Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÇOCUK RUH SAĞLIĞI Çocuklarda Uyum Ve Davranış Sorunları

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÇOCUK RUH SAĞLIĞI Çocuklarda Uyum Ve Davranış Sorunları"— Sunum transkripti:

1 ÇOCUK RUH SAĞLIĞI Çocuklarda Uyum Ve Davranış Sorunları
AYSU ÇOBAN

2 Uyum Ve Davranış Sorunları
Gelişim basamaklarında çocukların karşılaştığı sorunlar çok çeşitlidir. Bunların bir çoğu döneme özgü olan ana babanın desteğiyle çözümlenebilir sorunlardır. Eğer çocuk karşılaştığı sorunlar karşısında uygun baş etme yolları ararken anne babadan yeterli destek görmezse çocuğun içinde bulunduğu sorun çözümlenebilecekken daha da karmaşıklaşır. Çocuğun engellerle karşılaşıp onları aşarak yeni duruma uyma çabası kişilik gelişimini ve ruhsal gücü arttırır.

3 Uyum Ve Davranış Sorunları
İstenmeyen uyum ve davranış sorunlarının çocuğun gelişim döneminin getirdiği normal bir davranış sorunu mu yoksa gerçekten bir davranış problemi söz konusu mu şeklindeki soruları doğru yanıtlayabilmek için bu davranışları dikkatli bir şekilde değerlendirmek gerekir.

4 Uyum Ve Davranış Sorunları
Bunun içinde dikkate alınması gereken bazı kriterler aşağıdaki gibidir: ÇOCUĞUN GELİŞİM DÖNEMİ: Davranış belli bir gelişim döneminde görülen geçici bir durum olabilir. Örn: 4-5 yaşına kadar olan gece işemeleri, 2-3 yaşlarında ortaya çıkan uyku bozuklukları, kısa süren konuşma düzensizlikleri kaygı duyulmasını gerektirmez. BELİRTİNİN SIKLIĞI: Çocuğun yaptığı davranışın ne kadar sıklıkta yapıldığı önemlidir. Ara sıra söz dinlememe, yaramazlık yapma, evde huysuz ve hırçın ama dışarıda uyumlu olan çocukların davranışları olağandır. Her söylenene zıt davranışlar gösteren, okulda ve çevrede sürüp giden davranışlar ruhsal açıdan incelenmelidir.

5 Uyum Ve Davranış Sorunları
DAVRANIŞIN ŞİDDETİ: Davranışın yoğunluğu hat safhalara geldiğinde sorun sinyali verir. Örn: çocuk mikrop korkusundan sürekli ellerini yıkıyorsa, üstünün tozlanmasından huylanıp giysi değiştiriyorsa titizliği sorun boyutlarına ulaşmış demektir. DAVRANIŞIN SÜREKLİLİĞİ: Süreklilik gösteren davranışlarla bir müddet olup kaybolan davranışlar aynı düzeyde tutulamaz. Örn: kardeş kıskançlığı nedeniyle hırçın ve huysuz olan çocuk davranışı normal problem davranış olarak nitelendirilebilir. Ancak çeşitli nedenlerle sorunların sürmesi uyumsuzluk olarak saptanabilir. BİR DAVRANIŞIN BAŞKA HANGİ DAVRANIŞLARA EŞLİK ETTİĞİ: Örn: Sadece gece altını ıslatmak yeterli değildir bunun yanında kekemelik korku kaygı gibi durumlarda söz konusu ise uyumsuzluk olarak söylenebilir.

6 Uyum Ve Davranış Sorunları
6. Çocukların hepsi ruhsal sorunlarını dışa vurmaz. Dıştan belirti göstermeyen içten bir çok sorun yaşayan çocuk bunları davranış sorunu yokmuş gibi gösterebilir ancak çocuğun her zaman uyumlu ve dengeli davranması beklenemez. Yaşadığı sorunlarla kendisinin başa çıkmaya çalışması ve yorulması sonucu belirtiler göstermeye başlar. 7. Çocuğun geçmişteki uyumunun ve olumlu özelliklerinin de incelenmesi yararlı olacaktır. Geçtiği gelişimsel dönemlerde sapmaları olan çocuklar aile desteği ve aile tutumlarının olumlu yada olumsuz olması nedeniyle geçici yada kalıcı uyumsuzluk durumu oluşabilir.

7 Uyum Ve Davranış Sorunları
Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir.  Bu ölçütler: 1-YAŞA UYGUNLUK: Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Örn; 2 yaş çocuğu negativist, hareketlidir ve istenilen şeyi yapmaz. Freud un anal, Erikson’un özerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemine rastlayan bu yaşlarda çocuk, özerk bir birey olduğunu öğrenir. Kendisi istemeyince altının değiştirilmesini istemez,öpülmeyi reddeder yaş çocuğu dikkat çekmek ister. Hayal dünyası çok geniş olduğu için inanılmaz öyküler anlatabilir. Henüz yalanla yalan olmayanı ayırt edemezler. Bu nedenle bu yaşlardaki çocukların anlattıkları yalan olarak kabul edilmezken, yaşlarındaki çocuklarda görülen yalan normalden sapan bir davranış olarak kabul edilir.

8 Uyum Ve Davranış Sorunları
2-YOĞUNLUK: Bir davranışın bozukluk olarak kabul edilmesindeki 2. ölçüt yoğunluktur. Örn; 5 yaş çocuğunda öfke ve huysuzluk doğalken, bu davranış başkasına fiziki zarar verme şekline dönüşürse,davranış bozukluğu kategorisine girer. 3-SÜREKLİLİK: Çocuğun belirli bir davranış türünü ısrarlı bir biçimde ve uzun zaman devam ettirmesidir. 4-CİNSEL ROL BEKLENTİLERİ: Erkeklerde kızlara oranla daha saldırgan olmaları beklenirken, davranışları ile erkeklere benzer saldırgan davranan kızların davranışları normalden sapan davranış kategorisine girer.

9 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
OLUMSUZ DAVRANIŞLARIN 4 ANA NEDENİ VARDIR 1-DİKKAT ÇEKMEK 2-YETERSİZLİK GÖSTERİSİ 3-İNTİKAM 4-GÜÇ GÖSTERİLERİ

10 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
1-DİKKAT ÇEKMEK Çocuklar: Önce olumlu bir biçimde dikkat çekmeyi dener. Bunu başaramaz ise uygun olmayan yollara başvurur. Bu şekilde dikkat çekmeyi başarırsa davranışını sürdürür. Dikkat çekerek varlığını ortaya koymaya çalışır. Çocuğunuz dikkat çekmeye çalışıyorsa davranışı sonunda kızgın hissedersiniz. Ders sırasında kimsenin yerinden kalkmamasını söylediğiniz öğrencilerinizden biri sessiz çalışma sırasında,yerinden kalkıp elinde buruşturduğu kağıdı çöpe fırlatıyorsa ve bu davranış sonunda arkadaşları gülüşüyorsa bu çocuğun amacı dikkat çekmektir. Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde yada yeterli zaman ayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir.

11 DİKKAT ÇEKMEK İÇİN OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUĞA KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Dikkatini olumlu yollardan da çekebileceğini anlatmalıyız. Olumlu davranışları üzerinde durmalı,olumlu çabalarını fark ettiğimizi hissettirmeli, mümkünse davranış bozukluğunu fark etmemiş gibi davranmalıyız. O anda , çocuğun hiç beklemediği bir biçimde, onunla ilgilenilmesi. Sadece talep edildiğinde ilgi göstermek yanlış olur. Olumlu da olsa bu tür ilgi çocuğun uygun olmayan davranışlara girmesini güçlendirecektir. Olumlu yönlerini teşvik edip pekiştirerek olumsuz davranışları zamanla ortadan kaldırabiliriz.

12 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
2- YETERSİZLİK GÖSTERİLERİ Yetersizlik ve becerisizlik sergileyen çocuklar gerçekte çok çaresiz hissederler ve umutsuzdurlar. Özgüvenini yitirmiş bu çocuklar kendisinden istenen yüksek beklentilere ulaşmaya çalışsa da başaramayınca pes etmiş çocuklardır. Başarıya ulaşamayacaklarına inandıkları halde, hala büyüklerinin ondan bir şeyler beklemesi hoşlarına gider.  Anne-baba kendini bir konuda çaresiz hissedip vazgeçmeye yada tümüyle teslim olmaya kalktığında, bunun tam da çocuğun istediği bir şey olduğunu bilmelidir.  Eğer çocuk pasif davranıyor, yetişkinlerin uyarılarını yanıtsız bırakıyorsa bu durum zordur. Genellikle ben bu dersi hiç anlamıyorum, ben bunun başaramam, çok zor gibi cümleler kullanırlar.

13 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
Anne-babanın aşırı koruyucu, hoş görülü tutumu, gerektiğinden fazla özen gösterilmesi fazla kontrol anlamına gelir.Sonuçta çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal olarak çabuk kırılan bir kişi olur.Bu durum çocuğun kendi kendisine yetmesine olanak vermez ve davranış bozukluklarına neden olur. EĞER ÇOCUK YETERSİZLİK GÖSTERİLERİ İÇİNDEYSE KENDİNİZİ ÇARESİZ HİSSEDERSİNİZ.

14 YETERSİZLİK GÖSTERİLERİ İÇİNDE OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUĞA KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Eleştiriyi bir yana bırakıp çocuğun iyi yanlarına dikkati yoğunlaştırmak gerekir. Çocuğun özgüvenini arttırıcı yönde yaklaşmak, çocuğun başarısından çok çabalarına odaklanarak, çabalarını fark ettiğinizi belirtmek gerekir. Ona geçmiş başarılarını hatırlatın, başarması için onu yüreklendirin. Kesinlikle başkalarının başarıları ile onunkini kıyaslamayın. Kendisini kendisi ile kıyaslayarak kaydettiği ilerlemeleri ona fark ettirin. Düzelme belirtileri ne kadar az olursa olsun çocuk yüreklendirilmelidir.

15 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
3-İNTİKAM İSTEĞİ İntikam peşindeki çocuk kendisinin sevimsiz olduğuna inanmıştır. İncinmiş hisseder ve karşıdakini de aynı şekilde incitmek ister. Çocuklar bunu bilinçli ya da bilinçsiz yapabilir. Başkalarının canını acıttığında önem kazandığını sanır. Zalim ve sevimsiz biri olarak tanınmayı ister. Sizin ona değer vermediğinize inanır. Size karşı olan güven duygusunu yitirmiş olabilir. İntikam çabaları pasif de olabilir. Küsme davranışı gösterebilir. Sanki sizi özellikle üzecek davranışlarda bulunur. Sizin verdiğiniz bir cezaya misilleme olarak yemeğini yemeyebilir ya da sizi incitecek sözler söyleyebilir. İyi bir anne-baba olmadığınızı söyleyebilir.... İNTİKAM NEDENİ İLE OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUK KARŞISINDA SİZ DE İNCİNMİŞ HİSSEDERSİNİZ

16 İNTİKAM DUYGUSU İÇİNDE OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUĞA KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Çocuklarının intikam duygularının onların umutsuzluklarından kaynaklandığını bilmelidir. Öncelikle onunla güvene dayalı bir ilişki kurmalısınız. Onu sevdiğinizi, sizin için değerli olduğunu bilmelidir. Yardım edebilmenin ilk şartı, anne-babanın misilleme duygusundan vazgeçmesidir. Misilleme ve ceza olumsuz davranışını pekiştirecektir. Ne kadar zorlansalar da çocukla ilişkilerini geliştirmeli, bunu yaparken de sakin ve iyi niyetli olmaya özen göstermelidir.

17 GENEL OLARAK DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ
4-GÜÇ GÖSTERİLERİ Ancak lider-otorite olunca önemli biri olacağı hissine kapılır. ‘kimse beni bir şey yapmaya zorlayamaz!’ şeklindeki düşüncesiyle hükmetmeyi, kendi isteklerini yapmayı tasarlar. Anne-baba itaat etmeyi öğretmişse bile, bu başarı geçicidir.  Anne- baba tartışmayı kazansa da çocukla iletişimi yitirmiştir. Sizinle inatlaşır. Koyduğunuz kuralları çiğner. Adeta ne isterseniz tersini yapar. Baş edilmesi çok zor bir çocuktur. Sınırlarınızı zorlar. Bir şey yapmasını istediğinizde 'tapmazsam ne olur?' şeklinde cevaplar verebilir. Çocuk karşı çıktığı zaman anne-baba kızar ve önemli ölçüde öfkelenir. Çocuk istenmeyen davranışı sürdürür. Yada geçici olarak susar. Ama daha sonra yeniden başlar, hem de daha şiddetle…

18 GÜÇ GÖSTERİLERİ İÇİNDE OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUĞA KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Şiddete,otoriteye,baskıya dayalı aile tutumu ile yetişen çocuklarda daha sık görülür. Çocuğun güç edinme isteğine, güç taktikleriyle karşı koymak onun bu duygularını daha da güçlendirir. Bu gücü sadece size karşı değil arkadaşlarına karşı da uygulamaya çalışacaktır. Güce güç ile cevap vermek çocuğa gücün etkili bir yöntem olduğunu öğretmekten ve olumsuz davranışını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Anne – baba kızmamaya çalışmalı ve bu gücü ele geçirme savaşımından kendisini sıyırmalı. Eğer çocuk anne – babasını yenemeyeceğini kavrarsa bu kez üçüncü amaca, intikam almaya yönelir.

19 GÜÇ GÖSTERİLERİ İÇİNDE OLUMSUZ DAVRANAN ÇOCUĞA KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Çocuk ile işbirliği içinde yapılabilecek etkinlikler planlanmalı. Yapılabilecek işler için onun yardımına ihtiyaç duyduğunuzu belirterek bazı paylaşımlarda bulunmalısınız. Onun zevk duyacağı etkinlikleri, oyunları onunla paylaşmalı, ona vakit ayırmalısınız. Grup sporlarına yönlendirmelisiniz. Herkesin farklı yönlerinin üstün olabileceğini ve işbirliği içinde o gücü olumlu şekilde kullanarak doyum sağlayabileceğini öğrenmelidir.

20 DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARLA OLUMLU İLİŞKİ NASIL KURULUR?
1-KARŞILIKLI SAYGI: Azarlamak, bağırmak, vurmak, susturmak, tutarsız davranmak çocuğa saygısızlığın göstergesidir. Her ana-baba çocuklarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Her çocuk ayrı bir birey olarak ele alınıp, fikirleri sorulmalı ve fikirlerine saygı gösterilmelidir. 2-ÇOCUĞA ZAMAN AYIRMAK: Çocukla ilgilenmek, zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil, nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.

21 DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARLA OLUMLU İLİŞKİ NASIL KURULUR?
3-CESARETLENDİRME: Çocuğun kendine güvenmesi isteniyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli ve yüreklendirmelidir. Cesaretlendirme çocuğun kendini değerli algılayabilmesi için çok önemlidir. Cesaretlendirme çocuğu olduğu gibi kabul edip, kendi olduğu için değer vermedir. 4-SEVGİYİ ANLATMAK: Çocuğun kendini güvenli hissedebilmesi için, en azından sevildiğini bilmesi ve sevmesi gerekir.

22 Uyum Ve Davranış Sorunları
Uyumsuzluk Çeşitleri: 1. Davranış bozuklukları:Çocuğun ruhsal ve bedensel etkenlere bağlı olarak iç çatışmalarını davranışına aktarması sonucu ortaya çıkar. İnatçılık Yalan söyleme Çalma Saldırganlık Yangın çıkarma Okuldan kaçma Sinirlilik, geçimsizlik, kavgacılık

23 Uyum Ve Davranış Sorunları
2. Duygusal bozukluklar: Çocuğun çevresinden çok kendisini tedirgin eden ruhsal belirtilerdir. Korkular Kaygı Kaçınma Aşırı kaygı Ayrılık kaygısı ve Okul fobisi Obsesiflik (kuruntu ve saplantılı düşünceler) Tikler Uyku bozuklukları Beslenme sorunları Kekemelik

24 Uyum Ve Davranış Sorunları
3. Alışkanlık bozuklukları : Alışkanlıkların düzensizliği ile ilgilidir. Parmak emme Tırnak yeme Altını ıslatma Kaka kaçırma Uyumsuzluk Çeşitleri: 4. Ağır ruhsal bozukluklar: Çocuğun uyumunu her alanda ve sürekli olarak bozan durumlardır. İçe Kapanıklık/Çocuk psikozları Otizm

25 Uyum Ve Davranış Sorunları
5. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği 6. Zeka gerilikleri 7. Öğrenme güçlükleri

26 İNATÇILIK İ N A T Ç I L I K

27 Uyum Ve Davranış Sorunları
İNATÇILIK İnatçı çocuk saldırganlığını pasif direniş yoluyla açığa vurur. Her işi ağır yapar. Ağır giyinir, okula geç gider, çalışmam demez ama masa başına geçip hiçbir şey yapmadan oturur. Okulda da öğrenmeye karşı isteksizdir. Ancak geçebilecek kadar not alabilir. Anne baba ve öteki yetişkinlere karşı olumsuz bir tutum içindedir. Arkadaşları ile tam olarak kavga etmese de geçimsiz ve uyumsuzdur. İnatçı çocuk gergin ana çocuk ilişkisinin bir sonucudur ve başlangıcı özerklik dönemine kadar gider. Annenin tuvalet eğitimi veya yemek konusunda çok katı ve ısrarcı oluşu çocuğu pasif direnmeye götürür. Çok karışan çok söylenen ayrıntılar üzerinde çok duran bir anne çocuğunu böyle bir savunma yoluna kolayca iter. Kardeşler arasında ayırım yapılması da yine inatçılığı tetikleyen bir durum olabilir.

28 Çocuğun İnatçı Davranışı İle Başa Çıkmaya Yönelik Öneriler
Aile tutum ve davranış çeşitlerinden olan baskıcı ve katı olma çocuğun inatçılık davranışını artırır. Aile sosyalleşmeyi öğrenebilmesi için kabul edilmiş uygun davranış biçimlerini içeren birer model oluşturmalıdır. Çocuğa isteklerini ertelemesi ve bu istekleri kontrol altına alması konusunda destek olunmalıdır. Çocuğun benlik saygısını geliştirmesine destek olun. Arkadaşları ve diğer yetişkinlerle nasıl sağlıklı iletişim kurulabileceği konusunda yardımcı olun. İnatçı olan bir çocuğun inatçılık davranışını pekiştirebilecek ve devamını sağlayacak her türlü tutum ve davranışlardan kaçının. Çocuk yetiştirme konusunda uygulanacak disiplin ve konacak kurallar konusunda tutarlı ve kararlı bir davranış sergileyin. Okul ortamında inatçı çocuğun davranışları karşısında öğretmen zıtlaşma şeklinde ortamların olmasına izin vermemelidir.

29 Çocuğun İnatçı Davranışı İle Başa Çıkmaya Yönelik Öneri Kategorileri
Öğretmen inatçı bir çocuğun istek ilgi ve ihtiyaçlarını çok iyi belirlemelidir. Öğretmen inatçı bir davranışla karşılaştığında çocuğu örselemeden uzlaşabilecekleri bir orta nokta bulmalıdır. Öğretmenin bu davranışın ortadan kaldırılmasına yönelik aile ve uzman kişiler ile işbirliği yapması gereklidir.

30 YALAN SÖYLEME Gevşek Eğitim ve Yetersiz Sevgi: (Pasif Donuk) Çocuğa düşen sevgi ve ilgi payı azdır. Çocuğun eğitimi yetersizdir. Hazır olmadığı çağlarda bağımsızlığa zorlanır. “Saldım çayıra Mevlam kayıra” anlayışı hakimdir.

31 Uyum Ve Davranış Sorunları
YALAN SÖYLEME: Yalanlar önemli ve önemsiz olmak üzere iki şekilde olabilir. Önemsiz yalanlar abartmalı övgüler, günlük yaşamda görgü kurallarına uygun düşen küçük yalanlar sayılabilirken önemli yalanlar başkasını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlardır. Çocukların söylediği yalanlarda çocuğun gerçeği iyi değerlendirememesi, gördüğü ve duyduğu şeyleri uydurması veya olmamış şeyleri olmuş gibi anlatması söz konusudur.

32 Uyum Ve Davranış Sorunları
Çocukları yalana iten çoğunlukla yetişkinlerin gerçek karşısındaki çelişkili tutumlarıdır. Çocuk bol yalan söylese bile anne babasının yalanlarına çok duyarlıdır. Anne ve babanın yalanına çocuğunu ortak etmesi ve bunun sonucunda çocuğa susması konusunda ödüller vaat etmesi ile çocuk yalanlardan kendine kazanç sağlamak gibi bir alışkanlık elde eder. Bazı çocuklar yalan söylerken bir özlemini dile getirebilir veya bunun tam karşıtı bir tutum takınabilir. Örneğin; babasız bir çocuğun babası olduğunu söylemesi veya annesi olan bir çocuğun annesinin öldüğünü söylemesi. Çocuk anne ve babasının beklentilerini karşılamakta güçlük çekiyorsa ya da ceza korkusu varsa yalana başvurur.

33 Yalan Söyleme Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Kendine güven duygusu aşılanmalıdır. Anne baba tutumlarında çelişkili durumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa uygun modeller sunulmalıdır. Çocuğu doğru söylemeye teşvik edici pekiştireçler kullanılmalıdır. Çocuğun söylediği yalanı doğrudan yargılamak yerine yalan söylemeye teşvik eden nedenleri araştırılmalıdır. Çocukla sağlıklı iletişim ve etkileşim kurulmalıdır. Çocuğun yapacağı olumsuz davranışları karşısında alacağı tepkilerle başa çıkma yolları öğretilmeli ve yalandan uzaklaştırılmalıdır.

34 Yalan Söyleme Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Çocuğun okul ve sosyal yaşamda başarılı olması için çocuğun yeteneklerini ön plana çıkarmalı ve yalan söyleme davranışının doğru olmadığı açıklanmalıdır. Okul ortamındaki kuralların, verilen sorumlulukların ve beklentilerin çocuğun başarabileceği düzeyde olmasına dikkat edilmelidir. Öğretmenin hoşgörülü ve arkadaşlık ilişkileri içinde belli bir saygı ve sevgi çerçevesinde iletişimi, çocuğun kendini değerli hissetmesini sağlar ve anlayışla karşılanacağını bilmesi onu yalandan uzaklaştırabilir.

35 ÇALMA

36 Uyum Ve Davranış Sorunları
ÇALMA Çalma davranışı yalandan daha çok ayıplanan sıklıkla da cezalandırılan bir suçtur. 2 yaş çocuğunda sahiplik kavramı yoktur her şey onundur. Çocuk yaşı ilerledikçe kendinin olan ile olmayanı ayırt etmeye başlar ama bencil tutumu uzun süre değişmez. Örneğin 3-4 yaş çocuğu sormadan bir yerden şeker alınmayacağını bilir ama alma isteğine karşı koyamaz. Hatta gezmeye gittiği yerlerden cebinde kendine ait olmayan oyuncak ve nesnelerle dönebilir.

37 Uyum Ve Davranış Sorunları
5-8 yaş arasındaki çocuklarda parlak eşyalar ve kağıt paralar daha çekicidir, ayrıca birbirinin renkli kalemleri ve silgilerinde de gözleri kalır. Çoğu çocuk izinsiz alıp eve getirdiği nesneleri “buldum” “kendi paramla aldım” “değiş-tokuş ettim” veya “ödünç aldım” diye açıklar. Okul çağlarında yinelenen çalmalar üzerinde önemle durulmalıdır. Çünkü bu çalmalar ruhsal sorundan ileri gelebilir. Şu olasılıklar üzerinde durulmalıdır: Yaşına göre olgunlaşması geri kalmış bir çocuk evden aldığı paraları veya nesneleri başka çocuklara dağıtarak kazanamadığı arkadaşlığı sağlamaya çalışır.

38 Uyum Ve Davranış Sorunları
Yaşına uygun olgunlukta olmayan bir çocuk durmadan almaya alışmış olabilir ne istediyse alınmış olduğundan ve çocuğun istekleri kısıtlanmadığı için sürekli almakta sakınca görmez. Çalmanın en önemli nedeni kısa süreli ya da uzun süreli çocuğun doyumsuz olmasında aranmalıdır. Sevgi eksikliği ile çalma davranışı arasında belirli bir ilişki vardır. Çocuğun anne babasından öç alma isteği nedeniyle de çalma davranışı görülebilir.

39 Çalma Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Çocuğa karşı ağır suçlamalar yapılmamalı ve çocuğu örseleyici cezalar verilmemelidir. Anne babaların çocuğa olan sevgi ve ilgisini her zaman göstermesi ve çocuğun bunu hissetmesini sağlamak gerekir. Çocuğun yaptığı bu olumsuz davranış karşısında duyarsız kalınmayıp çocukla açık olarak konuşulmalıdır. Çocuğu bu davranışı yapmaya iten nedenler araştırılmalıdır.

40 Çalma Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Çocuğun her istediği şeyi anında yapmak yerine kendi isteklerini erteleyebilmesini ve kontrol etmesini öğreterek destek olunmalıdır. Çocuk başkalarına ait eşyaları aldığında anne babanın bu durum karşındaki tutumu çok önemlidir. Anne baba alınan eşyaların özür dileyerek sahibine verilmesi konusunda çocuğu teşvik etmelidir. Çocuğa empatik düşünmeyi aşılayın. Okul ortamında arkadaşlık kurabilmeye yönelik çalmalar karşısında öğretmen çocuğa sosyal kabulün farklı yollarla da sağlanabileceği konusunda destek olmalıdır.

41 SALDIRGANLIK Morrison ve Smith, çocuk psikiyatrisindeki acil durumları, “Çevresindeki belli başlı erişkinlerin de, çocuğa anksiyetesini dizginlemede yardımcı olamadıkları, onun için ego desteği ve kontrolü sağlayamadıkları durumlar” olarak tanımlamışlardır.

42 Uyum Ve Davranış Sorunları
SALDIRGANLIK Saldırganlık insanda var olan bir dürtüdür. Var olan bu dürtü yok olmaz veya tümüyle bastırılmaz ancak biçim değiştirir. Saldırganlığın sözel, fiziksel, pasif ve aktif olmak üzere çeşitleri vardır. Bebeklik döneminde amaçsız olan ağlama vurma gibi öfke tepkileri görülür. 1-4 yaşları arasında fiziksel saldırganlık daha çok görülürken, 4-5 yaşlarında ise sözel saldırganlık ifadeleri artar. Orta çocukluk döneminde çocukların saldırganlığı daha amaçsaldır.

43 Uyum Ve Davranış Sorunları
Çocuk çok sert veya gevşek disiplinle yetiştiğinde bu davranış oluşabilir. Kendine güvensiz çocuk saldırgan davranışlar gösterebilir. Çocuğun engellenmesi ile saldırganlık oluşabilir. Saldırganlık kendine ve çevresine zarar verme şeklinde de görülebilir. Aile içerisindeki sorunlar, iletişim bozukluğu, sevgi yetersizliği, çocuğu suça teşvik edici davranışlar, örselenme, kendi dürtülerine engel olamama gibi nedenler saldırganlığın ortaya çıkmasını sağlar.

44 Saldırgan Davranışların Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Aile içindeki dengesiz ve olumsuz ilişkilerden kaçınılmalıdır. Çocuğun saldırganlık dürtüsünün kaba üstünlük sağlamak için değil de yeteneklerini ve zekasını kullanarak toplumsal amaçlara yönlenmesi sağlanmalıdır. Çocukta güven duygusu geliştikçe beklemeyi ve tepkisini dizginlemeyi öğrenir. Bu yüzden çocuğa güven aşılanmalıdır. Başkaldırma yerine uysal davranmanın kendi yararına sonuçlandığını gördüğünde saldırganlık davranışı azalır . Saldırgan dürtüyü boşaltmak için spor gibi çeşitli faaliyetlere çocuk yönlendirilmelidir. Okul ortamında çocuğun ilgi istek ihtiyaç ve gelişimsel düzeyine uygun programların yapılması, fiziksel ortamların hazırlanması ve materyal seçimi önemlidir.

45 Saldırgan Davranışların Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Saldırgan çocuğa aktif olmasını sağlayacak hareketli oyunlar veya etkinlikler hazırlanmalıdır. Çocuğun kendi davranışını eleştirmesine ve empati kurmasına yönelik hikayeler oluşturmak ve bu hikayeleri çocuğa okumak yararlı olur. Saldırganlık davranışını pekiştirebilecek her türlü davranış biçiminden kaçınılmalıdır. Sınıf içi disiplin ve kurallar çocukların başarabileceği düzeyde olmalıdır. Çocuğun saldırgan davranışını engellemek için motivasyon arttırıcı etkinlikler ve başarabileceği sorumluluklar verilmelidir. Saldırganlık davranışı çeşitli davranış değiştirme yöntemleri uygulanarak söndürülebilir.

46 KORKULAR

47 Uyum Ve Davranış Sorunları
KORKULAR Korkular çevresel tehlikeye normal bir reaksiyondur. Korku bebeklik döneminde yüksek gürültü, ani hareketler, tanımadığı insanlar ve hayvanlardan korkma şeklindeyken; okul öncesi dönemde trafik kazaları, yangın, ceza, hayali yaratıklar ve kabuslardır. Son çocuklukta ise vücutsal zararlar, TV’deki filmlerden etkilenme, okul başarısızlığı gibi korkular gözlemlenir.

48 Uyum Ve Davranış Sorunları
Anne babadan ayrılma çocuğu tedirgin eder, güvenini sarsar ve anne babanın onu terk etmesinden korkar. Çocuklarını korku ile yetiştiren veya aşırı koruyucu olan ailelerin çocuklarında korku oranı daha fazladır. Çocuğun evde tanık olduğu çeşitli kavgalar, hastalık durumları,ameliyat olma, deprem, yangın, su baskını gibi durumlarla karşılaşan çocuklarda da korku yoğun olarak görülür.

49 Korkunun Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Çocuğu disipline etmek için onun korktuğu durumlar kullanılmamalıdır. 2-3 yaş çocuklarının gerçekten korunmaya gereksinimleri vardır. Bu yüzden çocukların oyunlarının denetlenmesi, çeşitli tehlikelere karşı önlemler alınması gereklidir. Aşırı koruyucu olmak çocuğun karşılaştığı durumlarla başa çıkma becerisini geliştirmez ve çocuğu ürkek yapar. Çocuğun korkuları karşısında sert tepkilerden kaçınılmalıdır.

50 Korkunun Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak, utandırmak, alay etmek ve korkunun üstüne gitmekten kaçınılmalıdır. Çocuk oyundan ve arkadaştan yoksunsa buna olanak yaratın. Çocuğun korkuları tanınmalı ve onları bastırmamalı ve bir korkuyu diğer bir korku ile yenmeye çalışılmamalıdır. Çocuğa korkularını yenme konusunda küçük adımlarla başlayarak destek olun. Örneğin denizden korkan çocuğu sadece su ile barışmasını sağlamak için kumsalda küçük bir su havuzu yapın.

51 KAYGI KAYGI

52 Uyum Ve Davranış Sorunları
KAYGI Korku ve kaygı birbirine çok yakın ilişkili ancak farklı kavramlardır. Korku belli bir nesne yada durumdan oluşurken, kaygı da daha çok nesne belirsizdir. Kaygılı çocuk gergin, endişeli ve duygusaldır. Kaygılı çocuk karşılaştığı yeni durumlarda fazla heyecanlıdır. Bu durum tırnak yeme, saçı ile oynama gibi bazı fiziksel davranışlar göstermesini sağlar. Kaygılı çocuk kurallara uymaya özen gösterir. Kendisine kızılmasına veya eleştiriye karşı duyarlıdır. Ayrıca çocuktaki kaygı fizyolojik bir rahatsızlığın kalıntıları olabilir. Kendi gelişimsel uygunluğu içinde çocuklar pek çok kaygı yaşayabilir.

53 Uyum Ve Davranış Sorunları
Ancak uygunluk yaşını çoktan aşmış ise o zaman geçici olmayan bir hal almış olabilir. Kaygı düzeyinin yüksek olması çocukların diğer insanlarla olan ilişkilerine bakıldığında; sosyal ortamlardan izole olma, iyi ilişkiler geliştirememe gibi güçlükler görülebilir. Bu durum çocuğu saldırgan yapabileceği gibi, içe kapanık, itaatkar ve çekingen de yapabilir.

54 Kaygının Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Çocuğa kaygı veren ortamlardan kaçınılmalıdır. Kaygı durumunun organik kökenli bir rahatsızlık sonucu olup olmadığını belirlemek için tıbbi yardım almak gerekir. Çocuğun kendine olan güvenini arttırıcı faaliyetlerde bulunmasına destek olunmalıdır. Ailevi sorunların çocuktaki kaygıyı arttırdığı unutulmamalıdır. Okul ortamında arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinde kaygı düzeyini azaltmak için onun ilgisini çeken materyaller ve etkinlikler düzenlenerek kafasında oluşturduğu kaygı yumağı dağıtılmaya çalışılmalıdır.

55 Kaygının Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Sınıftaki aktivitelerde etkin rol alması, başarabileceği sorumluluklar verilmesi ve süreçli olumlu pekiştireçler kullanarak özgüveni desteklenmelidir. Çocuğun aktif katılımı ve arkadaşları arasındaki kabulünü kolaylaştırmak gerekir. Kaygı durumlarında çocuğun arkadaşlarından destek alarak kaygı düzeyini azaltmak yararlı olur. Kaygının nedenlerini araştırmak ve çocuğa anlayabileceği bir dille bu kaygıların önemli olmadığını açıklamak uygun olacaktır.

56 KAÇINMA

57 Uyum Ve Davranış Sorunları
KAÇINMA Çocuk yabancılarla karşılaştığında yoğun olarak kaçınma davranışı gösterir. Yabancılardan korkma gelişimsel olarak uygun olduğunun düşünüldüğü yaştan sonra gelişirse, kaçınma davranışı çekingen olma, güvensiz ve sosyal ortamdan izole olma şeklinde kendini gösterir.

58 AYRILIK KAYGISI VE OKUL FOBİSİ

59 Uyum Ve Davranış Sorunları
AYRILIK KAYGISI VE OKUL FOBİSİ Okul fobisi çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı gösterdiği bir çeşit ayrılma kaygısına bağlı olarak gelişir. Yani okul korkusunun kaynağı anneden ayrılmadır. Okul fobisi olan çocuklar okula olan isteksizliklerini bedensel sıkıntıları olduğunu ifade ederek anne babayı okula gitmeme konusunda ikna etmeye çalışır. Çocukta görülen mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetler okula gitmemeye karar verilmesiyle kaybolur.

60 Uyum Ve Davranış Sorunları
Çocuğun okul fobisi aşırı bağımlı ve yalnız kalmak istemeyen bir annenin çocuğuna karşı takındığı tutumdan kaynaklanabilmektedir. Ayrıca tüm istekleri karşılanan bir çocuğun her yerde aynı şekilde isteklerinin karşılanmasını beklemesi de onu sıkıntıya sokar. Bununla birlikte anne babanın hastalığı, evde yangın ve hırsızlık, yeni kardeşin eve gelmesi, yakın çevredeki ölüm, anne babanın boşanması, okul değişikliği, okuldaki arkadaşlık ilişkilerindeki bozukluk, okulu sevmeme, evdeki yaşamıyla ilgili bir güvensizlik durumu da okul fobisinin nedenleri içindedir.

61 Okul Fobisinin Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Çocuğun okula gitmek istememesinin nedenlerini araştırın. Çocuğa karşı tutumlarda aşırı koruyucu ve esnek olunmamalıdır. Çocuğun bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesi veya okul servisi ile gitmesini sağlayın. Çocuk okulda olduğunda kaygılandığı her ne ise o konuda belli bir güven kazandırılmaya çalışılmalıdır. Okula gitmediği için çocuğu suçlamaktan kaçının.

62 Okul Fobisinin Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Okula gitme konusunda aile üyelerinin kararlı ve ısrarlı olması gerekir. Çocuğun okula gitmek istememesinde gerçekte organik kökenli bir rahatsızlık olup olmamasına dikkat edin. Okul ortamı çocuk için okul fobisi yaratıyorsa o zaman öğretmen sınıf içi etkinliklerini çocukların düzeyine uygun ve zevkli olmasına dikkat etmelidir.

63 Okul Fobisinin Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımının sağlanması için destek olmalıdır. Öğretmen çocuğa karşı anlayışlı olmalı ve zorlayıcı tutumlardan kaçınmalıdır. Öğretmen çocuğu okula biraz alıştırdıktan sonra ona görevler vererek önemini ve işlevini vurgular.

64 OBSESİFLİK

65 Uyum Ve Davranış Sorunları
OBSESİFLİK (KURUNTU VE SAPLANTILI DÜŞÜNCELER) Çocuğa kaygı verici ve sürekli yinelenen düşünceler ve kuruntular obsesifliği oluşturur. Çocuk düşündüğü şeyin saçma olduğunu bilse bile etkisinde kalır. Saplantılı düşüncelere zorlayıcı davranışlar eklenir. Örneğin; çocuk “ Şunu yapmazsam annem ölecek” gibi bir düşünceye kapılır.

66 Uyum Ve Davranış Sorunları
Saplantılı düşünceler bireyi büyük ölçüde bunaltır ve birey bunlardan kurtulmak için kendisine de saçma görünen yapmazsa rahat edemediği zorlayıcı davranışlar geliştirir. Örneğin; aşırı titizlik, oda içinde gidip gelmeler, belli yerlere dokunmalar, aşırı kuralcılık gibi. Batıl inançlar dediğimiz merdiven altından geçmenin ve kara kedi görmenin uğursuzluk getireceğine ilişkin inançlarda saplantılı düşüncelerdir.

67 Obsesif Davranışların Oluşmasını Engellemeye Yönelik Öneriler
Çocuğu disipline etmeye yönelik aşırı kurallar koymak ve bu kurallara uymaya zorlamakta bu tür düşüncelere zemin hazırlayabilir. Çocuğun saplantılı düşünceler oluşturmasına imkan sağlayacak ortamlardan kaçınılmalıdır. Çocuğun anne yada babanın saplantılı ve kuruntulu düşüncelerine uygun davranışlar geliştirmesine yönelik ödüllendirme ya da uygun olmayan davranışlarında cezalandırmadan kaçınılmalıdır.

68

69 Uyum Ve Davranış Sorunları
TİKLER Beden kaslarında istem dışı beliren aralıklı kasılmalardır. Örneğin; Göz kırpma, baş yada omuz oynatma, kaş kaldırma gibi. Tikler aşırı bir heyecan ve korku yaratan olaylar sonucu oluşabilir. Erken yaşlarda görülse de 6 yaşından sonra başlar. Tiki olan çocuklar genelde tedirgin, kaygılı ve gergindir. Tike sahip olan çocuklarda kekeme çocuklarda olan özellikler gözlenir. Çocuğu örseleyici davranışlara tepki olarak tikler gelişebilir. Tikler genellikle kaygılı durumlardan kurtulmak amaçlı gerçekleşir.

70 Uyum Ve Davranış Sorunları
Tiklerde kekemelik gibi dikkat çektikçe artış gösterir. Yüzdeki tikler büyük çoğunlukla ruhsal nedenlere bağlıdır. Ancak bütün bedene yayılan geniş hareketler biçimindeki tiklerde bedensel bir neden bulunabilir. Tikler çoğu zaman geçicidir. Ergenlik çağından önce sönerler.

71 Tik Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Tiki olan bir çocukla konuşurken çocuğa sık sık tik davranışını yapmaması gerektiğini anımsatmak bu davranışın yapılma sıklığını attırır. Tiklerin çocukta gerginlik yaratması nedeniyle bu durumun kaynağını bulup çıkarmak ve düzeltici değişikliklere gitmek uygun olur. Çocuğa korku veren olaylar, ortamlar, durumlar kişiler ve nesneler belirlenmeli ve kaçınması sağlanmalıdır. Çocukla kurulan iletişimde çocuğun tikine çok fazla dikkat çekilmemelidir. Çocuğun gösterdiği tik davranışının alay konusu olmasına izin verilmemelidir. Tik davranışını engellemek amaçlı çocuğa özgüven kazandırılmalıdır.

72 KEKEMELİK

73 Uyum Ve Davranış Sorunları
KEKEMELİK : Konuşmadaki akıcılığın bozulması, bunlara verilen psikolojik (Konuşmaktan çekinme, konuşurken hata yapmaktan korkma) ve motor reaksiyonlarla (Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan tikler), konuşmadaki uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalarla kendini gösterir. Bunlar genellikle : Hece-ses uzatma (v-v-v-ver), Kısa kelime tekrarı (al-al-al), Ses uzatma (Ssssssabah), Durma –Bloklamalar (okk-ula ge-geldim), şeklinde olabilir. Psikolojik streslerin yoğun bulunduğu durumlarda artar (sınav kaygısı, çekinilen kişilerle konuşma zorunluluğu, korku, endişe duyguları yaratan ortamlar). Konuşma çok yavaş veya çok hızlı olabilir. Genellikle şarkı söyler, şiir okurken kekeme olmaz. Ağır durumlarda tekrarlayan vücut hareketleri konuşmaya eşlik eder. Örneğin elini dizine ya da masaya vurma, ayağını yere vurma, başını sallama, gözlerini kırpma gibi. Kekemeliğin başlamasında korku en büyük rolü oynamaktadır.

74 ÖĞRETMENE ÖNERİLER Öncelikle konuşma dilimizin tüm seslerini açık, belirgin olarak fakat abartmadan, yapmacıksız kullanmalıdır. Bunu alışkanlık haline getirmeli ve iyi bir örnek olmalıdır. Aile yapısı araştırılmalı, aile koşulları bilinmelidir. Aile ile işbirliği içerisinde çalışılmalıdır. Eğer varsa bir uzman görüşüne başvurmalıdır. Konuşma engelinin türü ne olursa olsun çocuğun kişiliğini güçlendirmek yararlı olacaktır.Yeni beceriler ve sosyal yönden kabul görecek özellikler kazandırılmalıdır. Mutlaka başarılı olduğu bir alan vardır (resim yapmak,şiir yazmak,şarkı söylemek yada matematik problemlerinin çözümü gibi ). Başarılı olduğu alanlar ön plana çıkartılmalıdır. Konuşma engeli sadece bireyin kendisiyle çatışma yaratmakla kalmaz çevresini de etkiler. Başkaları ile iyi ilişki kurma isteği ağır basarsa konuşma kaygısı biraz olsun ikinci plana itilebilir. Bunun için yardıma ihtiyacı olabilir. Eğitsel kol faaliyetlerine grup oyunlarına, küme çalışmalarına katılmasının sağlanması yararlı olacaktır.

75 ÖĞRETMENE ÖNERİLER Konuşma engelli diye tanımlamayınız (etiketlemeyiniz ).Siz damgalarsanız sınıf arkadaşları ile kendisi bunu kabullenebilir.Bu durum engelin düzeltilmesinden çok yerleşmesine neden olabilir. Çocuğun konuşması üzerinde aşırı titizlik göstermeyiniz. Onu sakin dinleyiniz.Endişeden uzak olunuz. Çocuk bir şey söylemek istediğinde telaşa kapılmadan, söyleyeceği kadar zaman ve fırsat veriniz. Çocuğa konuşmada acele ettirmeyiniz. Sizin ve arkadaşlarının iyi sabırlı dinleyiciler olduğunu çocuk hissetsin. Hiç bir zaman çocuğa “dur,acele etme,yeniden başla,önce derin bir nefes al” gibi uyarılarda bulunmayınız. Bütün bu uyarılar onun dikkatini konuşması üzerinde toplamasına neden olur. Çocuk konuşurken onun dudak devinimlerine değil gözünün içine bakın. Çocuğun yanında başkalarıyla onun engeli hakkında konuşmayınız.

76 ÖĞRETMENE ÖNERİLER Çocuk konuşurken bir sözcük yada seste tutulursa onu tamamlamak için yardım etmeyiniz. Çocuk sınıfta yokken diğer öğrencilere problemi hakkında bilgi veriniz. Kısa zamanda onunda konuşmasının düzelebileceğini söyleyiniz. Ona bazı ödevler veriniz. Okul müdürüne yada bir yetişkine veya arkadaşına iletilecek bir haber yada ondan alınacak bir şey için görevlendirme gibi .

77 PARMAK EMME

78 Uyum Ve Davranış Sorunları
PARMAK EMME Emme davranışı bebeklerin daha anne rahminde öğrendikleri ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden biridir. 3-4 yaşlarında görülen parmak emme normal gelişimsel bir davranıştır. Bazı çocuklar parmak emme yerine el bileklerinde kabarcıklar oluşturacak şekilde emdiği görülür. Bebeklikte görülen emme davranışı acıkmanın bir ifadesidir. Ancak ileriki dönemlerde bu davranış oyuncakları veya eşyaları emme olarak görülmektedir.1 yaş çocuklarında uyku ile parmak emme arasında bir ilişki kurulabilir. Dişleri yeni çıkmaya başlayan bir çocukta da dişlerini kaşımaya yönelik parmak emme görülür. 5-6 yaşlarında bu davranışın kaybolması beklenir. Parmak emme ilgi çekmek için veya gerilemenin bir belirtisi olarak da düşünülebilir.

79 Parmak Emme Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Aile içerisindeki olumsuz ilişkilerde çocuğun utanma, kendini suçlu hissetme, gergin olma ve kendini güvende hissetmeme durumlarında çocuğa destek olunmalıdır. Aileye yeni bir bebeğin gelmesi ile çocuk ona olan ilginin azaldığını düşünüp parmak emme davranışını gösterebilir. Bu yüzden çocuğa olan ilgi arttırılmalıdır. Arkadaşları ve yetişkinlerle olan iletişimde özgüven eksikliğinin giderilmesi konusunda destek olunmalıdır.

80 Parmak Emme Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Okul ortamında öğretmen utanma, suçluluk, sıkılma gibi davranışlar karşısında sosyalleşmesini kolaylaştırıcı sorumluluklar vermesi ve etkinliklere aktif olarak katılmasını sağlamalıdır. Parmak emme davranışını bir arkadaşından veya yetişkinden model almasını sağlayıcı durumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğa parmak emme davranışının ne kadar zararlı olduğunu, parmağını acıttığını, ağız ve dişlerine zarar vereceğini anlatmak gerekir.

81 TIRNAK YEME

82 Uyum Ve Davranış Sorunları
TIRNAK YEME Tırnak yeme alışkanlığına 3-4 yaşlarından önce sıklıkla rastlanılmaz.Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, kıskançlık, yetersiz sevgi, gerginlik, azarlanma yada örseleyici davranışlara maruz kalma tırnak yemeye neden olan etkenler arasında sayılabilir.

83 Tırnak Yeme Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Çocuğun tırnak yeme davranışı küçük yaşlarda görmemezlikten gelinmelidir. Çocuğun kendine olan güveninin arttırılması gerekir. Bu yüzden başarabileceği küçük sorumluluklar verilmelidir. Çocuğun çevresindeki yetişkinler ve arkadaşları ile olan iletişimin etkili olması sağlanmalıdır. Baskıcı ve otoriter aile tutumlarından kaçınılmalıdır. Okul ortamında grup içinde etkili olabileceği roller verilmelidir. Çocuğu örselemeden bu davranışın onun çirkin ellere sahip olmasını sağlayacağı açıklanmalıdır. Kız çocuklarına manikür malzemesi alınarak ve tırnaklarına oje sürülerek tırnak yememeye özendirilmelidir.

84 ALTINI ISLATMA

85 Uyum Ve Davranış Sorunları
ALTINI ISLATMA Çocuklar mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar gece ve gündüz altlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5 - 4,5 yaşları arasında kazanılır. Alt ıslatma davranışı 4 yaşından sonra hala devam ediyorsa bir sorun olabileceği düşünülebilir. İki biçimde görülebilir. Bunlardan ilki sinir kas kontrolünün gelişmesindeki gecikmeden kaynaklanabilir. İkincisinde ise tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme durumu söz konusudur. İkinci durum daha çok ruhsal nedenlere bağlıdır.

86 Uyum Ve Davranış Sorunları
Çocuğun aşırı sevgi ve hoşgörü, yetersiz ilgi, kıskançlık, korku ve kaygı gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Ailesel bir yatkınlık durumu söz konusu olabilir. Bedensel hastalıklar (böbrekte veya idrar yollarında sorun) altını ıslatma davranışına neden olabilir. Anne baba tarafından kendi kendine bir şeyler öğrenerek olgunlaşmasına fırsat verilmeyen çocuklarda da çocuksu kalmak isteğiyle ilgili altını ıslatma görülebilir. Erkeklerde kızlara oranla 2 kat daha fazladır.

87 Altını Islatma Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Altını ıslatma davranışının tıbbi bir nedenden olup olmadığını belirlemek gerekir. Ailenin çocuğu ile kurduğu iletişimde tutarlı ve kararlı olması önemlidir. Ailenin tuvalet eğitimi için çocuğun idrar kontrolü konusunda belli bir olgunluğa ulaşmasını beklemesi gerekir. Anne baba tuvalet eğitimi verirken çocuğa korku ve endişe vermemeye özen göstermelidir. Anne baba hiçbir zaman çocuğunun altına yapması konusunda çocuğun yanında yada çocuğa rahatsızlığını dile getirmemelidir. Çocukta tek başına görülen yatak ıslatma dengeli, mutlu ve uyumlu çocuklarda kaygı uyandırıcı olmayabilir.

88 Altını Islatma Davranışının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Öneriler
Çocuğun uykusunun derin olması nedeniyle oluşan altını ıslatma sorununun çözümüne yönelik çocuğu sık sık tuvalete kaldırmak ve gece yatarken çok sulu besinleri vermemek uygun olur. Altını ıslatma problemi ciddi boyutlara ulaştığında bir çocuk ruh sağlığı hekimi ile görüşülmelidir.

89 KAKA KAÇIRMA 1970 ve 1980’lere kadar depresyonun çocuklukta ortaya çıkmadığına inanılıyordu, bu olasılıkla depresyon yaşayan çocukların üzgün ve sıkıntılı olmalarından çok alıngan görünmelerinden kaynaklanıyordu. Fakat araştırmalar sonucunda her yirmi beş çocuktan birinin depresyondan etkilendiği ortaya çıkmıştır .

90 Uyum Ve Davranış Sorunları
KAKA KAÇIRMA Altını ıslatmadan daha ağır bir ruhsal uyumsuzluk göstergesidir. Genellikle yetersiz ve gevşek bir eğitim nedeniyle dışkı tutma alışkanlığının kazanılmamış olmasından kaynaklanır. Dışkılama düzene girdikten bir süre sonra da bozulmuş olabilir. Altını ıslatmadaki gibi ruhsal etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Kardeş doğumu, anneden ayrılık, hastaneye yatış gibi çeşitli korku ve kaygılar çocukta gerilemeye yol açabilir. Bu davranış hem annenin ilgisini çekmek Hem de başkaldırmak amaçlı yapılabilir. Bazı çocuklar tuvalete gitmeye karşı direnç gösterir. Okulda dışkısını tutarken evde dışkı kaçırabilir. Dışkı sorunu olan çocuklar genellikle yaşlarından küçük davranan okula uyumları yetersiz, arkadaş ilişkileri bozuk, bağımlı ve inatçı çocuklardır.

91 KAKA KAÇIRMA DAVRANIŞININ ORTADAN KALDIRILMASINA YÖNELİK ÖNERİLER
Çocuğun dışkı kaçırma probleminin tıbbi bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi gerekir. Çocuğun üzerindeki gereksiz baskıların kaldırılması ve aşırı titiz tutumlardan vazgeçilmesi gerekir. Çocukla olumlu bir iletişim kurularak onun değerli olduğunu hissetmesini sağlamak yararlı olur. Çocuğun dışkısından tiksinme yerine dışkısını tuvalete yaptığı zamanlarda ödüllendirmek gerekir. Çocuk 3-4 kez belirli aralıklarla tuvalete oturtulmalıdır. Çocukla olan ilişkiler sonucunda oluşan ciddi dışkı kaçırma sorunu için çocuk ruh sağlığı hekimine danışılmalıdır.

92 HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT EKSİKLİĞİ
BİZ YARAMAZ DEĞİL FARKLIYIZ BİZİ SEVİP ANLAYIN YETER!!!!!

93 HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT EKSİKLİĞİ
Aşırı hareketlilik, Dikkat sorunları, Düşündüğünü hemen yapma (dürtüsellik) belirtileriyle kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur.

94 TEMEL BELİRTİLER Dikkat sorunları, Aşırı hareketlilik,
İstek ve dürtüleri engelleyememe Bu belirtiler: 7 yaştan önce başlamış olmalı Kalıcı ve sürekli olmalı (en az 6 aydır) Birden fazla ortamda görülmeli ( hem ev hem okul) Yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayacak düzeyde olmalı.

95 DİKKAT EKSİKLİĞİ ÖNDE OLAN TİP AŞIRI HAREKETLİLİK ÖNDE OLAN TİP
DEHB DİKKAT EKSİKLİĞİ ÖNDE OLAN TİP AŞIRI HAREKETLİLİK ÖNDE OLAN TİP ALT TİPLERİ BİRLEŞİK TİP

96 DEB (dikkat eksikliği) : . Düşük enerjili . İçe dönük
DEHB-DEB DEHB (Hiperaktif): . Aşırı hareketli . Enerjik . Çok konuşkan DEB (dikkat eksikliği) : . Düşük enerjili . İçe dönük . Sınıfta daha az konuşan . Hayal kuran

97 DİKKAT EKSİKLİĞİ Dikkatini belirli bir noktaya yeterince uzun süre odaklanmasında sorun vardır. Aynı anda tüm uyaranlara birden dikkat ederler. Her uyaran aynı şiddette ve önemdedir. Bir işle uğraşırken başka bir uyaran dikkatin dağılmasına neden olur. Bir iş yaparken o sırada içlerinden gelen başka bir şey yapma isteğine engel olamazlar.

98 DİKKAT EKSİKLİĞİ Uyarana ve çevreye ait faktörler dikkat süresini etkiler. Dikkat süresi her yaşta farklıdır. Bilgisayar başında saatlerce dikkat sürdürülebilir, ödev başında 10 dk ! Gürültü, hareket ve uyaranın fazla olduğu ortamlarda dikkat yoğunluğu azalır. İlgisini çeken bir konuda, bire bir ilişkide dikkat artar.

99 ANNE BABA VE ÖĞRETMENLERİN TANIMLAMALARI
“ Söylediklerim bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. ” “ Tüm araba markalarını biliyor ama...’’ “ Bir dakika önce söylediğim şeyi hatırlamıyor. ” “ Bilgisayar başında saatlerce oturabiliyor.’’ “ Ama ödev başında en çok 10 dk! ” “ Sınavlarda dikkatsizce hatalar yapıyor. ” “ Dersi dinleyemiyor, sürekli etrafı ile ilgili ” “ Başladığı işi bitirmiyor. ”

100 AŞIRI HAREKETLİLİK Oturduğu yerde duramaz, atlar, zıplar. Sanki motor takılmış gibidir, hiç yorulmaz .

101 AŞIRI HAREKETLİLİK Kapılara, kalorifer borularına hatta düz duvara tırmanabilirler...

102 ANNE BABA VE ÖĞRETMENLERİN TANIMLAMALARI
AŞIRI HAREKETLİLİK ANNE BABA VE ÖĞRETMENLERİN TANIMLAMALARI “ Doğum öncesinden beri hareketli. “ “ Eli dursa ayağı oynar. “ “ Sürekli hareket halinde , yürümez koşar. “ “ Ya konuşur ya sesler çıkarır. “ “ TV izlerken bile hareket eder. “ “ Sandalyede oturmanın 50 çeşidini gösterebilir. ” “ Sınıfta nereye baksam onu görüyorum. “ “ Sırada otururken bile eli ayağı hareket ediyor.”

103 DÜRTÜSELLİK Davranışları ortama ve sonuçlarına göre düzenlemek ve yönlendirmekle ilgili bir sorundur. Bir şey yapmadan önce sonucunu düşünmezler (“Bunu yaparsam ceza alırım”). Bir şey yapmadan önce o davranışın o ortam için uygun olup olmadığını düşünmezler (“Burada bu davranış yapılmaz”). Söyleyecekleri şeyin karşısındaki kişide nasıl bir etki yapacağını düşünmezler ( “Bunu söylersem bana kırılır.”)

104 DÜRTÜSELLİK Aslında ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiğini bilirler ama o bildikleri şeyi uygulayamazlar. Bir kuralı biliyorlardır, sorarsanız uygun bir biçimde açıklayabilirler ama düşünmeden hareket ettikleri için o kuralı yine bozabilirler.

105 DÜRTÜSELLİK ANİDEN KARAR VERME
Bu durum gerek anne baba gerekse öğretmeni daha çok öfkelendirir. Bu davranışlar bilerek yapılan, ya da kurallar önemsenmediği için yapılan davranışlar olarak nitelendirilirler. Bu nedenle de daha acımasız yöntemlerle ele alınırlar. ANİDEN KARAR VERME

106 ANNE BABA VE ÖĞRETMENLERİN TANIMLAMALARI
DÜRTÜSELLİK ANNE BABA VE ÖĞRETMENLERİN TANIMLAMALARI “ 10 yaşına geldi hala söz kesmemeyi öğrenemedi. ” “ Düşünmeden hareket eder. ” “ Sabırsızdır, istekleri hemen olsun ister. ” “ Asla sırasını bekleyemez. ” “ Daha soruyu tamamlamadan cevabını vermeye kalkıyor. ” “ Aklına geleni hemen yapıyor. “

107 EŞLİK EDEN BELİRTİLER Dağınıklık, düzensizlik Dalgınlık, hayal kurma
Tutarsızlık Bellek sorunları Sakarlık, koordinasyon güçlükleri Sosyal ilişkilerde sorunlar Düşük benlik saygısı

108 D AĞI NI K L IK “ Odası darmadağınık. ”
“ Sürekli bir şeylerini kaybeder. “ “ Üstü başı dağınıktır. ” “ Bir kalem çıkarır, kağıt ararken kalemi kaybeder, yeni bir kalem arar... Bir türlü başlayamaz. ” “ Defterleri çok düzensiz. ” “ Sırasının üstü karmakarışık. ”

109 DALGINLIK “ Kendisi sınıfta ama aklı nerede bilmiyorum.”
“ Derste neredeyse uyuyacakmış gibi oluyor. ” “ Atari oynadığı zamanlar dışında sanki yarı uykuda gibi. ” “ Bazen saatlerce ödev başında hiç bir şey yapmadan duruyor. ”

110 UNUTKANLIK “Belleği iyi mi kötü mü ummadığınız şeyleri hatırlıyor, bir dakika önce söyleneni hatırlamıyor.” “Eşyalarını nereye koyduğunu hatırlamıyor.” “Bir şey yapmasını söylüyorum, başka bir şey yapıyor.” “Okula getirmesini istediğim şeyleri unutuyor. ” “Dinliyor, öğreniyor ama hatırlamıyor. ”

111 “ Çok sakar ” “ Yürürken kapılara eşyalara çarpar. ”
KOORDİNASYON SORUNLARI “ Çok sakar ” “ Yürürken kapılara eşyalara çarpar. ” “ O kadar çok düşer ve yaralanır ki üzerinde yara izi olmayan yer kalmadı. ”

112 TUTARSIZLIK “ Bir anı bir anına uymuyor. ”
“ Çok keyifli iken birden öfkeleniyor. ” “ Başarısı çok değişken , aynı dersin sınavlarında bile bir iyi bir kötü not alıyor. ” “ Bir gün ödevlerini tam getirir bir gün hiç birini yapmadan gelebilir. ” “ Ondan ne bekleyeceğimi bilemiyorum. ”

113 SOSYAL İLİŞKİ SORUNLARI
DEHB olanların çoğunda sosyal beceri sorunları vardır. “Aklına geleni hemen söyleme ya da yapma eğilimi” “Kolay öfkelenme, alınma, duyarlılık” “Toplum içinde dikkati dağıtacak şeyler yapma” “Ne zaman ne tepki vereceği ne yapacağı belli olmayan biri” “Hem çok eğlenceli hem de zor bir insan”

114 SOSYAL İLİŞKİ SORUNLARI
“ Hiç arkadaşı olmadığını söylüyor ” “ Arkadaş partilerine çağırılmıyor “ “ Grup etkinliklerine katılmak istemiyor ” “ Sınıfta kimse onun yanında oturmak istemiyor ” “ Kurallı oyunlarda sorun çıkartıyor ” “ Yaşına uygun davranışlar göstermiyor

115 DÜŞÜK BENLİK SAYGISI “Kötü çocuk olduğunu söylüyor “
“ Kendine değer vermiyor” “ Kimsenin onunla arkadaş olmak istemediğini düşünüyor “ “ Başarısız olduğunda hemen vazgeçiyor, uğraşmıyor “ “ Onu sevmediğimizi düşünüyor”

116 OLUMLU ÖZELLİKLER Enerjik olma Yaratıcılık
Sıcak kanlı ve cana yakın olma Kolay ilişki kurabilme Esneklik Hoşgörülü olma İyi bir espri yeteneğine sahip olma Risk alabilme (bazen gerekenden fazla oranda) İnsanlara kolaylıkla güvenebilme ( bazen gerekenden fazla oranda)

117 DEHB konusunda bilinmesi gerekenler
Anne babanın doğru, yeterli disiplin vermemesiyle ilgisi yoktur. Çocuğun davranışları şımarıklık, saygısızlıktan kaynaklanmaz. Akademik başarısızlığın nedeni tembellik, ilgisizlik değildir. DEHB’nun zeka ile ilgisi yoktur. Çocuğun fazla ya da az zeki olması bu soruna neden olmaz.

118 DEHB İLE BAŞA ÇIKMAK !!!

119 DEHB İLE SINIFTA BAŞ ETME YOLLARI
DEHB’in ne olduğunu bilin. Bu çocukların özel ilgiye ihtiyacı olduğunu unutmayın. Uğraştığınız durum DEHB mi? Sınırlarınızı bilin. Destek almaktan çekinmeyin. Çocuğa karşı kendi duygu ve düşüncelerinizin farkında olun. Çocuğun nasıl daha iyi öğrendiğine birlikte karar verin.

120 EĞİTİMLERİNDE DİKKAT EDİLECEK KURALLAR:
Verilecek talimatların anlamlarının, anlatımlarının kısa ve basit olması gerekir. Faaliyetler düzenlenirken sakin bir ses tonu ve davranış gerekir. Her zaman alternatif bir faaliyet bulunması gerekir .Örneğin ödevin, çalışmanın bir kısmını yaptıktan sonra hareketli bir oyun ile devam edilmelidir. Konu üzerinde dikkatlerini uzun süre yoğunlaştıramadıkları için anlatımlar kısa olmalıdır. Sınıf içinde ve dışında da hareketli görevler verilmelidir.(tahtayı silmek ,öğretmenler odasından bir şey getirmek v.s ) Çalışmaların parçalara bölünmesi ve her parçadan sonra hareketli bir mola verilmesi gerekir. Yönergeleri, konuları basit somut ve bir seferde vermek gerekir. Aralarda gelen bilgileri alamayacaktır. Yapılan çalışmanın, faaliyetin biteceği önceden (örn:5 dakika) haber vermek gerekir.

121 EĞİTİMLERİNDE DİKKAT EDİLECEK KURALLAR:
Ön sırada ve uygun öğrenci modeli ile oturması sağlanmalıdır. Okuma çalışmalarında nokta, virgül gibi işaretleri renklendirmek dikkatini artıracaktır.(nokta kırmızı , virgül sarı ) Her çalışma, ödev sonunda geri bildirim önemlidir. Sınıf içerisinde çalışma odasında detayların uyaranların azaltılması gerekmektedir. (pencere önüne oturmamaları daha yararlı olacaktır).

122

123 DEHB’Lİ ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE MESAJLARI:
Dikkat eksikliğim gerçekten var. Bu benim sığındığım mazeret değil. Başarılı olmak için yardımınıza ihtiyacım var. Ama bunu istemek benim için kolay değil, beni desteklerseniz bunu daha kolay yapabilirim. Bana güvendiğinizi bilmek benim için önemlidir. Bazı şeyleri gerçekten unutabilirim. Kasıt ya da ihmal yok.

124 DEHB’Lİ ÖĞRENCİLERİN ÖĞRETMENLERİNE MESAJLARI:
Bana karşı sabırlı ve destekleyici olursanız daha kolay soru sorabilirim. Bazı şeyleri tekrar tekrar soruyorsam ilgi çekmek için değil, tam ve doğru anlamak içindir. Dikkatim ya da davranışlarımla ilgili uyarıları yalnızken yapın, arkadaşlarımın önünde değil. Bana bazı özel uygulamaların olması benim de hoşuma gitmiyor. Bunlar gerekiyorsa da aramızda kalmasını tercih ederim. Lütfen bana çok farklıymışım gibi davranmayın.

125

126 ÖĞRETMENLERE PRATİK BİLGİLER
Çocuğun rahatsız edici davranışlarını kişisel olarak algılamayın. Ders içinde yönergeleri ve planı mümkün olduğunca basitleştirin. Derse başlamadan önce bir önceki dersin özetini yapın ve o ders ne işleyeceğinizi özetleyin. Tutarlı olmaya çalışın. Teşvik edici yaklaşımlardan ve sözel ödüllendirmelerden yarar görecektir.

127 ÖĞRETMENLERE PRATİK BİLGİLER
Sınıf içinde bazı sorumluluklar vererek akademik öz güveninin artmasına yardımcı olabilirsiniz. Aktivite ve düzen değişikliklerine dikkat edin. Kendilerine güvenlerini arttırın. Zorba çocuklarla mücadele de yardımcı olun. Sorumluluklar konusunda aileyle iş birliği içersinde olun.

128 ÖĞRETMENLERE PRATİK BİLGİLER
Eve götürmesi gereken araç gereç ve kitapları yanına alıp almadığını kontrol edin. Kurallar koyunuz (az,belirgin) Zaman baskısı ve rekabet ortamından uzak tutun. Ajanda ve takvim kullanma alışkanlığı kazandırın.

129 ÖĞRETMENLERE PRATİK BİLGİLER
Uzun süreli hedefler değil, kısa süreli hedefler koyun. Bir anda çok fazla hedef vermeyin. Öğrenciniz ders içersinde sürekli sizden destek isteyebilir. Bunun için öğrencinize kartlar hazırlayın. Okulun rehberlik servisi, çocuğun ailesi, doktoru/danışmanı ile mutlaka iletişim halinde olun.

130

131 ÇOCUKLARIN OKULDAKİ İSTENMEYEN DAVRANIŞLARININ EN SIK NEDENLERİ:
Öğretmenle öğrenci arasında sıcak ve birebir ilişkinin olmaması Sınıf kurallarının yeterince açık olmaması Sınıfta düzen ve yapılandırmanın olmaması Teneffüsler ve diğer boş zamanlar için gerekli önlemlerin alınmamış olması Beklentilerin belirsiz ve anlaşılmaz olması

132 ÇOCUKLARIN OKULDAKİ İSTENMEYEN DAVRANIŞLARININ EN SIK NEDENLERİ:
Derslerin pasif, monoton, tekrarlayıcı yöntemlerle işleniyor olması. Beklentilerinin fazla olması. Öğrencinin akademik açıdan zorlanıyor olması. Öğrencinin ilgi süresini aşan bazı görevler verilmesi Öğrencinin dikkatinin kolay dağılacağı bir yerde oturuyor olması (pencere yanı, kapı önü, diğer bir dikkat ya da hareketlilik sorunu olan çocuğun yanı). Aşırı kalabalık sınıf mevcudu.

133

134 DAVRANIŞ PROBLEMLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN:
Hareket edebilmesi için fırsatlar yaratın. Sınıf dışından bir şeyler almaya göndererek, tahtayı ona sildirerek. Sizi ve diğer öğrencileri rahatsız etmeden kımıldayabilmeleri için fırsat tanımaya çalışın. (ufak yumuşak topları sıkmak en sessiz kımıldama yöntemidir.) Arkadaşlarıyla problem yaşadığında mola sistemi uygulayın.

135 DAVRANIŞ PROBLEMLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN:
Çocuğun ihtiyacına göre davranış tabloları hazırlayın. “Dur, düşün,yap” stratejisini öğretin. Öğrencinizle aranızda gizli bir işaret geliştirin. Olumlu ya da olumsuz davranışına anında ve uygun bir geri bildirim daha etkili bir disiplin yöntemi olacaktır. Eğer sınıfın düzenine ve arkadaşlarına zarar vermiyorsa ve kasıtlı yapmıyorsa istenmeyen davranışı görmezden gelebilirsiniz.

136 ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZDİR.
HEP BERABER GELECEĞMİZE SAHİP ÇIKALIM

137 TEŞEKKÜRLER


"ÇOCUK RUH SAĞLIĞI Çocuklarda Uyum Ve Davranış Sorunları" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları