Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ERGENLİK DÖNEMİ Ergenlik dönemi 11 - 12 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ERGENLİK DÖNEMİ Ergenlik dönemi 11 - 12 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren."— Sunum transkripti:

1 ERGENLİK DÖNEMİ Ergenlik dönemi yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren dönemin genel adıdır.

2 ERGENLİK ÇAĞININ GENEL ÖZELLİKLERİ
Değişik ırklara mensup, farklı iklim ve beslenme şartlarında yetişen çocukların buluğa erme yaşları da farklıdır. Çocukluk döneminin sonlarında ve gençlik döneminin başlarında görülen, boy artış hızının en yüksek olduğu yaşlar kızlar için 11-12, erkekler için 13-15'tir Cinsel özelliklerin kazanıldığı dönem buluğ dönemidir. Kızlar için 11-13, erkekler için yaşları buluğa erme dönemi olarak kabul edilebilir. Bu dönem hızlı ve sürekli bir gelişim ve değişim dönemi olarak bilinmektedir. Genç bu çağda anne-babası ve çevresindeki yetişkinler tarafından ne tam yetişkin ne de çocuk olarak algılanmaktadır.

3 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN
Bu seminerde ergenlik ilk ve son dönem olarak ikiye ayrılarak incelenmeye çalışılmıştır ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ Ergenliğin ilk dönemi, cinsel olgunluğun başlangıç yaşı olan (kızlarda 13, erkeklerde 14) yaşlarında başlamakta ve 17 yaşında yani lise son sınıf döneminde bitmektedir. Bu dönemde genç, meslek seçmek ve üniversite ya da iş hazırlıklarına girmek demek olan 18 yaş düzeyine ulaşmış ve bundan sonra daha sorumlu ve dengeli bir davranışa girmiş olur.

4 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
1. Genç ergenin statüsü belli değildir. Kısa bir süre önce çocuk olan kişi çocuk gibi davranınca ona yaşına uygun davranması gerektiği söylenir, bu kez büyük bir kişi gibi davranmaya başlayınca gene yaşına uygun olmayan bir davranışta bulunduğu uyarısı ile karşılaşır ve ne türlü davranacağını şaşırır. Aslında ana-baba da bocalama içindedir. Çocuklar büyüsün bağımsız olsun mu, çocuk kalıp bağımlılığını sürdürsün mü?

5 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
2.  Ergenliğin ilk dönemi bir değişme dönemidir. Çocuk yapısı yetişkin yapısına bu dönemle ulaşmaktadır. İşte bu biyolojik değişme insan ilişkilerinde, görevlerde, Sorumluluklarda haklarda da değişmelere neden oluyor. Bu şartlarda kendine, ana babaya, akranlara ve diğer insanlara karşı tutumlarda bir değişiklik olacağı açıktır ve kaçınılmazdır. Çevreden gelen etkilerle ve baskılarla ergen coşkusu Davranışlarını (dağınıklık, gürültücülük, alaycılık, Görevlere yan çizme, hoş olmayan davranışlar) bırakarak yetişkinlere yaraşır davranışlar kazanır. Fiziksel değişmeler yavaşladıkça Davranış değişiklikleri de yavaşlar.

6 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
3. Ergenliğin ilk dönemi duyguların arttığı dönemdir. Bu dönem davranışların en aşırıya kaçtığı dönemdir, duyguların allak bullak olduğu bir çağdır.

7 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
4.      Genç ergen dengesizdir. Bu yaşta dengesizlik son haline ulaşacaktır. Göz yaşları aniden yerini kahkahalara bırakır, kendine güven güvensizliğe, bencillik elseverliğe, ilgi vurdumduymazlığa dönüşüverir. Bulutlarda gezen bir ergen birden ümitsizlik uçurumundadır. Ergen kendinin ne yapacağını bile tahmin edemez. Bu dengesizliğin nedeni bir yandan kendi vücudundaki fizyolojik, psikolojik değişmelerle uğraşan ergenin bir yandan da kendinden değişen beklentiler içinde olan yetişkinlerin şaşırtıcı ve güven kaybettirici etkilerdir.

8 ERGENLİĞİN İLK DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
5.      Genç ergenin birçok problemleri vardır. Ergen için yetişkinler kendini anlayamayacak kadar yaşlı görünmektedir. Ve onlardan yardım istemez artık . Bu nedenle de özellikle karşı cinsten olan ilişkilerin doğurduğu problemler içinde bocalama ve kendi başına uyanma çok görülür.

9 Problem Türleri: 1. Fiziksel görünüş ve sağlıkla ilgili problemler
2. Evde ve dışarıda toplumsal ilişkilerle ilgili problemler 3. Karşı cinsle olan ilişkilerdeki problemler 4.Okul ödevleri gelecek ile ilgili üzerindeki ( eğitim, meslek seçimi, eş seçimi) problemler. 5.Cinsiyet ve töresel davranışlarla, dinle ilgili problemler 6.Mali durumla ilgili problemler

10 Gelecek ile ilgili problemler erkeklerde fazla görülürken, aile ilişkileri, toplumsal ilişkiler, arkadaş seçimi, doğru hareket etmek gibi problemler kız ergenlerde daha çok görülür ve onları erkeklerden çok hırpalar. Kopmuş aile bağları, boşanma ve ölümle parçalanmış aile durumları, mali durumdaki zorluklar problemleri arttırmakta ve daha ciddileştirmektedir. Zeki ergenler daha az problemli olmakta, zeka bu alanda daha iyi etki yapmaktadır.

11 ERGENLİĞİN SON DÖNEMİNİN AYIRICI ÖZELLİKLERİ
Ergenliğin son döneminde bazı davranış ve tutumlar bu dönemin ayırıcı özelliklerdir bunlar; dengeliliğin (istikrarın) artması, problemleri karşılama yöntemlerinin değişmesi, yetişkinlerin müdahalelerinin azaltılmasını öğrenmek, duygusal sakinliğin artması, gerçekliğin artması ve olgunluk simgelerine karşı ilgiler vb.

12 1. Dengeliliğin Artması Dengelilik ruhsal ve toplumsal bir olgunluk işaretidir. Dengeliliği arttıkça ergen hayata daha iyi uyum sağlamaktadır. Arkadaşlıklar, giyinme, eğlenme, duygular, kararlar daha dengeli olmaktadır. Ailenin koruyucu etkisinden çıkıp bir yatılı okula gitmek, kampa, askerliğe, üniversiteye gitmek, ergeni daha çabuk dengeli olmaya, kendi başına doğru kararlar alır bir duruma getirmeye yol açar. Geniş ve kalabalık aileler içinde yetişmek de yalnız ve aşırı korunarak büyütülmekten daha çabuk dengeliliğe götüren bir etkendir. Aşırı koruyuculuk sonucu gelişmiş olan dengesizlik ergende kendine güveni kaybettirir ve problemlerle başa çıkma yeteneğini yitirir. Bu da katı ve otoriter bir kişilik gelişimine götürür ergeni

13 2. Problemleri Karşılama Yöntemleri
Bu dönemde genç problemleri karşılama ve onları çözümleme yönteminde daha etkindir ve olgundur. Genç erkek için gelir ve cinsiyet en önemli problemleri içerirken, genç kız için kişisel çekicilik, aile ve toplum uyumunda toplanır. Birçok genç aile, öğretmen ve iş sahibi ve arkadaşları yönünden yanlış anlaşıldığı sanısı içindedir. Kendinden başkalarının da aynı cins problemleri olduğunu öğrenmek genci rahatlatacak ve daha etkin kılacaktır. Her geçen yıl genç problemlerle baş etmeyi daha iyi öğrenir ve daha az problemli daha mutlu yaşamaya başlar, daha iyi uyum sağlar. Toplum ve arkadaşlarıyla olan problemleri gitgide azalır.

14 3.Yetişkinlerin Müdahalelerinde Azalma
Büyümüş ergen; aile, öğretmen ve diğer insanlarla daha az problemli ilişkiler kurduğundan onların ergen üstündeki müdahaleleri de azalmıştır. Artık ergen otoriteyle çatışma haline pek az düşmekte, kendi geleceği için plan kurmakta, kararlarını vermekte ve davranışlarında daha olgun olmaktadır. Bu da ergene daha büyük bir bağımsızlık ve daha az çatışmalı bir yaşantı sağlar.

15 4.Duygusal Sakinliğin Artması
Ergen bağımsızlığını kazandıkça ve üzerinde yetişkinlerin koruyucu etkileri azaldıkça duygusal yönden bir sakinliğe kavuşur. Ergenliğin ilk döneminde görülen huysuzluklar, üzüntü ve bunalımlar azaldıkça ve ergen üzerindeki baskılar kalktıkça ergenin duygusal belirtilerde ve davranışlarında dengeli olduğu görülür.

16 5.Gerçekçiliğin Artması
Ergenliğin son dönemlerinde genç kendinden, aile ve arkadaşlarından daha gerçekçi isteklerde bulunur. Bu nedenle istekleri yerine daha kolay gelir ve hayal kırıklıkları azalır. Kişisel ve toplumsal deneyimlerin artması ergenin daha gerçekçi ve olgun davranmasında etkili olur. Artık genç kendini ve arkadaşlarını daha gerçekçi bir gözle görmektedir. Bu durum mutluluğunu da artırır.

17 6. Olgunluk Sembollerine Karşı İlgi
Ergenliğin son dönemindeki genç artık delikanlılıktan çıkıp yetişkinliğe girdiğini herkese anlatmak ve kabul ettirmek çabası içindedir. Yetişkinlik sembolleri olan bazı tutumlara başvurur. Bunlar, sigara, içki kullanmak, geç vakitlere kadar evin dışında kalmak, kızlar için dudak boyamak ve makyaj yapmak gibi tutumlardır.

18 ERİNLİK VE ERGENLİKTE FİZİKSEL GELİŞİM

19 İç organların gelişiminde kritik dönem
Yaş Kızlar Erkekler 10-12 İç organların gelişiminde kritik dönem 12-13 11-12 Göğüslerin ve kalça kemiğinin büyümesinin başlaması 13-14 Kasıklarda kıllanmaların başlaması 14-15 Kas gelişiminin yoğunlaşması ve koltukaltı kıllarının gelişimi Koltukaltı kıllarının gelişimi ve ay halinin görülmesi 14-16 Cinsel organların büyümesi 15-18 Dişi biçim ve fiziğinin tamamlanması 16-18 Yüzde kıllanmanın başlaması

20 Boy: erinliğin ilk yıllarında büyüme hormonu çok çalıştığı için boy uzaması çok fazladır. yıllık 6-8 cm civarında olmaktadır Ay halinin görülmesinden sonra büyüme hızı yavaşlamakta ve 18 yaşına kadar 5-6 cm uzamaktadır. Erkekler de boy uzaması kızlardan daha sonra başlamaktadır yaşlarında yıllık boy artışı ortalama 7-8 cm’dir. 16 yaşından sonra uzama yavaşlar ve 18 yaşına kadar 5 cm’lik bir uzama daha olur. Kızlar genelde 18 yaşına kadar uzadıkları halde erkeklerde boy uzaması yavaş dahi olsa yaşına kadar sürmektedir.

21 Ağırlık : Kızlarda ağırlık artışı en fazla cinsel olgunluğun ortaya çıktığı dönemlerde olmaktadır. Erkeklerde ise ağırlık artışı en fazla 16 yaş civarında görülmektedir. Erinlik döneminde yağlanma nedeniyle kız ve erkek çocuklarda şişmanlık eğilimi görülür. Boy uzadıkça bu şişmanlık ortadan kalkmaktadır

22 Kemik ve Kaslar : Erinlik döneminde kemiklerin boyu uzar. Aynı zamanda iç yapıları ve biçimleri değişir. Kas gelişimi, kızlarda 12-13, erkeklerde yaşlarında beden ağırlığının hemen hemen yarısını oluşturmaktadır

23 Beden Oranı : erinlikte büyüme hızı bedenin bütün uzuvlarında aynı olmadığı için vücutta oransız bir görünüm mevcuttur. Vücut normal olarak büyümesini 4-5 yılda tamamlarken, ayaklar 3 yılda gelişimini tamamlar. Bu nedenle vücudun diğer organlarına göre çok büyük görünürler. Baş çevresinde cinsel olgunluktan sonra % 5'Iik bir büyüme olur ve yüz uzunlamasına büyür. Bunun sonucu olarak, ağız, çene ve alında bir orantısızlık olur. Vücut genel olarak uzun ve ince bir görüntüye sahiptir. Bacaklar 15 yaşına kadar bedenin en uzun kısmıdır

24 Birincil ve İkincil Cinsiyet Özellikleri
Birincil cinsiyet özellikleri üremedeki belirleyici gelişmelerle ilgilidir. Kızlarda yumurtalıklar, kilitoris, rahim ve vajina; erkeklerde ise, testisler , penis ve sperm birincil cinsiyet özellikleridir İkincil cinsiyet özellikleri, vücutta doğrudan doğruya üreme faaliyeti ile ilgili olmayan değişikliklerdir. Erkek çocuklarda birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişimi kızlardan yaklaşık olarak iki yıl daha uzun sürer.

25 Sivilceler, yüzde yağlama, saçta kepeklenme, sesin kalınlaşması, göğüslerde kabarma ve sertleşme sonucu oluşan göğüs düğümcükleri bu dönemin diğer özellikleri arasında sayılabilir. Kızlar daha önce olgunlaştıkları ve daha çok toplumsal baskıya maruz kaldıkları için, erinlik dönemini erkeklerden daha zor geçirirler. Vücutta görülen değişikliklerin normal olup olmadığı ve cinsel ve fiziksel bakımdan yeterli gelişim gösterip göstermedikleri, erinlerin başlıca kaygı kaynaklarıdır

26 Ergenlik Dönemine İlişkin Bazı Fiziksel Sorunlar
Erken ve gecikmiş ergenlik: Genetik özelliklere bağlı olarak ergenlik belirtilerinin ortaya çıkma yaşı bireysel farklılıklar göstermektedir. Takvim yaşı aynı olan ya da aynı sınıfta olan çocuklar arasında fiziksel farklılıklar görülebilir. Kronik hastalıklar ve beslenme bozuklukları her iki cinste de ergenliği geciktirmektedir

27 Şişmanlık: ergenlik yaşlarındaki hızlı büyümeye bağlı olarak kalori ihtiyacının artması, bu dönemde sık rastlanan psikolojik etkenlerinde etkisiyle gelişen şişmanlık bir sorun olarak belirir. Şişmanlık psikolojik sorunlara yol açabilir ve bu sorunlar başka sorunlar da doğurabilir. Anoreksiya Nervoza : Genellikle kız çocuklarında görülen, ergenliğin erken dönemlerinde başlayan psikolojik nedenli iştahsızlık ve aşırı derecede kilo kaybı ile belirlenen, oldukça nadir oluşan bir bozukluktur. Zayıflama isteği ile perhiz yapılması ve bunun giderek aşırı bir şekilde uygulanması, anoreksiya nervoza'ya yol açan bir nedendir.

28 İskelet bozuklukları : Ergenlik skolyoz ve epifiz kayması gibi kemik hastalıklarının sıklığının arttığı bir dönemdir. Öğrencilerin duruş bozuklukları ve aşırı yüklenmeler konusunda uyarılmaları gerekir Akne: Androjen hormonların etkisiyle, ergenlikte kıllanmanın yanı sıra yağ bezleri de olgunlaşmakta ve salgıları artmaktadır. Bu bezlerin ve kıl diplerinin iltihaplanması ile özellikle yaşları arasında her iki cinste de akne vulgaris çok sık görülmektedir

29 Jinekomasti (Göğüs düğümcükleri):
Erkek çocuklarda göğüslerde sert düğümcüklerin oluşmasıdır. Göğüslerde kısmi büyüme ve şişliklerle kendini göstermektedir. Bu konuda ergenlere gerekli açıklamalar yapılmadığında kendilerinde biyolojik olarak cinsel bir bozukluk olduğunu düşünmektedir.

30 BÜYÜME VE BEDEN DEĞİŞİKLİKLERİNİN DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Hızlı büyüme ve bedendeki değişikliklere yorgunluk ve huzursuzluk gibi belirtiler katılmaktadır. Erinlikte bu belirtiler biraz abartılır. Çünkü çocuğun o güne kadar olan görev ve sorumlulukları değişmiştir, bu da ona ağır gelmektedir. Aslında bu dönem henüz bu yükleri çekecek kadar güçlü bir dönem değildir. Yorgunluk şikayetlerinin ardından sinirlilik ve huzursuzluklar görülür.

31 Yalnızlık İsteği: 2. Çalışma İsteksizliği: 3. Ahenksizlikler: Erinlik başlayıp da bedende hızlı bir büyüme yer alınca hareketlerde ve dengede bir ahenksizlik belirir. Bir ağırlaşma ve sarsaklık görülür. 4. Can Sıkıntısı: . Sıkıntısını açıkça belirtir, etkinliklere katılmaz, oyunları "aptalca" ya da "çocukça" bulur. Bu durum ilerlerse " bana ne" ya da " beni kimse sevmez" tutumu belirgin hal alır. 5. Huzursuzluk: Bedeni ve ilgileri değiştikçe çocuk yeni ilgiler ve uğraşlar arayacak ve durmadan değişik işlere girişecektir.

32 6. Toplumsal Zıtlık: Erinlikteki çocuk çevredekilerin etkinliklerine katılmamakla kalmaz, her an kavga ve saldırıya hazır bir durumda onların neşe ve huzurlarını engellemeye çalışır. Evde kardeşleriyle ve annesiyle çekişme ve itişme halindedir. 7. Otoriteye Karşı Direniş: Kız ve erkek çocukların anababaları ile olan çatışmaları 13 yaşlarında en üst noktaya erişmektedir. 8. Karşı Cinse Yönelmiş Zıtlık: İki cins arasında açık bir düşmanlık belirtisi davranışlarda yer almaya başlar. Kızlardaki zıtlık erkeklerdekinden daha büyüktür.

33 9. Duygusallığın Artması: Karamsarlık, asık suratlılık, ufacık bir nedenle ağlamalar bu dönemin duygusal yoğunluğunun sonucudur. Hiçbir şeyden hoşnut olmamak, her söyleneni kendine yöneltilmiş bir eleştiri gibi almak ve alınmak bu dönemin davranış özellikleridir. 10. Kendine Güvensizlik: Çocuklukta kendine o kadar güvenen, başarılarını ilan etmekten çekinmeyen her duruma göğüs gerebileceğini söyleyen çocuk kısa bir süre içinde bu güvenini yitiriverir.

34 11. Cinsiyetle Fazla Uğraşma : Cinsiyet organlarında ki büyüme bu büyümenin yarattığı duygular çocuğun ilgisini bu bölgelere çekmektedir 12. Aşırı Çekingenlik: Bu dönemde çocuklar doktor önünde bile soyunmak istemezler. Spor eylemleri için hazırlanırken kendilerini saklamaya çalışır 13. Gündüz Rüyaları (Hayaller ) : Bu dönemlerde çocuklar zamanlarının önemli bir kısmını hayal kurarak geçirirler. Çocuk fakirleştikçe ve yoksulluklar içinde yaşadıkça bu hayaller artar. Bazen de bu hayallerde isteklerine ulaşarak bir çeşit mutluluk sağlar.

35 DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİN DEĞİŞMESİ
1.    Kızlar bu dönemi erkeklerden daha zor geçirirler. Onlardan daha erken bu döneme girdikleri için ve gene onlardan daha çok toplumsal kısıtlamalara boyun eğdikleri için bu döneme uyumda daha büyük zorluklar gösterirler. 2.  Çocukların iletişim kurma yetenekleri de bu dönemin davranış değişikleri üzerinde farklılıklar yaratır. İyi ve çabuk iletişim, kuranlar yani bunalım ve korkularla uğraşmayı, onları ortadan kaldırmayı bilenler diğer insanlarla daha iyi geçinir ve ters tutumlara girmezler

36 3. Çocuğun olgunluk derecesi ile ondan beklenen toplumsal tutumlar arasında orantısızlık büyüdükçe davranışlardaki sorunlar da artar. Kendi yaşlarında ki çocuklardan bir yıl yada daha uzun bir süre ile erken yada geç erinliğe girmenin ortaya koyduğu farklı etkilere bakacak olursak; erken olgunlaşan erkek çocuklar spor etkinlikleri ve grup liderliklerinde kendilerini gösterir, hayranlık toplar, görevler alır ve yeteneklerini artırırlar.Bu da onları mutlu eder, güvenli kılar.

37 DAVRANIŞ ÜZERİNDE UZUN SÜRELİ ETKİLER
Erken gelişen kızların herkesi baskı ve etki altına almaya eğilimli tutumları yetişkinlikte de sürüp gidebilir. Geç gelişen kızlarda erkeklerin aksine kişisel ve sosyal uyum daha iyidir ve yetişkinlikte de bu sürer gider. erken olgunlaşan erkek çocukların sporda ve diğer etkinliklerde gösterdikleri başarı genellikle yaşam boyunca sürüp gider. Mesleklerinde de başarılı ve parlak olabilirler.

38 CİNSEL EĞİTİM Gencin büyüme, olgunlaşma ve cinsel kimliğini kazanması sırasında, karşılaştığı sorunları giderme çabasına cinsel eğitim diyebiliriz. Bu eğitimin ana amacı, biyolojik ve cinsel gelişimleri konusunda gençleri bilgi sahibi yapmak ve bu alandaki gerginliklerinin azalmasını sağlamaktır. Cinsellik ve sağlıklı üreme konusunda sorumlu davranmayı öğretmek de cinsel eğitimin amaçlarındandır Çocuklar, anne ve babalarının birbirlerine olan davranışlarını gözleyerek farklı cinsiyetlerin rolleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Bu nedenle, anne-babalar çocuklarına örnek olabilecek şekilde dengeli bir hayat sürmelidirler Toplumumuzda, anne ve babalar çocuklarına kendi gelişme ve değişimleri konusunda ya çok kısıtlı bilgi vermekte veya değişimler, cinsel büyüme ve gelişmeyi de içerdiği için, bu tür bilgiler yasak sayılıp hiç verilmemektedir

39 Cinsel Gelişme ile İlgili Sorunlar
Kız ve Erkekte Kendi Kendini Tatmin: Özellikle ergenlik dönemindeki her iki cinse mensup gençlerin çok önemli bir çoğunluğunun mastürbasyon yaptığı söylenebilir. Kendi kendini tatmin etmenin en önemli sakıncalarından biri, bunun tek cinsel ilgi haline gelmesidir İlginin, devamlı üreme organlarına yönelmesi ve mastürbasyonun alışkanlık haline gelmesi, ergende yorgunluk, uykusuzluk gibi fiziksel bozukluklara neden olabileceği gibi ergen üzerinde suçluluk duygusu yaratabilir.

40 Cinsel Organlarla İlgili Kaygılar: Ergenlik dönemi cinsel olgunluğa giriş çağı olduğu için, cinsiyetle ilgili konular önem kazanır, cinsel organlara ilgi çoğalır. Karşı Cinse Gösterilen İlgisizlik: Ergenlerin bir kısmı karşı cinse karşı korku ve çekingenlik göstermektedirler. Eşcinsellik: Bireyin cinsel ilgi ve isteğinin kendisi ile aynı cinsiyetten olan bireylere yönelmesidir.

41 ERGENLERDE ZİHİNSEL GELİŞİM
Ergenlik dönemi zihinsel gelişim açısından soyut işlemler dönemine denk gelmektedir. Çocuk düşüncesi daha çok şimdiki zamanla sınırlı olduğu halde, ergen şimdiki zamanın yanında geleceği de hesaplayabilir. Geleceğe yönelik soyut biçimde düşünebilir, varsayımlar ileri sürerek çeşitli ihtimaller üzerinde akıl yürütebilir. Bir konunun farklı yönlerini düşünerek onları ayrı ayrı sınayabilir

42 ERGENLERDE DUYGULARIN GELİŞİMİ
Duygu ve heyecan ruhsal değişmeler için kullanılan kelimelerdir. Çeşitli hayat dönemlerinde bireylerin duygusal tepki biçimleri, duyguyu doğuran olaylar ve duygusal durumlarındaki değişimler farklılık gösterir

43 Ergen Duygularının Genel Özellikleri
Değişen yaşla, çevresel koşulların ve uyaranların değişmesi ile hoşlanma ve hoşlanmama duyguları ile duygularını ifade biçimleri değişir Çocukluk dönemi ile ergenlik dönemi arasında duygusal yönden en belirgin fark çocuklar öfke, kızgınlık ve sevinç gibi duygularını daha açık davranışlarla ve anında ifade eder, buna karşılık ergenlikte bu duygular daha fazla gizlenip maskelenir. Ergenlikte genel olarak kızların erkeklerden daha önce duygusal olgunluğa ulaştıkları söylenebilir.

44 Duyguların Yoğunluğunda Artış:
Artan duygululuk ve coşku hali ergende duygularını dışa vurma ve ifade etme ihtiyacını doğurur. Olumsuz duygular el, kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan, coşku ve karşı cinse yönelik duygular şiir veya öykü yazma, hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda yansıtılır Duygularda İstikrarsızlık: Ergenin duygusal tepkileri düzenlilik göstermez. Hem duygusal durumlarının değişim hızı çabuktur, hem de duygularında istikrarsızlık vardır.

45 Aşık Olma: Karşı cinse yönelik ilgiler buluğ öncesinden başlar
Aşık Olma: Karşı cinse yönelik ilgiler buluğ öncesinden başlar. Cinsler arasındaki yakınlaşma eğilimi, ergenliğin başlarında daha çok grupta bir arada olma isteği taşırken sonraları karşı cinsten belirli bireylere yönelmiş romantik duygular ortaya çıkar. Saf bir sevgi taşıyan gençlik aşklarında duygular bazen karşı tarafa iletilmeden kalır. Adeta vücutlarını saklamak istemektedirler. Organlardaki büyümenin farklı zaman ve hızlarda olmasından ortaya çıkan orantısız vücut görünümünü saklamak için yapıldığı veya ergenlerin ana ilgi merkezleri olan kendi vücutlarını başka meraklı gözlerden gizleme amacı taşıdığı düşünülebilir. Mahçubiyet ve Çekingenlik:

46 Aşırı Hayal Kurma: Ergen hayal kurma yolu ile arzularını düşüncelerine yansıtır. Hayal konusu geleceğe yönelik tasarılar olabileceği gibi, gerçekleşmesini istediği herhangi bir isteği de olabilir. Hayalin içeriği genellikle karşı cinse yönelik düşüncelerdir. Hayal etme yaratıcı düşünceyi besleyen en önemli itici güçtür. Bu anlamda yararlıdır. Tedirgin ve Huzursuz Olma: Biyolojik-cinsel ve bedence gelişmenin getirdiği yeni duruma alışma çabaları buna neden olabileceği gibi, akranları ve yetişkinlerle olan sosyal ilişkilerdeki aksamalar veya bir isteğinin engellenmesi de huzursuzluk doğurabilir

47 Yalnız Kalma İsteği: Buluğdaki bir kız veya erkek zaman zaman başkalarından uzaklaşmak, kendisi ile baş başa kalmak istiyor gibidir. Adeta vücudunda olan bitenlerin bir muhasebesini yapmak, onları gözden geçirmek ve yeni duygularına alışmak istemektedir

48 Çalışmaya Karşı İsteksizlik: hızlı büyümenin olduğu dönemde ergenin bir miktar durgun ve atıl olduğu adeta hareket etmeye üşendiği zamanlar vardır. Çalışırken ve oyun oynarken yorulur ve çalışmaya karşı daha az isteklidir. Vücut enerjisi adeta büyümeye harcanıyor gibidir Çabuk Heyecanlanma: : Ergen yeni bir durumla karşılaştığında, bu kendisi için alışık olmadığı bir durumsa heyecanlanıp korkabilir. Heyecan dengesi tam oluşmadığı için duyguların kontrolü zordur. Çoğu ergen heyecan verici durumlar karşısında kolayca kızarabilir.

49 Belirli Duyguların Ergenlikteki İfadesi
duygular üzerinde yapılan araştırmalarda üç türlü öğrenilmemiş duygunun var olduğu bildirilmektedir. Bunlar sevgi, korku ve öfke duygusudur Bu duyguları hissetme ve ifade etmeye uygun bir donanıma kalıtımsal olarak sahip bulunmaktayız.

50 Sevgi: ergenlik dönemindeki bireyin duygusal durumunu belirleyen en önemli etken onun başkaları tarafından sevilme ihtiyacı ve başkalarına sevgi gösterme kapasitesidir. İlgi ve sevgi görme ihtiyacının karşılanması bireyin ruhsal bakımdan sağlıklı olabilmesi için en önemli ön koşuldur. Sevgi ve şefkat görerek yetiştirilmiş çocukların kendine güvenen, yaşama sevinci yüksek ve daha mutlu oldukları konusunda birçok ortak görüş bulunmaktadır. Korku: korku, tehlikeli durum veya nesneden kaçınma-sakınma belirtisidir. İnsanın hayatını koruması için tehlikelerden sakınması korku sayesinde mümkündür. Doğuştan sahip olduğumuz korkular yüksek sesten korkma, bir desteğin yokluğundan duyulan korku ve boşluğa düşme korkusu gibi korkulardır. Bunlar öğrenme veya şartlanma olmadan duyulur. Buna karşılık karanlıktan, yangından, yabancıdan, yılandan ve benzeri hayvanlardan korkma öğrenmeye ve şartlanmaya bağlıdır.

51 Kaygı (Endişe): kaygı, nedeni açıkça tanımlanamayan tedirgin edici bir duygu veya mantıksız korku olarak tanımlanabilir. Günlük dilde tasa kelimesi de kaygı yerine kullanılmaktadır. Kaygı insana has bir duygudur. Kaygıyı korkudan ayıran farklar şunlardır: 1. Kaygının kaynağı çok belirli değildir, korku doğuran uyaran ise bilinir. 2. Korku kaygıdan daha şiddetli olarak hissedilir. 3. Korku kısa sürelidir, kaygı ise daha uzun sürer

52 Üzülme ve Kırıklığa Uğrama: ergende üzüntü ve kırıklık yaratan olay ve durumlar çok çeşitlidir. Karşı cins tarafından beğenilmeme, aşkta hayal kırıklığına uğrama, arkadaşları arasında yeterince kabul görmeme, reddedilme, üzüntü ve kırıklık doğurur. Kız ve erkek çocuklar küçüklüklerinden itibaren duygularını ifade etme konusunda ailelerinin ve bulundukları kültürün etkisi altında kalırlar. Ergenler bu telkinlerin etkisi ile duygularını öğrendikleri gibi dışa vururlar.

53 Ağlama: ağlamaya sebep olan uyaran, ağlama biçimi, ağlamaya eşlik eden sözler, çıkarılan sesler, yapılan hareketler ve mimikler çocukluktan getirilen ağlama ile ilgili alışkanlıklara, cinsiyete o kültürde ağlama ile ilgili kabullere bağlı olarak değişebilir. Öfke ve Kızgınlık: Çocuklukta öfke ve kızgınlık duygusunu yaratan durum ve olaylarla bu duyguların dışa vurumu anne-baba ve ailedeki diğer yetişkinlerin taklit edilmesi ile öğrenilir.

54 Bağırma: Kızgınlığın ve öfkenin sözle ifade edilmesi küçük yaşlardan itibaren gözlenen bir davranış biçimidir. Öfkeyi ifade için kullanılan dilde öfkeli, kızgın, yüksek tonda söylenmiş sözler vardır ya da dil iğneleyici ve alaycı bir ifade taşımaktadır. Küfretme: küçüklükten itibaren küfür, öfkenin dışa yansıtılmasında kullanılan bir araçtır. Çocuklar söyledikleri küfürlerin ne anlama geldiklerini bilmeseler de öğrendikleri küfürleri tekrarlarlar. Ergenlikte küfür etme davranışı yaygınlaşır.

55 Saldırganlık: Öfke ve kızgınlığın ifade ediliş yollarından olan saldırganlık değişik davranışlar göstererek olur. Tokatlama, yumruk ve tekme atma, itme, sarsma, ısırma, çimdikleme gibi el, kol, bacaklar ve vücudun diğer organlarını kullanarak yapılan hareketlerin şiddeti, ayrıca zarar vermek amacı ile bir sopa ve bunun gibi bir araç kullanıp kullanmadığı saldırganlığın derecesini belirler

56 Ergenlik Döneminde Genel Kaygı ve Sorunlar
yapılan araştırmalar, bu gençlerin sorunlarının, bulundukları yaş grubuna, okula devam edip etmemesine, anne-babasının gence karşı olan tutumuna, gencin zekasına, çevresi tarafından kabul edilme derecesine göre değiştiğini göstermiştir Anne ve babalar ergenlerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitilmelerinin gerektiği konusunda ve bir yükseköğretim kurumuna giremeyen çocuklarının kısa vadede meslek edinmelerinin yararları konusunda aydınlatılmalıdır boş zamanları değerlendirmekteki güçlüklerle ilgilidir. Genç nüfustaki sayıca kalabalıklığa rağmen, onların sosyal-kültürel ve sportif alanlarda faydalanabilecekleri tesislerin azlığı dikkat çekicidir.

57 Ergenin Duygusal Gelişimi ile İlgili İhtiyaçları ve Kaygıları
Ergen, karamsarlık, huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi hoş olmayan duygulardan bunalır. Kendisine güven verecek ve bu duygusal durumların yaşa bağlı, bu çağa has ve geçici olduğunu anlatacak bir anne-babaya ihtiyacı vardır .'' Anlaşılmamak'' bu yaş gencinin en belirgin sorunlarındandır. Anne ve babanın gencin söylediklerini onu eleştirmeden, küçümsemeden ve yargılamadan dinlemesi ve böylelikle kendisini anlatmasına fırsat tanıması genci rahatlatacaktır.

58 ERGENLİKTE KİŞİLİK GELİŞİMİ
Kişiliğin Tanımı Ve Oluşması bir kimsenin kendine göre belirgin bir özelliği olması durumudur veya bir bireyi diğerinden farklı kılan bütün ayırıcı özellikleri onun kişiliğidir. Karakter kişiliğin ahlaki yönünü betimlemek için kullanılır. Huy veya mizaç kişiliğin duygusal yönünü açıklayan bir kavramdır. Benlik bireyin kendisi ile ilgili algılamalarından ve değerlendirmelerinden oluşur. Kimlik ise zaman zaman benlik ve kişilik yerine de kullanılmaktadır ve ''birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü'' olarak ifade edilebilir

59 kişiliğimizi oluşturan etkenler şunlardır
1. Genetik ve biyolojik etkenler, 2. Bireyin içinde yaşadığı kültürel etkenler, 3. Bireyin içinde bulunduğu sosyal sınıfa bağlı etkenler, 4. İçinde yaşanılan psikolojik ortama bağlı etkenler .

60 Kişilik Gelişiminde Psikolojik Etkenler
ihtiyaç ve isteklerin dışa vurulması ergenden ergene değişebilir. Ergenin kişiliğini şekillendiren belli başlı istekleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz Büyüme, gelişme ve kuvvetlenme isteği, İlerleme, olgunlaşma ve değişme isteği, Bireysel bağımsızlık elde etme isteği, Başarma ve güven kazanma isteği, Beğenilme ve takdir edilme isteği, Olumlu sosyal ilişkiler kurma isteği, Mutlu olma isteği.

61 Benlik Kavramı benlik kavramı, bireyin kendini algılamasına ve değerlendirmesine ilişkin geliştirdiği görüşler olarak tanımlanabilir. Benlik, ergenin kim olduğu konusundaki düşüncelerinin ve kendi hakkındaki değerlendirmelerinin tümüdür. Ergenlik yıllarında kişi kendisine ''Ben kimim?'', ''Ne olmak istiyorum?'', ''Nasıl davranmalıyım?'', ''Hangi yaşama biçimi doğru?'' şeklinde sorular yöneltir ve bu sorulara cevap arar. Ve verilen cevaplar doğrultusunda bireyin dünya görüşü, iyilik ve doğruluk anlayışı, dini inancı ve değerleri biçimlenmeye başlar

62 ERGENLİK BEN –MERKEZCİLİĞİ
ergenliğin en önemli ödevinin soyut düşüncenin kazanılması olduğu söylenebilir. gencin, yalnız bir sistem içinde bütün olasılıkları kurmasını ve gerçek dışı hipotezler kurmasını sağlamaz. Aynı zamanda kendi düşüncesini kavramlaştırmasına ve zihinsel yapısını nesne olarak ele alıp düşünmesine de olanak verir. gencin yalnız kendi düşüncesini kavramlaştırmasını değil aynı zamanda diğer insanların düşüncelerini kavramlaştırmasını sağlar. Ergenin başka insanların düşüncelerini kavramlaştırma yeteneği aynı zamanda ergenlik ben –merkezliğinin düğüm noktasını oluşturur. Çünkü ergen başkalarının düşüncelerini kavramlaştırabilirken, başkalarının düşüncelerinin yöneldiği nesneler ile kendi yöneldiği nesneleri birbirinden ayıramaz.

63 ERGENLİK BEN- MERKEZCİLİĞİNİN GEÇİŞİ
ilk ergenliğin ben-merkezliliği yaş civarında formal işlemlerin iyice yerleşmesi sonucu kaybolmaya başlar. Hayali seyirci tepkileri, gerçek seyirci tepkileri doğrultusunda geliştirilir. Bir bakıma , hayali seyirci bir tür hipotez veya gerçeğe karşı sınanan hipotezler serisi olarak algılanabilir. Bu sınamalar sonucu genç kendi düşüncesi ile başaklarının ilgilerini ayıt etmeye başlar. Ergenlik ben –merkezciliği iki aşamalı bir geçiş ile ortadan kalkar. Zihinsel düzeyde kendi düşünceleri ile başkalarının düşüncelerini ayırt ederek, duygusal düzeyde başkalarının duygularını kendi duyguları ile bütünleştirerek gerçekleşir.

64 SOSYAL GELİŞİM Ergenlikte Arkadaşlık İlişkisi
Sosyal gelişme için ergenin akranları ile beraber olmasına ihtiyacı vardır. Bu sıralarda annenin, babanın ve diğer yetişkinlerin dünya görüşleri reddedilir. İçinde bulunduğu arkadaş çevresinin değerleri ve dünya görüşü genç için önem kazanmaya başlar. Arkadaşlarınca kabul göremeyen çocuk, güvensiz, kırgın ve küskün olur. Arkadaş grubunca itilme, arkadaş olmayı arzuladığı akranları tarafından dışlanma, genci fazlasıyla üzer

65 Grup tarafından kabul görme, gencin kendine olan güvenini pekiştirir, arkadaşları arasında duygu ve düşüncelerini rahatça dile getirebilir, başkalarının etkisinde daha az kalabilir. Arkadaşlarınca yeterince benimsenmeyenler, grubun etkisinde daha kolay kalabilir.

66 Grubun Ergen Üzerindeki Etkisi
1. Birincil gruplar: Grup içi ilişkileri çok kuvvetli, bir arada kalış süreleri uzun, aile veya çok yakın arkadaşlardan oluşan gruplar. 2. İkincil gruplar: Belirli bir nedenle bir araya gelmiş, bu neden kalktığında üyelerin ayrılacağı gruplar. Okullardaki, işyerlerindeki, sportif amaçla bir araya gelen takımlardaki gruplar. 3. Üçüncül gruplar: Geçici olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu gruplardır. İş için veya seyahatte bir arada olan gruplar gibi.

67 Yalnızlık Duygusu Yalnızlık duygusu çekenler kendi ana-babaları ile sönük ilişki içindedirler. Onlarla olan ilişkileri olumsuz olmuştur veya reddedilmişlerdir. Anne-babadan birinin veya her ikisinin veya bir yakınının kaybı da yalnızlık hissi doğurabilir. Yalnızlık hissi duyanlar daha düşük benlik değerine sahip olabilirler, aynı zamanda başkaları ile sosyal ilişki kurma konusunda eksikleri olabilir

68 Okul ve Ergen okul, öğrenciler için yeni bilgiler öğrendiği ve eğitildiği bir yer olduğu kadar, insan ilişkileri ile ilgili becerilerini geliştirecekleri bir ortamdır da. Okul sosyalleşme için adeta bir deney yeridir

69 Ergenin Sosyal Gelişimi ile İlgili İhtiyaçları ve Kaygıları
Bir gruba ait olma duygusu sosyal gelişme için önemli bir duygudur. Ergen de bir grubun üyesi olmak ister. Bu bir spor kulübü, siyasi amaçlı bir örgüt veya mahalledeki arkadaşlarından oluşan bir grup olabilir. Girmek istediği çevre tarafından benimsenmemek genç için üzüntü kaynağıdır Konuşmak veya ''çene çalmak'' ergenlik çağında oldukça önemli bir davranış biçimidir yaş grubundaki gençler değişik mekanlarda bir araya gelerek saatlerce konuşabilirler. Konuşma konusu karşı cins veya spordur.

70 Güvendiği bir arkadaşının olmaması, arkadaşları tarafından yanlış tanınmak, hakkında olumsuz düşünüldüğünü zannetmek, gençler arasında sürtüşmelere yol açar. Akranlarla ve yetişkinlerle olan ilişkilerinde bozukluk genci üzer Ergenlik dönemindeki genç, tutum ve davranışlarını örnek alacağı, kendisini onlarla özdeşleştireceği uygun bireylere ihtiyaç duyar. Modelin kişiliği sosyal gelişim açısından önemlidir. Bu ergen için en etkili örnekler kendi anne ve babasıdır. Erkek çocuğun baba ile, kız çocuğun anne ile özdeşlik kurabilmesi gerekir. Anne ve babanın ev içi rollerindeki aksaklıklar ergenin uygun olmayan modelleri gözlemelerine yol açar, bu da ergenin gelişiminde problemlere neden olabilir

71 ERGENLİĞİN SON DÖNEMİNİN GELİŞİME KATKILARI
1.      Kişinin kendi fizik yapısını ve erkek ya da kadın rolünü kabul etmesi. 2.      Her iki cinsten akranlarıyla yeni ilişkiler kurması. 3.      Ana-babasından ve diğer yetişkinlerden kopup, duygusal bağımsızlık kazanması. 4.      Ekonomik bağımsızlık kazanması. 5.      Bir meslek seçmek, bu yola hazırlanmak. 6.      Bir vatandaş olabilmek için gerekli zihin ve bilgi yeteneklerini kazanmak. 7.      Topluma karşı sorumlu bir davranış kazanmayı istemek ve buna ulaşmak. 8.      Evlilik ve aile hayatına hazırlanmak. 9.      Bilimsel bir dünyaya ayak uyduracak değerleri geliştirmek.

72 Ergen bu dönemde bu gelişim aşamalarını daha yeterli bir biçimde aşar ve bir an önce yasanın kendine tanıdığı yetişkin bağımsızlığı ve haklarına ulaşmayı amaç edinir. Yetişkin dünyasına erken giren ve çalışmaya başlayan ergenler bu hedeflere daha çabuk ulaşmak zorunda kalırlar. Ergen çalıştığı süre içinde aile yanında kalıyorsa gene ergenliğini sürdürecektir. Çünkü hala koruyucu aile kanatları altındadır.

73 ALIŞKANLIK VE BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ERGENLİK
Sigara, alkol, uyuşturucu maddeler ve benzerleri gibi keyif verici olan ve alışkanlık veya bağımlılık yaratan maddelerle ilk karşılaşma genellikle çocukluğun sonlarında ve ergenlikte olmaktadır Alışkanlık veya ruhsal bağımlılık keyif verici bir maddeyi kullanmaya alışmak, olmadığı zaman onu arzu etmek, onun yoksunluğundan sıkılıp gerginlik ve kaygı duymaktır aşağıdaki belirtilerin en az üçünün olması bireyin madde bağımlısı olarak tanımlanması için yeterlidir

74 1. Bağımlı olunan maddeye karşı son bir yıl içinde bir tolerans geliştirmiş olunması.
2. Yoksunluk belirtileri göstermek ve bundan kurtulmak için bağımlı olunan maddeyi veya benzerlerini almak. 3. Düşündüğünden yüksek dozlarda ve uzun dönemlerde maddeyi kullanmak. 4. Madde kullanımından kurtulmak veya kontrol altına almak için devamlı çaba içinde olmak. 5. Maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcamak. 6. Maddeyi kullanmaktan dolayı sosyal, mesleki ve serbest zaman etkinliklerinde azalma veya bu etkinlikleri terk etmek. 7. Kullanılan maddeden dolayı fiziksel veya psikolojik sorunların varlığına rağmen madde kullanımına devam etmek.

75 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ETKİLERİ
asetat

76 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER VE ETKİLERİ
Madde Bağımlılığının Nedenleri ve Kişilik Özellikleri alkol ve madde bağımlılığı bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkar, bu da kullanan bireyin kişiliği ile çok yakından ilişkilidir. Bağımlı günlük hayatın getirdiği zorluklardan kaçmak ve yapay bir cennete sığınma arzusundadır

77 Dayanıksız ve Güçsüz Bir Kişilik Yapısına Sahip Olma ve Kaygıdan Kaçma
özgüvenleri zayıf ve kaygılı insanlardır, hayatın getireceği zorluklardan ürkerek onlardan kaçmak isterler. Alkol ve uyuşturucu maddelerin kaygıyı azaltan niteliği, bunların zorluklardan kaçan kişilerce bir ''destekleme aracı'' olarak kullanılmasına yol açmaktadır.

78 2. İçten Denetimli Olmaktan Çok, Dıştan Denetimli Olma
Bireyin karşı karşıya kaldığı ve yaşadığı sorunların hep kendi dışındaki nedenlere bağlı olduğunu düşünmesi ve bunların çözümlerini de dışsal gelişmelere bağlaması onun ''dıştan denetimli'' olduğunu gösterir. Bunun yanında kendisi ile ilgili yaşadığı olaylardaki sorumluluğunu görebilen ve kendisi ile ilgili gelişmelere kısmen kendisinin yön verebileceğini düşünen bireyler ''içten denetimli'' olarak tanımlanmaktadır.

79 3. Kendini Değersiz Algılama
kendini değersiz ve eksik yanları olan biri gibi algılamak alkol ve madde bağımlısı olmaya yatkın gençlerde gözlenen diğer kişilik özelliğidir Kendini aşağılamak, suçlamak, yetenek ve değerlerinin farkında olmamak, kısaca kendine ait değerlendirmelerde olumsuz olma ve özgüven eksikliğine aşağılık duygusu taşıyan gençlerde rastlanmaktadır.

80 4. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olma
çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoşgörü görmemiş gençlerin doyurulmamış ve tatmin bulmamış duyguları alkol ve uyuşturucularla doyuma ulaşmayı deneyebilir

81 5. Hazza Yönelik Olma Madde bağımlılarında görülebilen kişisel niteliklerden birisi de değişiklikten heyecan duyma ve hazza yönelik olmaktır. Duygularının ve bedeninin yeni heyecanlar yaşaması ve kısa süreli de olsa coşkulu biçimde zevk alma arzusu bireyi, uyuşturucunun sahte büyüsüne kaptıran gerekçe olabilir.

82 6. Kötü Alışkanlıklara Sahip Arkadaş Çevresi
Alkol ve diğer uyuşturucuların kullanıldığı çevrelerde yaşayan, bu maddeleri kullanan arkadaşlara sahip gençler onların özendirmelerinden dolayı bu maddeleri deneyebilir ve bağımlılık geliştirebilirler.

83 Bağımlılık Yapan Maddelerin Kullanımının Önlenmesi
bağımlılık yapan maddelerin kullanımının önlenmesi veya uyuşturucu ile mücadele için iki yol önerilmektedir. 1.      Bağımlılık yapan maddelerin bulunabilmesinin engellenmesi. 2.      Bu maddeleri kullananlarla mücadele edilmesi.

84 Eğitimsel ve psikolojik, olarak madde kullanımı ile mücadelede kullanılan yöntemler aşağıdaki şekilde özetlenmektedir 1. Caydırma: Maddenin zararlarını anlatarak kullanacakları vazgeçirmek. 2. Bilgilendirme: Maddenin yapacağı etkileri gençlere anlatarak onları eğitmek. 3. Kişiliğini Güçlendirme: Gencin kendine güven duymasını sağlama ve kişisel sorunların üstesinden gelmesini sağlama.

85 4. Sosyal Becerileri Artırma: Serbest zamanlarını uygun becerilerle değerlendirebilmeyi sağlama ve başkaları ile iyi iletişim kurmayı öğrenmeyi sağlama. 5. Uyuşturucu Karşıtı Bir Tutum Kazandırma: Uyuşturucu maddelere karşı bireydeki yanlış inanç, değer ve tutumların uygun inanç, değer ve tutumlarla değiştirme.

86 Bağımlının Ailesinin Yapacakları
Aile bağımlıya davranışları ile kötü örnek oluyorsa (içki içerken olduğu gibi) bu davranışlarına son vermelidir. Ailenin ergen üzerindeki aşırı baskıcı ve otoriter tutumu da, ilgisiz ve tutarsız tutumu da olumsuz etkiler bırakır. Özellikle anne ve babanın ilgisiz ve tutarsız tutumu ergenin ev dışında olumsuz çevrelerin etkisinde kalmasına yol açabilir. Anne-babadan bekledikleri ilgi ve sevgiyi bulamayan gençler bu tatminsizliklerini bağımlılık yaratan maddelerin vereceği geçici hazla bastırmaya yönelir, bu gençler uyuşturucu pazarlayan çetelerin ağına düşerek, benzer alışkanlıklar kazanmışların gruplarına katılabilirler. Bağımlılık kazanmış ergenin anne-babası, ilişkileri bozuk olsa da bu sorun ortaya çıktıktan sonra, sorunun çözümü için bir araya gelerek çocuklarına destek olmak durumundadırlar. Aile bağlarının zayıfladığı, eşler arası ilişkilerin bozulduğu durumlarda benzer bir sorun karı-kocayı çözüme ulaşmak amacıyla tekrar bir araya getirebilir.

87 Ergenlikte Davranım Bozukluğu
davranım bozukluğu devamlı olarak saldırganca ve bozuk davranışlar gösteren ergenler için kullanılmaktadır. 1. İnsanlarda ve hayvanlarda fiziksel zarara neden olacak davranışlar, 2. Taşınır ve taşınmaz mallarda zararlara veya kayıplara neden olacak davranışlar, 3. Dolandırıcılık ve hırsızlık, 4. Kuralları çiğneme veya bozma.

88 Bu davranışlardan üçünün son on iki aydır yapılması ve 10 yaşından sonra başlaması ergenlikte başlayan davranım bozukluğu olarak tanımlanmakta ve belirtilerine göre hafif, orta ve ağır derecede olmak üzere ayrılmaktadır. Davranım bozukluğu ile asi tavırlar göstermeyi birbirinden ayırmak gerekmektedir Bu bozukluğun görülme sıklığı açısından dikkat bozukluğu hastalığından sonra ikinci sırada geldiği ve yetişkinlikteki antisosyal davranışların temelini oluşturduğu belirtilmiştir

89 Ergenlikte Öfke Patlamaları
Ergenlikte görülen ruhsal kriz durumlarından biridir. Öfkenin yoğunluğu ve ergenin öfkelenmenin sonucunda yaptığı saldırganlığın ve tahribatın derecesi bireyden bireye, öfkeyi doğuran nedenlere bağlı olarak değişir. patlamalarda ergen çoğu kez öfkesini doğrudan öfkeyi doğuran kaynağa değil de kendinden güçsüzlere yöneltir. Öfke krizi geçtikten sonra ergen yaptıklarından pişmanlık ve utanç duyabilir. Sıklıkla tekrarlanan öfke patlamaları bir hekim müdahalesini gerektirir

90 Karşıt Olma veya Karşı Gelme Bozukluğu
bu bozukluğa sahip ergenler sık sık hiddetlenip, büyükleri ile tartışmaya giren büyüklerinin, isteklerine uymayarak karşı gelen ve bunları reddeden, isteyerek başkalarını kızdıran, kendi yaptığı olumsuzca davranışlar için başkalarını suçlayan, kolayca kızdırılıp alınabilen, çoğunlukla başkalarına karşı gücenik ve içerlemiş olan, kin ve intikam isteği ile dolu bireyler" olarak tanımlanmakta ve yukarıdaki davranışların en az dördünü altı aydır göstermekte olan ergenlerin bu bozukluğa sahip olduğu kabul edilmektedir

91 Ergenlikte Yeme Bozuklukları
Anoreksiya nervoza, kilo almaktan aşırı korkma, bireyin vücut ağırlığını ve biçimini yanlış değerlendirmesi, bir deri bir kemik haline geldiği halde kendini hala şişman olarak değerlendirme gibi belirtilerle görülen bir ruhsal rahatsızlıktır. Bulimiya nervoza, zaman zaman tekrarlanan aşırı yemek yeme durumudur. Hasta yeme krizi sırasında kontrolden çıkar ve kriz sonunda kilo almaktan kurtulmak için bir süre hiç yemek yemez veya çeşitli yöntemler kullanarak yediklerini çıkarmaya çalışır. Şişmanlık, açlık duygusu olmadan, devamlı yemek yeme sonucu ortaya çıkabilir. Şişman olma ergenin olumlu benlik kavramı kazanmasına ve arkadaşları ile uyumlu beraberlikler geliştirebilmelerine engel olabilir.

92 Ergenlikte Şiddet ve Saldırganlık
ergenlikte artan fiziksel güce ve ergenin yaşadığı çevre koşullarına bağlı olarak şiddetten hoşlanma ve saldırgan davranma sıklığında artış olabilir.

93 ERGENLİK DÖNEMİNDE İNTİHAR
İstatistik yıllığından (1994) alınan bilgilere göre bireyin kendi hayatına son vermesi, ölenin geride kalan yakınları için son derece acı verici bir olaydır. Ergenlik yılları diğer hayat dönemlerine oranla intiharın en çok olduğu dönemdir. Ülkemizde 1991 yılı verilerine göre yaşları arasındaki genç grubunun intihar oranı yüzbinde 33.2'dir

94 Ergenlik İntiharlarının Nedenleri:
İntiharların en belirgin nedenlerinin başında çocukluktaki sevgi yoksunluğu gösterilmektedir. Büyüme sırasındaki baskı ve horlanmaları, reddedilme, sevilmeme ve benzeri nedenler ergenin mutsuz olmasına zemin hazırlar anne-babanın ölmesi, ayrılması veya aileden ayrılma gibi nedenler de gencin güven duygusunu zedeler ve depresyona girmesini kolaylaştırır

95 Karşı cins tarafından reddedilme, aşkta hayal kırıklığına uğrama, özellikle grup içinde iken aşağılanma ve onuru ile oynanması ergenleri derin bir üzüntüye ve ümitsizliğe düşürebilir. Daha önce karşılaşıp üstesinden geldikleri duygular olmadığı için, ergenler onlar için üzüntü yaratan yeni durumlarda nasıl davranacaklarını kestiremezler, daha kolay kırıklığa uğrarlar ve denebilir ki üzüntü verici durumlarla baş edebilmek tecrübeyle öğrenilebilir.

96 Alkol ve uyuşturucu kullanma ile bireyler geçici bir güven duygusuna kapılabilirler. Ancak alkol ve uyuşturucu etkisi ile toplumsal baskılar daha az hissedilir ve gerçek eğilim ve duygular daha kolay ortaya serilir. intihar eden gençler arasında anne ve babası ayrılmış olanların oranının yüksek olduğu ve intihara teşebbüs edenler veya intihar edenlerin ailelerinde veya yakın çevrelerinde daha sıklıkla bir intihar vakası ile karşılaştıkları ifade edilmektedir

97 İntiharları Önleme Ergenlik intiharlarının önlenmesinde ilk yapılması gereken anne-babanın, öğretmenlerin ve ergenlerin eğitilmeleridir. Ergenin intihar ile ilgili düşüncesi aile içinde çeşitli tepkilere neden olabilir; panikleme, üzülme, kendini suçlama, durumu inkar etme, görmezlikten gelme ve önemseme gibi. Bu durumda anne-babaya durumun ciddiyeti anlatılmalıdır. Anne ve babanın bu durumda öncelikle bir uzmandan yardım alması gerekir

98 Anne-baba ve öğretmenler için en önemli başlangıç bu eğilimi taşıyan gençlerle konuşmaktır.
Ergen onu anladığımızı, değer verdiğimizi ve destek olacağımızı hissetmelidir. İntihara teşebbüs edenlerin önemli bir kısmı derdini anlatacak bir kimse bulamamaktan yakınmıştır. Dertlerini ifade eden ergen, kısmi bir rahatlama duyar.

99 Sorununun ağırlığı altında ezilmek, onun çözümsüz olduğunu ve kendisine hiç kimsenin yardım edemeyeceğini düşünmek intiharı düşünenlerin sorunlarına yaklaşımlarında genellikle gözlenen tutumlardır. Buna karşılık sorunların önemli bir kısmının zamana ve içinde bulunulan şartlara özgü olduğunu, zamanla içinde bulunulan şartların değişmesi ile sorunlara yaklaşımın da değişeceğini kabul etmek daha olumlu bir yaklaşımdır. Sorunların üstesinden gelme ile ilgili olumlu bakış açıları öğretme ile kazandırılabilir. intihar eğilimi olan bireye kaygı ve gerilimi (stresi) ile başedebilmesi için gevşeme tekniklerini ve kendine güvenini desteklemek için güvenli davranış tekniklerini öğretmek önerilebilir.

100 RUH SAĞLlĞINI KORUMA YOLLARI
Hayatın her döneminde bazı temel düşünce biçimlerine sahip olmak ve bunun yanı sıra bazı temel davranışları kazanmak ruh sağlığını korumak için gereklidir.

101 Öfke, kızgınlık, korku, sevinç gibi olumlu ve olumsuz duyguların içe atılmaması, uygun bir dille ifade edilmesi şarttır. Düdüklü tencere Herkes kendisinin dünyada bir başka benzeri olmayan bir varlık olduğuna ve en az bir alanda yetenekli olduğuna inanmalıdır. Her insan biricik ve tektir Herkesin kendini gerçekleştirmeye, kendindeki saklı güçleri açığa çıkarmaya gücü olduğuna inanması gerekir.

102 3. İnsanlar acı ve elem veren olaylardan kaçarak, neşe ve mutluluğa yönelirler.
Unutma, hakkı. Zamanı verimli şekilde değerlendirmek olumlu ruh sağlığına sahip olmanın birinci şartıdır. Hobiler…

103 5. Ergenlik döneminde, gencin isteklerinin engellenmesi veya bir arzusunun gerçekleşmemesi onda kırıklık yaratır. herhangi bir konudaki başarısızlığın kişinin bütün alanlarda başarısızlığı anlamına gelmeyeceğini düşünmek, başarısız olma veya engellenme karşısındaki kırgınlıkları azaltacaktır. Yanlış yapma hakkı…

104 6.beden sağlığı ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiye dikkat etmek gerekir Yetişme çağındaki bir insan için gerekli proteinlerden ve minerallerden yoksun bir beslenme beden ve ruh sağlığını tehlikeye düşürebilir Beslenme…

105 7. Spor yapmak beden ve ruh sağlığını güçlendirir.
8. Günlük hayatın getirdiği gerginlikler ve zorlanmalar karşısında vücuttaki kas gerginliklerini gevşetme ve uygun nefes alma yöntemlerini bilmek yarar sağlar. her insan gibi ergenin de beslenme, barınma ve korunma ile ilgili temel ihtiyaçları karşılanmalıdır.

106 bütün öğretilerde ''kendini bilme'' kuralı ruh sağlığının ve olgunlaşmanın temel basamağıdır
İnsanın duyguları, ilgileri, yetenekleri, ileriye yönelik düşünceleri, yürüme, giyinme ve konuşma şekli, yalnızken veya başkalarının yanındayken takındığı tavırlar ve daha birçok özellik kişiliğini yansıtır.

107 ÖNERİLER Çocuklar arasında fiziksel karşılaştırma yapmak, çok yaralayıcı olabilir. Çocukların fiziksel gelişim açısından başaramayacakları etkinliklere zorlanması öğrenmeye karşı olumsuz tutum geliştirmelerine yol açabilir Fiziksel olarak daha gösterişli çocuklar her zaman daha fazla sempati toplarlar ve daha fazla olumlu pekiştireç alırlar. Bu durum onların özsaygısını geliştirir. Tam tersi olarak, fiziksel açıdan hoş görünmeyen çocuklar olumsuz tepkileri daha kolay alırlar.

108 Ergenlerin basit fiziksel problemleri büyütmelerinin olağan olduğunu unutmayın ve ‘ne var bunda bu kadar büyütecek’ demeyin. Ergenlerin cinsel tutumları konusunda duyarlı olun. Özellikle erkek çocuklar hormonal dengesizlikler, baba modelinin eksikliği, sosyalleşme sürecinin hep kız çocuklarla birlikte geçirilmesi, ailenin kız çocuğu olmadığı için kız gibi yetiştirme eğilimi vb. nedenlerden dolayı cinsel kimlik sorunları yaşayabilmektedir.

109 Kaynakça Akkök, F.(1992),“Özürlü Çocukların Eğitiminde Aile Rehberliği”, Özel Eğitim Dergisi, 1,(2),8-1 Akyüz, E . (2000), Ulusal ve Uluslararası Hukukta Çocuğun Haklarının ve Güvenliğinin Korunması, Milli Eğitim Basımevi . Ankara Ankay, A . (1992),Ruh Sağlığı ve Davranış Bozuklukları . Turhan Kitabevi. Ankara AnaBritannica, (1988)8. cilt. İstanbul: Ana Yayıncılık Dinkmayer, D. Biz Bir Aileyiz Gordon, T .(1996), Aile İletişim Dili . İstanbul Karatepe, H. (1992), Öğrenme Yetersizliği Olan Çocuklar, Karatepe Yayınları Kulaksızoğlu, A, (1999), Ergenlik Psikolojisi. Remzi Kitabevi . İstanbu1 Kuzgun, Y . (2000), Meslek Rehberliği ve Danışmanlığı . Nobel Yayınları Kuzgun, Y . (1995),Kendini Değerlendirme Envanteri El Kitabı Kuzgun, Y . Edwars Kişisel Tercih Envanteri El Kitabı Kuzgun, Y . Akademik Benlik Kavramı Ölçeği El Kitabı McCallıon P.& Toseland, R. W., (1993), “Empowering Families of Adolesents and Adults With Developmental Disabilities”, The Journel of Contemprary Human Services. CEU Article no:37 December. Korkut,F.(1996), İletişim Becerileri Eğitimi Formatörlüğü Kursu ders Notları Mutlu Yıldırım, G. /Akbıyık, Y.(1999), Çocuklarda Uyum ve Davranış Bozuklukları (I) Yenimahalle Rehberlik ve Araştırma Merkezi . Ankara Nazlı, S. (2000) Aile Danışması. Ankara . Norton, H. F. (1976), “Counseling Parents of the Mentally Retarded Children”, The School Counseler January. Selçuk, Z .(2000), Gelişim ve Öğrenme . Nobel Yayın Dağıtım . Ankara Ülker ,(1996), Ana- Baba Okulu İstanbul Yavuzer, H .(2000), Okul Çağı Çocuğu . İstanbul Yavuzer, H . (1993), Çocuk Psikolojisi . Remzi Kitabevi . İstanbul Yavuzer, H . Ana-Baba Okulu Yavuzer , H .(1997), Çocuk Eğitimi El Kitabı . İstanbul Ergenlik Psikolojisi (1995), : Ank. Ü. Eğt. Bil. Fak. E.P.H. Bölümü Ders Notları

110 9. Ana sağlık merkezi adolesan keçiören
HACETTEPE İLAÇ VE ZEHİR BİLGİ MERKEZİ Temel amacı ilaç kullanımı ve zehirlenmeler ile ilgili doğru, güncel, kapsamlı ve hızlı bilgilendirme hizmeti vermektir. ADRES: Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi TEL: / KRİZE MÜDAHALE MERKEZİ: Merkezin amacı; kriz dönemlerinde, bireylere özel olarak bu alanda yetişmiş elemanlarca bireysel; çevresel ve sosyal tüm kaynakları kullanarak acilen, sorunu çözmeye yönelik müdahalede bulunmak, konu ile ilgili meslek elemanlarına eğitim ve uygulama alanı sağlamak bilimsel araştırma ve yayınlar yapmak. ADRES: A.Ü. Tıp Fakültesi, Cebeci Kampüsü Dikimevi TEL: RUH SAĞLIĞI DİSPANSERİ Ruh sağlığı alanında poliklinik hizmeti verilmektedir. ADRES: Ulucanlar Cad. Armağan Sok. 87/A TEL: FATMA ÜÇER ERGEN DANIŞMA MERKEZİ Ergenlerin psikolojik, sosyal problemlerine yönelik profesyonel yardım hizmeti vermektedir. (Danışma hizmeti ücretsizdir). ADRES: Bestekar Sok. No: 17/9 Bakanlık1ar TEL:

111 CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI TANI VE TEDAVİ MERKEZİ
Amacı cinsel sorunlara ilişkin nereye başvurulacağı ve ne şekilde yardım alacağını bilemeyen bireylere yardım etmektir. ADRES: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Cebeci TEL: İŞ VE İŞÇİ BULMA KURUMU (İş ve Meslek Danışmanlığı) Öğretim kurumlarının öğrencilerine yönelik, iş ve mesleklerin tanıtımı konusunda bilgi verilmektedir. ADRES: Sıhhiye Çokkatlı otoparkı 1. Kat Sıhhiye/ANKARA TEL: TOPLUM MERKEZİ Aile danışma hizmeti ve bunların çözümüne yönelik hizmet vermektedir. TEL: Sincan Toplum Merkezi : Altındağ Toplum Merkezi TEL: Şafaktepe Toplum Merkezi : Natoyolu Toplum Merkezi :

112 TÜRKİYE YEŞİLAY CEMİYETİ
Zararlı alışkan1ıklar ve madde bağımlılığı hakkında bir uzman aracı1ığı ile okul ve öğrencilere bilgi verilmektedir. ADRES: İnkılap Sok. No: 24/1 Kızılay TEL: Amaç; Sağlık taramaları ve aile eğitimi yapmak, koruyucu aile ile özürlü ve korunmaya muhtaç çocuklara yönelik çalışmalar yapmak. ADRES: H.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Sıhhiye/ANKARA TEL:

113 KOCATEPE İLKÖĞRETİM OKULU
HAZIRLAYAN ve SUNAN MERAL ÖZCAN & ERDİNÇ YAZICI KOCATEPE İLKÖĞRETİM OKULU REHBERLİK SERVİSİ 2004


"ERGENLİK DÖNEMİ Ergenlik dönemi 11 - 12 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları