Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanHazan Keskin Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Doç.Dr. Giray Saynur Derman Uluslararası İlişkiler Bölümü Doğu Türkistan-Çin İlişkileri
2
Doğu Türkistan-Çin İlişkileri hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz. Çin’in Doğu Türkistan Politikası hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Bu üniteyi çalıştıktan sonra: 2
3
* DOĞU TÜRKİSTAN VE ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN POLİTİKALARI * Doğu Türkistan Konumu * Doğu Türkistan Siyasi Tarihi * Çin’in Doğu Türkistan Politikası * Urumçi Olayları 3
4
4 * DOĞU TÜRKİSTAN VE ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN POLİTİKALARI
5
Bir zamanların kültür başkenti verimli topraklar şimdi Çin yönetiminin baskısı ve zulmü altında varlığını sürdürmektedir. Doğu Türkistan konusu aslında dünyada Türk dünyasının en çok zulüm görmüş, baskı politikalarına maruz kalmış bir parçadır. Çin yönetimin uyguladığı işkence yöntemleri ile birçok insan hayatını kaybetmektedir. Doğal kaynakları komünist yönetim tarafından ele geçirilerek ekonomik olarak zor durumda bırakılmaktadır. Doğu Türkistan Çin tarafından asimile edilmektedir. Çok yoğun bir şekilde insan hakları ihlallerine maruz kalmakta ve yaşama haklarına izin verilmemektedir
6
Doğu Türkistan, Türkistan’ın bir parçasıdır. Doğu Türkistan, Türkistan’ın doğusunda ve Asya kıtasının tam ortasında bulunmaktadır. Doğu’da Çin ve Moğolistan kuzeyde batı Türkistan, batıda batı Türkistan ile Afganistan güneyde Keşmir ve Tibet ile çevrilmektedir. Doğu Türkistan günümüzde 1.65 milyon km kare alanı kapsamaktadır
8
Doğu Türkistan uranyum, bakır, platin, gümüş kalay, mika, zümrüt, kömür ve petrol gibi yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Jeologların ifadelerine göre kömür yatakları dünya ihtiyacının yüzde altmışını karşılayacak kapasitedir. Halkın yüzde yetmişi çiftçi olan doğu Türkistan’ın verimli topraklara sahiptir. Ayrıca hayvancılık da gelişmiş durumdadır. Vaha tarımının çok önemli bir yere sahip olduğu Doğu Türkistan’da sulamada tanrı dağlarından eriyen kar sularını kullanabilmek için inşa edilmiş karez denilen geleneksel kanal ve çeşme sistemlerinden faydanılmaktadır. Bölge önemli bir pamuk üretim alanıdır ve Çin’in pamuk üretiminin içte biri doğu Türkistan topraklarından sağlanmaktadır.
9
* Tarih boyunca Çin den ve Moğolistan’dan batıya doğru yapılan bütün yayılma hareketleri Doğu Türkistan üzerinden olmuş ve bu ülke tarihte siyasi, askeri ve ekonomik olarak faaliyetlerin bir üssü olmuştur. Tarihi ipek yolu Doğu Türkistan üzerinden geçmektedir. Orta doğu, Afrika ve Avrupa’ya kolayca ulaşılabilmektedir. Bunun dışında Çin’in Lançu şehrini urumçi1ye bağlayan bir demir yolu da mevcuttur. Rus çarı deli Petro Türkistan’a hâkim olan Avrasya’ya hâkim olur demiştir
10
Doğu Türkistan nüfusu konusunda bazı çelişkiler ve birbirini tutmayan rakamlar verilmektedir. Son yapılan araştırmalar göre doğu Türkistan nüfusu 43 milyona ulaşmaktadır. Uygur Türkleri, Moğollar, Kazak Türkleri, Mançular ve Tungan kimlikleri mevcuttur. Çin yönetiminin baskılarına rağmen Doğu Türkistan Türkleri şehirlerde yaşayanlar için 1 çocuk, kırsal kesimlerde yaşayanlar için ise 2 çocuk sınırlamasına uymamaktadırlar.
12
Doğu Türkistan’da 1 üniversite, 12 yüksekokul, 800 ortaokul, 14 bin ilkokul bulunmaktadır. Doğu Türkistan da okuma yazma bilmeyenlerin sayısı %50-60 civarındadır. Doğu Türkistan bölgesinin tarihi, kültürü ve etnik geçmişine dair bilgilerin resmi yorumdan farklı olarak verilmesi Çin yönetimi tarafından yasaklanmıştır. Çin son olarak üniversitelerde Uygurca olan eğitimi yasaklamış ve baskı politikalarına devam etmiştir.
14
Birçok milletin din konusunda yaşadığı dönüşümü Doğu Türkistan Türkleri de yaşamış ve İslamiyet’i kabul etmeden önce inandıkları ve yaşadıkları birçok din olmuştur. Doğu Türkistan da Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, tatar ve Tajik olarak sınıflandırılan boyların hepsi Müslümandır. Bu boylar İslamiyet’ten önce çeşitli dinlere inanmışlarsa da M.S 934 den itibaren İslam dinini kabul etmişlerdir. Bunun dışında Budizm ve Hristiyanlığa inanan kesim de mevcuttur. İslamiyet’e inanıldıktan sonra budizime olan inanış önemli ölçüde azalmıştır
16
Doğu Türkistan tarihine baktığımızda; bölgeye hâkim olan ilk Türk devleti hunlardır. Bölge daha sonra Tobgaç ve Göktürk hâkimiyeti altında kalmıştır. Uygur Türkleri 840 yılında bölgeye yerleşmişlerdir.9.yüzyılın ilk yarısında Çin entrikaları ve Kırgız akınları nedeni ile zayıflamaya başlayan Uygurların önemli bir kısmı 840 yılından itibaren Doğu Türkistan’da yer alan Turpan ve çevresine göç etmişlerdir. Bölgenin İslamiyet ile tanışması ise 751 Talas savaşı ile olmuştur
17
Bölgede hakimiyet kurmuş olan Karahanlılar 13.. yüzyılın başlarında dağılmış ve Doğu Türkistan toprakları korunmasız kalarak Cengiz Han liderliğindeki Moğol orduları tarafından istila edilmiştir. Çağatay Hanlığının dağılmasından sonra Doğu Türkistan toprakları Moğol asıllı ünlü hükümdar Emir Timur tarafından 27 ülkeyi içine alan o dönemin en büyük imparatorluğu içine katılmıştır. 1831 yılından itibaren Doğu Türkistan’daki geniş tarım arazilerine kayda değer bir Çinli göçü yaşanmıştır. 1815 yılına kadar Mançu Devleti doğu Türkistan bölgesinde varlıklarını sürdürmüştür. Mançu Devleti yaşadığı bozulmalar nedeni ile birçok ayaklanma çıkmıştır. Ağır vergiler ve ayrımcı politikalardan rahatsız olan halk beş ayrı bölgede ayaklanmıştır. Urumçi ’de huiler isyan ederek Çin kuvvetlerini yenilgiye uğratmıştır. İli. hoten ve Kuça şehirlerinde çıkan isyanlarda Çin kuvvetleri büyük yenilgiye uğramıştır. Böylece Mançu ordusu Tarım Havzasından çekilmek zorunda kalmıştır.
18
Yaşanan baskılara rağmen ayaklanan halk 1863 yılında başarıya ulaşarak Yakup Han başkanlığında Doğu Türkistan İslam devleti kurulmuş. Yakup Han, Mançu istilasından sonra Doğu Türkistan’ın bozulan idari, sosyal ve ekonomik yapısını düzeltmeye çalışmış ve başarılı olmuştur. Abdülaziz’ bağlılığını bildirmiş, Kaşgar’da Osmanlı padişahı adına hutbeler okutulmuştur. Bu bağımsız devletin ömrü kısa olmuştur. Çin – Mançu devleti 1876 yılında bölgeyi yeniden işgal etmiştir ve Kaşgar Devletine son vermişlerdir. Yeni topraklar adı altında Çin topraklarına katılmış ve bu işgal dönemi 1911 yılına kadar devam etmiştir. 1933 yılında Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam cumhuriyeti kurulmuştur. Kurulan devlet Çin parası yerine kendi ulusal parasını bastırmış ve ay yıldızlı bayrağı kabul etmiştir. Kurulan yeni devlet Yakup Han Devletinin devamı olarak nitelendirilmiştir. Kurulan bu devletin ömrü ne yazık ki çok kısa olmuştur. Bir yandan Sovyet Rusya’nın geleneksel olarak devam ettirdiği Asya politikası ve giriştikleri silahlı mücadeleler diğer taraftan ise Çinlilerin baskısı sonucu yeni kurulan devlet yıkılmak zorunda kalmıştır. Önemli isimlerden olan Hoca Niyaz tutuklanmış daha sonra Şerif Han Töre ve diğer Uygurlar işkence ile öldürülmüştür
20
Kaşgar’da kurulan devletin Ruslar tarafından yıkılmasından sonra Çinli genel vali Şin Si Sey Rusları Doğu Türkistan’a davet etmiştir. Ruslar askeri birliklerden başka 1935-1937 yılları arasında mühendis, doktor, öğretmen vs. gibi mesleklerle doğu Türkistan’a 400 kadar ajan göndererek bunları ülkenin askeri, mülki, ekonomik ve idari yerlere yerleştirmek sureti ile Doğu Türkistan’ın sevk ve idaresini kendi üstünlüklerine altına almış oldular. Bunları takip eden süre içinde devletin kurulmasında önemli rol oynayan Hoca Niyaz ve onun gibi cumhuriyettin kuruluşunda rol oynayan binlerce kişi ya hapis edilmiş ya da öldürülmüştür. Altay Bölgesinde büyük önem gösteren Kazak Osman Batur önderliğinde direniş ise 1951’e kadar devam etmiştir. Ortaya çıkan 2. Dünya savaşının ilk yılları Sovyetler birliği için kötü sonuçlar doğurmuştur. Alman orduları Rusya içlerine doğru ilerlemişlerdi. Bu ilerleyiş karşısında Sovyetler birliğinin yıkılma ihtimali gündemde idi. Bu durumu fırsat sayan Doğu Türkistan’ın Çinli valisi 1943 yılı başlarında Rusların bulundukları bütün idari kademeleri boşaltıp bölgede çalışan tüm elemanları ile birlikte çekilmelerini istedi.
21
Daha sonra Çin askerlerinin bölgeye girmesi ile birlikte asimilasyon politikaları ve girişimleri yeniden başladı. Çinli valinin yeniden bölgeyi ele geçirmesi sonrasında vergiler ağırlaştırılmış, bölgede yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlaşması halk arasında huzursuzluğun tırmanmasına neden oldu. Buna karşı tepkiler ise kısa sürede hemen oluştu. İlk olarak İli’de Ali Han Töre önderliğinde 1944 yılında ayaklanma meydana geldi.1940 yılından beri silahlı mücadele veren ve Uygurlar tarafından çok sevilen Osman Batur bu harekete katıldığını bildirdi. Aynı yılın aralık ayında bağımsızlık ilan edildi ve Ali Han Töre cumhurbaşkanı oldu. Yaşanan bu olaylar Çin ve Rusya yönetimini oldukça rahatsız etmiştir. Rusya Çin ile uzlaşma yapılaması için Uygurlulara çağrılarda bulunulmuş ve artık Doğu Türkistan hem Rusya hem de Çin’in baskısı altına girmiştir. Yapılan tüm baskılar sonucunda Çin ile barış yapmaya mecbur kalınıldı. Sonuçta Uygurluların da içinde bulunduğu ortak bir yönetim yapısı oluşturuldu. Dr. Mesut Sabri Baykuzu, Doğu Türkistan eyalet başkanı oldu ve kültürel, sosyal ve ekonomik çıkarlarına hizmet etmek amacı ile girişimlerde bulunmaya başladı. Bu durum ise Çin ve Rusya yönetiminin tepkilerine neden oldu. Yerine Sovyet yanlısı Burhan Şehidi getirildi
23
1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlanan Doğu Türkistan, 1 Ekim 1955 yılında eyalet statüsünden çıkarılarak özerk bölge ilan edilmiştir. Çin yönetiminin doğu Türkistan işgal politikasını pratikte üç temel üzerine oturtmuştur. İlk olarak bölgede 200.000 kişilik Halk Kurtuluş Ordusu demobiliz edilerek Bingtuan bünyesinde Doğu Türkistan’ın stratejik noktalarına yerleştirilmiştir. İkinci olarak Han Çinlilerin bölgeye göçü özendirilmiş ve bu yeni yerleşimciler siyasi ve ekonomik hayattan tasfiye edilen yerli halkın yerini almıştır. Üçüncü olarak ise Türklerin ulusal kimliğinin beslediği milli ananeler ve İslami yaşantı yasaklanmıştır. Doğu Türkistan ilerici sosyalist düşüncenin önünde engel olarak görülen eski alışkanlıklarından, kültüründen ve dininden kurtulmaya ve teslim olmaya zorlanmıştır. Doğu Türkistan tarihine bakıldığı zaman sürekli olarak baskı ve zulüm altında yaşamlarını sürdürdüğünü görmekteyiz. Kurulan bağımsız devletlerin ömrü çok kısa olmuş ve Çin tarafından ortadan kaldırılmıştır. Sahip olduğu doğal zenginlikler ve ulaşım yolunda önemli bir konumda olması sebebi ile Çin tarafından baskı altına alınmıştır.
25
Doğu Türkistan Çin için çok önemli bir bölgedir. Çin yönetiminin bu bölgeye bu kadar önem vermesinin ilk sebebi, Doğu Türkistan’ın jeopolitik konumu ile alakalıdır. Bilindiği üzere, Çin’in batı ile iletişiminin arasındaki iki engel bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Taklamaktan Çölü ikincisi ise, Çin seddidir. Çin halk cumhuriyeti, bu engeller nedeni ile batı ile olan iletişimini daha çok Doğu Türkistan üzerinden gerçekleştirmektedir. Bu nedenle, Doğu Türkistan, jeopolitik olarak Çin için dikkat edilmesi ve kontrol edilmesi gereken bir yerdedir. Bunun yanında, Doğu Türkistan’da yaşanan gelişmeleri, Çin’in bölgeye yönelik hamlelerini sadece Çin-Doğu Türkistan ekseninde ele almak yanlış olacaktır. Çünkü Çin’in uluslararası platformlarda sık sık gündeme getirdiği iki önemli problem alanından biri olan Doğu Türkistan (diğeri Tibet) doğrudan orta Asya ile bağlantılıdır. İkinci sebep olarak ise doğal kaynakları belirtmek gerekir. Gün geçtikçe büyüyen Çin’in sürekli artan enerji talebi karşısında enerji deposu olan bu alan dikkatleri üzerine çekmektedir.
27
Doğu Türkistan, gerek Asya’nın merkezinde olması, batısında Özbekistan Kazakistan ve Türkmenistan’ın ayrıca Moğolistan, Pakistan, Afganistan ve Keşmir’e komşu olması Çin yönetimi açısından değerli bir enerji ve ticaret köprüsü olarak görülmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılması Çin yönetimi için Doğu Türkistan’da aynı şekilde ayrılıkçı hareketlerin oluşabileceği endişesi yaratmıştır. Çin orta Asya ülkelerine karşı özellikle Doğu Türkistan’dan gelebilecek ayrılıkçılık ve terör gibi tehditlere karşı işbirliğini içeren Şangay İşbirliği örgütünü kurmuştur. Doğu Türkistan’ bir köprü görevinde kullanarak sanayisi için ihtiyacı olan hammadde ihtiyacını bu yolla sağlamaktır.
28
1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Komünist parti devletin temellerini sağlamlaştırmak için eğitim politikalarına öncelik vermiş, azınlık dillerinin kullanımını ve gelişimini desteklemiştir. Ancak Uygurlar gibi azınlıkların okullarda kendi anadillerinde eğitim görmelerini engellemiştir. 1950’lerde kabul edilen otonomi statüsü ile azınlıklara eğitim konusunda bazı haklar verilmiştir. İki ayrı ilkokul sistemi oluşturulmuştur. Doğu Türkistan halkını asimile etmek için uygulanan müfredatlar da ilk olarak bölgedeki Müslüman Türk kültürünü hatırlatacak eserler yasaklanmakta ve Çin kültürüne adapte olmaları için Çince zorunlu olarak okutulmaktadır. Uygurca basılan kitaplar Çin yetkilileri tarafından toplatılmakta ve yakılmaktadır. Doğu Türkistanlı aileler çocuklarının kültürlerini davam ettirmelerini istiyorlarsa onları ana dilde eğitim veren okullara göndermektedir. Çince bilmeyen bu öğrenciler ne üniversitelere kabul ediliyor ne de uzmanlık alanları ile ilgili bir sahada iş bulabilmektedir.
30
ÇHC’de Uygur kimliğine en büyük saldırı İslam inancının üzerine oturtulmuştur. 11 Eylül saldırılarından sonra Uygur bölgesinde yasaklama ve engellemelerin uluslararası terörizme karşı yaptıkları konusunda söylemde bulunan Çin yönetimi, 11 Eylül saldırılarını takip eden dönemde, din üstünden Uygurlulara uygulanan baskılar daha ha artmıştır. Bu dönemde ramazan ayı boyunca camiler kapatılmıştır. İmamlara da büyük bakılar uygulanmıştır. Çin, namaz kılma, oruç tutmak ve hacca gitmek gibi dini birleşmeyi taşıyan unsurlara sınırlama getirmiştir. Devlet memurlarının, işçilerin ve öğrencilerin ibadet ile uğraşmaları ve yapmaları yasaklanmıştır. Ramazan ayında devlet memuru ve herhangi bir şirket çalışanı Uygurların oruç tutup tutmadıklarını anlamak için onlara su ikram edilmektedir dini eğitimler yasaklanmıştır. Çin yönetimin insan haklarına aykırı bir baskı uyguladığını görmekteyiz. 1998 yılında temmuz ayında Uygurluların tüm dini faaliyetleri yasaklanması sonucunda camilere yerleştirilen casuslarla birlikte Müslümanlar ibadetlerini yerine getirmeleri nedeni ile tutuklanmıştır.
32
ÇHC hükümeti kalkınma programı ile bölgenin nüfus dengesini değiştirmeyi başarmış ve bu politika tüm dünyaya azınlık bölgesinin kalkındırılması olarak sunulmuştur. Bu politika ile etnik olmayan bir Sincan kimliği yaratılmıştır. Çin bölgenin nüfus oranını değiştirmek için bölgeye Han kökenlileri göç ettirmiştir. Bu göçler Uygur halkının iş imkânlarının kaybolmasına neden olmuştur. Komünist Çin rejimi düzenli olarak Müslüman halkı çeşitli nedenler ile yok etmeye çalışmakta ve Çin nüfusunun artması için çeşitli politikalar uygulamaktadır. Doğu Türkistan’da yaşanan büyük sorunlardan bir tanesi de doğum kontrol yoluyla nüfus planlamasının Çin tekelinde olmasıdır. Çin Hükümeti 1979 yılından itibaren zorunlu olarak tuttuğu doğum kontrolü politikasının ülkenin modernizasyonu ve gıda güvenliği için gerekli olduğunu savunmaktadır. Katı düzenlemeler ve tedbirler ile uygulanan bu politika insanların en temel haklarını ihlal etmektedir ve uygulamalar nedeni ile en ciddi mağduriyeti yaşayanlar da kadınlardır. Çocuk sayısı bile Çin yönetimi tarafından belirlenmekte en fazla 2 çocuğa izin verilmektedir. “kota fazlası” çocuk sahibi olan çiftlere ağır para cezası uygulanmaktadır. Kota fazlası bir bebeğe hamle kalan kadınlar zorla özel karantina yerlerine alınarak kürtaja razı olana kadar isteği dışında tutulmaktadır.
34
Ekonomik kaynaklar Çin tekelinde varlığını sürdürmektedir. Yer altı kaynakları işlenerek Çin ekonomisine aktarılması sağlanmakta ve bölgeye Han Çinli nüfus yerleştirilmektedir. Çin hükümeti sanayisi gelişmiş ve kalkınmış bölgelere tanıdığı ekonomik özgürlükleri Doğu Türkistan’a tanımamıştır. Tarım sektöründe ayrımcı politikaların uygulanması bölgede, yolsuzluk ve vergilerin ağırlaştırılması sebebi ile pek çok Uygur çiftçi fakirleşmiş ve topraklarını satmak zorunda kalmıştır. Bölgede refah seviyesi her geçen yıl artan Han Çinli nüfusun yoğunlaştığı ekonomik açıdan gelişmiş şehirlerde günlük giderler ve kira oranları hızla artmakta, bu da modernleşmenin ve kalkınma planlarının dışında bırakılan ve ağır vergilerle gittikçe fakirleştirilen Uygurlar ve diğer azınlıkları kendi vatandaşlarında yabancı ve ikinci sınıf insan konumuna düşürerek yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır. Çin yönetimi zorunlu çalıştırma pek çok insan Çin’in iç mesafelerine götürülmektedir.
36
Çin hükümetinin Uygur kültürünü yok etmek amacı ile uyguladığı politikalar bölgenin geleneksel el sanatları ve zanaatlarını yok etmek üzeredir. Müslümanların evlenmelerine yönelik baskıcı tutumlar artmakta, Uygurlu bir kızın Çin vatandaşı bir erkekle evlenmesi teşvik edilerek asimile politikasına devam edilmektedir. Uygur kesiminin yaptığı bir filmin vizyona girebilmesi için mutlaka Çinli bir oyuncu olmalı ve iyi karakter rolü oynamalıdır şartı getirilmiştir. Doğu Türkistan’da eğer bir yerden bir yere gidilecek ise köy karakoluna gidilip nerede kalınacak, neden gidilecek ve ne zaman dönülecek sorularının cevaplanması gerekmedir. Doğu Türkistanlıların pasaport alma hakkı ellerinden alınmıştır. Kırsal kesimdeki insanların şehirlerde yaşamaları yasaklanmıştır. Hac zamanında Uygur Müslümanlarının pasaportlarına el konularak ibadetlerini yapmaları engellenmiştir. Basın ve yayın organlarını elinde tutan Çin yönetimi istediği ve uyguladıkları politikalara yönelik yayınlar yaparak yaptığı davranışları haklı göstermeye çalışmaktadır.
38
Çin’in istilası altında bulunan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi de2009 tarihinde birçok can kaybına neden olan olaylar meydana gelmiştir. 26 Haziran 2009’da Çin’in güney eyaletlerinden Guangdong’un Shaoguan şehrinde bir oyuncak fabrikasında Uygur işçilerin iki Hanlı Çinli kadına tecavüz ettiğine dair söylentiler çıkmış, meydana gelen olaylarda iki Uygur işçi Han Çinli işçiler tarafından dövülerek öldürülmüştür. Han Çinliler ve farklı etnik gruplara mensup işçiler arasında zaten gergin olan ilişkiler, Uygur işçilerin öldürülmesinden sonra iyice gerilmiş ve çıkan olaylarda, görgü tanıklarının ve Uygur kaynaklarının verdiği bilgilere göre, çok sayıda Uygur hayatını kaybetmiş, çok sayıda Uygur da yaralanmıştır. 26 Haziran günü Çin’de yaşanan olayların asıl sebeplerinin halktan saklanmak istenmesi, ölen Uygurların sayısının 200’den fazla olmasına rağmen 2 olarak açıklanmış, suçluların cezalandırılmaması halkın suskunluğunu bozmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda 5 Temmuz günü Urumçi de bir gösteri düzenlemiştir. Gösteriye katılan protestocular yetkililerin konuya duyarsız kalmamasını ve olayların bağımsız bir heyet tarafından araştırılmasını talep ettiler.
40
Ancak bu insani haklara karşın Çin polisi hedef göstermeden havadan bombalama yapmış, kadınlı çocuklu gruplar olmak üzere tankları sürmüştür. Çinliler arkalarına Çin polisini alarak uğurların yaşam alanlarına zarar vermişlerdir. Yaşanan kavgalar sonucunda her iki taraftan da ölenler olmuştur. Emniyet güçlerinin orantısız kuvvet kullanmasından sonra 2000 Uygur öldürülmüştür. Olaylar gün boyunca devam etmiştir. Ölen kişilerin yanında birçok insan gerçekçi olmayan birçok nedenden ötürü gözaltına alınmıştır. Çin resmi haber ajansı “XİNBUA” yaşanan şiddet olaylarının sorumlusu olarak Uygur protestocuları gösterirken bağımsız kaynaklar barışçıl bir şekilde başlayan göstericilerin büyümesine Çin polisinin göstericilere rastgele ateş saçarak karşılık vermesine neden olduğu bildirilmiştir. 5 Temmuz günü olayları yaşandığı sıralarda Urumçi’ de telefon, elektrik ve internetin kesilmesi ve uzun bir süre açılmaması sonucu o gün yaşanan birçok olay, dünya basınının tam olarak yansıtılamamıştır. Bundan dolayı Çin kaynaklarında çok farklı bilgiler iddia edilmiştir.
42
Çin Halk Cumhuriyeti’nin doğu Türkistan’a yapmış olduğu eziyetlere uluslararası toplum duyarsız kalmaktadır ve bu da Çin’e istediğini yapma gücü vermektedir. Her alanda yapılan baskılar insan haklarına aykırı olmasına rağmen devam etmektedir. Zorunlu kürtaj uygulaması ile nüfusu kontrol altına almaktadır. Basın özgürlüğünü ortadan kaldırarak yaptığı zulümlerin dış dünyaya duyurulmasını engellemeye çalışmaktadır. 5 Temmuz olaylarına gösterilen tepki doğu Türkistan bölgesinin Çin için önemini bir kez daha gündeme getirmiştir. Enerji alanında köprü görevi görmesi ve Avrupa’ya açılan kapı olması Çin için önemli nedenlerdir. Çin doğu Türkistan sorununu bir iç sorun olarak göstermekte ve dışarıdan gelebilecek diplomatik müdahaleleri engellemeye çalışmaktadır. Bu sorunların çözümü için öncelikle Çin yönetimin Doğu Türkistan’ın varlığını kabul etmesi gerekmektedir. Daha sonra doğu Türkistan’a karşı uygulanan asimilasyon ve ayrımcılık siyasetlerine son verilerek baskılar ve yasaklar kaldırılmalıdır. Halkın yaşam standartları yükseltilmeli ve eşit statüler yaratılmalıdır. Ancak bugünkü duruma bakıldığı zaman bunların uygulanmasının mümkün olmadığı açıktır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.