Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
BENDLERDEN OLUŞAN NAZIM ŞEKİLLERİ
TEK BENDLİ NAZIM ŞEKİLLERİ ÇOK BENDLİ NAZIM ŞEKİLLERİ
2
Edebiyat Terimi Olarak “Bend”
Bend, sözlük anlamıyla “bağ, bağlanan şey” demektir. Edebiyat terimi olarak ise “birbirine vezin ve kafiyeyle bağlanmış ikiden çok mısralar topluluğudur. Bendler 3-10 mısra olabilir. Bendlerden oluşan nazım şekilleri tek ya da çok bendliler olmak üzere ikiye ayrılır.
3
TEK BENDLİLER ÇOK BENDLİLER
Rubâ’î Tuyuğ Murabba Terbî Şarkı Muhammes Tardiyye Tahmîs Taştîr Müseddes Tesdîs Müsebba ve Tesbî Müsemmen ve Tesmîn Mütessa ve Tetsî’ Muaşşer ve Ta’şîr Terkîb-i Bend Tercî’-i Bend
4
A. TEK BENDLİ NAZIM ŞEKİLLERİ
Rubâ’î “Dörtlü, dörtlük” demektir. Edebiyat terimi olarak dört mısralık bir nazım şeklinin adıdır. İranlılar bu nazım şekline “rubâî”; Araplar ise “dûbeyt” demişlerdir. Kafiye düzeni “a a x a” şeklindedir.
5
Rubâîlerde veznin kullanılışı hiçbir nazım şeklinde görülmeyen ayrı bir özellik gösterir. Bütün nazım şekillerinde baştan sona aynı vezin kullanılmak zorundadır; fakat rubâîde her mısra ayrı bir vezinle yazılabilir. Bir fikri kısa ve özlü söylemek esastır. Bir başka özelliği de güzel ve ahenkli söylenmesidir. Rubâîde şairler mahlas söylemez.
6
İran’da Ömer Hayyam, Araplarda Ömer b
İran’da Ömer Hayyam, Araplarda Ömer b. Farid ve Türk edebiyatında da Hâleti gerçek rubâî ustası olarak tanınmış şairlerdendir. İran edebiyatında Ömer Hayyam, rubâînin en büyük şairi olarak kabul edilir. Hayyam’ın dünya görüşü şüphecidir; dünyanın başlangıcının bilinmediğini, sonu hakkında da bir fikri olmadığını söyleyen Hayyâm’a göre gerçek olan bu dünyadır. Ömrü boşa geçirmek yerine bu dünyanın güzelliklerinden yararlanmak gerektir. Rubâîlerinde hep aşkı, şarabı, içki meclislerini, sevgiliyi anlatır.
7
Örnek: Esrârını dil zamân zamân söyler imiş
Hengâme-i gamda dâstân söyler imiş Aşk ehli olup da mihnet-i hicrâne Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş Hâleti
8
2. Tuyug Türkçe bir kelime olan tuyug, “şarkı söyleme, övme; kapalı, gizli ve cinaslı, imâlı söz” demektir. Terim olarak ise Arap ve Fars edebiyatlarında görülmeyen yalnız Türk edebiyatında kullanılan bir nazım şeklidir. Dört mısralıktır. Kâfiyesi a a x a’dır; x a x a şeklinde kâfiyelendiği de olur.
9
Azerî ve Çağatay edebiyatlarında çok tutulan ve beğenilen tuyug, Anadolu edebiyatında fazla kullanılmamıştır. Anadolu edebiyatının başlangıcında tuyug yazan birkaç önemli şairden en önemlisi XV. yy şairlerinden İvazpaşazâde Atâî’dir. En ünlü şairi ise Kadı Burhaneddin’dir. Bunun dışında diğer Osmanlı şairleri bu nazım şeklini pek kullanmamış; onun yerine rubâîyi kullanmışlardır. Böylece tuyug zamanla unutularak yerini rubâîye bırakmıştır.
10
Sehî Bey’in Heşt Behişt tezkiresinde söylediği bir beyitten tuyuğun XVI. Yüzyılda artık hiç kullanılmadığı ve küçümsendiği anlaşılmaktadır: Bülbül sadâsı gibi şi’r-i Sehî güzeldir Eş’âr-ı gayrılar hep ana göre tuyugdur Çağatay sahasında Ali Şîr Nevâî’nin tuyugları, bu nazım şeklinin en güzel örnekleri sayılır.
11
Tuyug’dan örnek: Hakka şükür koçlarun devrânıdur
Cümle âlem bu demün hayrânıdur Gün batandan gün toğan yire değin Aşk erinün bir nefes seyrânıdur Kadı Burhaneddin
12
B. ÇOK BENDLİ NAZIM ŞEKİLLERİ
Müselles, murabba, muhammes, müseddes, müsebba, terkib-i bend, tercî-i bend gibi 3-10 ve daha çok mısralı bendlerin birleşmesiyle oluşan nazım şekillerine musammat adı verilir. Konuları geniştir; hemen her konuda yazılabilir.
13
1. Murabba “Dört köşeli, dörtlü” demektir.
Edebiyatta aynı vezinde 4’er mısralık bendlerin birleşmesinden oluşan nazım şeklinin adıdır. Genellikle 5-7 bend olarak yazılırlar. Kâfiye düzeni aaaa/bbba/ccca’dır. Bendlerin son mısraları sadece kafiye ile bağlanmışsa bu tür murabbalara “murabba-ı müzdevic” denir. Bendlerin sonlarındaki mısralar aynen tekrar ediliyorsa “murabba-ı mütekerrir” denir.
14
Murabba-ı müzdevic örneği
1 Zannetme tehî bu hây hûyı Boş sanma piyâleyi sebûyı Aksinde görüp o mâh-rûyı Cûş etdi döküldi âb-ı rûyı 2 Ey şîve-ger-i hezâr-işve Âhır ederek hezâr işve Olduksa da kâm-kâr-ı işve Şayeste midir bu yâve-gûyî 3 Gör şevketini cenâb-ı aşkun Bil kadrini intisâb-ı aşkun Kem zerre-i âfitâb-ı aşkun Hurşîd-i felek gedâ-yı kûyı ……… 7 Esrâr egerçi bî-nevâdur Lâkin dili menba’-ı fenâdur Agâh-ı hamûşî-i safâdur Setr eyledi bâb-ı güft-gûyı (Esrâr Dede)
15
Murabba-ı mütekerrir örneği
1 Gayr ile her dem nedür seyr-i gülistân etdügün Bezm urup halvet kılup yüz lutf u ihsân etdügün Ahd bünyâdın mürüvvetdür mi vîrân etdügün Kanı ey zâlim bizümle ahd u peymân etdügün 2 Lahza lahza müdde’îler pendini gûş eyledün Kana kana gayr câm-ı şevkını nûş eyledün Vara vara ahd u peymânı ferâmûş eyledün 3 Gayre salup mihrüni bizden savutdun âkıbet Terk-i mihr etdün tarîk-i zulmı tutdun âkıbet Ahdler peymânlar etmişdün unutdun âkıbet 7 Va’de-i vasl ile aldun sabrımız ârâmımız Olmadı bir gün visâlünden müyesser kâmımız Geçdi hecr ile Fuzûlî’den beter eyyâmımuz Kanı ey zâlim bizümle ahd u peymân etdügün (Fuzûlî)
16
2. Terbî Sözlük anlamıyla “dörtleme” demektir.
Bir gazelin her beytinin önüne aynı vezin ve kafiyede iki mısra getirilerek yapılır. Kâfiye düzeni a a (aa) b b (ba) c c (ca) şeklindedir. Edebiyatımızda çok az kullanılmıştır.
17
3. Şarkı Sadece Türk edebiyatında görülen bir nazım şeklidir.
Halk edebiyatındaki “türkü”nün karşılığıdır. Genellikle 4 mısralık bendler hâlinde söylenir. Üçüncü mısralarına “miyân”; bend sonlarında tekrar edilen mısralara da “nakarat” denir. Konusu aşk ve sevgilinin güzelliğidir. Bestelenmek için söylendiklerinden kısa 3-5 bend arasında yazılırlar. Şarkı nazım şekline ilk defa Nâilî Divanı’nda rastlanır. XVIII. yüzyılda Nedim, edebiyatımızın usta şarkı şairidir. En çok şarkı yazan şairimiz ise Enderunlu Vasıf’tır.
18
Şarkı Örneği …. Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Iyddır çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum Ey benim aşkınla bülbül gibi nâlân olduğum Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin …. Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedîm Bend bend olsun ham-ı zülfün şikâr olsun Nedîm Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedîm
19
4. Muhammes “Beşli” demektir.
Edebiyatta beş mısralık bendlerden oluşan nazım şekline denir. Genellikle 4-8 bend arasında yazılmıştır. Kafiye şekilleri: aaaaa bbbba cccca (muhammes-i müzdevic) aaaaA bbbbA ccccA (muhammes-i mütekerrir) Her konuda yazılabilir. Felsefi bir fikir, bir düşünce, dünya görüşü, övgü, aşk, sevgili muhammesin konusu olabilir. Son bendde şairler mahlaslarını söylerler.
20
5. Tardiyye Tard u Rekb adı da verilir. Beş mısralık bendlerden oluşan bir nazım şeklidir. Aslında bir muhammes olan tardiyye, şekil bakımından muhammesten ayrılır. Muhammesten farkı bendlerin son mısralarının öteki mısralarla kafiyeli olmayışıdır. Son mısralar kendi aralarında kafiyelidir. Tardiyyelerin kafiye düzeni: aaaav bbbbv ccccv Tardiyyenin muhammesten bir diğer farkı veznindedir. Muhammesler her vezinde yazıldığı halde tardiyyeler yalnızca aruzun kısa « mef û lü me fâ i lün fe û lün» kalıbıyla yazılır. Tardiyye edebiyatımızda ancak XVIII. yüzyıldan sonra ve çok az kullanılmıştır. Edebiyatımızda Şeyh Gâlib bu nazım şeklinin ustası kabul edilir.
21
Tardiyye Örneği 1 Hoş geldün eyâ berîd-i cânân Gel ver bana bir nüvîd-i cânân Cân olsa fedâyı ıyd-i cânân Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân Yârin bize bir selâmı yok mı 2 Ey Hızr-ı fütâdegân söyle Bu sırrı edüp ayân söyle Ol sen bana tercemân söyle Ketm etme yegân yegân söyle Gam defterinin tamâmı yok mı 6 Dil hayret-i gamla lâl kaldı Gâlib gibi bî-mecâl kaldı Gönderdiğim arz-ı hâl kaldı El’ân bir ihtimâl kaldı İnsâfın o yerde nâmı yok mı
22
6. Tahmis “Beşleme” demektir.
Bir gazelin ya da kasidenin her beyitinin önüne aynı vezin ve kafiyede üç mısra eklenmesiyle oluşur. Kafiye düzeni: aaa (aa) bbb (ba) ccc (ca) Edebiyatımızda çok kullanılmıştır. Şairler devlet büyüklerinin ya da beğendikleri şairlerin gazellerine tahmis söylemişlerdir. Tahmis edilen beyitle eklenen mısralar arasında bir anlam kaynaşması olması zorunludur. Yoksa yapılan tahmis başarılı sayılmaz.
23
7. Taştîr Kelime anlamı olarak «ikiye ayırma» demektir. Terim olarak ise dört ya da beş mısralık bendlerden oluşan nazım şeklinin adıdır. Bir şairin gazelinin her beyitinin arasına aynı vezin ve kafiyede iki veya üç mısra eklenerek oluşturulur. İki mısra eklenerek yapılan murabbalara terbî-i mutarraf da denir. Üç mısra eklenerek yapılan tahmislere ise tahmis-i mutarraf da denir. Terbî-i mutarrafın kafiye düzeni (a) a a (a)/ (b) b b (a)… şeklindedir. Tahmîs-i mutarrafın ise (a) a a a (a)/ (b) b b b (a)… şeklindedir. Taştîr edebiyatımızda tahmîs kadar çok kullanılmamıştır. XVIII. yüzyıldan önce hiç görülmez.
24
Taştîr-i Terbî-i Mutarraf Örneği
1 «Cânumun cevheri ol la’l-i şeker-bâre fedâ» Gönlümün şehperi ol şu’le-i ruhsâre fedâ Aklımun pertevi şol rûy-ı pür-envâre fedâ «Ömrümün pertevi şol şîve-i reftâre fedâ» 2 «Derd çekmiş başum ol hâl-i siyeh kurbânı» Gayrı görmez dilüm ol pâdişehün hayrânı Hâke düşmiş yüzüm ol serv-kaddün mihmânı «Tâb görmiş tenüm ol turra-i tarrâra fedâ» 7 «Ey Fuzûlî ger saklar isem cânı azîz» Ayş u işretle temâşâya götürsem de temiz Aydiyâ şimdi ne gam hoşca tutarsak anı biz «Vakt ola kim ola bir şûh-ı sitemkâre fedâ» Aydî Baba (ö.1865)
25
8. Müseddes Aynı vezinde altı mısralık bendlerin birleşmesiyle oluşan nazım şeklidir. Genellikle 5-7 bend arasında yazılmıştır. Bütün musammatlarda olduğu gibi müzdevic ve mütekerrir olanları vardır. Müseddes-i müzdevic: aaaaaa bbbbbb cccccc Müseddes-i mütekerrir: aaaaaA bbbbbA cccccA Hemen her konuda yazılmış; özellikle tasavvufi fikir ve düşünceler bu nazım şekliyle yazılmıştır.
26
9. Tesdîs Bir gazelin her beytinin önüne aynı vezin ve kafiyede dört mısra eklenerek yapılır. Kafiye düzeni: aaaa(aa) bbbb(ba) cccc(ca)
27
10. Müsebba ve Tesbî Yedi mısralık bendlerin birleşmesiyle oluşan nazım şekline müsebba denir. Bunların da müzdevic ve mütekerrir şekilleri vardır. Tesbî de bir gazelin beyitleri önüne beş mısra eklenerek yapılır: aaaaa(aa) bbbbb(ba) ccccc(ca)
28
11. Müsemmen ve Tesmin Müsemmen, aynı vezinde sekiz mısralık bendlerden oluşan nazım şeklidir. Bunların da müzdevic ve mütekerrir şekilleri vardır. Tesmîn, bir gazelin her beyitinin önüne aynı vezin ve kafiyede altı mısra getirilerek yapılır.
29
12. Mütessa ve tetsî Dokuz mısralık bendlerle yazılan musammatlara denir. Müzdevic ve mütekerrir şekilleri olabilir. Bir gazelin her beyti önüne yedi mısra eklenmesine ise tetsî denir. Edebiyatımızda hemen hiç kullanılmamışlardır.
30
13. Mu’aşşer ve Ta’şîr Aynı vezinde 10’ar mısralık bendlerden oluşan musammatlara mu’aşşer denir. Diğer musammatlarda olduğu gibi müzdevic ve mütekerrir şekilleri olması gerekir; fakat hiç görülmemiştir. Ta’şîr ise bir gazelin her beyti önüne sekiz mısra eklenerek yapılır. Edebiyatımızda fazla yapılmamıştır.
31
ÖTEKİ BENDLİ ŞEKİLLER Terkîb-i Bend
Edebiyat terimi olarak her bendindeki beyit sayısı genellikle 8 ile 20 arasında olan ve en az üç bendden meydana gelen bir nazım biçiminin adıdır. Terkîb-i bendlerde her bende hâne ya da terkîb-hâne; bendleri birleştiren beyitlere ise vâsıta veya bendiyye denir. Terkîb-i bendlerde her bend vasıta beyti dışında kaside ve gazel gibi kafiyelidir. Vasıta beyti ise hem ait olduğu bendden hem de diğer bendlerden ve bendlerin vasıta beyitlerinden bağımsız olarak kendi içinde kafiyelidir. Kafiye düzeni terkîbi bendi diğer musammatlardan ayıran en önemli özelliktir:aa xa xa xa xa... yy; bb xb xb xb xb... zz, . . .
32
Terkîb-i bendler mersiye, övgü, yergi, sosyal eleştiri
gibi çok farklı konularda yazılmış manzumelerdir. Mersiye (=ağıt) türünün en güzel örnekleri de bu nazım biçimiyle yazılmıştır. (Şehzade Mustafa Mersiyesi, Kanuni Mersiyesi…) Terkîb-i bend, edebiyatımızda çok kullanılmış nazım biçimlerindendir. Türk edebiyatında en ünlü terkîb-i bend, Ruhî-i Bağdadî /Bağdatlı Ruhî(öl. 1605)’nin her bendi 8 beyitten oluşan 17 bendlik manzumesidir.
33
Tercî-i Bend Her bendindeki beyit sayısı genellikle 8 ile 20 arasında olan ve en az üç bendden meydana gelen bir nazım biçimidir. Tercî’-i bendde de terkîb-i bendde olduğu gibi bendlere hâne ya da tercî’-hâne, bendleri birleştiren beyitlere de vâsıta yahut bendiyye denir. Bu nazım biçiminde vasıta beyitleri dışında her bend kendi içinde diğer bendlerden bağımsız olarak kaside ya da gazel gibi kafiyelenmiştir. Vasıta beyti ise bendlerden bağımsız olarak kendi içinde kafiyelidir ve her bendin sonunda aynen tekrarlanır. Kafiye düzeni şöyledir: aa, xa, xa, xa, xa... ZZ; bb, xb, xb, xb, xb... ZZ, . . .
34
Terkîb-i benden tek farkı vasıta beytinin bend sonlarında aynen tekrarlanmasıdır. Tercî’-i bendler mersiye, övgü, yergi, sosyal eleştiri gibi çok farklı konularda yazılmıştır. Tercî-i bend, Türk edebiyatında XIV. yüzyıldan itibaren görülen bir nazım biçimidir. Ziya Paşa’nın tercî’-i bendi bu nazım şeklinin edebiyatımızdaki en başarılı örneklerindendir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.