Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TÜRKİYE’DE BİYOÇEŞİTLİLİK
HAZIRLAYAN SEVGİ KARAATLI ŞUBAT, 2015
2
Ekosistem çeşitliliği nedir?
Biyoçeşitlilik nedir? Bir bölgede yaşayan canlı türleri, tür cinsindeki farklılıklar ve farklı yaşam biçimleri o bölgenin biyolojik çeşitliliğini meydana getirir. Genetik çeşitlilik nedir? Bir tür içindeki çeşitliliği tanımlar. Her türün bireylerinin genetik farklılığı, o türün kendi içinde genetik çeşitliliği demektir. Tür çeşitliliği nedir? Genellikle belirli coğrafik sınırlar içinde türlerin toplam sayısını ifade eder. Ekosistemdeki tür sayısı bölgenin coğrafi sayısı ve iklim koşullarına göre değişir. Tür çeşitliliğinin fazla olması genetik çeşitliliğin zenginliğini de birlikte getirir. Ekosistem çeşitliliği nedir? Bir bölgede farklı ekosistemlerin bulunması şeklinde tanımlanabilir. Bkolojik birim olarak karşılıklı etkileşim içinde olan organizmalar topluluğu ile fiziksel çevrelerin oluşturduğu bütündür.
3
DÜNYADA BİYOÇEŞİTLİLİK
Birleşmiş Milletler Çevre Kurumu (UNEP) raporuna göre dünyadaki tür sayısı milyon civarındadır. Bu güne kadar kaydı yapılan canlı türü sayısı ise yaklaşık 1,5 ile 2 milyondur. (Heywood,1995) Bunlardan 2/3’ü artropodlara (eklem bacaklılar), tanesi böcekler sınıfına aittir. Bitki ve hayvanların sayıları ve çeşitliliği yer yüzünde eşit bir şekilde dağılım göstermemektedir. Kutup bölgelerinde canlı türü çeşidi az iken tropik bölgelere doğru gidildikçe artış gösterir, en yaygın olarak da devamlı yeşil nemli tropik yağmur ormanları bölgesinde bulunur.
5
Biyolojik Çeşitliliğin Kaybı
Biyolojik çeşitliliğin kaybında insanların rolünü tahmin edebilmek oldukça güç olmakla birlikte bunun %5 ile %50 arasında olabileceği düşünülmektedir. Nesli Tükenerek Ortadan Kalkan 1622 Tür
6
TÜRKİYE’DE BİYOÇEŞİTLİLİK
Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği göstermektedir. Anadolu, kendi başına ayrı bir kıta olmamakla birlikte, bir kıtanın sahip olabileceği tüm ekosistem ve habitat özelliklerine tek başına sahiptir. Bunun nedenleri arasında üç farklı biyoiklim tipinin görülmesidir. Avrupa-Sibirya, Akdeniz İran-Turan Olmak üzere üç Biyocoğrafik Bölge (BCB) bulundurması, sahip olduğu topoğrafik, jeolojik, jeomorfolojik ve toprak çeşitlilikleri, deniz, göl, akarsu, tatlı, tuzlu ve sodalı göller gibi değişik sulak alan tiplerinin varlığı, metreler arasında değişen yükselti farklılıkları, derin kanyonlara ve çok farklı ekosistem tiplerine sahip olmasıdır.
7
TÜRKİYE’DE BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM
Türkiye, bitki çeşitliliği açısından dünyanın zengin coğ- rafyalarından birinde yer alıyor. Dünya, bitki çeşitliliği açısından 37 farklı bölgeye ayrılmış durumda. bu bölgelerden 3 tanesi, İran-Turan, Avrupa-Sibirya ve Akdeniz fitocoğrafik bölgesi Anadolu üzerinde kesişiyor. Her üç fitocoğrafik bölgede de birbirinden farklı bitki türleri yaşar. Çok az rastlanılabilecek bu durum, bugün 3000’i endemik olmak üzere, ’in üzerinde bitki türünün ülkemizde yaşamasının nedenlerinden biri.
8
Ülkemizdeki fitocoğrafik bölgeler
10
Türkiye bitki çeşitliliği bakımından dünyada önemli bir yere sahiptir
Türkiye bitki çeşitliliği bakımından dünyada önemli bir yere sahiptir. Son yapılan teşhislerle birlikte ülkemizde 12000’ in üzerinde bitki taksonu bulunmaktadır (Avcı, 2005, Karagöz ve ark., 2010). Türkiye’nin bitki (flora) türleri bakımından sahip olduğu zenginliği anlamak için Avrupa kıtası ile karşılaştırmak yeterli olacaktır: Tohumlu bitkiler: Tüm Avrupa kıtasında açık ve kapalı tohumlu bitki türü varken, sadece Anadolu’da bu sayıya yakın (11000 üzerinde) bitki türü olduğu bilinmektedir. Bunların yaklaşık üçte biri Türkiye’ye özgü (endemik) türlerdir. Damarsız tohumsuz bitkiler: 3 Boynuzsu Ciğerotu, 165 civarında Ciğerotu ve 740 civarında da Karayosununun yayılış gösterdiği belirlenmiştir.
11
Alg türleri: Türkiye denizlerinde 2150 alg türü yaşamaktadır.
Mantar türleri: Ülkemizde 2000 civarında mantar türü yaşıyor ve bu çeşitlilik yeni keşiflerle her yıl artıyor. Likenler: Türkiye’de günümüzde bilinen Liken türü sayısı 1000 civarında olup bu sayı her geçen gün artmaktadır. (Liken: mantarların alglerle oluşturdukları ortak yaşama dayalı bir canlı grubudur.) Dünya’da bilinen tür sayısı ise civarındadır.
12
ENDEMİZM Türkiye, endemizm oranı (%34) bakımından da dünyada önemli bir yere sahiptir. (Endemik nedir? Yaşam alanı belirli bir bölgeyle sınırlı, yeryüzünün yalnızca belirli bölgelerinde yayılış gösteren canlı tür ya da cinslerine endemik denilmektedir .) (Endemizm nedir: Bir bitki, türünün dar bir bölgede sınırlanmış halde bulunmasıdır.) Türkiye’den 15 kat büyük olan Avrupa kıtasıyla karşılaştırıldığında, bu zenginliğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim Avrupa’da Yunanistan 800 ile en fazla endemik türe sahip iken bu rakam ülkemizde 3000’den fazladır. (Türkiye biteyi: Türkiye florası)
13
Bitki gen kaynakları bakımından da Türkiye dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. J. Harlan’a göre ülkemizde 100’den fazla türün geniş değişim gösterdiği, kültüre alındığı 5 mikro-gen merkezi bulunmaktadır (Demir, 1990).
14
Ülkelere göre endemik tür sayıları (Yoğunoğlu, 2011)
15
ENDEMİK TÜRLERİMİZ Geri kalan 1200 kadar endemik takson ise birden fazla coğrafi bölgemizde yayılış göstermektedir.
16
Sığla (Liquidambar orientalis)
Muğla, Antalya, Isparta, Burdur Tekesakalı (Scorzonera hieraciifolia) Aksaray, Ankara, Konya Sevgi çiçeği, Yanardöner (Centaurea tchihatcheffii), Ankara
17
İstanbul, Kocaeli, Sakarya
Sahil Sığırkuyruğu (Verbascum degenii), İstanbul, Kocaeli, Sakarya Ankara çiğdemi (Crocus ancyrensis) Amasya, Ankara, Bolu, Çorum, Kastamonu, Kayseri, Kahramanmaraş, Samsun, Sivas, Yozgat Ilgaz çiğdemi, Konya kaşağı, Eber sarısı, Çan çiçeği, çoban dikeni gibi bitkilerimiz endemiktir.
21
TÜRKİYE’DE NESLİ TEHLİKE ALTINDA OLAN BİTKİ TÜRLERİ
Konya gaşağı: Dünyada sadece Konya’da yetişen bitkiden, 2006 verilerine göre doğada yalnızca 9 kök kaldı. Bitkiyi koruma çalışmaları sürüyor. Sevgi çiçeği: Halk arasında “gelin düğmesi, yanar dönerçiçeği” olarak da bilinen bitki türü, Türkiye’ye özgü ve sadece Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yetişiyor. Bu bitki, Bern SÖzleşmesi ile korumaya alındı. Sığla: Dünya üzerindeki tek doğal yayılış alanı Türkiye’nin güneybatısıyla Rodos Adası olan sığla ağacı, Türkiye’de 1348 hektarlık ormanda bulunuyor. Beyaz Çiçekli Çakal Nergisi: Dünyada sadece Türkiye’de Muğla-Fethiye çevrelerinde yetişiyor. Eber sarısı: Dünya’da sadece Eber Gölü’nün güneyi ile Konya’daki Akşehir Gölü çevresinde yetişen bitki türü, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Konseyi tarafından koruma altına alındı. Narin Acı Çiğdem: İstanbul’a özgü küçük çiçekli acı çiğdem türü, denetimsiz kentleşme ve yanlış ağaçlandırma nedeniyle tükenme tehlikesi yaşıyor. Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı.
22
Narin Acı Çiğdem: İstanbul’a özgü küçük çiçekli acı çiğdem türü, denetimsiz kentleşme ve yanlış ağaçlandırma nedeniyle tükenme tehlikesi yaşıyor. Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı. Mavi Yıldız: Türkiye’nin kuzeybatısında ve Yunanistan’ın bazı bölgelerinde ender görülen bitki türü, Bern Sözleşmesi’yle koruma altına girdi. Yabani Siklamen: Yumrulu bitkiler familyasındaki tür, Bern Sözleşmesi ile korunuyor. Çan Çiçeği: Sadece Çoruh Vadisi’nde yetişen türün soyu, tüm Avrupa’da tehlike altına girdi. Karadeniz Salkımı: Soyu, tüm dünyada tehlike altına girdi. Kilyos Peygamber Çiçeği: Türkiye’de Batı Karadeniz kıyılarında yetişen bitki türü, Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı. Göl Soğanı: Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı. Çöven: İç Anadolu’nun tuzlu steplerinde yetişen bitkinin soyu, tüm dünyada tehlike altında.
23
İstanbul nazendesi: Dünyada sadece Türkiye’nin kuzeybatısında görülüyor.
Erzincan süt otu: Dünyada sadece Erzincan Ovası’nın doğusundaki tuzlu bataklıklarda yetişen bitki, Bern Sözleşmesi ile korumaya alındı. Çorak Gülü: Tuz Gölü civarında yetişiyor. Kardelen: Türkiye’de doğal olarak yetişen 9 türü bulunuyor. 2 türü dışında kardelen soğanlarının doğadan toplanarak ihraç edilmesi yasaklandı. Hürmüz otu: Dünyada sadece İç Anadolu’da metre arasında değişen yükseklikte yetişiyor. Trifolium Parchycalyx (Yonca): Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı. Yabani Karanfil: Balıkesir ve Aydın’da görülüyor. Likya orkidesi: Dünya Doğal Bitkileri Koruma Birliği (IUCN), Likya Orkidesi çiçeğini, türün yok olma tehlikesine karşı kırmızı listeye alarak koruma altına aldı.Dünyada sadece Antalya'nın Kaş İlçesi'nde sadece 10 dekarlık alanda yetişiyor.
24
Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (Bern Sözleşmesi)
Avrupa’da yaban hayatın, flora ve faunanın korunmasını hedef alan ve Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan bu Sözleşme, 17 Kasım 1979’dan itibaren imzaya açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 9 Ocak 1984 tarihinde Sözleşme’yi onaylamıştır. Sözleşme; taraf devletlere, ülkelerinde bulunan ve risk altında olan yabanıl bitki ve hayvan nüfusunun korunması; korunması için birden çok taraf devletin işbirliğini gerektiren durumlarda gerekli tedbirlerin uyum içinde alınması görevini yüklemektedir.
25
TÜRKİYE’DE HAYVAN ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM
Türkiye'de yalnızca Akdeniz direyinin değil, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Arap Yarımadası direylerinin de tipik türleri bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, çok daha fazla memeli tür barındırır. (Direy: Fauna, hayvan topluluğu) Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı 2007 verilerine göre; tanımlanan canlı türleri içinde en büyük rakamı omurgasızlar grubu oluşturmaktadır. Omurgasız hayvanlar: Tür sayısı yaklaşık ’dir ve bunlardan yaklaşık tür/alttür endemiktir.
26
Omurgalı hayvanlar: Tür sayısı 1. 500’e yakındır
Omurgalı hayvanlar: Tür sayısı 1.500’e yakındır. Omurgalılardan, 70’i balık türü olmak üzere 100’ün üzerinde tür endemiktir. Türkiye direyine ait 161 memeli, 466 kuş, 141 sürüngen, 22 kurbağa, 236 tatlı su balığı, 480 deniz balığı türünün yaşadığı tespit edilmiştir. Alageyik ve sülünün anavatanı Anadolu'dur. Ama bu türlerin bazıları tamamen tükenmek üzeredir, bazıları da tehlike altında bulunmaktadır. Ülkemizin dünyanın üç büyük kuş göç yolu üzerinde olması, kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır.
28
Yumuşakçalar (Mollusca): 522 tür (203’ü endemik),
Böcekler (insecta): Tüm dünyada olduğu gibi böcek grubu Türkiye’de de çok zengindir. Ancak bazı gruplarda hiç çalışma olmaması, bazı gruplardaki çalışmaların yetersiz oluşu gibi sebeplerle Türkiye böcek faunası hakkında tahmini rakamlar vermek mümkündür. Türkiye’de bugüne kadar tespit edilmiş böcek türü yaklaşık civarındadır. Ancak tahmin edilen sayı ise arasındadır. Bu rakamlar da böceklerle ilgili çalışmaların ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir.
29
Kızböcekleri (Odonata): 114 tür
Çekirgeler (Orthoptera): 600 tür (270’i endemik) Kınkanatlılar (Coleoptera) tür Yarımkanatlılar (Heteroptera): tür Eşkanatlılar (Homoptera): tür Kelebekler (Lepidoptera): (600’ü gündüz diğerleri gece) türle temsil edilmektedir.
30
Türkiye’de Endemik Hayvanlardan Bazıları
ARAP TAVŞANI Kır tavşanı, adatavşanı, yer köpeği veya daha çok bilinen adıyla arap tavşanı (Allactaga williamsi) Orta Anadolu Bölgesi ve Batı Anadolu Bölgesi ovalarıyla Doğu Anadolu'nun yayla ve steplerinde görülür. ANKARA TAVŞANI Angora tavşanı da denilen bu ırk, yününden iplik elde edilen tek tavşandır. TİFTİK KEÇİSİ Daha çok Ankara’da bulunduğu için Ankara keçisi olarak adlandırılır. YAYLA TİPİ SİVAS ATI Bu at tipi, Sivas'la Malatya illeri arasında bulunan Uzun Yayla'dan köken aldığı için bu ismi almıştır. KARS ÇOBAN KÖPEĞİ Kars, Ardahan, Artvin, Erzurum, Ağrı, Iğdır bölgelerinde yetişen, saflığı tescil edilmiş, bölge şartlarına uyumlu, çok iyi koruyucu özelliğe sahip, uyumlu, zeki, akıllı ideal bir çoban köpeğidir.
31
TÜRK TAZISI Türkiye'nin herhangi bir kırsal bölümünde bulunabilir
TÜRK TAZISI Türkiye'nin herhangi bir kırsal bölümünde bulunabilir. Genellikle sahipsiz, kırsal bölgelerde başıboş dolaşırlar ve kontrolsüz ürerler. SİVAS KANGAL Türk Çoban Köpeği olan bu türün en belirgin özelliği ise sahibine duyduğu aşırı sadakat ve buna bağlı olarak sahibine ait olduğunu düşündüğü şeyleri korumaya yönelik kuvvetli içgüdüsüdür. Bu nedenle çok iyi bir dövüşçüdür. Kurt, çakal gibi yabani hayvanlara karşı çok etkin bir muhafız olmakla beraber aile fertlerine ve özellikle de çocuklara karşı hiçbir tehdit oluşturmazlar. VAN KEDİSİ Van kedisi, Van yöresi kökenli, iyi bir yüzücü olan, gözleri mavi veya kehribar rengi veya biri mavi diğeri kehribar olabilen, nadide ve asil bir kedi ırkıdır. ANKARA KEDİSİ Ankara'dan köken alan bu kediler yurtdışında angora ismiyle de tanınır. Uzun tüylü kedilerin atası olarak kabul edilirler. ANADOLU PARSI Anadolu parsı, Orta Doğu ve Batı Asya da yaygın olan İran leoparının (Panthera pardus saxicolor) Anadolu'da 1980'lere kadar yaşamış olan bir ırkıdır.
32
Midilli: Türkiye'de daha çok Ege Bölgesinde sahillerde ve adalarda yetiştirilirler.
Hopa engereği, Kafkas engereği (Vipera kaznakovi): Türkiye'de sadece Hopa (Artvin) civarında yağmur ormanlarında habitatın uygun olduğu alanlarda yaşarlar. Kapadokya kertenkelesi,Kayseri Kertenkelesi (Lacerta cappadocica): Malatya, Kahramanmaraş, Adana, Erzincan, Siirt, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Nur Dağları ve Doğu Anadolu'nun güney kısımlarında habitatın uygun olduğu yerlerde dağılım gösterirler. Toros kurbağası(Rana holtzi) :Yalnızca Orta Toroslar'da bulunanBolkar Dağlarındaki Çiniligöl(2600 m.) ve Karagöl'de (2500 m.) yaşadığı sanılırken, 2007 yılında yapılan bir araştırma ile bu dağın yaklaşık 3000 m. yüksekliğinde Eğrigöl mevkiinde de yaşamakta olduğu ilk kez tespit edilmiştir. Fırat kaplumbağası ((Rafetus euphraticus): Türkiye'de Fırat ve Dicle nehirlerinde görülürler. Yapılan barajlar nedeniyle soyları tükenme tehlikesi altındadır.
33
Büyük toy(Otis tarda) :Doğu Anadolu Bölgesi'nin Türkiye'de en çok sayıda toy barındıran bölgelerden biridir. İriliğinden dolayı gözde ve kolay av olduğu için kaçak avcılık ve habitat kaybı türün yok olma sürecini hızlandıran en önemli etkendir. Anadolu miflonu (Ovis aries anatolica) : Orta Anadolu bölgesinde bulunur. Yerel olarak; ceren , ceran , muflon , dağ koyunu gibi farklı isimlerle adlandırılırlar . Dağ horozu(Tetrao mlokosiewiczi) :Yerleşik bir türdür. Kafkas Dağlarında ve kuzeydoğu Türkiye'de açık meyillerde alçak ormangülü veya diğer çalılıklarla kaplı alanlarda üreme gösterirler. Ayrıca İnci kefali, Karadeniz alası, Abant alası, Anadolu dişli sazancığı, Burdur dişli sazancığı endemiktir.
34
Türkiye’de Nesli Tehlike Altında Olan Türler
Dünyada bilinen türlerin ’i yok olmak üzere, tehlike altında ya da hassas türler arasında. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste’ye göre Türkiye’de, küresel ölçekte tehlike altında olan 134 tür ve alttür yer alıyor. (WWF)
35
Alageyik (Dama dama): Dama dama alt türünün günümüzdeki yabani popülasyonlarının Türkiye'de yıl boyu görüldüğü iki alandan birisi Antalya’dakiTermessos Milli Parkı ve Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında, diğeri Mersin’dir. Ayrıca çok az miktarda Bolu Dağları’nda da bulunur.
36
Acem Ceylanı (Gazella Subgutturosa): Ülkemizde sadece Şanlıurfa'nın güneydoğusunda Ceylanpınarı Devlet Üretme Çiftliği sahalarında yaşamaktadır.Geçmişteki yayılış alanları; Kırıkhan, Hassa civarı,Akçakale,Viranşehir,Ceylanpınar'dan Suriye sınırını takiben Cizre'ye kadar uzanır.Bu yüzyılın başlarına kadar Dörtyol,Ceyhan çevreleri ve Çukurova'da yaşadığı bilinmektedir. Doğu Anadolu'da Iğdır ve Aralık Ovaları’ndada yaşamışlardır.
37
Çizgili Sırtlan (Hyaena Hyaena): Doğada düşük yoğunlukta bulunmaları, iyi gizlenmeleri ve yalnız yaşamaları sebebi ile vahşi yaşamda görülmeleri çok zordur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üç adet çizgili sırtlan yuvası belirlenmiş ve bu yuvalardan birini kullanan bir çift çizgili sırtlan görüntülenmiştir. Çizgili sırtlanların Türkiye popülasyonunu korumak için Güneydoğu Anadolu bölgesinin dışında, Altınözü Hatay'da hektar'lık bir alan yaban hayatı geliştirme sahası olarak ayrılmıştır.
38
Anadolu Dikenli Faresi (Acomys Cilicicus): Anadolu Dikenli Faresi Türkiye'de yalnızca Silifke ve Çukurova çevresindeki ormanlarda yaşar.
39
Hint Oklu Kirpisi (Hystrix Indica): Daha çok İskenderun çevresinde, Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın, İzmir’de görülür. Bursa, Balıkesir, Kütahya ve Kocaeli’nden de kayıtlar vardır.
40
Telli Turna (Anthropoides Virgo): Türkiye'de şu anda 11 telli turna vardır. Nesli tükenmekte olan kuşlar arasındadır. Türkiye'de sadece Bulanık Ovasında (Muş) yaşayabilmektedirler
41
Mezgeldek (Tetrax Tetrax): Bu kuşları yıl boyunca Trakya'da görülebilir ama batı Anadolu'da sadece göç zamanında görülmektedirler.
42
Bozkır Kartalı (Aquila Nipalensis): Ülkemizde oldukça nadir gözüken bir kartal türüdür. Türkiye’de ürediği alanların sayısı oldukça az olan bozkır kartalını göç döneminde Hatay bölgesinde görmek mümkündür.
43
Ak Kuyruklu Kartal (Haliaeetus Albicilla): Bu türün ülkemizde ürediği alanlar her geçen gün azalmaktadır. Ak kuyruklu kartallar göllerin yanı başında uzanan ormanlık alanlarda üremeyi tercih ederler.
44
Ulu Doğan (Falco Cherrug): Türün soyu, Asya'daki yaşam alanlarının kısmen azalmasına bağlı olarak tehlike altındadır. Ulu doğanlar, doğal yaşam ortamlarından şahincilik için zorla alıkonulurlar. Tür ve alt türlerinin İzmir İstanbul,Tarsus Ankara,Ereğli ve Kastamonu’da bulunduğu literatürde belirtilmiştir. Bunun yanı sıra Ulu Doğanlar Bayburt, Erzurum, Arpaçay, Rize, Trabzon ve Süphan Dağında rastlandığı bilinmektedir.
45
Kelaynak Kuşu (Geronticus Eremita): Dünyada sadece Türkiyr'de (Birecik/Urfa) ve Fas'ta koruma altında az sayıda bulunmaktadırlar. Dünya popülasyonları yaklaşık 500 bireydir.
46
Toros Kurbağası (Rana Holtzi): Toros kurbağası, Dünya’da yalnızca Türkiye'nin Niğde ili Ulukışla ilçesi sınırları içerisindeki Toros Dağları'nda 2560 metre yükseklikteki Eğrigöl, Karagöl ve Çiniligöl'de yaşamaktadır.
47
Kolan Balığı (Acipenser Sturio): Avrupa kıyıları ve Karadeniz'de görülen Kolan Balığı nesli kritik tehlikedeki türler arasında yer almaktadır.
48
Yunus, tırtak (Delphinus Delphis): 1960'lı yıllardan itibaren Akdeniz ve Karadeniz'deki tırtak popülasyonunda çok büyük bir azalma görülmüştür.
49
Akdeniz foku (Monachus monachus): Akdeniz foku bugün dünyada sadece Türkiye, Yunanistan, Fas, Moritanya ve Madeira Adaları'nda yaşamakta olup toplam nüfusu 600 civarında tahmin edilmektedir.
50
Saz kedisi (Felis Chaus): Deniz, göl ve nehirlerde yer alan sazlık ve çalılık alanlarda yaşar. Ege Bölgesi, Orta Anadolu, Akdeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde çok nadir olarak görülür.
51
Porsuk (Meles Meles): Türkiye’nin hemen her yerinde, görülür
Porsuk (Meles Meles): Türkiye’nin hemen her yerinde, görülür. Koruma altındadır ve avlanması yasaktır.
52
Oklu kirpi (Hystrix İndica): Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülen oklu kirpi, yalnızca geceleri ve alacakaranlıkta aktiftir.Yavruları yırtıcılar tarafından avlandığından yayılmaları sınırlıdır. Koruma altındadır ve avı yasaktır.
53
Kızıl tilki (Vulpes Vulpes): Kızıl tilki, diğer etçil türlere göre en geniş coğrafi yayılışa sahip olan bir türdür. Kızıl tilkiye yönelik en büyük tehditler arasında; kürkü nedeniyle zehirlenerek avlanması, tarımsal ilaçlarla zehirlenme ve yaşam alanlarının yok olması gelir.
54
Karakulak (Caracal Caracal):Günümüzde Anadolu'nun belirli bölgelerinde Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü tarafından fotokapanlarla takip edilmektedir. Sayısı çok az olmakla birlikte, avlanılması ve uluslararası ticareti kesinlikle yasaktır.
55
Çengel boynuzlu dağ keçisi (Rubicapra Rubicapra): Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'daki dağlarda yaşayan, çengel boynuzlu dağ keçisi, kaçak avcılık tehdidi altındadır. Özellikle son 20 yılda, yaşadıkları birçok alanda sayıları azalmış, bazı yerlerde de yok olmuştur.
56
Anadolu sincabı (Sciurus Anomalus): Parklarda, bağ ve bahçelerde görülür, ağaçlarda yaşar. Sincaplar bitki yayılışında önemli ekolojik role sahiptir. Yaşam alanlarındaki olumsuz değişiklikler ve bilinçsizce yapılan avlanmayla sayıları büyük ölçüde azalmıştır.
57
Mısır meyve yarasası (Rousettus Aegyptiacus): Ülkemizde genelde Doğu Akdeniz'de görülür. Sulu meyve ve nektarla beslenir. Mağaralarda yaşayan bu türün yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve tarım ilaçları nedeniyle zehirlenmesi en çok maruz kaldığı tehditlerdir. Maruz kaldığı en büyük potansiyel tehlike tarım ilaçlarıdır.
58
Ulugeyik (Cervus Elaphus): Türkiye’de orman alanlarının tahrip olması sonucu, geyiklerin sayıları da gittikçe azalmaktadır. Ulugeyiğin Türkiye’deki sayısı en iyimser tahminle yaklaşık 1500 kadardır.
59
Gelengi (Spermophilus Citellus): Anadolu yer sincabı olarak da bilinir
Gelengi (Spermophilus Citellus): Anadolu yer sincabı olarak da bilinir. Bozkırlarda yaşar. Yılda sadece bir kez yavrulayan gelengi için tarım alanlarına dönüştürülmüş çayır ve meraların yok olması en büyük tehdittir.
60
Türkiye'de yok olan hayvan türleri
Anadolu parsı(Panthera pardus tulliana) Orta Doğu ve Batı Asya'da yaygın olan İran parsının (Panthera pardus saxicolor) Anadolu'da yaşayan bir ırkıdır.
61
Asya aslanı (Panthera leo persica): Türkiye'de Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşadığı bilinen Asya aslanının Anadolu'da nesli tükenmiştir. Son olarak 13. yüzyılda Anadolu'da yaşadığı tahmin edilmektedir.
62
Asya Fili (Elephas maximus): Bu türün nesli tehlikededir, dünyada sadece 25,600 ila 32,750 yabani Asya fili kalmıştır. Türkiye'de nesli 19. yüzyılda tükenmiştir.
63
Gökçe balığı (Alburnus akili): Kemikli balıklardan, sazangiller (Cyprinidae) familyasından yalnızca Türkiye'nin Beyşehir Gölü'nde yaşayan ve bugün soyu tümüyle tükendiği kabul edilen bir balık türü. Aşırı şekilde avlanmıştır.Beyşehir gölüne 1955 yılında sudak adlı etobur balığın atılmasıyla gökçe balığının sayısı gittikçe azalmış 1998 yılından sonra görülmemiştir.
64
Hazar kaplanı (Panthera tigris virgata): Kedigiller (Felidae) familyasından soyu 1970'li yıllarda tükenen kaplan alt türü.
65
Hubara, yakalı toy (Chlamydotis undulata), toygiller (Otidae) familyasına ait bir kuş türü. Hubara, genellikle eti için çok değerlidir, Arabistan ve Pakistan'da yaygın olarak avlanması nedeniyle, tehlike listesine koyulmuştur. Anadolu'da ise nesli tamamen tükenmiştir.
66
Sığın, sığın geyiği, taçboynuzlu geyik ya da mus(Alces alces): 19
Sığın, sığın geyiği, taçboynuzlu geyik ya da mus(Alces alces): 19. yüzyıl ortalarına kadar Kafkasya'da oldukça yaygın olan ve Türkiye'de de görülen Alces alces caucasicus (Kafkas sığını) alt türünün popülasyonu bu tarihten sonra aşırı avlanma ve yaşam alanlarının yok olması yüzünden azalmaya başlamış ve nihayet iki asır önce 1810 yılında soyu tamamen tükenmiştir. Erkek Dişi
67
Yılanboyun (Anhinga melanogaster): Kuzey Afrika hariç tüm Afrika da, İran ve Irak’ta yayılış göstermektedir. 1950 lere kadar yurdumuzda Hatay da bulunan bu kuşumuz, Amik gölünün kurutulmasıyla Türkiye de soyu tükenmiştir.
68
BİYOÇEŞİTLİLİĞİ TEHDİT EDEN ETMENLER
GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar): GDO çevredeki bazı canlı türlerine zarar verebilir. Bu da o türün göçüne ya da yok olmasına sebep olabilir. Aşırı Otlama ve Meraların Tahribi:yapılması;toprak yüzeyini örten bitki örtüsünün ortadan kalkmasına ve mera kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Aşırı Kimyasal İlaç ve Gübre Kullanımı: Tarımsal üretimde bilinçsiz ve aşırı miktarda kullanılan kimyasal gübre ve ilaçlar çevre üzerinde oldukça olumsuz etkiler yaratmaktadır. Evsel Atıklar: Evsel atıkların oluşturduğu çevre kirliliği ekolojiyi ve biyoçeşitliliği tehdit eden önemli unsurlardandır.
69
Nüfus Artışı: Nüfus artışı ve sanayileşme sonucu ortaya çıkan kentleşme olgusu, çok sayıda sorunu da beraberinde getirmiştir. Kentleşmenin yanında; hava kirliliği, su kirliliği gibi çevre üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Deniz Kazaları: Deniz kazaları neticesinde deniz kirliliği meydana gelmekte,insan sağlığına,deniz canlılarına ve kaza kıyıya yakın yerde meydana gelmişse kıyılara zarar vermektedir. Zarar verdiği yerlerde ekolojik dengenin bozulmasına neden olur. Küresel Isınma: Küresel ısınma doğrudan veya dolaylı yollarla,canlı türlerini tehdit etmektedir. Sulak alanların kurutulması: Ekosistemlerin bozulmasına ve çoraklaşmaya yol açar.
70
Biyolojik çeşitliliği tehdit eden diğer unsurlar da şunlardır;
Anız yakılması Yanlış sulama Bilinçsiz ağaçlandırma Maden ocakları Uygulanan tarım politikaları Turizm faaliyetleri Aşırı avlanma İstilacı türler Biyokaçakçılık Plansız ve kontrolsüz bina yapımı Sanayi ve tarım kökenli kirlilik Bilinçsiz bitki ve hayvan ihracatı, Çevre koruma programlarında çalışacak uzman ve eleman azlığı.
71
TÜRKİYE’DE BİYOÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA FALİYETLERİ
Biyoçeşitliğin korunması için yapılan faaliyetler iki grupta toplanır. 1. Canlının yaşadığı doğal ortam içinde korunması (İn Situ: yerinde, doğal habitatı içinde koruma) Bir canlının tüm yaşamlar ilişkileri, komşulukları yaşadığı ortamda devam etmektedir. Canlı türü yaşadığı kendi ortamında korunursa, orada yaşayan başka türler de korunmuş olur. Bu amaçla; Milli parklar Tabiat parkları Tabiatı koruma alanları Habitat/tür yönetim ve işletme alanları Gen yönetim bölgeleri Gen koruma alanları oluşturulmuştur.
72
2. Canlıyı doğal habitatı dışında koruma (Ex Situ)
Söz konusu genetik materyalin çeşidine ve kaynağına bağlı olarak, Botanik bahçelerinde, Zooloji bahçelerinde, Orijin ve döl deneme alanlarında, Tohum bahçelerinde, Klon arşivlerinde, Doku kültürü, tohum, polen ve DNA saklama bankalarında mümkün olmaktadır.
73
ÜLKEMİZDE GÖNÜLLÜ ÇEVRE KURULUŞLARI
TEMA Vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) ÇEKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) TÇV (Türkiye Çevre Vakfı) ÇEVKOR Vakfı (Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı) ETO (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği TÜDAV (Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı TÜRÇEV (Türkiye Çevre Eğitim Vakfı TÜRÇEV) TÜRÇEK (Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu) DHKD (Doğal Hayatı Koruma Derneği) Doğa Derneği
74
ULUSLAR ARASI SÖZLEŞME VE PROTOKOLLER
Biyolojik Çeşitlilik Sözle şmesi (1997) Cartegana Protokolü (2004) CITES Sözleşmesi (1996) Barselona Sözleşmesi (1988) Bükre ş Sözle şmesi (1994) Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi (1983) Erozyonla Mücadele Sözleşmesi (1998) Avrupa Peyzaj Sözleşmesi (2003) Bern Sözleşmesi (1984) Ramsar Sözleşmesi (1994)
75
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi: Türkiye Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ni 1992’de imzalamış ve 29 Ağustos 1996 tarih ve 4177 sayılı Kanun ile onaylamıştır. Sözleşme 14 Mayıs 1997 yılında ülkemizde yürürlüğe girmiştir. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanımı ile genetik kaynakların kullanımından doğacak faydanın adil şekilde paylaşımı konularında atılan önemli bir adımı teşkil etmektedir. Birleşmiş Milletler;İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMIDÇS) ve Kyoto Protokolü ; Sözleşme’ye halen, aralarında ülkemizin de bulunduğu 195 ülkenin yanısıra, Avrupa Birliği (AB) de taraftır. Ülkemiz Sözleşme’ye 24 Mayıs 2004 tarihinde katılmıştır. Taraf ülkeleri, sera gazı salımlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını (örneğin ormanlar, okyanuslar, göller) korumaya teşvik etmektedir.
76
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi:1994 yılında Paris’te kabul edilmiştir. Sözkonusu Sözleşme’ye 193 ülke ve Avrupa Birliği taraftır. Türkiye Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’ni 15 Ekim 1994 tarihinde imzalamış, Onaylanması Hakkında Karar 16 Mayıs 1998 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Bükreş Sözleşmesi) Bükreş Sözleşmesi 21 Nisan 1992 tarihinde imzalanmış ve 15 Ocak 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme’ye, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve ülkemiz taraftır. Bükreş Sözleşmesi’nin XVII. Maddesi, Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması (Karadeniz) Komisyonu’nun kurulmasını ve Komisyon’un bir Daimi Sekretaryası olmasını öngörmektedir. Karadeniz Komisyonu, kıyıdaş ülkelerin ortak stratejiler belirleyerek Karadeniz’de kirlilik ve ekosistemin bozulması ile mücadele etmek, biyoçeşitlilik kaybını önlemek, ortak proje ve faaliyetler gerçekleştirmek amacıyla 15 Aralık 2000 tarihinde kurulmuştur.
77
Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES): Yaban bitki ve hayvan ticaretinin endişe verici boyutlara ulaşması nedeniyle hazırlanan, “Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin CITES Sözleşmesi”, 3 Mart 1973 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz CITES Sözleşmesine, 22 Aralık 1996 tarihinde taraf olmuştur. Tehlikeli Atıkların Sınır Aşırı Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi:Türkiye 1994 yılından bu yana Basel Sözleşmesi’ne taraftır. Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi):“Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi” (Barselona Sözleşmesi) 16 Şubat 1976'da Barselona'da imzaya açılmıştır. Ülkemiz yeniden düzenlenen Barselona Sözleşmesi’ne 2002 yılı itibariyle taraf olmuştur.
78
STRATEJİ VE EYLEM PLANLARI
Ulusal Çevre Eylem Planı (1998) Bitki Genetik Çeşitliliğinin Yerinde Korunması Milli Planı (1998) Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2001) Ulusal Gündem 21 Programı (2001) Ulusal Sulak Alan Stratejisi (2003) Biyolojik Çeşitliliğin Sürdürülebilir Kullanımı ve Doğa Koruma için Yasal Çerçevenin Akılcı Hale Getirilmesi Stratejisi(2003) Türkiye Ulusal Ormancılık Programı Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Planı AB Mevzuatı Uyum Ulusal Çevre Stratejisi (2006) Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (2006) – Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (Revize 2008
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.