Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SEMİNERİMİZE HOŞGELDİNİZ Rehber öğretmen ve psikolojik danışman

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SEMİNERİMİZE HOŞGELDİNİZ Rehber öğretmen ve psikolojik danışman"— Sunum transkripti:

1 SEMİNERİMİZE HOŞGELDİNİZ Rehber öğretmen ve psikolojik danışman
f. Kevser şahin Rehber öğretmen ve psikolojik danışman

2 Ergenlik dönemi gelişim özellikleri
Anne-baba tutumları Aile içi iletişim Madde Bağımlılığı

3 ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

4 Ergenlik dönemini simgeleyen bir yontu yapılsa, ergen bir eliyle iten ve reddeden, diğer eliyle isteyen ve bekleyen şekilde gösterilebilirdi.

5 Ergenliğin ilk yıllarında büyüme hormonu fazla çalıştığından boy ve kilo artışı hızlı olur.
Yüzdeki sivilcelerle kendini belli eden dönemde fizyolojik değişiklikler yoğunlaşır.

6 Terleme artar, Vücut direncinde azalma olur, İştahta artış gözlenir, Abur cubur yeme merakı artar, Bu dönemde çocuklar çabuk yorulur, dikkatlerin yoğunlaştırmakta zorlanırlar.

7 Bu durum ders başarısına da yansır.
Ancak çoğu zaman yaşanan, istekli bir tembellik değildir. Dikkat sorunu, büyüme hormonunun vücuttaki enerjinin büyük kısmını harcanmasından kaynaklanır.

8 Beden oranlarındaki değişiklikler istenmeyen sakarlıklara neden olabilir.
Bu sakarlıklar nedeni ile öğrenci, öğretmen ve arkadaşları tarafından yanlış anlaşılabilir..

9 sosyal ve duygusal gelişimden daha önce ve hızlı gerçekleşmesi
Bedensel gelişimin, sosyal ve duygusal gelişimden daha önce ve hızlı gerçekleşmesi karşımıza iri vücutlu çocuk ruhlu bireyler çıkarmaktadır. Bu çelişki, öğretmen ve ergen arasında gergin iletişimlere yol açar.         

10 Ebeveynin bedensel gelişimini gözlemleyerek gelişme hızını tüm alanlara genellemesi sorunların asıl kaynağıdır. Yani veli, yetişkin görünümlü vücutlardan yetişkin olgunluğu bekler; oysa duygusal gelişim henüz bu olgunlukta değildir. Ergenlerin ancak dönem sona erdiği zaman yetişkin gibi davranması ve düşünmesi beklenebilir.

11 Duygu ve düşüncelerini aileden gizler ve çok fazla paylaşmak istemez.
Dönemin en büyük özelliklerinden birisi bağımsızlık isteği ve kimlik arayışıdır. Duygu ve düşüncelerini aileden gizler ve çok fazla paylaşmak istemez.

12 Fiziksel görünüme verilen önemin artar.
Uzun uzun hayal kurmalar, odalara kapanmalar, şiir yazmalar bitmek bilmeyen telefon konuşmaları sıkça görülür.

13 Can sıkıntısı çalışmaya karşı isteksizlik huzursuzluk, yalnız kalma isteği bu dönemin en önemli özellikleridir.

14 Aile içi ilişkileri istikrarsızdır.
Sinirli hırçın asi özellikler gösterirler.

15 Benlik gelişimi için uygun özdeşim kurma ihtiyacı içindedirler.
MODEL ARAYIŞI Benlik gelişimi için uygun özdeşim kurma ihtiyacı içindedirler. İlgi yetenek ve mesleki eğilimleri ortaya çıkmaya ve belirginleşmeye başlamıştır.

16 Kendini tanıma ve kendini gösterme özellikleri nedeniyle olumsuz tutum alışkanlıklar kazanma eğilimindedirler.

17 İlgi ve değer gördüğü insanlara aşırı bağlanma eğilimindedirler.
Asi özellikler göstermelerine rağmen, dost çevresine, paylaşmaya, yönlendirmeye ihtiyaç duyarlar. İlgi ve değer gördüğü insanlara aşırı bağlanma eğilimindedirler.

18 AİLE MODELLERİ VE ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

19 AİLE MODELLERİ VE ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
OTORİTER AİLE İLGİSİZ VE KAYITSIZ AİLE KORUYUCU AİLE HOŞGÖRÜLÜ AİLE TUTARSIZ AİLE

20 OTORİTER AİLE YAKLAŞIMI
KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ: Çocuk her kurala uymak zorundadır. Katı ve sert bir disiplin uygulanır. Çocuğun hata yapmasına fırsat verilmez. Aile mutlaka çocuğun hareketlerinde kusur bulur. Çocuğun her işine karışan bir tavır sergilerler.

21 ÇOCUK ÜZERİNDE ETKİSİ Çocuğun özgüveni gelişmez.
Pasif,silik,çekingen bir yapıya bürünür. Sürekli eleştirilme veya dayak çocuğun ruhsal yapısını bozar. Arkadaşları ile uyumsuz ve kavgacı olabilir. İleri yaşlarda sıkıntılar karşısında dayanaksız ve çaresiz kalır.

22 İLGİSİZ VE KAYITSIZ AİLE YAKLAŞIMI
KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ: Aile aşırı rahattır. Çocuğun sorumluluklarından kaçma vardır. Ana baba çocuğa örnek bir model olamaz. Çok çocuklu ailelerde rastlanma ihtimali daha fazladır. Çocuğun dünyasına girmek gibi bir kaygıları yoktur.

23 ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Çocuk bencil ve şımarık olur. Anne babasının dikkatini çekmek için alışılmadık davranışlar sergiler. Aile çocuğa model olamadığı için çocuk kendine başka modeller seçer. Çocuk vaktinin tümünü arkadaşlarıyla geçirir. Genç yaşta çocuk zararlı alışkanlıklar edinmeye meyilli olur.

24 KORUYUCU AİLE YAKLAŞIMI
KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ: Otoriter aile tipine çok benzer. Aralarındaki fark bu aile tipinde şefkat, koruma güdüsü disiplinin önünde gelir. Çocuğa gereğinden fazla özen ve kontrol gösterilir Özellikle anneler bu tip tavır sergiler. Çocuğun kendi yapması gereken işler bile koruyucu anne babalar tarafından yapılır.

25 ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Çocuk aşırı duygusal olur. İleri yaşlarda bile etrafına bağımlı olur. Toplum içinde kendi başına iş yapma cesaretini bulamaz. Çocuk anne babasından ayrı kalamaz ileri yaşlarda bile sürekli anne babasının yanında olmak ister.

26 TUTARSIZ AİLE YAKLAŞIMI
Genellikle genç ebeveynlerde ve ilk çocuğun yetiştirilmesinde görülür. Eşlerin çocuk yetiştirmeye farklı bakmaları ve bunu çocuğa yansıtmaları temel sebeptir. Baba otoriter ve baskıcı iken anne koruyucu bir tavır sergilerse bu da çocuğa yansırsa tutarsız aile oluşur.

27 ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Çocuk inatçı, asi ve hırçın olabileceği gibi içine kapalı ve pısırıkta olabilir. Çocukta dikkat eksikliği olabilir. Çocukta yalan söyleme gibi hastalıklar başlayabilir. Çocuk anne veya babadan birisine çok yaklaşırken diğerinden uzaklaşabilir.

28 HOŞGÖRÜLÜ AİLE YAKLAŞIMI
Mükemmele en yakın aile tipidir. Belirli kurallar ve kısıtlamalar mutlaka vardır. Evde herkesin söz hakkı vardır. Çocukta kendini ifade edebilir. Duygu ve görüşlere saygı vardır. Yanlışları sebebiyle çocuğa yaptırım uygulanır ama koyulan kurallar çocuğun anlama seviyesine inilerek mantıklıca izah edilir. En zor ve sabır isteyen yöntemdir.

29 ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Özgüven sahibi bireyler yetişir. Kendini rahat ve kolayca ifade edebilir. Çocukta asilik ve kavgacılık görülmez. İleriki yaşlarda kendi ayakları üzerinde rahatça durabilir. Farklı hobilere yönelmesi daha sık görülür.

30 Aile İçi İletişim Çocuklarımızla sağlıklı iletişim kurabilmenin ilk adımı; Çocuğumuzu, yaşının ona getirdiği sınırlamalar ve yetersizlikleriyle kabul etmek; ileride olmasını düşlediğimiz yetişkinin veya kendimizin küçük bir kopyası olmadığından dolayı ona kızmamaktır!

31 Etkili iletişim, çocuğu dinlemekle başlar…

32 İletişimi Kolaylaştıran Faktörler
Sessiz kalın! 2. Empati kurun! 3. Dürüst olun!

33 ÇOCUĞU İÇİN YAPABİLECEĞİ
BİR ANNE YA DA BABANIN ÇOCUĞU İÇİN YAPABİLECEĞİ EN BÜYÜK İYİLİK NEDİR?

34 Çocuk ve Sevgi Çocuk beslenmez ise açlıktan ölür. Sevgi olmazsa; çocuk duygusal olarak ölür ve hayatı boyunca bir yönü eksik kalır.

35 Sevgiyi onlara anlayacakları bir dille aktarmalıyız.

36 Koşullu sevgiyle büyütülen çocuklar da bu şekilde sevmeyi öğrenirler.

37 Çocuk ve Televizyon Televizyon hepimiz için bir vakit geçirme aracı ama çocuklar için ayrıca dünyaya açılan bir pencere. Bu dünya onların gelişimlerini, hayata bakış açılarını, eğilimlerini ve geleceklerini etkiliyor.

38 Türkiye’deki aile bireyleri ortalama olarak her 5 saatin birinde televizyon izlemektedir ki bu oran uyku dışındaki aktif zamanın %30dur. Türk televizyonlarında en fazla vurgulanan olgu şiddet (%62) ve suçtur (%48) .

39 Televizyon ve çocuk arasındaki iletişim tek yönlüdür, bu nedenle çocuk aldığı mesajları sorgulayamaz, sorgulasa bile cevap alamaz bu da aldığı mesajları olduğu gibi kabullenmesine neden olur.

40

41 Bağımlılık nedir? Bağımlılık zarar verici sonuçlar doğurmasına karşın, zorlantılı bir şekilde madde arama ve kullanma ile süreğen ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Bu hastalığa zarar verici davranışlar da eşlik etmektedir. Bağımlılık, hem beyni hem de davranışları etkileyen bir hastalıktır. Ancak bu hastalığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu unutmamak gerekir.

42 Ülkemizde Madde Kullanım Yaygınlığı
Ülkemizde madde kullanım yaygınlık çalışmaları çoğunlukla lise öğrencileri arasında yapılmaktadır yılından beri lise öğrencileri arasında sigara, alkol ve madde kullanım yaygınlığı çalışmaları gözden geçirilecek olursa, kullanımın giderek yaygınlaştığı dikkati çekmektedir.

43 Ergenlik döneminde risk neden artmaktadır?
Ergenlik döneminde yargılama ve karar verme becerileri hala gelişmekte olduğu için, riski doğru değerlendirme yetileri kısıtlı olmaktadır. Bunun sonucunda gençler alkol ve madde kullanımına yönelebilirler. Alkol ve madde kullanan gençlerde aile ve okul sorunları, okul başarısızlığı, sağlık sorunları ve yasal sorunlar gelişmektedir.

44 Bağımlılığı etkileyen risk etmenleri nelerdir?
•Yoksulluk •Gelir düzeyi düşük bir bölgede yaşamak • İşsizlik • Evdeki yaşam koşullarının uygun olmaması • Suç oranının yüksek olması • Ailede madde kullanan bireylerin varlığı • Çocuk istismarı ve ihmalinin olması, aile içi şiddet

45 Aile içi stresin fazla olması
• Geniş ve kalabalık aileler • Düşük eğitim düzeyine sahip ebeveynler • Parçalanmış, boşanmış aileler • Ebeveynlerden birinin kaybı • Baskıcı ve ilgisiz aile ya da aşırı koruyucu, kollayıcı aile • Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması

46 Gence Ait Nedenler • Fiziksel ya da ruhsal hastalıklar
• Öğrenme güçlükleri • Duygularını ifade etmekte güçlük • Aşırı duyarlılık • Stresle başa çıkma yetisinin düşük olması • İlişki kurmakta zorluk • Düşük kendine güven • Okul başarısızlığı • Şiddet içeren davranışlarda bulunma • Suç işlemeye yatkınlık

47 Yanlış İlaç Kullanımı İlaçların doktor tavsiyesi dışında, tedavi amaçlı kullanılmaması ile kötüye kullanım ortaya çıkmaktadır. İlaçların anne-babalar tarafından da nasıl kullanıldığı çocuklarına örnek oluşturmaktadır. İlaçların amaçları dışında ve doktor kontrolü olmadan kullanılması kesinlikle kaçınılması gereken bir durumdur.

48 Madde kullanımı nasıl anlaşılır?
Laboratuar tetkikleri Davranış değişiklikleri Madde etkisine bağlı değişiklikler

49

50 “Ne kadar BİLİRSEN BİL, söylediklerin, karşıdakinin anlayabildiği kadardır…
Mevlâna

51

52 EĞER BİR ÇOCUK DEĞER VERİLEREK YAŞARSA, SAYGI DUYMAYI ÖĞRENİR.
EŞİTLİK ORTAMINDA YAŞARSA, ADALETİ ÖĞRENİR. GÜVEN DUYGUSU İÇİNDE YAŞARSA, İNANMAYI ÖĞRENİR.

53 BEĞENİLEREK YAŞARSA, KENDİSİNDEN HOŞLANMAYI ÖĞRENİR.
DOSTLUK İÇİNDE YAŞARSA, DÜNYADA SEVGİ ARAMAYI ÖĞRENİR. SEVGİ İÇİNDE BÜYÜRSE GÜVENMEYİ ÖĞRENİR.

54 Sonuç olarak; İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.

55 !... Tüm çocukların dinlenilmeye , anlaşılmaya ihtiyaçları vardır.
Eğer çocuklarınızı dinlemezseniz , onlar kendilerini dinleyecek birilerini mutlaka bulurlar !...

56


"SEMİNERİMİZE HOŞGELDİNİZ Rehber öğretmen ve psikolojik danışman" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları