Sunuyu indir
YayınlayanEngin Saltik Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Ders:Türkçe Konu:Atatürk’ün Sanata ve Sanatçıya Verdiği Önem Öğretmen:Afife Köseoğlu Yolmaz Öğrenci:Yasemin Yitik Sınıf :4/A Okul No:364
2
SANAT ve SANAT ÇI
3
SANAT ve SANAT ÇI SANAT NEDİR?: Yaratıcılığın ya da hayal gücünün ifadesidir. KİME SANATÇI DENİR?: Herkesin duyduğunu, gördüğünü, hissettiğini, düşündüğünü; farklı şekilde duyan, gören, hisseden, düşünen, yorumlayandır. Sanatçı duyulmayanı duyan, görülmeyeni görendir.
4
SANAT IN T ÜRLERİ: 1- Pratik Sanatlar(Zanaat): İnsanların gereksinimlerini karşılamak için yaptığı el becerisi isteyen işlerdir. Mutlaka eğitim gereklidir. Eğitimin de uygulamalı olması yani yapılarak, bir usta çırak ilişkisi içerisinde öğrenilmesi gereklidir. Ama eğitimin yanında kişinin işe yatkın olması el becerisi şarttır. Buna örnek olarak, marangoz, berber, terzi, aşçı vb. verebiliriz. Herkes dolap yapabilir, ama bir marangoz gibi yapamaz. Herkes dikiş dikebilir ama bir terzi gibi dikemez.
6
SANATIN T ÜRLERİ: 2- Güzel Sanatlar(Sanat): Duygu ve düşüncelerin güzel bir şekilde görsel, işitsel ve drama yoluyla başkalarına anlatma işidir. Göze güzel görünümler sergilemek, kulağa hoş sesler duyurmak ve ruhta heyecan yaratmak güzel sanatların amacıdır. Eğitim gerekir ve işe yatkın olmakta şarttır. Ama bu ikisi yeterli değildir. Birde kişinin doğuştan gelen özelliğinin yeteneğinin olması gerekir. Herkes çalışırsa çok iyi resim çizebilir ama herkes bir ressam gibi resim çizemez.Herkes bir meslek sahibi olabilir, yada yeteneği ve el becerisi olan herkes zanaatkar olabilir. Ama herkes sanatçı olamaz.
7
Güzel Sanatlar 3 Ana Dala Ayrılır;
1- GÖRSEL SANATLAR: Resim, heykel, mimarlık..vs 2- İŞİTSEL SANATLAR: Müzik ve edebiyat sanatları 3- DRAMATİK SANATLAR: Tiyatro, dans, bale, sinema, kukla, opera vs.
9
SANAT DALLARININ TANIMLARI:
1 - Edebiyat: Kelimelerle yapılan bir güzel sanattır. Nazım ve nesir yolundaki bütün eserler bu kola girer. 2 - Resim: Yağlı, sulu ya da kuru boyalarla bir zemin üzerine çizgiler çizme ve boyama suretiyle yapılan güzel sanattır. Resim yapan sanatçıya ressam adı verilir. Örnek: Kaplumbağa terbiyecisi ve hat, güzel yazı çalışmaları.
11
SANAT DALLARININ TANIMLARI:
3 - Heykel: Ya tabiatta var olan ya da hayalde canlandırılan varlıkları,taş, çamur, tahta, maden gibi maddeler kullanmak suretiyle üç boyutlu olarak yapma işidir. Heykel yapanlara heykeltıraş adı verilir. Örnek: Düşünen adam 4 - Mimarlık: İnsanların estetik zevklerine hitap edecek şekilde yapılar yapmaktır. Tarihî olmak özelliğini kazanmış yapıtlar, tapınaklar, camiler, saraylar, bir medeniyetin en güzel eserlerini meydana getirirler. Sanatçılarına mimar adı verilir. Örnek: Anıtkabir
13
SANAT DALLARININ TANIMLARI:
5 - Musiki (Müzik): Sesleri melodi haline getirme sanatıdır. Müzik, pek çok bölümlere ayrılır. Musiki bestecilerine musıkişinas (müzisyen) denir Tiyatro: Bir hikâyenin, sahnede, oyuncular tarafından canlandırılarak temsil edilmesi sanatıdır. Bugün tiyatro eserleri, sinemalarda, radyolarda, televizyonlarda yer almaktadır. Eseri oynayan sanatçılara aktör, aktris adı verilir.Örnek : Vatan Yahut Silistre, Dersimiz Atatürk
15
SANAT DALLARININ TANIMLARI:
7 - Dans: Musikiye uyularak yapılan ritmik hareketlerdir. Pek çok çeşitleri vardır. Örnek: Anadolu Ateşi
16
ATATÜRK ’ÜN SANATA VE SANATÇILARA VERDİĞİ DEĞER
17
Yaratıcı bir düşünür ve kalbi insan sevgisine açık olan Atatürk’ün yeni Türkiye’yi geliştirmesinde egemen olan duygu ve düşünceleri, sanat düşüncesi gibi, evrensel etkilidir. Ulusal bilinci yerleştirme çabaları ve çağdaş bir devletin gerektirdiği toplumsal ve kültürel kurumları oluşturma çalışmaları bir bakıma Türk sanatçısının yolunu aydınlatmıştır. Atatürk’ün başlattığı aydınlanma olgusuna bilim ışığının yanı sıra sanatın estetik ve duygusal güzelliği de olumlu katkı sağlamıştır. Atatürk, güzel sanatları, eğitim, bilim ve kültür devriminin bir parçası olarak görür ve bunu her zaman yineler.
18
Ayrıca, güzel sanatların devrimler içindeki yerini şöyle açıklamıştır: “ Güzel sanatlarda başarı, bütün devrimlerin başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olamayan uluslara ne yazık ki bütün başarılarına karşın uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan her zaman yoksun kalacaklardır.” Güzel sanatların gelişmesi ve halkın günlük yaşamında bir ölçüde yer alabilmesi Atatürk döneminin kültür ve sanat politikasının bir sonucudur.
19
Atatürk’ün sanata ve resme olan ilgisi öğrencilik yıllarına dayanır
Atatürk’ün sanata ve resme olan ilgisi öğrencilik yıllarına dayanır. Bunu Lord Kinross’un kitabından öğreniyoruz. Atatürk, dostu olan Ali Fuad’la bir hafta sonu Büyükada’da dinlenirken: “ Fuad, eğer matematiğin üzerinde durduğum kadar şiir ve resim üzerinde de dursaydım, Harbiye’de dört duvar arasında kapanıp kalmazdım. Mehtaplı gecede okuldan kaçıp buraya gelir ve şiir yazardım. Sabahleyin ortalık aydınlanır aydınlanmaz da resim yapmaya başlardım.” Bu alıntı Atatürk’ün bir birey olarak sanata ne kadar yakın olduğunu bize en iyi anlatan bir bilgidir.
20
Ulusumuzu her konuda olduğu gibi, sanata yönelme konusunda da özendiren kişi Atatürk’tür. Atatürk, 1923 yılında Ankara Halkevi’nde ressamlarla yaptığı bir söyleşide şöyle demektedir: “ Sanatçı toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra, alnında ışığı ilk hisseden insandır.”Yaşamı boyunca, sanata, sanatçıya ve estetiğe verdiği önemi 1930 yılında aşağıdaki özdeyişi ile vurgulamıştır: “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız.”
21
Ayrıca insan ruhunun gelişimini düşünerek sanattan uzak bir ulus için “ Bir ulus sanattan ve sanatkardan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir ulus bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve hastalıklı bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” özlü tanımlamayı yapmıştır.
22
Atatürk’ün bilim ve fennin yanında sanata verdiği önemi yansıtan öngörüsü ise şöyledir: “Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur. Halbuki bizim ulusumuz, gerçek özellikleriyle uygar ve ileri olmaya layıktır ve olacaktır” Ayrıca, “Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.”
23
Sanat eğitiminin yaşamsal önemini göstermek için Atatürk: “Güzel sanatlara da ilginizi yeniden canlandırmak isterim. Ankara’da bir Konservatuar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını söylemek, benim için bir hazdır. Güzel sanatların her şubesi için kamutay’ın göstereceği ilgi ve emek, ulusun insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.” diyerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ülküsünü sanat eğitimi üzerinde de vurgulamıştır.
24
Rönesans’la birlikte Avrupa uyanıp bilim, sanat ve teknik alanında büyük ilerlemeler gösterip bilim, sanat ve kültür alanlarında güçlenirken , gelişmelere ve yeniliklere uyum gösteremeyen teokratik yapıdaki Osmanlı Devlet’inde yenilgi ve düşüşler olması kaçınılmazdı. Böyle bir dönemde yetişen ve “Aydınlanma Dehası” olan Atatürk büyük bir asker, devlet adamı ve diplomat olmanın ötesinde, büyük bir kültür devrimcisi ve sanat severdi. Atatürk’e göre “Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.” Öte yandan, “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” diyen Atatürk, güzel sanatlar alanındaki çalışmaları kendisi yönlendirmiş ve başarılı sanatçıları ödüllendirmiştir.
25
Atatürk bir konuşmasında şöyle demişti: “Ulusumuzun güzel sanatlar sevgisini her türlü araç ve önlemlerle besleyerek geliştirmek ulusal ülkümüzdür.” Büyük Önder Atatürk 1 Kasım 1934 te TBMM de açılış konuşmasında “…Ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan, yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son müzik kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak, bu güzeyde (gölgede kalan) Türk ulusal müziği yükselebilir, evrensel müzikte yerini alabilir.”
26
Devlet tiyatrosu henüz kurulmamışken İstanbul’dan Ankara’ya gelen şehir tiyatrosu sanatçıları dönemin Türk Ocağında temsiller verir. Atatürk’ün de bulunduğu bir temsil sonrasında sanatçılar Çankaya’ya davet edilirler. Ayrılma vakti gelince bir süre Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan Dr. Reşit Galip sanatçılara Atatürk’ün elini öperek veda etmelerini söylediğinde Atatürk’ün yanıtı şu olur: “ Sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür.”
27
ATATÜRK’ÜN SANAT VE SANATÇI İLE İLGİLİ SÖZLERİ
28
—“Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir
—“Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.” —“İnsanlarda bir takım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir.”
29
—“Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onunla yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlı olarak ve her türlü vasıta ve önlemlerle bağlayarak geliştirmek milli idealimizdir.”
30
—“İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır
—“İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” —“Güzel sanatların her dalı için, T.B.M.M.’nin göstereceği ilgi ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.”
31
—“Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.” —“Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin sebeplerinden biri olan heykeltıraşlığı en üst derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesinde atalarımızın ve bunlardan sonra yetişecek evlatlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilan edecektir.” —“Sanatkar, cemiyette uzun ceht (aşırı çalışma) ve gayretlerden sonra anlında ışığı ilk hisseden insandır.”
32
—“Milletimizin güzel sanatlara sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek (geliştirmek) milli ülkümüzdür.” —“Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.” —“Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.” —“Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen (sürekli)ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek (geliştirmek) milli ülkümüzdür.
33
Sözlük Egemen: Sözünü geçiren, üstünlük kazanan.
Evrensel:Dünya ölçüsünde, dünya çapında. Ulusal: Ulusa özgü. Ulus:Aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan dil,kültür ve ülkü bakımından birlik oluşturan topluluk. Milletvekili:Ulusun seçtiği millet meclisi üyesi. Bakan:Yurdun genel işlerinden birini yönetmek için, milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek, cumhurbaşkanının onaylayarak iş başına getirilen kimse.
34
Sözlük Cumhurbaşkanı:Cumhuriyetle yönetilen ülkelerin devlet başkanı.
Cumhur:Halk. Kamutay:‘Meclis' kelimesinin öz türkçedeki karşılığıdır. Teokratik:Dinin görüşüne dayanan. Diplomat:Uluslar arası işlerde ülkesini temsil etmekle görevli kimse. Ülkü:İnsanı umut içinde yaşatan,ruhunu güçlü tutan, her vakit erişilemeyen ve uğrunda özveride bulunmaktan çekinilmeyen yüce dilek,ideal.
35
Sözlük Özveri:Bir amaç uğruna ya da gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi yararlarından vazgeçme.Fedakarlık. Milli Eğitim Bakanlığı:Milli Eğitim hizmetlerinin planlanması, yürütülmesi, koordinasyonu, denetlenmesi ve hizmetlerle ilgili her türlü idari faaliyetleri yürüten bakanlık. Koordiyasyon :Birtakım işler arasında düzen sağlama. Türk Ocağı:Ülkede birlik ve beraberliği sağlamak gayesiyle kurulmuş dernek. Devlet Tiyatrosu:Türk tiyatro sanatının gelişmesini sağlamak, yurdun en uzak köşelerinde temsiller vererek tiyatro kültürünü ve sevgisini halka yaymak amacıyla 1949 yılında bir kanunla kurulan devlet kurumu.
36
Kaynaklar www.formlord.net www.grafikerler.net www.itusozluk.com
nohuttanask.blogspot.com simaykiz.blogcu.com
37
SAYGILARIMLA YASEMİN YİTİK
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.