Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ÖZGÜL FOBİLER.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ÖZGÜL FOBİLER."— Sunum transkripti:

1 ÖZGÜL FOBİLER

2 ÖZGÜL FOBİLER Belirli nesneler veya durumlardan anormal korkudur.
Bunları agorafobi ve sosyal fobilerden ayırt ettiren özellik korkunun özgül durumlar ve nesneler karşısında belirmesidir. Bu özgül durumlar ve nesneler olmadığında hastada rahatsızlık belirtisi yoktur.

3

4 Fobiler korkunun kaynağına göre alt bölümlere ayrılabilir
Kan ve enjeksiyonlar Durumlar (uçaklar, asansörler, kapalı yerler) Hayvanlar Doğal Çevre (yükseklik, su) * Korkulan şey kültürler arasında çeşitlilik de gösterebilir.

5 Fobiler korkunun ortaya çıktığı uyarana göre üçe ayrılabilirler
A. Nesne fobileri (böcek, kelebek, köpek, sivri uçlu eşya gibi...) B. Durum fobileri (kapalı yer, açık yer, asansör, yüksek yer gibi...) C. İşlev fobileri (altına kaçırma, gaz kaçırma, terleme, yüz kızarması gibi...)

6 BAZI ÖZGÜL FOBİLER Kapalı ve basık yerde kalma korkusu (klastrofobi) Kapali ve basık yerlerde duyulan korkudur. Asansör, basık tavanlı odalar, koridorlar, kapıları kapalı ve kalabalık otobüs, yeraltı çarşıları, metro, alt geçitler ve kilitli odalar onlar için korku verici yerlerdir. Hastanın temel korkusu bu sayılan yerlerde sıkışıp kalmak, nefes alamamak ve boğulmaktır.

7 Hayvan korkusu (zoofobi)
İnsanların bir kısmında korkulan hayvanlara karşı kötü bir deneyim yaşadıktan sonra fobi başlarken, bir kısmında da böyle bir başlatıcı bulunmaz.

8 Yükseklik korkusu (akrofobi)
Yükseklik korkusunda kişi yüksek binalara çıkamaz, yüksekten bakamaz. Birçok kişi için keyifle oturulacak balkonlar bu hastalar için eziyet olur.

9 Özgül fobinin üç ana bileşenli yapısından söz edilir:
Temel korku Fobik uyaranla karşılaşma olasılığına karşı yaşanan önsezi anksiyetesi Bu anksiyeteyi azaltmak adına geliştirilen kaçınma davranışı

10 Çok eski çağlardan beri bilinmesine rağmen özgül fobilerin günümüzdeki şekliyle kullanılması yüzyılın başlarında olmuştur. Pierre Janet fobileri obsesif-kompulsif bozukluk ve diğer nevrozlarla bir arada sınıflamıştır. Freud ise fobilere anksiyete histerisi adını önermişse de fazla rağbet görmemiştir

11 EPİDEMİYOLOJİ Fobiler en yaygın ruhsal rahatsızlıklar arasındadır. Tüm fobilerin toplumda görülme oranı %4.2’dir Kadınlarda erkeklere oranla 2.5 kat daha fazladır. %5.8-%2.3

12 ETİYOLOJİ Psikanalitik Kuram: Freud’un aktardığı küçük Hans olgusunda Hans atlara karşı mantıksız bir korku geliştirmiştir. Freud bunun bir kastrasyon korkusu olduğunu söylemiştir. Sevilen birisinden ayrılma ya da onu kaybetme endişesinden kaynaklanan duygular fobi gelişimine yol açmaktadır

13 Öğrenme Kuramı: korkular öğrenilmiştir.
Korku gelişimine hazır olma ya da olmama durumu bireyleri ayırır. Temsili öğrenme: yetişkinlerin vb. fobilerini öğrenme

14 Genetik faktörler: Fobi gelişiminde genetik etkenlerin, kesin belirleyici olmamakla birlikte önemli rol oynadığı bilinmektedir. Korku koşullanmasının genetik geçişi monozigot ve dizigot ikiz çalışmalarında sırasıyla %35 ile %45 arasında bulunmuştur. Kan fobisi ve hayvan fobisi genetik etkenlerle daha yakın ilişkili.

15 KLİNİK GÖRÜNÜM Belli bir durum ya da olayla karşılaşma ya da karşılaşma olasılığında korku duyma. Bu durum ya da olayla karşılaşacağında ölmekten bile korkma Yoğun sıkıntı, kaygı, kalp ve nabızda hızlanma, kas gerginliği vb.

16 DSM V Özgül Fobi A. Özgül bir nesne ya da durumla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma (örn. uçağa binme, yükseklikler, hayvanlar, iğne yapılması, kan görme). Not: Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme, donakalma ya da sıkıca sarılma ile kendini gösterebilir. B. Fobi kaynağı nesne ya da durum, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.

17 C. Fobi kaynağı nesne ya da durumdan etkin bir biçimde kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır. D. Duyulan korku ya da kaygı, özgül nesne ya da durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır. E. Korku, kaygı, ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer. F. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

18 G. Bu bozukluk, panik benzeri belirtilere ya da yetersizleştiren belirtilere (agorafobide olduğu gibi) eşlik eden korku, kaygı, ya da kaçınma gibi; takıntılarla ilişkili nesneler ya da durumlar gibi (takıntı-zorlantı bozukluğunda olduğu gibi); örseleyici olayların anımsatıcıları gibi (örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda olduğu gibi); evden ya da bağlandığı kişilerden ayrılma gibi (ayrılma kaygısı bozukluğunda olduğu gibi) ya da toplumsal durumlar gibi (toplumsal kaygı bozukluğunda olduğu gibi) başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz.

19 AYIRICI TANI Panik bozukluğu: ataklar dışında korku yaşanmaz. Ataklar kendiliğinden ortaya çıkar.

20 SOSYAL FOBİ: Esas korkulan şey daha çok diğer insanlarla olan ilişkiler ve aşağılanma ve yargılanma korkusudur.

21 OKB: hasta kirlenme mikrop kapma gibi korktuğu nesne ya da durumla ilgili olarak yaşadığı obsesif düşünceler nedeniyle kaçınma davranışı göstermektedir.

22 TSSB: hasta daha önce yaşadığı travmatik duyguyu çağrıştıran ya da anımsatan uyaranlarla ilgili korku duygusu yaşamaktadır.

23 GİDİŞ VE PROGNOZ Hayvan, doğa ve kan fobisi gibi fobiler çocukluk çağında başlangıç göstermekte, durumsal fobi gibi fobiler ise sıklıkla genç erişkinlikte başlamaktadır. Fobiler daha ileri yaşlarda edinilmiş iseler bunlardaki kronikleşme olasılığı daha da yükselmektedir.

24 Kaçınılan duruma göre fobiler kişinin yaşamını hafiften çok ağır derecelere kadar etkileyebilir.
Diğer yandan çocukluk çağında izlenen ağır düzeydeki fobilerin, çocuğun psikososyal gelişiminde belirgin düzeyde gerilemeye de yol açabileceği ileri sürülmektedir.

25 ÖZGÜL FOBİDE OLUMLU PROGNOZ GÖSTERGELERİ
Hastalık öyküsünün kısa olması, Korkunun iç çatışma kaynaklı korku zemininde gelişmesi, Korkunun stresli dönemde başlama öyküsünün olması, Kaçınma davranışının az olması, Çocuklukta ebeveyn ilişkisinin olumlu olması Sosyal statünün, iş ve yaşam doyumunun, başarı gereksiniminin yüksek olması.

26 TEDAVİ Bilişsel-davranışçı tedavi yaklaşımları Davranışçı tedavi yaklaşımları Hayallerle yüzleştirme Gerçek yaşamda yüzleştirme Sistematik duyarsızlaştırma

27 AGORAFOBİ

28 DSM V’te Agorafobi ve Panik Bozukluk birbirinden ayrılmıştır
DSM V’te Agorafobi ve Panik Bozukluk birbirinden ayrılmıştır. Ayrı kriterleri olan farklı bozukluklar olarak ele alınmışlardır. Birlikte görülme durumları artık iki tanı olarak ele alınacaktır. Çalışmalar agorafobisi olan önemli sayıdaki insanın panik bozukluk belirtileri sergilemediğini göstermektedir.

29 Agorafobi Toplu Taşıma Araçları : Otobüs, tren, metro
Kalabalık Ortamlar: Tiyatro, sinema, süpermarket Kapalı yerler: Tünel, asansör Otomobile binmek, sürmek Sokakta yürümek Evden uzakta olmak veya evde tek başına olmak Yüksek yerlerden veya köprülerden geçmek

30 DSM V A. Aşağıdaki beş durumdan ikisi (ya da korku ya da kaygı duyma.
1. Toplu taşıma araçlarını kullanma (örn. otomobiller, otobüsler, trenler, gemiler, uçaklar). 2. Açık yerlerde bulunma (örn. otoparklar, alışveriş merkezleri, köprüler). 3. Kapalı yerlerde bulunma (örn. mağazalar, tiyatrolar, sinemalar). 4. Sırada bekleme ya da kalabalık bir yerde bulunma. 5. Tek başına evin dışında olma.

31 B. Kişi, kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da yetersizleştiren ya da utanç veren (örn. yaşlılarda düşme korkusu; altına kaçırma korkusu) diğer belirtileri olması durumunda yardım alamayabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da kaçınır. C. Agorafobi kaynağı durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur. D. Agorafobi kaynağı durumlardan etkin bir biçimde kaçınılır, bir eşlikçiye gereksinilir ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.

32 E. Duyulan korku ya da kaygı, agorafobi kaynağı durumların yarattığı gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır. F. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer. G. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. H. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. inflamatuvar bağırsak hastalığı, Parkinson hastalığı), korku, kaygı ya da kaçınma açıkça aşırı bir düzeydedir.

33 I. Korku, kaygı ya da kaçınma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz. Sözgelimi, belirtileri özgül fobi, durumsal tür ile sınırlı değildir; yalnızca toplumsal durumları (toplumsal kaygı bozukluğunda olduğu gibi) kapsamaz ve yalnızca takıntılarla (takıntı-zorlantı bozukluğunda olduğu gibi), dış görünümle ilgili algılanan kusurlarla (beden algısı bozukluğunda olduğu gibi), örseleyici olayları anımsatıcılarla (örselenme sonrası gerginlik bozukluğunda olduğu gibi) ya da ayrılma korkusuyla (ayrılma kaygısı bozukluğunda olduğu gibi) ilişkili değildir.

34 Not: Agorafobi tanısı, panik bozukluğu olup olmadığına bakılmaksızın konur. Kişinin klinik görünümü, hem panik bozukluğu, hem de agorafobi için tanı ölçütlerini karşılıyorsa, her iki tanı birlikte konmalıdır.

35 SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU

36 DSM-IV’te sosyal fobi olarak bilinen durum DSM-V’te bu isimle ele alınmıştır. Önemli özellikleri aynı kalmıştır ancak birkaç değişiklik yapılmıştır.

37 SOSYAL ANKSİYETE Sosyal ortamlardan ya da performans gösterilmesi gereken durumlarda bireyin, başkaları tarafından aşağılanacağına ya da utanılacak biçimde davranacağına ilişkin belirgin ve inatçı bir korku duymasıdır. Bu nedenle kişi bu ortamlara girmekten kaçınır ya da eğer girmek zorunda kalırsa da belirgin bir huzursuzluk duyar.

38 SOSYAL FOBİ KÜMELERİ Yaygın Sosyal Fobi Toplulukta konuşma etkileşim
Topluluk önünde yeme / içme Orta Dereceli Sosyal Fobi Toplulukta konuşma Sosyal etkileşim kurma da orta derecede yaşanan anksiyete Sadece Belirli Bir Durumda Korku Duyma Durumu Toplum önünde konuşma anksiyetenin daha baskın ve ön planda olduğu olgular

39 Sosyal Fobinin Tarihçesi
1879 : Beard 1903 : Pierre Janet 1966 : Marks ve Gelder DSM-I : “ Fobik Reaksiyon” DSM-II : “ Fobik Nevroz” DSM-III :“ Performansla ilişkili anksiyete” DSM-III-R: “ Çoğu sosyal alanda duyulan anksiyete” DSM-IV-TR: “ Bir ya da daha fazla sosyal ortama girme ya da performans gösterilmesi gereken durumda ve kişinin tanımadığı insanlarla ya da diğer kişilerin gözlerinin kendi üzerinde olabileceği durumlarla karşılaştığında hissettiği belirgin ve sabit korku”

40 DSM V Toplumsal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi) A. Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Örnekleri arasında toplumsal etkileşmeler (örn. karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme (örn. yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme (örn. bir konuşma yapma) vardır. Not: Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerle olan etkileşmeler sırasında ortaya çıkmamalıdır.

41 B. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilecek bir biçimde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkalarının dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol açacak bir biçimde). C. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur. Not: Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme, donakalma, sıkıca sarılma, sinme ya da toplumsal durumlarda konuşamama ile kendini gösterir.

42 D. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır. E. Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu toplumsal ortamda çekinilecek duruma göre ve toplumsa-kültürel bağlamda orantısızdır. F. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer. G. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

43 H. Korku, kaygı ya da kaçınma, bir maddenin (örn
H. Korku, kaygı ya da kaçınma, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz. I. Korku, kaygı ya da kaçınma, panik bozukluğu, beden algısı bozukluğu ya da otizm açılımı kapsamında bozukluk gibi başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz. J. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. Parkinson hastalığı, şişmanlık, yanık ya da yaralanmadan kaynaklanan biçimsel bozukluk), korku, kaygı ya da kaçınma bu durumla açıkça ilişkisizdir.

44 EPİDEMİYOLOJİ Sosyal Fobinin yaşam boyu prevelansı % 13.3,
Yetişkinlerdeki bir yıllık prevelansı % 4-8, Çocuklardaki prevelansı % 1.4, 12-24 yaş arası ergenler ve genç erişkenlerdeki yaşam boyu prevelansı % 7.2 olarak belirtilmiştir.

45 EPİDEMİYOLOJİ Toplumda yapılan araştırmalar, sosyal fobinin kadınlarda daha sık görüldüğüne işaret etmektedir, fakat klinik bulgulara göre bu hastalığın görülme sıklığı cinsiyetler arasında bir farklılık göstermemektedir.

46 ETİYOLOJİ Genetik Etkenler:
Sosyal fobi yüksek ailevi geçiş oranına sahiptir. Bozukluğu olan kişilerin birinci derece yakınlarında sosyal fobiye yüksek oranda yatkınlık görülmüştür. İkiz çalışmalarında monozigot ikizlerin dizigot ikizlere göre daha yüksek oranlarda benzer sosyal fobik belirtiler gösterdikleri ortaya koyulmuştur.

47 ETİYOLOJİ Nörobiyolojik Çalışmalar: Serotonin:
Sosyal fobili hastalarda, seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) grubu antidepresanlar ile yapılan tedavi sonucu sosyal aktivitelerde iyileşme olduğu görülmüştür.

48 ETİYOLOJİ Yaygın sosyal fobi ile performans anksiyetesi olanlar arasında kalp hızları açısından bir farklılık tespit edilmiştir. Performans anksiyetesi olanlarda, kalabalık önünde ilk dakika içinde kalp atım sayısı olurken, yaygın sosyal fobisi olanlar da bu rakam 4-5 ile sınırlı kalmaktadır.

49 Psikolojik Faktörler Birey sosyal anksiyete oluşturacak ortamda çeşitli fiziksel belirtiler ve onu utandıracak davranışlar sergileyecektir. Bunlar diğer insanlar tarafından fark edilecek ve bu insanlar bireyin bu belirti ve davranış biçimlerine yönelik olumsuz değerlendirmelerde bulunacaklardır. Bu değerlendirmeler yalnızca belirtiye ilişkin olmayacak aynı zamanda bireyin kişiliğine genellenecektir. Bu değerlendirmeler sonucunda kişi daha değersiz olarak algılanacaktır.

50 Ebeveyn Özellikleri Aşırı koruyucu. Duygusal anlamda az destekleyici,
Çocukları disipline etmede utanmayı / utandırmayı kullanmaktadırlar, Çocukları sosyal ortamlardan uzak tutmakta, sosyalleşmeyi önemli bulmamaktadırlar, Başkalarının görüşlerine çok fazla önem atfetmektedirler .

51 Birliktelik (Komorbidite) Durumları
Sosyal fobinin tek başına görülme oranları % 19 ve % 29 olarak saptanmıştır. Hastaların % 77’sinde eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklara rastlanmaktadır.

52 Birliktelik (Komorbidite) Durumları
Sosyal Fobi – Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Eş tanı oranları % 50 olarak bilinmektedir. Sosyal Fobi - Madde Kötüye Kullanım: Sosyal fobi tanısı koyulan bireylerde alkol veya madde kötüye kullanımı 2-3 kat artmaktadır. Sosyal fobiklerin % 40’ında alkol ve madde kötüye kullanım görülmektedir .

53 Tedavi “Bilişsel- Davranışçı Yaklaşım”
Tedavi Basamakları : Hastanın sorunlarını tanımlaması istenir. Tedavi hedefleri ve müdahale alanları belirlenir. Basitten zora doğru hedefler saptanır. Hastaya hatalı bilişlerinden ötürü yanlış değerlendirmeler yaptığı ve sonuç olarak kendisinin korku ve kaçınma davranışları gösterdiği açıklanır. Hastanın toplum içinde bulunduğu sırada hissettiği duyguların gerçeğe uygun olup olmadığı hastayla tartışılır. Hayali yüzleştirme tekniği ile hastanın korktuğu durumu zihninde yaşaması istenir. Hastanın hatalı bilişlerinden kaynaklanan düşünceler yerine, mantıklı düşünceler üretmesi sağlanır.

54 Tedavi “Davranışçı Yöntemler”
Yüzleştirme Sosyal Beceri Eğitimi Gevşeme Eğitimi


"ÖZGÜL FOBİLER." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları