Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Bakara Sûresi: 170-173 Kur’ân Buluşmaları: 70 ÜMİT ŞİMŞEK.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Bakara Sûresi: 170-173 Kur’ân Buluşmaları: 70 ÜMİT ŞİMŞEK."— Sunum transkripti:

1 Bakara Sûresi: Kur’ân Buluşmaları: 70 ÜMİT ŞİMŞEK

2 Bakara: 170 وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونَ Onlara “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiğinde, onlar “Hayır, biz atalarımızdan ne gördüysek ona uyarız” dediler. Peki, ya onların ataları akıllarını kullanamamış veya doğru yolu bulamamışlarsa?

3 Bakara: 170 | taklit Taklit
delil aramaksızın başkasının görüşünü benimsemek, izinden gitmek kâfirlerin / müşriklerin ortak özelliği bir gelenek halinde sürüp giden bâtıl inançlara bağlılığın tamamı reddediliyor hidayet, kişinin aklını kullanmasından sonra ihsan edilir Kur’an, kendi dâvâsını da tahkike çağırır

4 Bakara: 170 | taklit İnançta taklit caiz değil
Allah’ın varlığı, birliği, Peygamberin doğruluğu, Kur’ân’ın hak kitap oluşu, âhiretin varlığı gibi konular: Kur’ân’ın insanları tahkike çağırdığı temel iman meseleleri Taklidî iman sahih ise de tahkikin terki sebebiyle kişi günahkâr olur 164. âyet: ... aklını kullanan bir topluluk için deliller vardır. 170. âyet: ... ya onların ataları akıllarını kullanamamış veya doğru yolu bulamamışlarsa?

5 Bakara: 170 | taklit Onlara İbrahim’in haberini de oku.
Hani babası ile kavmine sormuştu, “Siz neye tapıyorsunuz?” diye. “Biz putlara taparız,” dediler. “Ve onlara tapmaya devam edeceğiz.” İbrahim sordu: “Dua ettiğinizde sizi işitirler mi? “Yahut size faydaları olur mu? Veya zararları dokunur mu?” Onlar “Biz atalarımızı böyle yapar halde bulduk” dediler. İbrahim dedi ki: Gördünüz mü taptıklarınızı? Sizin de, geçmiş atalarınızın da taptığınız şeyleri? ./..

6 Bakara: 170 | taklit ./.. Onların hepsi benim düşmanımdır. Ancak Âlemlerin Rabbi müstesna. Beni yaratan ve bana yol gösteren Odur. Beni yediren ve içiren Odur. Hastalandığımda bana şifa veren Odur. Beni öldüren ve sonra dirilten Odur. Hesap gününde hatâlarımı bağışlayacağını umduğum da Odur. Şuarâ, 26:69-82

7 Bakara: 170 | taklit Onlara “Allah’ın indirdiğine ve Peygambere gelin” dendiğinde, “Atalarımızdan gördüğümüz şey bize yeter” derler. Ya onların ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler ise? Mâide, 5:104 Onlara “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiğinde, onlar “Biz, atalarımızdan ne gördüysek ona uyarız” dediler. Peki, ya Şeytan onları alevli ateş azabına çağırıyorsa? Lokman, 31:2

8 Bakara: 170 | taklit Yoksa bu Kur’ân’dan önce onlara Biz bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar? Hayır. Sadece diyorlar ki: “Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk; onların izinden gidiyoruz.” Bunun gibi, senden önce hangi beldeye Biz bir peygamber gönderdiysek, oranın refah içindeki ileri gelenleri de “Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk; onların izine uymuş gidiyoruz” dediler. Peygamberleri, “Ya ben size atalarınızdan gördüğünüz şeyden daha doğrusunu getirmişsem?” dedi. Onlar ise “Biz sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” dediler. Zuhruf, 43:21-24

9 Bakara: 170 | taklit Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğunda, “Bu adam, atalarınızın taptıklarından sizi çevirmeye çalışıyor” demişlerdi. Yine demişlerdi ki, “Bu uydurulmuş bir yalandan başka birşey değil.” Kendilerine hak geldiği zaman, o kâfirler, “Bu düpedüz büyü!” dediler. ... De ki: Size tek bir öğüt veriyorum. Birer ikişer gelin, sonra düşünün. Arkadaşınızda delilikten eser yoktur. O ancak size şiddetli bir azaptan önce gelmiş bir uyarıcıdır. De ki: Sizden istediğim bir ücret varsa o sizin olsun. Benim ücretim Allah’a aittir. O ise herşeye şahittir. Sebe’, 34:43, 46-47

10 Bakara: 170 | taklit Onlar çirkin bir iş yaptıklarında, “Atalarımızdan gördük; bunu bize Allah emretti” derler. De ki: Allah hiçbir zaman çirkin şeyler emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? A’râf, 7:28 Onlar, arkadaşlarında hiçbir cinnet eseri bulunmadığını düşünmezler mi? Oysa o apaçık bir uyarıcıdır. Onlar göklerin ve yerin saltanatına, yahut Allah’ın yarattığı herhangi birşeye olsun bakmazlar mı? Yoksa ecellerinin yaklaşmış olabileceğine de mi bakmazlar? Bu Kur’ân’dan sonra daha hangi söze inanacaklar? A’râf,

11 Bakara: 170 | taklit Her zamanın hakim anlayışı, modaları, hurafeleri var Bugünün en yaygın hurafesi: Bilim ne diyorsa odur Bilim adamları = bilim Çok sayıda bilim adamı birşeyi söylediği, yahut literatürde birşey çok tekrarlandığı zaman bunu gerçek zannetmek Bu anlayıştan bilim de çok çekmiştir Örnek: DNA molekülünün protein olmadığına inanmamakta direnen, kıt’aların kayma teorisi: yeryüzü kabuğunun yatay hareketine inanmayan bilim dünyası

12 Bakara: 170 | taklit Varlıkların failsizliği ve amaçsızlığı yönündeki bir “inanç”, bilim kılığı altında, birbirini taklit eden insanlar tarafından, her türlü delile karşı taassupla savunuluyor Allah yarattı = inanç ifadesi Oluştu = inanç ifadesi ön kabul: failsizlik / yahut eşyanın kendisi fail Allah görmek için gözü verdi = inanç ifadesi Göz gelişti, görmeye başladı = inanç ifadesi fail: göz / canlı / doğa … / hikmet: yok / yahut gözün / canlının / doğanın … özelliği Biz göğü, yeri ve arasındakileri boşuna yaratmadık. Bu kâfirlerin zannıdır. Cehennem ateşinden, o kâfirlerin başlarına gelecek var! Sâd, 38:27

13 Bakara: 171 وَمَثَلُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذ۪ي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَٓاءًۜ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ İnkâr edenlerin hali, çobanın seslenişini bağırıp çağırmadan ibaret bir ses olarak işiten sürünün hali gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; akıllarını da kullanmazlar.

14 Bakara: 171 | taklit Resulullah = çoban / kâfirler = sürü
Müşrikler = seslenenler / anlamayanlar = ilâhları Çobanın seslenişini ancak bir bağırıp çağırma olarak algılayan hayvan sürüsü gibi, kâfirler de, Resulullah’ın (s.a.v.) davetini ancak bir ses olarak algılıyorlar, onun sözlerinin mânâsını çözemiyorlar. Müşriklerin taptıkları şeylere dua etmeleri, hiçbir sözü anlamayan hayvan sürüsüne seslenmek gibidir.

15 Bakara: 171 | taklit evrene dua / doğaya teşekkür... duâ ve nidâ
duâ: yakındaki için nidâ: uzaktaki için (ezan hakkında da nidâ kullanılır) Cinlerden de, insanlardan da Biz pek çok Cehennemlikler yarattık. Onların kalpleri vardır, anlamazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler. Onlar hayvan gibi, hattâ daha da şaşkındırlar. Onlar gafillerin tâ kendileridir. A’râf, 7:179

16 Bakara: 171 | taklit Sen ölülere söz dinletemezsin; arkasını dönüp giden sağırlara çağrını duyuramazsın. Körleri de şaşkınlıklarından kurtarıp yola getiremezsin. Sen ancak iman edip hakka tüeslim olmuş kimselere söz dinletebilirsin. Neml, 27:80-81; Rum, 30:52-53 Onlar yeryüzünde gezmezler mi ki akıl edecek kalpleri yahut işitecek kulakları olsun? Fakat kör olan gözler değil, sinelerdeki kalplerdir. Hac, 22:46

17 Bakara: 171 | taklit Kur’ân hidayet kitabı olduğu halde niçin onları doğru yola ulaştırmıyor? Peygamberin tebliği niçin sonuçsuz kalıyor? Cevap: Onların körlüğü, sağırlığı, dilsizliği ve akıllarını kullanmamaları yüzünden. Onlara yapılan tebliğin netice vermemesinden Peygamber sorumlu değil

18 Bakara: 172 يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin — eğer gerçekten Ona kulluk edecekseniz.

19 Bakara: 172 | helâl rızık 168 insanlara hitap ediyordu
172 mü’minlere hitap ediyor Sadece Allah’a kulluk etmenin ölçüsü, Onun çizdiği helâl-haram sınırını tanımak,sadece Onun ibaha ettiği rızıklardan yiyip içmek ve Onun helâl kıldığı rızıkları haram saymamaktır. Allah’ın size verdiği helâl ve temiz yiyeceklerden yiyin ve Allah’ın nimetlerine şükredin — eğer sadece Ona kulluk edecekseniz. Nahl, 16:114

20 Bakara: 173 اِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ بِه۪ لِغَيْرِ اللّٰهِۚ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ O, size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olan şeyi haram kıldı. Kim bunlardan yemek zorunda kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmeden ve haddi aşmadan yemesinden dolayı ona bir günah olmaz. Allah Gafûrdur, Rahîmdir.

21 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
Haram kılınanlar leş kan domuz eti Allah’tan başkasının adına kesilen hayvanlar أهلّ kesimi sırasında Allah’tan başkasının yüksek sesle anılması

22 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
Ulemanın kavli: Hayvanı Müslüman da kesse, eğer keserken Allah’tan başkasına yaklaşmayı kast etmişse mürted olur ve kestiği leş hükmüne geçer İsmail Hakkı Kıssadan hisse: Doğa’yı nimet verici olarak gösteren ifadelerle alınıp satılan mallar hususunda dikkat! “Filân türbede Allah için kurban kesmek caiz ve ekli helâl olur ise de, filân türbe için ve onun namına kesilen kurbanın eti yenmez, bunlar haramdırlar.” Elmalılı

23 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
muztar kalanlar غير باغ kendisi gibi muztar kalan başkasının hakkına tecavüz etmeden ولا عاد “ölmeyecek kadar” sınırını aşmadan “Zaruretler haramları mübah kılar” ve “Zaruretler kendi miktarınca takdir olunur” hükmü bu gibi âyetlerden çıkarılmıştır

24 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
Bir görüşe göre: Muztar kaldığı halde yiyip içmeyen ve bu sebeple ölen kişi intihar etmiş olur ve cezaya hak kazanır. Mecburiyet halinde ölmeyecek kadar yemek ruhsat değil, azimettir. Yemek zorunda kalan: bir yoruma göre de yemeye zorlanan Gafûr: yediği haramı affetmiştir Rahîm: mecbur kalana haramı helâl kılmıştır

25 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
Size şunlar haram kılındı: leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adına kesilen hayvanlar; ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere boğulmuş, bir darbe ile öldürülmüş, bir yerden düşüp ölmüş, başka bir hayvanla boğuşarak ölmüş yahut bir canavar tarafından parçalanmış hayvanlar; müşriklerin sunaklarında kesilen etler; bir de zarlarla kısmet aramak. Bütün bunlar Allah’a itaatten çıkmak demektir. İnkâr edenler, bugün sizin dininizden ümitlerini kesmiş durumdadır; siz onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmı seçtim. Günaha meyletmeden, sırf çaresiz kaldığı için bu etlerden yiyen kimseye gelince, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. ./..

26 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
./.. Senden, kendilerine neyin helâl edildiğini soruyorlar. De ki: İyi ve temiz olan şeyler size helâldir. Allah’ın size nasip ettiği bilgi ile eğittiğiniz av hayvanlarının size tutup getirdiklerini de, üzerlerine Allah’ın adını anarak yiyin. Allah’tan sakının; çünkü Allah pek çabuk hesap görücüdür. Bugün, temiz ve iyi şeyler size helâl kılınmıştır. Kitap Ehlinin yiyecekleri size helâldir; sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü’minlerden hür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan hür ve iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz, iffetlerinizi korumak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak şartıyla, size helâl kılındı. İmanı reddeden kimsenin ise bütün yaptıkları boşa çıkmıştır; âhirette o hüsrana düşenlerdendir. Mâide, 5:3-5

27 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
De ki: Bana vahyedilenler arasında, yiyecek olan kimse için haram edilmiş birşey görmüyorum — ancak leş, akıtılmış kan, domuz eti — ki o pisliktir — bir de Allah’a itaatten çıkarak Allah’tan başkasının adına kesilmiş hayvan müstesna. Kim başkasının hakkına tecavüz etmeden ve haddi aşmadan bunlardan yemek zorunda kalırsa, şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. En’âm, 6:145

28 Bakara: 173 | helâller ve haramlar
Şöyle denilmiş: Ölmeyecek kadar yemek farz, tâate kuvvet kazanmak için yemek mendup, tam doyacak kadar yemek mübah, ondan fazlası haram

29 İnternet adresleri utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek


"Bakara Sûresi: 170-173 Kur’ân Buluşmaları: 70 ÜMİT ŞİMŞEK." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları