Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İSRAFIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ZARARLARI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İSRAFIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ZARARLARI"— Sunum transkripti:

1

2 İSRAFIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ZARARLARI
Hazırlayan: Cemal ATABEK Hendek Pınarlı Mahalle Camii İmam-Hatibi

3 Yüce dinimizin huzurlu bir hayat için benimsediği prensiplerden birisi de iktisat ve itidaldir. İktisat ve itidal; yeme, içme, harcama, konuşma ve benzeri bütün işlerde kişinin ölçülü olmasıdır. Bunun zıddı ise israftır. İsraf; herhangi bir konuda aşırı gitmek, doğru ve gerçek olandan sapma, meşru sınırların ötesine geçme, imkânları ve sahip olunan değerleri, gerekli görülen yerler dışında veya gereğinden fazla harcama anlamına gelmektedir.

4 Kısacası israf, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi, lüzumsuz ve gereksiz harcama yapması anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim’de; يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ خُذُوا ز۪ينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَ۟ “Ey Âdemoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyurulmuştur. (A’raf Sûresi, 31)

5 Yine başka bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmuştur;
وَاٰتِ ذَا الْقُرْبٰى حَقَّهُ وَالْمِسْك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذ۪يراً ﴿٢٦﴾ اِنَّ الْمُبَذِّر۪ينَ كَانُٓوا اِخْوَانَ الشَّيَاط۪ينِۜ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّه۪ كَفُورا “Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere saçıp savurma, zira böyle saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ Sûresi, 26-27)

6 Bu ayet-i kerimedeki tebzir kavramı, malı, mülkü saçıp savurmak, akılsızca harcamak, gerektiği yere sarf etmemek anlamındadır. Ayet, saçıp savurmayı nankörlükle, bu davranışı sergileyenleri ise şeytanın kardeşi olmakla nitelemektedir. Bu, israf olayının ve müsrif olmanın kötü bir şey olduğunu ortaya koymaktadır. Kur'an-ı Kerim’de meşruiyet sınırını aşanlar için sık sık müsrif-müsrifûn kelimeleri kullanılmaktadır.

7 Hz. Peygamberimiz (SAV) bir hadislerinde;
كُولُوا وَاشْرَبُوا وَتَصَدَّقوُا وَاَلْبَسُوا فِى غَيْرِ اِسْرَافٍ وَ مَخِيلَةٍ “Kibirsiz ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.” (Buhari, Libas, 1) Bu hadis-i şerifle israfın yasaklılığını ifade buyurmuşlardır. Dikkat çekici bulduğumuz şu olay İslam’ın israf konusunda ne denli titiz olduğu hususunda bize yeterli fikir vermektedir.

8 فَقَالَ مَا هَذَا السَّرْفُ
اَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه و سلم مَرَّبِسَعْدٍ وَ هُوَ يَتَوَضَّأُ “Bir defasında Hz. Peygamber (SAV), Sad’a uğradı. Sa’d bu esnada abdest alıyordu. Resûlullah (SAV), onun suyu aşırı kullandığını görünce; ” فَقَالَ مَا هَذَا السَّرْفُ “Bu israf nedir diye sordu” فَقَالَ أَفِى الْوُضُوءِ اِسْرَافٌ “Abdestte de israf olur mu? Dediğinde,”

9 قال نَعَمْ وَاِنْ كُنْتَ عَلَى نَهَرٍ جَارٍ
“Efendimiz (SAV) de; “Evet, hatta akmakta olan bir nehir de abdest alsan bile” şeklinde cevap vermiştir.” Çalışıp servet sahibi olmak kadar, serveti doğru yolda harcamak, aile fertlerinin, yoksullarının ve toplumun haklarını da vermek önemlidir. Yüce Allah her şeyi bir ölçü ve denge ile yaratmıştır. İnsanlar da hayatın her alanında olduğu gibi, harcamalarında da ölçülü ve dengeli olmak durumundadırlar.

10 Cenab-ı Hak bu hususta şöyle buyurmaktadır:
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُوماً مَحْسُوراً “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık ta olma, sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun.” (İsra, 29) Diğer bir ayet-i kerimede ise Cenab-ı Hak şöyle buyurur: وَالَّذ۪ينَ اِذَٓا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَاماً “Onlar ki, harcadıkları vakit ne israf, ne de cimrilik yapmazlar. Harcamalarında ikisi arasında bir yol tutarlar.” (Furkan, 67)

11 İsraf alanlarını birkaç maddeyle sıralamak gerekirse;
Yeme içmede israf Giyim kuşamda israf Törenlerde yapılan israf Zaman israfı Kaynak israfı YEME İÇMEDE İSRAF Varlığımız ve iş yapma gücümüzün devamı için gerekli gıdaları almak, insanî olduğu kadar dînî bir görevdir. İnsan bu görevi yerine getirirken yeteri kadar gıdayı almak mecburiyetindedir. Yüce dinimiz ihtiyacımız olan gıdayı azaltıp da iş gücümüzü kaybetmeyi tasvip etmediği gibi fazla yiyip içmeyi de yasaklamıştır.

12

13 Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadislerinde;
مَا عَلَى اَدَمِىٌّ وِعَاءً شَرًّا مِنْ بَطْنِ بِحَسَبِ ابْنِ أَدَمَ لُقَيْمَاتٌ يُقْمِنَ صَلْبَهُ فَاِنْ كَانَ لَا مَحَالَةَ فَاعِلاً وَ ثُلُثٌ لِطَعَامِهِ وَ ثُلُثٌ لِشَرَابِهِ وَ ثُلُثٌ لِنَفَسِهِ “Âdemoğlu karnından daha şerli bir kap doldurmamıştır. İnsana belini doğrultacak birkaç lokma yeter. Yemek yediği zaman midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes almaya ayırsın” (İbn-i Mâce, Taharet, 48) İfadesiyle; haddinden fazla yemenin sürükleyeceği zarara dikkat çekmektedir.

14 اِنَّ اللهَ يُحِبُّ اَنْ يُرَى أثَرُ نِعْمتِهِ عَلَى عَبْدِهِ
2. GİYİM KUŞAMDA İSRAF Kişilerin giyim kuşamları, mali imkânları ile ilgilidir. Hz. Peygamber, varlıklı kimsenin gurur ve gösterişten uzak kalmak koşuluyla, kendisine verilen nimetlerin belirtisini hissettirmesinin Allah’ın da hoşuna gideceğine işaret etmiştir. Zîra, Hz. Peygamberimiz huzuruna pejmürde bir kıyafetle gelen varlıklı birini görünce; اِنَّ اللهَ يُحِبُّ اَنْ يُرَى أثَرُ نِعْمتِهِ عَلَى عَبْدِهِ “Allah kulunun üzerinde nimetin görünmesinden hoşnutluk duyar” (Tirmizi, Edeb, 54) buyurmak suretiyle o kişiyi uyarmıştır.

15

16 ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يم
Kur'an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz bu hususta şöyle buyuruyor: ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يم “Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz” (Tekasür, 8) 3. TÖRENLERDE YAPILAN İSRAF Her milletin kendine özgü belirli törenleri vardır. Milletimizin örfünde bu tür törenler yer almaktadır. Evlilik, sünnet ve cenaze törenleri bu törenlerin başında gelmektedir. Bu milletin elbette ki, eğlenebileceği bazı dini ve milli duygularını canlı tutacağı törenleri olacaktır.

17 Ancak niteliği ve dayanağı ne olursa olsun, yapılan törenlerde milli ve manevi değerlerin zedelenmemesi temel amaç olmalıdır. Bu tür törenlerde, söz konusu değerler ayaklar altına alınmamalıdır. Nasıl olsa yılda veya ömürde bir gün veya bir gece anlayışı ile başta israf olmak üzere her şey mübah görülmemelidir. Nitekim günümüzde servetlerin bu tür törenlerde ölçüsüzce israf edildiğini, yapılan davranışların meşruluk kapsamında olup olmadığının hiç dikkate alınmadığın görmekteyiz. Bu anlattıklarımızı en çok düğün ve sünnet merasimlerinde görmekteyiz. Anlamsızca kırılan tabaklar, tüketilen alkollü içecekler ve dahası…

18

19 Cenaze törenleri ve mezarlıklarda yapılan israf ise, bu işin başka bir boyutudur. Bir mezara süslemeli mermer yaptıracağım diye, milyarlar harcamak acaba israf değil midir? Bu harcanan israfla acaba kaç fakir çocuk karnını doyurabilir veya okumaya çalışan bir öğrenciye bur olur, bunu hiç düşündük mü acaba…

20 وَالْعَصْرِۙ ﴿١﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ ﴿٢﴾
ZAMAN İSRAFI İnsan için en değerli mefhumlardan birisi de, şüphesiz ki zamandır. Çünkü her şey zaman içinde var olmakta ve yok olmaktadır. İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan ilim, servet ve diğer birçok değer, zaman içinde elde edilmektedir. Zamanı gerektiği şekilde değerlendirebilenler, hem bu dünyada hem de ahirette huzuru yakalayacaklardır. Zira Kur'an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: وَالْعَصْرِۙ ﴿١﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ ﴿٢﴾ “Asr’a (zamana) yemin ederim ki, insan ziyan içindedir. ” (Asr, 1-2)

21

22 Peygamber Efendimiz (SAV)’de hadis-i şeriflerinde;
نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ اَلسِّحَّةُ وَ الْفَرَاغُ “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunlardan habersizdirler. Bunlar sağlık ve boş zamandır.” (Buhari, Rikak, 1) buyurmak suretiyle zamanın ve sağlığın önemine dikkat çekmiştir. İnsanın kendisine biçilen ömrü en güzel şekilde değerlendirmesi, yaşadığı zamanı iyi değerlendir-mesiyle mümkündür. İşlerini güçlerini bırakıp plansız bir şekilde lüzumsuz mekanlarda zaman harcayan insanların, ömürlerini hiç de iyi değerlendirdikleri söylenemez.

23

24 وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ
Bu konuda Yüce Rabbimiz huzuru yakalayan mü’minin özelliklerinden bahsederken, وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler” (Mü’minûn, 3). Buna göre mü’min huzuru yakalayabilmesi için, dünya ve ahiretine kendisine ve topluma faydası olmayacak her şeyden uzak durması gerekir. Aksi takdirde bir daha sahip olamayacağı ömür servetini israf etmiş olacaktır.

25 5. KAYNAKLARIN İSRAFI Kaynaklar denildiğinde, genel anlamıyla bir ülkenin sahip olduğu yer altı ve yer üstü tüm zenginlikleri akla gelir. Denizler, akarsular, ormanlar, tarıma elverişli araziler, kara ve deniz hayvanları, madenler bu bağlamda bir ülkenin başlıca kaynaklarını teşkil etmektedir. Çağımızda gerek dünya, gerekse ülkeler bazında kaynak israfının gözardı edilemeyecek boyuta ulaştığı bir gerçektir.

26

27 Yüce Allah (CC) kainattaki her şeyi insanın hizmetine sunmuştur
Yüce Allah (CC) kainattaki her şeyi insanın hizmetine sunmuştur. O, evrendeki hiçbir şeyi boşa yaratmamıştır. Yaratılan her şey denge temeline oturtulmuştur. وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ ﴿٧﴾ اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ “Allah göğü yükseltti ve mizanı (dengeyi) o koydu. Sakın dengeyi bozmayın” (Rahman, 7-8) anlamındaki ayet-i kerime bu gerçeği dile getirmektedir. Bu dengenin bozulması insanlık alemi için zor günlerin başlaması demektir.

28 Denizlerin, akarsuların hatta okyanusların, ormanların daha geniş anlamıyla çevrenin tahribatında insanlık alemi için hangi fayda olduğu iddia edilebilir. Gerçek şu ki, genel anlamıyla kainatta, özel anlamıyla çevrede tahrip edilen her değer, aslında insanlığın hayatından, geleceğinden kaybettiği bir değerdir. Öyle ki, ekolojik dengenin alt üst edilmesi insanlık için büyük bir tehlikedir. Bozulan denge sonucunda da insanlık alemi, başta sağlık olmak üzere çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmıştır.

29

30 Zira Kur'an-ı Kerim’de Yüce Mevla şöyle buyuruyor.
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذ۪يقَهُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ “İnsanların kendi elleriyle işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır” (Rum, 41). Bu ayetten anlaşıldığına göre, yerüstü ve yeraltı kaynaklarını, denizleri, ormanları, madenleri ölçüsüzce ve bilinçsizce kullanmaları sonucunda, kainatta dengenin bozulacağına işaret edilmektedir.

31 Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı´nca hazırlanan raporda, Türkiye´de her gün üretilen 120 milyon ekmeğin yaklaşık 12 milyonunun israf edildiğine işaret edilerek, bunun ekonomiye zararının günlük 2.6 milyon YTL olduğu kaydedildi. Raporda, ekmeğin Türkiye´de vazgeçilmez besin maddelerinin başında yer aldığı vurgulanarak, raf ve saklama süresi kısa olan ekmeğin, sağlıklı olarak saklanması ve tüketimi konularında uyarılara yer verildi. Raporda ekmek israfıyla ilgili çarpıcı rakamlar da yer alıyor. Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı web sitesi

32

33 Buna göre, Türkiye´de her yıl yaklaşık 44 milyar adet ekmek üretiliyor
Buna göre, Türkiye´de her yıl yaklaşık 44 milyar adet ekmek üretiliyor. Bu ekmeklerin yüzde 16´sı evlerde olmak üzere, yaklaşık 40 milyar adeti tüketiliyor ve 4 milyar adeti de israf ediliyor. Türk halkı her yıl ekmeğe 7 milyar dolar para ödüyor. İsraf edilen ekmeğin ekonomik kaybı ise yıllık 700 milyon doları buluyor. 3 büyük ilde günlük ekmek israfı 750 milyar lirayı buluyor. Ekmek israfında başı İstanbul çekiyor. Bu ilde günde 2 milyon ekmek israf edilirken, Ankara ve İzmir´de heba olan ekmek sayısı 600 bin. Düşük gelir gruplarında ekmek tüketimi fazla, ancak israf az oluyor. Gelir düzeyi arttıkça, ekmek tüketimi azalıyor, ancak israf artıyor.

34


"İSRAFIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ZARARLARI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları