Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PETROL EKONOMİSİNİN ANALİZİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PETROL EKONOMİSİNİN ANALİZİ"— Sunum transkripti:

1 PETROL EKONOMİSİNİN ANALİZİ
STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E KASIM 2003 YENİ DÜZENİN SİHİRLİ ANAHTARI: PETROL EKONOMİSİNİN ANALİZİ DR. CAN FUAT GÜRLESEL M. Faruk Demir Dr. Can Fuat Gürlesel

2 ÇALIŞMANIN İÇERİĞİ SUNUŞ
SUNUŞ GLOBAL EKONOMİDE KİLİTLENME VE SİHİRLİ ANAHTAR İHTİYACI GLOBAL PETROL DENGESİ 2020 PETROL EKONOMİSİ MERKEZLİ GLOBAL STRATEJİNİN UNSURLARI KAPİTALİZME YENİ TEHDİT VE KAYNAKLARI İLE MÜCADELE TÜRKİYE’NİN GLOBAL KONUMU

3 SUNUŞ 1989 Yılında sosyalist sistemin çökmesinin ardından kapitalizm tek siyasi ve ekonomik ideoloji olarak kalmıştır. Ancak kapitalizm bugün iki önemli tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bunlar ;  Global talep yetersizliği ile  Kapitalist sisteme yönelik tehditlerin varlığı ve değişimidir. Kapitalizmin karşı karşıya kaldığı bu iki önemli kilitlenmenin açılması için petrol ekonomisi ile bunu yönlendiren enerji stratejileri sihirli anahtar konumuna gelmiştir. ABD, siyasi, askeri ve ekonomik tek güç olarak kilitlenmenin kısa-orta vadede açılması ve uzun vadede kapitalist sistemin istikrarlı şekilde sürdürülmesi için kapsamlı ve uzun vadeli bir stratejiyi uygulamaya koymaktadır. Uygulamanın felsefi arka planı; Ulusal Enerji Politikaları Belgesi ile Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesinde yer almaktadır. Uygulamanın ilk adımı ise “Irak Harekatı” olacaktır.

4 GLOBAL EKONOMİDE KİLİTLENME VE SİHİRLİ ANAHTAR İHTİYACI
BİRİNCİ BÖLÜM GLOBAL EKONOMİDE KİLİTLENME VE SİHİRLİ ANAHTAR İHTİYACI

5 Kapitalizmin varlığını sürdürmesi her dönem bir önceki döneme göre daha fazla mal ve hizmet üretip satmasına bağlıdır. Bu süreç duraklar veya bir gerileme olursa sistem tehdit altına girmektedir. Bu anlamda küreselleşme son on yılda kapitalizmin kurtarıcısı olmuştur.   1990 yılından itibaren küreselleşme mal ve sermaye hareketlerindeki karşılıklı serbestleşme ile hızlanmıştır. Özellikle Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) bu sürece dahil olmuştur. Gelişmiş ülkelerden GOÜ’e yönelik çok geniş miktarda sermaye akımı olmuş, bu sermaye akımı GOÜ’de kısa ve orta-uzun vadede ilave satın alma gücü yaratmıştır. GOÜ’de oluşan bu satın alma gücü ile kapitalist sisteme ilave talep yaratılması sağlanmıştır.  Karşılıklı mal ve sermaye akımları ile beslenen bu süreç, global finansal sistemdeki tüm aktiflerin değerlerini arttırmış ve bir balon yaratmış, böylece kapitalist sistem için ilave talebin finansmanı sağlanmıştır. Ancak 1997 yılında Asya-Pasifik krizi ile başlayan GOÜ’deki bir dizi kriz ile birlikte küreselleşmenin kapitalist sistem için sağladığı bu süreç tersine dönmeye başlamıştır. Finansal balon hızla sönmeye başlamış, fiyatlar ve finansal aktiflerin değerleri hızla düşmüş ve bunun sonucunda global anlamda ciddi bir ekonomik daralma sürecine girilmiştir. Hızla daralan global talebin kapitalist sisteme daha fazla zarar vermesini engellemek için ABD tek başına son beş yıldır ilave talep yaratmaktadır. Bu noktada devlerin ekonomik durumlarını incelemek gerekecek olursa;   ABD, 1991 yılından 1999 yılına kadar yeni ekonominin getirdiği verimlilik artışı ile birlikte ortalama yıllık yüzde 5.5 büyümüştür. Ancak azalan verim kanunu ile birlikte bu süreç duraklamaya girmiştir. AB, ekonomik ve parasal birliği sağlamak için uyguladığı ekonomi politikaları ile son on yılda ekonomik büyümeyi adeta engellemiştir. Japonya ise bankacılık sisteminde başlayan sıkıntılar ile girdiği resesyondan son 10 yıldır çıkamamaktadır.   İşte bu ortamda ABD tek başına global talebi canlandırmaya çalışan ülke olmuş ve faiz oranlarını tarihinin en düşük noktasına kadar indirmiştir. Ancak ABD için bu global politika sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve ABD yeni yönetimin iş başına gelmesi ile birlikte global talebin canlandırılması konusunda yeni bir strateji oluşturmuştur. Bu strateji 2001 yılı Mayıs ayında yayınlanan ABD Ulusal Enerji Stratejisi belgesinde tanımlanmaktadır. ABD dünya enerji arzı ve kullanımında önümüzdeki 10 yıl içinde yeni bir yapılanma ile global talebi arttırmayı öngörmektedir.

6 ABD ULUSAL ENERJİ STRATEJİSİ BELGESİ
2001 yılı Mayıs ayında Ulusal Enerji Politikaları Geliştirme Grubu (NEPD) tarafından hazırlanan Ulusal Enerji Stratejisi Belgesinin temel unsurları şunlardır; 1.Global enerji politikaları global ekonomik büyümenin temeli olarak tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. 2. Enerji güvenliği Dış politika ile Ekonomi ve Ticaret diplomasilerinin önceliği haline gelmelidir. 3. Global enerji kaynakları arzında yer alan bölge ve ülke sayısı arttırılmalı ve çeşitlendirilmeli, orta-uzun vadede daha istikrarlı ve güvenli bir global enerji piyasası oluşturulmalıdır. 4. Enerji ve taşıma yollarının güvenliğinin sağlanması, güvenlik stratejilerinin temeli olmalıdır. 5.Enerji kaynaklarında dışa bağımlılık dengesi korunmalı, arz kaynakları çeşitlendirilmelidir.

7 PETROL EKONOMİSİNİN ANA UNSURLARI
Global ekonomik büyümenin sihirli anahtarı konumuna getirilen petrol ekonomisinin temel unsurları ise şunlardır; 1. Enerji arzı sağlayan bölge ve ülkelerin çeşitlendirilmesi, yeni enerji kaynaklarının uluslar arası piyasalara çıkarılması ve bu ülkelerde gelir artışı sağlanması yolu ile global talebin arttırılması 2. Petrol üreten ve ihraç eden ülkelerde petrol gelirlerinin dağılımının ve bunun gelir dağılımı üzerindeki etkisinin iyileştirilmesi ve ülke nüfuslarının global talebi arttıracak satın alma gücüne ulaşmalarının sağlanması. 3. Petrol piyasasının serbestleşmesi, fiyatların serbestçe oluşması ve fiyat istikrarının sağlanması için piyasadaki tekellerin (OPEC) etkisinin azaltılması. Gerçekçi fiyat oluşumunun arz ve talep dengesi ile oluşması ve böylece fiyat istikrarının temini. 4. Global enerji (petrol) sektörünün liberalleştirilmesi ve uluslar arası ticaret ve yatırımlara açılması 5. Petrol araması, üretimi ve işletilmesinde yeni alanların ve yeni teknolojilerin kullanılması, yeni işbirliği ve ortaklıklar ile ekonomik katma değerin arttırılması.

8 GLOBAL PETROL DENGELERİ 2020
İKİNCİ BÖLÜM GLOBAL PETROL DENGELERİ 2020

9 Petrol ekonomisini şekillendirecek temel unsur global petrol dengeleri olacaktır. Global petrol dengeleri için 2020 yılına kadar olan dönemi kapsayan varsayımlar yapılmaktadır. Bu varsayımlar; Dünya ham petrol rezervleri ve kullanımı Global petrol dengesi Orta doğu petrollerine bağımlılık ve yeni dönem OPEC ve konumu Rusya’nın stratejik konumu Irak petrolleri Petrol fiyatları Başlıkları altında incelenmektedir.

10 Dünya ham petrol rezervleri ve kullanımı ;
Dünya petro-politik dengesi içinde kanıtlanmış petrol rezervleri en önemli unsurdur.  Orta Doğu petrol rezervleri dünya petrol rezervlerinin yüzde 67’sine sahip bulunmaktadır, bu açıdan Orta Doğu bölgesi petro-politik dengenin en önemli bölgesi olmayı uzun vade de sürdürecektir. Petrol ekonomisinin de ana şekillendiricisi olacaktır.  Orta doğu petrollerinin tamamına yakını ihraç edilmektedir. Diğer OPEC ülkeleri ile Rusya dışındaki bölgelerde üretilen petrol, üretilen ülke veya yakın bölge ülkelerinde tüketilmektedir. Orta Asya petrolleri henüz erken üretim dışında uluslararası pazarlara çıkmamıştır.  Bu nedenle global petrol talebi Orta-doğu petrollerine yüksek derecede bağımlıdır. Global arz ve talep orta doğu petrollerinin arzı ve bu petrole yönelik talep ile büyük ölçüde şekillenmektedir. OPEC ve Orta doğu ülkeleri global petrol fiyatlarında halen ana belirleyicidir.

11 Global Petrol Dengesi  Global Talep; Global petrol talebi 2010 yılında günlük 95.8 milyon varile, 2020 yılında ise milyon varile çıkacaktır. Global talep artışı içinde OECD ülkelerinin talep artışı sınırlı olacaktır. OECD dışı ülkelerin talep artışı ise on yılda yüzde 50, yirmi yılda ise yüzde 100 olacaktır.  Asya bölgesi talep artışının en yüksek olacağı bölgedir. Asya bölgesi 2020 yılında petrol rezervlerinin yüzde 5’ne sahipken, petrol üretiminin yüzde 10’nu ve petrol tüketiminin yüzde 30’nu gerçekleştirecektir. Asya-Pasifik bölgesinin petrol ithalatı da 2020 yılına kadar yüzde 50 artacaktır.   Çin 2020 yılında günde 11 milyon varil tüketim yaparken, günde 8.5 milyon varil petrol ithalatı yapmak zorunda kalacaktır. Petrol ithalatının yüzde 70’i Orta Doğu’ ya bağımlı kalacaktır. Latin Amerika ve Geçiş ekonomilerinde de petrol talebi artacaktır.  ABD tek başına global petrol tüketiminin yüzde 25’ni gerçekleştirmektedir yılında bu pay yüzde 22’ye gerileyecektir. Ancak ABD tek başına global talepte ana belirleyici olmayı sürdürecektir. ABD’nin petrol tüketimi 2020 yılında günlük 23 milyon varile yükselirken, üretimi gerileyerek 7.5 milyon varile düşecektir. Bu nedenle ABD yaklaşık

12

13 15.5 milyon varil/gün petrol ithalatı yapacaktır ve petrol tüketiminin üçte ikisinde dışarıya bağımlı olacaktır. Bugün için ABD petrol tüketiminin yarısını ithal etmektedir. ABD petrolde dışa olan bağımlığında artış nedeni ile global talebi belirlerken, global arzı da şekillendirecek enerji petrol ekonomisi merkezli olacak şekilde uygulamaya koymaktadır.  Global Arz; 2010 yılında günlük 95.8 milyon varil, 2020 yılında milyon varile ulaşacak global petrol talebinin karşılanmasında OPEC ülkeleri ile Orta Doğu ülkelerinin payı artacaktır. OPEC 2000 yılında toplam arzın yüzde 35’ni sağlarken, 2010 yılında yüzde 45’ni, 2020 yılında ise yüzde 55’ni sağlar hale gelecektir. OPEC Orta Doğu ülkelerinin payı da buna bağlı olarak genişleyecektir.   Global arzın karşılanmasında OECD ülkelerinin üretimi hem miktar hem de pay olarak gerileyecektir. Rusya ve Orta Asya ülkeleri, Afrika ülkeleri ve Meksika ile G. Amerika ülkelerinin payı ise artacaktır.  Orta Doğu Petrollerine Bağımlılık ve Yeni Dönem;   Asya, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika Orta Doğu petrolüne bağımlıdır. Asya ülkeleri günlük 14 milyon varil petrol tüketiminin tamamına yakınını orta doğu Opec ülkelerinden karşılamaktadır. Batı Avrupa günlük 14.1 milyon varil olan petrol talebinin yüzde

14 24.1’ini yani 3.40 milyon varilini Orta Doğu OPEC ülkelerinden karşılarken, K. Amerika günlük 20.2 milyon varil petrol talebinin yüzde 13.7’sini yani 2.77 milyon varilini Orta Doğu ülkelerinden karşılamaktadır.   Orta Doğu bölgesi 2020 yılına kadar özellikle Asya bölgesinin artan petrol talebini karşılayacaktır yılında batı ülkelerinin ve özellikle ABD’nin ulusal enerji politikasında öncelikli odak noktası Orta Doğu olmayı sürdürecektir.  Bununla birlikte ABD petrol ihtiyacını karşılarken, arz çeşitliliğini, yani petrol ithal ettiği ülke sayısını arttırmayı ve Orta Doğu’ ya olan bağımlılığını azaltmayı hedeflemektedir. ABD petrol ithalatının yüzde 50’sini Amerika kıtasından, yüzde 24’nü Orta Doğu’ dan, yüzde 14’nü Afrika’dan, yüzde 9’nu Avrupa’dan ve yüzde 3’nü diğer ülkelerden yapmaktadır. Kanada yüzde 15, Venezüella yüzde 14, S.Arabistan yüzde 14 ve Meksika yüzde 12 paya sahiptir. ABD, Amerikan kıtasından yaptığı petrol ithalatını artırmaktadır.   Orta Doğu’da Kuveyt, Umman, Katar ve B.A.E ile ortaklık seviyesindeki işbirliğini sürdürmek ve bu ülkelerde enerji yatırımlarını artırmayı hedeflemektedir.   Afrika ülkeleri 2020 yılında ABD’nin petrol ihtiyacı yüzde 25’ni karşılar hale gelecektir. 11 eylül sonrasında Afrika petrolleri ABD için stratejik önem kazanmıştır. Afrika’da Nijerya, Angola ve Çat’ ın ABD’ye petrol ihracatı artacaktır.

15 ABD Orta Asya petrollerinden ithalatı artıracaktır
ABD Orta Asya petrollerinden ithalatı artıracaktır. Azerbaycan ve Kazakistan’ın günlük 0.8 milyon varil olan ihracatı, 2005 yılında 1.8 milyon varile, 2010 yılında ise 4 milyon varile yükselecektir. ABD bu ihracat içinde pay alacaktır.

16

17 OPEC ve Konumu ;   OPEC kelerinin günlük üretimi 2010 yılında 44.1 milyon varil, 2020 yılında ise 61.8 milyon varile ulaşacaktır. OPEC ülkelerinin petrolüne olan bağımlılık özellikle Asya bölgesinde artacaktır. OPEC ülkeleri global arzın düzenleyerek petrol fiyatlarını da belirlemektedir.   OPEC üyelerinin 2002 yılı itibariyle halen yürürlükte olan ve petrol fiyatları dolar/varil bandı arasında tutmayı hedefleyen petrol üretim kotaları toplamı günlük 23.1 milyon varildir. Bu üretimin milyon varili orta doğu ve körfez ülkeleri tarafından yapılırken, geri kalan 7.79 milyon varil petrol diğer 5 Opec üyesi tarafından üretilmektedir.

18 Rusya’nın Stratejik Konumu  
Rusya petrol ekonomisi içinde stratejik bir konumda yer almaktadır.  Rusya ekonomisi büyük ölçüde petrol ve doğal gaz gelirine bağlı hale gelmiştir yılında günlük ortalama 7.3 milyon varil üretim, 2.5 milyon varil tüketim ve 4.8 milyon varil ihracat yapan Rusya, petrol fiyatlarındaki artışa da bağlı olarak son üç yıldır hızlı bir ekonomik iyileşme göstermektedir. Rusya 2002 yılında günlük ulaştığı milyon varil üretim ile S.Arabistan’ı da geçerek dünyanın en büyük günlük üretim kapasitesine ulaşmıştır.  Rusya, OPEC ülkelerinin dışında global petrol arzını etkileyen ve üretim seviyesi ile global fiyatlara yön verebilen ülke durumuna gelmiştir. (Rusya, Norveç ve Meksika ile OPEC dışındaki önemli üçüncü üretici, ancak Norveç ve Meksika tek pazara bağlı ihracat yaptıklarından global fiyatları etkileyememektedir).  Rusya’nın bu konumu OPEC kartelinin etkisini azaltmayı öngören ABD politikaları ile uyumludur. ABD’nin hedefi global arzın sürekliliği ile fiyat istikrarı iken, Rusya’nın hedefi ise gelir istikrarıdır.   Her iki ülkenin bu önceliklerinin uyum göstermesi halinde ve bu uyumu sağlayacak nitelikte ABD – Rusya anlaşmaları yapılması ile Rusya, ABD’nin global enerji politikalarına orta vadede muhalif olmayacaktır. Örneğin; Irak’ta muhtemel bir harekat sonrası Rusya’nın mevcut haklarının (gelirlerinin) korunması halinde,Orta Asya erken petrolleri ile sonraki üretimin (Kazakistan ve Azerbaycan) Rusya üzerinden uluslar arası pazarlara açılmasının devamı halinde,

19 Irak Petrolleri;   Irak 1991 körfez savaşı öncesinde günlük 4 milyon varil petrol üretimi kapasitesine sahipti. Savaş sonrasında BM programları çerçevesinde günlük 1.7 – 2.4 milyon varil arasında değişen üretime izin verilmektedir yılı içinde günlük 2 milyon varil üretim yapılmıştır. Irak günlük 1.5 milyon varil ihracat yapabilmektedir. Olası bir Irak müdahalesi sırasında Irak petrolünün uluslar arası pazardan çekilme olasılığı vardır. Ancak orta vadede mevcut hali ile günlük 4 milyon varil üretim ile milyon varil ihracat yapılabilecektir.Bu Irak için yıllık 25 milyar dolar ihracat geliri demektir. Irak’ın daha yüksek üretim için yeni yatırımlara ve teknolojik iyileştirmelere ihtiyacı vardır. Irak petrol rezervi ve günlük üretim kapasitesi ile önümüzdeki süreçte petrol ekonomisinin dengelerini ve fiyatları etkileyecek konumda bulunmaktadır. Irak petrol yataklarının bir harekat sırasında zarar görmesi halinde ise uluslar arası piyasalarda Irak’ın petrol açığını kapatmak en az bir yıl alacaktır ve bu fiyatlara olumsuz yansıyacaktır. Petrol Fiyatları; Petrol fiyatlarında belirleyici unsur global arz ve talep olmakla birlikte, OPEC üyesi ülkeler üretim hacmini düzenleyerek petrol fiyatlarını belirli bantlar içinde oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerin ileri teknoloji yapılanmaları ile birlikte ulaşım sektörü hariç petrol ihtiyaçları azalırken, global talep artışı önemli ölçüde gelişen ülkelerden olmaktadır. Üretim artışı ile talebin dengelenmesi halinde 2020 yılına kadar olan süreçte petrol fiyatlarında yapısal bir değişim beklenmemektedir. Ancak global ihtiyacın artan oranda orta doğu kaynaklı OPEC ülkeleri tarafından karşılanacak olması, OPEC’in fiyatlar üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Bu nedenle OPEC üyesi ülkelerin talep artışını karşılayacak oranda üretim artışı yapmaları önemlidir. Üretimin talebi karşılamaması halinde petrol fiyatları artacaktır. Bundan en çok gelişmekte olan ülkeler ile Avrupa ülkeleri olumsuz etkilenecektir. ABD daha az etkilenecektir. Petrol ekonomisinin OPEC’e bağımlılığındaki artış gelişmiş ülkelerin enerji stratejilerinde en önemli tehdidi oluşturmaktadır. OPEC dışında Rusya, petrol üretimini genişleterek global petrol fiyatlarında etkili ülke olacaktır. Meksika, İngiltere ve Norveç ise üretimlerini artırarak Avrupa ve ABD’yi fiyat olarak kısmen rahatlatacak ülkelerdir. Petrol üretim teknolojilerindeki ilerlemeler, petrol üretim maliyetlerini düşürmektedir. Bugün için ham petrolü ileri teknoloji ile üretmenin maliyeti varil başına ortalama 15 dolardır. Bu çerçevede global denge içinde petrol fiyatları 18 – 22 dolar arasında oluşacaktır. Ancak talebin sürekli arzın önünde gitmesi ve üretim açığı oluşması halinde ise 22 – 25 dolar arasında bir bantta petrol fiyatlarının oluşacağı öngörülmektedir.

20 PETROL MERKEZLİ ABD STRATEJİSİNİN KAPSAMI
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM PETROL MERKEZLİ ABD STRATEJİSİNİN KAPSAMI

21 ABD’nin, global ekonomik kilitlenmenin çözümü için petrol ekonomisini merkeze alarak uygulamayı planladığı stratejisinde birbiri ile ilişkili diğer unsurlar da bulunmaktadır. Petrol ekonomisinin temel hedefler olan yeni ve ilave global yaratılması için enerji politikalarının araç olarak kullanılması ile enerji arz güvenliğinin sağlanması ve fiyat istikrarı ile birlikte; 1. Enerji ve ticaret koridorlarının korunması (hakimiyeti) için global güvenlik diplomasisi uygulanması, 16 enerji ve 13 ticaret koridorunun yer aldığı geniş Avrasya coğrafyasında iki önemli güvenlik mimarisi oluşturulması; Doğu Akdeniz Güvenlik Mimarisi ve Güney Batı Asya Güvenlik Mimarisi. 2. Petrol üreticisi ülkelerin yer aldığı Orta Doğu ve Arap yarımadası bölgesinin uluslar arası sistem ile bütünleştirilmesini sağlayacak ve hızlandıracak değişikliklerin sağlanması (Rejim, yönetim, akımlar, hukuk sistemi, ekonomik yapı vb.) 3.  Bölgenin global sisteme tehdit oluşturan unsurları ile mücadele (terörizm ile mücadele). 4. Bölgenin önemli ölçüde İslam coğrafyası üzerinde olması nedeni ile dinler ve medeniyetler arası uzlaşma yöntemlerinin geliştirilmesi.

22 KAPİTALİZME YENİ TEHDİT VE KAYNAKLARI İLE MÜCADELE
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KAPİTALİZME YENİ TEHDİT VE KAYNAKLARI İLE MÜCADELE

23 Kapitalist sisteme dönük global talep yetersizliği tehdidini (kilidini) petrol ekonomisi merkezli enerji stratejileri ile çözmeyi hedefleyen ABD, kapitalist sistemi tehdit eden yeni unsurlar ile de mücadeleyi hedeflemektedir. ABD, kendi ulusal güvenliği ve dolayısı ile kapitalist sistem için tehditleri ve bu yeni tehditler ile nasıl mücadele edeceğini Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde açıklamaktadır. Buna göre radikal unsurlar, terörist gruplar, global terörizm, asimetrik savaş unsurları, ulusal güvenliğin ve kapitalizmin en önemli tehditleridir ve bu tehditler global düzene her noktada müdahale edebilecek kapasitededir. Bunun içine ABD’nin merkezi yönetim birimleri de dahildir ve 11 Eylül saldırısı bunun kanıtı olmuştur. ABD bu tehdit kaynaklarını da önümüzdeki 10 yıl içinde yok etmeyi veya en aza indirmeyi planlamaktadır. ABD, tehditleri aktif olmasını beklemeden potansiyel tehdit formasyonunda yok etmeyi öngörmektedir. Bu tehditlerin kaynağı olarak da Cebelitarık’tan Endonezya, Çin Denizine kadar uzanan geniş bir coğrafya tarif edilmektedir. Finansman kaynağı olarak ise petrol gelirine sahip bazı ülkeler görülmektedir. ABD bu çok geniş coğrafyada kapitalist sisteme tehdit oluşturan unsurlar ile mücadele etmek için silahlı kuvvetler komuta merkezini (CENTCOM) Katar’a, yani bu geniş coğrafyanın tam ortasına taşımaktadır. Bu bölgede güvenliğin sağlanması için ise; birincisi merkezi Kıbrıs olan Güney Doğu Akdeniz Güvenlik mimarisi, ikincisinin merkezi Afganistan olan Güney Batı Asya Güvenlik Mimarisi oluşturulmaktadır. Irak ise tarif edilen yeni tehdit unsurları içinde ilk hedef olarak görülmekte ve muhtemelen onu diğer bazı ülkeler takip edecektir.

24 TÜRKİYE’NİN GLOBAL KONUMU
BEŞİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE’NİN GLOBAL KONUMU

25 Türkiye, petrol ekonomisi merkezli yeni stratejilerin uygulanmasında bölgesel konumu çerçevesinde aşağıdaki diplomasi politikalarını hayata geçirmelidir;  GÜVENLİK DİPLOMASİSİ ; Enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara açılmasında köprü görevi görecek olan Türkiye sınır ötesi enerji kaynakları ve taşıma yollarına dönük güvenlik yaklaşımı da dahil olmak üzere global enerji akışının güvenliğinde aktif rol oynamalıdır.  ENERJİ DİPLOMASİSİ; Enerji arzında, yurtiçi enerji ihtiyacı ve başta AB olmak üzere enerji ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük enerji kaynaklarının ulaştırılmasında bölgesel güvenlik ve ekonomi-ticaret diplomasileri ile uyumlu enerji diplomasisi uygulanmalı ve enerji kaynaklarının uluslar arası pazarlara açılmasına öncülük edilmelidir. (Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan)  EKONOMİ DİPLOMASİSİ ;   Enerji arzının önemli bir bölümü için taşıma ve aktarma (boru hatları) işlevini azami ekonomik kazanca dönüştürmelidir.  Geniş enerji arzının uluslar arası piyasalara açılan kapısı olarak bölgesel fiyat belirleyicisi konumunda olmalıdır. ( bölgesel petrol borsası)  Ham enerji kaynaklarının uluslar arası piyasalara açılma kapısı olma işlevi, ham kaynakların işlenmesi ve işlenmiş enerji ürünlerinin üretimi ve ihracatı ile zenginleştirilmelidir. (bölgesel ortaklıklar ile rafineri projesi)   Bölgesel enerji kaynaklarının işletilmesi ortaklıklarına katılım gösterilmelidir.

26 TİCARET DİPLOMASİSİ ; 2010 ve 2020 yılına kadar olan süreçte enerji arzının yeniden dağılımı ile gelir avantajı elde edecek ülkeler ile şimdiden güçlü ticaret bağlantıları oluşturulmalıdır.(Kapsamlı ikili ticaret anlaşmaları) ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE FİYATLARI ; Türkiye’nin 2010 yılında petrolde Orta Doğu’ ya, doğal gazda ise Rusya’ya olan bağımlılığı artacaktır. Orta uzun vade de enerji politikasındaki değişim ile (yeni kaynakların kullanımı) Türkiye enerji ihtiyacı için ithalata olan bağımlılığını yüzde 65’ten 2010 yılında yüzde 50’ye, 2020 yılında ise yüzde 40’a indirmeyi hedeflemeli ve petrol ile doğal gaz alımlarında ülkeleri çeşitlendirmelidir. Türkiye milyon ton petrol ithalatı yapmaktadır. Enflasyon ile mücadele, fiyat istikrarının sağlanması ve ödemeler dengesinde karşılanabilir yük açısından dolar/varil fiyatı Türkiye için uygundur. Bunun üzerinde oluşan fiyatlar Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerine olumsuz baskı yaratacaktır.

27 S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES
İNCESU SOKAK BORA APT. NO:3 / ETİLER - İSTANBUL TEL : (0 212) FAX : (0 212)


"PETROL EKONOMİSİNİN ANALİZİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları