Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Devlet ve toplum algısında son durum SOSYAL DEVLETIN TASFIYESINE DÖNÜK SÜREÇ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Devlet ve toplum algısında son durum SOSYAL DEVLETIN TASFIYESINE DÖNÜK SÜREÇ."— Sunum transkripti:

1 Devlet ve toplum algısında son durum SOSYAL DEVLETIN TASFIYESINE DÖNÜK SÜREÇ

2 Ulus Devlet Sonrası kimlik inşası girişimleri  Ulus devletin artık aşıldığını ileri sürenler bu yeni durumu açıklamak için bazı varsayımları doğruymuş gibi ileri sürerek yeni bazı iddialar ortaya atmışlardır.  Uluslararası devlet iddiası: Westfalya modelinin yol açtığı «devletler anarşisinin» tedricen tek otoriteye evrileceği iddiaları.  UA otorite ancak devletlerin gücünün törpülenmesi ile tesis edileceği dikkate alındığında bunlar açısından «yeni ortaçağ» ortamı oluşacak ve «ne anarşi ne hiyerarşi» ilkesi devreye sokulavaktır. “Global Governence” (küresel yönetim) ütopyası!

3 Küresel yönetim ütopyası  Habermas ulus devletin kültürel kimlik açısından temsil yeteneğinin giderek azaldığı iddiasında bulunur.  Habermas «kozmopolit demokrasi», «ulusötesikimlik» «dünya vatandaşlığı» gibi kavramlar üzerinde ulus devlet sonrası durum iddiasını güçlendirmeye ve buradan hareketle AVRUPA BİRLİĞİ etrafında yeni bir kimlik inşasına girişir.  Habermas öngörülen dünya sisteminin gelişmiş kuzeyin geri kalmış güney üzerinde vesayet kurmasına dayalı bir dünya sistemi hayal etmektedir.

4 Avrupa Ulusu İnşa Çabaları  Ernest Rénan, ulus devletleri geleceğin Avrupa’sının içinde eriyecek unsurlar olarak görmekteydi. Ona göre: “Ulus devletler doğdular, fakat sonları da gelecektir. Onları muhtemelen Avrupa Konfederasyonu çözecektir.” Uluslar bir sonuç durumundadırlar ve tarihin olmazsa olmaz değişmezi değildirler.  Bazı yazarlar “Avrupa kimliği” ya da Avrupa bütünleşmesinden söz eden bazı yazarlar bir “Avrupa Ulus Devleti” terimlerini tercih etmektedirler.

5 Ortak Avrupa Kimliği denemesi  Almanya ve Fransa’da yapılan kamuoyu araştırmalarında ulusal kimlik ve Avrupa kimliğinin güçlenmesini konu alan kamuoyu yoklamalarında “kendinizi geçmişte hiç sadece Alman (veya Fransız) olarak değil de bir Avrupalı olarak hissettiniz mi?” sorusuna verilen evet cevabı Almanya’da 1982’de %75, Fransa’da %61 iken; bu oranlar 1992’de Fransa’da %50’nin biraz üzerinde seyretmekteydi.

6 Ulus devlet Rönesansı mı?  AB’nin yakın bir gelecekte ayrı ayrı ulusal kimlikleri ortak bir “Avrupa Devleti Halkı”na dönüştürmesi beklenen bir gelişme olmaktan uzaktır. Bu nedenle süper bir Avrupa Ulus Devletinin de gerçekleşeme koşulları gerçekçi görünmemektedir. Dünyanın diğer bölgelerinde ise ulus devletlerin ortadan kalkması değil aksine, bir “ulus devlet Rönesansı” yaşandığı ifade edilmektedir. Bu durum da bütün küresel eğilimlere rağmen ulus devletin varlığını en azından yakın ve orta dönemde sürdüreceğini göstermektedir. Demokratik ve sosyal kurumlara sahip ulus devletlerin güç toplumsal sorunların çözümünde en uygun siyasal örgütlenme biçimleridir

7 Avrupa Birleşik Devletleri Mümkün müdür?  AB’yi bir küresel aktör olarak sunmak isteyen yazarlar ABD’nin kuruluşunda izlenen bütünleşme, homojenleşme ve diğer devletler aleyhine genişlemesi bir “Amerikan Ulusundan” söz etmeyi mümkün kılmıştır. AB için de benzeri bir sürece gereksinim olduğunu öne sürerler.  Ancak II. Irak savaşında AB üyesi devletlerin her biri salt kendi ulusal çıkarlarına göre vaziyet aldı. Böylece bölgesel düzeyde bile ulus aşan kimlik üretmenin zorluğu anlaşıldı.  Arapların ya da Türklerin ortak kimlik inşası kültürel manada daha gerçekçi olarak ileri sürülebilir!

8 Günümüzde devlet-ekonomi ilişkisi  Friedrich Hayek’in öncülüğünde devletin ekonomiden çekilmesi gerektiğine ilişkin eleştiriler; özellikle Doğu Almanya’nın yıkılması sonrası, sosyalist devletlerde devlet yönetiminde yaşanan yolsuzlukların ortaya saçılması ile haklı bir gerekçeye dönüştü.  Neo-liberaller devletin ekonomi alanında faaliyetinin yaygınlaşması “siyasi bir yanlış” olarak nitelerler.  Neo Liberal yaklaşımda ulus devletler, rekabet ve sermayeye gerekli ortamı sağlamakta birbirleriyle yarışan sistemler olarak görülür.

9 Küresel koşullarda sosyal hakların durumu  Küreselleşme sadece sosyal devletin temellerini sarsmakla kalmamakta aynı zamanda yurttaşın sosyal refah üzerinden kendi toplumu ile kurduğu ulusal bağa da sekte vurmaktadır.  Toplumsal ve siyasal değişimler, sendikalar ve işçi ideolojisine sahip çıkan sivil toplum öğelerini olumsuz yönde etkilemiştir. (sosyal devlet dinamiklerinde kırılma)  Artık tam istihdamı sağlamaya yönelik sosyal devlet uygulamaları giderek arka plana düşmekte, bunun yerini sosyal ve ekonomik alanda yapısal değişim çabaları ve stratejileri almaktadır.

10 Sosyal Devlet Dinamiklerinde Kırılma  1979’da M. Thatcher’ın İngiltere’de iktidara gelmesi ekonomik ve sosyal alanda sosyal devlet anlayışından uzaklaşmayı başlatan bir etkide bulunmuştur.  Doğu Blokunun çöküşüyle Batıda sosyal refah devleti sisteminin sonuna yaklaşıldığı tedricen ortaya çıkmaya başladı. Sosyal devlet dinamiklerinde yaşanan krizin derinliği biraz daha yakından teşhis edilmeye başladı.  Sermaye yeni teknolojiler sayesinde mahiyet değiştirmiş, sermayenin büyümesi ile istihdamın artması doğru orantılı olmaktan çıkmıştır.

11 Sermayenin değişen niteliği  Örneğin dünya çapında en büyük 200 şirket 1995 yılında dünya ekonomisinde dolaşıma çıkan ticari malların %28’ini üretmesine karşılık aynı yıl istihdamdaki payı sadece %1 olarak tespit edilmiştir.  Sermaye bir nevi «devletsiz» niteliğe bürünmüştür.  Bir devletten yatırımın çekileceği tehdidi savaş tehdidinden daha fazla etkili olabilmektedir.

12 Maliyet düşürücü politikalar  Ekonomi alanında sürekli vurgulanan “rekabet yeteneği” dünya pazarlarında maliyetlerin düşürülmesini dayatmaktadır.  İnsanın fiziki gücü ile üretimin öneminin azalması işçi sınıfının devlet mekanizmaları karşısında etkinliğini kırma işlevi görmektedir.  Fakir ülkelere maliyet uygunluğu nedeniyle kaydırılan yatırımlar 1983-1997 yılları arasında yoksulluğu sadece %1 düşürebilmiştir (Dünya Bankası verileri).

13 Hangi noktadayız?  Anayasalara konan (1982 AY m.5 örneğinde olduğu gibi) devletlerin «insan onuruna yakışır hayat standartları» oluşturma yükümlülüğü işlemez duruma düşmüştür.  Dünya çapında gelir dağılımı eşitsizliği piramidi daha da belirgin hale gelmiştir.  İnsan faktörünü dışlayan bu tablo yeni sosyal ve siyasi yönelimlere uygun bir ortam vaat etmektedir. Ancak bu düşünsel ortamı üst yapıya yansıtabilecek güçte bir sosyal dinamik henüz belirginlik kazanabilmiş değildir.


"Devlet ve toplum algısında son durum SOSYAL DEVLETIN TASFIYESINE DÖNÜK SÜREÇ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları