Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanBercu Kızılırmak Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
SÖZCÜKTE ANLAM SOYUTLAMA ÇOKANLAMLILIK DEYİM AKTARMASI GERÇEK ANLAM
KARŞIT (ZIT) ANLAM MECAZ (DEĞİŞMECE-METAFOR) ANLAM SOYUTLAMA SESTEŞ (EŞ SESLİ) SÖZCÜKLER DOLAYLAMA TERİM ANLAM AD AKTARMASI EŞ ANLAM ÇOKANLAMLILIK SOMUTLAMA DEYİM AKTARMASI YAN ANLAM (YAKIŞTIMACA)
2
GERÇEK ANLAM Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır. Buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı da denir. “İnce” sözcüğünü ele alalım. Gerçekte “kalın karşıtı” olan, nesnelerin eni ile ilgili kullandığımız bu sözcük, “Üzerinde ince bir gömlek vardı.” cümlesinde gerçek anlamı ile kullanılmıştır. “Yaşlı kadına yer vermen ince bir davranıştı.” cümlesinde ise sözcük gerçek anlamı ile kullanılmamıştır. Bu cümlede yeni bir anlamda kullanılmıştır.
3
Sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak kazanmış olduğu bu yeni anlam, mecaz anlamdır. İnce sözcüğü bu cümlede “beğenilen, güzel” anlamında kullanılmıştır. “Çocuğu hep ağır çantayı kaldıramadı.” “Evin camlarını kırmışlar.” “Bahçedeki kuru otları yakmış.” Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler gerçek anlamdadır.
4
MECAZ (DEĞİŞMECE-METAFOR) ANLAM
Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında bir anlamla kullanılmasına "mecaz" denir. Sözcükler mecaz anlamlarıyla kullanılırken genelde soyut bir anlam kazanır Mecaz aynı zamanda edebiyatımızda yaygın olarak kullanılan bir söz sanatıdır. 1)Sözcük düzeyinde 2)Tamlama düzeyinde 3)Deyim düzeyinde 4)Atasözü düzeyinde 5)Argo düzeyinde
5
1)Sözcük düzeyinde mecaz:
Sözcük cümle içindeki kullamında gerçek anlamının dışına taşmışsa mecaz anlam kazanmış olur. Sözcük düzeyinde mecaz dilimizde çok sık başvurulan bir anlatım yöntemidir. Mecaz anlatımda amaç sözü etkili kılmak, zenginleştirmektir. Bildiğim kadarıyla o evine bağlı bir insandır . (ailesine) Sanıyorum bu işte de onun parmağı var.(rolü, etkisi) Oturup dururken ne parlıyorsun?(Kızıp,öfkelenmek) UYARI:Mecaz anlamlı sözcüğün başka bir sözcük yerine kullanıldığı unutulmamalıdır.
6
ÖRNEKLER: "SIKMAK" İpleri sıkarak bağladı. (Temel anlam) Çorbaya limon sık biraz.(Suyunu, yağını, sıvı kısmını çıkarıp akıtmak) Yan anlam Çocuğu çok sıkıyorlar.(Baskı altına almak, üzmek, zorlamak)Mecaz anlam OYNAMAK" Çocuklar bahçede saklambaç oynuyorlardı.(Temel Anlam) Masanın ayaklarından biri oynuyor (Yan anlam) Ne diyeyim, talih bizimle oynuyor (Mecaz anlam)
7
2)Sözcük grubu düzeyinde mecaz:
Takısız ad tamlamalarının ve sıfat tamlamalarının bir bölümünde görülür. Bu tür tamlamalarda somut bir ad olan tamlayan mecazlaşır, gerçek anlamının dışına çıkar. Bu acı olay hepimize derinden etkiledi. ("Acı" sözcüğü "üzücü" anlamında ...) Hayatımda onun gibi tilki bir adam görmedim.("tilki"sözcüğü"kurnaz" anlamında)
8
3)Deyim Düzeyinde Mecaz
Bir sözcüğün başka sözcüklerle birleşip kalıplaşarak ve çoğu kez gerçek anlamını yitirmesiyle oluşan ve çekici bir anlatım özelliği taşıyan söz çekici bir anlatım özelliği taşıyan söz öbeklerine deyim denir. Babam :"Kalk, su getir." dedi; kardeşim oralı olmadı.(umursamadı) Biz ne dersek diyeyim karşı duruyor; bildiğinden şaşmıyordu.(direnmek) Hiçbir şeyi beğenmez; her şeye burun kıvırırdı. (beğenmeyip küçümsemek)
9
4)Atasözü Düzeyinde Mecaz:
Atasözleri de deyimler gibi kalıplaşmak sözlerdir. Atasözlerinin çoğu da mecaz anlam taşır. Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz. (Hizmetinin verimlerini aldığımız kimsenin bize kazandırdığı şeylerden yararlanması gerekir.) Su testisi su yolunda kırılır. (Her şey hizmet ettiği amaç uğrunda bir kazaya uğrar.)
10
5)Argo Düzeyinde Mecaz:
Toplumda herkesçe konuşulan dilden ayrı olarak, belirli kesimlerce kullanılan, ancak genel dilin içinde yer alan ve ondan türeyen özel dile "argo" denir. Argo sözcükler de mecaz anlam taşır. Hırsız argosu külhan beyi argosu, şoför argosu... gibi türleri vardır. çok sövmek- kolaylamak, kolayca kandırılabilen – keriz, hapishane - delik, kafes , esrar- ot, öldürmek-nallamak …
11
UYARI: « Bir sözcüğün mecaz anlamında kullanılabilmesi için mutlaka bir cümle veya deyim içinde kullanılması gerekir; bir sözcük yalnız başına iken hiçbir zaman mecaz anlamında kullanılamaz.» “Çocuğu ağır işlerde çalıştırmışlar.” “N'olur beni kırma, maça birlikte gidelim.” “Sınavda yüksek not alamazsam yandım.”
12
YAN ANLAM (YAKIŞTIMACA)
Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir. Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.
13
Meselâ “göz” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “iğnenin gözü”, “çantanın gözü”, masanın gözü” tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir. Meselâ, “düşmek” kelimesi “Meyveler tek tek yere düştü” cümlesinde temel anlamda; “Çocuğun pantolonu düşüyordu”, “Bu yılın ilk karı düştü” ve “Kavakların gölgesi yola düştü” cümlelerinde yan anlamdadır.
14
Gıjgıj sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)
Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış. Uçağın kanadı havada parçalanmış. Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor. Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum. Köprünün ayağına bomba koymuşlar. Şişeyi boğazına kadar doldurdu. Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim. Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı. Yokuşun başına kadar koştuk.
15
YGS'de taban puanlar düşmüş
Diyarbakır ağzı bir kültür zenginliğidir. Tarağın dişleri kırılmış. Ayakkabının burnu aşınmış. Kapıyı açmaya çalışırken dili bozmuş. Bu havada yola çıkarsak, hepimiz donarız.(işlev) Hafta sonu koltuğun yüzünü iyice silmiştim. Uçurtmanın kuyruğunun kopmasına çok üzülmüştüm. Her şeyin başı sağlıktır. Öğrenciler, yokuşun başında bekliyorlardı.
16
ÇOKANLAMLILIK Dildeki sözcükler sınırlı, kavramlarsa sınırsızdır. Sınırsız kavramları, sınırlı sözcüklerle anlatma zorunluluğu, bir sözcüğe birden çok anlam yüklenmesine neden olmuştur. Tek anlamlı bir sözcüğün çokanlamlılığa geçişi, zamanla yan ve mecaz anlamlar kazanmasıyla gerçekleşmiştir. "yaşamak": sağ olmak; canlılığını, hayatını sürdürmek anlamına gelir. Bazı hayvanlar soğuk iklimlerde yaşar.(Varlığını sürdürmek) Hep küçük bir sahil kasabasında yaşamak istemişimdir.(Oturmak) Bu kazançla yaşamak kolay değil.(Geçinmek) O ölmedi; içimizde hep yaşayacak.(sürüp gitmek,anımsanmak) Tatile çıkıp yaşamalı biraz.(Hoş vakit geçirmek) Anlatırken,olayı yeniden yaşıyordu.(Bir durumu yaşar gibi olmak)
17
DEYİM AKTARMALARI 1. SOMUTLAMA 2. SOYUTLAMA 3. DUYULAR ARASI AKTARMA
4. DOĞADAN DOĞAYA AKTARMA 5. İNSANDAN DOĞAYA 6. DOĞADAN İNSANA AKTARMA
18
1. SOMUTLAMA Gerçekte somut anlamlı kimi sözcükler, anlam genişlemesi yoluyla soyut anlam kazanabilir. *Bu işe atılmaya yürek ister.(Cesaret) Başarının anahtarı çalışmaktır. (sırrı, yöntemi) *Kendini yok yere ateşe atıyorsun(tehlike) Sen gerçek bir aslansın (yiğitlik, olumluluk) Babasının karşısında iyice ezildi (utanmak, çaresiz kalmak, üzülmek…) İşleri kötüye gidince adamcağız iyice çöktü.
19
2. SOYUTLAMA Soyut anlamlı bir kelimenin somut anlam kazanmasıdır. Somutlamanın tersidir. Adam, tam sekiz cana bakmak zorundaydı. Yürekli insanlara hayranım. Çok taş kalplisin be!...
20
3.DUYULAR ARASI AKTARMA Bir duyuya ait kavramın başka bir duyumuz için kullanılmasıdır. Soğuk sesler, sıcak renkler, sert bakışlar, tatlı sesler, acı bir koku, hafif sözler….
21
4.DOĞADAN DOĞAYA AKTARMA
Doğadaki herhangi bir özelliği başka bir varlığa (insan dışındaki) aktarılmasıdır. Yırtılan dağlar, kükreyen sular….. Karlar uçuşurdu camlarda. Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar Yüce dağların başında, salkım salkım olan bulut. (Salkım üzüme ait bir özellikken bu cümlede buluta aktarılmıştır.) Minik fare kükredi.
22
5.İNSANDAN DOĞAYA İnsana ait özelliklerin doğadaki diğer varlıklar için kullanılmasıdır. Kişileştirme. Yorgun sular sessiz sessiz dinleniyorlardı. Ağaçlar sonbaharın hüznünü yaşıyordu. Kızgın sular şehrin her tarafını kaplamıştı. Rüzgarın serin eli yüzümü okşadı. (el ve okşamak kavramları insana aittir. Bu cümlede rüzgara aktarılmıştır.) Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
23
6.DOĞADAN İNSANA AKTARMA
Doğaya ait özelliklerin insana yansıtılmasıdır, insan için kullanılmasıdır. Adam pişkin pişkin olanları seyrediyordu. Sokaklar ezilmiş, yıkılmış çocuklarla doluydu. Kemal birden bire olgunlaştı. (Olgunlaşmak meyvelere ait bir özelliktir. Bu cümlede insana aktarılmıştır.) O kızıl zafer kartalının, Çankaya'da kurulmuş yuvası.
24
DOLAYLAMA Genellikle bir sözcüğü bir kavramı, şahsı birden fazla sözcükle ifade etmeye dolaylama denir. Dolaylamaların temelinde halkın benimsemesi vardır. Örneğin bizler nasıl oluştuğuna pek bakmadan “aslan” için “ormanların kralı” deriz. Çünkü insanlar arasında bu, öyle benimsenmiş, kabul görmüştür. ÖRNEKLER: Arif Nihat Asya: Bayrak Şairi , Namık Kemal: Vatan Şairi Kaleci : File bekçisi Turizm : Bacasız sanayi Kömür : Kara elmas Sinema: Yedinci Sanat Yağmur:Ahmak Islatan Süt: Beyaz İksir Yurt :Baba Ocağı Konak:Saray Yavrusu Mutfak: Aş Damı İş:Ekmek KAPISI Televizyon: Sihirli Kutu
25
DOLAYLAMA Tüfek: Delikli Demir Pamuk: Beyaz Altın Baba: Evin Daireği Sinema: Beyaz Perde Haliç: Altın Boynuz Afrika: Kara Kıta Kıbrıs: Yavru Vatan Mezopotamya: Medeniyetler Beşiği İstanbul: Yedi Tepeli şehir İzmir: Egenin İncisi Mars :Kızıl Gezegen Isparta:Güller Diyarı Atatürk: Ulu Önder Zeki Müren :Sanat Güneşi Sezen Aksu: Minik Serçe Naim Süleymanoğlu: Cep Herkülü
26
GÜZEL ADLANDIRMA Günlük hayatta söylenmesi halk tarafından hoş karşılanmayan, kaba sayılan bazı sözlerin daha güzel ve zarif bir anlamda söylenmesidir. Hayata gözlerini yumdu, Mevlasına kavuştu, Bu dünyadan göç etti, Son Yolculuk, İyi Saatte Olsunlara Uğramış, İnce Hastalık, Sessiz Gemi,
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.