Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanDuygu Gündüz Değiştirilmiş 9 yıl önce
2
1950’li yıllarda Türkiye •Dünyaya açılma devri, ABD hegemonyasının etkisine girilen yıllar,… •Tek parti sultasının ardından Demokrat Parti devri... Adnan Menderes, Celal Bayar, İsmet İnönü, Osman Bölükbaşı, Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Hikmet Kıvılcımlı ve diğerleri... •Soğuk Savaş, anti-komünizm, DP’yle birlikte bir yeni otoriterlik tecrübesi, özgürleşme arayışları... •Siyasal mücadeleler, dış politika, Kore Savaşı, 6/7 Eylül olayları, vatan cephesi, tahkikat komisyonu, dokuz subay olayı, Doğu Sorunu… •Günlük hayat, popüler kültür, magazin, sinema, edebiyat…
3
Bakanlar Kurulu’nun kararı, Türkiye ile Batı Bloğu arasındaki yakınlaştırmayı hızlandırmış ve Türkiye 18 Şubat 1952’de NATO üyesi olmuştur.
4
Dulles’e cevaben Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) «en ucuz askeri Türkiye'den temin ediyoruz" diye beyanat veren Amerikan Dışişleri Bakanı John Fuster Dulles’e cevaben, Nazım Hikmet şu şiiri kaleme almış: 23 sentlik askere dair:
5
23 sentlik askere dair mister dallas, sizden saklamak olmaz, hayat pahalı biraz bizim memlekette. mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, ankara'da 23 sente, yahut bir kilodan biraz fazla mercimek, elli santim kefen bezi yahut, yahut da bir aylığına yirmi yaşlarında bir tane insan erkek, ağzı burnu, eli ayağı yerinde, üniforması, otomatiği üzerinde, yani öldürmeye, öldürülmeye hazır; belki tavşan gibi korkak, belki toprak gibi akıllı, belki gençlik gibi cesur, belki su gibi kurnaz, (her kaba uymak meselesi)
6
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır. yahut da aynı hesapla mister dallas, (tanesi 23 sentten yani) satarlar size bu askerlerin otuzbeşini birden istanbul'da bir tek odanın aylık kirasına, seksen beş onda altısını yahut, bir çift ıskarpin parasına. yalnız bir mesele var mister dallas, herhalde bunu sizden gizlediler. size yirmi üç sente sattıkları asker, mevcuttu üniformanızı giymeden önce de, mevcuttu otomatiksiz filan, mevcuttu sadece insan olarak, mevcuttu, tuhafınıza gidicek, mevcuttu hem de çoktan mı çoktan daha sizin devletin adı bile konmadan.
7
mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela mister dallas, yeller eserken yerinde sizin new york'un, kurşun kubbeler kurdu o, gökkubbe gibi yüksek, haşmetli, derin. elinde bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek. halı dokur gibi yonttu mermeri ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebem kuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri. dahası var dallas, sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz zulüm gibi, hürriyet gibi, kardeşlik gibi sözlerin, dövüştü zulme karşı o, ve istiklal ve hürriyet uğruna ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek ve yarin yanağından gayri her yerde, her şeyde, hep beraber diyebilmek için, yürüdü peşince bedrettin'in…
8
o, tornacı hasan, köylü memet, öğretmen ali'dir,
kaya gibi yumruğunun son ustalığı, 922 yılı 9 eylülü'dür. dedim ya, mister dallas, herhalde bütün bunları sizden gizlediler. ucuzdur vardır illeti. hani şaşmayın, yarın çok pahalıya mal olursa size bu 23 sentlik asker, yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim, her millet gibi büyük türk milleti. nazım hikmet ran
9
Genelkurmay Başkanlığı Bilgilendirme Notu, 23 Kasım 2007.
«Savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk tugaylarının kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirdiği ve katıldığı muharebelerde; 37 subay, 26 astsubay, 658 er olmak üzere toplam 721 şehit, yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp verdiğinin hatırlatıldığı bilgilendirme notunda, 462 Türk şehidinin Güney Kore'de Seul-Pusan Kasabası yakınlarındaki Tanggok mezarlığı içerisinde bulunan Pusan Şehitliği'nde bulunduğu bildirildi.»
10
Soğuk savaş.. « yılları arasında yapılan, Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki savaştır. Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışması olmuştur. Savaş, ABD ve Müttefiklerinin, daha sonra da Çin Halk Cumhuriyeti'nin müdahalesiyle uluslararası bir boyut kazanmıştır. Kore Savaşı artık Kuzey-Güney Kore Savaşı değil Çin- ABD Savaşı olmuştu. Kore Savaşı sonunda Kore'nin bölünmüşlüğü korunmuş ve bugüne kadar gelen birçok sorun miras kalmıştır. Savaş 1953 yılında fiilen bitmesine rağmen, 2007'de Güney Kore ve Kuzey Kore arasında imzalanan ateşkes antlaşmasına kadar resmen devam etmiştir.
11
Amerikan "İyi Niyet Kervanı" Dolmabahçe'de...
12
Celal Bayar Amerikan Kongresi'ndeki konuşmasından sonra ayakta alkışlanıyor (1954)
13
Ellili yıllar Cumhuriyet yönetiminin ellili yılları, bağımsızlık idealine doğru hareket eden bir azgelişmiş ülkenin bu idealden uzaklaşma mekanizmalarıyla dinamiklerini inceleme olanağı sunmaktadır. Kırklı yıllarla başlayan Türkiye’nin iktisadi, siyasi ve yönetsel bağımlılığı süreci, 50’li yıllarda dış yardım ve yabancı uzman desteğiyle devam etmiştir.
14
ABD etkisi Türkiye üzerinde ABD etkisi, 1939’dan itibaren savaş ortamının derinliğinde kurularak ilerlemiş, 1945’ten itibaren de ülke yönetimini baştan ayağa kaplamıştır. Kamunun yönetimi için 1950 yılı, bir dönüm noktası değil, savaş sonunda başlamış olan bu sürecin icra ve yönetiminin farklı bir siyasi kadronun sorumluluğuna geçmesini ifade eden bir değişme yılından ibarettir.
15
«teknik yardım-idari reform»
Türkiye’de 1950’li yıllar yabancı heyet ya da uzmanlarca hazırlanan raporlar ile açılır. 1949 yılında “Türkiye: Ekonomik Bir Değerlendirme” başlığı ile Thornburg raporu “Devlet Daire ve Müesseselerinde Rasyonel Çalışma Hakkında Rapor” başlığı ile Neumark raporu Dünya Bankası heyetinin 1951’de tamamladığı “Kalkınma Planı İçin Tahlil ve Tavsiyeler” başlıklı Barker Misyonu Raporu,
16
«Yabancı uzman raporları»
1951 yılında Türkiye devletinin mali yönetim yapısını inceleyen Martin-Cush raporu, 1952 tarihli Leimgruber raporu, 1959 yılında “Türkiye’de Devlet Personeli Hakkında Bir Araştırma” başlığıyla yürütülen Maurice Chailloux-Dantel raporu
17
Yabancı uzmanlar Neumark dışında, bu raporları hazırlayanlar “bağımsız ya da gönüllü” yabancı uzmanlar değil, uluslararası mali merkezler tarafından görevlendirilmiş heyet ya da uzmanlardır. Çoğu Amerikalı olan yabancı danışmanlar, sistemli bir biçimde devletçi-korumacı politikalara son verilmesini, Türkiye üzerindeki inceleme, öneri ve raporları ile telkin etmişlerdir.
18
Yabancı uzmanlar Yirminci Asır Vakfı tarafından hazırlanan “Turkey: An Economic Appraisal” başlıklı rapor (1949): ABD Dışişleri Bakanlığı Petrol Danışmanı Max Weston Thornburg’un (Thornburg, aynı zamanda Standart Petrol Şirketi Mühendisler Meclisi Başkanı ve aynı şirketin Orta ve Uzakdoğu şubelerinin başkan yardımcısıdır) başında bulunduğu bir ekip tarafından hazırlanmıştır.
19
Thornburg Raporu Amaç: “Türkiye’ye yapılması imkan dahilinde olan her türlü Amerikan yardımı için düşünsel zemin sağlamak” Türkiye’nin devletçilik politikasını eleştiren ve sanayileşme hareketinin baştan sona yanlışlarla dolu olduğunu bildiren rapor, şu önerileri getirmektedir:
20
Thornburg Raporu: plan arayışlarından vazgeçilmesini,
sanayileşme hamlesinden vazgeçilmesini, devlet müdahalesinin sınırlandırılmasını, KİT’lerin özelleştirilmesini, karayollarına öncelik verilmesini, ekonominin serbestleştirilmesini ve özel sektörün geliştirilmesini, Türk kamu yönetimi üzerinde Alman ve Sovyet etkilerinin azaltılarak ABD etkisinin artırılmasını, Türkiye’nin kalkınma arayışlarında ABD’li uzmanlardan ve işadamlarından yararlanmasını…
21
Barker Raporu “Kalkınma Planı İçin Tahlil ve Tavsiyeler” başlıklı Barker Misyonu Raporu, ondört ABD’li uzmandan oluşan bir heyet tarafından hazırlanmıştır. Heyet, yaklaşık bir buçuk ay Türkiye’de kalmıştır. Süreç, 1949 yılı Temmuz ayında CHP iktidarınca başlatılmış, 1950’de işbaşına gelen DP hükümetiyle sürdürülmüş, sonunda ortaya kapsamlı bir rapor çıkmıştır.
22
Barker Raporu Türkiye’ye önerilen sanayileşme değil, tarım ve hammadde üretimi, demiryolu yapımının yavaşlatılması, devletçiliğe son verilmesi, her alanın özel teşebbüse açılması, devlet yatırımlarının altyapıyla sınırlandırılması, yabancı sermayenin önündeki engellerin kaldırılması, bunun için merkeziyetçi devlet yapısının terki, bu yönelimi yönetecek bir “kamu yönetimi” kurulması, yönetim ve personel yapısına ilişkin kapsamlı incelemeler yaptırılması, yeni kamu yönetimi için uygun eleman yetiştirilmesi…
23
Martin-Cush Raporu Aynı yıl, 1951’de ABD’li maliye uzmanları James W. Martin ile Frank Cush tarafından Maliye Bakanlığı üzerinde yapılan inceleme, Marshall Planı yardımından faydalanmanın koşullarından biri olarak gerçekleştirilmiştir. “Maliye Bakanlığı Kuruluş ve Çalışmaları Hakkında Rapor” başlığıyla sunulan çalışma, kısaca Martin-Cush raporu olarak bilinmektedir.
24
Martin-Cush Raporu Raporda, Maliye Bakanlığı’nın bütün birimleri tek-tek ele alınarak mevcut durum analiz edilmiş; sorunlar saptanmış ve çözüm önerileri sıralanmıştır. Raporda dile getirilen öneriler, Maliye Bakanlığı ile sınırlı değildir. Türkiye’de bürokratik yapı ve işleyiş, merkez- yerel ilişkileri, kamu personel sistemi, vb. konularda reform önerileri içeren Martin- Cush Raporu, Barker Raporu’na benzer bir yaklaşım ve içeriğe sahiptir.
25
Hilts Raporu Karayolları yapımı için kullanılmaya başlanan Amerikan yardımları, 1948 yılında Amerikan karayolu kurumu yöneticilerinden Hilts adlı müdürün hazırlayacağı rapor doğrultusunda genişlemiş ve 1951 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü kurularak demiryolu politikası terk edilmiştir. 1940’lı yıllarda başlatılan su işleri de benzer hazırlıklardan geçerek, yine Amerikan yardımıyla 1954 yılında Devlet Su İşleri kurumlaşması yaratılmıştır.
26
Yönetim eğitimi Barker Raporu’nun üniversitelerde kamu yönetimi ve işletme kürsülerinin kurulması teklifi doğrultusunda 1953 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde amme idaresi (kamu yönetimi) kürsüsü kurulmasına karar verilmiştir. Yine bu doğrultuda İstanbul Üniversitesi bünyesinde İşletme İktisadı Enstitüsü kurularak eğitim faaliyetlerine başlamıştır.
27
Yönetim eğitimi Bu arada Birleşmiş Milletler Örgütü ile Türk Hükümeti arasında imzalanan 5 Eylül tarihli Teknik Yardım Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin 8 Mayıs 1952 günlü anlaşma, Türkiye ile Orta Doğu ülkelerindeki kamu görevlilerinin eğitim gereksinimlerini karşılamak üzere bir enstitü kurulmasını öngörmüştür: TODAİE
28
Yönetim eğitimi Gerek SBF kamu yönetimi kürsüsünün gerek TODAİE’nin kuruluşunu 1952 yılında SBF’de ders vermekte olan yabancı öğreticiler gerçekleştirmiştir. Yabancı öğreticiler yalnızca yönetici değil, asıl olarak derslerin yürütücüsü, ders programlarının geliştiricisi ve araştırmacı konumundadır. Türk kamu kuruluşlarından ABD’ye gönderilen öğrencilere de yeni yönetim kavramlarıyla yöntemleri tanıtılmaya çalışılmıştır.
29
Yönetim eğitimi Yabancı uzmanların ders verme etkinliği, SBF’de döneminde başlamış, yabancı öğretici uygulaması yılında sona erdirilmiştir.
30
Hukuk eğitimi Eylül 1954’te Amerikan Dışişleri Yönetimi, New York Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ile Ankara Üniversitesi ve Türkiye Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan teknik yardım anlaşması ile Hukuki Araştırmalar Enstitüsü kurulmuştur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi bünyesinde faaliyette bulunan Enstitü, araştırma ve yayın yaparak Türkiye’de hukukun ve hukukla ilgili mesleklerin gelişmesine yardım etmeyi amaçlamıştır.
31
ABD hukuku Nisan 1957’de düzenlenen bir Kongre’de Hukuki Araştırmalar Enstitüsü Ko- direktörü Delmar Karlen: «Amerikan hukukunun o güne kadar Türkiye’ye çok az yardım sağladığını, Amerikan markasını taşıyan tek Türk yasasının Washington’da bir hukukçunun hazırlamış olduğu Petrol Yasası olduğunu» söylemekteydi.
32
«ABD hukukunu yerleştirmek»
Karlen’e göre, çok daha önemli yasaları Türkiye Avrupa modellerine uygun olarak üretmekteydi. Gerçekte sadece yasa alımında değil, enstitünün görev alanında sayılan tüm konularda ABD etkisi beklenmekteydi.
33
ODTÜ 1950 sonrasında Türkiye’de kentleşme ve konutla ilgili konularda politika saptayıcı düzeyde araştırmalar yapmak üzere birçok yabancı uzman ya da grup çağrılmıştır. Bu uzmanlardan ABD’li Charles Abrams, 1954 yılında Bayındırlık Bakanlığı bünyesinde çalışmalarına başlamıştır. Abrams, ülkenin uygun şekilde kalkınmasına yardım edecek nitelikli mimar ve plancıları yetiştirecek bir üniversite kurulmasını önermiştir. Bu öneri, 1956 yılında ODTÜ’nün kurulmasıyla uygulamaya geçmiştir.
34
Abrams: “Türkiye’de beş haftadır bana açık gelen şudur ki, benim yapacağım herhangi bir teknik tavsiye savaş gemisinin teknesinde, sivrisinek ısırığından daha fazla etki yapmayacaktır. Türkler istekli olsalar bile, idari ve teknik teçhizatları yapılan teknik tavsiyeyi uygulamak için yeterli değildir. Hazırlayabileceğim kanunlar uygulanmayacak, detaylı raporlar tozlu depolara devredilecektir.”
35
üniversite 1940’lı yılların sonunda Türkiye’de üç üniversite bulunuyordu: İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi. 1950’li yıllarda dört yeni üniversite daha kuruldu: Ege Üniversitesi (1955), Karadeniz Teknik Üniversitesi (1955), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (1956), Atatürk Üniversitesi (1957).
36
Meslek odaları Bu dönem içinde örgütsüz bulunan teknik elemanlar, 27 Ocak 1954 tarihli yasayla Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği içinde, odalar halinde örgütlenmişlerdir. Prof. Dr. İlhan Tekeli, odaların bu dönemdeki temel çabalarından birinin, «yabancı uzmanlara karşı Türk uzmanların haklarını savunmak» olduğunu belirtir.
37
Kamu personeli 1950’li yıllarda kamu personeliyle ilgili çalışmalara ve alınan kararlara yabancı raporlar kaynaklık etmiştir. Bu raporların ilk sonucu, tüm personel sistemini değiştirmeyi amaçlayan bir yasanın hazırlanması olmuştur. 1955 yılında hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Personel Kanunu Taslağı, 1956 yılında TBMM’ye gönderilmiştir.
38
Kamu personeli 1956 tasarısı, kamu personel sistemini Amerikan iş sınıflaması ilkesine göre düzenlemeyi amaçlayan bir hazırlık olmuştur. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar’a göre tasarı “ABD memurluk sistemine ve oradaki personel idaresine büyük bir eğilim gösteriyor, memurluk sisteminin yasaya dayandırılması ilkesi yerine tüzükle düzenlemeyi getiriyor, kendi realite ve ihtiyaçlarımızdan ziyade modern telakkilere ve modern usullere atıf eyliyor”du.
39
Kamu personeli Demokrat Parti zamanında yasalaşma şansı bulamayan bu metin, Türkiye için yeni bir anayasal dönemin açılışını simgeleyen 1960’lı yılların çalışmalarını doğrudan etkileyip yönlendirmiştir. Tasarı, 1965 yılında çıkarılan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun zemini olmuştur.
40
Teknik yardım-idari reform
Çalışmaların tarihsel sonucunda, teknik yardım ve idari reform, azgelişmişliği kalkınmaya çevirme aracı olamamıştır.
41
Sonuç: «işlevsel bürokrasi»
idari reform seferberliklerinin bir amacı “dış yardım”, “doğrudan yabancı yatırım”, “kredi ve istikraz” akışının aksamasız yürütülmesidir; bunu gerçekleştirecek bürokratik aygıt yaratılmıştır. Aynı seferberliklerin ikinci amacı, kapitalist gelişmenin gereklerine yerine getirmeyi ve ilgili politikalarda devamlılığı sağlayacak Batı tipi bir bürokratik aygıt yaratılmasıdır; böyle bir aygıt yaratılmıştır.
42
DP Hükümetleri Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 22 Mayıs 1950’den askerlerin yönetime el koyduğu 27 Mayıs tarihine kadar Adnan Menderes’in başbakanlığında beş hükümet görev yapmıştır. 1924 Anayasası, cumhurbaşkanlarının görevini meclisle aynı süreye bağlı tutmuş ve dört yıllık görev süresi dolan kişinin yeniden seçilmesini mümkün saymıştır. Bu hüküm sayesinde Celal Bayar üç kez üst üste seçilerek 22 Mayıs 1950’den 27 Mayıs 1960’a uzanan on yıl boyunca cumhurbaşkanlığı makamında kalmıştır.
43
Hükümet Programı -1950 Hayatın ucuzlatılması,
üretim hacminin ve istihdamın artırılması, maliyetlerin düşürülmesi, vergi adaletinin sağlanması, gümrük tarifelerinin toptan gözden geçirilmesi, özel girişim alanının mümkün olduğu kadar genişletilmesi ve bu çerçevede kamu hizmeti gören ve ana sanayiye ilişkin olanlar hariç olmak üzere devlet işletmelerinin elverişli şartlarla özel girişime devredilmesi, yabancı sermayenin teşvik edilmesi, grev hakkının toplum düzenini ve iktisadi ahengi bozmayacak surette kanunlaştırılması, antidemokratik kanun hükümlerinin kaldırılması ve “aşırı solcu hareketler”e karşı gereken tedbirlerin alınması.
44
Demokrat Parti Demokrat Parti, iktidara gelirken şu vaatlerde bulunmuştu: «Anayasa teminatı, adalet teminatı, basın hürriyeti, dini siyasete alet etmemek, anti demokratik kanunları kaldırmak, iktidarla muhalefet arasında normal parlamento münasebetlerinin kurulması…» Ne var ki iktidara geldikten sonra bunlar ihmal edilmiştir. Öte yandan “dilediğine ihale, gizli ihale, değişebilir bedellerle ihale” şeklinde işletilen sistem, iş, inşa ve yatırım çevrelerinde güveni sarsmıştır.
45
Şevket Süreyya Aydemir’in sözleriyle:
“kredi ve döviz tahsislerinde, ithalat ve ihracat işlerinde, kamu yatırımlarında iktidarın dilediğince yürütülen bir uygulamayla partizanlığın, denebilir ki ilk defa Türkiye ekonomisine girişi, iktisadi tahsis ve yatırım işlerinde özel girişimcilerden parti adına bağış usulünün yerleşmesi ve yüksek kademe etrafında birtakım şüphelerin doğuşu, yeni devrin dinamizmini gölgelemiştir.”
46
1955 –hükümet içinden eleştiriler
DP milletvekili Emrullah Nutku: “Bu memlekette herkes aynı fedakârlığı yaparsa bir kalkınma olabilir. Fakat bir tarafta halktan fedakârlık istenirken, diğer taraftan her gün 5-10 milyonerin doğuşu halka ıstırap vermektedir.» Demokrat Parti Neden Çöktü ve Politikada Yitirdiğim Yıllar , Fakülteler Matbaası, 1979.
47
Doğan Avcıoğlu «Çok partili hayat, büyük toprak ve ticaret çıkarlarının, siyasi iktidar üzerindeki nüfuzunu büyük ölçüde artıran bir hareket olmuştur.»
48
Genel oy ve parti rekabeti
Öte yandan genel oy ve parti rekabeti işçi ve köylü kitlesine karşı iktidarların tutumunu değiştirmiştir. Jandarma baskısı azalmış, idare adamları ve fabrika müdürleri, işçi ve köylüye daha yumuşak davranmak zorunda kalmıştır. Politikacılar, köyleri ziyaret eder olmuşlardır. Kitleler bu sayede “vatandaş olma” duygusunu az çok duyabilmişlerdir.
49
altyapı Karayolları, makine parkları, yol işçiliğini ortadan silen dev makineler, iskeleler, köprüler, limanlar ve benzeri alanlarda getirilen hizmetler, altyapıda hızlı değişmelere yol açmıştır. Bunların tümü halkın hem günlük hem süreli hayatında doğrudan doğruya etkisi olan, elle tutulur, dikkat çekici işlerdi.
50
Seyhan Barajı 50 bin traktör devreye girmiş, bilhassa Çukurova toprağı hallaç pamuğu gibi atılmıştır. Seyhan Barajı'nın etkisiyle de...
51
Barajın açılışını genç Demirel yapmıştır, 32 yaşındadır, Bayar ve Menderes o konuşurken arkasındadır, daha sonra "Sen konuşacaksın dediklerinde, konuşmaya başladığımda sallandım" demiştir. Demirel belki de siyasal hayatının açılışını da o gün yapmıştır. (1956)
52
Yeni dünya düzeni: «kalkınmanın itici gücü devlettir..»
“Devlet işletmelerinin özel sektöre devri” sloganıyla iktidara gelmiş olan Demokrat Parti, bu dönemde kamu yatırımlarını genişletmek zorunda kalmıştır. Enerji, kömür, çimento, şeker gibi üretim kollarında, kamu kesiminin sürüklediği önemli genişlemeler olmuştur. Kamu yatırımlarının milli hasıla içindeki payı da belirgin biçimde artmıştır.
53
Sermaye birikimi Demokrat Parti de bu dönemde kamu yatırımlarının ve devlet işletmeciliğinin özel sermaye birikimi lehine ne kadar hayati bir rol oynayabileceğini keşfetmiştir. Geniş kamu kesiminin özel sermaye birikimiyle işlevsel bir bütünlük içinde eklemlendiği bir ekonomik yapı yerleşmiştir.
54
Şevket Süreyya Aydemir
“… artık anlaşılmıştır ki; ülke birliğini kuran, iktisaden kapalı bölgeleri değişim ekonomisine açan, ulusal pazara vücut veren ve dünya pazarına ulaştıran faktör, en başta yoldur…. Akdeniz’in evvelce yakın ilçelerle bile bağlantısı olmayan Finike kıyısında bir portakal bahçesi sahibinin, şimdi portakallarını istediği kadar bekletebilmesi, çünkü mevsiminde her istediği sabah kapısına yanaştıracağı bir kamyona doldurup, ertesi gece Erzurum pazarlarına dökebileceğine olan ruh emniyeti, halkta bir istikrar duygusu ve üretimi geliştirme zevki yaratıyordu. Aynı hali, Karadeniz, Akdeniz kıyıları, Ege bölgesi, Orta Anadolu, Doğu Anadolu için de ve kendi iş sahaları üzerinde düşününce, halk ruhiyatında memleket ölçüsünde meydana gelen değişikliğin temel faktörlerinden bazılarını anlamak kolaylaşır.”
55
İlhan Tekeli: «DP iktidarı 1957 yılından itibaren, önemli dış ticaret dar boğazları ve enflasyonist bir mali politikanın sonucu olan fiyat artışları ile karşılaşmıştır. Ülkenin içine düştüğü bu ekonomik bunalımdan dikkatleri başka noktaya çekmek üzere, ‘büyük kentlerin imarı’ konusu Başbakan Adnan Menderes tarafından politik gündemde ön plana çıkarılmıştır. ‘İmarcı Başbakan’ büyük kentlerin, özellikle İstanbul’un imarı ile çok yakından ilgileniyor, adeta çok yetkili bir belediye başkanı gibi davranıyordu. Büyük kentlerdeki imar uygulamaları hükümetin başarısı ile özdeşleşmişti.”
56
Geriye dönüş… DP iktidarı döneminde Türkçeyi sadeleştirme akımı bırakılmış; 1924 Anayasası’nın yılında Türkçeleştirilen şekli yürürlükten kaldırılmış ve eskisine dönülmüştür. DP’nin ilk iktidar yılında Milli Eğitim Bakanı olan Tevfik İleri’nin sürekli çabaları sonucunda 1952 yılında köy enstitüleri tarihe karışmış ve enstitülerin adı değiştirilerek köy öğretmen okulları haline getirilmiştir
57
«Muhafazakar iktidar» ikilemi
İktidar muhafazakardır, örneğin ezanı yeniden Arapça okutmuştur. Ama aynı muhafazakar iktidar İstanbul'un altını üstüne getirmiş, Osmanlı mimarisini yerle bir etmiştir.
58
1950 yılında henüz üniversite öğrencisiyken TRT İstanbul Radyosunun açtığı ve 186 adayın katıldığı solist sınavını birincilikle kazandı. 1 Ocak 1951'de, İstanbul Radyosunda canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Aynı yıllarda "Muhabbet Kuşu" şarkısını plağa doldurttu. Bu plak sayesinde tüm Anadolu'da tanındı.
59
Adıyaman il oluyor.. Adıyaman ilçesinde bir il kurulması, dönemin gazetelerinde Malatya’nın 1950’den beri seçimlerde Halk Partisi’ne eğilim göstermesi nedeniyle bu ilin cezalandırılması olarak yorumlanmıştır. Buna göre, 1954 seçimlerinde DP’ye oy veren Adıyaman ilçesi ödüllendirilmiştir.
60
Kırşehir hikayesi 1954 yılında Kırşehir ili kaldırılarak ilçe haline getirilmiş ve aynı düzenleme ile kurulan Nevşehir iline bağlanmıştır. İmparatorluk döneminde sancak merkezi, Cumhuriyet’ten itibaren de il merkezi olan Kırşehir’in, 1954 yılında ilçe haline getirilmesi, 2 Mayıs seçimlerinde oyların % 80’inin Cumhuriyetçi Millet Partisi’ne verilmiş olması nedeniyle, hükümetin Kırşehir’i cezalandırmasına bağlanmıştır.
61
Osman Bölükbaşı «Vatandaşların siyasi kanaatlerinden dolayı ancak ilkel devirlerde ve totaliter idarelerde benzerine rastlanabilecek şekilde toptan cezalandırılması, aynı zamanda demokratik rejimi ret ve inkâr manasına gelen çok vahim bir hadise olarak siyasi huzur ve emniyeti kökünden sarsmış ve vicdanlarda kapanmaz bir yara açmıştır. Bu suretle sizler ve iktidarınız tarih ve millet huzurunda büyük bir vebal altına girmiş bulunuyorsunuz.”
62
1957
63
Kurmay Albay Alpaslan Türkeş, Bayrak Radyodan darbe bildirisini okurken (27 Mayıs 1960 Cuma sabah saat 5.25)
65
5 Temmuz 1960
66
Tarihten bugüne dış yardım:
RG: 22 Aralık 2015 MİLLETLERARASI ANDLAŞMA Hazine Müsteşarlığı ile Dünya Bankası Tarafından İmzalanan Kamu Mali Yönetimi Reformu Uygulamalarının Desteklenmesi Projesi ile İlgili Hibe Anlaşması ( ABD Doları)
67
Kaynak Nuray E. Keskin, “Ellili Yıllarda Kamu Yönetimi”, Türkiye'nin 1950'li Yılları (Hazırlayan: Mete Kaan Kaynar), İletişim Yayınları, Eylül 2015.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.