Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İNSANLA R ÜZERİN DE TESİR YAPMA SANATI. KİMSEYİ GÜNAHA SOKMAYALIM.. Kainatın mayası muhabbettir. Huşunet ve hırçınlıkla bir yere varılamayacağı ve varılmadığı.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İNSANLA R ÜZERİN DE TESİR YAPMA SANATI. KİMSEYİ GÜNAHA SOKMAYALIM.. Kainatın mayası muhabbettir. Huşunet ve hırçınlıkla bir yere varılamayacağı ve varılmadığı."— Sunum transkripti:

1 İNSANLA R ÜZERİN DE TESİR YAPMA SANATI

2 KİMSEYİ GÜNAHA SOKMAYALIM.. Kainatın mayası muhabbettir. Huşunet ve hırçınlıkla bir yere varılamayacağı ve varılmadığı ortadadır. Sevgi, saygı ve muhabbetle kime ait olursa olsun, kapıların tokmağına dokunulduğunda, diyalog yollarının açıldığı ve İslam’ı en güzel şekilde anlatma imkanının doğduğu izahtan varestedir. İster fert isterse külliyen, başkalarının bizim hakkımızda suizanda bulunmalarının doğru olmadığı muhakkak. Bunun dinî tabirle ifadesi “haram”. Ancak bizim de, onların hakkımızda Suizanda bulunmalarına sebebiyet verebilecek davranışlar veya bulanık tavırlar içinde bulunmamız birer saik sayılabilir. Ben öteden beri hep bu endişeyi taşımışımdır. Yani acaba bizler, kendimizi anlatma ve tanıtma adına bize düşeni yapabildik mi? Şayet yapamadı isek ve hâlen yapamıyorsak başkalarına günah işletiyoruz demektir. M. F. Gülen (Günümüzün Kara Sevdalıları) Kitabından Alınma.

3 TEDBİR KADERİ DEĞİŞTİRMESE DE, NETİCEDE İNSANI KADERE TAŞ ATMAKTAN KURTARIR. Allah’ın ihsan ettiği nimetlere muvafık iş yapmayanlar, çeşmelerini kurutmuş olurlar. Sakın tohum atmayı hasat mevsimine bırakma; iki mevsimdeki gayretin de boşa gider! Muvaffakiyetin düşmanı refahtır, lükstür. Müslümanların muvaffakiyeti, ancak komando gibi basit yaşamakla mümkündür. Ana ve baba, hiçbir şey için feda edilemez. Ama onlar “İslam’a hizmet etme!” diyorlarsa, o zaman onlara bu yasaklarında itaat edilmez. Bunun dışında ana-babaya itaat eden, hayatında bereket bulur. Kötülüğe kilitlenmiş şerir kimselere insanca davranarak şerleri önlenebilir. “İnsan, iyiliğin kölesidir.” sözü hatırlanmalı... M. F. Gülen (İnancın Gölgesinde Cilt 2) Kitabından Alınma.

4 GÜNÜMÜZ İNSANIN MUHTAÇ OLDUĞU ŞEY.. KENDİSİNİ DİNLEYEN SAMİMİ BİR DOST. Çoğumuz ilgilenen bir dinleyici bulduk mu, dinletmeyi severiz. Alakadan zevk duymayacak insanımız çok azdır. Muhatabı konuşmaya teşvik etmek gerektir. Sizinle konuşan kimseye bütün dikkatinizi vermek çok önemli bir husustur. Hiçbir hareket muhatabı bu derece memnun edemez. En atak adamlar, en sert dilli tenkitçiler bile sabırlı fakat sempatik bir dinleyici karşısında yenilirler. Şunu daima hatırlamalısınız ki, konuştuğunuz adam kendi nefsiyle, ihtiyaçlarıyla, gaile ve meseleleriyle, sizin şahsınızdan daha çok alakadardır. Bir insanın diş ağrısı, Çin’de bir milyon kişiyi mahveden açlıktan daha fazla onu alakadar eder. Afrika’da bin bir zelzele çıkabilir, fakat ensesinde çıban çıkan adam, bu çıbanın verdiği ıstırabı daha fazla hisseder. Her konuşmaya başlayınca bunu daima hesaba katmalısınız.

5 İRADEMİZİ KULLANMA Hareketlerimiz irademizin kontrolü altındadır. Fakat hislerimiz irademizin kontrolü altında değildir. Ancak hareketlerimizin ardından hisler gelir. Hareketlerimizi düzeltirsek hislerimizi düzeltmiş oluruz. Önce düşünce, sonra düşündüğümü hayatımıza uygulama, sonra o uygulamamızda ısrar etme, ısrarımız sonunda yaptığımız uygulamalar alışkanlığımız haline gelir. Allah alışkanlığımızı karakterimiz yapar ve karakterimizde kaderimiz olarak yazar. İnsanların iyi taraflarını düşünelim. Takdir edelim. O zaman yaşadıkça onları tekrarlarlar, siz onlar hakkındaki sözlerinizi unutsanız bile, onlar bu sözlerinizi devamlı hatırlarlar. İnsan bir meseleyi başkalarının da görüşlerine göre düşünme eğitimini alırsa, bu sayede hayatında büyük bir değişiklik yapmış olur.

6 BAŞKALARINA HİZMETİ DÜŞÜNEN KİMSELER, ÇOK BÜYÜK MUVAFFAKİYETLERE NAMZETTİRLER. ÇÜNKÜ ÇOK AZ RAKİP BULURLAR. Kendinizi unutarak başkalarını düşünün. Başkalarıyla ilgilenerek iki ayda kazanacağınız dostları, başkalarının sizinle ilgilenmesini bekleyerek iki sene de kazanamazsınız. İnsanların hareketleri sözlerinden daha yüksek bir sesle konuşur. Bir insanın yüzünde taşıdığı ifade, sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir. İnsanların sizi iyi karşılamalarını istiyorsanız, sizin de onları çok iyi karşılamanız gerekir. Bir gülümseme, gülümseme bir milyon dolar kıymetindedir. İnsanlar genellikle tebessüme tebessümle karşılık verir. Telefonla görüşmemizde, muhatabımıza “Alo” dediğimizde bizim sesimizin tonundan sevincimizi anlamalı.

7 TENKİT İNSANI İNÇİTİR, HİDDETİNİ KÖRÜKLER Sizi muhakeme etmemeleri için sizde kimseyi muhakeme etmeyiniz. Allah insanların hayatı son bulmadan insanları muhakeme etmiyor. “Bu hizmet-i Kur’an’ iyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde fazilet furuşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemek” gerekir. Tenkit, insanı müdafaa vaziyeti almaya ve kendini haklı göstermek için uğraşmaya sevk ettiği için zararlıdır. Hatta tenkit tehlikelidir, çünkü insanın incitir, hiddetini körükler. Bütün tenkitlerin yuvalarından uçan güvercinler gibi yuvalarına dönmeye mahkûm olduklarını hatırlayalım. Ölüme kadar devam edecek fena bir hatıra bırakmak istiyorsanız, haklı-haksız her acı tenkide dalın.

8 İNSANLARLA İLİŞKİ KURMA Söz söyleme kudreti, hayatta başarılı olmak için en kestirme yoldur. İnsanlara bir iş yaptırmanın bir tek yolu vardır. O adama o işi istetmektir. Önce karşınızdakinin isteğini anlama ve onda şiddetli bir arzu uyandırmanız gerekir. Bunu yapmaya muvaffak olursanız, bütün dünyayı sizinle beraber bulursunuz. Yoksa yapayalnız kalırsınız. Herkes değer ve önem sahibi olma ister. İnsan maalesef iltifattan hoşlanıyor, samimi bir dille methedilmekten hoşlanıyor. Bu duygu açlıktan ve susuzluktan daha önemlidir. İnsanların kendilerinin önemsendiğini görmek için yaptıkları fedakârlıkları görünce; Başkalarına samimi takdirlerimizi söylemekle, nelere muvaffak olacağımızı, ne harikalar oluşturacağımızı siz tahmin edin.

9 İNSANLARLA İLİŞKİ KURMA Bazı insanların takdir edilmeye karşı arzuladıkları susuzluk ve açlık, onların her şeyi unutacak derecede şiddetlidir. Bunlar karınları acıkan insanlar gibi, takdir edilmede yapılan davranışlarla, otu da çöpü de yiyecek hale gelirler. İnsanları takdir etmede olayı yalan ve yaltaklanma derecesine vardıran, faydadan daha çok zarara uğrar. Unutulmamalı ki yalan ağızdan dökülür, takdir kalpten doğar. Kimse ucuz övülmeyi ve de övmeyi sevmez. Eğer bu işi becerebilirsek çok geçmeden sosyal münasebetleri idarede bir mütehassıs kesiliriz. Kendim kremalı çilek yemekten hoşlanırım. Balıklar ise kurt yemeyi tercih eder. Balığa çıktığım zaman oltanın ucuna kremalı çilek değil kurt koyarım. Bu basit kaideyi hiç unutmamalıyız.

10 İnsanların genelde ihtiyacı fikir almak değil, içini boşalttığı zaman kendisini dostça dinleyecek, dikkatlice dinleyecek, bir arkadaştır. Her birimizin başı sıkıştığı zaman aradığı budur. İnsanların kalbine girmenin en kestirme yolu; onları alakadar eden bahisler üzerine konuşmaktır. Başkalarının sizinle alakadar olmalarını istiyorsanız, başkalarının merakını tanıyın ve kendilerine onlardan bahsedin. Başkalarının sana nasıl davranmasını istersen sen de onlara öyle davran. Bir adama kendisinden bahsetseniz saatlerce sizi dinler. Söz söyleyen bir adam olarak tanınmayı arzuluyorsanız, iyi bir dinleyici olun. Alaka uyandırmak mı istiyorsunuz, alakadar olmayı öğrenin. Herkesin sizi sevmesini istiyorsanız, karşınızdakini dinlemeyi bilin ve başkalarına kendilerinden bahsetmeye fırsat tanıyın.

11 MÜNAKAŞALARDAN ÇEKİNMEK, EN ZEHİRLİ YILANLARDAN, KASIRGALARDAN, ZELZELELERDEN KORUNMAK GİBİDİR. Unutulmamalı hiçbir münakaşa kazanılmaz. Her 10 münakaşadan 9’u iki taraftan her birinin kendi düşüncelerine daha sıkı bağlanmasıyla ve haklı olduğuna daha fazla bağlanmasıyla neticelenir. Münakaşa eder, atışır ve karşı karşıya gelirseniz, belki arada bir muvaffak olursunuz, fakat bu şekil zaferler koftur. Çünkü hiçbir zaman karşınızdakinin hüsnüniyetini kazanamazsınız. Hele cahil bir insanı, münakaşa ederek ikna etmeye imkan yoktur. İnsanların bizimle yaptıkları ufak tefek münakaşalarda, bize galip gelmelerini kabul ediverelim. Düşman kazanmaktan kurtulmak istiyorsan; bir adama yanlış hareket ettiğini sözle, imayla, bakışla anlatmaya çalışma.

12 Sokrates: “bir şey bildiğimi hatırlıyorum, o da bir şey bilmediğimdir.” Kimseye yanlış düşündüğünü söylemeyiniz. Şayet bir adam size yanlış düşündüğünüzü söylese; siz kesin doğru düşündüğünüzü bilseniz bile, “ben daha başka düşünüyorum, belki yanılıyorum. İsterseniz meseleyi bir kere de beraber tetkik edelim.” deyiniz. Bu tür sözlerde büyü vardır. Hem de iyi niyetli büyü. Bazı insanlar yanıldığı zaman, kendi kendine yanlışını kabul edebilir. Hatta nezaketle ve akıllıca ima edildiği takdirde başkalarına da yanıldığını itiraf edebilir. Böylelikle geniş düşünceli görünmekten gurur duyar. Fakat bu çok zor hazmedilen hakikati biri boğazından zorla tıkmaya çalışırsa, o zaman vaziyet değişir, yanıldığını kabul etmemek için bin bir çareler aramaya başlar. İnsanları düşündüğünüz gibi düşündürmenin bir yolu da yaptığınız bir yanlışı kabul etmenizdir.

13 NEZAKET VE DOSTLUK, KABALIK VE SERTLİKTEN DAHA KUVVETLİDİR. Bir damla bal, bir galon ziftin çekemeyeceğini çeker. Bir insanı kendi davanız yönünde kazanmak istiyorsanız, her şeyden önce ona samimi bir dost olduğunuzu göstermelisiniz. İnsanlarla konuştuğunuz zaman söze başında ihtilaflı noktalardan başlamamalıdır. Anlaştığınız birleştiğiniz noktalar üzerinde durarak, bunları takviye ederek işe başlamanız gerekir. Muhatabınızın size evet evet demesini temin ediniz. Hayır diye söze başlamasından çekininiz. Hayır en güç aşılacak engeldir. Bir insana hayır dedirtiniz mi, şahsiyetinin bütün gururu, o kelime üzerinde ısrar etmesini emreder. Şikâyetlere karşı emniyet supabı; muhatabın içini dökmesine izin vermenizdir. Hatta kendisini anlatırken bırakın karşı taraf sizi, size anlatsın. Böylelikle münakaşada karşı taraf, sizin hesabınıza konuşmuş olur.

14 ALÇAK GÖNÜLLÜĞÜMÜZÜ HİÇ KAYBETMEMELİYİZ. BU SAYEDE BİRÇOK KISKANÇLIKTAN VE KİNDEN KORUNMUŞ OLURUZ. Mütevazı olmayız, hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmakla geçirecek kadar uzun değil. İnsanları kazanmak ve sizin düşündüğünüz gibi düşündürtmenin yolu, sözün çoğunu karşınızdakine bırakmaktır. Hepimiz kendi arzularımız, ihtiyaçlarımız, düşüncelerimiz hakkında bize danışılmasından zevk alırız. Deniz ve nehirlerin yüzlerce dağ sellerinden yararlanmaları daima onlardan daha aşağı seviyede olmalarındandır. Daima kendilerini onlardan daha aşağı seviyede bulmaları yüzündendir. Böylelikle onlar bütün dağ derelerine hâkim olurlar. Zira içlerinde ne varsa getirip akıtırlar. Kimseyi üzmeden düşüncesini değiştirmeyi isterseniz, her şeyi tam bir samimiyetle, başkalarının görüşünden de görmeye alışınız. Bir konuşma anında “sizi bu şekilde düşündüğünüzden dolayı zere kadar kınamıyorum. Sizin yerinizde ben olsaydım, bende sizin gibi düşünürdüm..” sözcükleri münakaşayı anında bitirir.

15 Şeytan, çok defa hayatını irşad eksenli yaşamayanları yoldan çıkarır. Emr-i bi’l-maruf, nehy-i ani’l-münkeri olmayan kimseler, vahyin bereketinden mahrum kalır. Bu kimselerde kat’iyen ilham esintisi olamaz. Kitaplar yazabilirler, fakat yazdıkları yümünsüz, bereketsiz, karanlık şeylerdir. Emr-i bi’l-maruf, nehy-i ani’l-münker yapan insanlardır ki, bunlarda her zaman ilham esintileri görülür. Onun içindir ki bizler, okuyacak, düşünecek ve herkese birşeyler anlatmaya çalışacağız ki, ruhumuz itibarıyla canlı kalabilelim. Bir hizmet insanı şunu gönlünden gele gele her zaman rahatlıkla söyleyebilmelidir: “Ben, arkadaşlarım olmadan Cennet’e bile gitmemeliyim.” Bizim hizmet ahlakımız hasbilik, diğergamlık ve fedakarlığa dayanmaktadır. Zaten bu dava bir körük gibidir; er geç ihlassızları süpürüp atar. Bu tür insanlar, bulundukları müddetçe ahenksizliğe sebebiyet verir, problem çıkarır ve diğer fertleri de meşgul ederler. M. F. Gülen (Fasıldan Fasıla) Kitabından Alınma.

16 ŞEYTANIN İNSANLAR ARASINDAKİ SEVGİYİ MAHVETMEK İÇİN VÜCUDA GETİRDİĞİ CEHENNEMİ ATEŞLERİN EN MÜTHİŞİ KISKANÇLIKTIR. ONUN ZEHRİ KOBRALARIN ZEHRİ GİBİ MUHAKKAK ÖLDÜRÜR. Bir insan methedildikten sonra kusurlarının söylenmesine pek fazla bir tepki göstermez. Siz kendi hatalarınızdan bahsederseniz, başkalarını, hatalarını kabule şevketmiş olursunuz. Bir adamın saygısını kazanırsanız onu kolaylıkla idare edebilirsiniz. Hele bilhassa, ona bir meziyeti yüzünden saygı gösterdiğinizi hissettirirseniz vaziyet büsbütün değişir. “Bu hayat yolundan ancak bir kere geçeceğim. Elimden gelen her iyiliği yapmalı, her nezaketi göstermeliyim. Unutmamalı ve ihmal etmemeliyim, çünkü bu yoldan bir daha geçmeyeceğim.” Bir görüşme esnasında karşınızda kişiye, “Uzun süredir görüşemedik, herhalde işlerin yoğundu..” gibi laflar etmek, karşındaki kişiye önem verdiğini, onu düşündüğünü ihsas ettirmesi bakımından iyidir. İrtibat kurmayı kolaylaştırır. Görüşme esnasında karşınızdakine tam dönerek, onu anlamaya çalışan ciddi, ilgi gösteren gözle bakmak gerekir. Kişi temel amaçlarından birinin de öğrenmek, bilinçlenmek olduğunu, başına gelen durumların, içinde bulunduğu halin onun en iyi öğretmeni olduğunu unutmaması gerekir.

17 MUTLULUK, BAHTİYARLIK DIŞ ŞARTLARA BAĞLI DEĞİLDİR, İÇ ŞARTLARA BAĞLIDIR. Bir çocuk bütün hayatı boyunca sakat kalacağını anlar anlamaz, evvela bundan müteessir olur, bu üzüntüsünü yenince talihine boyun eğer, sonra normal çocuklardan daha neşeli ve mesut olur. Belirli bir problemi düşünmediğimiz zaman vaktimizin %95 inin kendimizi düşünmekle geçiririz. Bir an için kendimizi düşünmekten vazgeçer, başkalarını iyi taraflarını düşünürsek, içimiz onlara karşı takdir hisleriyle dolar.. Hatalarını müdafaa etmek kadar kolay bir şey yoktur. Fakat bu ancak sersem adamların işidir.


"İNSANLA R ÜZERİN DE TESİR YAPMA SANATI. KİMSEYİ GÜNAHA SOKMAYALIM.. Kainatın mayası muhabbettir. Huşunet ve hırçınlıkla bir yere varılamayacağı ve varılmadığı." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları