Sunuyu indir
1
Sigmund Freud
2
Kişiliğin doğası üzerine yıllarca fikir üretilmiş olsa da bilinen ilk kişilik kuramcısı Sigmund Freud’dur. Freud bilinç dışından bahseden ilk bilim adamı değildi ancak o ana kadar hiç kimse davranışı açıklamak için bilinç dışı üzerine bu kadar çok durmamıştır. İnsanlar binlerce yıldan beri rüyaları yorumluyor olsalar bile rüya yorumunu kapsamlı bir psikolojik kurama bütünleştiren kişi Freud’dur. Freud’cu dil sürçmesi, inkâr, libido, bastırmak gibi kavramlar, günlük koşullarımızda sık sık kullanılır. Ancak belkide Freud’un etkisini en açık biçimde kanıtlayan şey önemli kuramcıların hemen hemen hepsinin, kişilikle ilgili kendi görüşlerini açıklarken karşılaştırma noktası olarak Freud’un çalışmalarını seçmiş olmalarıdır.
3
FREUD’UN KİŞİLİK KURAMI
1. Topografik Model : Freud kişiliği bilinç, bilinç altı ve bilinç dışı olmak üzere üçe ayırmıştır. Bu ayırım topografik model olarak bilinir. a. Bilinç: Farkında olduğumuz düşünceleri ilgilendirir. Bilincin hafızası yoktur ve bilinçlilik durumu genellikle geçicidir. Düşünceler kafamıza yeni düşünceler girdikçe değişir ve eskiler bilincimizden kaybolur. Bir şey için “aklımda” derken aslında aklımızın bilinçli kısmından bahsederiz.
4
b. Bilinçöncesi: Bireyin ancak dikkatini zorlayarak hatırlayabildiği yaşantılarının bulunduğu bölgedir. Eğer isterseniz, sayısız düşüncelerinizi bu bölüme getirebilirsiniz. Örneğin; dün neler yaptınız?, ilkokul öğretmeniniz kimdi? en son okuduğunuz kitap neydi? gibi . Bu geniş ulaşılabilir bilgi haznesi bilinçaltını oluşturur.
5
c. Bilinçaltı: Bastırma nedeniyle bilinç düzeyine çıkamayan materyallerden oluşan bölümdür. Düşüncelerimizin büyük ve en önemli kısmının bulunduğu bölgedir.Freud bireyin içinden geldiği gibi doyurmak istediği arzularının, isteklerinin, duygu ve düşüncelerinin ayrıca birey için sıkıntı kaynağı olabilecek yaşantılarının bilinçaltında barındığını belirtmiştir. Freud geliştirmiş olduğu psikanaliz yöntemiyle bilinç dışındaki materyalin bilince getirilmesini amaçlamıştır.Günlük davranışlarımızın çoğunun altında bilinçaltı malzeme yatar.
6
2. Yapısal Model Sonraları Freud, topografik modelin insan kişiliğine sınırlı bir açıklama getirdiğini fark etti ve buna ek olarak yapısal modeli oluşturdu. Bu model, kişiliği benlik (ego), alt benlik (id) ve üst benlik (süper ego)’ten oluşturmaktadır.
7
a. Alt Benlik (id) Freud doğduğumuzda tek bir kişilik yapısının, alt benliğin var olduğunu söylemiştir. Alt benlik, bizim bencil kısmımızdır ve yalnızca kişisel isteklerimizi tatmin etmeye çalışır. Alt benlik haz ilkesine göre hareket eder, diğer bir deyişle herhangi bir fiziksel ve toplumsal sınırlamayı dikkate almaksızın, sadece kişisel tatmin sağlayacak şeylerle ilgilenir. Bebekler gördükleri her şeyi istedikleri zaman ona doğru uzanırlar. O nesnenin başkasına ait olması yada zararlı olması onlar için fark etmez. Bu refleks yetişkin olduğumuzda da kaybolmaz. Ancak sağlıklı bir yetişkin kişilikte alt benlik, diğer bölümler tarafından denetim altında tutulur.
8
b. Benlik (Ego) Çevreleriyle etkileşime geçen 2 yaş ve altı çocuklarda, kişilik yapısının ikinci kısmı gelişmeye başlar. Benlik (ego) gerçeklik ilkesine göre hareket eder. Yani benliğin birinci görevi, alt benliğin dürtülerini tatmin etmek; ama bunu yaparken içinde bulunulan durumun gerçeklerini de dikkate almaktır. Zira alt benliğin dürtüleri genellikle toplumsal olarak uygun olmayan, bizi tehdit eden biçimde ortaya çıkar. Benliğin görevi, bu dürtüleri bilinç dışında tutmaktır. Alt benlikten farklı olarak benliğimiz, beynimizin bilinç, bilinçaltı ve bilinç dışı kesimlerinde serbestçe hareket edebilir. Gerçeklik ilkesine göre çalışır.
9
c. Üst Benlik (Süper Ego)
Üst benlik, toplumun, özellikle de anne babaların değer yargılarını ve standartlarını temsil eder. Üst benlik, neyi yapabileceğimizi ve yapamayacağımız konusunda daha çok kısıtlamalar getirir. Eğer arkadaşınızın evindeyken masanın üzerinde bir miktar para görürseniz, alt benliğiniz bu parayı almanızı ister. Benliğiniz parayı yakalanmadan nasıl alınabileceğini bulmaya çalışır. Bu yolu bulsanız bile üst benliğiniz bunu yapmanıza izin vermez. Para çalmak toplumun ahlaki değerlerine aykırıdır. Mükemmellik ilkesine göre çalışır.
10
Üst benliğin bu durumlarda kullandığı birinci silah suçluluk duygusudur. Bazı insanlar bu nedenle üst benlik kavramını vicdan olarak ta kabul eder. Süper egonun bir özelliği de, çocuğun ebeveynlerinden aldığı mükemmelliğe hayran olmasına dayanarak onu bunları benimsemeye yönlendiren ego-idealdir. Ego-ideal çocuğa kıvanç ve gurur duygusu yaratarak onu ödüllendirir.
11
İd, ego ve süper ego farklı ilkelerle çalışan psikolojik süreçlere verilen addır. Bu üçünün istekleri hem birbirini tamamlar hem de bir birleriyle çelişir. Ancak ego’nun yönetici önderliği altında bir ekip olarak birlikte hareket ederler. Böylece kişilik üç ayrı parça olarak değil, bir bütün olarak işler. Bir diğer anlamda id kişiliğin biyolojik bölümünü, ego psikolojik ve süper ego toplumsal bölümleri oluşturur. İd, ego ve süper ego birinin diğerinden daha kuvvetli ya da zayıf olduğu zaman farklı kişilik türleri ortaya çıkar.
12
Libido ve Thanatos Freud, iki ana tip içgüdümüz olduğunu söyler; libido olarak adlandırılan yaşam ya da cinsellik içgüdüsü ve Thanatos olarak adlandırılan ölüm ya da saldırganlık içgüdüsü. Freud, insan davranışının çoğunu yaşam ve cinsellik içgüdüsüne bağlamıştır. Ancak bu tanımı çok genel bir anlamda kullanmıştır. Cinsel olarak güdülenmiş hareketler yalnız erotik içerikli olanları değil, zevk almaya dönük bütün davranışlarımızı kapsar. Daha sonra Freud buna ölüm içgüdüsünü ölmek ve toprağa karışmak isteğini de eklemiştir. Ancak bu bilinç dışı güdü, açıkça bir kendine zarar verme şeklinde ortaya çıkmaz. Bunun yerine, ölüm içgüdüsü dşa dönüktür ve diğerlerine saldırmak şeklinde dışa vurulur. Ölme isteği bilinç dışında kalır.
13
Savunma Mekanizmaları:
Benliğin istenmeyen düşünceler ve arzularla başa çıkabilmek için kullandığı tekniğe savunma mekanizmaları denir. Başlıca Savunma Mekanizmaları; 1. Bastırma: Freud bastırmanın, “psikanalizin temel taşı” olarak belirtmiştir. Bastırma savunma mekanizmalarının en önemlisidir. Bu mekanizma, benliğin, tehdit edici malzemeleri bilinç dışında tutma ve bilince ulaşmasına izin vermeme çabasıdır. Oldukça yaşlı insanlarda sık sık görülen para biriktirme ölüm düşüncesini bastırma davranışına örnek olarak verilebilir.
14
2. Yüceltme: İşlevsel yeteneğimiz azaltan bastırmanın tersine, yüceltme mekanizmasını kullandıkça daha verimli hale geliriz. Bu yüzden psikanalistler yüceltmeyi gerçek anlamda başarılı tek savunma mekanizması olarak kabul eder. Yüceltme yöntemiyle, benlik tehdit edici bilinç dışı dürtüleri toplumsal açıdan kabul edilebilir eylemlere yönlendirilir. Örneğin saldırgan alt benlik dürtüleri, hokey, boks ya da futbol gibi oyunlarla yüceltilebilir.
15
3. Yer Değiştirme: Yüceltme gibi yer değiştirme de dürtülerimizi tehdit edici olmayan nesnelere yöneltir. Yüceltmeden farklı olarak, yer değiştiren dürtüler güvenli olsa bile ödüllendirilemez. Örneğin iş yerindeki müdürüne kızan bir memur, öfkesini evdeki karısına boşaltır. Memurun karısı kocasına ifade edemediği kızgınlığını çocuklarına, çocukları da evdeki kediyi ya da köpeği tekmeler. Freud, mantıksız korkularımızı ya da fobilerimizin çoğunun, yalnızca simgesel bir yer değiştirme olduğunu söylemiştir. Örneğin; bir hastası, oğlunu atlardan korktuğunu söylediğinde Freud aslında burada atların, babaya karşı duyulan korkunun yerine geçtiğini belirtmiştir.
16
4. İnkâr (Yadsıma) : İnkâr ettiğimizde bazı gerçeklerin varlığını reddederiz. Bastırmadan farklı olarak, yaptığımız şeyi anımsamak değil, kanıtlar tam tersini söylese de bir şeyin doğru olmadığında ısrar etmektedir. Örneğin karısını çok seven bir adamın, ölümünden sonra bile karısının yaşadığını iddia etmesi, yemeklerde masada ona yer ayırması gibi.
17
5. Karşıt Tepki Geliştirme (Reaksiyon-Formasyon) : Karşıt tepki geliştirirken, bilinç dışındaki tehdit edici bir düşünceden kaçmak için bilinç dışı arzularımızın tersi yönde davranırız. Sürekli olarak annesini ne kadar çok sevdiğini söyleyen bir genç kız, aslında annesine bilinç dışında duyduğu nefreti maskeliyor olabilir. 6. Yansıtma (Projeksiyon) : Bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında görme davranışına yansıtma denir. Dürtümüzü başkasına yansıtarak, aslında bu düşünceye sahip olanın biz olduğumuz algısında kurtarırız. Dünyanın güvenilmez ve hilekâr insanlarla dolu olduğunu düşünen bir adam, aslında bilinçaltında kendisinin güvenilmez ve hilekâr olduğunu bilir.
18
7. Akla Bürünme (Mantığa Bürünme, Neden Bulma-Rasyonelleştirme) :
Bu savunma mekanizmasının iki temel savunma üyesi bulunur. Birincisi kişi davranışını haklı göstermeye çalışır. İkincisinde ise ulaşılamayan amaçları ilişkin düş kırıklığı örtülmeye çalışılır. Örneğin; sınavda kopya çekerken yakalanan öğrenci, bu yüz kızartıcı davranışını “herkes öğrenciyken kopya çeker” gibi genelleme yaparak kendi davranışını makul göstermeye çalışır. Hiç uygun olmayan bir ortamda uygunsuz istekte bulunan birisi “isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü kara” diyerek uygunsuz davranışlarını mantığa bürünür.
19
3. PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM DÖNEMLERİ:
Freud’un psikolojiye yaptığı en tartışmalı katkılardan biri de kişilik gelişimi kuramıdır. Freud’a göre yetişkin kişiliğin temeli çocukluk yıllarımızda oluşur. Ayrıca Freud, psikolojik olguları genellikle cinsel bir çerçevede yorumlamıştır. Freud’a göre her birimiz çocukluğumuzda bir takım gelişim dönemlerinden geçeriz. Her dönemin ana belirleyici özelliği, cinsel yönden birincil derecede duyarlı bölgedir. Bu nedenle bu dönemlere “psikoseksüel gelişim dönemleri” adı verilir. Gelişim dönemlerinin önemi “saplanma” kavramında yatmaktadır.
20
1. Oral Dönem: Bütün çocukların geçtiği dönem oral dönemidir. Hayatın ilk 18 ayını içine alan bu süreç içinde; ağız, dudaklar ve dil cinsel yönden birinci derecede duyarlı bölgelerdir. Özellikle 1 yaşına kadar olan evrede ağız dış dünyayı tanıma aracıdır. Bu sürede, memeden kesmeyle ve beslenmeyle ilgili yaşanan ciddi sorunlar, psişik enerjisinin saplanmasına ve oral kişilik özelliklerinin gelişmesine neden olur. Oral kişiliğe sahip insanlar diğer insanlardan bağımlı olur. Çok sigara içen ya da ellerini ağzına getiren yetişkinlere oral kişilik teşhisi konulabilir.
21
2. Anal Dönem: Çocuklar 18 aylık olduğunda anal döneme geçerler. Freud’a göre anal bölge bu dönemdeki, cinsel yönden en duyarlı bölgedir. Çocukların tuvalet eğitimini almalarının “bu döneme rastlamasının tesadüf olmadığını belirtir. Sarsıcı tuvalet eğitimi, burada bir saplanmaya ve anal kişiliğe yol açabilir. Anal kişiliğe sahip bireyler aşırı derecede düzenli, inatçı yada cömert olabilir.
22
3. Fallik Dönem: En önemli psikoseksül dönemi fallik dönemidir ve çocuk 3-6 yallarındayken yaşanır. Bu dönemde cinsel organlar cinsel yönden en duyarlı bölgedir. Bu dönemin ileri aşamasında erkek çocuk annesi ile bilmeden Oedipus kompleksine, kız çocukları da babalarını bilmeden elektro kompleksine girer. Oedipus Kompleksi: Erkek çocuğun annesine karşı özel bir sevgi ile yaklaşıp, babası ile rekabete girmesi hatta ondan nefret etmesidir. Elektra Kompleksi: Kız çocuklarının babalarına özel bir sevgi ile yaklaşım, annelerinden nefret etmesi onunla rekabete girmesidir. Çocuklar bu durumu nasıl çözerler. Freud bu durumu şöyle çözüm getirmektedir. Çocuklar en sonunda karşı cinsiyetteki ebeveyne duydukları isteklerini bastırır. Daha sonra karşıt tepki geliştirme tekniğiyle, aynı cinsiyetteki ebeveynle kendisini özdeşleştirir.
23
4. Gizil (latent) Dönem: Oidupkompleksinin çözülmesinden sonra çocuklar gizil döneme girer yaş arasını kapsayan bu dönemde çocukların cinsel istekleri azalmıştır. Çocuklar ilgilerini oyuna ve arkadaşlarına verir. Özellikle bu dönemde kızların kızlarla erkeklerinde erkeklerle birarada olduğu görülür. 5. Genital Dönem: 12 yaşından sonra başlar, çocuk ergenliğe eriştiğinde, cinsel gereksininler geri döner ve karşı cins tekrar önem kazanır. Eğer çocuk bu döneme ulaşana kadar daha önceki dönemlerde çok miktarda problem yaşamamışsa normal bir cinsel yaşan sürdürür.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.