Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KÜLTÜREL MİRAS NEDİR?.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KÜLTÜREL MİRAS NEDİR?."— Sunum transkripti:

1 KÜLTÜREL MİRAS NEDİR?

2 Kültürel miras; geçmişten miras alınan ve değişik gerekçelerle geleceğe miras bırakılmak istenen, fiziksel olarak varlığı olan ve insanlar tarafından yapılmış her türlü eserler ile bir topluma ait değerler bütünüdür. Somut Kültürel Miras, binaları, tarihi yerleri, anıtları ve insan eliyle yapılmış her türlü şeyi kapsar ve gelecek nesiller için korunması, saklanması önemli görülen eserlerdir. Bunlar genellikle arkeoloji, mimari, teknolojik ve bilimsel eserlerdir.

3 Bu eserler geçmişten günümüze varlıklarını koruyabilmiş olup, tek ve özel olarak varlıklarını sürdürürler. Küçük nesneler müzelerde rahatlıkla korunur ve bakımları yapılabilirken, taşınamaz durumda olanların yerlerinde korunmaları esas olarak görülmüştür. Ancak güzel doğa dokularıyla bir arada bulunan taşınmaz kültürel miras eselerinin yerinde korunması sırasında hem insan hem de doğa faktörüne karşı bu eserlerin sağlıklı olarak korunması ve bakımlarıyla ilgili sıkıntılar yaşanmış, ancak zamanla bu problemler büyük ölçüde giderilmiştir. Elbette ki bu anlamdaki faaliyetler/çalışmalar ülkenin kültürel miras eserlerine ne kadar sahip çıkmak istediği, bu konuya ne kadar önem verdiği ile ilgili olarak ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir.

4 KÜLTÜREL MİRASIN ÖNEMİ
Ülkeden ülkeye değişen, o ülkeye ait özellikleri yansıtan sanat, halk dansları, edebiyat, mimari, heykeltıraşlık, dil, gelenekler, inanışlar, giyim tarzı gibi unsurlar bir ülkenin değerlerini oluşturmaktadır ki bu bütüne "kültür" denilmektedir. Dünya üzerinde varlık gösteren bütün ülkeler kendilerine ait kültüre sahiptir ki bu kültür bir ülkeyi diğer ülkelerden ayırır, O'nu tek ve özel kılar.

5 Çinlilerin yemek yerken çatal kaşık yerine çubuk kullanmaları, Japonların tanışma ve vedalaşma sırasında öne doğru eğilmeleri gibi alışkanlıklar da hep kültür ile açıklanabilmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen her türlü eserler ile değerler bir ülkenin zenginliği olarak görüldüğünden ve gelecek kuşaklar için sahip çıkılması gerektiğine inanıldığından tüm bu değerler bütününe "Kültürel Miras" denilmiştir. Kültürel mirasın kapsamı geniştir ve somut kültürel miras ve somut olmayan kültürel miras olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır. Somut kültürel miras; yapıları, tarihi mekanları ve anıtları içine alan ve gelecek nesle aktarılmak üzere korunması gereken eserlerdir.

6 Arkeolojik, mimari, bilimsel-teknolojik eserler somut kültürel miras olarak düşünülmüşlerdir. Bunların müzelerde ya da kilise gibi yapılarda sergilenmeye başlamasıyla koruma süreci de gündeme gelmiş, bu eserleri koruma amacıyla uzun yıllar öncesinde çalışmalar başlamıştır. Doğal kültürel miras da somut kültürel mirasın bir parçasıdır, bunlar genellikle turizm sektörü için cazibe merkezi olarak görülüp değerlendirilen alanlardır. Uzun yıllar öncesinden var olan ve tabii güzelliği ile insanlar için cazibe merkezi olan bu alanlar insanların doğayla baş başa kalmalarını ve eğlenmelerini, iyi vakit geçirmelerini temin eden mekanlardır.

7 Kültürel niteliği olan doğa manzaraları, doğa ve insan emeğinin ortak çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunlar toplumların gelişimini ve yerleşim yerlerini zamanlar ötesine taşıyarak o toplumun fiziksel olarak ayakta kalmış ve doğal çevresini, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerini resimleyen, günümüze o toplum hakkında bilgi veren alanlar olmuşlardır. Somut olmayan kültürel miras ise elle tutulamayan, gözle görülemeyen ancak bir toplumu var eden değerlerdir, bunlar; gelenekler, dil, inanışlar, müzik, şarkılar, danslar, gösteriler, tekerlemeler, hikayeler ve şiirler gibi unsurlardır. Somut olmayan kültürel mirasın korunması da toplumlar için önemli olmakla birlikte, bunların korunması somut kültürel miras eserlerine göre daha zordur.

8 Kayıt altına alınmayan somut olmayan kültürel miras eserleri onları bilen kişilerin ölümüyle unutulmaya yüz tutmuştur. Bu çerçevede somut kültürel miras eserlerinin müze ve galerilerde korunması sağlanırken, somut olmayan kültürel mirasın korunması amacıyla kayıt altına alınmaları daha sonraları gerçekleşmiştir. Dünyadaki iletişim araçlarının artması ve refah seviyesinin yükselmesiyle beraber toplumlar birbirleriyle daha kolay iletişim kurmaya başlamışlar, böylelikle de toplumların dili, gelenekleri, inanışları diğer toplumlardan daha kolay etkilenir olmuştur.

9 Özellikle gençlerin somut olmayan kültürel mirası koruma konusunda hassas olmadıkları ve diğer toplumlardan da en çok etkilenenin bu grup olduğu görülmüştür. Somut olmayan kültürel mirasın korunması ancak yerel halkın yaşam ve yaşam koşullarına saygı ile mümkün olabilmektedir. Somut kültürel mirasın korunması, bakımı ve teşhiri amacıyla kurulan müzelerin modern anlamda ilk açılan ülkesi olma özelliği taşıyan İngiltere'de somut ve somut olmayan kültürel mirasın korunması adına çalışmalar devam etmektedir. İngiltere dünyanın değişik alanlarından elde ettiği somut kültürel mirası önemli ve dünyaca tanınmış müzelerinde korumakta ve sergilemekte, önemli bir turizm potansiyeli olarak da bu eserleri insanların beğenisine sunmaktadır. Bu çerçevede eserlerin korunarak gelecek nesillere aktarılması, toplumların kendi geçmişlerini, bugünlerini ve geleceklerini anlama ve diğer toplumların değerlerini ele alma adına oldukça önemlidir.

10 İngiltere'de somut ve somut olmayan kültürel mirası tanıtım adına önemli sorumluluğu olan müzeler çalışmalarıyla ve sayılarıyla ülkemizde örnek alınabilecek standartlara sahiptirler. Somut olmayan kültürel mirasın korunması adına da düzenlen çeşitli festivaller hem etnoğrafik nitelikteki eşyaların insanların beğenisine sunulması hem de müzik-dansların meraklılarına gösteri amaçlı sunulması, hem bunların unutulmamasını hem de geçmişte yaşayan insanları değerlendirilmesi adına önemli etkinliklerdir

11 KÜLTÜREL MİRAS NEDEN KORUNUR
Nesneler insanlar için her zaman önemli olmuştur, çünkü nesneler insanoğlunun çalışmalarına yön vererek fikirlerini somutlaştırır ve somutlaşan fikirlerle insanlar kalıcı eserler meydana getirebilir, bir yerde nesnelere hayat veren insanoğlu kendi devamlılığını sağlar. Biliyoruz ki sadece eserler değil, o eserleri yapan ustalar da büyük önem kazanmış ve ilgi görmüşlerdir. Nesneleri uzun dönem varlık gösterebilmeleri nedeniyle yapıldıkları döneme ait bilgi ve fikir vererek toplumların geçmiş yaşamlara ait değerlendirme yapabilmelerini sağlamışlar, böylelikle kendi varlıklarının koruması adına önemli kararlar alınmasına neden olmuşlardır. Geçmişten gelen bu nesnelerin ışığı altında insanların geleceğe yön verecek çalışmaların gerçekleştirilmesi mümkün olmuştur. Ancak bu nesneler, insanoğlunun bilerek ya da bilmeden yaptığı uygulamalar ve ışık, yağmur, kar gibi doğal etkenlerle zarar görebilmektedirler.

12 Bu nedenlerle özellikle günümüzde kültürel miras eserlerinin önemli birer turizm potansiyeli olarak ülkelere gelir sağladığı da dikkate alındığında bu eserlerin korunması büyük ölçüde önem arz etmektedir. Koruması sağlanan eserlerin gelecek nesillere aktarılması ile dünyada gittikçe önem kazanan toplumların kendi değerlerinin dolayısıyla kendi kimliklerinin yaşatılması da sağlanmış olmaktadır. Eserlerin korunması özel çalışma, standart ve anlayış gerektirmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi de "kültürel miras yönetimi" ile mümkün kılınmaktadır.

13 KÜLTÜREL MİRAS VE RESTORASYON SORUNLARI
Tüm dünyada kültür varlıklarının değerlerinin daha iyi anlaşılmaya başlaması ile birlikte restorasyon da önemi artmaya başlayan bir bilim dalıdır. Özellikle toprak altından çıkartılan eserlerin yüzyıllarca uyum sağladıkları ortamdan farklı bir ortama çıkartılması eserlerin bozulmaya başlamasına önlem alınmadığında da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması bu alanda çok hızlı bir gelişme sürecini başlatmıştır . 

14 Günümüzde ise restorasyon teknolojik gelişmeleri yakından izleyen ve geleneksel yöntemlerle teknolojiyi birlikte kullanan ilginç bir bilim dalı haline gelmiştir. Yukarıda sözü ettiğimiz gelişmeler neticesinde gerek restorasyonun çok gelişmesi gerekse bu alanda çalışan insan sayısının artmasıyla birlikte dünya ülkeleri arasında rekabet başlamıştır. Çünkü restorasyonun çalışma alanını kültürel değerler ne nadide sanat eserleri oluşturmaktadır. Söz konusu alan bu kadar önemli olunca her ülke restorasyon konusunda ön planda olmak istemektedir. Bu nedenle de ciddi programlar uygulanmaya başlanmıştır. Ancak her ülkenin içine bulunduğu coğrafya, iklim ve sanat eserlerinin farklılıkları neticesinde geliştirdikleri yöntemler de birbirinden farklılıklar arz eder. Kabul etmek gerekir global olarak hangi kültüre ait olursa olsun sanat eserlerinin dünya mirası olmasının yanı sıra restorasyon bir sektör haline gelmiş ve hem ekonomik hem de bazı durumlarda siyasi bir boyut kazanmıştır. 

15 Yukarıda çok sayıda insanın bu alanda çalıştığından bahsetmiştik
Yukarıda çok sayıda insanın bu alanda çalıştığından bahsetmiştik. Bu durumun iki boyutu vardır. Birincisi dünyada ülke farkı gözetmeksizin kültürel değerlere daha fazla değer verilmesi ve bunların kurtarılabilmesi için kaynak yaratılması, İkincisi ise böyle bir sektörde ihtiyaç duyulan uzman restoratör, konservatör, teknik personel vb. yetişmiş elemanın bu alanda ş bulması ve hayatını kazanmasıdır. Konuşmamızın başında sözünü ettiğimiz ülkeler arasındaki rekabet bu nedenle ortaya çıkmıştır. Yan sektörleri ile birlikte binlerce dolarlık bir uygulama alanı haline gelmiş ve her gün biraz daha büyümektedir. 

16 Ülkemizde söz konusu ettiğimiz iki faktörün varlığından bahsedilmesi mümkün değildir. Bizde restorasyon nasıl yapılmalı, kriterleri ne olmalı, restorasyon nedir tartışmaları uzun yıllar öncesine dayandığı halde kat edilen yol hala başladığı noktadadır. Yıllar önce çeşitli laboratuarların kurulmuş olmasına, bir büyük kazının yüzüncü yılını tamamlamış olmasına rağmen bu alanda çalışan insan sayısı iki elin parmakları kadardır yılında İtalya'da bu alanda çalışan insan sayısı on binlerle ifade edilirken, bizde beş ya da on kişiden söz etmek bu alanda aldığımız yolun göstergesidir. Bunun nedeni ise idarecilerin bilinçli ve programlı insan yetiştirmeye yönelik tavırlarının olmamasıdır. Her zaman söylenen ve kabul gören mantık, bu işi en iyi yabancılar yapabilir şeklindedir. Bu nedenle de yıllardan beri yalnızca yabancıların çalışma alanı olmuştur. 2000'e sayılı günlerin kaldığı günümüzde Kültür bakanlığı gibi restorasyon yaptıran kurumların bir kültür politikasından söz etmek mümkün değildir. Bu alanda uygulama yaptıran kurumlar birbirlerinden tamamen farklı görüşlere sahip oldukları için yapılan uygulama örnekleri de bu görüşlerin doğrultusunda farklılıklar arz emektedir. 

17 Burada asıl vurgulanması gereken, çok zengin bir kültür mirasına sahip ülkemizde restorasyon konusunda tartışmaların bir kenara bırakılıp bu alanın gelişmesinin sağlanması, kültürel alt yapıya sahip olan bizlerin restorasyon konusunda başı çeken ülkeler arasındaki yerini alabilmesi için profesyonel düşüncenin okullardan başlayarak uygulama yaptıran kurumlara kadar bir zincir halinde gelişip yerleşmesi gereklidir. Bu profesyonel düşüncenin tüm kurumlarca kabullenilmesi restorasyonu tabu olmaktan çıkartılıp yaygınlaştırılarak her eserin yararlanabileceği duruma getirecektir

18 Restorasyon alanında profesyonel olarak çalışacak grupların desteklenmesi gerekmektedir. Bu destek maddi destek şeklinde algılanmamalıdır. Bu konuda yapılacak çalışmalara engel oluşturan ve yeterli elemanı olmadığı halde bunun tek elden yürütülmesi gerektiğini savunan düşüncenin terk edilip, dünya ülkelerinde olduğu gibi konuya daha geniş bir perspektifle bakılması gereklidir. Bizim ülkemizde de dışarıda olduğu gibi bu alanda profesyonelce çalışan restoratörler, konservatörler, analiz laboratuvarları, konservasyon teknolojisi üreten laboratuvarların kurulmasına katkıda bulunulmalıdır. Böylece kazılar sonucunda ülkemizde ortaya çıkan eserlerin analizi ve bazı hassas müdahaleler için yurt dışına gönderilmesine gerek olmadığı gibi, ekonomik bir getirişi de olacak, mezun olan öğrencilere yeni iş alanlarının ortaya çıkmasını sağlayacaktır. 

19 Aslında bu düşüncenin ilk adımları Askeri Müze tarafından atılmaktadır
Aslında bu düşüncenin ilk adımları Askeri Müze tarafından atılmaktadır. Askeri Müze, teşhir, tanzim ve depolama sistemi ile bir örnek teşkil ederken bu konudaki öncülüğüne restorasyon çalışmalarında yaptığı atılımlarla bir yenisini eklemiştir. Bünyesinde oluşturduğu laboratuvarda gerek kendi personeline ve gerekse yeterli elemanı olmadığı durumlarda restorasyon ihaleleri açarak dünya standartlarındaki örnekler gibi eserlerinin restorasyon ve konservasyonunu yaptırmaktadır. Benzer bir yaklaşım Kapadokya'da özel idare tarafından ortaya konulmaktadır. Kiliselerin restorasyonu yine ihaleler açılarak müteahhitlere değil konunun uzmanı restoratörlere yaptırılmaktadır. Böylece sonuçları da daha kısa sürede alınmakta bürokratik kaosa takılmadan pek çok kilisenin restorasyonu yapılabilmektedir. Bunun dışında bazı Müzeler derneklerinin maddi destekleri ile de restorasyon çalışmalarım küçük çapta da olsa yaptırmaktadırlar. Bu da restorasyon işinin tek elden yürütülmesinin yeterli olmadığım gözler önüne sermektedir. 

20 Dünya ülkelerinde de restorasyon işleri benzer yöntemlerle profesyonellere yaptırılmaktadır. Sadece Roma'da bulunan Restoratörler Kooperatifinin üye sayışı 300 civarındadır. Bununla birlikte örneğin İtalya'da oluşturulan ekiplerde belirli nitelikler aranmaktadır. Bir proje için teklif vermek istediğiniz zaman öncellikle bu projede çalışacak kişilerin listesi ve referansları incelenmektedir. Genellikle, eğer I.C.R' den mezun ise en az üç yıllık diğer okullardan mezun ise kamu veya Bakanlıkça iyi bir referansı olan ekiple beş yıl çalışmış olma koşulu aranmaktadır. Hazırlanan projelerin uygulamaya geçirilmesi esnasında görevin verileceği yerli veya yabancı ekiplerin seçiminde titizlik gösterilmekte ve İtalyanlara öncelik tanınmaktadır.  Ülkemizde ise yukarıda sözünü ettiğimiz profesyonel uygulamalar özellikle büyük projelerde ve bütün yabancı kazılarda yıllardan beri yabancılar tarafından yapılmaktadır. Bizim isteğimiz aynı imkanların Türk restoratörlere de tanınmasıdır. 

21 Uzun yıllardan beri tartışma konusu olan bölge laboratuvarlarının kurulması konusunda bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilememiştir. Oysa yapılacak olan çok önemli girişimlerden birisidir. Çünkü çok farklı bölgesel özelliklere sahip olan ülkemizde bu konuda araştırma yapacak ve restorasyon yöntemleri geliştirecek kuruluşlara ihtiyaç vardır. 

22 Pek çok kişinin savunduğu bir düşünce olan Kültür Bakanlığı'nın her müzeye bir restoratör ve konservatör almaşı gerektiği konuşu ise, restorasyon alanındaki sorunlara günlük çözüm getirmekten öteye gidemez. Çünkü ülkemizde her müzeye bir restoratör alındığım varsay arsak ki, bu imkansızdır, en fazla yüz kişi bu alanda çalışma imkanına kavuşacaktır. Bu sayı da sadece bu yıl restorasyon okullarından mezun olacak restoratör sayısının çok altındadır. Önümüzdeki yıllarda bu mesleği tercih edecek gençlerimiz için çözüm teşkil etmekten uzaktır. 

23 Sonuç olarak, bu kadar hızlı bir gelişim kaydeden restorasyon bilim dalında Türkiye'nin hak ettiği yere ulaşabilmesi için öncellikle verdiği eğitimi dünya standartları düzeyine yükseltmeli, restorasyon konusundaki tartışmalarda havanda su dövmeyi bırakıp ivedi olarak bir ekol belirleyerek kriterlerini oluşturmalı ve eğitim kurumlarından restorasyon uygulaması yaptıran kuruluşlara kadar ortak bir dil oluşturmalı, kültürel zenginliğini dikkate alarak bu alanda profesyonelliğe önem vererek bürokratik engellerle özellikle kendi restoratörlerinin önünü tıkamayarak, onlara güvenmelidir. Ancak bunu yaparken tercih edeceği ekibi seçerken yerli veya yabancı çok titiz davranmalıdır. Çünkü yanlış uygulamalarla kaybedilen bir eserin yerine asla yenisi konulamaz. 

24 KAYNAKÇA


"KÜLTÜREL MİRAS NEDİR?." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları