalı Doğal gaz kullanımına geçilmeli Filtre takma zorunluluğu getirilmeli

89

90 Suların Kirlenmesine Neden Olan Faktörler ve Çeşitleri
Suyu kirleten başlıca faktörler; bakteriler, virüsler veya diğer hastalık yapıcı canlılar olmak üzere biyolojik faktörler, yetersiz kanalizasyon ve altyapı sistemleri, yetersiz arıtma tesisleri, yapay organik kimyasal maddeler, zehirli variller veya tehlikeli atıklar, tıbbı atıklar, katı çöplerin ham sulara bırakılması, endüstriyel atıklar, yağlar ve benzeri maddeler, sentetik deterjanlar, zirai mücadele ilaçları, yapay ve doğal tarımsal gübreler, inorganik tuzlar, madencilik faaliyetleri ile ortaya çıkan asitli atık maddeler, radyoaktivite vb. olarak sıralanmaktadır.

91 Evsel Atıklara Bağlı Kirlenme
Evsel atıklar, yerleşim birimlerinden gelen ve deniz, göl, akarsu vb. alıcı ortamlara boşlatılan atık sulardır. Sentetik deterjanların evlerde kullanılmaya başlamasıyla , evsel atık suların özelliği değişmiş ve bu sular kirlilik yönüyle endüstriyel sulara benzer nitelikler taşımaya başlamıştır.

92

93 Endüstriyel Faaliyetlere Bağlı Kirlenme
Endüstriyel gelişmeyle birlikte, demir-çelik, tekstil, petrokimya ve kimya, gübre, deri vb. sanayi dallarının atıklarının yeterli arıtılmaması su kaynaklarına veya toprağa verilmesi, sularımızın kirlenmesinin en önemli nedenidir. Kirli sular fenol, arsenik, siyanür, krom, kadmiyum gibi toksik maddeleri içerirler. Sanayide kullanılan benzen, tolüen, kurşun, civa, siyanür gibi maddeler zehirli ve kanser yapıcı maddelerdir.

94

95 Liman şehirlerimizin hızlı kentleşme ve endüstrileşme ile birlikte çoğalan atıklarının denize atılması, denizlerin kirlenmesine neden olmaktadır. Tarımsal çalışmalar, toprak erozyonundan gelen sedimentler, madencilik faaliyetleri, göl ve akarsularda yapılan taşımacılık faaliyetleri ve gelişen turizm dolayısıyla sürekli kirlenmektedir.

96 Tarımsal Faaliyetlere Bağlı Kirlenme
Kirleticilerin tarım alanlarından su kaynaklarına ulaşması iki yolla olur. Bunlardan biri drenaj sistemleri, diğeri de yağmur suları ile taşınma ve erozyondur. Drenaj sistemleri tarımda kullanılan kimyasal madde kalıntılarını da içeren sızıntı toplar ve bu sular hiçbir temizleme işleminden geçmeden su kaynaklarına karışır.

97 Su Kirlenmesinin Etkileri ve Alınabilecek Önlemler
Kirli sular yalnızca insanlara değil, doğal yaşama, su canlılarına da zarar vermektedir. Kirli sularda suyun yapısında çözünmüş olarak bulunan oksijen hızla tüketilir. Bunun sonucunda sularda yaşayan canlılar yaşamlarını sürdüremezler. Endüstriyel ve evsel atıklar, kanalizasyon atığından bulunan deterjanlar, su canlıları ve su ürünleri açısından son derece zararlı maddelerdir ve zehir tesiri yaparlar. Çiftçilerin kullandığı gübreler genellikle nitratlar ve fosfatlar içerir. Yağmur yağdığın zaman, suyla maddeler yıkanıp dere ve nehirlere karışabilir bu da orada yaşayan canlıların ölümüne sebep olur.

98 Toprak Kirliliği

99 Toprak Kirlenmesinin Nedenleri ve Çeşitleri
Topraklar, bilinçsiz olarak yapılan tarım faaliyetlerinden, maden ocaklarından çıkan asidik özellikteki kimyasal maddelerden, asit yağmurlarından atıklarla kirlenen suların toprağa karışmasından vb. yollarla kimyasal kirlenmeye uğramaktadır. En önemli endüstriyel ağır metal kirleticiler toprak ve sularda çözünmüş olarak kalan kadmiyum, civa, kurşun, krom, bakır ve çinko ( Cd, Hg, Pb, Cr, Cu ve Zn ) dur.

100 Toprak kirliliğine neden olan önemli faktörlerden biri de nükleer kirlenmedir.’’ Katı, sıvı ve gaz formunda olabilen radyoaktif maddeler ekosistemdeki madde döngüleri ve besin zinciriyle canlılarda birikebilmektedir.

101 Toprak kirliliği ve erozyonun önlenmesi
-Toprak kirliliği ve erozyonun önlenmesi için; -Ormanların, çayır ve otlakların uygun kullanımının sağlanması, -Tarımsal üretim bölgelerinde toprağa uygun ve çevreye uyumlu teknolojiler kullanılması, -Toprak iyileştirme çalışmalarının yapılması, -Tarımsal girdilerden pestisitler, gübreler, hormonlar ve toprak düzenleyici maddelerin kontrol edilmesi,

102 -Çevreye uyumlu hale getirilmesi,
-Madencilik yapılan alanlarda zarar gören bitki örtüsü yapılan alanlarda zarar gören bitki örtüsü yerine yenilerinin dikilmesi, -Okullarda ağaç sevgisi ve ormanların korunması konularının işlenmesi gerekir. -Yanlış ekim, -Yanlış sulama,

103 Gürültü kirliliği Giderek büyüyen ve günlük yaşam koşulları içerisinde
insanları tedirgin eden bir toplum ve çevre sorunu olarak ortaya çıkmıştır.

104 Bu tehditleri kısaca 4 başlık altında toplayabiliriz;
Gürültü: Hoşa gitmeyen, rahatsız edici duygular uyandıran,bir akustik olgu veya istenmeyen sesler topluluğudur. Gürültü insan sağlığını fizyolojik ve psikolojik olarak tehdit etmektedir. Bu tehditleri kısaca 4 başlık altında toplayabiliriz; -Fiziksel etkileri, -Fizyolojik tehditleri, -Psikolojik etkileri, -İş başarımına etkileri.

105 Fiziksel etkileri: İşitme duyusunda meydana getirdiği olumsuz etkilerdin.Bu etkiler geçici veya kalıcı etkilere neden olabilir. Fizyolojik etkileri: Kan basıncının artması, kas gerilmesi, stres, kalp atışlarının değişmesi, gözbebeği büyümesi, uykusuzluk, solunumda hızlanma gibi etkileri vardır. Psikolojik etkileri: Davranış bozuklukları, sinir sisteminde bozukluk, korku, rahatsızlık, yorgunluk gibi etkileri vardır. İş başarısına etkileri: İş veriminin azalması ve anlaşılmama gibi görünen etkileridir.

106 Atıklar ve atıkların geri dönüşümü
Gündelik tüketimden artan ve atılan atıklara çöp denir. Çevre ve Orman Bakanlığı verilerine göre evsel ve katı atıkların %68 ini organik atıklar, kalan kısmını ise kağıt, karton, tekstil, plastik, deri,metal, ağaç, cam ve kül gibi maddeler oluşturmaktadır.

107 Kullanılma süresi dolan ve yaşadığımız ortamdan uzaklaştırılması gereken her türlü katı malzemeye katı atık denir. Katı atıklar evde, okulda, hastanede, endüstride, bahçelerde ve daha birçok yerde oluşabilir.

108 Tıbbi Atık Bu atıklar enfeksiyöz, patolojik ve kesici-delici atıklar
olarak adlandırılır. •  

109 Mikrobiyolojik laboratuvar atıklarını,
•   Kullanılmış ameliyat giysilerini (kumaş, önlük ve eldiven v.b), •   Diyaliz atıklarını (atık su ve ekipmanlar), •   Bakteri ve virüs içeren hava filtrelerini, •   Enfekte deney hayvanı leşleri, organ parçaları, kanı ve bunlarla temas eden tüm nesneleri, Vücut parçaları, organik parçalar, plasenta, kesik uzuvlar.  Enjektör iğnelerini, •   Kırılmış diğer cam v.b. nesneleri kapsamaktadır.

110 Nükleer atıklar Nükleer tesislerden düşük, orta ve yüksek olmak üzere üç değişik seviyede radyoaktif atık çıkmaktadır. Normal sanayi atığı haline gelen atıklar düşük ve orta seviyeli atıklardır. Bu tür atıklar aylar mertebesinde bekletildikten sonra radyoaktiviteleri sanayi atığı olarak muamele görmeye uygun düzeye iner.

111 PLASTİKLER Plastikler, karbonun hidrojen, oksijen, azot ve diğer organik ve inorganik elementli elementlerle oluşturduğu manomerler diye adlandırılan en küçük ve basit moleküllü gruplardaki çift bağın koparılarak polimerler diye adlandırılan uzun zincirli yapıya dönüştürülmesi ile elde edilen insan yapımı maddelerdir.

112 Plastiklerin bozunma sıcaklıklarının yüksek olması, ultroviyole ışınlarına dayanıklı olması ve doğadaki bakterilere karşı dayanıklı olması nedeniyle uzun süre bozulmadan doğada kalabilmektedir.

113 Plastikler en çok PE, PVC, PP, PS, PET olarak tüketilmektedir
Plastikler en çok PE, PVC, PP, PS, PET olarak tüketilmektedir. Dolayısıyla atık olarak da çevrede bunlar çok bulunmaktadır

114 Polietilen (PE): Evlerimizde en çok kullandığımız plastik türüdür
Polietilen (PE): Evlerimizde en çok kullandığımız plastik türüdür. Çamaşır suyu, deterjan ve şampuan şişeleri, motor yağı şişeleri, çöp torbaları gibi birçok kullanım alanı vardır.

115 Polivinilklorür (PVC):
Su ve sıvı deterjanların, bazı kimyasal maddelerin, sağlık ve kozmetik ürünlerinin ambalajlarında kullanılır.

116 Polipropilen (PP): Polipropilenden, deterjan kutularının kapakları,margarin kapları gibi ambalaj malzemeleri üretilir. Ayrıca dayanıklı olması ve geri dönüştürülebilirliği nedeniyle otomotiv sektöründe de önemli bir kullanım alanı bulunmaktadır.

117 Polistren (PS): Evlerden kaynaklanan ambalaj atıkları içerisinde en az rastlanan ambalaj türüdür. Yoğurt ve margarin kapaklarında yoğun olarak kullanılmaktadır.

118 Polietilentetraftalat (PET): PET genellikle su, meşrubat ve yağ şişelerinin ambalajlanmasında kullanılır. Hafif ve dayanıklı olması nedeniyle kullanım alanı giderek genişlemektedir.

119 Geri dönüşüm Yeniden değerlendirilme imkanı olan atıkların çeşitli
fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirilerek ikincil hammaddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dahil edilmesine geri dönüşüm denir.

120 Geri dönüşümde amac; Kaynakların lüzumsuz kullanılmasını önlemek ve atıkların kaynağında ayrıştırılması ile birlikte atık çöp miktarının azaltılması olarak düşünülmelidir. Demir, çelik, bakır, kurşun, kağıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik atıklar gibi maddelerin geri dönüşüm ve tekrar kullanılması, tabii kaynakların tükenmesini önleyecektir. Bu durum; ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen hurda malzemeye ödenen döviz miktarını da azaltacak, kullanılan enerjiden büyük ölçüde tasarruf sağlayacaktır.

121 Geri Dönüşebilen Maddeler
Demir Plastik Kauçuk Cam Motor yağları Atık yağlar Araç lastikleri Beton Röntgen filmleri Elektronik Organik atıklar Çelik Bakır Alüminyum Kurşun Piller Kağıt


"KİMYASAL TEMİZLİK MALZEMELERİ VE DOĞRU KULLANIMI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları