Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
COĞRAFYA DERSİ PROJE ÖDEVİ
NÜKLÜER SANTRALLER ÖZELLİKLERİ KAZALAR TARİHİ TÜRKİYEDEKİ DURUMU
2
NÜKLÜER ENERJİ Nükleer enerji1896 yılında Fransız fizikçi Henri Becquerel tarafından kazara, uranyum maddesinin fotoğraf plakaları ile yanyana durması ve karanlıkta yayılan X-Ray ışınlarının farkedilmesi ile keşfedilmiştir.26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil nükleer reaktöründe meydana gelen patlama ve sonucunda yayılan radyoaktif madde Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya'da yaşayan insanın tahliyesine, 56 kişinin ölümüne, doğrudan ilişkili kanser vakasına ve kişinin sağlığının ciddi şekilde etkilenmesine sebep olmuştur. Nükleer kalıntıların ürettiği radyoaktif bulut patlamadan sonra tüm Avrupa (Türkiye'de özellike Karadeniz bölgesi ve Trakya) üzerine yayılmış ve Çernobil'den yaklaşık 1100 km uzaklıktaki İsveç Formsmark Nükleer Reaktöründe çalışan 27 kişinin elbiselerinde radyoaktif parçacıklara rastlanmış ve yapılan araştırmada İsveç'teki reaktörün değil Çernobil'den gelen parçacıklar olduğu tespit edilmiştir.
3
NÜKLÜER ENERJİ KARŞITI KURULUŞ VEALBERT EİNSTEİN FORMÜLÜ
Yeşil Barış (Greenpeace) Nükleer enerji ya da çekinsel erke, atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türüdür. Kütlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden, Albert Einstein' a ait olan E=mc² (E: Enerji, m: kütle, c: Işığın sabit hızı) formülü ile ilişkilidir. Kütle - enerji denklemi, tepkimenin nasıl oluştuğunu açıklamaz, bunu daha doğru olarak nükleer kuvvetler yapar. Nükleer enerjiyi zorlanmış olarak ortaya çıkarmak ve diğer enerji tiplerine dönüştürmek için nükleer reaktörler kullanılır.
4
Nükleer fisyon santralleri
Elektrik güç üreten nükleer santrallerin tasarımı, ilke olarak fosil yakıtı kullanan santrallerininkinin aynısıdır. Fisyon sonucu ortaya çıkan ısının faydalı bir şekle dönüştürülmesi gerekir. Bu ise, ısının nükleer fisyon reaksiyonundan, reaktör soğutucusuna nakledilmesiyle yapılır. Kaynar su reaktörlerinde soğutucu, basınç ve yüksek sıcaklıkta, buhar haline getirilir. Diğer tür reaktörlerde ise, ısıtılmış soğutucu, ısıyı buhar üreten kısımdaki suya geçirir ve suyu buharlaştırır. Her iki durumda da buhar türbin kanatlarını dolayısıyla elektrik jeneratörünü döndürmek için kullanılır
5
Santralin emniyeti Nükleer santrallerin en önemli özelliklerinden biri bozunma ısısının bulunmasıdır. Reaktör kapatılsa bile radyoaktif fisyondan ve yakıtın doğal radyoaktivitesinden, reaktör yakıtı ısı üretmeye devam eder. Bu ısının uzaklaştırılması gerekir. Bunun yerine getirilmemesi veya soğutma sistemindeki bir hata önemli kazalara sebep olabilir. Soğutucunun eksikliğinden doğan kaza durumunda, nükleer santral kendi acil çekirdek soğutma sistemini harekete geçirir.
6
Nükleer santral endüstrisi
Nükleer santral endüstrisinin doğumu, Chicago'da Enrico Fermi ve arkadaşlarının ilk kontrollü zincir reaksiyonunu yapmalarından 14 yıl sonra 1956'da olmuştur. Bu 14 yıllık zaman aralığında deney safhasından endüstrideki uygulamaya geçiş hızlı bir gelişmeye işaret eder. Ancak, dünya enerji ihtiyacının artması bu gelişmeyi gölgelemiştir. Fosil yakıtlarının azalması ve enerjiye olan ihtiyacın artması, nükleer enerjiyi yakıt maliyeti bakımından cazip duruma getirmiştir. Mesela ABD'de ilk defa 1966 yılında fosil yakıt santrallerinden daha fazla nükleer yakıt santralleri planlanmıştır. Ancak, toplumun nükleer santraller tepki sonucu ertelenmiştir.
7
Çevre ve sağlık zararları
Konu ile ilgili bazı kimseler, reaktör teknolojisi ilerledikçe, insan ve canlıların daha fazla radyasyona maruz kalacağını iddia etmekte ve bunun ciddi çevre ve sağlık zararlarına sebep olacağını bildirmektedir. Radyasyonun zararlı etkisinin en düşük seviyede olmak üzere, radyasyon seviyesiyle doğrudan orantılı olduğu günümüzde kabul edilmiştir. Yani, sıfır radyasyon tamamen tehlikesizdir. En az doğal radyasyonun bile tehlikesi vardır. Reaktör teknolojisi tarafından dışarıya verilen radyasyon geri döndürülemez türdendir. Bu sebepten, radyasyon seviyesi sürekli artmaktadır. Günümüzde radyasyonun insana ve diğer canlılara olan etkisinin tamamen anlaşıldığı söylenemez. Çalışan nükleer reaktörler kontrollü fisyon ile çok büyük miktarlarda ısı üretirler. Bunun bir kısmı buhar haline dönüştürülerek, elektrik üretilir. Bunun yanında büyük miktarda yeni radyoaktif artık üretilir ve ısının % 60'ı kullanılamaz. Reaktör emniyetinin tartışılan konularından en önemlisi, radyoaktivitenin açığa çıkma büyüklüğü, ortaya çıkma ihtimali ve bunların canlılara olan tesirleridir. Bu tür açığa çıkma işlemi, reaktörlerin arızasında, kazasında ve normal çalışmasında olabildiği gibi, yakıt nakli, yakıtın hazırlanması, alınması, artık maddelerin atılması sonucunda da meydana gelebilir. Günümüzde nükleer enerjinin kullanımı: Petrol fiyatlarının artması ve petrolün sınırlı olması pekçok ülkeyi nükleer enerji kullanmağa zorlamıştır.
8
BAZI ÜLKELERİN NÜKLÜER ENERJİ KULLANIM YÜZDESİ
Fransa elektrik ihtiyacının % 75'ini Belçika % 60'ını Bulgaristan % 36'sını ; Almanya % 33'ünü Japonya % 27'sini ABD ve İngiltere % 21'ini nükleer enerjiden elde etmektedir. Türkiye'de ise bu oran % 0 denecek durumdadır. Dünya'da 30 kadar ülkede nükleer enerji üreten santrallar vardır. Bu santralların sayısı 438 civarındadır (1994).
9
Nükleer enerjinin diğer kullanım yerleri
Silahtan sonra en yaygın nükleer enerji kullanım yeri nükleer tahriktir. Denizaltı ve denizüstü araçların hareketinde gerekli olan tahrikte de kullanılır. İlk olarak USSNautilus Nükleer Denizaltısı 1955'te denize indirilmiştir. Bu suretle geliştirilen hafif-su reaktörleri daha sonra ticari uygulama alanı da bulmuştur. ABD'de nükleer tahrikli 118 denizaltı mevcuttur. Uçak gemilerinin tahrikinde derin deniz araştırmalarında da nükleer tahrik kullanılmaktadır. Enterprise, Nimitz ve Eisenhower uçak gemileri bunlardandır.
10
NASA'nın önderliğiyle nükleer enerji tahrikli uzay gemileri de geliştirilmiştir. Az geçirgenliğe sahip jeolojik tabakalardaki doğal gazı yeryüzüne çıkarmak için yine nükleer patlamadan faydalanılmaktadır. Ayrıca petrol depolamada, artık maddeleri aklamada, jeotermal enerjiden faydalanmada veya madencilikte kullanmak üzere yeraltı boşluklarının meydana getirilmesinde nükleer patlamadan faydalanılır. Deniz suyunu arıtma tesislerinde de nükleer patlamadan istifade edilir. Dünyada bulunan 1455 milyon kilometre küp sudan ancak % 1'i içmeyemüsaittir ve bunun çoğu donmuş olarak kutup bölgelerinde bulunmaktadır. Nükleer enerji büyük arıtma tesislerinin kurulmasında tercih sebebi olmaktadır
11
Çernobil reaktör kazasının Türkiye üzerindeki etkileri
Türk Tabipler Birliği'nin ilk baskısı Nisan 2006'da yapılan "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser" başlıklı raporunda, Çernobil nükleer reaktör kazası ile Karadeniz bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması sonuçları kamuoyuna sunulmuştur. Raporda Çernobil'deki patlama sonrasında oluşan radyoaktif bulutların 3 Mayıs 1986 Cumartesi günü Marmara'ya, 4-5 Mayıs günleri Batı Karadeniz'e, 6 Mayıs günü Çankırı üzerinden Sivas'a, 7-9 Mayıs tarihlerinde Trabzon-Hopa'ya ulaştığı, 10 gün sonra da tüm Türkiye'ye radyoaktif parçacıkların yayıldığı belirtilmekte; çalışma sonucunda, Hopa’da kanser görülme sıklığı ile kanser nedeniyle ölümlerin, Türkiye’nin diğer coğrafi alanlarına göre daha fazla görülmesi olasılığının, araştırılmaya değer bir durum olduğunun ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Rapor, elde edilebilen veriler ışığında, bölgede Çernobil nükleer kazası ile gerek kanser olgu sayıları, gerekse kanserden ölümlerle ilgili kanıta dayalı nedensel bir bağlantı kurmanın olanaklı görünmekte olduğunu kabul ederek, bu konuda kesin sonuca varmak için daha ayrıntılı araştırmalar yapılması gerekliliğini vurgulamaktadır.
12
NÜKLÜER ENERJİNİN TÜRKİYE TARİHİ
"Atom enerjisinin barışçı amaçlarla kullanılması" konusunda düzenlenen 1. Cenevre Konferansı'ndan hemen sonra 1955 yılında başlatılmıştır. 1961 yılında, Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde, eğitim ve temel araştırmalar için yararlanılan 1 MW gücünde bir deney reaktörü işletmeye alınmıştır. Elektrik üretimi amacıyla kurulması tasarlanan nükleer santralle ilgili ilk fizibilite etüdleri 1968 yılında başlatılmıştır.1976 yılında nükleer santral ihalesi için girişimde bulunuldu ve tekliflerin değerlendirilmesi sonucunda 1977'de ASEAATOM ve STALLAVAL firmaları ile sözleşme öncesi görüşmeler başladı ancak 12 Eylül 1979'da görüşmeler çeşitli sebeplerden sonuçlanmadı
13
1982 yılında herhangi bir ihale açılmadan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanlığı aracılığıyla Atomic Energy of Canada Limited (AECL), SiemensKraftwerk Union (KWU) ve General Electric (GE) firmalarından teklifler toplandı. 30 Ağustos 1984'te bu firmalarla yapılan pazarlık görüşmelerinde anlaşma sağlansa da hükümet, nükleer santrallerin anahtar teslimi esasına göre başlattığı ihalenin temel şartını "YapişletDevret" şartına dönüştürdüğünü açıklayınca KWU ve kendisine Akkuyu yerine Sinop nükleer siti teklif edilmiş olan GE firmaları ihaleden çekildi. Öte yandan, 2 Kasım 1983 tarihinde devlet kuruluşlarının reorganizasyonu kapsamında tüm nükleer konuları bir çatı altında yürütmek üzere Nükleer Elektrik Santralları Kurumu: NELSAK kararnamesi hazırlandı, onaylandı ve dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren Türkiye'de üç ayrı tipte üç nükleer santralın kurulacağını açıkladı.Fakat NELSAK kararnamesi hiçbir zaman uygulanmadı
14
Nisan 1986'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde meydana gelenÇernobil reaktör kazasından ötürü Türkiye'de de nükleer santrallarla ilgili çalışmalar askıya alınmıştır yılında TEK Nükleer Santrallar Dairesi'nin kapatıldı yılında TEAŞ, nükleer santral ihâlesinin ön incelemelerini yapmak üzere danışman olarak Güney Kore'nin KAERI firmasıyla anlastı. 1996'da Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı'nın görevlendirdiği üç danışman ile TEAŞ Nükleer Santraller Dairesi'nden iki elemandan olusan bir komisyon ihâle şartnâmesine son şeklini verdi. 17 Ekim 1996'da Resmî Gazete'de Akkuyu Nükleer Enerji Santrali için ihâle açılmış oldugu ilân edildi. 15 Ekim 1997’de AECL, NPI (Nuclear Power International/Siemens ve Framatome Konsorsiyumu) ve WESTINGHOUSE (Mitsubishi ile birlikte) tekliflerini sundular fakat 2000 senesinde hükümet bu projenin sonuçlandırılmasından ve ülkede nükleer santral kurulmasından vazgeçtiğini açıkladı.
15
Greenpeace Türkiye tarafından Haziran 2011'de Taksim Meydanı'nda nükleer enerji karşıtı kurulan kamp ve "Nükleere Hayır" varilleri.
16
Mayıs 2004'te dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "Yakında bu santralların üreticisi ülkelerle görüşeceğiz." diyerek nükleer enerji santrali konusunu yeniden gündeme getirdi. Güler yaptığı açıklamada nükleer santrallar konusunda teknik incelemelerin sürdüğünü, kurulmasında şartname aşamasına gelindiğini ve kısa zamanda görüşmelerin yapılacağını açıkladı. Aynı açıklamada, santrallerin işletilmesi özel sektörde olacağı ve santrallerin yeri konusunda araştırmaların sürdüğü, daha önce santralin kurulacağı yer olarak tespit edilen ve çevreci grupların karşı çıktığı Mersin'dekiAkkuyu bölgesi de alternatiflerden biri olarak gündemde olduğu ifade edildi. 2005'in ocak ayında 2005 yatırım programına alınan üç santral için Elektrik Üretim A.Ş. ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yatırım bütçesine 7 milyon TL'lik ödenek konuldu.Haziran 2005'te dönemin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Okay Çakıroğlu, ilk santralin 2012'de açılacağını belirtti. Güler, ilk santralın inşaatına 2007'de başlanılacağını Şubat 2006'da açıkladı. arasında 5 bin megavatlık üç nükleer santral kurmayı amaçlayan "Nükleer Enerji Yasası", 17 Ocak 2007'de çıkarıldı. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, santrali kuracak şirketin yapısı, denetimi, söküm masrafı gibi alanlarda anayasaya aykırılıklar olduğu gerekçesiyle yasanın üç maddesini veto etti
18
KAYNAKÇA
19
HAZIRLAYAN MELİH GÜNER
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.