Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Kur’an’ın Önemi Okumak, Anlamak Ve Hayat Haline Getirebilmek

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Kur’an’ın Önemi Okumak, Anlamak Ve Hayat Haline Getirebilmek"— Sunum transkripti:

1 Kur’an’ın Önemi Okumak, Anlamak Ve Hayat Haline Getirebilmek
Kur’an’ın Önemi Okumak, Anlamak Ve Hayat Haline Getirebilmek İnan, Tanı, Oku, Anla, Yaşa, Yaşat Hedef: Dünya ve Ahiret Mutluluğu İdris YAVUZYİĞİT

2 İnsan Allah tarafından yaratılmıştır ve varlığını Yaratıcı’ya borçludur. O, yaradılışı icabı kötü değildir, fakat cehaleti sebebiyle bir şekilde kötülük işleyebilmektedir. Bu yüzden insanın bilgi ve eğitime ihtiyacı vardır.

3 وَاللّهُ اَخْرَجَكُمْ مِنْ بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ لَاتَعْلَمُونَ شَيْا وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْدَةَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ “Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (Nahl, 16/78) Dünyaya hiçbir şey bilmez halde gelen insan hayatta kendisi için gerekli olan bilgileri sonradan öğrenir. Bu ihtiyaca binaen vahiy ‘’İkra’’’ Oku’’ emriyle başlamıştır.

4 Allah, insanı yaratmakla yetinmemiş, ayrıca ona kalemle yazmayı ve bilmediği şeyleri öğretip onu Kur’an’la eğitmiştir. Her çağın şaşmaz rehberi olan Kur’an, insanları bilgilendirici ve eğitici ayetlerle doludur. Onun temel amaçlarından biri, insanı aklen ve ahlaken Allah’a yöneltip onu kötülüklerden ve cahilce davranışlardan alıkoymak, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır.

5 اَلْقُرْآنُ هُوَ النَّظْمُ الْمُنَزَّلُ عَلَى رَسُولِنَا اَلْمَكْتُوبُ فِى الْمَصَاحِفِ اَلْمَنْقُلُ عَنْهُ نَقْلًا مُتَوَتِرًا وَالْمُتَعَبَّدُ بِتِلَاوَتِهِ Yüce Allah Tarafından, Hz. Muhammed’e (S.A.S.) Arapça Olarak İndirilmiş; Bize Kadar Tevatür Yoluyla Nakledilmiş;, Mushaflara Yazılı; Fatiha İle Başlayıp Nas Suresi İle Sona Eren; İnanç, İbadet Ve Ahlak Konularını İçeren; Dünya Ve Ahiret Mutluluğunu Sağlayan ve Okunması İle İbadet Edilen İlahi Kelamdır.

6 KUR’AN-I KERİMİN KİTAP HALİNE GETİRİLMESİ

7 Kur'an, yirmi üç yıllık peygamberlik süresince muhtelif vesilelerle Peygamberimize Hak katından Cebrâîl aracılığıyla indirilen ilâhi kelâmın adıdır. Hz. Peygamber zamanında vahiy kâtiplerince yazılan ve hâfız sahâbilerce ezberlenen ilâhî kelâm, Hz. Ebû Bekir devrinde mushaf hâline getirilerek muhâfaza altına alınmış, Hz. Osman zamanında 7 adet çoğaltılarak İslâm memleketlerine gönderilmiş ve böylece lâfzıyla ve hattıyla koruma altına alınmıştır Bu kuranlardan 3 tanesi Muhammed Hamidullah Hocamızın tesbitine göre günümüze kadar ulaşmış ve İstanbul, Londra ve Taşkent müzelerinde bulunmaktadırlar.

8 KUR’AN-I KERİMİN KİTAP HALİNE GETİRİLMESİ

9 İÇİNDE ŞÜPHE BULUNMAYAN KUR’AN

10 ALLAHIN DOSTLUĞUNA MUHTACIZ

11 Hz. Enes (r.a.) Der ki: Rasulüllah (s.a.v.):
“Allah’ın insanlardan dostları vardır.” buyurdu. Ashap: “Onlar kimlerdir? Ya Rasulelleh” dediler. “Kuran ehli olanlar Allah’ın dostları ve seçkin kullarıdır” buyurdu. (Nesai, İbn Mece, Terğib ve’t Terhip C.3, S.277)

12 onu hıfzeden dillerin hayırlısı, onu okuyan evlerin hayırlısı
O, hak ile batılı ayırt eden bir söz, Allah’ın sımsıkı sarılması lazım gelen sağlam ipidir. O, allah’ın inzal buyurduğu kitapların en büyüğü, Benzeri bulunmayan bir nur, Nefisler için şifadır. Allah teâlâ, onu dertler için deva, Kalplerin pasını silmek için cila, Ders almak isteyenler için öğüt, Hak dava için hidayet rehberi, Abidler için feyz kaynağı kılmıştır. Kalplerin hayırlısı, onu hıfzeden dillerin hayırlısı, onu okuyan evlerin hayırlısı ona mekan olandır.

13 O, en son ilahi kitaptır. Günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan gelmiştir. Peygamberimizin en büyük mucizesidir. Ezberlenmesi en kolay olan ve yeryüzünde en çok ezberlenen kitaptır. Geldiği andan itibaren hem kendine inananların hem de inanmayanların ihtilaflarına çözümdür. Hem lafzıyla hem de manasıyla eşsiz bir kitaptır. Allah tarafından bizzat koruma altına alınmıştır. Dinleyenleri huzur ve sükuna erdirir.

14 göklere, dağlara, taşlara değil insana inmiştir.
Kur’anı Kerim göklere, dağlara, taşlara değil insana inmiştir. اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُ اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (AHZÂB 72)

15

16 Kur’anı Kerimin indirilişi bir rahmet ve şefkat tecellisidir.
الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ “Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.” İBRÂHİM 1.)

17 Kur’anı Kerimin indirilişi bir rahmet ve şefkat tecellisidir.
Haramlardan helallere Günahlardan sevaplara Sapıklıktan hidayete Haksızlıktan, zulümden adalete Kin, öfke, nefret ve hasetten sabırla kalbi selim olmaya Yalan, gıybet, alay ve iftiradan hoş ve güzel söze Hırsızlık, gasp, tefecilik ve faizden el emeği/ alınteri ile kazanmaya Cimrilik, savurganlık ve israftan şükretme ve kanaat etmeye Zina ve iffetsizlikten edep ve güzel ahlaka İçki, uyuşturucudan ruh olgunluğuna davet eden kuranın davetine uyarak karanlıklardan aydınlığa çıkmalıyız.

18

19 Kur’anı Kerim Müminler için Şifa ve Rahmet kaynağıdır.
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَاراً “Biz Kur’an’dan, Mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. Ama Kur’an, zalimlere ziyan artırmaktan başka bir katkıda bulunmaz” (İSRÂ 82.)

20 Kur’anı Kerim Müminler için Şifa ve Rahmet kaynağıdır.

21 Kur’an öğüt alınması gereken bir kitaptır.
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ “Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?” (KAMER 32) أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا “Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbleri kilitli mi?” (Muhammed, 24)

22 Kuran okumayı, öğrenmeyi teşvik etmiş, bilenlerle bilmeyenlerin bir olmayacağını belirtilmiştir
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ (Ey Muhammed) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” ( Zümer, 39/9.)

23 Ya öğreten ol, Ya öğrenen ol, Ya da ilmi seven ve destek olan ol.
أَغْدِ عَالِمًا أَوْ مُتَعَلِّمًا أَوْ مُسْتَمِعًا أَوْ مُحِبًّا وَلا تَكُنْ الخْاَمِسَةَ فَتَهْلِكُ Ya öğreten ol, Ya öğrenen ol, Ya dinleyen ol, Ya da ilmi seven ve destek olan ol. Fakat beşincisi olma (bunların dışında kalma) helâk olursun." (Mecmeu'z-Zevâîd ve Menbeu'l-Fevâid, c. 1, s. 122.)

24 Peygamberimiz Her Vesile İle İlmin Üstünlüğüne Dikkat Çekmiştir
Peygamberimiz Her Vesile İle İlmin Üstünlüğüne Dikkat Çekmiştir. Bir defasında Ebû Zer (r.a.)'a hitaben şöyle buyurmuştur: يَا أبَا ذَرٍّ! لَاَنْ تَغْدُو فَتَعَلَّمَ آيَةً مِنْ كِتَابِ اللّهِ، خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ تُصَلِّيَ مِائَةَ رَكْعَةٍ. وَلَاَنْ تَغْدُو فَتَعَلَّمَ بَاباً مِنَ الْعِلْمِ، عُمِلَ بِهِ أَوْ لَمْ يُعْمَلْ، خَيْرٌ مِنْ أَنْ تُصَلِّىَ أَلْفَ رَكْعَةٍ. "Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah'ın kitabından bir ayet öğrenmen, senin için yüz rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bab (mevzu) öğrenmen -ki bu işle amel edilsin veya edilmesin- senin için bin rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır." (İbn Mâce, Mukaddime, 16)

25 خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعلَّمهُ “Sizin en hayırlılarınız,
İnsanların en hayırlıları Kur’anı Kerime hizmet eden, öğrenen, öğreten, bu hususta emek sarf edenlerdir. خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعلَّمهُ “Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”

26 Ebu hureyre (R.a.)’dan rivayetle, Peygamberimiz Kuran sohbetlerine ve derslerine katılanlar için şöyle buyurmuştur: مَا اجْتَمَعَ قَوْمٌ فٖي بَيْتٍ مِنْ بُيُوتِ اللّٰهِ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَيَتَدَارَسُونَهُ فِيمَا بَيْنَهُمْ إِلّٰا نَزَلَتْ عَلَيْهِمُ الَّسكِينَةُ وَغَشِيَتْهُمُ الرَّحْمَةُ وَحَفَّتْهُمُ الْمَلٰائِكَةُ وَذَكَرَهُمُ اللّٰهُ فِيمَنْ عِنْدَهُ “Herhangi bir topluluk Allahın evlerinden birinde toplanır, kuranı okurlar ve aralarında müzakere ederlerse mutlaka, üzerlerine kalp huzuru, gönül ferahlığı iner. Allahın rahmeti kendilerini kaplar, melekler kendilerini kuşatır ve Allah ta onları kendi katındakiler içerisinde anar.“ (Terğib ve terhib, C.3, S. 262)

27 Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihalinde konumuzla ilgili şunları söylemektedir.
Her Müslüman’ın yapmakla yükümlü bulunduğu dini görevlerini yerine getirmek, doğruyla yanlışı, helal ve haramı ayırt etmek için bilgi sahibi olması farzdır. İlim öğrenmek hem ferler için, hem de toplum için gereklidir. Ferdin kendi ihtiyaçlarını giderecek ilmi öğrenmesi farz-ı ayn (yani her bir Müslüman’ın yapması gerekli şey)’dir.

28 Bir Müslüman’ın öğreneceği ilk şeyin Kur’an ve ilmihal bilgisi olması gerekir.
Makamı- mevkii, cinsiyeti, milliyeti ne olursa olsun, İlmini hangi alanda yaparsa yapsın, hangi sahanın mütehassısı olursa olsun Müslümanlar için bu gerçek değişmez.

29 Çünkü kuran, insanın hayatının merkezindedir.
Hayatımızda kurana en değerli zamanımızı ayırmalıyız. Kur’ân’ı öğrenmek ve anlamak için sarf ettiğimiz zaman bizim için en değerli zamandır. Çünkü kuran, insanın hayatının merkezindedir. Ömrümüzün, yaşadığımız hayatın olumlu veya olumsuz olarak şekillenmesinde son derece önemli rol oynar.

30

31 Kur’an okuyanına şefaat edecektir
اقْرَؤُا القُرْآنَ فإِنَّهُ يَأْتي يَوْم القيامةِ شَفِيعاً لأصْحابِهِ “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.”

32 إنَّ الَّذي لَيس في جَوْفِهِ شَيْءٌ مِنَ القُرآنِ كالبيتِ الخَرِبِ
“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”

33 اَكْثِرُوا مِنْ تِلَاوَةِ الْقُرْاٰنِ فَى بُيُتِكُمْ فَإِنَّ الْبَيْتَ الَّذِى لَايُقْرَأُ فِيهِ الْقُرْاٰنُ يَقِلُّ خَيْرُهُ وَيَكْثُرُ شَرُّهُ وَيَضِيقُ عَلٰى اَهلِهِ “Evlerinizde çok çok kuran-ı kerim okuyunuz. Zira kuran okunmayan evde hayır az, şer çok olur. O ev halkı daima sıkıntı içindedir (huzursuzdur)” (Muhtarul Ehadis, s. 27)

34 وَلاَ تُلْقُوا بِاَيْدِيكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِ وَاَحْسِنُوا اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ “(Dünyaya dalıp da âhireti bir tarafa bırakarak) kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!” (Bakara 2/195)

35 يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ “Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında iri gövdeli, sert yapılı Allah’ın kendilerine emrettiklerine isyan etmeyen ve emr olunduklarını yapan melekler vardır.” (Tahrim,66/6)

36 Efendimiz (sav) buyurdular ki:
Kim kuranı öğrenir, okur, onunla amel ederse, kıyamette anne ve babasına nurdan bir taç giydirilir. Onun ziyası güneş misalidir. Anne ve babasına iki hulle/giysi giydirilir ki dünya malı onun yanında hiç kalır. Onlar: ne karşılığında bunlar bize giydirildi? diye sorarlar. Onlara: Çocuğunuzun kuran okuması sebebiyle” denir.” (Et Terğib ve’t Terhib)

37 Eskiden her evde bir kuran mektebi vardı
Eskiden her evde bir kuran mektebi vardı. Baba oğluna, anne kızına, dede torunlarına kuran öğretme gayretinde olurdu. Müslüman olup da kuran okuma bilmeyenlerin sayısı yok denecek kadar azdı. Günümüzde öylemi?..... Kurana saygı azaldıkça, evlerde kuran okunmamaya, çocuklara öğretilmemeye başlayınca huzursuzluklar çoğalmaya başladı. Ruhsal ve psikolojik bunalımlarımız arttı. Bunun önüne geçilememektedir. Ekonomik refah artmasına rağmen mutlu insanlar azalmaya devam ediyor. Evinde kuran sesleri olmayan, hanesinde kuranla amel edilmeyen, kuranla feyizlenmeyen bir ev nasıl olur…?

38 Ev halkına genişlik ve huzur hasıl olur ve hayr çok, şer az olur.
“Bir evde kuran okunduğunda melekler hazır olur. Şeytanlar, çekilip gider. Ev halkına genişlik ve huzur hasıl olur ve hayr çok, şer az olur. Bir evde kuran okunmadığında ise , orada şeytanlar hazır olur, melekler bulunmaz. Ev halkına darlık (huzursuzluk) gelir, hayr azalır ve şer çoğalır.” (Ramuz’ul Ehadis s. 196, hadis 2.)

39 الَّذِي يَقرَأُ القُرْآنَ وَهُو ماهِرٌ بِهِ معَ السَّفَرةِ الكرَامِ البررَةِ ، والذي يقرَأُ القُرْآنَ ويتَتَعْتَعُ فِيهِ وَهُو عليهِ شَاقٌّ له أجْران “Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”

40 Ebu Zer (r.a.) Hz. Peygamberin (s.a.v.):
“Siz, Allah’a onun kelamı Kur’an’dan daha faziletli, hiçbir şey ile dönemezsiniz” buyurduğunu rivayet etmiştir. (Hakim, Terğib ve’t Terhip C.3, S.277 )

41

42 Ebu Musa el-Eş’ari (R. a. )’dan rivayetle, Peygamber (s. a. v
Ebu Musa el-Eş’ari (R.a.)’dan rivayetle, Peygamber (s.a.v.) Kuran okuyanla okumayanı birbirinden şu şekilde ayırmıştır: مَثَلُ الْمُؤْمِنِ الَّذِي يَقْرَأُ الْقُرْآنَ مَثَلُ الْأُتْرُجَّةِ رِيحُهَا طَيِّبٌ وَطَعْمُهَا طَيِّبٌ وَمَثَلُ الْمُؤْمِنِ الَّذِي لَا يَقْرَأُ الْقُرْآنَ كَمَثَلِ التَّمْرَةِ لَا رِيحَ لَهَا وَطَعْمُهَا حُلْوٌ وَمَثَلُ الْمُنَافِقِ الَّذِي يَقْرَأُ الْقُرْآنَ مَثَلُ الرّيْحَانَةِ رِيحُهَا طَيِّبٌ وَطَعْمُهَا مُرٌّ وَمَثَلُ الْمُنَافِقِ الَّذِي لَا يَقْرَأُ الْقُرْآنَ كَمَثَلِ الْحَنْظَلَةِ لَيْسَ لَهَا رِيحٌ وَطَعْمُهَا مُرٌّ “Kur’an okuyan Mümin, kokusu hoş ve tadı güzel portakal gibidir. Kur’an okumayan Mümin de tadı güzel olup kokusu olmayan kuru hurma gibidir. Kur’an okuyan Münafık, kokusu güzel ve tadı acı olan reyhane bitkisi gibidir. Kur’an okumayan Münafık ise kokusu olmayan ve tadı acı olan Ebu Cehil karpuzu gibidir.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 17; Terğib ve terhib, C.3, S. 265)

43 bazı kavimleri yüceltir,
إِنَّ اللّٰهَ يَرْفَعُ بِهٰذَا لْقُرْآنِ الْكِتَابِ اَقْوَامًا وَيَضَعُ بِهِ اٰخَرِينَ “Allah bu kitapla (Kuran) bazı kavimleri yüceltir, diğer bazılarını da alçaltır.” (Safvet’üt Tefasir 3/345)

44 Hz. Nuh peygamberin kavmi sulara gömüldü.
Hz. Hud peygamberin kavmi Ad şiddetli bir rüzgarla Hz. Salih peygamberin kavmi Semud şiddetli bir gök gürültüsüyle Hz. Lut peygamberin kavmi Sedom gökten indirilen bir azapla Hz. Musa peygamberin kavmi suda boğularak helak olmuşlardır.

45

46 اَلْغُرَبَاءُ فِى الدُّنْيَا اَرْبَعَةٌ قُرْآنٌ فى جَوْفِ الظَّالِمِ وَمَسْجِدٌ فِى نَادِى قَوْمٍ لَا يُصَلُّونَ فِيهِ وَمُصْحَفٌ فى بَيْتٍ لَايُقْرَءُ فِيهِ وَرَجُلٌ صَالِحٌ مَعَ قَوْمِ سُوءٍ Efendimiz buyurdular ki: “Dünyada garip olan dört şey vardır. Zalimin ezberinde olan kuran, bir kavmi çağırdığı halde içinde namaz kılınmayan mescit, bir evde olup ta okunmayan kuran ve kötü bir kavim içinde yaşamaya çalışan salih bir adam”

47

48 sana fayda vermez.” Yağmur, yer yüzünün baharı olduğu gibi,
Kur’an, dünyada kendisine hürmet gösterip amel edenlerle dostluğunu ebedi alemde de sürdürecektir. Malik B. Dinar Hz. Şöyle demiştir: “Ey Kur’an ehli! Kur’an kalplerinize ne ekti? Yağmur, yer yüzünün baharı olduğu gibi, Kur’an da kalplerin baharıdır.” Mevlana Hz. Şöyle demiştir: “Kur’an-ı okurda, ahkamı celilisini tutmazsan enbiya ve evliyayı şahsen görmüş olsan bile sana fayda vermez.”

49 “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir:
لا حَسَدَ إلاُّ في اثنَتَيْن : رجُلٌ آتَاهُ اللَّه القُرآنَ ، فهوَ يقومُ بِهِ آناءَ اللَّيلِ وآنَاءَ النَّهَارِ ، وَرجُلٌ آتَاهُ اللَّه مالا ، فهُو يُنْفِقهُ آنَاءَ اللَّيْلِ وَآنَاءَ النهارِ “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan (Amel eden) kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.”

50 Kur’an’ı gör, onunla ilişkini diri tut, ona sahip ol, onu çocuklarınla geleceğe taşı, yaşa, yaşat, çoğalt, hem kendi hayatını, hem aileni Kur’an’la buluştur...   Neslimizi, Kur'an'la tanıştırmak, konuşturmak, buluşturmak ve kaynaştırmak hepimizin temel görevidir. Kur'an'ı öğrenmek, bilmek, okumak ve sevmek her Müslüman çocuğun ve gencin vazgeçilmez hakkıdır.

51 Manasını anlamaya çalışmak da aynıdır.
Kur’an’ı okumak bir ibadettir. Manasını anlamaya çalışmak da aynıdır. Onu kıraatten maksat, kulluk ahkamını bilmek, kalplerdeki sıkıntı ve yalnızlığı gidermek olmalıdır. Kur’an, bu maksatla okunursa, okuyana şefaatçi olur. Mushafa bakarak okumak sünnet olarak telakki edilmiştir. İbadetten gözde nasip almaktadır. Kur’an, ilaç gibidir. Kim ne kadar miktar alırsa, o derece tesirini görür.

52 فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذٖى اُوحِىَ اِلَيْكَ اِنَّكَ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
“Sen, sana vahy edilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın. ” (Zuhruf 43)

53

54 Hz. Peygamber (a.s), Kuran’ın ve kendi sünnetinin tüm Müslümanlar için örnek olduğunu şöyle belirtmiştir:  تركتُ فِيكُمْ أمرينِ لَنْ تَضِلُّوا ما تَمَسّكتُمْ بِهِمَا: كِتَابَ اللّهِ تَعالَى، وَسُنّةَ رَسُولِهِ. "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti." (Muvatta, Kader, 3)

55

56

57

58 Kur’an’ı okumayı ve ondaki hükümleri öğrenen ve onun emirlerine uyan her iki dünyada da hidayete erer: مَنْ قَرَأ القُرآنَ فاسْتَظْهَرهُ فَأَحَلَّ حَلَالَهُ وَحَرَّمَ حَرَامَهُ أدْخَلهُ اللّهُ تعالى بِهِ الْجَنَّةَ، وَشَفَّعَهُ في عَشَرَةٍ مِنْ أهْلِ بَيْتِهِ كُلُّهُمْ قَدْ وَجَبَتْ لَهُ النَّار.  "Kim Kur'ân'ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabul ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart olmuş bulunan ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır." (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur'ân 13)

59 Kurana göre hayat yaşamak zorundayız.
وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرٖينٌ وَاِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبٖيلِ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ “Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf 36,37)

60

61

62

63 Kuran onlara lanet eder”
Efendimiz bir hadislerinde kuran okuduğu halde okuduğu kurana göre amel etmeyenleri kur’an’ın lanetleyeceğini bildirmiştir: رُبَّ تَالٍ يَلْعَنُهُ الْقُرْأٰنُ “Nice kur’an okuyucular vardır ki Kuran onlara lanet eder”

64 Kur’ân, dilinden anlaşılmayan bir kitap hâline geldiğinde bilinmelidir ki artık bela ve musibetlerin gölgesi üzerimizdedir. Eğer hâlâ helâk söz konusu değilse bu sadece Cenâb-ı Hakk'ın engin rahmetindendir. 

65 Kuran insanı cahillikten uzaklaştırmayı hedeflemiştir

66 Kuran insanı cahillikten uzaklaştırmayı hedeflemiştir

67 فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Kuran insanı cahillikten uzaklaştırmayı hedeflemiştir فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ “Sakın cahillerden olma!” (El-Enam, 5/35) وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ “Cahillerden yüz çevir.” (Araf, 199) Çünkü Her fenalığın, küfrün, şirkin başı bilgisizlik ve cehalettir. İlim sahibi olmayan kimse Allah’ı tanıyıp bulamaz. Allah’ın büyüklüğünü, kuvvet ve kudretini idrak edemez. Kalbine iyi ve güzel duyguları yerleştiremez. İnsanlara faydası olmadığı gibi onlara zararı dokunur.

68 Kuran insanı cahillikten uzaklaştırmayı hedeflemiştir

69 Kuran insanı cahillikten uzaklaştırmayı hedeflemiştir

70

71 ŞEYTAN İŞİ PİSLİKLERDEN UZAK BİR HAYAT
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ… “Ey mü’minler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durunuz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ “Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Maide, 5/91)

72 Kur’andan uzak hayat yaşayan insanlar
Toplumumuzda bazı insanların akla hayale gelmeyecek bir şekilde kendi ailesinden olan insanları hunharca katlettiğini üzülerek görmekteyiz. birkaç insanın 50’ye yakın insanı gözlerini kırpmadan katletmesini haberlerden duyduk… Annesinin ninnilerle büyüttüğü evladının kendi ailesinden birçok kişiyi öldürdüğünü duyduk. Daha 11’inde olan bir kız çocuğunun kendi öz annesini öldürdüğünü haberler haykırdı. Üniversite eğitimi almış bir genç kızın kendi öz annesini öldürdüğünü hayretler içerisinde seyrettik. Devletine, insanlarına ihanet eden insan görünümünde olan varlıkların yaptıklarını henüz unutmadık. Görsel ve yazılı basından duyduğumuz nice haberler var. Bu haberleri analiz ettiğimiz zaman görmekteyiz ki, böyle suçları işleyenler insani vasıflarıyla bu suçları işlememektedirler.

73 Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Merhum Mehmet Akif şu mısralarında, bu olayı şöyle yorumluyor; Beşerin derdine derman olur, ancak Kur’an, Ona sarılmazsa eğer, canavardan da beterdir insan, Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol, Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

74 قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنسَى
Buyurur ki: 'Bu böyledir. Nasıl ayetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın. وَكَذَلِكَ نَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِن بِآيَاتِ رَبِّهِ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَدُّ وَأَبْقَى ' İşte inkârda ve günahta hadlerini aşanları ve Rabbilerinin âyetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız. Ahiret azabı ise, elbette daha şiddetli ve daha devamlı olacaktır." (Tâ Hâ 20/ )

75 وَالَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ
“Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz”(Araf,7/182).

76 Toplumumuzda ortaya çıkan sıkıntıların önlenmesine yönelik en büyük çaba Dinimizin doğru bir şekilde insanlara aktarılmasıdır.

77 Sizden biriniz bu ameli işlediğini zanneder misiniz?”
مَنْ قَرَأَ الْقُراٰنَ وَعَمِلَ بِهِ اُلْبِسَ وَالِدَهُ تَاجًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ضَوْؤُهُ أَحْسَنُ مِنْ ضَوْءِ الشَّمْسِ فِى بُيُتِ الدُّنْيَا فَمَا ظَنُّكُمْ بِالَّذِى عَمِلَ بِهَذَا Efendimiz bir Hadiste şöyle buyurmuştur : “Kim kuran-ı okur ve onunla amel ederse, kıyamet günü onun ana ve babasına ziyası güneşin ziyasından daha parlak bir taç giydirilir. Sizden biriniz bu ameli işlediğini zanneder misiniz?” (Et-Terğib vet Terhib c.2, s.349, hadis 13.)

78 Efendimiz bir Hadiste şöyle buyurmuştur :
إِنَّ هٰذَا القُرْاٰنَ مَأْدَبَةُ اللّٰهِ فَاَقْبِلُوا مَأْدَبَتَهُ مَااسْتَطَعْتُمْ إَنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ حَبْلُ اللّٰهِ الْمَتِينُ وَالنُّورُ الْمُبِينُ وَالشِّفَاءُ النَّافِعُ وَعِصْمَةٌ لِمَنْ تَمَسَّكَ بِهِ وَنَجَاةٌ لِمَنْ اِتَّبَعَهُ Efendimiz bir Hadiste şöyle buyurmuştur : “Gerçek bu kuran Allahın ziyafet sofrasıdır. Gücünüz yettiği kadar onun ziyafetini kabul edin. Muhakkak ki kur’an Allahın kopmaz ipidir. Apaçık nurdur. Faydalı bir şifadır. Kur’an kendine yapışana tam bir koruyucudur. Kendine uyana kurtuluş yoludur.”

79 اَلْحُصُونُ لِلْمُؤْمِنِينَ مِنَ الشّيْطَانِ ثَلَاثٌ اَلْمَسْجِدُ حصْنٌ وَذِكْرُ اللّٰهِ حصْنٌ وَقِرَاءَةُ اْقُرْآنِ حصْنٌ Kab’ul Ahbar şöyle demiştir: “Şeytana karşı müminlerin 3 kalesi vardır. Cami bir kaledir. Allah’ı zikretmek bir kaledir. Kuran okumak bir kaledir.”

80

81 Efendimiz bir Hadiste şöyle buyurmuştur :
إِنَّ الْميِّتَ يُوضَعُ في قَبْرِهِ فَيَأْتِيهِ مَلٰئِكَةُ الْعَذَابِ مِنْ جِهَةِ رَأْسِهِ فَيَدْفَعُهَا اَلْقُرْآنُ Efendimiz bir Hadiste şöyle buyurmuştur : “Ölü mezara konunca başının tarafından kendisine yaklaşan azap meleklerine okumuş olduğu kuran karşı durur.”

82 Kur’an okuyanın değeri dünyada yüksek olduğu gibi kıyamette de derecesi yüksek olacaktır:
يُقَالُ لصاحِبِ القُرآنِ؛ اقْرَأْ وَارْقَ وَرَتِّلْ كَمَا كُنْتَ تُرَتِّلُ في الدُّنْيَا، فإنَّ مَنْزِلَتَكَ عِنْدَ آخرِ آيةٍ تَقْرَؤُهَا. "Kur'ân'ı okuyup ona sâhip çıkan kimseye (âhirette): "Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zirâ senin makamın, okuduğun en son âyetin seviyesindedir" denir.“ (Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 18)

83 Kur’an nurdur. Kalbimiz, Ahiretimiz, cennetimiz onunla aydınlanacağı gibi dünyamızda onunla aydınlanacaktır. Zira insanı karanlıklardan aydınlığa çıkaran kurandır. Kur’an okumuşsan, dinlemişsen, hükmüyle amel etmişsen kalbin onunla, gönlün onunla, kabrin onunla aydınlanacaktır.


"Kur’an’ın Önemi Okumak, Anlamak Ve Hayat Haline Getirebilmek" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları