Sunuyu indir
1
Geleneksel Yapı Türleri
Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar bütünüdür.
2
Bir yapının geleneksel sayılabilmesi için :
Üslup, biçim ve görünüş tutarlılığının olması İnsanoğlunun yaratıcılığını gösteren bir eser olması Belirli bir zaman dilimi içerisinde mimari ya da teknolojik gelişmeleri; anıtsal mimari, şehir planlama veya peyzaj tasarımı alanında insani değerlere katkısı olması ya da belirgin bir etkileşimi göstermesi. Kültürel gelenekte ya da artık yok olmuş bir medeniyetin benzersiz ya da istisnai bir örneği temsil etmesi. Mimari ve teknolojik olarak seçkin bir örnek göstermesi, insanlık tarihine katkıda bulunması. Deniz kenarında veya değişik topografik koşullarda insanoğlunun yerleşimlerde uyguladığı teknolojik gelişimini göstermesi gerekmektedir.
3
Unesco Dünya Mirası Listesinde Türkiye
İstanbul: Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı’nı içine alan Arkeolojik Park, Süleymaniye Camisi ve çevresini İçine alan Zeyrek Koruma Alanı, Tarihi surlar koruma alanını içermektedir.
4
Safranbolu Şehri Geleneksel dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla tamamı sit ilan edilmiş ender kentlerden bir tanesidir.
5
Hattuşaş (Boğazköy-Çorum/ Hitit Başkenti)
6
Nemrut Dağı (Adıyaman- Kahta)
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası
7
Xanthos (Ksanthos)- Letoon dini merkez
8
Troia Antik Kenti
9
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi
10
Pamukkale- Hierapolis
11
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya
12
Çatalhöyük Neolitik Kent (Cumra – Konya)
13
Yapı Türleri İdari yapılar: Kaleler, surlar, Meclis Binaları Kamusal Yapılar: Dini yapılar, Eğitim Yapıları, Çarşılar, Çeşmeler, Tiyatrolar Sivil Yapılar: Konutlar
14
Mimari plan tipleri yapıların türlerine göre değişim göstermektedir
Mimari plan tipleri yapıların türlerine göre değişim göstermektedir. Mimarlar yapılarda yüzyıllar boyunca yeni teknikler ve tasarımlar geliştirerek mimarinin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa bir toplumdan başkasına aktarılarak gelen bu tekniklerin büyük bir kısmı günümüz yapılarında da kullanılmaya devam etmektedir. Camii, Tiyatro, Meclis Binası gibi tek yapılarda mimari teknikler geliştirmek kent planlamasına göre daha kolay olmuştur. Kent planlamasında mimar, kurulacak olan kentin topografik özelliklerini dikkate almak ve yerleşimleri buna göre planlamak zorundadır. Anadolu; şehir planlamacılığının en erken örneklerine sahip olmakla birlikte, günümüzde de kullanılan ızgara planlı kent tasarımının ilk yapıldığı kente (Milet) ve tasarımı yaratan bir mimara sahip olmanın ayrıcalığına sahiptir. Sonuç olarak şehir planlamaları belirli bir sisteme göre yapılmak zorundadır. Şehir içinde yer alan kamusal idari ve sivil yapılar şehir planının uygun gördüğü alanlara yerleştirildikten sonra kendi alanları içinde daha rahat bir planlama gelişimi gösterebilir.
15
Çatalhöyük günümüzden 9000 yıl öncesine tarihlenen bir yerleşim alanıdır. Doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyükten oluşmaktadır. Hem Anadolu’nun hem de insanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden bir tanesidir. Höyükler kabaca 2 bin yıl kesintisiz iskan edilmiştir. Özellikle neolitik yerleşimin genişliği, barındırdığı nüfusu, oluşturduğu güçlü sanat ve kültür geleneği ile son derece dikkat çekicidir. Yerleşimde 8 bin üzerinde insan yaşadığı kabul edilmektedir. Çatalhöyük'ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmesine karar verilmiştir.
16
Miletos’lu Hippodamos (Hippodamus)
Adı bilinen ilk kent plancısı Hippodamos M.Ö VI. yüzyıl sonlarında, Anadolu’da, Miletos’ta Euryphon’un oğlu olarak dünyaya gelen, M.Ö V. yüzyılın ikinci yarısında İtalya’da Thurioi’de ölen Hippodamos’a ilişkin bilgilerimiz, oldukça azdır. Onu daha çok Aristoteles aracılığıyla tanıyoruz. Hippodamos Şeması’na göre planlanmış bir kentin, bir uçtan bir uca uzayıp giden sokakları, caddeleri, birbirlerini dik açılarla keserler. Bu kesişmeler eşit aralıklarla olabileceği gibi, aralıklardan biri ya da birkaçı ötekilerden daha küçük ya da daha büyük olabilir. Binalar, böyle oluşan dikdörtgen ya da kare biçimli kutuların içinde inşa edilirler. Böyle bir kent küçük parçalara bölünmüş bir kenttir. Bu nedenle Hippodamos’a “kentleri bölen adam” diyenler olmuştur. Bu bölmeyle ortaya çıkan şemanın bir adı da “dama tahtası” ya da “satranç tahtası”dır, çünkü böyle bölünen kentler onları andırırlar. Hippodamos Şeması’na göre bölünen kentler, aynı zamanda ızgara biçimindedirler
17
Izgara Plan Birbirleriyle dik açı yaparak kesişen doğrusal caddelerden ya da kare veya dikdörtgen yapı adalarından oluşan kent planıdır. Mezopotamya'da da bazı örnekleri bulunduğu bilinmekle birlikte, ilk gelişkin ızgara plan örneklerine Antik Yunan dünyasında rastlanır: Örneğin daha 8. yy'da kurulan eski İzmir (bugünkü bayraklı tepesi)'in ızgara plan düzeni gösterdiği bulgulanmıştır. MÖ 5. yy'da ünlü Hippodamos bu plan düzenini öylesine geliştirip yaygınlaştıracaktı ki, o dönemden bu yana ızgara plan'ın yaratıcısının Hippodamos olduğu öne sürülür. Pirene Miletos'un planlarını onun yaptığı sanılır. Ana cadde sokak ayrımına yer vermeyen bu erken örneklerden sonra, Helenistik çağ'da böylesi bir işlevsel kademeleme ortaya çıkar. Knidos kentinin planı bu anlayışla oluşturulmuştur. Roma'da ise yeni kurulan kentler hemen hemen daima ızgara planla gerçekleştirilmiştir. Roma ızgara planları kare yapı adalarının kare biçiminde bir sur içine yerleştirilmesiyle yaratılmışlardır. Tam merkezde ise Cardo ve decumanus denen iki ana cadde kesişmekte ve bu noktada Forum bulunmaktadır. Ortaçağ Avrupa'sında ızgara plan bir kaç yeni kent dışında hiç uygulanmamıştır. Izgara planın yaygın kullanımı 17. yy'dan başlayarak ABD kentlerinde ortaya çıkar. New York başta olmak üzere neredeyse tüm ABD kentleri bu tür planlarla inşa edilmiştir. Izgara plan batıda olduğu kadar doğuda da uygulanmıştır. Örneğin; eski bazı Çin ve Japon kentleri düzenli ızgara planına sahiptirler. Buna karşılık İslam ülkelerinde ızgara plan ancak batılılaşma dönemi sonrası görülür. Türkiye'de de en erken ızgara plan örnekleriyle 19. yy başında karşılaşılır. İstabul'da Selimiye semti bu türün erken örneklerinden biridir.
18
Priene Şehir Planı New York Şehir Planı
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.