Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Türkiye Fiziki Coğrafyası

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Türkiye Fiziki Coğrafyası"— Sunum transkripti:

1 Türkiye Fiziki Coğrafyası
Doç.Dr. Akif Karatepe

2

3

4

5 TÜRKİYE’NİN JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Türkiye’nin jeolojik yapılanmasını tek başına değil, çevresinde bulunan kara ve denizlerde birlikte ele almak doğru olur. Bütünü ile Alp orojenik kıvrım kuşağında olan ve çeşitli orojenik, epirojenik ve volkanik faaliyetin meydana geldiği Anadolu Yarımadasında, her jeolojik döneme ait kayaç ve tabakalar görülmektedir. Fakat bunların bir kısmı daha bariz görülürken, bir kısmının izleri silinmiş veya çok az kalmıştır. Türkiye, arazisindeki en eski taşlar 1. zaman öncesine, yani Prekambriyen dönemine aittir ve bunların izleri nerede ise silinmiş ve sadece masifler iler sınırlı kalmıştır. Bu taşlar uzun zaman içerisinde çeşitli tektonik hareketlere maruz kalarak sertleşmişlerdir. Gnays, şist, mermer ve kuvarsit gibi metamorfik taşlar, ülkemizde temel arazi olan masif kütlelerde bulunmaktadırlar.

6 Bir yerin jeolojik özelliği denildiği zaman, orada jeolojik devirler boyunca meydana gelen orojenik, epirojenik ve volkanik olaylar ile bu olaylar sonucunda oluşmuş bulunan litolojik birimler akla gelir. Türkiye arazisinin jeolojik oluşumu, çevresindeki kara parçaları ve denizlerle birlikte ele alınmalıdır. Çünkü Akdeniz çukurluğu, Ege denizi çukurluğu, Karadeniz çukurluğu ile Türkiye nin oluşumu birbirinden ayrı düşünülemez.

7 Çeşitli orojenik, epirojenik ve volkanik hareketlerin meydana geldiği Türkiye arazisinde her jeolojik döneme ait taş ve tabakalar mevcuttur. Türkiye arazisindeki en eski taşların yaşı 1. zaman öncesine (prekambriyen) aittir. Oluşumdan sonra çok uzun zaman geçtiği ve bu uzun zaman içinde çok çeşitli tektonik hareketlere uğradıgı ıcın bu taşlar çok sertleşmiştir. Gnays şist mermer ve kuarsit gibi bu metemorfik taşların Türkiyedeki yayılış alanları son derece sınırlıdır.

8 TÜRKİYE’NİN JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Birinci Zaman: PALEOZOİK Türkiye’nin bulunduğu yerde Tetis Ara Denizi bulunuyordu. Tetis denizinin kuzeyinde, Asya ve Avrupa Kıtalarının çekirdeğini oluşturan “Fennosarmatia” karası, Tetis denizinin güneyinde ise, Afrika kıtasının çekirdeğini oluşturan “Gondwana” karası bulunuyordu. Jeosenklinal olan denizin dolması ve Kaledoniyen ve Hersinyen Orojenizması ile kıvrım dağları oluşmuştur. Masifleşme meydana gelmiştir. Taşkömürü yatakları oluşmuştur.

9 Bu zamanda Türkiye’nin bulunduğu yerde Tethys (Tetis) denizi bulunuyordu. Bu denizin dibine biriken tortullar, kuzey ve güneydeki eski kara parçalarının birbirine doğru yaklaşmaları sonucu kıvrılarak su yüzüne çıkmıştır. Birinci Zamandan kalma bu araziyi oluşturan taş ve tabakalar, daha sonra çeşitli tektonik olaylardan etkilenmiştir. Dağ oluşumu (orojenik) ve kıta oluşumu (epirojenik) hareketlerine uğrayan taşlar başkalaşıma (metamorfizmaya) uğramıştır. Bu şekilde kıvrılan, kırılan ve sertleşen bu eski kütlelere masif adı verilir.

10

11

12

13 Birinci Zaman arazisini oluşturan yaşlı ve sert kütleler olan masiflerin başlıcaları şunlardır: Trakya’da Yıldız masifi, Ege Bölgesi’nde Menderes (Saruhan – Menteşe) masifi, İç Anadolu’da Kırşehir masifi, Doğu Anadolu’da Bitlis masifi, Karadeniz Bölgesi’nde ise Daday – Devrekani masifi. Bu masifler başkalaşım taşlarından; mermer, gnays, kuvarsit, fillat ve şistlerden oluşmaktadır.

14 MASİFLER (KITA ÇEKİRDEKLERİ)
Masifler, yüksek basınç ve sıcaklık koşullarında metamorfize olmuş, sedimanter kökenli, nispeten stabil ve çevresindeki birimlere göre yaşlı, içlerinde plütonik zonların (batolitler, lakolitler gibi) bulunduğu kütlelerdir. Çekirdekte → Migmatit, gnays, amfibolit Kılıfta → daha az metamorfizma; şist, mermer, fillit, kuvarsit görülür. Türkiye’de Kambriyen öncesi (Prekambrien), Kaledoniyen, Hersiniyen, Alpin orojenezin etkileri görülmektedir.

15 Türkiye’nin başlıca Metamorfik Masifleri
 Istranca masifi  Menderes masifi (en büyük)  Ilgaz masifi  Kazdağı masifi  Uludağ masifi  Sultandağı masifi (Konya, Afyon)  Anamur masifi  Amasya – Tokat masifi  Yozgat – Akdağ masifi  Kırşehir masifi  Niğde masifi  Malatya masifi  Bitlis masifi  Akdağmadeni masifi

16 1) Istranca Masifi Batıda Tunca ırmağı, kuzeyde Bulgaristan, kuzeydoğuda Karadeniz ile sınırlanmıştır. Yıldız dağlarının temelini oluşturur. İki önemli istiften oluşur: a) Kristalin Metamorfik Kayaçlar Gnays, metagranit, fillit, şist, arduvaz, mermer, kalkşist b) Plütonik Sokulumlar (Kristalin metamorfik kayaçlar içine sokulumlar) Granit, diyorit, siyenit, gabro, monzonit  Masifin güneyindeki Trakya havzası, Senozoik kayaçların bulunduğu bir havzadır. Bu havzada, doğalgaz ve kısmen petrol yataklarının rezervuar kayaç özelliği gösterir.

17 TÜRKİYE’NİN MASİF ALANLARI

18 2) Menderes Masifi En büyük masiftir. Kuzeyde İzmir-Ankara ofiyolit kuşağı, güneyde Batı Toroslar arasında olan ve bütün Ege’yi kaplayan masif. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz grabenleriyle doğu-batı yönünde yarılmış durumdadır. Bu masif hemen hemen her çeşit metamorfizmaya uğramış kayaç topluluklarını içermektedir. Menderes masifinin çekirdek kısmı Alt Paleozoik veya daha eski (Kambriyen öncesi) yaştadır. Şist kılıf seviyeleri Geç Paleozoik yaştadır. Mermer kılıfın ise alt seviyeleri Permiyen, orta seviyeleri Trias Liyas, üst seviyeleri ise Geç Kretase yaşlıdır.

19 Menderes masifi en son metamorfizma evresinden bir önceki evrede (Jura’da) metamorfizma tüm masifi etkilemiş, hatta çekirdek kısmında ergimeye (anateksi) kadar ilerlemiştir. Kretase’yi izleyen en son evrede ise metamorfizma tümüyle retrograde metamorfizmaya dönüşmüştür. Çekirdekte → Migmatit, çekirdek gnaysları, şistleşmiş gnayslar Kılıfta → Şist, mermer, kuvarsit, kalkşist Sokulum kayaçları → Granodiyorit, granit  Radyometrik Rubidyum-Stronsiyum yaşlandırmalarına göre yaşı 529 milyon yıldır.

20 Türkiye’deki Prekambriyen oluşumları
 Amanoslar  Karadere  Derik (Mardin)  Bütün Paleozoik formasyonlarının en iyi gözlendiği yer Tufanbeyli’dir (Adana-Toroslar).

21 PALEOZOİK BİRİMLER (545 – 245 MİLYON YIL ÖNCESİ)
Türkiye’de Paleozoik’in kesintisiz (tam seri) olarak izlendiği bölgeler  Zap bölgesi  Orta Toroslar bölgesi Kambriyen – Permiyen  Tufanbeyli – Sarız  Silifke – Ovacık  Sultandağı – Çataltepe  İstanbul – Kocaeli Ordovisyen – Karbonifer  Zonguldak Karbonifer – Permiyen  Çamdağ Ordovisyen – Devoniyen  Karadere – Safranbolu Kambriyen – Devoniyen

22 Birinci Jeolojik Zamanda Türkiye’nin bulunduğu arazi, bol yağışlı bir iklime sahipti. Buna bağlı olarak gür bir bitki örtüsü oluşmuştu. Bu bitkilerin kalıntıları, zamanla Zonguldak çevresindeki taş kömürü yataklarını meydana getirmiştir.

23 İKİNCİ ZAMAN (MEZOZOİK)
Birinci zamanda orojenik hareketlerle su yüzüne çıkmış kara parçaları, ikinci zaman boyunca çeşitli kuvvetlerin etkisi ile aşınmış ve aşınan materyal (Kalker) Tetis denizine çökelmiştir. Türkiye’de ilk volkanik faaliyetler bu dönemde başlamıştır. Bu daha çok denizaltı volkaniz- masıdır. Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Dağlarında denizaltı volkanitlerini görmek mümkündür.(Serpantin, Radyolarit)

24 İKİNCİ ZAMAN (MEZOZOİK)
Kuzey Anadolu ve Toros Dağ kuşakları Mesozoyik arazilerin çok yaygın olduğu sahalardır. Zamanla bu araziler tetis denizi tarafından işgal edilmişlerdir.

25

26 İkinci Zaman kalkerleri litolojik bakımdan Karstik şekillerin oluşumu için çok uygundur ve bu nedenle Türkiye karstik arazilerinin büyük bölümü bu kalkerler üzerinde meydana gelmiştir. Anadolu’da Mezozoik genel olarak önemli bir transgresyonla başlar ve oldukça geniş alanlar kaplar. Özellikle Toroslarda, geniş alanlar kaplayan belirlenmemiş seriler ve yeşil kayalar bu zamana ait denilir. Kuzey Anadolu ve Toros Dağ kuşakları Mesozoyik arazilerin en yoğun olduğu yerlerdir. Bu dönem 3 alt devre ayrılır; TRİAS 2)JURA 3)KRETASE

27 TRİAS Anadolu’da sınırlı olmasına değin, Toroslarda ve GD Anadolu’da belirli mostraları bulunur. Önemli mostralar Kocaeli-Şile-İzmit-Gebze- Balya-Gemlik- Bursa- ve Toroslarda belirlenmiştir. Kocaeli Yarımadasında Trias, Şile’nin 4 km güneyinde başlayıp 40km eninde bir yereyi kaplayarak İzmit Körfezine doğru uzanır.

28 Ankara dolaylarında da Trias’ın varlığı fosillerle saptanmıştır.
Maraş- Düldüldağı yöresinde, Amanos Dağlarında Trias mostraları olarak külrengi- kara renkli şisti kireçtaşları yer alır.

29 JURA Ülkemizde Jura formasyonları, bazen Trias formasyonları üzerinde, bazen de eski temeller üzerinde diskordant olarak yer alır. Kuzeyde Amasra dolaylarından başlayarak şeritler halinde doğuya uzanır. Ege masifi- Karaburun yarımadasında karmaşık durumda, pembe renkli kireçtaşları yer alır ve fosillidirler.

30 Kazdağı çevresinde, Balya dolaylarında da Jura yaşlı birimler saptanmıştır.
Doğuda Amasya- Kelkit- Bayburt- Oltu yörelerinde alacalı şist, kumtaşı, kuvarsit, ve al renkli Ammonitli kireçtaşları ile tanınır.

31 KRETASE Alt Kretase Anadolu’da belirli alanlarda dar şeritler halinde görülür. Mudanya batısında, Beypazarı- Nalıhan kuzeyde, Bolu güneyinde, Abant Gölü ve Göynük kuzeyinde, Zonguldak’ta Ilgaz- Kurşunlu kuzeyinde, Şebinkarahisar’ da Toroslarda ve Göksu vadisinde yer alır. Karadeniz kıyılarında İğneada dolaylarında, İnebolu’da doğuda da Artvin çevrelerinde görülür.

32 ÜÇÜNCÜ ZAMAN (SENOZOİK)
Bu zaman, Türkiye’nin yeryüzü şekillerinin oluşumu bakımından çok önemlidir. Çünkü Alp dağ oluşumu hareketleri bu devirde meydana gelmiştir. Tethys denizinin kuzeyindeki eski Avrupa kıtası (Fenno sarmatia) ve güneyindeki eski Afrika kıtası (Gondwana) yeniden birbirlerine doğru hareket etmişlerdir. Böylece Alp orojenezi başlamıştır.

33 Alp orojeneziyle Türkiye arazisi büyük bir şekil değişikliğine uğramıştır. Kuzeyde Kuzey Anadolu Dağları, güneyde ise Toros dağları oluşmuşlardır.

34 Kuzey Anadolu Dağları ve Toros dağları, Alp dağlarından başlayarak Himalayalara kadar uzanan büyük bir kıvrım sisteminin (Alp – Himalaya sistemi) parçalarıdır. Üçüncü Zamanın sonlarına doğru bu sistemi oluşturan dağlar, hızla aşınmaya uğramıştır. Buralardan aşınan materyaller, Orta Anadolu’daki gölleri doldurmaya başlamıştır. Bu göllerde oluşan kalker, kil, marn, kum taşı gibi tortul tabakalar, İç Anadolu Bölgesi’nde geniş alanlar kaplar.

35 Üçüncü Zamanın son bölümü olan Neojen’de İç Anadolu’daki çukur alanlar, sularla dolarak göl halini almıştır. Bu dönemde Anadolu’da sıcak ve yağışlı iklim koşulları egemen olmuştur. Buna bağlı olarak bu belgede gür bir orman örtüsü oluşmuştur. Bunun sonucu olarak bitkisel organik maddelerin göl diplerine çökelmesi ile çoğunluğu İç ve Batı Anadolu’da bulunan linyit yatakları oluşmuştur.

36 Üçüncü Jeolojik Zamanın sonlarında Anadolu, bütünüyle yükselmeye başlamıştır. Buna karşılık Karadeniz ve Akdeniz çanakları da giderek çökmeye başlamış ve Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan Arabistan kalkanı kuzeye hareket ederek Doğu Anadolu arazisini kuzeye doğru sıkıştırmıştır. Bu sıkışma sırasında çok sayıda kırılmalar olmuştur. Böylece Kuzey Anadolu fay kuşağı oluşmuştur. Türkiye’nin aktif deprem kuşağı üzerinde bulunması da bunun sonucudur.

37 Üçüncü Zaman, Türkiye’de volkanizmanın da yoğun olduğu dönemdir
Üçüncü Zaman, Türkiye’de volkanizmanın da yoğun olduğu dönemdir. Doğu ve İç Anadolu’daki volkan konilerinin çoğu, bu zamanda oluşmaya başlamıştır. Her iki bölgedeki yanardağlar, Alp orojenezi sırasında meydana gelen kırık hatları boyunca yer almıştır.

38 DÖRDÜNCÜ ZAMAN(KUATERNER=ANTROPOZOİK)
Yerşekilleri nin ana hatları III. Zamanın sonlarında ortaya çıkmış olan Anadolu arazisi, bugünkü görünümünü IV. Zamanında başlarında kazanmıştır. Bu zamanda Ege denizinin yerinde bulunan Egeit karası çökerek büyük bir kısmı sular altında kalmış, su seviyesi üzerin de kalan kısımları ise günümüzdeki ege adalarını oluşturmuştur. Bu nedenle Ege adalarının Anadoluya yakın olanları jeolojik olarak Anadolu Yarımadasının uzantılarıdır.

39 IV. Zamanın ilk yarısında bütün dünya da olduğu gibi Türkiyede de meydana gelen en önemli jeolojik olay buzullaşmadadır. Glaysal dönemler denilen buzul devirleriyle yüksek yerler yaygın hale gelen buzullar küçülmüştür. İnterglasyal dönemlerde meydana getirdikleri aşınım ve birikim şekilleriyle topoğrafyanın yüksek kesimlerinde önemli değişiklikler meydana getirmişlerdir.

40 Ege Bölgesi’ ndeki batı-doğu yönlü, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes olukları Egeit karasının çökmesiyle birlikte oluşmuş ve daha sonra bu çukurluklara, adlarını veren akarsular yerleşmiş bulunmaktadır. Çöküntü alanları arasındaki çökmeyen kısımlar ise horstlar şeklinde kalmıştır. Bunlar Yunt Dağları Boz Dağlar ve Aydın Dağlarıdır.

41 BOZ DAĞLAR

42 BOZ DAĞLARI

43 Marmara Denizi ve boğazların oluşumu da Dördüncü Zamana rastlar
Marmara Denizi ve boğazların oluşumu da Dördüncü Zamana rastlar. Bu denizin yerinde bulunan arazi çökmüş ve meydana gelen çukurlukta Marmara denizi oluşmuştur. Marmara’nın iki ucunda bulunan İSTANBUL VE ÇANAKKALE BOĞAZLARI ise bu dönemde mevcut olan akarsu vadilerinin, çevreleriyle birlikte çökerek sular altında kalması sonucu meydana gelmiştir.

44 İSTANBUL BOĞAZININ UYDU GÖRÜNTÜSÜ

45 İstanbul Boğazı, Karadeniz'den alçak, Marmara Denizi'nden yüksek bir konumda yer alır.

46 ÇANAKKALE BOĞAZI

47 Anadolun’nun kuzeyinde ve güneyinde mevcut olan Karadeniz ve Akdeniz çukurluklarının çökerek daha da derinleşmesi, Kıbrıs Adasının bugünkü şeklini kazanması ve İskenderun Körfezi’nin oluşumu da 4. zamanın başlarında gerçekleşmiştir. Kıbrıs Adası İskenderun Körfezi

48 Dördüncü zamanın ilk yarısında bütün Dünya’da meydana gelen önemli jeolojik olaylar buzullaşmadır.
Glasyal Dönemler bilinen buzul devirlerinde yüksek yerlerde yaygın hale gelen buzullar, integlasyal dönemlerde küçülerek daha yükseklere çekilmişlerdir. Böylece buzullar, meydana getirdikleri aşınım ve birikim şekilleriyle yüksek yerlerin topoğrafik görünümünde önemli değişikler meydana getirmişlerdir.

49

50

51 Yukardaki açıklamalardan da 4. zamanın 1
Yukardaki açıklamalardan da 4. zamanın 1. yarısının sonlarında Türkiye arazisinin iskeleti büyük ölçüde ortaya çıkmıştır. Bu genel yapının biraz daha işlenerek günümüzdeki duruma getirilmesinde etkili olan dış kuvvet ve olaylar ile bunların oluşturduğu araziler vardır.

52 Akarsu aşınım ve birikim olayları bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiyede de 4. zamanda etkinlik kazanmış bulunmaktadır. Özellikle orojenez sırasında ve daha sonra bütün halinde Anadolu yarımadasının epirojenik hareketlerle yükselmesi sırasında akarsu aşındırması iyice hızlanmıştır.

53 Aşınma şekillerinin en önemlileri AKARSU VADİLERİDİR.

54 Üçüncü zamanın sonlarında oluşmaya başlayan vadi sistemi, Dördüncü zamanın başlarında buünkü şeklini kazanmıştır. DELTALAR AKARSU BOYU OVALARI BİRİKİNTİ OVALARI BİRİKİNTİ KONİLERİ DÖRDÜNCÜ zamanın başlarında oluşmaya başlamış ve bu şekillerinin gelişimi günümüzde de devam etmektedir.

55 Alüvyal arazi : Akarsu biriktirmesi sonucu oluşan arazi alüvyal arazidir. Bunlar eski alüvyal arazi ve yeni alüvyal arazi olarak 2’ye ayrılır.

56 Dördüncü zamanın ilk yarısında buzul devirlerinde yurdumuzun yüksek yerlerinde buzullar oluşmuştur. O zamanki buzullar günümüzdekinden çok daha yaygındı. Dağların yamaçlarına kadar inen buzullar bugün yüksek dağların doruk kesimlerinde küçük parçalar halinde bulunmaktadır.

57

58 Yerşekillerinin oluşumu ve gelişimi yönünden düşünüldüğünde içinde bulunduğu zamanda, dış kuvvetler etkilidir. Bunların başında akarsu aşındırması gelir. Akarsular yüksek yerlerden aşındırdığı materyali alçak yerlere biriktirmektedir. Böylece aşındırma ve biriktirme faaliyetleri aynı anda oluşmaktadır. Boğaz vadi örneği

59 Diğer bir dış kuvvet olan RÜZGAR, Türkiye’de kıyılardaki kumsallarda sınırlı olarak etkiler yapmaktadır. Orta Anadolu’da Karapınar çevresinde rüzgar aşındırması ve biriktirmesi sonucu oluşan kumullar, alınan önlemler sonucu ortadan kalkmıştır.

60 Kalker, jips, kaya tuzu ve dolomit gibi çözünebilen taşlar üzerinde görülen karstik şekillerin yurdumuzda en yaygın yerler Akdeniz Bölgesin ‘deki kalker arazilerdir.

61

62 Dördüncü zaman yaşlı araziler iki grupta toplanır.
1. VOLKANİK ARAZİDİR. 3.zamanın sonlarında başlayan volkanizma, Anadolunun bazı yerlerinde 4. zamanın başlarına kadar devam etmiştir. Van gölünün çevresinde bulunan bir kısım arazi ve Tuz Gölünün güneyindeki arazi bu döneme aittir.

63 TUZ GÖLÜ VAN GÖLÜ

64 Türynn genc volknk alanları hartası

65 Dördüncü Zaman yaşlı arazisinin ikincisi; alvüyal arazidir.
Bunların dışında Kuaterner arazisi olarak Antalya Körfezi’nde kentin üzerinde bulunduğu geniş traverten düzlüğü belirtilebilir.

66 Türkiye’nin jeolojik özelliklerinden biri de depremselliktir
Türkiye’nin jeolojik özelliklerinden biri de depremselliktir. Deprem, mağma hareketleri ve hareketlerine bağlı olarak yer kabuğunda meydana gelen titreşimlerdir. Kısa süreli olan bu hareketler önemli doğal afetlerin başında gelir.

67 Ülkemizde tarih boyunca yıkıcı depremler meydana gelmiştir
Ülkemizde tarih boyunca yıkıcı depremler meydana gelmiştir. Türkiye’de depremlerin sık oluşumunun nedeni, ülkemizin Dünya’da depremlerin en sık olarak meydana geldiği Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerinde bulunmasıdır.

68 Türkiye de depremler genellikle büyük fay sistemleri üzerinde meydana gelmektedir. Bu sistemlerden en tanınmış olanı KUZEY ANADOLU FAY KUŞAĞIDIR. Bu kuşak van gölü çevresinden başlayarak Erzincan üzerinden Kelkit vadisine oradan batıya doğru Amasya-Merzifon üzerinden Gerede-Bolu- Düzce ve İzmit hattını takip ederek izmit körfezi’nde Marmara Denizi’ne ulaşır.

69 Türkiye’nin 2. büyük deprem kuşağı ise DOĞU ANADOLU FAY KUŞAĞI’dır
Türkiye’nin 2. büyük deprem kuşağı ise DOĞU ANADOLU FAY KUŞAĞI’dır. Lut Gölü üzerinden Hatay-Kahramanmaraş- Adıyaman- Gölbaşı-Bingöl hattını takip ederek Varto’da Kuzey Anadolu fay Kuşağı ile birleşir.

70

71 Bunların dışında Ege Bölgesi’nde batı-doğu yönünde uzanan Bakırçay Gediz Büyük Menderes Küçük Menderes grabenlerini oluşturan büyük faylar vardır.

72 Türkiyede bugüne kadar belirtilen faylar üzerinde çok sayıda yıkıcı depremler oldu.
Bunların en yıkıcı olanı 1939’da Erzincan’da meydana gelmiş 40,000 insanımız hayatını kaybetmiştir. 17 Ağustos 1999 depreminde 16,000’den fazla kişi yaşamını yitirmiştir.

73 1939 Erzincan Depremi

74 1999 Marmara Depremi

75

76 Fosiller Tetis Denizi'nin varlığını doğruladı
Gizli tarih ortaya çıktı. Bitlis'teki mermer ocaklarının birinde, üzerinde çeşitli deniz canlılarına ait fosillerin bulunduğu mermer blokları çıkarıldı. 06 Eylül 2009 / 00:06 Reklam Fosiller Tetis Denizi'nin varlığını doğruladı Gizli tarih ortaya çıktı. Bitlis'teki mermer ocaklarının birinde, üzerinde çeşitli deniz canlılarına ait fosillerin bulunduğu mermer blokları çıkarıldı. Fosilli mermerleri bulan Genç Polat Orman Ürünleri ve Madencilik Sanayi Ltd. Şti. Yönetim kurulu Başkanı Nesim Haspolat, ''bu fosilli mermerlerin ne kadar sürede meydana geldiği ve özelliklerinin ne olduğu konusunda, arkeologlar bölgeye gelip araştırma yapmalı'' dedi.

77

78


"Türkiye Fiziki Coğrafyası" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları