Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ"— Sunum transkripti:

1 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
iletişim becerileri Bencillik NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ubyo.nisantasi.edu.tr

2 Kişilerarası İletişimde Kibir, Bencillik (Ego), Kıskançlık
Benlik (Kendilik) Öz Farkındalık Öz Saygı Öz Sunum Öz Yeterlik Öz Değerlilik Bireyselcilik- Bencillik Farkı NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

3 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Benlik (Kendilik) Benlik kavramı bireyin kendisine bakış açısı, kendisini zihninde nasıl temsil ettiği ile ilgilidir. Bununla birlikte benlik kavramı şahsın kendisi ile ilgili algılamalarının, kişisel atıflarının (yüklemelerinin), geçmiş yaşantılarının, gelecekle ilgili hedeflerinin, sosyal rollerinin onun zihninde temsil edilmesi ve zihinde kavramsal ben olarak odaklaşmasıdır; Benlik bireyin kişiliğine yönelik kanıları, kendini algılayış biçimi olarak özetlenebilir. Kişiliğe yön veren kalıtsal ve çevresel etkenlerin ortak ürünüdür. Bireyin psiko-sosyal gelişimi sırasında şekillenir. İnsanın kendi kişiliğine ilişkin kanılarının bütünü, insanın kendisini tanıma ve değerlendirme şeklidir. Benlik kişiliğin öznel yanıdır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

4 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Benlik (Kendilik) Algılanan Benlik: Bireyin kendisini nasıl gördüğü, onun benlik kavramının çok önemli bir boyutunu oluşturur. Algılanan benliğin de üç bileşeni vardır: Kişilik özellikleri: Birey benzer durumlarda benzer şekilde davrandığı zaman, hem dışardan bakanlar, hem de kişinin kendisi o davranışla kişilik özellikleri arasında bağ kurar: “Çabuk kızan biriyim; böyle durumlara gelemem.” Yetkinlikler: Herkes sahip olduğu yetenek, beceri, yeti ve bilgi düzeyi hakkında bir algıya sahiptir: “Kriz durumlarında çözüm üretmekte başarılıyımdır.” Değerler: Birey kararlarını ve eylemlerini değerlerinin yönlendirdiğine inanır ve kendisini bu çerçevede algılar: “Haksızlığa tahammül edemem.” İdeal Benlik: Her bireyin sahip olmak istediği özellikler, yetkinlikler ve değerler vardır. Kişi bu özelliklere gerçekten sahip olduğuna inanmak ve başkalarını da inandırmak ister. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

5 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Benlik (Kendilik) Sosyal Kimlikler: İnsanlar ait oldukları ve değer verdikleri gruplar içinde kurdukları sosyal etkileşimler sonucunda sosyal kimlikler geliştirirler. Özdeğer: İdeal benlikle algılanan benlik arasındaki farktır. Algılanan benlik ideal benlikle eşleştiği zaman, özdeğer oldukça yüksektir. Ancak ideal benlikle algılanan benlik arasındaki fark, yapılan işe ve elde edilen sosyal geribildirime bağlı olarak sürekli değişir. Bu nedenle özdeğer, benlik kavramının dinamik bir bileşenidir ve sürekli değişim ve gelişim içindedir. Benlik algısı bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda oluşur. Çevreden alınan tepkiler açık seçik ve tutarlı olduğu zaman güçlü bir benlik algısı oluşur. Bulanık, eksik ve tutarsız tepkiler ise zayıf benlik algısına neden olur. Ayna benlik Kişinin, başkalarının kendisine karşı dışa vurulmuş tutumlarına dayalı olarak oluşturduğu, kendi kendisine ilişkin yargılarının toplamıdır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

6 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Farkındalık Kişiliğimizin güçlü yanları ile zorlandığı yanları değerlendirme, duygularımızı anlama ve tanıma ve bu duyguların kendi dengemiz ve diğer insanlar üzerindeki etkilerini kavrama becerilerini içerir. Karar vermeyi kolaylaştırmak üzere iç sesleri ve önsezileri kullanabilmeyi sağlar: Böylece, bir yandan açık ve net olmayı, bir yandan da özsaygıya sahip olmayı mümkün kılar. Hepimiz belli bir öz farkındalık seviyesine sahip olarak doğarız. Bu seviye, hayat deneyimlerini ve yine doğuştan gelen insani gelişme aşamalarını takip ederek yükselir. Öz farkındalık, var olduğumuzu, ayrıca hem eşsiz bireyler olduğumuzu hem de başkalarıyla benzer özellikler taşıdığımızı bilmemizi, farklı bilinç seviyelerinde yaşadığımızı ve var olduğumuzu bilmemizi, dünya üzerinde zaman ve mekân açısından çok boyutlu bir hayat sürdüğümüzü anlamamızı mümkün kılar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

7 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Farkındalık Öz farkındalık, bilinçli ve bilinçaltı zihnimize, eylemlerimize, davranışlarımıza, düşüncelerimize, duygularımıza, bedensel hislerimize ve fiziksel sağlığımıza uzanan bir köprü halini alır. Öz farkındalık, ihtiyaç ve arzularımıza yönelik duygusal farkındalığımızın artmasına yardımcı olarak, kendi doğamızı ve sınırlarımızı anlama, bu bilgiyi başkalarına iletme becerimizi artırır. Bu süreç sayesinde, tepkisel davranışlarımızı azaltır, hem ihtiyaçlarımızı tanımlama hem de başkalarının ihtiyaçlarına yanıt verme becerimiz artar. Öz farkındalık, hayatlarımız ve başkalarıyla ilişkilerimize yönelik sağlıklı sınırlar yaratmamıza, böylece samimiyet kurma becerimizi artırmamıza yardımcı olur. Eylem, davranış ve düşüncelerimizin sonuçlarının farkında olduğumuzda, hayatımızdaki dramayı azaltabilir, istediğimiz geleceği yaratmak için elimizdeki zamanı çoğaltabilir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

8 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Saygı Hem kendimizi özgün bir birey olarak değerli, hem de karşılaştığımız sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli hissedebilmektir. Değerlilik ve yeterlilik duygusu özsaygının temelini oluşturur. Bu duygulardan birini bile yeteri kadar hissedemediğimizde yaşamdan aldığımız doyum azalır. Özsaygı temelimiz sıfır-altı yaşları arasında atılır. Eğer ebeveynlerimiz çocuk yetiştirme konusunda bilinçliyse, az sancılı bir ergenlik ve olgun bir yetişkinlik bizim için doğal bir gelişim sürecidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

9 Öz Sunum (Benlik Sunumu-İzlenim Yönetimi)
Bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası… Bireylerin etkileşimde bulundukları kişilerde oluşturdukları izlenimleri kontrol etmek ve düzenlemek için gösterdikleri davranışları Bireylerin düzenli ve tutarlı sosyal etkileşimlere girebilmeleri ve girdikleri etkileşimleri sürdürebilmeleri için, hem izlenimlerini etkili bir şekilde düzenlemeleri, hem de karşılarındakilerin izlenimlerini ortaya koyuşlarını doğru bir şekilde algılamaları gereklidir. Bu bir sosyal beceridir. İzlenim yönetimi (benlik sunumu), kimlik sunumu, görüntü verme, imaj oluşturma, izlenim oluşturma gibi birbiriyle ilişkili bir dizi olgu ve kavram, yakın yıllarda gelişen bir araştırma alanının yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bireylerin bu olgular çerçevesindeki davranış ve etkinliklerini açıklamak üzere ortaya atılan çeşitli yaklaşımlar, kendini sunma teorileri olarak gruplandırılabilir ve bu bağlamda Goffman'ın Tiyatro Yaklaşımı, Tedeschi ve arkadaşlarının İzlenim Yönetimi Teorisi, Alexander'ın Durumsal Kimlikler Teorisi, Jones'un Kendini Sevdirme Teorisi sayılabilir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

10 Öz Sunum (Benlik Sunumu-İzlenim Yönetimi)
Tiyatro Yaklaşımı, sosyal yaşamı ve kişiler arası ilişkileri, bireylerin çeşitli rolleri oynadıkları bir tiyatro gibi kavramlaştırmaktadır. İzlenim Yönetimi Teorisi kişiler arası ilişkiler, insanların saygınlıklarını korumak amacıyla birbiri üzerinde güç sahibi olma eğilimine dayandırılır. Durumsal Kimlikler Teorisi her sosyal ortam veya kişiler arası ilişki bağlamı için, sosyal davranışın o ortama uygun bir kalıbının olduğu fikrine dayanır. Kendini Sevdirme Teorisi ya da bir başka adıyla Stratejik Kendini Sunma Teorisi de, kişiler arası ilişkileri, bir diğerine ödül veya ceza verebilme kapasitesi anlamında güç elde etme çabası olarak açıklar. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

11 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Yeterlik Kişinin belli bir davranışı etkili bir şekilde başarabilmesindeki veya verilen bir durumun davranış serilerini etkin bir şekilde gösterebilmesindeki algılanan yetenek olarak tanımlanabilir; Öz yeterlik, kişinin belirli bir davranışı yürütebilmeye yeteneğinin olduğuna dair özel bir algıdır. Yani verilmiş bir davranış için algılanan yeteneği hedeflemektedir; hem kişinin kapasitesi hakkındaki bilgiyi hem de yeteneğine inancının gücünü kapsamaktadır; Öz yeterlik inançlarının dört temel kaynağı olduğunu belirterek, bunlar tam ve doğru deneyimler, sosyal modeller tarafından sağlanan dolaylı yaşantılar, sözel ikna ile bireyin fiziksel ve duygusal durumudur. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

12 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Değerlilik Birinin kendisini insan olarak değerli bulması, kendine saygı duyması, kendini değerlendirmesidir. Bazen özsaygı ile de aynıymış gibi tanımlansa da, öz değerlilik insanın yaradılıştan gelen insan olma değerinin farkına varmasıdır. Öz değerlilik duygusu eksik olduğunda insan kendini diğer insanlardan daha düşük özgüvende bulma, çekinik davranma, hayattan istediğini alamama gibi durumlarla karşılaşmaktadır. Kendimizle ilgili iyi ya da kötü, memnun ya da memnun hissetmemizle ilgili duygu durumudur. İnsan; kendi iç konuşmaları ile “yeterince iyi değilim”, “yeterliyim”, “yetersizim”, “iyi bir yazarım/ mühendisim/ doktorum, yaptıklarımdan memnunum” tarzı bir iç değerlendirme ya da dışarıdan beklenen onaylamalarla kendi öz değerini oluşturur. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

13 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Öz Değerlilik Yüksek Değerlilik Duygusunun Temel Göstergeleri Kişinin kontrol noktasının kendi içinde olması, kendisinin “onayını” almak, Fiziksel, duygusal, düşünsel ve ruhsal olarak kendisine iyi bakmak, Düşünce, duygu ve davranışlarda aşırı uçları dengeleyebilmek; bu denge bozulduğu zaman düzeltmek için gerekeni yapmak. Yaptığı hatalardan ders almak ve “bir hata yaptım, üzgünüm” diyebilmek. Hayatının sorumluluğunu üstlenmek. İnsanlar arasındaki farklılıkları yüceltmek. Farklı bakış açılarını dinlemek. İçindeki bilge benliği ya da sezgiyi dinleyebilmek ve ona uygun hareket etmek. Kendine saygı duymak, kendine güvenmek ve kendini kabul etmek. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

14 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Bireyselcilik Modern eşitlikçi toplumlar bağlamında ortaya çıkan ve bireyi merkeze alan bir anlayışın, bir değerler sisteminin ifadesidir. İlke olarak, bütünün (toplum) parçalarına (bireyler) aşkın bir gerçekliğe sahip olduğunu varsayan ve hiyerarşik esasta kurulmuş geleneksel toplumları karakterize eden holist anlayıştan bir kopma hareketidir. Bu anlamda tarihsel bir olgu niteliği taşır. Bireyleşme, birey haline gelme, "modern içselliğin oluşumuyla, yani içsel bir derinlikle donatılmış varlıklar olduğumuz duygusunu kazanma ve buna bağlı olarak 'ben' olduğumuz görüşüne varma" olgusuyla ilişkilendirilmektedir. Dubois ve Beauvois (2002), geniş ve dar anlamda bireyselcilik ayrımı yapmaktadırlar. Onlara göre geniş anlamda bireyselcilik, ideolojik düzlemde, insani varlığı, kişiyi bir birey gibi gören bir özne modelidir; bu modelde birey, diğerlerinden, sosyalden farklılaşmış bir bütün (ünite) olarak ortaya çıkar, bizzat kendi varlığında özerklik (veya kendi kendine yeterlik), kişisel gelişim, vb değerleri taşır, tüm değerlerin temelidir. Dar anlamda bireyselcilik, geniş anlamda bireyselciliğin, toplumun temelleri düzeyindeki bir sonucudur. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

15 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Bencillik Bir kişinin sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesidir. Bu durum kişinin kendi çıkarlarının ne olduğunu düşünmesini ve buna uygun hedefleri bulmasını gerektirir. Bencillik genellikle insanları öne çıkaran avantajlı bir durum gibi görünse de, dostlukların yok olmasına ve kişilerin yalnız kalmasına neden olmaktadır.  Bireysellik kendi hayatını istediğin gibi şekillendirip yaşayabilme hakkı, bencillik kendi hayatını yaşarken başkalarına yaptığın haksızlıklar Bireysellikte karşı tarafa zarar verme yoktur, kendi için en iyisini yaparken kimseye zarar vermez. Bencillikte karşı tarafa zarar verme ya da hakkını yeme vardır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

16 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Bencillik Bireysellik toplum içindeki kimliğinizle yaptığınız toplumun bir parçası olarak gerçekleştirdiğiniz davranış ve olgulardır. Bencillik ise sadece kendinizin içinizde derinliklerinizdeki sizin istek ve arzularının karşılandığı durumlardır; Ben merkezli insanlar sadece kendilerinin var olduğunu düşünen insanlardır. Egoist insanlar da sadece kendi çıkarlarını düşünürler ama onlar bunu bilinçli yaptıkları için başkalarının varlığının da farkındadırlar. Ben merkezli insanlar başkalarının var olduğunun bilincinde dahi değildirler. Onlar açısından başkaları ancak kendilerinin çıkarlarına hizmet etmek için vardır. Egoizm genel anlamıyla bireyin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ile ilgilidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

17 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Latince bir kelime olan Ego, ben, benlik, kendilik demektir. Ego, egoizm, bencillik, id ve superego kelimeleriyle ilişkilidir. Egonun, bireyi diğerlerinden ayırt eden göreceli, soyut bir varlığı vardır. Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir. Ego, hem öznel hem de toplumsal yaşamında, bireyin kendini tanımlayıp, anlamlandırabileceği ve koruyabileceği içsel olarak işleyen bir referans noktası oluşturur. İnsan benliğinin(kendiliğin) bir bileşeni olan Ego, sosyal çevreye uyumla ve sosyo-kültürel etkilerle modifiye edilip şekillenen kristalize olan(inşa edilmiş) benlik katmanıdır. Egonun kendisi değil, düşünce, duygu ve davranış tarzları şeklinde etkileri gözlenebilir. Egonun şekillendiği sosyokültürel çevrenin inanç sistemleri ve ahlak anlayışı, onun gerçekliği filtre ve kontrol etme fonksiyonlarını etkiler. Bireyi ötekine karşı içsel koruyucu ve düzenleyici olan ego, iç ve dış gerçekleri, ya göz ardı eder ya inkâr ya da tahrif eder. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

18 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Kibir Kendini başkalarından üstün görmektir. Başkalarını beğenmeme ve kendini diğerlerinin üstünde görme davranışıdır. Bir davranış olarak dışarıya yansımayabilir. İnsan kendi içinde gizli bir büyüklenme hissine sahip olabilir. Bu his zaten genellikle gizliden gizliye yürütülür. İnsan kibrini genellikle ilan etmez. Büyüklük taslama, şişinme, kendini beğenme, büyüklenme, azamet, tafra ve izzetinefis; Bir insanın servet, makam, ilim, ibadet, soy, güzellik ve kuvvet gibi her hangi bir meziyetinden dolayı, kendini başkasından üstün görme hastalığıdır. Tevazu- alçak gönüllülük??? NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

19 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Kıskançlık Bir başkasında olan maddi ya da manevi bir değerin kişinin kendisinde olmamasından veya kıyaslama yaparak kendisinden/kendisininkinden daha iyi olduğu kanısına varması ya da mevcut olanı daha iyi olana kaptırma korkusu; İlkel bir duygudur, ortalama 18 ile 36 aylıkken gelişmeye başlar; Hem sebep hem de bir sonuçtur. Hastalık demek yerine davranış bozukluğu tabiri daha yerinde olur; Özgüven eksikliği, ruhsal bunalım, depresyon, kaygı bozukluğu gibi problemlerle birlikte seyredebilir… NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

20 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
Kıskançlık Kıskançlık, hem başkalarının sahip olduğuna sahip olma isteği, hem de sahip olduğunu, başkasına kaptırma korkusu, bir ilişkinin veya bir kişinin yitirileceği endişesidir. Descartes’e göre “Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur”. Kıskançlığa, öfke, değersizlik, çaresizlik, yetersizlik, yalnızlık gibi duygular eşlik eder. Karşılıklı güven için iletişimin açık olması önemlidir. İmalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekir. Bu noktada, kıskançlığa ılımlı yaklaşmak önemlidir. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©

21 NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
kaynaklar NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©


"NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları