Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
Yezidiyye/Adlandırılması
Yezid b. Muaviye’ye nispetle adlandırılan, İslâm coğrafyasında ortaya çıkan gâlî bir fırkadır. Yezidîliğe verilen ad konusunda farklı iddia ve yorumlar getirilmekle birlikte gerek kurucusu Şeyh Adî b. Müsafir (557/1162)’in nesebi, gerekse Yezidî aşiretlerinin Emevî bakiyelerinin de yer aldığı bazı Arap kabilelerinden müteşekkil olması ve bölgedeki Kürt aşiretlerinden farklılık göstermeleri adlandırmanın Yezid b. Muaviye konusundaki ifrattan kaynaklandığı iddiasını kuvvetlendirmektedir.
2
Yezidiyye/Oluşumu Şeyh Adî, 557/1162’de vefat etmiş ve zaviyesinin yanına defnedilmiştir. Adına oluşturulan Adeviyye tarikatı ölümünü müteakip iki düşman gruba ayrılmıştır, mücadele Şeyh hakkında aşırı inançlar besleyen Şeyhanlıların galibiyetiyle sona ermiştir. II. Adî zamanında bölgede yaşayan Mazdeist Tayrahitesler bu gruba dahil olmuşlardır; muhtemelen Yezidî inançlarındaki gayr-i İslâmî unsurlar bunlarla ilgilidir. İlerleyen dönemde Sincar dağları ve civarında yaşayan Yezidîler, Şîîlerin Muavîye’nin oğlu Yezid’i lanetlemelerine tepki olarak, onun haklılığını ısrarla savunup Yezid ve Şeyh Adî’ye insan üstü vasıflar atfederek aşırı inançlara sahip olmuşlardır. Bu farklılaşma, Şeyh Adî’nin yeğeninin torunu Hasan b. Adî (652/1254) zamanında belirgin hale gelmiştir. Ancak 1320 tarihli bir yazmada Yezidlerin Yezid’i sevmeyenlerin canını ve malını mübah görmeleri ve kendilerinin dışındaki Müslümanlardan ayrılarak namazı kendi içlerinde kıldıklarından bahsedilmesi, fırkanın bize ulaşan şekliyle müfrit görüşlere daha sonraki dönemlerde ulaştığını, fırkanın oluşum sürecinin daha uzun yılları muhtevî olduğunu göstermektedir.
3
Yezidiyye/Belge ve Eserler
Kendilerini Şeyh Adî’ye nispetlerinden dolayı Yezidî inançları ve dinî pratikleri kısmen tasavvufî bir forma sahiptir. Onlar hakkındaki ilk bilgiler 1872 tarihinde Osmanlı hükümeti tarafından askere çağrıldıkları zaman, diğer insanlarla birlikte yaşayamayacaklarına dair sundukları on dört maddelik bir belgeye müstenittir. Sonraki yıllarda Yezidîlere ait ne zaman ve kimler tarafından yazıldığı bilinmeyen, fırkanın inançları, ilk yaratılışı ve bazı menakıbı içeren iki kutsal kitapları, Mushaf-ı Reş ve Kitabu’l-Cilve neşredilmiştir.
4
Yezidilik/Yaratılış Yezidîlere göre başlangıçta Tanrı, karanlık bir boşluktadır. Önce Melek Tavus’u yaratmıştır. Sonra beyaz bir inci yaratmış, kırk bin yıl geçtikten sonra inci yarılıp kainatı oluşturmuştur. Melek Tavus yaratılan meleklerin başı olarak gururlanmış ve cehenneme kapatılmıştır. Burada yedi bin sene hapis kalan Melek Tavus pişman olup tövbe etmiş ve Tanrı tarafından bağışlanarak kendisine hak ettiği değer verilmiştir. Yezidîler tarafından Melek Tavus, -daha çok kaza veya horoza benzeyen- heykellerle kutsanmıştır.
5
Yezidilik/Yaratılış Tanrı haftanın yedi gününde yedi melek yaratmıştır, onlar, yedi defa yeryüzüne tecelli eden kutsal varlıklardır. Bunlar sırasıyla Pazar Azrail (Melek Tavus) Şeyh Adî P.tesi Derdâil Şeyh Hasan Basrî Salı İsrafil Şeyh Şemsuddin Çarş. Mikail Şeyh Ebu Bekr Perş. Cebrail Şeyh Secauddin Cu. Şamnail Şeyh Nâsıruddin Cumartesi Turail Şeyh Fahreddin
6
Yezidilik/Yaratılış Yezidîlerin yaratılış akidesine göre;
kendilerinin Adem’in halis neslinden Şehid b. Cerra soyundan gelmeleri, diğer insanların ise Adem-Havva neslinden gelmeleridir. Bu inanca bağlı olarak insanlar arasında tenâsuhu kabul eden Yezidîler, kendi aralarında dolaşan ruhların sonunda Tanrı katına, nur alemine yükselerek kurtuluşa erdiğine, diğer insanların ise ebediyen azap ve ceza içinde yaşayacaklarına inanırlar. Dolayısıyla onlar Kitabî ahiret hayatına inanmazlar.
7
Yezidilik/Uluhiyyet Yezidîlikte Allah Hâlık, Kâdir, kainatın Mucididir, yalnız kainatın Yaratıcısıdır, lakin direği ve müdebbiri değildir. Kainatı muhafaza bu sisteme göre Allah’ın ilk yaratıkları yedi varlığa tefviz edilmiştir. Bunlar her bin senede bir sırayla yeryüzüne tecelli ve zuhur ederek dini yeniden tanzim ederler. Bunların yanında Yezidî inancında Melek Tavus olarak takdis edilen Şeytan, meleklerin en güçlüsü ve en iyisidir. Buna göre Melek Tavus kainatın ilk başlangıcında kendi şahsıyla zuhur etmişse bile sonraki dönemlerde Yezid b. Muaviye ve Şeyh Adi b. Müsafir olarak da tecelli ve zuhur etmiştir.
8
Yezidilik/Melek Tavus
İnanç sistemlerinin hemen pek çoğunda menfî bir konuma sahip Şeytan’ın Yezidîlerde takdis edilmesine, muhtemelen H. V-VI. asırlarda Şeytanın lanetlenmesi problemini tartışan Müslüman sufîlerin, İslâmî kader doktrini ile Şeytanın uğradığı cezanın nasıl uzlaştırılacağı sorusuna verdikleri cevapların bir sonucu olarak ulaşılmıştır. Bazı sufiler soruyu sükut ile geçiştirirken, Hallac, Ahmed el-Gazzalî, İbn Arabi gibi sufilere göre Şeytanın Adem’e secde etmeyişi onun sadece Allah’a bağlı oluşundan kaynaklanır. Çünkü o, Allah’a karşı aşırı muhabbet beslemektedir. Böylece şeytan, bir taraftan tenzihci akideye sahipmiş gibi gösterilir, diğer taraftan kadere rıza gösteren bir mütevekkil olarak kabul edilir. Bu anlayış, son onlu yıllarda sosyal hayatımıza giren Satanizm ile Yezidîliğin bir ilgisinin olmadığını da göstermektedir. Zira Satanizm Şeytan’a Tanrı diye tapma faaliyeti adı altında Yahudi-Hıristiyan geleneğine ve dini tahakkümüne, özellikle de Hıristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyondur. Yezidîlerde ise Şeytan Tanrı’dan sonra gelen, ikincil konumdadır, tevfiz inancına rağmen doğrudan Tanrının kendisi değildir.
9
Yezidilik/İnançlar 1936’da neşredilen Molla Salih’e ait bir Risale’de Yezidîlerin üç gruba ayrıldığı, bazılarının Şeyh Adi’yi tanrı kabul ettikleri, bazılarının ilahi gücün Tanrı ile Şeyh Adî arasında taksim edildiğine inandıklarını, bazılarının ise Şeyh Adi’nin Allah’ın her yerde hâzır ve nâzır bir vekili olarak kabul ettikleri belirtilir. Bununla birlikte günümüz Yezidîlerinin şehadetleri, Allah’ın birliğine ve kudretine iman yanında; a-Şeyh Hâdi’nin Allah’ın meleği ve Yezidîlerin mürşidi olduğuna, b- Sultan Yezidin Allah’ın meleği ve yerin nuru olduğuna, c- Melek Tavus’un Allah’ın meleği ve elçisi olduğuna inanmak şeklindedir.
10
Yezidiyye/Dini Pratikleri
Dini pratikler konusunda kendilerine ait ibadetler geliştiren Yezidîler namaz yerine güneşin doğuşu ve batışı esnasında güneşe yönelerek günde iki kez kendilerine has dualarını yaparlar. Bundan önce eller ve yüzün yıkanması gereklidir. Orucu, Aralık ayının ilk Salı, Çarşamba ve Perşembe’sinde üç gün tutarlar. Bununla birlikte din adamlarının yılda 80 gün oruç tutma mecburiyetleri vardır. Zekat yerine Yezidîlerin din adamları arasındaki hiyerarşiye bağlı olarak taksim edilen bir miktar (fert başına kazancın %17,5) onlara verilir. Ancak günümüzde bu oranlar büyük ölçüde unutulmuş olup, doğum, sünnet, düğün, bayramlar ve diğer dini törenler vesilesiyle din adamlarına aynî ve nakdî ödemeler yapılmaktadır. Bununla birlikte günümüzde Yezidî din adamlarının bir iş sahibi olup kendi geçimlerini temin ettikleri bilinmektedir. Hac ibadeti de Şeyh Adî’nin Laleş’teki türbesine Eylül arasında yapılan ziyaretten ibarettir. Yezidîlerin hac ziyaretleri Müslümanlara benzer şekilde form ve motiflerle donatılmıştır. Yezidîler arasında Melek Tavus’un sembolize edildiği Sencik (sancak) denilen yedi heykel de senede bir kaç defa kavvallar ve pirler vasıtasıyla köylerde dolaştırılarak hacca gidemeyen Yezidîlerin dinî vazifelerini ifa etmelerine imkan sağlanır.
11
Yezidiyye/Din Adamları
Bugün Yezidîlerin din adamları, Hasan b. Adî’nin soyundan gelen Katanîler sülalesinden “Emirler-Mirler”, Şemsanîler sülalesinden “Şeyhler”, Adanîler sülalesinden “Fakirler ve Peşîmamlar” ve Pîr Hasan Maman sülalesinden “Pîrler” olarak sınıflanmıştır. Yukarıda ifade ettiğimiz din adamları tarafından idare edilirler. Dürzîliğe benzer şekilde dinî ve siyasî lider ayrımı söz konusudur. Emir veya mîrler siyasîleri, Şeyhler ise ruhbanı teşkil ederler. Fakirler ve Pîrlerin yanında Melek Tavus heykellerine eşlik eden Kavvallar ve Koçekler diğer dinî vazifeleri ifa edenlerdir. Yezidîlerde yedinci tabakayı teşkil eden halk ise mürid olarak adlandırılır.
12
Yezidiyye/Bayramları
Yezidlerin bayramlarına gelince; Her yıl Nisan ayının ilk Çarşambasında kutlanın Ser-i Sale (Yılbaşı) bayramaları en önemli bayramlarıdır. Cemâi Bayramı, 28 Eylül-3 Ekim arasında Şeyh Adî türbesini ziyaret bayramıdır. Türbeye gidemeyenler bunu kendi köylerinde kutlarlar. Şeyh Adî bayramı, 3 Ağustos’ta kutlanır. Bülende Bayramı, Şeyh Adî’nin doğumu olarak kabul edilen 25 Aralık’ta kutlanır. Kurban Bayramı, Hac dönüşü 21 Eylül’de kurban kesilerek kutlanır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.